Şayet olaya müslüman olmayan bir kimsenin demokratik+laik bir kimsenin gözü ile bakacak olursak;
Mısır da meydana gelen bu olay gerçekten sevindirici olaylardır.
Ancak Şanı Yüce Rabbimizin Kitabını okuyan ve O'nun Rasulü'nün(sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetinden giden bir müslüman olarak bu olaylara baktığımız zaman;
halkın kendisini müslüman olarak takdim ettiği bu toprakta (Mısır) özgürlük için yapılması gereken bir isyan değil;
beşeri kanunlara karşı kendilerine ilahlık taslayan müstekbirlere karşı bir isyan yapılması gerekirdi.
Ancak Mısır da İslam için,Allah rızası için,Kur'an için,kula kulluğu ortadan kaldırmak için...vb. bir direniş olmamıştır.Bir Firav'n(Hüsnü Mübarek) gider yerine ''özgürlük,eşitlik'' sloganları atan binlerce Firav'n gelir.
Birinde ki zulüm görünürdür.Yani köleler ellerinde ki elepçenin ayaklarında ki prangaların farkındadır.Ancak ikincisinde ellerindeki kelepçe bilezik ayaklardaki pranga halhal zannedilir.Sonuçta burada Şanı Yüce Rabbimize karşı bir saygısızlık ve kullara zulüm vardır.Ancak mazlumlar bunun farkında değillerdir.
Ben bu iki tercih yerine üçüncü şıkkı seçer yani
Her şeyden Münezzeh olan Rabbimize kul olmak ve yeryüzündeki tüm Tağutlara karşı tevhidi bir direnişe EVET demek isterim.Ne de olsa Kendisindne başka ilah olmayan Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
''Biz her ümmete Allah'a kul olun Tağut'a kulluktan kaçının diye Rasul gönderdik''(16 Nahl/36)