Taliban Lideri Mola Muhammed Ömer’in Bayram Mesajı
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber. La İlahe İllallahu Vallahu Akber. Allahu Ekber Velillahil Hamd.
Kuluna yardım eden, ordusunu şereflendiren, müttefik kuvvetleri yenilgiye uğratan Allaha hamdolsun. Kendisinden sonra Resul olmayan Allah’ın elçisine salât ve tüm inananlara selam olsun.
Mücahid Afgan halkını ve tüm İslam ümmetini bütün içtenliğimle selamlıyor Ramazan bayramlarını kutluyorum. Afganistan’da elde ettiğiniz zaferler dolayısıyla sizleri tebrik ediyorum. Allah oruçlarınızı, cihadınızı ve hak yol üzere yaptığınız fedakârlık ve cefaları kabul etsin. Bu vesileyle aşağıdaki önemli hususlara dikkat çekmek istiyorum.
Cihadın şu anki durumu ile alakalı:
İslam’ın ve Afganistan’ın düşmanları bu yılın mücahidleri için bir mağlubiyet yılı olacağını ve düşmanın bölgedeki zararlı hedeflerinin gerçekleşmesi için bir dönüm noktası olacağını iddia ettiler. Hatta halklarını ve tüm dünyayı devam eden savaşı tam tersine çevirecek ve süreci lehlerine döndürecek büyük gelişmelerin olacağı yönünde umutlandırdılar. Allah’a hamdolsun ki süreç yaptıkları bütün planlar, hesaplamaları ve tahminlerinin tam tersi yönde gelişti. Düşman bu yıl geçtiğimiz yıllara oranla daha fazla can ve ekonomik kayıp verdi. Her geçen yıl mücahidler düşmanın strateji ve taktiklerini daha iyi öğreniyor, buna uyum sağlıyor ve düşmanı yenilgiye uğratacak araçları kullanmakta daha fazla uzmanlaşıyor. Herkes düşmanın ağır insan kayıplarına ve hava araçlarının imhasına şahid oluyor. Bununla beraber halkın bizimle giderek daha fazla yardımlaşması, mücahidlerin düşman saflarına ve bölgelerine daha fazla sızmayı başarması, cihad cephelerinin ülkenin daha geniş bölgelerine yayılması, düşmana yönelik operasyonların ciddi oranda artıyor olması, yeni taktiklerin kullanılması, Güneyde ve Kuzeyde düşman komutan ve liderlerinin tasfiye edilmesi... Bütün bu gelişmeler bize zafer dolu aydınlık günlerin ve parlak bir geleceğin müjdesini vermektedir. Bu yıl ilan ettiğimiz Bedir Operasyonları kapsamında düzenlenen saldırıları geçtiğimiz yıllarla kıyaslarsak, düşmanın süregelen kayıp ve mağlubiyetlerini incelersek, mücahidlerin morallerinin ne denli yüksek olduğunu ve düşmanların her yönden nasıl mağlup olduğunu daha iyi fark ederiz.
Dünya çapındaki gelişmeler bakıldığında da sürecin bir zamanlar olduğu gibi ABD lehine geliştiği söylenemez. Amerikan ekonomisi daha önce şahid olunmayan tarzda bir büyük problemlerle boğuşuyor. NATO’ya üye ülkelerin halkları her geçen gün Afganistan’daki savaşın gerçek boyutunu daha fazla fark ediyor. Kamuoyu nezdinde bu anlamsız savaşa yönelik muhalif duruş daha da kökleşiyor. Afganistan’ın işgaline karışan ülkeler birbiri ardına askerlerini çekiyor. Bölge ülkeleri ve halkları Amerika’nın kanlı ve şiddet içeren politikalarından bıktılar. Kısacası bütün bunlar onurlu cihadımızın zaferine işaret etmektedir.
Amerikan Askerlerinin Bir Kısmının Afganistan’dan Çekilmesi Hakkında:
Öncelikle askerlerin bir kısmının çekilmesinin Afganistan problemini çözmeyeceğini belirtmeliyim. Cihad aksamadan devam edecektir çünkü yapay önlemler Afgan problemini daha da karmaşık hale getirmekte ve zararlı sonuçlara neden olmaktadır. İşgal güçleri soruna acilen, nihai ve inandırıcı bir çözüm getirerek askerlerini ülkeden çekmek zorundadırlar.
Amerika’nın Afganistan’da Kalıcı Askeri Üsler Açma Planı Üzerine:
Afgan halkı Amerika’nın ülkede kalıcı askeri üsler açmasını kabul edecek değildir. Afganlılar düşmanın ister büyük oranda ister küçük oranda askeri kamplar açmasını ülkenin işgali olarak görmektedir. Eğer Amerikalılar bu konudaki cehaletlerini sürdürür, cihadi direnişin ve Afgan halkının taleplerini göz ardı ederlerse on yıldan uzun süredir Afganistan’da karşılaştıkları acı tecrübeleri yaşamaya devam edecek, savaşa milyarlarca dolar harcamalarına ve binlerce asker kaybetmelerine rağmen Kabil’de bile rahat ve güvende olamayacaklardır.
Ülkemizde akademik ve politik alanda etkin tüm şahıslar ve önde gelen şahsiyetler İslam Emirliği’nin bu anlayışına paralel olarak ülkede kalıcı üsler kurulmasına karşı ortak ulusal bir duruş sergilemelidirler. Böylece Amerikalıların Afgan halkının toptan ülkede kalıcı üsler kurulmasını reddettiğini anlamasını sağlarlar. Ülkemizde kalıcı Amerikan üslerinin kurulması sürecine ister Jirga olarak ister parlamento olarak destek verenler sadece hainlerle, dinini ve vatanını önemseyip değerlerine sahip çıkanların birbirinden ayrılmasını sağlayacaklardır.
Ülkenin Geleceği Konusunda
Manifestomuz şudur: Afganistan bütün halk tarafından kabul edilebilir bir İslam Devleti olmalıdır. Ülkedeki bütün etnik topluluklar ve kitleler bu devlette adil haklara sahip olacaklar, bölge ve dünya ülkeleri ile ilişkiler karşılıklı saygı, İslami ve ulusal çıkarlar esasına dayanacaktır. Bu yönetim bütün dikkatini 30 yıldır devam eden savaşta büyük manevi ve maddi zarara uğrayan Afgan halkının yaralarının onarılmasına yöneltecektir. Afganistan bereketli geniş topraklara, zengin madenlere ve yüksek potansiyelde enerji kaynaklarına sahiptir. Bu nedenle bizler barış ve istikrar ortamında ülkede sosyal problemlerin artmasına neden olan işsizlik, yoksulluk ve eğitimsizlik gibi problemlerden kurtulmak için bu alanlarda yatırımlar yapabiliriz.
Düşmanlarımızın propagandalarının aksine İslam Emirliği gücü tekelleştirmeyi amaçlamamaktadır. Afganistan bütün Afganlıların yurdudur ve bütün Afganlar ülkenin yönetilmesi ve korunması noktasında katkı sağlamakta hak sahibidirler. Gelecekte yaşanacak değişimler ve gelişmeler Afganistan’ın Sovyet işgalinden kurtuluşunun hemen akabinde gerçekleşen ülkenin yağmalandığı ve devlet mefhumunun zarar gördüğü gelişmelere benzemeyecektir. Tam tersine Afganistan’ın devlet kurumlarını, kamu mallarını, ulusal varlıklarını ve özel sektör alanında edindiği kazanımları korumak için ciddi önlemler alınacaktır. Uzman kadrolar ve yerel iş adamları bölgeye ve ülkeye hizmet etmek için daha fazla teşvik edilecek, hiçbir ayrımcılığa tabii tutulmayacaklardır.
Müzakereler Hakkında
Afganistan İslam Emirliği ülkedeki yabancı varlığı, düşmanın kör bombardımanlarını, gece baskınlarını, vahşi saldırılarını, işkence ve zulümlerini ülkedeki problemin temel nedeni olarak değerlendirmektedir. Bahsedilen vahşet durdurulduğunda problemler çözümlenecektir. Aynı şekilde İslam Emirliği etkin mekanizma olarak İslami bir nizamın kurulmasının ülkedeki problemlerin çözümüne, ülkemizin ve halkımızın dini ve dünyevi çıkarlarına daha uygun olduğuna inanmaktadır. Bu amaçla ve bu hedefe ulaşmak için her türlü meşru yöntem ve araç değerlendirilebilir. Esirlerin karşılıklı serbest bırakılması için yapılan bazı temaslar ülkede şu an devam eden karışıklığın çözümü için yapılan kapsamlı müzakereler anlamına gelmez. Bununla beraber İslam Emirliği’nin -etkin bir politik ve askeri güç olarak- bu konuda zaman zaman kamuoyunu bilgilendirdiği özel ve bağımsız bir politikası bulunmaktadır.
Bonn Kentinde Yapılacak Konferans Hakkında:
Bu konferans da 10 yıl önce yapılan konferanstan farklı olmayacaktır çünkü bu konferanslara Afgan halkının hiç bir gerçek temsilcisi katılmamaktadır. Bu konferanslarda Afganistan’ın problemlerine yönelik gerçekçi çözümlere gereken önem verilmemektedir. Bu konferansların amacı dünya kamuoyunun dikkatini Afganistan’ın gerçek problemlerine odaklamasını engellemek ve dikkatleri dağıtmaktır. Geçmişte yapılan konferans ve Jirgalar gibi bu konferans da yapaydır ve reklâm amaçlıdır. Bu konferansta sadece Beyaz Saray ve Pentagon tarafından kabul edilen tebliğ ve konuşmaların yapılmasına izin verilecektir.
Afgan sorununa dâhil olan bütün küresel aktörlere Afganistan’da yapay ve geçici çözümler yerine gerçekçi çözüm projelerine odaklanmalarını tavsiye ediyoruz. Bu ülkeler Afganistan’ın gerçeklerini ve saha şartlarını fark etmelidirler. Afgan toplumu problemlerin çözümü ve kendi aralarında karşılıklı anlayış konusunda oldukça geniş bir geleneğe sahiptir. Fakat bu, yabancıların müdahale etmemeleri durumunda geçerlidir. Afganistan İslam Emirliği mücadelesini meşru bir hak olarak görmekte, dinini, ülkesini ve topraklarını savunmaktadır. Bu savaşın tek nedeni ülkemizin işgal altında oluşudur. Eğer küresel işgal güçleri ülkemizi terk ederlerse sorumlu ve barışsever İslam Emirliği komşu ülkeler ve dünya ülkeleriyle pozitif ilişkiler kuracaktır.
Bizler komşu ülkeler de dâhil bütün dünya ülkelerine Afganistan’ın sömürülmesi sürecine katkı sağlamamaları çağrısı yapıyoruz. Çünkü bu tavır hiçbir ülkenin çıkarına değildir. Davası uğruna 2 milyon şehid veren Afganistan İslam Emirliği işgal güçleri ve dış müdahale olmadan da Afganistan’ın geleceği ile alakalı kararlar verecek yetenektedir. Bu kararlar şehidlerden alınan ilhamın, ulusal ve İslami çıkarlarımızın, onur ve şerefimizin bedenleşmiş halidir. Bu savaşın bütün taraflarına şunu ilan etmek istiyoruz. Ne Afganlar kendilerine dayatılan rejimleri kabul ederler ne de böyle rejimler bu topraklarda ayakta kalabilir.
Karzai Hükümetinin Yöneticileri Hakkında:
Bizler yeniden Kabil hükümetine bağlı olarak çalışan bütün Afganlılara işgalcilere destek vermekten vazgeçmelerini, mücahidlerin safında durmalarını, omuz omuza İslam’ın ve ülkemizin düşmanlarına karşı mücadele etmeleri çağrısında bulunuyoruz. Sizin katkı ve katılımınızla mücahidler işgal güçlerinin topraklarımızdan çekilmelerini sağlayacaklardır. Böylece mazlum Afgan halkımızın ödediği bedeller meyve verecek, ülkemiz özgürlük ve izzet süsü ile süslenecek ve İslam nizamı çiçek açacaktır. Bu herkesin çıkarınadır.
Hak yolunun öncü güçlerine (Taliban Savaşçılarına):
1. İçinde bulunduğumuz hassas şartlar gereği cihadi vazifenize her zamankinden daha fazla önem vermeniz oldukça önemlidir. Sizin asil mücadeleniz sayesinde ülkemizin birçok bölgesi bu uğursuz işgal güçlerinden temizlenmiştir. Vatanımızın geri kalan bölümlerini de kurtarmak için çaba harcayın. Asla cihadi çalışmalarınızı ihmal etmeyiniz. Etkili ve titiz planlamalarınıza büyük önem ve kararlılıkla odaklanın. Allah’ı razı etmeyi ana hedefiniz yapın.
2. Cihadı ana prensip olarak kabul edin. Liderlerinize itaat edin ve sizlere dağıtılan “Mücahidin Ahlak Prensipleri” (Taliban savaşçılarına ahlaki öğretiler ve savaş prensiplerini açıklayan el kitabı) isimli kitabın kurallarını titizlikle uygulayın. Ülkenin her tarafında atadığımız cihad liderleri İslam kurallarına göre seçilmiş yetkin şahsiyetlerdir. Onlara itaat etmelisiniz.
3. Liderleriniz tarafından size söylenen önlemlerinizi titizlikle alın. Eğer gücünüz yeten noktalarda almanız gereken önlemleri almaz ve yapmanız gerekenleri yapmazsanız bu dünyada düşmanlarınız tarafından zarar görürsünüz ve Allah katında da sorumu olursuz.
4. Avam halka yönelik muamele ve davranışlarınızda son derece dikkatli olmalısınız. Güzel davranış ve ahlakınızla halkın gönlünü kazanın. Halkımız mücahid ve Müslüman bir halktır. Onlar İslam için herkesten daha fazla bedel ödemiş ve büyük zorluklara katlanmışlardır. Yaşlı, genç çocuk, kadın toplumun her bir bireyine saygılı olmalısınız. Hakkında iddialar bulunan her hangi biri konusunda bir rapor alırsanız konuyu derinlemesine inceleyip soruşturunuz. Asla ön yargılı ve sahte söylenti ve raporlar dolayısıyla bir şahsa zarar vermeyin. Sıradan halk tarafından yapılan iyi tavsiyelere ve fikirlere önem verin. Sıradan bir kişi ile karşılaştığınızda kendinizi onun yerine koyun ve silahınız olmasa ve şu anki bilginiz olmasa ne yapardınız bir düşünün. Diğer bir ifadeyle karşılaştığınız kişinin babanız, kardeşiniz ya da başka bir akrabanız olması durumunda ona nasıl davranacağınızı düşünün? Mücahidler her zaman avam halka karşı nazik ve saygılıdırlar. Asla kendilerini halktan üstün görmezler.
5. Lideriniz ya da bölge sorumlunuz sizi görevlendirmedikçe asla halka kendiliğinizden yasaklar uygulamayın ve kendi kararınızla halkı ilgilendiren işler yapmayın. Aksi halde bu, mücahidlerin imajını bozacak ve onları karalayacaktır. Bu tür davranışlar düşmanlarımıza mücahidlere karşı negatif propaganda yapmaları ve halk ile mücahidlerin aralarını ayırmaları için fırsatlar sunmaktadır. Aynı şekilde size verilen görevleri de bölge halkını ve dini liderleri de sürece dâhil ederek gerçekleştirin.
6. İslam Emirliğiyle ilişkili hiç kimse halktan zorla vergi ya da para almaya hak sahibi değildir. Eğer bir mücahid ya da başkası esnaflardan, iş adamları ya da diğer zengin kişilerden para toplamaya çalışırken yakalanırsa halka karşı güç kullanır ya da fidye için adam kaçırma gibi eylemlere girişirse onları engellemelisiniz. Bu kişiler tutuklanabilirse onları İslami Mahkemelerin yargılaması için yetkili kişilere teslim ediniz. Unutmayınız ki cihadın asıl amaçlarından biri de mal ve can güvenliğinin sağlanmasıdır.
7. Bilinç düzeyinizi artırmak amacıyla zamanınızı kitap okumaya ayırmalı ve her an yeni şeyler öğrenmeye çalışmalısınız. Davet çalışmalarında etkin rol alın, nafile namazlarını artırın, spora, fiziksel aktivitelere ve cihadi eğitime odaklanın. İç ve dış dünyanızı ve kişiliğinizi İslam Şeriatını kendi hayatınızda ve halkın arasında etkin kılmak, yüce bir yaşantı sürmek, takvalı, faydalı ve hayırsever bir kişi olmak için düzenlemelisiniz.
8. Mücahidlerin Ahlak Prensipleri kitapları her bölgeye ulaştı. Her bölgeden sorumlu liderler mücahidlerin bu kitapta belirlenen prensipleri iyice kavrayıp uygulamasını sağlamalıdır.
Ülkenin İçindeki ve Dışarıdaki Üniversite Profesörleri, Öğrenciler, Entelektüeller Ve Yazarlara:
Beyefendiler! Geleceğimiz tam bir bağımsızlığa bağlıdır. Eğer özgürlüğümüzü kazanamazsak kölelerden farkımız olmaz. Bir efendi kölesine sahip olduğu ve kendisi için seçtiği şeyin aynısını vermez. Bir efendi kölesini oyuncak ve bir eşya gibi kullanır. Bu açıdan ülkemizi İşgal eden güçler geçtiğimiz 10 yılda barajlar, elektrik şebekeleri ve diğer ağır endüstri gibi projeleri tamamlamadılar. Bu tür projeler ekonomimiz için hayati öneme sahiptir. Bunun tam tersine onlar gizliden ve açıktan coğrafi ve milliyetçi farklılıkları körüklediler, gençleri dil ve ırka dayalı ayrılıklara katılmaya teşvik ettiler. Bunlar ülkemizin geleceğini yıkmak için atılan adımlardır.
Düşmanlarımızın gençlerimizi sürüklemek istedikleri bu ayrılıkçı propagandalara karşı genç neslimizi uyarmak ve korumak hepimizin ortak İslami ve milli sorumluluğumuzdur. Mücahid halkımızın yüce cihad yoluyla Batı’lıların ülkemizi politik ve askeri olarak işgal etmelerine karşı gösterdikleri direnişin yanında, hepimiz Batı kültürünün ve zararlı ideolojilerin bu Müslüman ve onurlu ülkeye etkilerini önlemek için mücadele etmeliyiz. Fedakarca, dürüstçe, ve Afgan halkının güçlü motivasyon kabiliyetiyle, gelecek nesillerimizin İslam kültürü içersinde yaşayacağından emin olmak için mücadele etmeliyiz. Allah korusun eğer biz bu sorumluluğumuzu yerine getirmezsek cesur halkımız kıymetli İslami geçmişlerine yabancılaşıp Batı kültüründen zarar göreceklerdir. Profesörler, öğrenciler, yazarlar ve entelektüeller tam bir bağımsızlık elde etmek için çaba harcamalı, İslami ve ulusal değerlerimiz ve Afgan halkının onuru için mücadele etmelidirler. Her türlü basit ve suni ihtilafı bir kenara bırakıp ana hedefimize odaklanmalıyız. Afgan halkının coğrafi ve etnik problemlerini çözecek tek değer İslami değerlerdir. Fakat bu değerleri hâkim kılmak bazı bedeller ödemeyi gerektirmektedir.
Afgan Ve Dünya Kamuoyuna:
Devam eden İslami cihadı kendi dini görevleri addeden ve geçtiğimiz 10 yıl boyunca bu yolda çeşitli bedeller ödeyen ve yorulan Afgan toplumunun bütün taraflarına teşekkür ediyorum. Bu kesimler mücahidlerle geniş ve çok yönlü ilişkiler kurdular ve cihad vazifelerini yerine getirdiler. Aynı zamanda sizleri bu çabalarınızı ve desteğinizi sürdürmeye ve 10 yıldan bu yana edindiğiniz kazanımları kaybetmemeye davet ediyorum. Eğer bir kişi cihadı beden gücü ve silahla yürütebiliyorsa bunu yapmalıdır. Kalem sahipleri de çalışmalarını cihadın çıkarlarını savunma alanında kullanmalı, varlıklı kimseler de cihadi projenin ihtiyaçlarını karşılamak için fedakârlık yapmalıdır.
Tüm dünyadaki Müslümanları, mücahidleri maddi ve manevi olarak desteklemeye çağırıyoruz. Aynı şekilde dünyadaki tüm bağımsız kişi ve kurumları Afgan halkının meşru savunma mücadelesine destek vermeye ve dünyayı zalim ve uğursuz gerekçeler ve yöntemlerle baskı altına almaya çalışan ve bunun için güç ve şiddeti kullananlara karşı mücadeleyi etmeye davet ediyoruz.
Sonuç olarak İslam dünyasının, tüm mazlum Afganlıların, cephelerdeki savaşçıların, mücahid esirlerin, şehid ailelerinin, cihad nedeniyle yetim, öksüz ve dul kalanların ve bu süreçten etkilenen herkesin Ramazan bayramını kutluyorum. Varlıklı kimselere bu günlerde bu ihtiyaç sahibi kişileri unutmamalarını tavsiye ediyorum. Allah’tan gelecek bayramlarımızı huzurlu ve bağımsız bir İslam Devleti gölgesinde geçirmeyi bizlere nasip etmesini niyaz ediyorum. Allahın selamı hepinizin üzerine olsun.
İslamın Hizmetkarı, Mü'minlerin Emiri Molla Muhammed Ömer Mücahid
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber. La İlahe İllallahu Vallahu Akber. Allahu Ekber Velillahil Hamd.
Kuluna yardım eden, ordusunu şereflendiren, müttefik kuvvetleri yenilgiye uğratan Allaha hamdolsun. Kendisinden sonra Resul olmayan Allah’ın elçisine salât ve tüm inananlara selam olsun.
Mücahid Afgan halkını ve tüm İslam ümmetini bütün içtenliğimle selamlıyor Ramazan bayramlarını kutluyorum. Afganistan’da elde ettiğiniz zaferler dolayısıyla sizleri tebrik ediyorum. Allah oruçlarınızı, cihadınızı ve hak yol üzere yaptığınız fedakârlık ve cefaları kabul etsin. Bu vesileyle aşağıdaki önemli hususlara dikkat çekmek istiyorum.
Cihadın şu anki durumu ile alakalı:
İslam’ın ve Afganistan’ın düşmanları bu yılın mücahidleri için bir mağlubiyet yılı olacağını ve düşmanın bölgedeki zararlı hedeflerinin gerçekleşmesi için bir dönüm noktası olacağını iddia ettiler. Hatta halklarını ve tüm dünyayı devam eden savaşı tam tersine çevirecek ve süreci lehlerine döndürecek büyük gelişmelerin olacağı yönünde umutlandırdılar. Allah’a hamdolsun ki süreç yaptıkları bütün planlar, hesaplamaları ve tahminlerinin tam tersi yönde gelişti. Düşman bu yıl geçtiğimiz yıllara oranla daha fazla can ve ekonomik kayıp verdi. Her geçen yıl mücahidler düşmanın strateji ve taktiklerini daha iyi öğreniyor, buna uyum sağlıyor ve düşmanı yenilgiye uğratacak araçları kullanmakta daha fazla uzmanlaşıyor. Herkes düşmanın ağır insan kayıplarına ve hava araçlarının imhasına şahid oluyor. Bununla beraber halkın bizimle giderek daha fazla yardımlaşması, mücahidlerin düşman saflarına ve bölgelerine daha fazla sızmayı başarması, cihad cephelerinin ülkenin daha geniş bölgelerine yayılması, düşmana yönelik operasyonların ciddi oranda artıyor olması, yeni taktiklerin kullanılması, Güneyde ve Kuzeyde düşman komutan ve liderlerinin tasfiye edilmesi... Bütün bu gelişmeler bize zafer dolu aydınlık günlerin ve parlak bir geleceğin müjdesini vermektedir. Bu yıl ilan ettiğimiz Bedir Operasyonları kapsamında düzenlenen saldırıları geçtiğimiz yıllarla kıyaslarsak, düşmanın süregelen kayıp ve mağlubiyetlerini incelersek, mücahidlerin morallerinin ne denli yüksek olduğunu ve düşmanların her yönden nasıl mağlup olduğunu daha iyi fark ederiz.
Dünya çapındaki gelişmeler bakıldığında da sürecin bir zamanlar olduğu gibi ABD lehine geliştiği söylenemez. Amerikan ekonomisi daha önce şahid olunmayan tarzda bir büyük problemlerle boğuşuyor. NATO’ya üye ülkelerin halkları her geçen gün Afganistan’daki savaşın gerçek boyutunu daha fazla fark ediyor. Kamuoyu nezdinde bu anlamsız savaşa yönelik muhalif duruş daha da kökleşiyor. Afganistan’ın işgaline karışan ülkeler birbiri ardına askerlerini çekiyor. Bölge ülkeleri ve halkları Amerika’nın kanlı ve şiddet içeren politikalarından bıktılar. Kısacası bütün bunlar onurlu cihadımızın zaferine işaret etmektedir.
Amerikan Askerlerinin Bir Kısmının Afganistan’dan Çekilmesi Hakkında:
Öncelikle askerlerin bir kısmının çekilmesinin Afganistan problemini çözmeyeceğini belirtmeliyim. Cihad aksamadan devam edecektir çünkü yapay önlemler Afgan problemini daha da karmaşık hale getirmekte ve zararlı sonuçlara neden olmaktadır. İşgal güçleri soruna acilen, nihai ve inandırıcı bir çözüm getirerek askerlerini ülkeden çekmek zorundadırlar.
Amerika’nın Afganistan’da Kalıcı Askeri Üsler Açma Planı Üzerine:
Afgan halkı Amerika’nın ülkede kalıcı askeri üsler açmasını kabul edecek değildir. Afganlılar düşmanın ister büyük oranda ister küçük oranda askeri kamplar açmasını ülkenin işgali olarak görmektedir. Eğer Amerikalılar bu konudaki cehaletlerini sürdürür, cihadi direnişin ve Afgan halkının taleplerini göz ardı ederlerse on yıldan uzun süredir Afganistan’da karşılaştıkları acı tecrübeleri yaşamaya devam edecek, savaşa milyarlarca dolar harcamalarına ve binlerce asker kaybetmelerine rağmen Kabil’de bile rahat ve güvende olamayacaklardır.
Ülkemizde akademik ve politik alanda etkin tüm şahıslar ve önde gelen şahsiyetler İslam Emirliği’nin bu anlayışına paralel olarak ülkede kalıcı üsler kurulmasına karşı ortak ulusal bir duruş sergilemelidirler. Böylece Amerikalıların Afgan halkının toptan ülkede kalıcı üsler kurulmasını reddettiğini anlamasını sağlarlar. Ülkemizde kalıcı Amerikan üslerinin kurulması sürecine ister Jirga olarak ister parlamento olarak destek verenler sadece hainlerle, dinini ve vatanını önemseyip değerlerine sahip çıkanların birbirinden ayrılmasını sağlayacaklardır.
Ülkenin Geleceği Konusunda
Manifestomuz şudur: Afganistan bütün halk tarafından kabul edilebilir bir İslam Devleti olmalıdır. Ülkedeki bütün etnik topluluklar ve kitleler bu devlette adil haklara sahip olacaklar, bölge ve dünya ülkeleri ile ilişkiler karşılıklı saygı, İslami ve ulusal çıkarlar esasına dayanacaktır. Bu yönetim bütün dikkatini 30 yıldır devam eden savaşta büyük manevi ve maddi zarara uğrayan Afgan halkının yaralarının onarılmasına yöneltecektir. Afganistan bereketli geniş topraklara, zengin madenlere ve yüksek potansiyelde enerji kaynaklarına sahiptir. Bu nedenle bizler barış ve istikrar ortamında ülkede sosyal problemlerin artmasına neden olan işsizlik, yoksulluk ve eğitimsizlik gibi problemlerden kurtulmak için bu alanlarda yatırımlar yapabiliriz.
Düşmanlarımızın propagandalarının aksine İslam Emirliği gücü tekelleştirmeyi amaçlamamaktadır. Afganistan bütün Afganlıların yurdudur ve bütün Afganlar ülkenin yönetilmesi ve korunması noktasında katkı sağlamakta hak sahibidirler. Gelecekte yaşanacak değişimler ve gelişmeler Afganistan’ın Sovyet işgalinden kurtuluşunun hemen akabinde gerçekleşen ülkenin yağmalandığı ve devlet mefhumunun zarar gördüğü gelişmelere benzemeyecektir. Tam tersine Afganistan’ın devlet kurumlarını, kamu mallarını, ulusal varlıklarını ve özel sektör alanında edindiği kazanımları korumak için ciddi önlemler alınacaktır. Uzman kadrolar ve yerel iş adamları bölgeye ve ülkeye hizmet etmek için daha fazla teşvik edilecek, hiçbir ayrımcılığa tabii tutulmayacaklardır.
Müzakereler Hakkında
Afganistan İslam Emirliği ülkedeki yabancı varlığı, düşmanın kör bombardımanlarını, gece baskınlarını, vahşi saldırılarını, işkence ve zulümlerini ülkedeki problemin temel nedeni olarak değerlendirmektedir. Bahsedilen vahşet durdurulduğunda problemler çözümlenecektir. Aynı şekilde İslam Emirliği etkin mekanizma olarak İslami bir nizamın kurulmasının ülkedeki problemlerin çözümüne, ülkemizin ve halkımızın dini ve dünyevi çıkarlarına daha uygun olduğuna inanmaktadır. Bu amaçla ve bu hedefe ulaşmak için her türlü meşru yöntem ve araç değerlendirilebilir. Esirlerin karşılıklı serbest bırakılması için yapılan bazı temaslar ülkede şu an devam eden karışıklığın çözümü için yapılan kapsamlı müzakereler anlamına gelmez. Bununla beraber İslam Emirliği’nin -etkin bir politik ve askeri güç olarak- bu konuda zaman zaman kamuoyunu bilgilendirdiği özel ve bağımsız bir politikası bulunmaktadır.
Bonn Kentinde Yapılacak Konferans Hakkında:
Bu konferans da 10 yıl önce yapılan konferanstan farklı olmayacaktır çünkü bu konferanslara Afgan halkının hiç bir gerçek temsilcisi katılmamaktadır. Bu konferanslarda Afganistan’ın problemlerine yönelik gerçekçi çözümlere gereken önem verilmemektedir. Bu konferansların amacı dünya kamuoyunun dikkatini Afganistan’ın gerçek problemlerine odaklamasını engellemek ve dikkatleri dağıtmaktır. Geçmişte yapılan konferans ve Jirgalar gibi bu konferans da yapaydır ve reklâm amaçlıdır. Bu konferansta sadece Beyaz Saray ve Pentagon tarafından kabul edilen tebliğ ve konuşmaların yapılmasına izin verilecektir.
Afgan sorununa dâhil olan bütün küresel aktörlere Afganistan’da yapay ve geçici çözümler yerine gerçekçi çözüm projelerine odaklanmalarını tavsiye ediyoruz. Bu ülkeler Afganistan’ın gerçeklerini ve saha şartlarını fark etmelidirler. Afgan toplumu problemlerin çözümü ve kendi aralarında karşılıklı anlayış konusunda oldukça geniş bir geleneğe sahiptir. Fakat bu, yabancıların müdahale etmemeleri durumunda geçerlidir. Afganistan İslam Emirliği mücadelesini meşru bir hak olarak görmekte, dinini, ülkesini ve topraklarını savunmaktadır. Bu savaşın tek nedeni ülkemizin işgal altında oluşudur. Eğer küresel işgal güçleri ülkemizi terk ederlerse sorumlu ve barışsever İslam Emirliği komşu ülkeler ve dünya ülkeleriyle pozitif ilişkiler kuracaktır.
Bizler komşu ülkeler de dâhil bütün dünya ülkelerine Afganistan’ın sömürülmesi sürecine katkı sağlamamaları çağrısı yapıyoruz. Çünkü bu tavır hiçbir ülkenin çıkarına değildir. Davası uğruna 2 milyon şehid veren Afganistan İslam Emirliği işgal güçleri ve dış müdahale olmadan da Afganistan’ın geleceği ile alakalı kararlar verecek yetenektedir. Bu kararlar şehidlerden alınan ilhamın, ulusal ve İslami çıkarlarımızın, onur ve şerefimizin bedenleşmiş halidir. Bu savaşın bütün taraflarına şunu ilan etmek istiyoruz. Ne Afganlar kendilerine dayatılan rejimleri kabul ederler ne de böyle rejimler bu topraklarda ayakta kalabilir.
Karzai Hükümetinin Yöneticileri Hakkında:
Bizler yeniden Kabil hükümetine bağlı olarak çalışan bütün Afganlılara işgalcilere destek vermekten vazgeçmelerini, mücahidlerin safında durmalarını, omuz omuza İslam’ın ve ülkemizin düşmanlarına karşı mücadele etmeleri çağrısında bulunuyoruz. Sizin katkı ve katılımınızla mücahidler işgal güçlerinin topraklarımızdan çekilmelerini sağlayacaklardır. Böylece mazlum Afgan halkımızın ödediği bedeller meyve verecek, ülkemiz özgürlük ve izzet süsü ile süslenecek ve İslam nizamı çiçek açacaktır. Bu herkesin çıkarınadır.
Hak yolunun öncü güçlerine (Taliban Savaşçılarına):
1. İçinde bulunduğumuz hassas şartlar gereği cihadi vazifenize her zamankinden daha fazla önem vermeniz oldukça önemlidir. Sizin asil mücadeleniz sayesinde ülkemizin birçok bölgesi bu uğursuz işgal güçlerinden temizlenmiştir. Vatanımızın geri kalan bölümlerini de kurtarmak için çaba harcayın. Asla cihadi çalışmalarınızı ihmal etmeyiniz. Etkili ve titiz planlamalarınıza büyük önem ve kararlılıkla odaklanın. Allah’ı razı etmeyi ana hedefiniz yapın.
2. Cihadı ana prensip olarak kabul edin. Liderlerinize itaat edin ve sizlere dağıtılan “Mücahidin Ahlak Prensipleri” (Taliban savaşçılarına ahlaki öğretiler ve savaş prensiplerini açıklayan el kitabı) isimli kitabın kurallarını titizlikle uygulayın. Ülkenin her tarafında atadığımız cihad liderleri İslam kurallarına göre seçilmiş yetkin şahsiyetlerdir. Onlara itaat etmelisiniz.
3. Liderleriniz tarafından size söylenen önlemlerinizi titizlikle alın. Eğer gücünüz yeten noktalarda almanız gereken önlemleri almaz ve yapmanız gerekenleri yapmazsanız bu dünyada düşmanlarınız tarafından zarar görürsünüz ve Allah katında da sorumu olursuz.
4. Avam halka yönelik muamele ve davranışlarınızda son derece dikkatli olmalısınız. Güzel davranış ve ahlakınızla halkın gönlünü kazanın. Halkımız mücahid ve Müslüman bir halktır. Onlar İslam için herkesten daha fazla bedel ödemiş ve büyük zorluklara katlanmışlardır. Yaşlı, genç çocuk, kadın toplumun her bir bireyine saygılı olmalısınız. Hakkında iddialar bulunan her hangi biri konusunda bir rapor alırsanız konuyu derinlemesine inceleyip soruşturunuz. Asla ön yargılı ve sahte söylenti ve raporlar dolayısıyla bir şahsa zarar vermeyin. Sıradan halk tarafından yapılan iyi tavsiyelere ve fikirlere önem verin. Sıradan bir kişi ile karşılaştığınızda kendinizi onun yerine koyun ve silahınız olmasa ve şu anki bilginiz olmasa ne yapardınız bir düşünün. Diğer bir ifadeyle karşılaştığınız kişinin babanız, kardeşiniz ya da başka bir akrabanız olması durumunda ona nasıl davranacağınızı düşünün? Mücahidler her zaman avam halka karşı nazik ve saygılıdırlar. Asla kendilerini halktan üstün görmezler.
5. Lideriniz ya da bölge sorumlunuz sizi görevlendirmedikçe asla halka kendiliğinizden yasaklar uygulamayın ve kendi kararınızla halkı ilgilendiren işler yapmayın. Aksi halde bu, mücahidlerin imajını bozacak ve onları karalayacaktır. Bu tür davranışlar düşmanlarımıza mücahidlere karşı negatif propaganda yapmaları ve halk ile mücahidlerin aralarını ayırmaları için fırsatlar sunmaktadır. Aynı şekilde size verilen görevleri de bölge halkını ve dini liderleri de sürece dâhil ederek gerçekleştirin.
6. İslam Emirliğiyle ilişkili hiç kimse halktan zorla vergi ya da para almaya hak sahibi değildir. Eğer bir mücahid ya da başkası esnaflardan, iş adamları ya da diğer zengin kişilerden para toplamaya çalışırken yakalanırsa halka karşı güç kullanır ya da fidye için adam kaçırma gibi eylemlere girişirse onları engellemelisiniz. Bu kişiler tutuklanabilirse onları İslami Mahkemelerin yargılaması için yetkili kişilere teslim ediniz. Unutmayınız ki cihadın asıl amaçlarından biri de mal ve can güvenliğinin sağlanmasıdır.
7. Bilinç düzeyinizi artırmak amacıyla zamanınızı kitap okumaya ayırmalı ve her an yeni şeyler öğrenmeye çalışmalısınız. Davet çalışmalarında etkin rol alın, nafile namazlarını artırın, spora, fiziksel aktivitelere ve cihadi eğitime odaklanın. İç ve dış dünyanızı ve kişiliğinizi İslam Şeriatını kendi hayatınızda ve halkın arasında etkin kılmak, yüce bir yaşantı sürmek, takvalı, faydalı ve hayırsever bir kişi olmak için düzenlemelisiniz.
8. Mücahidlerin Ahlak Prensipleri kitapları her bölgeye ulaştı. Her bölgeden sorumlu liderler mücahidlerin bu kitapta belirlenen prensipleri iyice kavrayıp uygulamasını sağlamalıdır.
Ülkenin İçindeki ve Dışarıdaki Üniversite Profesörleri, Öğrenciler, Entelektüeller Ve Yazarlara:
Beyefendiler! Geleceğimiz tam bir bağımsızlığa bağlıdır. Eğer özgürlüğümüzü kazanamazsak kölelerden farkımız olmaz. Bir efendi kölesine sahip olduğu ve kendisi için seçtiği şeyin aynısını vermez. Bir efendi kölesini oyuncak ve bir eşya gibi kullanır. Bu açıdan ülkemizi İşgal eden güçler geçtiğimiz 10 yılda barajlar, elektrik şebekeleri ve diğer ağır endüstri gibi projeleri tamamlamadılar. Bu tür projeler ekonomimiz için hayati öneme sahiptir. Bunun tam tersine onlar gizliden ve açıktan coğrafi ve milliyetçi farklılıkları körüklediler, gençleri dil ve ırka dayalı ayrılıklara katılmaya teşvik ettiler. Bunlar ülkemizin geleceğini yıkmak için atılan adımlardır.
Düşmanlarımızın gençlerimizi sürüklemek istedikleri bu ayrılıkçı propagandalara karşı genç neslimizi uyarmak ve korumak hepimizin ortak İslami ve milli sorumluluğumuzdur. Mücahid halkımızın yüce cihad yoluyla Batı’lıların ülkemizi politik ve askeri olarak işgal etmelerine karşı gösterdikleri direnişin yanında, hepimiz Batı kültürünün ve zararlı ideolojilerin bu Müslüman ve onurlu ülkeye etkilerini önlemek için mücadele etmeliyiz. Fedakarca, dürüstçe, ve Afgan halkının güçlü motivasyon kabiliyetiyle, gelecek nesillerimizin İslam kültürü içersinde yaşayacağından emin olmak için mücadele etmeliyiz. Allah korusun eğer biz bu sorumluluğumuzu yerine getirmezsek cesur halkımız kıymetli İslami geçmişlerine yabancılaşıp Batı kültüründen zarar göreceklerdir. Profesörler, öğrenciler, yazarlar ve entelektüeller tam bir bağımsızlık elde etmek için çaba harcamalı, İslami ve ulusal değerlerimiz ve Afgan halkının onuru için mücadele etmelidirler. Her türlü basit ve suni ihtilafı bir kenara bırakıp ana hedefimize odaklanmalıyız. Afgan halkının coğrafi ve etnik problemlerini çözecek tek değer İslami değerlerdir. Fakat bu değerleri hâkim kılmak bazı bedeller ödemeyi gerektirmektedir.
Afgan Ve Dünya Kamuoyuna:
Devam eden İslami cihadı kendi dini görevleri addeden ve geçtiğimiz 10 yıl boyunca bu yolda çeşitli bedeller ödeyen ve yorulan Afgan toplumunun bütün taraflarına teşekkür ediyorum. Bu kesimler mücahidlerle geniş ve çok yönlü ilişkiler kurdular ve cihad vazifelerini yerine getirdiler. Aynı zamanda sizleri bu çabalarınızı ve desteğinizi sürdürmeye ve 10 yıldan bu yana edindiğiniz kazanımları kaybetmemeye davet ediyorum. Eğer bir kişi cihadı beden gücü ve silahla yürütebiliyorsa bunu yapmalıdır. Kalem sahipleri de çalışmalarını cihadın çıkarlarını savunma alanında kullanmalı, varlıklı kimseler de cihadi projenin ihtiyaçlarını karşılamak için fedakârlık yapmalıdır.
Tüm dünyadaki Müslümanları, mücahidleri maddi ve manevi olarak desteklemeye çağırıyoruz. Aynı şekilde dünyadaki tüm bağımsız kişi ve kurumları Afgan halkının meşru savunma mücadelesine destek vermeye ve dünyayı zalim ve uğursuz gerekçeler ve yöntemlerle baskı altına almaya çalışan ve bunun için güç ve şiddeti kullananlara karşı mücadeleyi etmeye davet ediyoruz.
Sonuç olarak İslam dünyasının, tüm mazlum Afganlıların, cephelerdeki savaşçıların, mücahid esirlerin, şehid ailelerinin, cihad nedeniyle yetim, öksüz ve dul kalanların ve bu süreçten etkilenen herkesin Ramazan bayramını kutluyorum. Varlıklı kimselere bu günlerde bu ihtiyaç sahibi kişileri unutmamalarını tavsiye ediyorum. Allah’tan gelecek bayramlarımızı huzurlu ve bağımsız bir İslam Devleti gölgesinde geçirmeyi bizlere nasip etmesini niyaz ediyorum. Allahın selamı hepinizin üzerine olsun.
İslamın Hizmetkarı, Mü'minlerin Emiri Molla Muhammed Ömer Mücahid