O
Çevrimdışı
Arkadaşlar,anlatmaya çalıştığım şiddeti kendine kullanmakla ilgili.Mursinin gönlünde İslam var ama izin vermediler.
"Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir."Maide Sûresi, 44.
Bu ayetin tefsirinde "Camiu'l-Beyan" isimli 30 ciltlik tefsirin müellifi İmam Cerir et-Taberi, ayette geçen "küfr"ün İslam'dan çıkma manasında değil, Allah'ın nimetini inkâr, yani nankörlük manasında" olduğunu ve bid'at ehli olan İbadiye grubunun bu ayeti, yönetimi elinde bulunduranların küfrüne delil gösterdiklerini izah eder ve ibni Abbas'tan (r.a.) şöyle bir rivayette bulunur:
"Kasden inkâr ederek Allah'ın hükümleriyle hükmetmeyen kimseler kâfirlerdir. (Allah'ın hükümlerini) Kabul ettiği hâlde onunla hükmetmezse zalim veya fasık olur."
Nitekim, hemen bundan sonraki ayetlerde Allah'ın hükmüyle hükmetmeyenlerin zalim ve fasıklar olduğuna dikkat çekilmektedir. Aynı rivayeti İbni Abbas'tan (r.a.) İmam Nesefi de nakletmektedir. İmam Fahrüddin Razi de 32 ciltlik "Tefsir-i Kebir" isimli eserinde bu ayetin tefsirini yapmakta, Haricilerin bu husustaki görüşlerinin yanlış olduğuna işaret ederek şöyle demektedir:
"Bir kimse Allah'ın hükümleriyle hükmetmezse dahi, kalbiyle o hükümlerin doğruluğuna inanırsa kâfir olmaz. Zira küfür, hak olan hükümleri kalbiyle inkâr ve lisanıyla reddetmektir . Fasık, kalbiyle tasdik ettiği için mü'mindir. İmanla beraber Allah'ın hükümlerinin aksi ile hüküm vermek diğer günahlar kabilindendir. En doğru olan görüş budur." (3)
Şeyhu'l-İslam ibnu Teymiyye şöyle buyurur :
“ … Necaşi Kral olmasına rağmen, Allah'ın hükmünü hristiyan olan halkına tatbik edememiştir. Ömer bin Abdulaziz r.h Allah'ın hükümleriyle hükmetmek için yoğun çaba sarfetmiş, fakat büyük zorluklarla karşılaşmış ve bir görüşe göre bu yüzden zehirlenerek öldürülmüştür. Zamanımızda moğolların ele geçirdikleri islam ülkelerinde görev yapan Müslüman hakimler, istemelerine rağmen her zaman Allah’ın indirdikleriyle hükmedemiyorlar. Onun için bu konuda sorumluluğun ölçüsü güç ve kudretin yetmesidir. ''
Mecmuu'l-Fetava : 19/217
Yukarıdaki gibi görüşlerde varken kendin olabildiğince kaçın bu tarz bir durumdan,Nitekim Maide 44'ü başka türlü anlayanlar da var(îbn Mes'ud ve el-Hasen der ki: Bu âyet-i kerime ister müslüman, ister yahudi, ister katır olsun Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyen herkes hakkında umumidir. Yani, bunun doğruluğuna inanarak ve bu şekilde hüküm vermenin helal olduğuna kanaat getirerek..) ne olursa olsun Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmedilmeyeceğine inanarak bile olsa ,Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmeyi küfr görenler var yani acz içinde olmaya da bakmayarak.Kendimize şiddeti kullanalım ama başkalarına gelince ibn teymiyye gibi alimlerinde bu konuda görüşleri,ibn abbas'tan rivayet varken varken Mursi'ye kafir demeyelim,adam istedi ama yapamadı yani uğraştı.Ha kendimiz diğer görüşteki alimlerin görüşleri varken,Ayetinde lafszı açıkken bu durumdan kaçınalım...Yani şiddeti kendimize kullanalım.Anlatmaya çalıştığım budur.
"Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir."Maide Sûresi, 44.
Bu ayetin tefsirinde "Camiu'l-Beyan" isimli 30 ciltlik tefsirin müellifi İmam Cerir et-Taberi, ayette geçen "küfr"ün İslam'dan çıkma manasında değil, Allah'ın nimetini inkâr, yani nankörlük manasında" olduğunu ve bid'at ehli olan İbadiye grubunun bu ayeti, yönetimi elinde bulunduranların küfrüne delil gösterdiklerini izah eder ve ibni Abbas'tan (r.a.) şöyle bir rivayette bulunur:
"Kasden inkâr ederek Allah'ın hükümleriyle hükmetmeyen kimseler kâfirlerdir. (Allah'ın hükümlerini) Kabul ettiği hâlde onunla hükmetmezse zalim veya fasık olur."
Nitekim, hemen bundan sonraki ayetlerde Allah'ın hükmüyle hükmetmeyenlerin zalim ve fasıklar olduğuna dikkat çekilmektedir. Aynı rivayeti İbni Abbas'tan (r.a.) İmam Nesefi de nakletmektedir. İmam Fahrüddin Razi de 32 ciltlik "Tefsir-i Kebir" isimli eserinde bu ayetin tefsirini yapmakta, Haricilerin bu husustaki görüşlerinin yanlış olduğuna işaret ederek şöyle demektedir:
"Bir kimse Allah'ın hükümleriyle hükmetmezse dahi, kalbiyle o hükümlerin doğruluğuna inanırsa kâfir olmaz. Zira küfür, hak olan hükümleri kalbiyle inkâr ve lisanıyla reddetmektir . Fasık, kalbiyle tasdik ettiği için mü'mindir. İmanla beraber Allah'ın hükümlerinin aksi ile hüküm vermek diğer günahlar kabilindendir. En doğru olan görüş budur." (3)
Şeyhu'l-İslam ibnu Teymiyye şöyle buyurur :
“ … Necaşi Kral olmasına rağmen, Allah'ın hükmünü hristiyan olan halkına tatbik edememiştir. Ömer bin Abdulaziz r.h Allah'ın hükümleriyle hükmetmek için yoğun çaba sarfetmiş, fakat büyük zorluklarla karşılaşmış ve bir görüşe göre bu yüzden zehirlenerek öldürülmüştür. Zamanımızda moğolların ele geçirdikleri islam ülkelerinde görev yapan Müslüman hakimler, istemelerine rağmen her zaman Allah’ın indirdikleriyle hükmedemiyorlar. Onun için bu konuda sorumluluğun ölçüsü güç ve kudretin yetmesidir. ''
Mecmuu'l-Fetava : 19/217
Yukarıdaki gibi görüşlerde varken kendin olabildiğince kaçın bu tarz bir durumdan,Nitekim Maide 44'ü başka türlü anlayanlar da var(îbn Mes'ud ve el-Hasen der ki: Bu âyet-i kerime ister müslüman, ister yahudi, ister katır olsun Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyen herkes hakkında umumidir. Yani, bunun doğruluğuna inanarak ve bu şekilde hüküm vermenin helal olduğuna kanaat getirerek..) ne olursa olsun Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmedilmeyeceğine inanarak bile olsa ,Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmeyi küfr görenler var yani acz içinde olmaya da bakmayarak.Kendimize şiddeti kullanalım ama başkalarına gelince ibn teymiyye gibi alimlerinde bu konuda görüşleri,ibn abbas'tan rivayet varken varken Mursi'ye kafir demeyelim,adam istedi ama yapamadı yani uğraştı.Ha kendimiz diğer görüşteki alimlerin görüşleri varken,Ayetinde lafszı açıkken bu durumdan kaçınalım...Yani şiddeti kendimize kullanalım.Anlatmaya çalıştığım budur.
Son düzenleme: