İslam için tutuklanınca hiçbir aracı(AVUKAT) aramadan durumunu İBRAHİM GİBİ MEVLASINA ARZ EDENE SELAM OLSUN
SONUCUNA KATLANACAĞINIZ HERŞEYİ YAPMAYADA HAKKINIZ VARDIR.
Avukat Konusunda belki farklı Düşünüyor olabiliriz,ancak bir Müslümanı kurtarabileceğimiz bir çok sebeb vardır bunların iyi değerlendirilmesi gerekir...Silah Kullanmak Nasıl ki bir Sebebtir,Avukat Kullanmakta bir sebebtir...Onun gibi İman etmesekte ,Para ile tuttuğun bir avukat ''Bilal'' lere yapılan işkence altından onu kurtarmamıza yardımcı olabilir...Akıl Sahipleri iyi düşünmeliler..
İbrahim Aleyhissalatı Vesselam'a gelince;
Andolsun bundan önce İbrahim'e rüşdünü vermiştik ve biz onu (doğruyu seçme yeteneğinde olduğunu) bilenlerdik. (21/51)
Hani babasına ve kavmine demişti ki: "Sizin karşılarında bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsili heykeller nedir? (21/52)
"Biz atalarımızı bunlara tapıyor bulduk" dediler. (21/53)
Dedi ki: "Andolsun siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içindesiniz." (21/54)
"Sen bize gerçeği mi getirdin yoksa (bizimle) oyun oynayanlardan mısın? (21/55)
"Hayır" dedi. "Sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir onları kendisi yaratmıştır ve ben de buna şehadet edenlerdenim." (21/56)
"Andolsun Allah'a sizler arkanızı dönüp gittikten sonra ben sizin putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım." (21/57)
Böylece o yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye. (21/58)
"Bizim ilahlarımıza bunu kim yaptı? Şüphesiz o zalimlerden biridir" dediler. (21/59)
"Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını işittik" dediler. (21/60)
Dediler ki: "Öyleyse onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar." (21/61)
Dediler ki: "Ey İbrahim bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?" (21/62)
"Hayır" dedi. "Bu yapmıştır bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa siz onlara soruverin." (21/63)
Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; "Gerçek şu ki zalim olanlar sizlersiniz (biziz) dediler. (21/64)
Sonra yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin." (21/65)
Dedi ki: "O halde Allah'ı bırakıp da sizlere yararı olmayan ve zararı dokunmayan şeylere mi tapıyorsunuz?" (21/66)
"Yuh size ve Allah'tan başka taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak mısınız?" (21/67)
Dediler ki: "Eğer (bir şey) yapacaksanız onu yakın ve ilahlarınıza yardımda bulunun." (21/68)
Dediler ki: "Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın." (37/97)
Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler. Oysa biz onları alçaltılmışlar kıldık. (37/98)
(İbrahim) Dedi ki: "Şüphesiz ben Rabbime gidiciyim; O beni hidayete erdirecektir." (37/99)
Biz de dedik ki: "Ey ateş İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol." (21/69)
Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler fakat biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık. (21/70)
Onu ve Lut'u kurtarıp içinde alemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye) çıkardık. (21/71)
Ona İshak'ı armağan ettik üstüne de Yakub'u; her birini salihler kıldık. (21/72)
Ve onları kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi. (21/73)
Ve Yine İbrahim Aleyhissalatı Vesselam'a Anlamak;
Onlara İbrahim'in haberini de aktar-oku: (26/69)
Hani babasına ve kavmine: "Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demişti. (26/70)
Demişlerdi ki: "Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz." (26/71)
Dedi ki: "Peki dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?" (26/72)
"Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?" (26/73)
"Hayır" dediler. "Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk." (26/74)
(İbrahim) Dedi ki: "Şimdi neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?" (26/75)
"Hem siz hem de eski atalarınız?" (26/76)
"İşte bunlar gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç" (26/77)
"Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;" (26/78)
"Bana yediren ve içiren O'dur;" (26/79)
"Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;" (26/80)
"Beni öldürecek sonra diriltecek olan da O'dur" (26/81)
"Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;" (26/82)
"Rabbim bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat;" (26/83)
"Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver." (26/84)
"Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl" (26/85)
"Babamı da bağışla çünkü o şaşırıp sapanlardandır." (26/86)
"Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme" (26/87)
"‘Malın da çocukların da bir yarar sağlayamadığı günde." (26/88)
"Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler başka." (26/89)
(O gün) cennet, takvâ sahiplerine yaklaştırılır. (26/90)
Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir. (26/91)
Onlara: Allah'tan gayrı taptıklarınız hani nerede? denilir. (26/92)
Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu? . (26/93)
Onlar ve azgınlar oraya tepetaklak (cehenneme) atılırlar. (26/94)
İblis bütün orduları da. (26/95)
Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler: (26/96)
Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz. (26/97)
Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk. (26/98)
Bizi ancak o günahkârlar saptırdı. (26/99)
''Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var''. (26/100)
''Ne de yakın bir dostumuz''. (26/101)
Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak! (26/102)
Bunda elbet (alınacak) büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler. (26/103)
Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. (26/104)
Selam Olsun İbrahim gibi Akıl - Hikmet ve Cesareti Bileyenlere !! (s.e)