'Kim Müslümanların derdini kendine mal etmezse
onlardan değildir,
Hadis-i Şerif
Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...
Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;
istemem, dursun o payansız mefahir bir yana...
Gösterin ecdada az çok benziyen kan bana!
isterim sizlerde görmek ırkınızdan yadigar,
Çok değil, ancak necip evlada layık tek şiar.
Varsa şayet, söyleyin, bir parcacık insafınız:
Böyle kansız mıydı -haşa- kahraman eslafınız?
Böyle düşmüş müydü herkes ayrılık sevdasına?
Benzeyip sirazesiz bir müşhafın eczasına,
Hiç görülmüş müydü olsun kayd-i vahdet tarumar?
Böyle olmuş muydu millet canevinden rahnedar?
Böyle açlıktan boğazlar mıydı kardeş kardeşi?
Böyle adet miydi bi-perva, yemek insan leşi?
Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan...
Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan! ...
'His' denen devletliden olsaydı halkın behresi:
Payıtahtından bügün taşmazdı sarhoş naresi!
Kurd uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi.
Saldırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi.
Lakin, aşk olsun ki, aldırmaz otlarmış eşek,
Sanki tavsanmış gelen, yahut kılıksız köstebek!
Kar sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı...
Hasmi, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı! ...
Bu hakikattır bu, şaşmaz, bildiğin usluba sok:
Halimiz merkeple kurdun aynı, asla farkı yok.
Burnumuzdan tuttu düşman; biz boğaz kaydındayız;
Bir bakın: hala mı hala ihtiras ardındayız!
Saygısızlık elverir... Bir parça olsun arlanın:
Vakti çoktan geldi, hem geçmektedir arlanmanın!
Davranın haykırmadan nakuş-u izmihaliniz...
Öyle bir buhrana sapmıştır ki, zira, halimiz:
Zevke dalmak şöyle dursun, vaktiniz yok mateme!
Davranın zira gülünç olduk bütün bir aleme,
Bekleşirken gökte yüz binlerce ervah, intikam;
Yerde kalmış, na'şa benzer kavm için durmak haram! ...
Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yok mudur?
Yoksa, istikbalinizden korkulur, pek korkulur.
Mehmet Akif Ersoy
onlardan değildir,
Hadis-i Şerif
Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...
Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;
istemem, dursun o payansız mefahir bir yana...
Gösterin ecdada az çok benziyen kan bana!
isterim sizlerde görmek ırkınızdan yadigar,
Çok değil, ancak necip evlada layık tek şiar.
Varsa şayet, söyleyin, bir parcacık insafınız:
Böyle kansız mıydı -haşa- kahraman eslafınız?
Böyle düşmüş müydü herkes ayrılık sevdasına?
Benzeyip sirazesiz bir müşhafın eczasına,
Hiç görülmüş müydü olsun kayd-i vahdet tarumar?
Böyle olmuş muydu millet canevinden rahnedar?
Böyle açlıktan boğazlar mıydı kardeş kardeşi?
Böyle adet miydi bi-perva, yemek insan leşi?
Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan...
Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan! ...
'His' denen devletliden olsaydı halkın behresi:
Payıtahtından bügün taşmazdı sarhoş naresi!
Kurd uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi.
Saldırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi.
Lakin, aşk olsun ki, aldırmaz otlarmış eşek,
Sanki tavsanmış gelen, yahut kılıksız köstebek!
Kar sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı...
Hasmi, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı! ...
Bu hakikattır bu, şaşmaz, bildiğin usluba sok:
Halimiz merkeple kurdun aynı, asla farkı yok.
Burnumuzdan tuttu düşman; biz boğaz kaydındayız;
Bir bakın: hala mı hala ihtiras ardındayız!
Saygısızlık elverir... Bir parça olsun arlanın:
Vakti çoktan geldi, hem geçmektedir arlanmanın!
Davranın haykırmadan nakuş-u izmihaliniz...
Öyle bir buhrana sapmıştır ki, zira, halimiz:
Zevke dalmak şöyle dursun, vaktiniz yok mateme!
Davranın zira gülünç olduk bütün bir aleme,
Bekleşirken gökte yüz binlerce ervah, intikam;
Yerde kalmış, na'şa benzer kavm için durmak haram! ...
Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yok mudur?
Yoksa, istikbalinizden korkulur, pek korkulur.
Mehmet Akif Ersoy