O
Çevrimdışı
odabaşoğlu
Misafir
Bir kardeşimiz demiş ki “Müşrikleri Gördüğünüz Yerde Öldürün” ayetini uygulayın size mürit olayım!
Bu kardeşimiz bu ve buna benzer ayetleri doğru anlaması için belirli kriterler vardır.
Allah’ın kitabından her önüne gelen elbette hüküm çıkaramaz. Kuran’ın anlamını okuyun demek oradan hüküm çıkarın anlamında değildir. Ancak kitabı anlama konusunda bazı inceliklerin olduğu da bilmek gerek.
Kuran’daki ayetlerin büyük birçoğu hayatın içindeki olaylar üzerine inmiştir. O olayın sebebini, kimler için ve nerede indiğini bilmezseniz, O’nun ne demek istediğini anlamayabilirsiniz. Konuyla ilgili başka ayetlerde farklı şeyler gördüğünüz zamanda Kuran’da çelişki var gibi gelir. Size. Oysa “Onları yakaladığınız yerde öldürün” (Bakara 191) ve “müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün” (Tevbe 5). Bu tür ayetlere parçacı yaklaşarak bağlamından kopartarak anlarsak çok yanılgıya düşeriz. Kuranı anlama ve anlamlandırma konusunda en büyük yanılgılarımızdan birisi de budur.
2:190 Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın. Saldırgan olmayın. Allah saldırganları sevmez. (191) Onları yakaladığınız yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın; zulüm ve işkence öldürmekten beterdir. Kutsal Mescid’in yanında sizinle savaşmadıkça onlarla savaşmayın. Size saldırırlarsa siz de onlara saldırın. İnkarcıların cezası böyledir. (192) Son verirlerse, Allah Bağışlayandır, Rahimdir. (193) Zulüm ve işkence ortadan kalkıncaya ve din Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Son verirlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur. (194) Kutsal ay ancak iki taraflı gözetilebilir. Ateşkese uymak karşılıklıdır. Size saldırırlarsa onlara aynen saldırın. Allah’ı dinleyin ve bilin ki Allah erdemlilerin yanındadır.
Bir birinin devamı olan yukarıdaki ayetleri okuduğumuz zaman açıkça görüyoruz ki öldürme emri onlara savaş açan düşmanlaradır. O dönemde Müslümanlar ciddi işkenceler görmüşler, bulundukları yerlerde öldürülmüşler, Mekke’den sürülmüş, işkencelere maruz kalmışlardır. Buna cevaptır bu ayetler, sizde cevap verin demektir. Yoksa savaşı müşriklerin kesmesi halinde Müslümanların devam ettirmesi de, başlatması da yasaktır. Bunu yukarıdaki ayetlerden açıkça görürsünüz.
Tevbe süresindeki ayetlerde bundan farklı şeyler söylemez
1: Antlaşma yaptığınız müşriklere, Allah ve Elçisi tarafından yapılan ilişkiyi kesme duyurusudur 2:Bu topraklarda dört ay daha dolaşın Bilin ki, Allah’ı çaresiz bırakamazsınız Ama Allah, görmezlikten gelenleri (kâfirleri) rezil eder 3:Bu büyük hac gününde Allah ve Elçisi tarafından bütün insanlara bildirilen şudur: Allah’ın o müşriklere desteği yoktur; Elçisinin de öyle Ey müşrikler, tevbe ederseniz hayrınıza olur Sırt çevirirseniz bilin ki, siz Allah’ı çaresiz bırakamazsınız Görmezlikten gelenlere (kâfirlere) acıklı bir azabı müjdele 4: Bu duyuru, sizinle antlaşma yapmış ve daha sonra bir kusur işlememiş, size karşı kimseye destek vermemiş müşrikleri kapsamaz Onlara karşı olan andınızı süresinin sonuna kadar tam yerine getirin Allah korunanları sever 5: (Bu ayeti dörtle birlikte anlamak gerek) yasak ayı çıkınca o müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün Onları yakalayın, onları kuşatın, onlar için her gözetleme yerinde oturun Ama tevbe ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse yollarını açın Allah’ın bağışlaması çok, ikramı boldur”
Öldürün denilen müşrikler; antlaşmayı bozan müşriklerdir. Ayetleri dikkatle okursak bunu çok kolay anlarız, birinci ayette açıkça bu bildirilmiştir: “anlaşma yaptığınız müşriklere ilişkiyi kesme duyurusudur” . Buradan anladığımız da bu ölüm emrinin tüm müşrikleri kapsamadığıdır.
4 ayette de “antlaşmayı bozmayanların ve Müslümanların aleyhine çalışmayan müşriklerin hariç tutulduğu” söyleniyor. Demek ki bu ayetteki ilişkiyi kesme duyurusu, anlaşma yapılan her müşrikle ilgili değildir. Dolayısı ile ölüm emri anlaşma yapan her müşriki kapsamaz, sadece bozanları kapsar. O müşrikler diye belirtilmesi buna açıkça işaret eder. Ayetin Arapçasında el-müşrikin geçiyor yani “o müşrikler”, bunu anlamından kaydırıp tüm müşrikler yapmak sahtekârlıktır. İslam düşmanları bu ayetleri bağlamından kopartarak vermekte ve İslam’ı vahşet dini olarak anlatmaya çalışmaktalar. Bizler bunlara alet olmamız gerekir.
Bu konuda şunu da söylemeliyim ki Kuran’da bir konuyu anlamak için o konu ile alakalı bütün ayetleri sebepleriyle birlikte göz önüne almak gerek. O zaman kitabı doğru anlamış oluruz.
Bu kardeşimiz bu ve buna benzer ayetleri doğru anlaması için belirli kriterler vardır.
Allah’ın kitabından her önüne gelen elbette hüküm çıkaramaz. Kuran’ın anlamını okuyun demek oradan hüküm çıkarın anlamında değildir. Ancak kitabı anlama konusunda bazı inceliklerin olduğu da bilmek gerek.
Kuran’daki ayetlerin büyük birçoğu hayatın içindeki olaylar üzerine inmiştir. O olayın sebebini, kimler için ve nerede indiğini bilmezseniz, O’nun ne demek istediğini anlamayabilirsiniz. Konuyla ilgili başka ayetlerde farklı şeyler gördüğünüz zamanda Kuran’da çelişki var gibi gelir. Size. Oysa “Onları yakaladığınız yerde öldürün” (Bakara 191) ve “müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün” (Tevbe 5). Bu tür ayetlere parçacı yaklaşarak bağlamından kopartarak anlarsak çok yanılgıya düşeriz. Kuranı anlama ve anlamlandırma konusunda en büyük yanılgılarımızdan birisi de budur.
2:190 Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın. Saldırgan olmayın. Allah saldırganları sevmez. (191) Onları yakaladığınız yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın; zulüm ve işkence öldürmekten beterdir. Kutsal Mescid’in yanında sizinle savaşmadıkça onlarla savaşmayın. Size saldırırlarsa siz de onlara saldırın. İnkarcıların cezası böyledir. (192) Son verirlerse, Allah Bağışlayandır, Rahimdir. (193) Zulüm ve işkence ortadan kalkıncaya ve din Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Son verirlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur. (194) Kutsal ay ancak iki taraflı gözetilebilir. Ateşkese uymak karşılıklıdır. Size saldırırlarsa onlara aynen saldırın. Allah’ı dinleyin ve bilin ki Allah erdemlilerin yanındadır.
Bir birinin devamı olan yukarıdaki ayetleri okuduğumuz zaman açıkça görüyoruz ki öldürme emri onlara savaş açan düşmanlaradır. O dönemde Müslümanlar ciddi işkenceler görmüşler, bulundukları yerlerde öldürülmüşler, Mekke’den sürülmüş, işkencelere maruz kalmışlardır. Buna cevaptır bu ayetler, sizde cevap verin demektir. Yoksa savaşı müşriklerin kesmesi halinde Müslümanların devam ettirmesi de, başlatması da yasaktır. Bunu yukarıdaki ayetlerden açıkça görürsünüz.
Tevbe süresindeki ayetlerde bundan farklı şeyler söylemez
1: Antlaşma yaptığınız müşriklere, Allah ve Elçisi tarafından yapılan ilişkiyi kesme duyurusudur 2:Bu topraklarda dört ay daha dolaşın Bilin ki, Allah’ı çaresiz bırakamazsınız Ama Allah, görmezlikten gelenleri (kâfirleri) rezil eder 3:Bu büyük hac gününde Allah ve Elçisi tarafından bütün insanlara bildirilen şudur: Allah’ın o müşriklere desteği yoktur; Elçisinin de öyle Ey müşrikler, tevbe ederseniz hayrınıza olur Sırt çevirirseniz bilin ki, siz Allah’ı çaresiz bırakamazsınız Görmezlikten gelenlere (kâfirlere) acıklı bir azabı müjdele 4: Bu duyuru, sizinle antlaşma yapmış ve daha sonra bir kusur işlememiş, size karşı kimseye destek vermemiş müşrikleri kapsamaz Onlara karşı olan andınızı süresinin sonuna kadar tam yerine getirin Allah korunanları sever 5: (Bu ayeti dörtle birlikte anlamak gerek) yasak ayı çıkınca o müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün Onları yakalayın, onları kuşatın, onlar için her gözetleme yerinde oturun Ama tevbe ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse yollarını açın Allah’ın bağışlaması çok, ikramı boldur”
Öldürün denilen müşrikler; antlaşmayı bozan müşriklerdir. Ayetleri dikkatle okursak bunu çok kolay anlarız, birinci ayette açıkça bu bildirilmiştir: “anlaşma yaptığınız müşriklere ilişkiyi kesme duyurusudur” . Buradan anladığımız da bu ölüm emrinin tüm müşrikleri kapsamadığıdır.
4 ayette de “antlaşmayı bozmayanların ve Müslümanların aleyhine çalışmayan müşriklerin hariç tutulduğu” söyleniyor. Demek ki bu ayetteki ilişkiyi kesme duyurusu, anlaşma yapılan her müşrikle ilgili değildir. Dolayısı ile ölüm emri anlaşma yapan her müşriki kapsamaz, sadece bozanları kapsar. O müşrikler diye belirtilmesi buna açıkça işaret eder. Ayetin Arapçasında el-müşrikin geçiyor yani “o müşrikler”, bunu anlamından kaydırıp tüm müşrikler yapmak sahtekârlıktır. İslam düşmanları bu ayetleri bağlamından kopartarak vermekte ve İslam’ı vahşet dini olarak anlatmaya çalışmaktalar. Bizler bunlara alet olmamız gerekir.
Bu konuda şunu da söylemeliyim ki Kuran’da bir konuyu anlamak için o konu ile alakalı bütün ayetleri sebepleriyle birlikte göz önüne almak gerek. O zaman kitabı doğru anlamış oluruz.