Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Mustafa İslamoğlun'dan İmam Şafii'ye Eleştiri

C Çevrimdışı

condor

Üyeliği İptal Edildi
Banned
bunlar zaten buhari ve müslimin içine şüphe sokarak bu dinin altını oymaya çalışıyorlar. asıl hedefleri Kur'an da ona saldırmaya şimdi cesaretleri yetmiyor.

condor!! eğer din bilimle çeliştiği takdirde dini inkar ederim diyorsan, inkar etmene gerek! o din seni sınırları dışına bu sözü söylediğin anda atmıştır zaten. geçmiş ola.
ARKADAŞIM BENİM DİNİMİ BUHARİ ,MÜSLİM KURMADI.EĞER BU DİNİ BUHARİ ,MÜSLİM ayakta tutuyorsa varsın yıkılsın..Aslında yazdığınız yorum cenab'ı hakka bir hakarettir..kuranı kerim insanlık var olduğu müddetce insana seslenecek ,onun korunmaya ihtiyacı yok..kim ona uyarsa hidayette ,kim ona uyduğunu zannedip endad'ların ,velilerin peşine düşerse dalalette,kim ona karşıysa yine dalalettedir.
 
C Çevrimdışı

condor

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Din bilimle ölçülmez. Bilim dediğin şey elindeki bulgulara göre hareket eder. Bugün isbat ettiğini yarın yalanlar. Ayrıca arkeolojik bulgularda vahyi yorumlayamaz. Ve sen bir arkeolog olmadığın halde bu konuda konuşacak son kişisin.

İnsan ve maymun arasında bir yaratık kafatası yıllarca Londra'da bir müzede sergilenmiş. Fakat yıllar sonra insan ve maymun'dan bozma bir kafatası olduğu anlaşılmış. Böyle bir durumda bilime nasıl güvenilebilir?

Hadisler Kur'an ayetleri gibi bilime bakılarak inkar edilemez. Senin bu mantığında olan kimseler yarın bir gün Kur'an'da bilime aykırı bir şey bulduklarında Kur'an ayetlerini de yalanlayacaklar. Ki bu mantıkla din anlayanların sonu dini yalanlamaya kadar gidiyor.

Özetle; Din, bilimsel verilere veya mantığa göre yorumlanamaz. Müslüman vahye sorgulamadan teslim olan, "işittik ve itaat ettik" diyen kimsedir. Kafir ise ölçer, biçer, mantığına yatmayanı inkar eder.
Birinci cümle doğru.Din bilimle ölçülmez..Din bilim kitabı değil.Din insana aslında bilimin çok farklı bir boyutundan seslenir ve kurallarını koyar..İslam, başı boş yaratılmışlığın mümkün olmadığını vurgulayarak ahiret hayatına ve bir yaratıcı gerekliliğine işaret eder ve uyarır..az işm var..! devam ederiz..
 
Ömer İbn Abdulaziz Çevrimdışı

Ömer İbn Abdulaziz

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
bilimde kati gerçek diye ibrşey yoktur.Hadislerde bunun içindedir.Bilim bir şeyi deneysel olarak isbatlar veya gözlemler ,artık o çerçevede haraket etmek zorundasın..İslam bilimde çok çok ileriydi.Ne zamanki tasavvuf islama bulaştı ,islam kabullenmeci araştırmaktan ,deneysellikten uzak sofilerin dini haline geldi.Gerileme ve kargaşa bu dönemlerde başlar zaten ,Müslüman bu dönemlerde eski ortaya konmuş bilimsel verilerle yetindi..Bir çokk medeniyyet kurdu amma çok anlamlı bir icada imza atamadı..Bilimsellik araştırmacılık ,Müslümanın gelişiminde çok önemli .sadece kuru kuru kuran okumak,2000 yıllk fetvaları güncelleyip milletin önüne koymakla bu işin olacağını hiç zannetmiyorum.Ne kadar bilimsel yaklaşırsak kurana okadar hikmet buluruz onda ,hiç şüpheniz olmasın..!Allah taaalanın "ayat" dediği çevremizdeki mahlukatı boşuna aklımızın önüne sermiyor.İsterse bizi mars gibi kızıl gezegen denen sadece taş topraktan başka bir şey bulunmayan bir gezegene görede yaratabilirdi..iyi düşünmek lazım!tüm bilim (hadis ve tarih bunu içinde)kuranı anlamakta birer aracı faktördür..kuran bilimle çelişmez.Kuran bilim ortaya koyamıyacağı varlıklara zaten direk kabul ister.."Onlarki gayba inanırlar!.." vurgusunun temeli budur.bilim hiç bir zaman melek ,cin varlığının cennet cehennem varlığını ispatlayamaz..Kuran insana ve bilime meydan okur! mülk süresinde"onda asla bir düzensizlik veya eksiklik göremezsin" diyerek doğanın veya tabiatın en mükemmel olduğu savını ortaya koyar...SORARIM SİZE HANGİ BİLİM EHLİ BU SAVA ANLAMLI BİR İTİRAZI OLMUŞDURKİ????

Şu söylediklerinin hangisi ilmi sana soruyorum?

Allah azze ve celle insanlara hüccet olması için bir kitap ve o kitabı açıklayan bir Rasul göndermiştir. Eğer senin anlattığın gibi bir din anlayışı olsaydı, Allah insanlara Peygamber olarak bir ümmiyi değil bir bilim adamını veya filozofu gönderirdi.

Bilimin İslam'ın yanında hiçbir değeri yoktur. Sahabe (radiyallahu anhum) bilim nedir bilmeden yaşadılar ve onlar ümmetin en hayırlı insanlarıydı. Onlar ne ile ıslah olduysa bizlerde ancak onunla ıslah olabiliriz. İmam Malik(Allah rahmet etsin) dediği gibi:"Bu ümmetin selefi ne ile ıslah olduysa, bugünü de onunla ıslah olur. O günden olmayan şey bugün de dinden değildir."
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
ARKADAŞIM BENİM DİNİMİ BUHARİ ,MÜSLİM KURMADI.EĞER BU DİNİ BUHARİ ,MÜSLİM ayakta tutuyorsa varsın yıkılsın..Aslında yazdığınız yorum cenab'ı hakka bir hakarettir..kuranı kerim insanlık var olduğu müddetce insana seslenecek ,onun korunmaya ihtiyacı yok..kim ona uyarsa hidayette ,kim ona uyduğunu zannedip endad'ların ,velilerin peşine düşerse dalalette,kim ona karşıysa yine dalalettedir.

Fitne ortamına zemin hazırlamak diye buna denir.Sizin aklınızın kaynağı nedir acaba.Sizin için yaratılan akılı bilime dayandırarak yaratanın vahyinden nasıl öne geçirebiliyorsunuz.Siz o zaman nakilcileri red edip akılcılara tabi olmuş oluyorsunuz.Aklınız çok fazla olmalı ki kaynaklarını bile aklınızdaki bilime göre geçersiz ilan edebileceksiniz.Eğer şu anda müslüman olarak hakimiyeti şeriyeyi kabul etmiş birisi olarak şeri ahkama dayalı bir düzende bu kelimeleri söyleseydin,cevabı çok sert olurdu.Şimdi artık bu fitne ortamında kimin müslüman kimin mürted olduğu belli değil,hakkı batıl ile yok ettiler bu yüzden istediklerinizi öyle bir ortamda kandırmakta serbestsiniz.
 
C Çevrimdışı

condor

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Şu söylediklerinin hangisi ilmi sana soruyorum?

Allah azze ve celle insanlara hüccet olması için bir kitap ve o kitabı açıklayan bir Rasul göndermiştir. Eğer senin anlattığın gibi bir din anlayışı olsaydı, Allah insanlara Peygamber olarak bir ümmiyi değil bir bilim adamını veya filozofu gönderirdi.

Bilimin İslam'ın yanında hiçbir değeri yoktur. Sahabe (radiyallahu anhum) bilim nedir bilmeden yaşadılar ve onlar ümmetin en hayırlı insanlarıydı. Onlar ne ile ıslah olduysa bizlerde ancak onunla ıslah olabiliriz. İmam Malik(Allah rahmet etsin) dediği gibi:"Bu ümmetin selefi ne ile ıslah olduysa, bugünü de onunla ıslah olur. O günden olmayan şey bugün de dinden değildir."
Arkadaşım sen konuyu çarpıtıyoyorsun.Dini Allah belirler ve kurallarınıda kendisi koyar.Ameliyyat çerçevesinde dinde bilimsellik aranmaz.Namaz ,emredildiği için,oruç emredildiği için ,zekat emredildiği için yapılır.Dinin bu fıkhi emirleri için bilimsel bir açıklama getirmek(,işte namaz spor yaptırıyormuş,oruç sağlıklı kılıyormuş gibi ) gereksizdir.....İman çerevesinde ise ,yani dine açılan kapıda akıl ve bilim düşünce devrededir..Bir insanki ,kuranın seslenişine ve uyarısına rağmen,çevresinde yaratılmış harıkuladeliği görmeyip ,doğanın mucizelerini görmeyip,bilimsel gerçeklerden uzak bir şeilde yaratıcıyı ,kabul etmiyorsa sonu hüsrandır.
insanlara hüccet olması için bir kitap ve o kitabı açıklayan bir Rasul göndermiştir
hüccet budur işte! tabiatın ,mahlukatın olağanüstü nizam ve dizaynıdır.bilim bunu ortaya koyarken ,kimi aklına tapar ,"kendiliğinden oldu " der geçer.Kimisi ise bulduğu bu deliller karşısında imanını pekiştirir.Allahın güç kudret ve azametine hayran kalır..
Eğer senin anlattığın gibi bir din anlayışı olsaydı..
Din bilim kitabı veya bilmsel bir araştırmada ilk başvurulacak kitap değildir..Din doğru yolun ,hidayetin,hayata bakışa yön veren ilahi uyarıcı bir kitaptır..Çok bilimsel olan çok dindar olacak diye bir kural yoktur.İş ,kuranın tabiriyle kör gözleri görebilir hale getirmekten,sağır kulakları duyar hale getirmekten geçer..
Bilimin İslam'ın yanında hiçbir değeri yoktur. Sahabe (radiyallahu anhum) bilim nedir bilmeden yaşadılar ve onlar ümmetin en hayırlı insanlarıydı.
Bilim islamın yanında değeri yoksa,hüccet dediğin ,insanları düşünmeye sevk eden Allh cc'nın deliller nedir acaba?Arı ve sinek senin için bir basmakalıp canlı..bir şey ifade etmiyor.Araştırmaya bile gerek yok..öylemi?
 
C Çevrimdışı

condor

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Fitne ortamına zemin hazırlamak diye buna denir.Sizin aklınızın kaynağı nedir acaba.Sizin için yaratılan akılı bilime dayandırarak yaratanın vahyinden nasıl öne geçirebiliyorsunuz.Siz o zaman nakilcileri red edip akılcılara tabi olmuş oluyorsunuz.Aklınız çok fazla olmalı ki kaynaklarını bile aklınızdaki bilime göre geçersiz ilan edebileceksiniz.Eğer şu anda müslüman olarak hakimiyeti şeriyeyi kabul etmiş birisi olarak şeri ahkama dayalı bir düzende bu kelimeleri söyleseydin,cevabı çok sert olurdu.Şimdi artık bu fitne ortamında kimin müslüman kimin mürted olduğu belli değil,hakkı batıl ile yok ettiler bu yüzden istediklerinizi öyle bir ortamda kandırmakta serbestsiniz.
Benim adıma soru sorup cevaplayıp ,bir fikir isnadıyla insanları yaftlamak hiç hoş bir şey değil!
Sizin aklınızın kaynağı nedir acaba
soruya bakarmısınız ?neresi olacak allah vergisi..
Sizin için yaratılan akılı bilime dayandırarak yaratanın vahyinden nasıl öne geçirebiliyorsunuz
bana bak ,ben nerede akıl vahyin önünde dediim?bir açıkla bakalım.....nakilcilikde var bizde akılcılıkta,zaten kuranın ve islamın beyinsizlerle ,içi boş kerestelerle işi olmaz.Bunu kendisi söylüyor..
 
Ömer İbn Abdulaziz Çevrimdışı

Ömer İbn Abdulaziz

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ARKADAŞIM BENİM DİNİMİ BUHARİ ,MÜSLİM KURMADI.EĞER BU DİNİ BUHARİ ,MÜSLİM ayakta tutuyorsa varsın yıkılsın..

Buhari Muslim'le alakası yok. Buhari ve Muslim'in Sahih olarak kitaplarına aldıkları hadisler zaten İslam ümmetinin, Sahabe ve talebelerinin naklettiği hadisler. İmam Buhari'den önce İmam Malik, İmam Ahmed gibi alimler de kitaplarında bu sahih hadisleri toplamışlardı. Yani bu hadisler zaten ortadaydı. Buhari ve Muslim sadece bunları bir kitapta bir araya getirdiler.

Zaten Buhari ve Muslim'in rivayet ettiği sahih hadislere karşı çıkanlar aslında Sahabe ve tabiin neslinin İslam anlayışına karşı çıkıyorlar.


Aslında yazdığınız yorum cenab'ı hakka bir hakarettir..kuranı kerim insanlık var olduğu müddetce insana seslenecek ,onun korunmaya ihtiyacı yok..kim ona uyarsa hidayette ,kim ona uyduğunu zannedip endad'ların ,velilerin peşine düşerse dalalette,kim ona karşıysa yine dalalettedir.

Kur'an elbette korunmuştur fakat Kur'an'ın nasıl anlaşılacağı konusunda insanlar ihtilaf ettiler. Sahabe ve onların yollarına uyanlar Kur'an'ı Rasulullah (aleyhisselatu vesselam)'ın açıklamasına göre anladılar. Onlara güzel bir şekilde tabii olan kimselerde Sahabe'den bu dini öğrendiler ve Rasulullah(aleyhisselatu vesselam)'ın hadislerine göre dinlerini şekillendirdiler.

Fakat daha sonra Kur'an'ı ve Sünneti aklına göre yorumlayan, mantığının almadığı yerde hadisleri inkar eden bir güruh ortaya çıktı. Sizde bu gürühün mantık anlayışına sahipsiniz. Hadisleri kendi mantığınıza göre sahih veya uydurma diye ayırıyorsunuz. Halbuki İslam tarihinin hiçbir döneminde hadisler bu yolla tesbit edilmemiştir.

Hadisleri mantık yoluyla tedvin eden kimselerin başını da Mustafa İslamoğlu çekmektedir. Size bir misalle açıklayayım.

Bir hadiste Muaz Bin Cebel Rasulullah(aleyhisselatu vesselam)'a secde ediyor. Ve Rasulullah bu sahabeyeyi bu yaptığından men ederek "Eğer birinin birine secde etmesini isteseydim, kadının kocasına secde etmesini isterdim." diyor. Bu hadisi ele alan Mustafa İslamoğlu diyor ki:"Bu hadisin senedi sahihte olsa böyle bir hadis olamaz, uydurmadır."

İşte bu mantıkla hadisleri tesbit edenler yaptıkları tesbiti Kur'an'a göre yaptıklarını sanıyorlar. Halbuki tamamen akli bir takım çıkarımlarla bunu yapıyorlar. Yukarıdaki hadisi Kur'an'a aykırı diyerek inkar eden kimseler Kur'an'da ki şu ayetleri hiç okumadılar mı acaba?

"Sonra meleklere: "Adem'e secde edin." dedik. İblis hariç, secde ettiler."

(Araf Suresi 11. Ayet)

"Yusuf, babasına şöyle demişti: “Babacığım, gerçekten ben on bir yıldız, güneş ve ay gördüm. Onları bana secde eder gördüm."

(Yusuf Suresi 4. Ayet)

"Ve anne babasını tahtın üstüne çıkarttı. Ona secde ederek eğildiler. Yusuf şöyle dedi: "Ey babacığım! Bu, daha önceki rüyamın yorumudur."

(Yusuf Suresi 100. Ayet)

Yukarıda ki hadislere "Secde ancak Allah'a yapılır. Peygamber böyle söz söylermi?" diyerek uydurma diyenler bu ayetlere ne diyorlar acaba? Halbuki İslam alimleri secdeyi iki kısıma ayırmışlardır. Birincisi: İbadet secdesi. Bu secde ancak Allah'a yapılır ve başkasına yapan müşrik olur. İkincisi ise selamlama secdesi. İşte Meleklerin Adem'e, Yusuf'un ailesinin Yusuf'a, Muaz'ın Rasulullah'a yaptığı secde bu türden secdedir.

Rasulullah(aleyhisselatu vesselam) ise selamlama secdesini de bu ümmete yasaklamıştır.

Mantık ehli kimselere göre yukarıda ki hadis Kur'an'a aykırıydı ve uydurmaydı. Fakat bu pencereden baktığımız zaman esasında durumun Kur'an'a hiçte aykırı olmadığı ortaya çıktı. İşte bu şekilde bir hadis anlayışı İslam'da yoktur. Sahabe'nin anlayışında yoktur. Bu anlayış oryantalistlerin, İslam düşmanı zındıkların anlayışıdır.

Siz tam olarak hadislere nasıl bakıyorsunuz? Hadislerin sahih olup olmadığı nasıl anlaşılır? Bunu söyleyin bizde ona göre yazalım inşaAllah.
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Çok bilimsel olan çok dindar olacak diye bir kural yoktur.İş ,kuranın tabiriyle kör gözleri görebilir hale getirmekten,sağır kulakları duyar hale getirmekten geçer..Bilim islamın yanında değeri yoksa,hüccet dediğin ,insanları düşünmeye sevk eden Allh cc'nın deliller nedir acaba?Arı ve sinek senin için bir basmakalıp canlı..bir şey ifade etmiyor.Araştırmaya bile gerek yok..öylemi?
Siz bilimle ilimi karıştırıyorsunuz.Bu dediklerin Allahın ilmi ile ilgilidir.Bugün modern bilim dediğin sistemin yapısı Allahın ilmini yok sayarak kendi kendine var olma düşüncesini hüccet sunmaya çalışır.Ama amaçlarına ulaşamadılar ve ulaşamayacaklarda.İlimde bu dediklerin,düşünmeye ve düşündükçe de Allahın azametini,rahmetini ve lütfunu düşünerek şükretmek için ibret almak için örnek verilmiştir.Bilimde böyle bir esas yoktur.Bilimde namkörlük ön plandadır.İlimde namkörlükten uzak durma esası vardır.Kelimeler kullanıldığı yerler itibariyle farklı anlayışlara ve inançlara götürebilmektedir.

ARAF 7/26
Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bu(nlar), Allah'ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.

RUM 30/21
Yine O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratmış, aranıza bir sevgi ve merhamet koymuştur. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.
RUM 30/22
Yine göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır.
RUM 30/23
Yine gecede ve gündüzde uyumanız ve lütfundan nasib aramanız da O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz ki bunda dinleyecek bir kavim için nice ibretler vardır.
RUM 30/24
Yine O'nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için şimşeği gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Şüphesiz ki bunda aklını kullanacak bir kavim için nice ibretler vardır.
RUM 30/25
Yine göğün ve yerin, emriyle durması da O'nun âyetlerindendir. Sonra sizi bir tek çağırışla çağırdığı zaman bir de bakarsınız ki (yerden diriltilip çıkarılıyorsunuz).
RUM 30/46
Rüzgarları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetinden tattırması, emriyle gemilerin akıp gitmesi ve lütfundan rızık isteyip kazanmanız O'nun âyetlerindendir. Hem gerek ki şükredesiniz.


 
C Çevrimdışı

condor

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ben bu tartışmalardan şunu gördümki ,islam bilimden korkuyor..Sanki bilim geliştikçe islamın pabucunu dama atacakmış gibi algılama hissediyorum..İslam bilimle hiç bir zaman ters düşmez.....Belki bunda evrim teorisinin insanları sürüklediği küfür anlayışı olabilir..Bu teori bile bir yaratanın varlığını asla red edememiş .Patlak balon gibi her tarafından sızdırmaya başlamıştır..Aslında bu teoriye inanmak,bilimsellik akılcılıktan ziyade kabullenmeciliktir...
 
C Çevrimdışı

condor

Üyeliği İptal Edildi
Banned
[QUOTEFakat daha sonra Kur'an'ı ve Sünneti aklına göre yorumlayan, mantığının almadığı yerde hadisleri inkar eden bir güruh ortaya çıktı. Sizde bu gürühün mantık anlayışına sahipsiniz. Hadisleri kendi mantığınıza göre sahih veya uydurma diye ayırıyorsunuz. Halbuki İslam tarihinin hiçbir döneminde hadisler bu yolla tesbit edilmemiştir.

Hadisleri mantık yoluyla tedvin eden kimselerin başını da Mustafa İslamoğlu çekmektedir. Size bir misalle açıklayayım.
][/QUOTE]Tamam sana bir soru ayette allah ne diyor;İSRA 59. Bizi mucizeler göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin bu âyetleri yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semûd kavmine, açık bir mucize olmak üzere bir dişi deve vermiştik. Onlar ise, (bu deveyi boğazladılar ve) bu yüzden zalim oldular. Oysa biz âyetleri ancak korkutmak için göndeririz...................peki ayeti inkar edip hayır peygamber mucize gösterdi bir çok hadisde vardır diyebilirmisin?
 
Ömer İbn Abdulaziz Çevrimdışı

Ömer İbn Abdulaziz

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
sonuç??????????????????????

Ben sana müsait olduğumda sonucu açıklıyacağım inşaAllah. Hala bu şüpheleri getiren insanların kalması beni şaşırttı. Bunlar artık bayatlamış şüpheler. Mucize isteyen müşriklere "Bizi mucize göndermekten alıkoyan şey" ayetini delil getirip Peygamber (aleyhisselatu vesselam)'a hiç mucize verilmemiştir manasını çıkarmak ancak sizin gibi mantık ehli olan fakat onu kullanmayan insanlardan sadır olabilir.

Allah azze ve celle Kamer Suresinin hemen başında Peygamberine hitaben buyuruyor ki:

"Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.

Onlar bir mucize görürlerse hemen yüz çevirirler ve: Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür, derler.

Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin ulaşacağı yeri vardır.

Andolsun onlara, kötülükten önleyecek nice önemli haberler gelmiştir.

Bu büyük bir hikmettir. Fakat (yüz çevirene) uyarılar ne fayda verir!

O halde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir halde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar."

Sizler Ayın yarılmasını inkar ediyordunuz değil mi? Bu ayetleri nasıl te'vil ediyorsunuz acaba?

Sizin mantığınıza göre (haşaa) Allah azze ve celle bu ayetlerde insanlara göstermediği bir mucizeden bahsediyor öyle mi?
 
C Çevrimdışı

condor

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ben sana müsait olduğumda sonucu açıklıyacağım inşaAllah. Hala bu şüpheleri getiren insanların kalması beni şaşırttı. Bunlar artık bayatlamış şüpheler. Mucize isteyen müşriklere "Bizi mucize göndermekten alıkoyan şey" ayetini delil getirip Peygamber (aleyhisselatu vesselam)'a hiç mucize verilmemiştir manasını çıkarmak ancak sizin gibi mantık ehli olan fakat onu kullanmayan insanlardan sadır olabilir.

Allah azze ve celle Kamer Suresinin hemen başında Peygamberine hitaben buyuruyor ki:

"Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.

Onlar bir mucize görürlerse hemen yüz çevirirler ve: Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür, derler.

Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin ulaşacağı yeri vardır.

Andolsun onlara, kötülükten önleyecek nice önemli haberler gelmiştir.

Bu büyük bir hikmettir. Fakat (yüz çevirene) uyarılar ne fayda verir!

O halde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir halde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar."

Sizler Ayın yarılmasını inkar ediyordunuz değil mi? Bu ayetleri nasıl te'vil ediyorsunuz acaba?

Sizin mantığınıza göre (haşaa) Allah azze ve celle bu ayetlerde insanlara göstermediği bir mucizeden bahsediyor öyle mi?
Kuran’da “yarıldı” ve benzerî ifadeler:Kamer suresinin bu ilk ayeti, yani “ay yarıldı” ifadesi esasen Kur’an’daki benzerlerinden birisidir. Bil*hassa kıyamet sahnelerini tasvir eden, ahiret ahvalin*den bahseden surelerde ve ayetlerde, bu şekilde “gök yarıldı” “yer yarıldı”gibi deyimler kullanılmıştır. Biz şimdi bu ayetlerden bazılarını okuyucunun dikkatine sunacağız:l- “O gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarılıp melekler bölük bölük indirilirler.”(6)2 – “Gök yarılıp da erimiş yar gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman”(7)3 – “Gök de yarılmış, çatlamıştır.” (8)4 – “Gök yarıldığı zaman“(9)Bu ayetlerin hepsinde de “yarılma” olarak tercü*me edilen fiiller ş-a-k-k-a fiilinin türevleridir ve hepsi de mazî (di’li geçmiş zaman) sîgasıyla kullanılmıştır. Yani hepsi de gele*cekte, kıyametin kopması anında vuku bulacak hadise*leri bildirmesine rağmen, hep mazi (geçmiş) sigasıyla anlatılmıştır. Ama bu ayetler nasıl “yarılacak”, (”o gün) yarılır” gibi tercüme ediliyorsa, Kamer suresinin ilk ayetinin de bu şekilde tercüme edilmesi olanaksız değildir ve tercüme edilmese de biz o anlama geldiğini bilmeliyiz.5- “Bundan dolayı neredeyse gökler çatlayacak, yer varılacak,dağlar yıkılıp dağılacaktır. (10)Bu ayet, Hıristiyanların “Rahman çocuk edindi” diye iftira etmeleri üzerine inmiştir.6 – “Sonra toprağı bir yarışla yardık.“(l1)7 – “O gün yer yarılır, onlar kabirlerinden dışarı çıkarlar…(12)8- “…öylesi (taşlar)da var ki çatlar da onlardan su fışkırır.”Yukarıda dediğimiz gibi, bizzat ‘ş-a-k-k-a” türev*li fiillerin kullanıldığı bu ayetlerin dışında), anlam ola*rak yine aynı, yani “yarılma” olayından bahseden, değişik kelime ve fiiller Kur’an’ın Mekki ayetlerinde kullanılmaktadır. Bunlardan birisi Müzzemmil suresinin (ki ilk inen surelerdendir) 18. ayetinde geçen “münfetir” kelimesidir: “Gök kubbe yarıldığı zaman” Bir diğeri ise Nebe suresinin 19. ayetindeki “fütiha” kelimesidir: “O gün gökyüzü açılır…”Daha bu ayetlerin dışında, Mekke’de nazil olup, kıyametin kopuşu ve ahiret ahvalini tasvir eden sure*lerde böyle, alışılmışın dışında olayların cereyan ede*ceği çok sık bir şekilde vurgulanmaktadır.“Yer yarıldığı (zaman) (13);“Güneş katlanıp dürüldüğünde, yıldızlar kararıp döküldüğünde,dağlar sallanıp yürütüldüğünde… denizler kaynatıldığında…”(14) gibi ay*etler sözünü ettiğimiz tasvir ayetlerinden sadece bir kaçıdır.Şimdi Kamer suresinin ilgili ayetini bu ayetlerden ayırmaya imkan var mıdır? “Ay yarıldı” ayetinin, bu yukarıdan beri sıraladığımız ayetlerden hiç bir farkı yoktur anlam itibariyle. Yani o da kıyametin -tıpkı se*manın yarılmasından bahsedildiği gibi, dağların atılmasından denizlerin kaynatılmasından ilh. söz edildiği gibi- ayın da yarılacağı bildiriliyor…Kur’an’ın anlattığına göre kıyamet denen olayın normalin ötesinde bir hadise olacağı anlaşılıyor. Ama insanoğlunun tecrübe edemediği ve mahiyeti hakkında şimdilik fazla bir bilgi sahibi olmadığı bu sahnenin bir parçası olan ay yarılmasının da nasıl vuku bulacağı hakkında bir şey dememiz zordur.Verdiğiniz ayet ,kıyameti tasvir eden bir ayettir..

- - - Updated - - -

Ben sana müsait olduğumda sonucu açıklıyacağım inşaAllah. Hala bu şüpheleri getiren insanların kalması beni şaşırttı. Bunlar artık bayatlamış şüpheler. Mucize isteyen müşriklere "Bizi mucize göndermekten alıkoyan şey" ayetini delil getirip Peygamber (aleyhisselatu vesselam)'a hiç mucize verilmemiştir manasını çıkarmak ancak sizin gibi mantık ehli olan fakat onu kullanmayan insanlardan sadır olabilir.

Allah azze ve celle Kamer Suresinin hemen başında Peygamberine hitaben buyuruyor ki:

"Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.

Onlar bir mucize görürlerse hemen yüz çevirirler ve: Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür, derler.

Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin ulaşacağı yeri vardır.

Andolsun onlara, kötülükten önleyecek nice önemli haberler gelmiştir.

Bu büyük bir hikmettir. Fakat (yüz çevirene) uyarılar ne fayda verir!

O halde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir halde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar."

Sizler Ayın yarılmasını inkar ediyordunuz değil mi? Bu ayetleri nasıl te'vil ediyorsunuz acaba?

Sizin mantığınıza göre (haşaa) Allah azze ve celle bu ayetlerde insanlara göstermediği bir mucizeden bahsediyor öyle mi?
Kuran’da “yarıldı” ve benzerî ifadeler:Kamer suresinin bu ilk ayeti, yani “ay yarıldı” ifadesi esasen Kur’an’daki benzerlerinden birisidir. Bil*hassa kıyamet sahnelerini tasvir eden, ahiret ahvalin*den bahseden surelerde ve ayetlerde, bu şekilde “gök yarıldı” “yer yarıldı”gibi deyimler kullanılmıştır. Biz şimdi bu ayetlerden bazılarını okuyucunun dikkatine sunacağız:l- “O gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarılıp melekler bölük bölük indirilirler.”(6)2 – “Gök yarılıp da erimiş yar gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman”(7)3 – “Gök de yarılmış, çatlamıştır.” (8)4 – “Gök yarıldığı zaman“(9)Bu ayetlerin hepsinde de “yarılma” olarak tercü*me edilen fiiller ş-a-k-k-a fiilinin türevleridir ve hepsi de mazî (di’li geçmiş zaman) sîgasıyla kullanılmıştır. Yani hepsi de gele*cekte, kıyametin kopması anında vuku bulacak hadise*leri bildirmesine rağmen, hep mazi (geçmiş) sigasıyla anlatılmıştır. Ama bu ayetler nasıl “yarılacak”, (”o gün) yarılır” gibi tercüme ediliyorsa, Kamer suresinin ilk ayetinin de bu şekilde tercüme edilmesi olanaksız değildir ve tercüme edilmese de biz o anlama geldiğini bilmeliyiz.5- “Bundan dolayı neredeyse gökler çatlayacak, yer varılacak,dağlar yıkılıp dağılacaktır. (10)Bu ayet, Hıristiyanların “Rahman çocuk edindi” diye iftira etmeleri üzerine inmiştir.6 – “Sonra toprağı bir yarışla yardık.“(l1)7 – “O gün yer yarılır, onlar kabirlerinden dışarı çıkarlar…(12)8- “…öylesi (taşlar)da var ki çatlar da onlardan su fışkırır.”Yukarıda dediğimiz gibi, bizzat ‘ş-a-k-k-a” türev*li fiillerin kullanıldığı bu ayetlerin dışında), anlam ola*rak yine aynı, yani “yarılma” olayından bahseden, değişik kelime ve fiiller Kur’an’ın Mekki ayetlerinde kullanılmaktadır. Bunlardan birisi Müzzemmil suresinin (ki ilk inen surelerdendir) 18. ayetinde geçen “münfetir” kelimesidir: “Gök kubbe yarıldığı zaman” Bir diğeri ise Nebe suresinin 19. ayetindeki “fütiha” kelimesidir: “O gün gökyüzü açılır…”Daha bu ayetlerin dışında, Mekke’de nazil olup, kıyametin kopuşu ve ahiret ahvalini tasvir eden sure*lerde böyle, alışılmışın dışında olayların cereyan ede*ceği çok sık bir şekilde vurgulanmaktadır.“Yer yarıldığı (zaman) (13);“Güneş katlanıp dürüldüğünde, yıldızlar kararıp döküldüğünde,dağlar sallanıp yürütüldüğünde… denizler kaynatıldığında…”(14) gibi ay*etler sözünü ettiğimiz tasvir ayetlerinden sadece bir kaçıdır.Şimdi Kamer suresinin ilgili ayetini bu ayetlerden ayırmaya imkan var mıdır? “Ay yarıldı” ayetinin, bu yukarıdan beri sıraladığımız ayetlerden hiç bir farkı yoktur anlam itibariyle. Yani o da kıyametin -tıpkı se*manın yarılmasından bahsedildiği gibi, dağların atılmasından denizlerin kaynatılmasından ilh. söz edildiği gibi- ayın da yarılacağı bildiriliyor…Kur’an’ın anlattığına göre kıyamet denen olayın normalin ötesinde bir hadise olacağı anlaşılıyor. Ama insanoğlunun tecrübe edemediği ve mahiyeti hakkında şimdilik fazla bir bilgi sahibi olmadığı bu sahnenin bir parçası olan ay yarılmasının da nasıl vuku bulacağı hakkında bir şey dememiz zordur.Verdiğiniz ayet ,kıyameti tasvir eden bir ayettir..
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Ben bu tartışmalardan şunu gördümki ,islam bilimden korkuyor..Sanki bilim geliştikçe islamın pabucunu dama atacakmış gibi algılama hissediyorum..İslam bilimle hiç bir zaman ters düşmez.....Belki bunda evrim teorisinin insanları sürüklediği küfür anlayışı olabilir..Bu teori bile bir yaratanın varlığını asla red edememiş .Patlak balon gibi her tarafından sızdırmaya başlamıştır..Aslında bu teoriye inanmak,bilimsellik akılcılıktan ziyade kabullenmeciliktir...

"O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler" (Bakara, 255)

Taha/131 - Kâfirlerden bir kısmına, onları sınamak için dünya hayatının zineti olarak verdiğimiz ve onunla kendilerini geçindirdiğimiz şeye (mal ve saltanata) sakın rağbetle bakma. Rabbinin (ahiretteki) rızkı daha hayırlı ve daha devamlıdır.

"İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır."
Tirmizî, İlim 2

Ayrıca ilimle ilgili hadislere bakarsan islamın (b)ilimden korkmadığını anlarsın.Asıl mesele ilim değil,ilimde hikmet arayışıdır.Eğer ilimde hikmet bulamıyorsan o ilimde hayır olmaz.Hikmet de şükre götürür.
 
C Çevrimdışı

condor

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ayrıca ilimle ilgili hadislere bakarsan islamın (b)ilimden korkmadığını anlarsın.Asıl mesele ilim değil,ilimde hikmet arayışıdır.Eğer ilimde hikmet bulamıyorsan o ilimde hayır olmaz.Hikmet de şükre götürür.

  • evet hikmete raam olabilmek .Yol varsa budur zaten...akif'in dediği gibi..
 
muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse ve Allah'tan korkup O'ndan sakınırsa, işte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır.(nur 52)

Ey iman edenler, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin.(enfal 20)

Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve Resulüne döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.(nisa 59)

De ki: «Allah'a ve Resulüne itaat edin.» Eğer yüz çeviririlerse şüphesiz Allah, kâfirleri sevmez.(ali imran 32)

Ki O (Allah), amellerinizi islah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla kurtulmuştur.(ahzab 71)

Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın.(muhammed 33)

Allah'a itaat edin ve Resule de itaat edin. Şayet yüz çevirecek olursanız, artık elçimiz üzerine düşen (yalnızca) apaçık olan bir tebliğ (gerçeği en yalın biçimde size iletme)dir.(tegabun 13)

Kuran bilimle çelişmez...kuran açıkca bazı konularda peygambere uyulması gerektiğini söylüyor..arıya vahy (ilham) eden Allah, hikmet öğrettiği peygamberine İslam'ın nasıl yaşanılacağını öğretmiştir..o yüzden "resule itaat" ayetleri var...Allah'ın size 7-8 cilt kitap indirmesini mi bekliyordunuz...bu misyoner kılıklı adamlar çok fazlalaştı son günlerde...iki üç tane tasavvufcu cahili görüp kendilerini müçtehid alim gibi bişey sanmaya başladılar...
 
C Çevrimdışı

condor

Üyeliği İptal Edildi
Banned
[MENTION=171]muhammet[/MENTION] 87........net konuşmayı severim..cevab vereceksen verirsin.veremiyorsan forumu kalabalık kelamla doldurmak bir şey ifade etmiyor bizim için.
 
muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ayetlerle hadisleri yazıyorum...kalabalık kelam dediğin ayet ve hadisler..

ibn kesir tefsirine yorumumu istiyorsun..ordaki mucize gösterilmemesi anlık bir durum...sen önce resule itaat ayetinden ne anladığını söyle..namaz kılmayı imam buhariden öğrendiniz..şimdi buhariye sallayıp duruyorsunuz
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Vehbi ilim ve ilham

Dinde senet yalnız edille-i şerıyyedir. Bunlar, Kitab, Sünnet, İcma ve Kıyastır. Akıl, ilham, rüya dinde senet olmaz. Çünkü, ilhamlara ve rüyalara, vehim, hayâl ve şeytan karışabilir. Karışmamış olanları da, tevilli, tabirli olabilir. Doğruları, eğrilerinden ayırd edilemez.

İlham, kalbe gelen bilgi demektir. İlhamlarının doğruluğu, islâmiyet bilgilerine uygun olmalarından anlaşılır. Dine sarılmıyan, bid'atten sakınmıyan kimsenin söyledikleri, nefisten ve şeytandan gelen bozuk fikirlerdir. Bugün din bilgileri doğru olarak, ancak Ehl-i sünnet âlimlerinin nakli esas alan kitablarından öğrenilir.

İlham ile dinimizin hükümleri anlaşılamaz.Evliya bile olsa kalblerine gelen bilgiler, nakil bilgiler olmadıoğı için helal ve haramlar için delil, senet olamaz. Sadece, Resulullahın mübarek kalbine gelen ilham, her müslüman için senettir. Her müslümanın bunlara uyması gerekir. Evliyanın ilhamı islâmiyete uygun ise, yalnız kendisine senettir. Başkalarına senet olamaz.

İlim, ilham ile hasıl olmaz. Çünkü, ilmin kaynağı Kur'an-ı kerim ve hadis-i şeriflerdir.Din bilgileri, ilham ile hasıl olsaydı, Allahü teâlânın Peygamberler ve kitablar göndermesine lüzum olmazdı. İmam-ı Rabbanî hazretleri buyurdu ki:

“Kıyas ve ictihad, dinin dört temelinden birisidir. Buna uymaya emrolunduk. Evliyanın keşif ve ilhamları böyle değildir. Bunlara uymaya emrolunmadık. ”

Bunun için, "Bizim şeyhimiz, üstadımız vehbi ilim sahibidir. Kendisine ilham gelir. Hiç bir âlimin kitabından nakil yapmadan eserler verir. Bir mesele onun kalbine doğar, ilham olunur, yahut rüyada bildirilir, o da talebelerine bildirirdi. Vehbi ilim, Allah tarafından ilham edildiği için naklii ilme zıt düşerse, vehbi ilmi tercih ederiz" gibi sözler çok yanlış düşüncelerdir. Çünkü dinde senet yalnız edille-i şerıyyedir. Akıl, ilham, rüya dinde senet olmaz. Kişilere gelen ilham delil kabul edilecek olursa, kötü niyetli kimseler dini yıkmak için bozuk düşünceler ortaya atar, hak ile batıl karışır din bundan büyük zarar görür.

Bunun için ilhamın, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri genel ölçülere uyup uymamasına bakılır. Kıl ucu kadar uygunsuzluk bulunursa, yanlış demektir. İşin doğrusu böyledir. Buna uymıyan ilhamların, sapıklık oldukları anlaşılmalıdır.

ISTIDRAC

Allah'a isyanda çok ileri giden insanların, Allah'ın kendilerine verdiği mal, başarı ve sıhhat gibi nimetlerle isyanların daha da artırmaları ve sonuçta helâk olmaları.

Allah'a tam olarak itaat eden veya en azından iradelerini itaat yolunda azamî derecede kullanan kullar olduğu gibi; Allah'a isyanda, Islâm'a, dolayısıyla hakka, adalete, insanıyete, kısaca Allah'a kul olmaya karşı çıkışta ölçü tanımayan kişiler de vardır. Bu iki gruptan birinciler Allah'ın velilerini oluştururken, ikinci grubu ise, ins ve cin şeytanlarının kendilerine sürekli olarak Islâm'a ve müslümanlara karşı çıkmayı ‚vahyettiği', gizli gizli fısıldadığı Şeytan'ın velileri oluşturmaktadır. Allah, velîlerine zaman zaman ikramlarda bulunur; Kâinatın işleyişinde kudretine perde yaptığı sebepleri onlar için bir derece ortadan kaldırıp, normal sıradan insanlara olağanüstü gelen bazl fiilleri veli kullarının elinde yaratır; bu tür ikramlara Islâmî terminolojide' kerâmet' denmektedir ki, en büyük kerâmet de Sırat-ı Müstakım üzerinde sapmadan gidebilmektir.

Yukarda belirtildiği gibi, Allah'ın velîlerinin karşısında, Şeytan'ın velileri de vardı. Bunlar, sürekli olarak Allah'ın dinine ve bu din'in bağlılarına karşı çıkıp, savaş açarlar. Bu yetmiyormuş gibi, kendileri de bazen açıktan, bazen münafıkça bir tavırla -"biz ıslahçıyız" diyerek- yeryüzünde fesat ve fitne çıkarırlar. Bunlar, her şeyden önce ‚fasık', yani her türlü günahı rahat rahat ve içlerinde en ufak bir burkuntu duymadan işleyen kimselerdir. Eğer bir memlekette bu tür kişilerin yaptıklarına ses çıkarılmaz, her türlü fıskları ve yaktıkları fitne-fesat ateşi söndürülmeğe çalışılmaz, daha açık deyişle, ‚ma'ruf' emredilip, ‚münker' yasaklanmaz; tam tersine ‚münker'ler emredilir, ‚ma'ruf' yasaklanırsa o memleket bir bakıma ‚helâki hak etmiş demektir. Bu şekilde helâki hak etmiş olan memleketlerde Allah, fasık, fitneci ve müfsit kişilerin sayılarını daha da artırır; çünkü, toplum iradesiyle artık bunu arzuluyor demektir ve bu yöne yönelmiştir.

"Biz bir memleketi helâk etmek dilediğimizde, orada mütreflere (hayatı gaye edinenlere, bohem hayatı yaşayanlara, acımasız -sömürücü- mal düşkünü kapıtalistlere) emrederiz (onların sayılarını çoğaltırız) da, orada fısk ederler "(el-Isrâ, 16/ 17);

"Allah, zaten fasıklardan ve zalimlerden başkasını helâk etmez" (el-en'âm, 6/47; el-Ahkâf, 6/35). Ama bu helâk etme işi birden olmaz. Fitne ve fesadın kol gezdiği. İslam'ın unutulup horlandığı bir yere Allah önce uyarıcılar gönderir (es-Şarâ, 26/208; el-Kasas, 28/59). Fakat toplumda fitne ve fesadı körükleyen fâsıklar, zâlimler, tâğutlar, mütrefler uyarıcılara ve Allah'a dini'ne karşı cephe aldıkları gibi; çoğunluğu oluşturan yığınlar da genellikle sessiz kalırlar. Bu durum, sözgelimi, Hz. Nuh'un kavminde olduğu gibi, gerektiğinde 950 yıl, yani uzun bir süre devam eder. bu süre içinde Allah tâğutlara, fâsıklara, zâlimlere, hak yola gelmeleri ve aynı zamanda da yaptıklarının helâki hak edecek seviyeye gelmesi izin mühlet verir. Onlar ise bu mühlet verişi anlamazlar, helâk olmayacaklarını, yap tıklarından hesaba çekilmeyeceklerini sanırlar. Ayrıca, belki hayatlarında bir kez olsun başları ağrımadığı gibi, dünya işleri oldukça yolunda gider; en güzel evler onlarındır; en yüksek makamlarda onlar oturur; en iyi yiyip en iyi giyen ve en güzel kadınlara sahip olanlar onlardır: "Eğer insanlar (hep küfre sapan) bir ümmet haline gelmeyecek olsalardı, biz o Rahman'ı inkâr eden (ler) in evlerine gümüşten tavanlar, üzerlerine çıkacakları merdivenler; ve evlerine (odalarına) kapılar ve üzerlerine yaslanacakları kolluklar ve altın zinetler yapardık" (ez-Zuhrûf, 43/33-35).

Allah'ın kendilerine verdiği büyük nimetleri, sıhhat, kabıliyet, başarı, makam ve mevkileri; dünya hayatında çıkardıkları her türlü fısk, fitne ve fesatlarına, isyan ve fücurlarına rağmen başlarına ilahî felâketlerin gelmemesini, daha doğru deyişle gecikmesini haklarında hayır sanan Şeytan'ın velileri azgınlıklarında daha da ileri giderler ve sonunda helâktan kurtulamazlar. Fakat, helâklerine kadar içinde bulundukları durum, Allah'ın onları aslında derece derece helâke götürmesinden başka bir şey değildir; yani sadece ‚istidrac'tır. "Ayetlerimizi yalanlayanlar (a gelince); biz onlar bilmedikleri yönden istidraca tabi tutarız (derece derece helâke götürürüz) (el-A'râf, 7/ 192).

Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Allahu Teâlâ'nın bir kula günah işlemesine rağmen dünyada sevdiği şeyleri ihsanda bulunduğunu görürseniz bilin ki o istidracdır." Hz. Peygamber sonra şu ayet-i kerimeyi ok udu: "Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında onlara her şeyin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilen nimetlere sevinip zevke dalınca onları azabımızla ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler. " (el-Enâm, 6/44) (Ahmed b. Hanbel, IV, 145).

Ayrıca mümin olmayanların, kâinattaki kanunlara aykırı olarak gösterdikleri hârikulâde hallere de istidrac denilmiştir. Meselâ; Hind fakirlerinin uzun süre aç durmaları, ateşte yürümeleri ve su içinde uzun süre havasız durabilmeleri ve vücutlarına şiş batırmaları gibi.
 
Üst Ana Sayfa Alt