İmam hubel e degıl, resullah as ın sunnetıne uygun ellerını baglamıstır......
Malik'iler dışındaki Cumhura göre; tekbirden sonra, namaz kılan kişinin sağ elini sol eli ve bileği üzerine koyması sünnettir. Çünkü Vail b. Hucr'dan rivayet edildiğine göre, kendisi Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, namaza girince ellerini kaldırdığını ve tekbir aldığını, sonra elbisesine bürünerek sağ elini sol eli, bileği ve pazusu üzerine koyduğunu gördüğünü nakletmiştir. (Bu hadisi Ahmed, Muslim, Ebu Dâvud ve Neseî rivayet etmişlerdir. Lafız Neseî'nindir)
Kabisa b. Hulb'un babasından rivayet ettiğine göne şöyle demiştir: "Rasulullah (s.a.v.) bize imam olurdu, namazda sol elini sağ eliyle tutardı." (Bu hadisi Tirmizî rivayet etmiş olup hasendir, demiştir)
Seni b. Saad (r.anh) şöyle rivayet etmiştir. "İnsanlar sağ ellerini namaz kılarken sol kollan üzerine koymakla emrolunurlardı." (Bu hadisi Buharî rivayet etmiştir)
İbni Mes'ud'dan da şöyle rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.) birine uğramış, o da sol elini sağ eli üzerine koymuş olarak namaz kılıyordu. Adamın sağ elini alıp sol eli üzerine koydu." (Bu hadisi Ebu Dâvud rivayet etmiştir)
Hanbeli'ler ile Şafiî'lere göne, elleri bağlamanın şeklî şöyledir: Sağ el sol elin bileği üzerine, yahut ona yakın bir yere konur. Bunun dayandığı delil daha önce de geçmiş bulunan İbni Hacer'in hadisidir. Biliyoruz ki bilek, kolun başparmağı takibeden eklem tarafıdır.
Fakat, Hanefî'lere göre, sağ elin iç kısmı, sol elin üst kısmı üzerine konur. Bu durumda baş parmak ile küçük parmak bilek üzerinde halka yapılır. Kadınlara gelince iki elini göğsü üzerine halka yapmaksızın koyarlar. Çünkü bu durum kadınların tesetturleri ile ahenk teşkil eder.
Hanefîler ile Hanbelî'lere göre ise, namaz kılan kişi iki elini göbeğin altına koyar. Çünkü Ali (r.anh)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: "Sağ elin sol el üzerine göbeğin altına konması sünnettendir." (Bu hadisi Ahmed ile Ebu Dâvud rivayet etmişlerdir)
Bundan kastedilen Peygamber (s.a.v.)'in sünnetidir.
Hanefiler bu konuda bir çok rivayeti delil göstermişlerdir. Ebu Mucliz'e, erkeğin ellerini nasıl koyacağı soruldu. O da şöyle söyledi: "Sağ elinin içini, sol elinin dışının üstüne koyar ve her iki elini birden göbeğinin altında tutar."
Allâme İbni Terkumani de şöyle söylemiştir:
"Ebu Mucliz'in, ellerin göbeğin altına konması ile ilgili görüşünü Ebu Amr, Temhid'de rivayet etmiştir. Bu rivayet ondan iyi (ceyyid) bir senedle nakledilmiştir. İbrahim Nehai'nin görüşü de bunu desteklemektedir. Büyük bir tabiinin sözü ise çoğunluğa göre huccettir (yani kuvvetli delildir)."
Ali (r.anh)'ın de şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
"Sünnet olan, ellerin üstüste konulup bu şekilde (ellerin) göbeğin altına konulmasıdır."
Bazı ilim adamları bu hadisin hasen olduğunu bildirmişlerdir. Ebu Hurayra (r.anh)'den de ellerin göbeğin altına konulması gerektiğine dair bir rivayet nakledilmiştir.
Beğavi, Şerhu's-Sunne (C. 2)'de şöyle söylemiştir:
"Bu hadisin ravileri arasında Abdurrahman bin İshak el-Vasiti bulunmaktadır ki, bu kişi ittifakla zayıf biridir." Yine bir diğer ravi, Ziyad bin Zeyd Suvai ise bilinmeyen (meçhul) biridir.
Albani de, İnva'u'l-Galil (C. 2)'de bunun zayıf biri olduğunu söylemiştir. Albani daha sonra şöyle söylemiştir: "Rasulullah (s.a.v)'in ellerini nereye koyduğu konusunda sahih olan rivayete göre O'nun ellerini koyduğu yer, göğsüdür."
Bu konuda, Tahricu Sıfati's Sala' adlı kitapta vermiş olduğu çok sayıda hadisi şerif nakletmiştir. Bunlardan biri şöyledir:
"Tavus'un şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "Rasulullah (s.a.v.) namazda iken sağ elini sol elinin üzerine koyar sonra onları göğsünün üzerinde bağlardı." (Bu hadisi Ebu Davud, ondan (Yani Tavus'tan) sahih bir isnadla rivayet etmiştir.)
Bu hadis mursel olmasına rağmen, ilim adamlarının mursel hadis konusundaki değişik açıklamaları yönünden bütün ilim adamlarına göre delildir (huccettir). Çünkü hadisin onu mursel olarak bildirene kadarki senedi sahihtir. Ayrıca biraz önce işaret ettiğimiz gibi bir çok tariktan mevsuf olarak da rivayet edilmiştir. Dolayısıyla bu hadis bütün ilim adamları nazarında huccet niteliğindedir.
Şâfiî'lerde mustehab olan, iki elin sola meyilli olarak, kadınlarda göğüs üzerine ve erkeklerde göbeğin üstüne (göğüse) konmasıdır. Çünkü insanın kalbi soldadır. Dolayısıyla eller en şerefli uzuv üzerine konulmuş olur. Bunun bir dayanağı da daha önce geçmiş bulunan Vail b. Hucr'un hadisidir:
"Rasulullah (s.a.v.)'ın namaz kılarken iki ellerinden birini diğeri üzerine koyduğunu gördüm." Bu hadis Muemmil bin İsmail tarikıyla rivayet edilmiştir. Bu kişi ise zayıf biridir. Sahih rivayette ise "göğsünün üzerinde" ibaresi anılmamıştır. (İ'la'us-Sunne (2/165-169)
Maliki'lere göre, namazda iki elin vakarlı bir biçimde salıverilmesi mendubtur. Bu uygulamaya, zayıf bilgi sahibi (ammi) birinin namazda sağ elin sol el üzerine konmasının vacib olduğunu sanmaması için gerek görmüşlerdir. Nafile namazlarda ellerin göğüs üzerinde bağlanması ve tutulması caizdir. Çünkü bu namazlarda zaruretsiz olarak bir yere dayanmak caizdir. Fakat, farz namazlarda kabz mekruhtur. Çünkü bu durum bir yere dayanmak gibidir. Bunu bir yere dayanmak için değil de sünnet olduğu için yaparsa mekruh değildir. Bunun gibi her hangi bir şeyi kastetmeksizin yaparsa yine mekruh değildir.
Mezhebler arasındaki görüş ayrılığı, ellerin namazda nasıl konulması gerektiği konusundaki sünnetin ne olduğu etrafındadır. Yoksa hüküm geniştir. Yani belirtilen uygulamaların hangisine göre hareket edilse namaz yine de geçerli olur.
Bana göre doğru olan görüş cumhurun görüşüdür. Bu da sağ elin sol el üzerine konulmasıdır. Sünnet olmayan işlerle savaşmak için Malikî mezhebinin tesbit etmiş olduğu gerçekle de birleşmektedir. Bu da bir yere dayanmaktır. Yahut fasid ve bozuk bir inançla savaşmak için tesbit ettiği hususa aykırıdır. Bu da halktan birilerinin bu durumun vacib olduğunu zannetmesidir. (Vehbe Zuhayli , İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C. 2, S. 15 - 16)
Hanefiler: "Secdede yüz, iki elin arasına konur" demişlerdir. Hanefilerin dışındakilere göre ise secdede eller iki omuzun hizasına konur. Abdulmuiz fıda dan alıntıdır