Nebe suresi ayet 1
Onlar, birbirlerine neyi soruşturup duruyorlar?
Ey Muhammed, Allaha ortak koşan Kureyş müşrikleri neyi sorup duruyorlar? Senin davet ettiğin din hakkında ve senin peygamberliğin hususunda tartışıp duruyorlar.
Nebe suresi ayet 2
"O büyük haberi mi?"
Yüce Allah, onların birbirlerine sorup durdukları olgunun adını vererek belirlememiş, yaptıkları hareketin Hayrete değer çok büyük bir inkar olduğunu belirtme üslubunun bir uzantısı olarak olguyu büyük bir haber diye nitelemekle yetinmiştir. Anlaşmazlık, görüş ayrılığı, hesap gününün geleceğine inananlarla, bunu inkar edenler arasında idi. Oysa o günün geleceğini kesin olarak inkar edenlerle bundan kuşku duyanların bunu birbirlerine soruşturması sadece müşriklerin arasında meydana gelen bir olaydı.
Nebe suresi ayet 3
Ki onlar onda ayrılığa düştüler.
İnsanların, hakkında ayrılığa düştükleri şey, bazılarının kabul edip diğerlerinin yalanladığı bu büyük haberden maksat, Katade ve îbn-i Zeyd´e göre,
"Öldükten sonra dirilmektir." İnsanlar ölümü bizzat gözleriyle gördüklerinden dolayı onu yalanlamaları mümkün değildir. Fakat öldükten sonra dirilmeyi gözleriyle görmedikleri için bu büyük haberi bazdan tasdik eder mümin olurlar bazdan da yalanlayıp inkara düşerler.
Nebe suresi ayet 4
Hayır, yakında bileceklerdir.
Onların bu konudaki tüm sözleri yanlıştır ve kesinlikle onların düşündükleri gibi değildir.
Nebe suresi ayet 5
Yine hayır yakında bileceklerdir.
Allah teala bu âyetlerde, öldükten sonra dirilmeyi inkar eden müşriklere cevap veriyor ve onları tehdit ederek buyuruyor ki:"Hayir, durum müşriklerin zannettikleri gibi değildir. Kıyamet gününde onlar, Allahın, kâfirlere ne yaptığı*nı bileceklerdir.
Dehhak, bu iki âyetin birincisinin kâfirleri tehdit ettiğini diğerinin ise müminlere müjde mahiyetinde olduğunu söylemiştir. Bu izaha göre âyetlerin manası şöyledir: "Hayır, kâfirlerin, yakında neyin ne olacağını bileceklerdir. Yi*ne hayır, müminler de yakında neyin ne olacağını bileceklerdir."
Nebe suresi ayet 6
Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı?
Yeryüzünü insan için bir döşek, yani bir sükûn yeri kıldık. Yeryüzünün bir sükûn yeri kılınmış olmasının kudret ve hikmetleri hakkında, çeşitli yerlerde açıklamalar yapılmıştır.
Nebe suresi ayet 7
Dağları da, yeryüünü tutan kazıklar yapmadık mı?
Allah teala bu âyetlerden itibaren insanlara, dünyada lütfettiği çeşitli ni*metleri zikretmekle, kâfirlerin bu nimetlere karşı nankörlüğü yüzünden onları âhirette cehennem azabına uğratmakla tehdit etmektedir. Böylece insanlar diişünüp aklılarını başlarına alsınlar. Allanın nimetlerine karşı şükranda bulunup âhiretteki ebedi nimetlerine erişsinler.
İşte Allah teala nimetlerini sayarak şöyle buyuruyor Ey insanlar, biz yer*yüzünü sizler için bir beşik haline getirmedik mi? Siz onu yatak ve yorgan edi*nip üzerine yatarsınız. Dağlan, yeryüzünün sarsılmaması için kazıklar halinde kılmadık mı? Çadırların, ayakta durması için ipleriyle kazıklara bağlandıkları gibi yeryüzün de bu dağlarla bağlanmıştır
Onlar, birbirlerine neyi soruşturup duruyorlar?
Ey Muhammed, Allaha ortak koşan Kureyş müşrikleri neyi sorup duruyorlar? Senin davet ettiğin din hakkında ve senin peygamberliğin hususunda tartışıp duruyorlar.
Nebe suresi ayet 2
"O büyük haberi mi?"
Yüce Allah, onların birbirlerine sorup durdukları olgunun adını vererek belirlememiş, yaptıkları hareketin Hayrete değer çok büyük bir inkar olduğunu belirtme üslubunun bir uzantısı olarak olguyu büyük bir haber diye nitelemekle yetinmiştir. Anlaşmazlık, görüş ayrılığı, hesap gününün geleceğine inananlarla, bunu inkar edenler arasında idi. Oysa o günün geleceğini kesin olarak inkar edenlerle bundan kuşku duyanların bunu birbirlerine soruşturması sadece müşriklerin arasında meydana gelen bir olaydı.
Nebe suresi ayet 3
Ki onlar onda ayrılığa düştüler.
İnsanların, hakkında ayrılığa düştükleri şey, bazılarının kabul edip diğerlerinin yalanladığı bu büyük haberden maksat, Katade ve îbn-i Zeyd´e göre,
"Öldükten sonra dirilmektir." İnsanlar ölümü bizzat gözleriyle gördüklerinden dolayı onu yalanlamaları mümkün değildir. Fakat öldükten sonra dirilmeyi gözleriyle görmedikleri için bu büyük haberi bazdan tasdik eder mümin olurlar bazdan da yalanlayıp inkara düşerler.
Nebe suresi ayet 4
Hayır, yakında bileceklerdir.
Onların bu konudaki tüm sözleri yanlıştır ve kesinlikle onların düşündükleri gibi değildir.
Nebe suresi ayet 5
Yine hayır yakında bileceklerdir.
Allah teala bu âyetlerde, öldükten sonra dirilmeyi inkar eden müşriklere cevap veriyor ve onları tehdit ederek buyuruyor ki:"Hayir, durum müşriklerin zannettikleri gibi değildir. Kıyamet gününde onlar, Allahın, kâfirlere ne yaptığı*nı bileceklerdir.
Dehhak, bu iki âyetin birincisinin kâfirleri tehdit ettiğini diğerinin ise müminlere müjde mahiyetinde olduğunu söylemiştir. Bu izaha göre âyetlerin manası şöyledir: "Hayır, kâfirlerin, yakında neyin ne olacağını bileceklerdir. Yi*ne hayır, müminler de yakında neyin ne olacağını bileceklerdir."
Nebe suresi ayet 6
Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı?
Yeryüzünü insan için bir döşek, yani bir sükûn yeri kıldık. Yeryüzünün bir sükûn yeri kılınmış olmasının kudret ve hikmetleri hakkında, çeşitli yerlerde açıklamalar yapılmıştır.
Nebe suresi ayet 7
Dağları da, yeryüünü tutan kazıklar yapmadık mı?
Allah teala bu âyetlerden itibaren insanlara, dünyada lütfettiği çeşitli ni*metleri zikretmekle, kâfirlerin bu nimetlere karşı nankörlüğü yüzünden onları âhirette cehennem azabına uğratmakla tehdit etmektedir. Böylece insanlar diişünüp aklılarını başlarına alsınlar. Allanın nimetlerine karşı şükranda bulunup âhiretteki ebedi nimetlerine erişsinler.
İşte Allah teala nimetlerini sayarak şöyle buyuruyor Ey insanlar, biz yer*yüzünü sizler için bir beşik haline getirmedik mi? Siz onu yatak ve yorgan edi*nip üzerine yatarsınız. Dağlan, yeryüzünün sarsılmaması için kazıklar halinde kılmadık mı? Çadırların, ayakta durması için ipleriyle kazıklara bağlandıkları gibi yeryüzün de bu dağlarla bağlanmıştır