Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Nihat Hatipoğlu Oruçla Ilgili Bir Soruya Bakın Ne Cevap Vermiş

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
http://www.sabah.com.tr/Ramazan/Hatipoglu/2013/07/13/comertlik-guzel-ahlaktir
..................
.................


SORU-CEVAP

1- İnşaatta yük taşıyorum. Çok sıcak var, oruç tutarken zorlanıyorum. Ne yapmamı önerirsiniz?
Öncelikle şunu söyleyeyim sizin tutacağınız oruç, benim gibi serin bir ortamda, rahat şartlarda oruç tutacaklardan daha çok sevaplı olacaktır. Yüce Rabbimiz kişileri şartlarına göre mükâfatlandırır. Oruçla ilgili durumunuza gelince; orucunuza başlayın gerçekten de dayanamaz hale gelince orucunuzu bozarsınız. Bundan dolayı ceza, kefaret, yani 60 gün oruç tutma cezası ödemeniz gerekmez. İleride bu günleri kaza edersiniz. Henüz tutup tutamayacağınızı denemeden peşince tutamam demeniz doğru olmaz.

?????




 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
doc-dr-nihat-hatipoglu.jpg
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Helal abi sana, kariyeri (#ciğeri) beş para etmez adamı tek bir cümlenle tanımladın..


  • [*=right]13.07.2013
Cömertlik güzel ahlaktır - Nihat Hatipoğlu - Sabah - 13 Temmuz 2013 - 13 Temmuz 2013
..................
.................


SORU-CEVAP

1- İnşaatta yük taşıyorum. Çok sıcak var, oruç tutarken zorlanıyorum. Ne yapmamı önerirsiniz?
Öncelikle şunu söyleyeyim sizin tutacağınız oruç, benim gibi serin bir ortamda, rahat şartlarda oruç tutacaklardan daha çok sevaplı olacaktır. Yüce Rabbimiz kişileri şartlarına göre mükâfatlandırır. Oruçla ilgili durumunuza gelince; orucunuza başlayın gerçekten de dayanamaz hale gelince orucunuzu bozarsınız. Bundan dolayı ceza, kefaret, yani 60 gün oruç tutma cezası ödemeniz gerekmez. İleride bu günleri kaza edersiniz. Henüz tutup tutamayacağınızı denemeden peşince tutamam demeniz doğru olmaz.

?????

Arkadaşlar bir kimse hakkında konuşurken o kişinin nerede yanlış olduğunu ve ne zarara sebep olduğunu delilleriyle açıklayarak ithamda bulunun.Başkalarının sözünü cımbızlayarak ithamda bulunmak çok tehlikeli olabilir şu ramadan mübarek ayında.Bu şekilde daha anlaşılır bir durum ortaya çıkacağını umuyorum.Bilgi kaynağınız varsa yazın.Verilen Cevapta Ramadan içinde tutulmayan gün kadar fidye ödenmesi,diğer ramadana kadar orucun kazasının yerine getirilmesi,fidyenin kazayı düşürmeyeceği bilgilerinin eksik olduğu görünüyor.


Oruç Hakkında Merak Ettiklerimiz

Oruç; engellemek, bir şeye karşı kendini tutmak, bir şeyden uzak durmak mânâlarına gelir.
Fıkıhta ise; ehil olan kimselerin niyet ederek, imsaktan güneşin batışına kadar yeme, içme ve cinsî münâsebetten uzak durmasıdır.
İslâm’ın beş şartından biri olan oruç hakkında âyet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır:
“Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız…” (Bakara, 183)

Orucun Faydaları
Orucun dînî, rûhî, sağlık, sosyal, ekonomik ve pedagojik bakımlardan pek çok faydaları vardır. Bunlardan birkaçını zikredecek olursak:
-Oruç, bir yıl yorulan insan bedenini bir çeşit dinlendirme ve bakıma alma gibidir. Özellikle mide ve sindirim organları, oruç sayesinde dinlenme fırsatı bulur. Allâh’ın Elçisi: “Oruç tutun, sıhhat bulun.” buyurmuştur.
-Oruç, nefsi eğitmede, şehveti ve nefse ait arzuları kırmada bir kalkandır. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- özellikle evlenme imkânı bulamayan gençlere orucu tavsiye ederek şöyle buyurmuştur: “Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yetmeyenler oruç tutsun, çünkü oruç koruyucu bir kalkandır.” (Buhârî)
-İnsanı sürekli olarak kötülüğe çekmek için uğraşan nefis, oruçla sükûnet bulur ve nefsin harama karşı isteği kırılır.
-Oruç, yoksullara karşı acımayı ve şefkatli davranmayı öğretir. Çünkü nefis, açlığın acısını tadınca yoksulların hâlinden anlar ve yapacağı yardımlarla Allâh -celle celâlühû- katında güzel bir karşılığa ulaşır.
-Oruçlu, yoksulların katlandıkları güçlükleri bizzat yaşar ve onların sıkıntılarını daha iyi anlar. Bu da kendisini, onların problemlerine eğilmeye ve çözüm aramaya sevk eder. Kişi böylece Cenâb-ı Hak katında derece kazanır.
-Kişi, oruçla hem bir riyazât (helâlleri asgariye indirme) yaşar, hem de sabrı öğrenir. Zira normal zamanlarda serbest olan yeme-içme gibi fiiller, oruçlu olan kimseye bir süre yasaklanır.

Oruç Kimlere Farzdır?
Ramazan orucu, akıllı, büluğ çağına ermiş her Müslüman üzerine farzdır.
Gayr-ı müslimlere, akıl hastalarına ve çocuğa oruç tutmak farz değildir. Akıl hastalığı ve koma hâli gibi durumlar, kısa aralıklarla olursa orucun farz oluşuna ve kaza edilmesine engel teşkil etmez. Fakat Ramazan ayı boyunca devam eden akıl hastalığı, o yılın oruç borcunu düşürür ve kaza gerekmez. Baygınlık ise, ibâdeti ve kaza yükümlülüğünü düşürmez. Çünkü bayılma hâlinin uzun sürmesi ender olaylardandır. Sarhoşluk da bayılma gibidir.

Bir Kimse Oruca Ne Zaman Kadar Niyet Edebilir?
Oruç ister farz, ister nâfile olsun, bütün çeşitlerinde niyet şarttır. Çünkü oruç bir ibadettir. İbadeti, âdetten ayırmak için namazda olduğu gibi “niyet” gerekir. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, “Ameller niyetlere göredir, herkes niyet ettiği şeyi görecektir.” buyurmuştur. (Buhârî)
Her türlü oruç için mümkün oldukça, sabah vakti girmeden önce veya geceden niyet etmek en faziletli olanıdır. Böylece niyet, oruç ibadetine başlama sırasında bulunmuş olur. Niyetin vakti, oruç çeşidine göre ikiye ayrılır:
Güneşin batımından, ertesi günün öğle kerahatinin girişine kadar niyet edilmesi gereken oruçlar:Ramazan orucu, nâfile oruçlar, günü belirli adak oruçları gibi… Güneşin tepe noktasından, batıya yönelmesinden itibaren akşama kadar artık hiçbir oruca niyet edilemez. Bu konuda mukîm ile yolcu veya hasta ile sağlam arasında bir fark yoktur. (İbnü’l Hümâm)
Ancak bu gibi oruçlara öğleden önceye kadar niyet edilebilmesi; ikinci fecirden itibaren yiyip içmek gibi oruca engel gibi bir durumun bulunmamasına bağlıdır. Böyle bir şey bilerek veya bilmeyerek vuku bulmuş olsa bile niyet caiz olmaz.
Güneşin batışından, en geç imsak vakti girinceye kadar niyet edilmesi gereken oruçlar: Bunlar üzerimize borç olan oruçlardır. Ramazan orucunun kazası, başlanılmış nâfile orucun kazası, bütün çeşitleriyle kefaret oruçları ile mutlak adak oruçları bu guruba girer.
Bu oruçlar için İslâm’ın önceden belirlediği bir gün olmadığı için, oruç yükümlüsünün niyetiyle belirlenmelidir. Şayed bu oruçlara niyet, imsaktan sonra yapılırsa tutulan oruç, nafile oruçtan sayılır.
Diğer yandan, akşamdan böyle bir oruca karar verilmesi ve bunun için sahura kalkılmış olması niyet yerine geçer.

Kimler Oruç Fidyesi Verir?
Yılın bütün mevsimlerinde oruç tutmaktan âciz olan, çok yaşlı erkek ve kadınların oruç tutmaları gerekmez. Buradaki yaşlılar, daha sonra kaza orucu tutmaya gücü yetmeyen kişilerdir.
İyileşme ümidi olmayan ve oruç tutmaya gücü yetmeyen hastalar da yaşlılar gibidir. Allah Teâlâ buyurur: “Allah sizin için dinde bir güçlük kılmamıştır.” (Hac, 78)
İster aşırı yaşlı olsun, ister iyileşme ümidi olmayan hasta, bu kimseler tutamadıkları her bir gün için, bir fakiri sabah-akşam doyurabilecek miktarda sadaka verirler. Kur’ân-ı Kerim’de:
“Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye versinler.” buyurulur.
Yaşlılık veya iyileşmeyen sürekli bir hastalık nedeniyle oruç fidyesi veren kimse, daha sonra oruç tutmaya güç yetirecek olsa fidyenin hükmü kalmaz. Oruç tutması, geçmiş günlerini de kaza etmesi gerekir.

Kişinin Ağır İşlerde Çalışması, Ramazan’da Oruç Tutmaya Engel midir?
Kur’ân’da oruç tutmamayı mübâh kılan özürler olarak hastalık ve oruca güç yetirememekten söz edilmiştir. (Bakara 184-185) İlke olarak bir Mü’minin oruç tutmasını engelleyecek ağır işlerde çalışması veya çalıştırılması doğru değildir. Bu durum, kişinin din ve vicdan özgürlüğü ile de bağdaşmaz.
Eğer bir kimse böyle bir işte çalıştığı takdirde açlık ve susuzluk gibi sebeplerle öleceğinden veya ruh ve beden sağlığının ciddî şekilde bozulacağından korkarsa, yahut böyle bir şeyin olması tecrübeye ya da tıbbî bilgilere göre kuvvetle muhtemelse oruç tutmayabilir veya tutmakta olduğu orucunu bozabilir.
Ramazan ayında, bu şekilde ağır işle karşılaşan kişiye, İslâm toplumu daha iyi iş imkânları sağlayamıyorsa, sırf bu yüzden işten ayrıldığı takdirde âilesinin nafakasını temin edemeyip geçim sıkıntısı çekmesi kesin veya kuvvetle muhtemel ise, bu durumda oruç tutmayabilir. Ancak daha sonra tutamadığı bu oruçları kaza etmesi gerekir.
Bir özür sebebiyle oruç tutamayan kimselerin, oruca, oruçlulara ve Ramazan ayına saygı göstererek mümkün oldukça, bunu belli etmemeleri Müslümanlığın edeplerindendir.

Bir Kadın Kocası İzin Vermediği Hâlde Ramazan Orucu Tutabilir mi?
Oruç; akıllı, büluğ çağına ermiş, mukim ve gücü yeten her müslümana farzdır. Bir koca, Allah -celle celâlühü-’nün farz kıldığı emirlerde hanımını engelleyemez. Yani böyle bir durumda engelleme olsa bile kadın kocasına itaat etmez. Hadîs-i şerîfte: “İtaat ancak meşru olan iştedir.” buyurulmaktadır. (Buhârî)
Bir koca, hanımını ancak “nafile oruç tutmaktan engelleyebilir.” Hatta oruca niyet edilmiş olsa dahî bozdurabilir. Kadın, daha sonra kocası izin verince veya kocasından ayrı düşünce bunu kaza eder. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur; “Kadının, kocası yanında bulunduğu hâlde onun izni olmaksızın nafile oruç tutması helâl olmaz.” (Buhârî)
Ancak, kocasının kadına ihtiyacı yoksa, kadının nafile oruç tutması câiz olur. Koca, kadının bulunduğu yerden uzakta olur veya Hac yahut Umre için ihrama girmiş bulunursa, hanımının nafile oruç tutmasına engel olamaz. Çünkü bu durumlarda zevcesinin cinsel yönlerinden yararlanma imkânı bulunmaz.

Oruç Tutan Bir Kimse, Aşı-İğne veya Serum Yaptırabilir mi?
İslam’da hasta olan kişi, oruca dayanabilecek durumda ise oruç tutabilir. Ağız, burun, ön ve arka gibi normal yollardan oruçlu iken alınacak yiyecek, içecek, ilaç vb. şeylerin orucu bozacağı konusunda İslam Âlimleri arasında görüş birliği vardır. Bu yüzden ağızdan alınacak, hap, şurup, pastil vb. ilaçlar orucu bozar, hem kaza, hem de kefaret gerektirir.
Ebu Hanîfe’ye göre, aşı veya iğne yoluyla deri altına, adaleye veya damara enjekte edilen ilaçlarla da oruç bozulur ve yalnız kaza gerektirir. Her ne kadar ilaç vücuda ağız-burun gibi doğal olan yollarla girmemiş olsa bile, sonuçta oruçlunun isteği ile olan bir faydalanma söz konusudur. Bu duruma göre aşı veya iğneyi zaruret bulunmayan durumlarda iftardan sona yapmak ihtiyata daha uygundur.
İmam-ı Muhammed ve Ebu Yusuf’a göre ise, bir şey normal yollardan (ağız-burun gibi) içeriye girmedikçe oruç bozulmaz.
Günümüzde, müctehit imamlar devrinde bulunmayan ve açlığı, susuzluğu giderecek ya da oruca karşı vücuda direnç sağlayacak hap, iğne, serum ve benzerlerinin kullanılması oruç ibadetini amacından uzaklaştırabilir. Çünkü birçok ilacın tableti yerine ayrıca iğnesi bulunabilmektedir. Tablet şeklini ağızdan olanın orucu bozulurken, aynı ilacın sıvı olarak şırınga ile adaleye zerk edilmesi hâlinde orucun bozulmaması bir çelişki meydana getirebilir. Bu yüzden gündüz ilaç almak zorunda olan hastaların orucu kazaya bırakması, durumu hafif olanların ise, iğneyi iftardan sonra yaptırması ihtiyata daha uygun olması gerekir.

Kulak, Burun ve Göz Damlaları Orucu Bozar mı?
Kulak ve buruna damlatılacak ilaç, boğaz yoluyla mideye ulaşabilmesi yüzünden orucu bozar, yalnız kaza gerekir. Kulağa giren veya dökülen su ise, orucu bozmaz. Çünkü bundan kaçınmakta güçlük vardır.
Göze damlatılan bir ilaç, boğazda hissedilse bile orucu bozmaz. Göze sürülen bir sürme de eseri ve rengi tükürükte görülse de oruca zarar vermez. Çünkü gözün boğaza bağlantısı dolaylı olup, göz damlası veya sürmenin içeriye nüfûzunu, deri gözenekleri yoluyla olmuş sayılır.

Banyo Yapmak Orucu Bozar mı?
Oruçlu olan bir kimsenin serinlemek maksadıyla bile olsa ağzına ve burnuna su kaçırmayarak yaptığı banyo orucuna zarar vermez. Çünkü bu, oruca güç kazandırır. Bu Ebû Yusuf’un görüşüdür ve fetvaya esas olan görüş de budur.
Ebu Hanife’ye göre ise, serinlemek amacıyla ağza-burna su almak veya soğuk su ile yıkanmak mekruhtur. Çünkü bu ibadette daralmanın göstergesidir.

Oruçluyken Diş Fırçalanır mı?
Ağız ve diş temizliği, yenen yemek veya içilen meşrubat kalıntılarının giderilmesi amacıyla yapılır. Sahur yemeğinden sonra misvak veya fırça ile ağız ve dişler iyice temizlendikten sonra, akşama kadar bu temizlik yeterli olabilir. Çünkü oruçlu kişinin ağzına, kirlilik yapan bir şeyin girmesi söz konusu olmaz. Üstelik her abdest alışında, ağzına üç kez su vermek sünnettir. Oruçlu özellikle diş macunlarındaki tatlandırıcı maddeleri yutmak sakıncalıdır.
Bununla birlikte Hanefîlerde çoğunluğa göre, oruçlunun yaş veya kuru misvakla temizlemesinde bir sakınca yoktur, mekruh da değildir.

Oruçlu Olan Bir Kimsenin Dedikodu ve Gıybet Etmesi, Yalan Söylemesi Orucu Bozar mı?
Ramazan-ı Şerif, mü’minlere fazîlet ve olgunluk kazandırabilecek ilâhî bir rahmet mevsimidir. Oruçluyken ağza bir şey girmemesine dikkat edileceği gibi, ağızdan çıkan kelâma da dikkat edilmelidir. Dedikodu ve incitmekten son derece sakınmalı, orucun faziletini azaltmamalıdır.
Allah Rasulü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur: “Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır.”
Denildi ki:
“-(Oruçlu) onu ne ile zedeler?”
Buyurdular:
“-Yalan ve gıybetle…” (Nesâî)
Çünkü gündüzleri helâl yiyeceklerden nefislerini mahrum bırakarak oruç tutanlar, ancak yalan ve gıybetleri sebebiyle de mânen insan eti yiyerek haramla iftar etmiş sayılırlar. Bu şekilde zâhiren oruçlu olup mânen gıybet sebebiyle iftar etmiş olanlar hakkında Süfyan-ı Sevrî Hazretleri, takva ölçülerine göre; “gıybet edenin orucu bozulur.” demiştir.
Hazret-i Mücahid de, aynı hassasiyete binâen “Gıybet ve yalan orucu bozar.” buyurmuştur.
Toparlamak gerekirse; yalan ve gıybette şer’an boğazdan bir şey girmediği için oruç bozulmamış olsa bile, böyle bir oruç mânevî olarak sakatlanmıştır. Bunun içindir ki, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ; “Nice oruç tutanlar vardır ki, kendisine orucundan, kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz.” (Taberânî) buyurmuşlardır.

Hangi Durumlarda Kefaret Orucu Gerekir ve Orucu Bozmanın Kefareti Nedir?
Ramazan ayında başlanmış olan bir Ramazan orucunun bilerek bozulması durumunda “kaza” yanında “kefaret” de gerekir. Bozma fiili kasten yeme, içme veya cinsî münasebetle söz konusu olur. Ramazan dışındaki herhangi bir orucu bozmaktan dolayı ise, kefaret gerekmez, yalnız kaza gerekir.
Kefaretin sebebi; Ramazan ayının saygınlığını çiğnemek ve ona aldırmamaktır. Bunun için unutarak, yanılarak, bilmeyerek veya zanna dayanarak bozulan oruçtan dolayı kefaret gerekmez.

Ramazanda Kasten Orucu Bozmanın Kefareti:
1- Bir köle veya câriye âzâd etmek (Günümüzde kölelik ve câriyelik olmadığı için kişi ikinci maddeden itibaren başlar.)
2- (Hiç ara vermeksizin) iki ay peş peşe oruç tutmak
3- (Şayet oruç tutmaya da gücü yetmezse,) Altmış yoksulu sabah-akşam doyurmak gerekir.
Kefarette sıraya göre amel etmek asıldır. Eğer kişinin bunlardan hiçbirine gücü yetmezse, Cenâb-ı Hakk’a tevbe ve istiğfar etmesi gerekir.
Kefaret orucu; hayız, nifas, araya bayramın girmesi gibi bir özürle kesilirse, yeni baştan tutulması gerekmez, kaldığı yerden devam edilir.
Kefaret ödemekten âciz olan kimsenin üzerinden kefaret borcu düşmez. Hangi ödeme şekline gücü yeterse onu yapar.
(Kaynaklar: H.Döndüren, O.N.Topbaş)
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Arkadaşlar bir kimse hakkında konuşurken o kişinin nerede yanlış olduğunu ve ne zarara sebep olduğunu delilleriyle açıklayarak ithamda bulunun.Başkalarının sözünü cımbızlayarak ithamda bulunmak çok tehlikeli olabilir şu ramadan mübarek ayında.Bu şekilde daha anlaşılır bir durum ortaya çıkacağını umuyorum.Bilgi kaynağınız varsa yazın.Verilen Cevapta Ramadan içinde tutulmayan gün kadar fidye ödenmesi,diğer ramadana kadar orucun kazasının yerine getirilmesi,fidyenin kazayı düşürmeyeceği bilgilerinin eksik olduğu görünüyor.

Kişinin Ağır İşlerde Çalışması, Ramazan’da Oruç Tutmaya Engel midir?
Kur’ân’da oruç tutmamayı mübâh kılan özürler olarak hastalık ve oruca güç yetirememekten söz edilmiştir. (Bakara 184-185) İlke olarak bir Mü’minin oruç tutmasını engelleyecek ağır işlerde çalışması veya çalıştırılması doğru değildir. Bu durum, kişinin din ve vicdan özgürlüğü ile de bağdaşmaz.
Eğer bir kimse böyle bir işte çalıştığı takdirde açlık ve susuzluk gibi sebeplerle öleceğinden veya ruh ve beden sağlığının ciddî şekilde bozulacağından korkarsa, yahut böyle bir şeyin olması tecrübeye ya da tıbbî bilgilere göre kuvvetle muhtemelse oruç tutmayabilir veya tutmakta olduğu orucunu bozabilir.
Ramazan ayında, bu şekilde ağır işle karşılaşan kişiye, İslâm toplumu daha iyi iş imkânları sağlayamıyorsa, sırf bu yüzden işten ayrıldığı takdirde âilesinin nafakasını temin edemeyip geçim sıkıntısı çekmesi kesin veya kuvvetle muhtemel ise, bu durumda oruç tutmayabilir. Ancak daha sonra tutamadığı bu oruçları kaza etmesi gerekir.
Bir özür sebebiyle oruç tutamayan kimselerin, oruca, oruçlulara ve Ramazan ayına saygı göstererek mümkün oldukça, bunu belli etmemeleri Müslümanlığın edeplerindendir.(Kaynaklar: H.Döndüren, O.N.Topbaş)

Oruç tutmaması caiz olanlar şunlardır: hasta, yolcu, çok yaşlı kimseler, gebe ve emzikli kadınlardır. Ulema bu beş kişinin oruç tutmamasına (ittifak ile) cevaz vermiştir (bu kişiler oruca güç yetiremeyen kişilerdir). "Oruca güç yetirmediğinden" (yani ayrı bir özür olarak) oruç tutmamak ne Kitabullahda ne sunneti-i Rasulullahta nede ulemanın içtihadlarında vardır. Oruca güç yetirmemek ifadesi çok genel bir tanımdır, kapsama alanı 'özür' olarak belirsizdir ve bir çok duruma uyar. Bu ayrı ve genel bir özür kabul edilip oruç tutmamaya sebeb gösterilemez. Yani bu batıldır tıpkı şu yapmacık sebebler gibi: her gün evde oturmama rağmen midem bulanıyor başım dönüyor oruç tutmaya gücüm yok, fenalık geçiriyorum veya çok acıkıyorum ve susuyorum oruca güç yetiremiyorum. Dolayısıyla böyle bir sebeb kabul edilemez. Hem oruç tutmayan herkes bu SEBEBİ öne sürüyor (dayanamıyorum, çok zor vs), sencede bu garip değil mi?

Ve yazar bunları söylerken büyük hata yapıyor: "Kur’ân’da oruç tutmamayı mübâh kılan özürler olarak hastalık ve oruca güç yetirememekten söz edilmiştir. (Bakara 184-185)". Kuranın mübah kıldığı özürler sadece hastalık ve yolculuk. Yazar bunu gözardı etmiş ve genel bir ifadeyi özür olarak göstermiş. Buna uymak veya doğru kabul etmek caiz değildir. Böyle bir söz batıldır, Kurana iftiradır.

Neticede söylenecek tek söz bu bir içtihad değildir bu fetvalara (Hatiboğli ve Döndüren/topbaş) göre orucu bırakmak caiz değildir.

Zor işlerde çalışıyor olmak orucu tutmaya engel değildir. Dinimizde sadece hasta ve yolculara oruç tutmama ruhsatı verilmiştir. Allah Teala şöyle buyurmuştur:


“Onu (orucu) sayılı günlerde tutun. Sizden kim hasta veya yolculukta olursa tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. (…) Sizden kim Ramazanı yaşarsa onu oruçlu geçirsin. Kim o ayda hasta yahut yolculukta olursa o günler sayısınca diğer günlerde oruç tutsun.” (Bakara, 2/184-185)

Sıcakta çalışma, oruç saatlerinin uzun olması, ağır işte çalışma vb. gibi durumlar oruç tutmamak için meşru mazeret değildir. Fakat bu gibi kişiler hastalanırlarsa o takdirde oruçlarını bozabilirler.


Zaten orucun hikmetlerinden biri de her türlü şart ve ortam altında kişilerin Allah’ın emirlerini yerine getirip getirmeyeceklerinin belirlenmesidir. Yukarıda meali verilen ayetlerden görülebileceği gibi dinimizin oruç ibadetindeki kolaylık prensibi, sadece hasta ve yolcuları kapsamaktadır. Yoksa oruç tutmak istemeyen herkes kendince haklı bir sebep bulabilir ve kolaylık prensibinden yararlanabilirdi.

bak ne şartlar altında oruç tutanlar var (inşaat az kalır bunun yanında)

Karabüklü İşçiler 1500 Derece Sıcaklıkta Oruç Tutuyor
Türkiye'nin ilk ağır demir çelik entegre fabrikası olan KARDEMİR'de demirin ham maddesi olan sıvı ham çeliğin üretildiği yüksek fırınlarda görevli işçiler oruç tutmaya çalışıyor. Günde 3 vardiyanın işlediği ve 4 bin civarında işçinin çalıştığı fabrikanın en zor ve en sıcak kısım Yüksek Fırınlar alanı...


Ramazan ayının başlamasıyla sıcaklığı 1450 ile 1500 derece arasında değişen ve görüntüsü ile yanardağ lavlarını aratmayan ham çeliğin karşısında oruçlarını tumaya çalıştıklarını söyleyen Hüseyin Kaya isimli işçi, şunları ifade etti:


"1450 derece ham sıvı çeliğin sıcaklığında çalışarak oruç tutmaya çalışıyoruz. Ortam sıcaklığı 50 ila 80 derece iken fırından çıkan ve akarak giden ham çeliğin sıcaklığı 1450 derece. Bu sıcaklıkta zorlanıyoruz. Yerine göre değişiyor bazı arkadaşlarımız oruç tutamıyor. Bayılanlar filan oluyor. Burası fabrikanın en sıcak bölgesi. Buradan çıkan maden çelikhanelere gidiyor. Orada da burası kadar sıcaklık var" dedi.


Mehmet Köle isimli işçi ise, "Zorlansak da Allah kolaylığını veriyor. Biz sıcaklığa alıştık. Dışarıdaki sıcaktan ziyade burada sıcaklık biraz daha farklı. Şu an bir sıkıntı çekmiyoruz ama fırından çıkan 1430 derece sıcaklığındaki maden potalara akarken ortamın sıcaklığı 80 dereceye vuruyor."

--------
Ağır işte çalışanlara 'oruç' uyarısı


Ramazanda uzun süre aç ve susuz kalarak güneş altında çalışanların bol sıvı ve enerji artıran besinler tüketmesi gerektiği bildirildi.


Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Samsun Sağlık Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, ağır işte çalışanlara ''oruç tutma ' önerilerinde bulundu.


Özenoğlu, yaptığı açıklamada, ramazan ayında güneş altında ve ağır işlerde çalışanların oruç tutarken beslenmelerine özen göstermeleri gerektiğini söyledi.


Ramazanda sıcakta ve ağır işlerde çalışarak yaklaşık 15-16 saat oruç tutan insanların uzun süre aç kalmasının, metabolizma üzerinde çok ciddi olumsuz sonuçlarının olacağına dikkati çeken Özenoğlu, kronik hastalığı olanlar ile güneş altında çalışanların dikkatli ve bilinçli olması gerektiğini vurguladı.


Aşırı sıcaklarda güneş altında çalışan tarım, inşaat, karayolu, demir, taş ocağı ve maden işçilerinin beslenmelerine büyük özen göstermesi gerektiğini anlatan Özenoğlu, ''Ramazan ayında uzun süre aç ve susuz kalarak güneş altında çalışanlar, bol sıvı ve enerji artıran besinler tüketmeli'' dedi.


Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının en çok ramazan ayında güneş altında çalışan işçileri etkilediğini dile getiren Özenoğlu, şöyle devam etti:


''Güneş altında ağır işlerde çalışanlar uzun süre sıcakta kaldığı için terlemekte ve sıvı kaybına uğramakta. Bu durum çalışanlarda dikkat dağınıklığı ve aşırı yorgunluğa neden olabilmekte. Kişinin metabolik dengesinin bozulması iş kazalarının oluşmasına neden olmakta. Çalışanlar sıvı kaybını en aza indirmek için terlemeyi azaltan hafif elbiseler giymeli. Beslenmelerinde de enerji ihtiyacını karşılayacak besinlere ağırlık vermeleri gerekir.''


''DOĞAL MADEN SUYU, KOLAY ORUÇ TUTULMASINA YARDIMCI OLUR"
Özenoğlu, iftarda tüketilen hafif yemeklerin ardından bol sıvı tüketilmesi gerektiğini belirterek, ''Doğal maden suyu, içerdiği zengin mineraller sayesinde sağlıklı ve kolay oruç tutulmasına yardımcı olur. Pekmez ve bal gibi enerji ürünleri tüketilmeli. İçinde demir olmak üzere çok çeşitli vitaminleri barındıran pekmez, bolca tüketilmeli. Pekmez ve baldan alınan enerji, protein ve vitamin, vücudun ihtiyacı eksiklikleri gidermeye yardımcı olur'' diye konuştu.


Doç. Dr. Özenoğlu, güneş altında ağır işlerde çalışan ve tansiyon, şeker, kalp rahatsızlığı gibi sorunları olanların mutlaka hekimlerine danışarak oruç tutmaları gerektiğini kaydetti.
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Biz bunu böyle bildiğimiz için Hatiboğline tepki gösterdik. Sen ise Narsu kardeş çok farklı ve hatalı görüş belirttin/aktardın.
 
A Çevrimdışı

Ahmed min-turkiye

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum,
bir de şöyle bakalım. Ümmeti Muhammed Darul-Islamda yaşamış olsaydı onların bir Halifesi olurdu. Bu Halife birçok Islami hukuku göze alarak Ramazan ayında müsmanların nasıl kolay bir şekilde oruç tutmasını hatta oruçların zerre kadar zedelenmemesi için gereken ortamı düzene sokardı. Değil mi? Rasulullah s.a.v. in şu hadisi şerifte söylediğini hatırlatayım: Kolaylaştırınız, güçlendirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhari,İlim11 ; Muslim, cihad, 6). O zaman Halife , yok Fırın 1500 dereceymiş, yok Makina durduğu zaman falanca miktar şirket zarar erdermiş, yok şu lanetli bankalara bilmem ne kadar üretim olmasza flanca miktar fazla faiz ödemek zorundayız ve bölece zarar yaparız, yok bilmem şu kafir zamanında malını eline geçirmesse bize şunu ve bunu yapar gibi düşünceleri ne kabul eder ne de böyle bir gelişmeyi sağlar. İnsana insan gibi bakar ve insan gibi davranır ve davranmasını sağlar.
Müslümanların büyük bir miktarı ama şunu tercih diyor:
Ne mi lazım bize şu Halife. İstediğimizi yapabiliyoruz. Nasıl olsa meydan boş. Hem ne kadar şartlar ve ibadetler zor olursa olsun Allah katında mükafatı o kadar çok olur. İyi, güzel. Ama küfür ortamına çıktığınız anda olan sevaplarınızı saniye saniye yakıyorsunuz ve yakmak zorunda bulunduruluyorsunuz. Sonunda Allah katında iflaz edenlerle beraber olma ihtimali çoook yüksek. Bu devrin marifeti zaten sadece 1 tek sevabı elde tutabilmek. Ne mutlu bunu yapabilene. Çalışarak ve çalıştığının emeğinden Darul-Harb daki vicdansızlar senden benden hiç utanmadan vergi kesiyorlar. Sanki kendilei yanında çalışmış. Hatta insanın yüzüne tükürerek şunu söylüyor: Yat kalk bize şükür et ve vergini ver, aksi taktirde işinden olursun ve aç kalırsın. Yani yut veya geber. Vergileri ile kendi kurdukları tağuti sisteminin ayakta kalmasını sağladıklarını ve siz, biz bu vergileri vererek bu küfür ortamını desteklediğimizi ve desteklemek ZORUNDA olduğunuzu buarda hatırlatayım. Diğer taraftanda zor şartlar altında oruç tutuyor gibi gözüküyorsunuz ve helal para kazandığınızı zan ediyorsunuz. Yani bu hal ve davranışlar - biz bu işleri Rasulullah'dan s.a.v. daha iyi bilirz mi demek oluyor?
Bir de Surat-ul TTevbe 9 Ayat No: 29'a bakalım: Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve rasulünün haram kıldığını haram kılmayan, hak dinini din edinmeyen kimselerle, küçülmüş oldukları halde KENDİ ELLERİYLE CİZYE VERİNCEYE KADAR SAVAŞIN. Bugün kim kime vergi veriyor?
Ey Müslüman! Düşün bakalım. Çalıştığın ve kazandığın haram mı helal mı? Tuttuğun oruç ve yaptığın tüm ibadetler sağlıklı mı değil mi? Görevin küfür sistemine vergi vererek ortatada kalmasını mı sağlamak ve kendini göz göre göre kandırmak mı, yoksa İLK ÖNCE bu Tağutları ortadan kaldırıp her kez için kolay, sağlıklı, emin ver huzur veren İslam düzeninin gelmesini mi sağlamak.
Eğer bu mesele Müslümalara daha hala vız gelirse şunu beklesinler ve bu zaten şu an uygulanmakta:
Surat-ul TTevba 9 Ayet 39:
Eğer toplanıp savaşa çıkmazsanız, O size acı veren bir azap ile azap edecek VE YERİNİZE başka bir topluluk getirecektir. Siz ona zerre kadar zarar veremezsiniz. Allah'ın her şeye gücü yeter.
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Yukarıda alıntılanan hocaefendiye ait olduğu zikredilen o söyleminde ne gibi aykırı bir durum gördünüzde Tekfir de gene üst noktayı buldunuz,orada size tutmayınmı diyor,yoksa oradaki bir zarurettenmi bahsediyor,dahası denemedende buna karar vermek sakıncalıdır diyede eklenmiş.
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim sen benim aktardığım delilleri okudun mu da böyle bir yorum yapıyorsun. Ben reddiye verdim ve buradaki çoğunluk buna katılıyor. hadi sende verdiğim reddiyeye cevap ver (gerekirse Hatiboğlu namına) de görelim kim haklıymış kim haksız mış.
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Değerli kardeşim öncelikle senin o bahsettiklerin Reddiye değil onlar Fıkhi meselelerdeki hükümlerdir burada ölçüde Mezhep imamlarının içtihadıdır..ve bizde bu kavle göre hareket ederiz..konunun başlığındaki sözde ne gördün ne anladında saki karşında Nihad Hatipoğlu varda ona reddiye yazdın ..:) ayrıca şu senin söylediklerini onun bilmediğinimi zannediyorsun..
 
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
bende kendisini sevmiyorum romantik bir hava peşinde sanki verdiği cevaba gelince orucu tutmaya teşvik etmeye çalışmış bence
 
İ Çevrimdışı

İbnAbbas

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Meseleyi Uzatmayın....

ORUÇ TUTMAMAYI MUBAH KILAN ÖZÜRLER



Şiddetli açlık ve susuzluk: Oruçlu bir kimse açlıktan veya susuzluktan dolayı helak olmasından veya aklına bir noksanlık gelmesinden bir tecrübeye ve belirtiye veya müslüman bir doktorun haberine dayanarak korkarsa, orucunu sonra kaza etmek şartı ile bozabilir.

(Ömer Nasuhi Bilmen,Büyük İslam İlmihali,Oruç Kitabı)

 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Meseleyi Uzatmayın....

ORUÇ TUTMAMAYI MUBAH KILAN ÖZÜRLER



Şiddetli açlık ve susuzluk: Oruçlu bir kimse açlıktan veya susuzluktan dolayı helak olmasından veya aklına bir noksanlık gelmesinden bir tecrübeye ve belirtiye veya müslüman bir doktorun haberine dayanarak korkarsa, orucunu sonra kaza etmek şartı ile bozabilir.

(Ömer Nasuhi Bilmen,Büyük İslam İlmihali,Oruç Kitabı)


"Kim hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar. Allah size kolaylık ister, zorluk istemez." (Bakara: 185)
 
İ Çevrimdışı

İbnAbbas

Üyeliği İptal Edildi
Banned
"Kim hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar. Allah size kolaylık ister, zorluk istemez." (Bakara: 185)

Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Mazeretler(2 mazeret zaten yukarıda geçiyor)


3-Bir kimse oruç nedeniyle helak olacağını veya duyularından birinin işlemez hâle geleceğini zanneder ve bundan korkarsa, orucunu açması vâcib olur. Bu durumdaki kişinin orucu devam ettirmesi ittifak*la haramdır.


Hanbeliler dediler ki: Sağlıklı kimsenin de bu durumda, hasta gibi orucunu açması sünnet olur. Devam ettirmesi mekruh olur.
Hanefiler dediler ki: Bir kişi hastalıktan salim olur ve fakat oruç tuttuğu takdirde hasta olacağına kuvvetli bir zanla inanırsa, orucunu aç*ması mubah olur. Ama bunun yanında bilfiil hasta olsa bile, oruca de*vam etmesi de mubah olur.
Malikiler dediler ki: Sağlıklı kişi, oruç nedeniyle helak olacağını veya şiddetli bir eziyet göreceğini zannederse, tıpkı hasta kimse gibi oru*cunu açması vâcib olur.
Şafiiler dediler ki: Kişi sağlıklı olur, ancak oruç tuttuğu takdirde hastalanacağını zannederse; orucu tutup zarar tahakkuk etmedikçe oru*cunu açması caiz olmaz.

Ramazanda oruç tutmaktan âciz olan ve fakat başka bir zamanda kaza etmeye muktedir olan kişinin, orucunu bilâhare kaza etmesi gerekir. Fidye vermesi gerekmez.

(Abdurrahman Cezirî,4 Mezhebe göre İslam Fıkhı,Oruç Bahsi)

 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Türkiyede 25 - 35 derecede çalışıyorum diye oruç tutmak istemeyen kişiye, oruç tutması halinde mezheblerin/alimlerin verdiği fetvaların şartlarını dikkate almadan; kişilerin kendilerince zann-i galib olarak oruc tutması halinde ölme /helâk veya sağlığının bozulması, hastalanma durumu söz konusu ise orucunu açmasına verdikleri delili ortaya sürerek oruc yemelerinin vebaline girmek, Ramadan orucunun önemini sulandırmamak gerekir.
Aynı işi yapan yüzlerce kişi sorunsuz oruc tutuyorken, kalblerinde maraz olan bazı kimselerin, hastayı görmeden ilaç yazan doktor misali ağır şartlara göre verilen fetvaları Türkiye'de normal hava sıcaklığı ve işlerde pratiğe dökenler; afrika ya da arab yarımadasında oruclu muslumanları hatırlamayanlardır.
 
İ Çevrimdışı

İbnAbbas

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Türkiyede 25 - 35 derecede çalışıyorum diye oruç tutmak istemeyen kişiye, oruç tutması halinde mezheblerin/alimlerin ferdiği fetvaların şartlarını dikkate almadan; kişilerin kendilerince zann-i galib olarak oruc tutması halinde ölme /helâk veya sağlığının bozulması, hastalanma durumu söz konusu ise orucunu açmasına verdikleri delili ortaya sürerek oruc yemelerinin vebaline girmek, Ramadan orucunun önemini sulandırmamak gerekir.
Aynı işi yapan yüzlerce kişi sorunsuz oruc tutuyorken, kalblerinde maraz olan bazı kimselerin, hastayı görmeden ilaç yazan doktor misali ağır şartlara göre verilen fetvaları Türkiye'de normal hava sıcaklığı ve işlerde pratiğe dökenler; afrika ya da arab yarımadasında oruclu muslumanları hatırlamayanlardır.

Şahıslar hakkında konuşmadım.Naklettiğim görüşler genel ifadelerdir.Yoksa şahıslar hakkında durumunu bilmeden böyle fetva vermek elbette doğru değil.Ayrıca bir kişinin durumu gerçekten yukarıda anlattığım gibiyse elbette bozabilir.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Şahıslar hakkında konuşmadım.Naklettiğim görüşler genel ifadelerdir.Yoksa şahıslar hakkında durumunu bilmeden böyle fetva vermek elbette doğru değil.Ayrıca bir kişinin durumu gerçekten yukarıda anlattığım gibiyse elbette bozabilir.
Nihat hatiboğlunun fetvasının (destek) sayfasına yazıyorsun
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
3-Bir kimse oruç nedeniyle helak olacağını veya duyularından birinin işlemez hâle geleceğini zanneder ve bundan korkarsa, orucunu açması vâcib olur.

Bir kimse oruç tutarak ölüyor yada şuurunu kaybedecek hale geliyorsa (ki ben Türkiyede sağlıklı bir kimsenin oruçlu olarak çalıştığı iş sebebiyle helak olacağına inanmıyorum, görmedim duymadım da) , orucu açtırmaktan önce çalıştığı işi açtırın!

Konu gereksiz uzadı, kapandı.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt