Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Nusra'dan Bm Açıklama

F Çevrimdışı

furkan

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

Salat ve selam Peygamber efendimiz (sav) ailesi ve ashabı üzerine olsun…

Bundan sonra;

Öncelikle Birleşmiş Milletler kurumu; zulmetmek, adaleti yıkmak ve halkları dolandırmak üzere uygulamaya koyulmuş bir kurumdan ibarettir. Birleşmiş Milletler İkinci Dünya Savaşının sonucuyla galiplere adanmak, devamında yönetilebilecek mağlup olan devletleri zapt etmeyi hedefleyen bir oluşumdur. BM tesis edildiği günden itibaren NATO ülkelerinin çıkarlarını gözetmektedir. Şu demek oluyor ki; Kuşkusuz NATO’da bulunan herhangi bir devlet kim olursa olsun bütün halklar üzerinde dilediğini seçme noktasında (seçme-veto etmek /çevirmen) hak sahibi olmaktadır. Ve işte bu nihai adaletsizliğin ta kendisidir. Ve yine işte bu nihai terörün ta kendisidir. NATO ülkelerinin yapmış olduğu bu antlaşmadan çıkan aşağılayıcı ve karartıcı kararlar halkların esir olmalarına yönelik olmuştur. Bu doğrultuda NATO ülkeleri hakları üzerine bina edilmiş 7. bölümü örnek verebiliriz.

“NATO ülkelerinin hedeflerine ulaşmak için kullanılmasını istediği durumlarda (Hava üsleri, ordular, askerler) aynı anda hareket edeceklerdir.” Velev ki bu hedeflerin kanunlarına anayasalarına tutarsız bir durum söz konusu olsun. Şayet herhangi bir ülkenin kanunları ve anayasaları NATO ülkelerinin kanunlarına ters düştüğü vakit NATO antlaşmalarına göre hareket edilerek karşı taraf hiçe sayılmaktadır. Ve yine bu demek oluyor ki; Kuşkusuz hangi devlet NATO ülkelerinin yasalarına ve yine terör devleti olan bu ülkelere üyelik etmiş olursa egemenliğini ve inançlarını terk etmiş olacaktır. Halkların itibarı ve haysiyeti zırh edinmek, NATO devletlerinin ayakları altındadır. Bakıldığında NATO üyesi olan Amerika kendi haklarını Müslüman Filistin halkları aleyhinde 75 defadan fazla kullanmış iken, bu haklarını kullanmadığı zaman dilimlerinde terör adı altında dünyada bozgunculuğu imar etmiştir.

Panamayı karıştıran Amerika! Vietnam’ı tahrip eden Amerika! İran’da inkılap yapan Amerika! Lübnan’ı işgal eden Amerika! Filistin halkını tanımayan Amerika! Irak’ı işgal eden Amerika! Afganistan’ı işgal eden Amerika!

Ama bunların hepsi birer gerekçe, çünkü Amerika bir NATO ülkesi… Oysaki bu yaşananların hiçbiri NATO ülkeleri antlaşmalarına uygun olması beklenemez iken NATO antlaşmasında bulunan 7.Maddeyi Halkları Müslüman olan devletlerin dışında herhangi bir yere kullanıldığını görmemekteyiz. Irak, Lübnan ve Libya’da Müslüman halkların kahredilişleri, esir alınmaları ve aşağılanmaları adına kullanmakta geç kalmadıkları gibi, Suriye’de ise bu madde kullanıldığında listenin altında ilk yer alan “NUSRET CEPHESİ” olmuştur. Peki yer almamız insanlık adına mıydı yoksa insanlıktan alıkoyma adına mı?!

Nusret Cephesi’nin kurulmasının başında bulunan nedenlerden biride Şam halkının savunulması ve üzerlerinde vakıa bulan Nusayri rejimi zulmünün son bulmasıdır. Bu halk olanlar karşısında öfkelenip zalim rejime cihada yöneldiklerinde “BM olduğu yerde durarak olaylara seyirci kalmıştır.” Bozguncu nizamın devamlılığını sürdürebilme ki zamanlarını uzatabilmek, almak, vermek, gelmek gitmek derken bunların hepsi hileydi ki fesatçılardan oluşan nizamın vaktini genişletip afetzede Şam topraklarında kalıcılıklarını sağlamış olsun. Sonra çıkıp dediler ki: “Eğer kimyasal silahlar kullanılırsa olduğumuz yerde durmayacağız.” Peki, ne oldu? Kimyasal silahlar kullanıldı… Hiçbir şey olmadı! Varil bombaları kullanıldı, hiçbir şey olmadı! İnsanlar katledildi, hiçbir şey olmadı! Rejim tarafından olası her şey uygulamaya sokuldu (katletmeler vs) bu durum karşısında BM ve Güvenlik Konseyi kör ve sağır bir şekilde oldukları yerde kaldılar. Sonra bizleri sürekliliği devamlı olan NATO antlaşmasının 7.Maddesine tabi tutarak “memnun” etmiş oldular.

Peki, Nusret Cephesi ne yaptı?

Nusret Cephesi Tağut rejime karşı cihad etmek üzere kurulmuş ve esas olarak Şam topraklarında mücadele etmeyi görev edinmiştir. Başka yerlerde mücahid faktörleri olabilir ve biz kesinlikle bu durumdan hoşnutsuzluk duymamaktayız. Fakat esas aldığımız bu cihad Şam topraklarındadır. Hiçbir savaşı yoktur ki Nusret Cephesi’nin savaş esnasında yüce bayrağı olması gerektiği yerde -en tepede- dalgalanmasın. Ve yine hiçbir özgürleştirilmiş bölge yoktur ki orada Nusret Cephesi’nin özgürleştirilmesi adına katkısı bulunmasın. Şüphesiz Nusret Cephesi bu uzun yürüyüşte 1000’den fazla şehit vermiştir. Bu şehitlerden 100’ü Allah azze ve celle’nin isminin yücelmesi ve rejim zulmünün Şam ehlinin üzerinden kalkması, güvenliklerinin sağlanması ve gerçek adalet yönetimi olan Allah’ın şeriatının kaim olması hasebiyle amel-i istişhadiye gerçekleştirmişlerdir. Nusret Cephesi’nin yapmış olduğu bu ameller BM nezdinde hiçbir önem taşımayıp aksine Şam halkına ve Nusret Cephesi’ne karşı öfkelerinin artmasına vesile olmuştur.

Bizler Nusret Cephesi olarak BM’in takındığı bu tavırdan yana bir sürpriz yaşamadık ve öncesinde de onlara ait (fiili ve kavli) yeni hiçbir şeyi kendimizde barındırmadık. Çünkü BM yalnızca küfür milletlerinin çıkarları doğrultusunda (sözde teröristler) için kurulmuş bir kurumdur. Vallahi Allah subhanehu ve teala bizlere küfür milletleri hususunda haber vermiştir ve şöyle buyurmaktadır:

“Şüphesiz kâfirler sizlerin apaçık düşmanlarınızdırlar.” (Nisa 101)

Bir başka yerde:

“Onların dinlerine tabi olmadığın sürece senden razı olacak değillerdir.” (Bakara 120)

Allah bizlere zaten bunlar hakkında haber vermiştir. Bizler Allah’ın sözlerini tasdik ediyoruz ve durum bundan ibaret iken nasıl şaşırabiliriz? Fakat bazıları var ki başlarına gelen musibetlere destek olmaları hususunda küfür milletlerinden yardım beklerler ve kuşkusuz bunlar Allah’ın kitabını okumayıp Allah’ın kitabından bihaberdirler. Allah azze ve celle bizlere şöyle buyurmaktadır:

“Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a ortak koşanlardan üzücü birçok söz işiteceksiniz.” (Ali İmran186)

Ve işte bunlar bazı üzücü kavillerdir.

Bizler Allah’ın izniyle cihadımızda Allah’ın dininin ve zulmün Şam halkının üzerinden kaldırılmasının dışında hiçbir şey bina etmeyeceğiz. Öyleyse Nusret Cephesi’nin NATO antlaşmasının 7. Maddesine tabi tutulması olayını anlıyoruz ki cepheye karşı cephe olmanın aksine Şam halkının sorunlarını ve karmaşıklığını hedef almaya, zalim rejimin bölgede oyunlarını uzatmaya ve zulümlerinde başarı sağlamaları için geciktirmek yoluyla duvar niteliği taşımıştır.

Bizler biliyoruz ki Batı dünyası ve BM yalnızca Şam topraklarıyla da sınırlı kalmayıp hiçbir bölgenin Allah’ın şeriatıyla yönetilmesini ve kararlılık göstermesini istememektedir. Ve yine bizler biliyoruz ki BM en çok İsrail devletine destek olmakta ve Şam topraklarında olabilecek şeriat yönetim şeklinin BM ürünü olan İsrail için tehdit oluşturacağını düşünmektedirler. Bunun için hiçbir şekilde Şam topraklarında bırakın “İslam Devleti”, İsrail devletinin maslahatı gereği istikrarlı bir Şam devletini dahi kabullenememektedir. BM nazarınca sorun savaş, sorun İslam olmakta, sorun Şam halkı, sorun Müslümanlar olmakta, sorun Yahudi devleti İsrail’in ve bir başka Yahudi olan rejimin güvenliğinin desteklenmesi olmakta. Bu maddelerde bulunan 7. maddedeki bu maddeye yönelik toplanmakta ve Nusret Cephesi’ni terör listesine katarak tehdit oluşturduğunu iddia etmektedirler. Oysaki sürekli ülkelerin güvenliğini tehdit eden Amerika devletidir ki onu yönlendiren Siyonist protestanlardır. Onlar bütün dünyayı arkalarına geçerek kullanmaktadırlar. Amerikan filoları ve füzeleri istediğini vurabilip istediğini vurmayabilmektedir. Şayet vurulanlar ve haklı olanlar bunu neden yaptıklarını sorduklarında kendilerini 7. Maddenin altında yer almış bulmaktadırlar. Bu kesinlikle adalet değildir ve bu nihai zulmün kendisidir.

BM haddi aşmakta ve zulüm noktasında dünyanın her yerinde hali hazırda var olmaktadır. Bizler Nusret Cephesi olarak; BM ister kararlarıyla bizlere övgüde bulunsun isterse de bizleri Şam halkından uzaklaştırmaya çalışsın, zulmün Şam halkının üzerinden kaldırılması ve adaletin kendisi olan Allah’ın şeriatıyla yönetilene kadar bu yolda Şam halkının yanında durarak devam edeceğiz. Bu münasebetle Şam kırsalında bulunan bütün mücahidlere ve gruplara şunu diyoruz; Bu kararda hüsrana uğramayın ve Allah’a olan güveninizi ve itimadınızı en yüce tutun. Bu kararın hiçbir zararı olmaz çünkü her şey Allah’ın elindedir. Zafer Allah içindir, Hamd ve İzzet Allah’a aittir. Salat ve Selam Efendimiz Muhammed(sav)’e ailesine ve ashabının üzerine olsun.

Ebu Firas Es-Suri – Nusret Cephesi
 
H Çevrimdışı

Habbab89

Üye
İslam-TR Üyesi
İnsanı rahatlatıyor bu sözler. ALLAH gide bilmeyenler ve özürü olanlar istisna olmakla gide bilen, gitmemesi için hiç 1 sebebi olmayan müslümanlara daha çok iman versin de onları cihad meydanlarına alsın. Zaten Yüce ALLAHın dilediklerinden başka hiç kimse bu mübarek meydanlara gidemez. ALLAH(s.v.t) hidayetimizi bizi oraya götüreceyi kadar artırsın. Amin, Amin, Amin.
 
Sayfullah at-Turki Çevrimdışı

Sayfullah at-Turki

حَسْبُنَا ٱللَّهُ وَنِعْمَ ٱلْوَكِيل
İslam-TR Üyesi
Güzel bir açıklama olmuş, BM'in asıl gayesini desifre etmiş. Tamamen ikiyüzlü, Amerika ve İsrail'in çıkarlarını koruyan, çıkarlarına göre zalim ile mazlumu görmezden gelen, asıl teröristlere terörist demekten çekinen tüm islami direnişlere terörizm diyen haçlı içgüdülerine göre de zalimi belirleyen bir kuruluştur BM. Sözde barışı sağlamak ister barıştan da kastı batıya teslim olmuş bir münafık topluluğu yetiştirip islami direnişlerin yok edilmesi. Hamas'a dahi tahammülü olmayandan ne beklenirki
 
Üst Ana Sayfa Alt