Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Okula Göndermenin Hükmü

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
A Çevrimdışı

Abu Huzayfe

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu konular öyle senin ele aldıgın gibi çocuk oyuncagına benzemez.. anladın mı ? ben daha bu konunun ilmini tamamiyle almadım.. fakat sohbetlerden dinledigim, ders hazırlarken üstün körü yazdıgım konulardan azbiraz bilgim var Elhamdulillah !
Misal :saglam bir musluman, saglam delil getirerek birini tekfir ettiginde .. Ayakta uyuyan muslumanlar gibi ' aaa tekfirci zihniyet işte.. pis sapıklar.. biz herkesle kardeşiz, kimseyi tekfir etmiyoruz, herkesin tağutu, şirki kendine olsun namazını kılıyo orucunu tutuyo.. bosver oda musluman' demem asla! haşa ve kella.. Allah subhanehu ve teala korusun..
Ayrıca sen kimsin muhattap alıyorsun yada almıyorsun.. biz burada hakkı tavsiye edip kötülükten nehyediyoruz elhamdulillah.. konusmak istemessen konusmazsın.. RasulAllah bu konularda nasıl davrandıysa öyle davranmaya çalısıyoruz..
Bu konular hassas konular.. bilip bilmeden ileri geri konusulmaz.. bütün okula gönderenleri tekfir ettim deyipte .. içinde bir tane yada iki tane .. mazur görülecek sebebi olan salih musluman varsa.. onların hakkına girilmez.. Allah azze ve celle korusun.. dedigim gibi konusma uslubuna adabına dikkat edelim..
 
A Çevrimdışı

Abu Isa

Üyeliği İptal Edildi
Banned
LAİK SİSTEMİN EĞİTİM VE ÖĞRETİM KURUMLARI


YAZAN: ABDULLAH TOPRAK


BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd Alemlerin rabbi, hakimi, düzenleyicisi ve sahibi olan yüce Allah’a olsun. O’nu över, O’na şükreder, ve O’ndan bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız.

Salat ve selam efendimiz, önderimiz, sevgilimiz ve öğretmenimiz olan Muhammed Mustafa’ya, ehli beytine, ashabı kiramına ve kıyamete kadar izini takip edecek mü’minlere olsun.

Allah’u teala kime hidayet vermişse onu saptıracak yoktur. Kimide saptırmışsa ona hidayet edecek yoktur.

Ey yüce Allah’ım, sen beni yaratan, beni yediren, beni içiren ve her türlü nimetlerle donatansın. Beni en güzel şekilde yarattın. Bana göz verdin, kulak verdin, ihtiyaç duyduğum hertürlü şeylerle süsledin. Ben biliyorum sen bana anamdan, babamdan, yardan ve hatta kendimden daha merhametlisin. Bana değer verip doğru yolu bulmam için peygamber gönderdin, kuran olan büyük hazineni indirdin, kendini bana tanıttırdın. Ancak ben hakkıyle sana kulluk yapamadım, şükrünü eda edemedim. Dinine hakkıyla sarılamadım.

Allah’ım senden utanıyorum. Senden özür diliyor ve senden bağışlanma istiyorum. Biliyorum ki senin kapına gelen bu aciz kullarını geri çevirmezsin, affedensin, bağışlayansın.

Değerli kardeşlerim Allah’u tealanın sayamayacağımız verdiği nimetlerden bir taneside çocuk nimetidir. Ve bu çocuklarla bizleri imtihan etmektedir. Cenabı Hak bir ayetinde:

“Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafat vardır.” (Enfal 28) buyurmaktadır.

Bu ayette Rabbimiz bizim çocuklarımızla ve mallarımızla sınandığımızı, eğer Allah’ı bu sayılanlardan daha üstün tutarak mallarımızı ve çocuklarımızı Allah’ın razı olacağı yola yöneltirsek bizlere büyük mükafatın verileceğini, aksi halde en büyük kayıp ve en büyük pişmanlık sebebi olacaklarını haber vermektedir.

Allah’u tealanın yardımı ve ikramıyla sizlere, günümüz tağutun okullarına çocuğu gönderip tahsil ettirmenin islamdaki durumu, bu fiilin doğru olup olmadığı konusunda bilgi vermeye çalışacağım. Söyleyeceğim doğrular Allah’tandır, onun için hamdeder, yanlışlarımda nefsimden ve şeytandandır. Onlar içinde Allah’u tealadan bağışlanma dilerim.
Konuya geçmeden önce “tağut” ve “laiklik”kelimelerinin ne anlama geldiklerini açıklayayım.

Tağut: Her sınırı aşan, şeytan, putlar anlamında kullanılır. Küfürde haddini aşan manasına da gelmektedir. Allah’tan başka ibadet edilen her şey tağuttur. Tağut, putlardan olabildiği gibi cin ve insanlardan da olabilir. Şeytanlar, Allah’ın şeriatı dışında hüküm koyan devlet yetkilileri, Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyen hakim, sihirbazlar, kahinler tağut sınıflarını teşkil eder.

Seyyid Kutub (r.a) tağut hakkında şunları söyler:
Tağut, egemenliğini Allah'ın dininden almayan, şeriata uygun olmayan her türlü yönetim ve hakkı çiğneyen her türlü düşmanlıktır..
Allah'ın egemenliğine, uluhiyetine ve rububiyetine yapılacak düşmanlık düşmanlığın en çetini, en adisi ve azgınıdır. Dolayısıyla bu düşmanlık onu tağut yapmaya en layık olan bir davranış biçimidir...
Tağut, sağduyuya ters düşen, gerçeği çiğneyen, Allah’ın kulları için çizdiği sınırı aşan düşünce, sistem ve ideoloji anlamına gelir. Bu düşüncenin, sistemin ve ideolojinin Allah’a inanmaktan, O’nun koyduğu şeriatından kaynaklanan bağlayıcı bir kuralı bulunmaz. İlkelerini yüce Allah’ın direktiflerine dayandırmayan her sosyal sistem, yüce Allah’ın buyruklarından kaynaklanmayan her kurum, her düşünce, her edep kuralı ve her gelenek bu kategoriye girer, bu kavramın kapsamına girer. Kim bütün bunları her ne hal üzere olursa olsun inkar edip, tek olan Allah'a iman eder ve onu hayatında ölçü bilirse kurtuluşa erer.. Kurtuluşu, o kopması olmayan sapasağlam olan kulpa tutunmakla gerçekleşir.
“Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir.” (Bakara 256)
Laiklik: Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Başka bir tabirle Allah’u tealanın sosyal, kültürel, eğitim, askeri ve ekonomik alanlarda hayattan uzaklaştırılıp karıştırılmamasıdır. Allah’a şirk koşulan Millet Meclisi’nde büyük harflerle yazılı olan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” laikliğin en önemli kuralını teşkil eder. Buda en büyük küfür ve Allah’a karşı yapılan en terbiyesizce bir davranıştır. Çünkü Allah’u teala :”Hakimiyyet sadece Allah’ındır” (Yusuf 40) buyuruyor. Başka bir ayette: “Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O'nundur .“ (A’raf 54) Kainata, güneşe, yıdızlara, dünyaya ve her zerreye hükmeden Allah, insanada hükmetmezmi? Hem Allah’ın mülkünde yaşayacağız, onun nimetlerinden istifade edeceğiz sonra onu hayatımıza karıştırmayacağız bundan daha büyük nankörlük ve daha büyük bir küstahlık olabilirmi? Allah’ım seni tenzih eder, senden bağışlanma dileriz.
Değerli mü’minler, sizlerde çok iyi bilirsiniz ki bu dünyaya gönderiliş amacımız imtihandır. Cinler ve insanlar sınanmak üzere gönderilmiştir. Mallarla sınav, canlarla, çocuklarla, hanımlarla, aşiretlerle sınav, makam ve mevki ile sınav, şeytan ve yandaşları ile sınav, savaşçı ve barışçı kafirlerle sınav, tağutlarla ve ekibiyle sınav ve hayatın her bir devresi ve durumuyla sınanacağız. Allah’ı, peygamberini ve onun yolunda cihadı üstün tutanlar kurtuluşa erecek, dünyayı ve içindekileri tercih edenler hüsrana uğrayacaktır.

“De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.” (Tevbe 24)

Bu ayette açık bir şekilde dünyevi değerlerin, akraba baskılarının, tahsilat ve iş istikbalinin, dünyanın aldatıcı fani güzelliklerinin Allah’a kulluğun, peygamber efendimize (s.a.v)’e tabi olmanın ve Allah yolunda cihad etmenin önüne geçiyorsa, Allah’ın azabını hak etmişiz, Allah katında fasıklardan isimlendirilmişiz anlamına gelir. Bunu istermisin ey mümin kardeşim? Allah’ın azabını beklemeyi istermisin? Yada üçgünlük geçici dünya hayatını ebedi cennetlerle değişmek istermisin?

Bilindiği üzere hak ile batıl savaşı, iman ile küfür savaşı Hz. Adem’in oğulları olan Kabil ve Habil döneminde başlamış, bu mücadele günümüze kadar gelmiş ve kıyamet kopana kadar devam edecektir. Batıl ehli her zaman hak ehlini sindirmeye ve yok etmeye çalışmıştır. Batıl ehli, hak ehlinin varlığına tahammül edememiştir. Kafirler, müslümanları kendi dinlerinden soyutlamadıkları müddetçe rahat etmeyecek ve davalarından vaz geçmeyeceklerdir.

Şu an biz müslümanların mübtela olduğu belalardan biride Tağutun okullarında çocuklarımızın ilmi tahsilat görmeleri, onların eğitim ve öğretimlerinde uzun bir müddet kalmaları. Gündüz onların terbiyesinde saatlerini geçiren çocuklar geri kalan terbiyelerini tamamlamak için akşam televizyon başında tamamlarlar. Çünkü yayın organlarıda onların eğitim planlarının en önemlisini teşkil eder. Neticede çocuğun terbiyesi ana babasına değil, laik tağutlara verilmiştir. (İnna Lillah Ve İnna İleyhi Raciun).

Şüphe duyulmaz gerçeklerden biride tağutlar karşılıksız olarak müslümanların çocuklarını okutup onları faydalandırmazlar. Eğitim ve öğretim için yaptıkları büyük harcamaların karşılığını beklerler.

“Gerçek şu ki, inkâr edenler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkâr edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır.” (Enfal 36)

Tağutların eğitim ve öğretim müesseseleri bizlere dışardan şirin görünür, masumane okuma yazma öğreten, kültürlü ve aydın nesiller yetiştiren ve insanlara parlak gelecek sunan kurumlar olarak hayal ettirilir. Dışı rahmet ama içi azap olan bu müesseselere, dünyaya tapan kişilerin gözlükleriyle değilde Cenabı Hakkın razı olduğu rabbani gözlüklerle bakarsak bu müesseselerin gerçek mahiyetlerini çok daha iyi anlarız.

Balın içine zehir katılarak öğrencilere bilgi sunan bu kurumlar, müslümanları öz kimliklerinden soyutlama kurumlarıdır. Bu kurumlarda ki hedef: Yeryüzünde fesadı yaymak, insanları haktan uzaklaştırmak, onları islamdan soyutlamak, yahudi ve hıristiyanların yeryüzüne rahat bir şekilde hakim olmalarını sağlamaktır. Günümüz islam coğrafyasında akıtılan müslüman kanları, işgal edilen müslüman toprakları ve kirletilen müslüman ırzları bunun açık bir delilidir. Bu cinayetleri işleyen Amerika, İsrail, İngiltere ve yandaşları, kuklaları olan adları Ahmet, Ömer, Abdullah gibi islami olan ancak kendilerinin islam ile ne uzaktan nede yakından alakası olmayan tağutların okullarında yetişmiş mürted kafirlerle yardımlaşarak ve onlardan destek alarak sağlamaktadırlar. Allah bize yeter, o ne güzel vekildir.

Tarihten günümüze kadar bütün beşeri sistemler hakimiyetlerini sürdürebilmek için çocuklar üzerinde çokça durmuşlar, onları kendi ideolojileri için bekçi olarak yetiştirmeye çok uğraşmışlardır. Bilhassa İslam karşıtı otoriteler çocukların İslam’a göre yetişmelerine tahammül edememişler, onların imandan ve Kur’an’dan uzak yetişmelerini sağlamak için eğitimlerini hassaslaştırarak ciddi boyutlarda kanunlar çıkarmışlardır.

İlk öğretimi mecburi sekiz yıl yapmaları ve hedefte bu sayıyı yükseltme düşüncesi bunun kanıtıdır.. Bir çocuğun fıtrat üzere olduğu ve dünyayı yeni yeni tanımaya çalıştığı en taze hafızanın varlığında ve bilgiyle doldurma çağında kendi küfri müesseselerine alarak beynini istedikleri malumatlarla doldurmak istemeleri ve vatandaşlarıda buna mecburi kılmaları ve bunun için bütçeden büyük paraları ayırıp harcamaları onların planını su üstüne çıkarır. Ağaç yaşken eğilir kaidesince, çocukları bu tağuti müesseselerde eğip tağutu seven ve koruyan nesil yetiştirmek bunların en birinci hedeflerini teşkil eder. Buna karşı çıkan ve çocuklarını okula göndermeyenlere karşı hukuki işlemler yapmaları yahut Allah rızası için üç beş küçük çocuğu alıp evlerde dinlerini, kuranlarını öğretmeye çalışan müslümanları cezalandırmaları böyle bir eylemi yasaklamaları, onların ne denli azgınlaştıklarını ve islama nekadar büyük bir düşmanlık beslediklerini gösteren en belirgin kanıtlardır.

Hz. Musa’nın döneminde yaşayan ve “Ben sizin en yüce rabbinizim” diyen Firavun’lar bile halklarına bu kadar baskılar yapmamış ve insan neslini bu kadar bozmamışlardır. O dönemdeki Firavun’lar, İsrail oğullarının doğan bebeklerini öldürüp ahiret alemine gönderirlerdi. Ama şu anki Firavun’lar, yeni doğan bebekleri bedenen öldürmüyor, onları dinsiz ve laik yetiştirerek ruhen öldürmeye ve ebedi cehennem üyesi yapmaya çalışmaktalar. Bu modern Firavun’lar, ilkel Firavun’lardan daha tehlikeli ve daha kötü değillermi? Eski Firavun’lar ölünce küfürleri biterdi, ama asrın Firavun’larının bıraktıkları ilke ve inkılaplarını mirasçıları yaşayıp yaşatmaya çalışıyorlar. Yaşamak istemeyenleride cezalandırıyorlar.

“Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resûlü'ne icabet edin.” (Enfal 24)

Allah ve resulü bizleri diriltecek şeylere çağırırlar.

“Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.” (Araf 179)

Tağutlar halklarının kalplerini öldürmeye, gözlerini ve kulaklarını sağır etmeye çalışırlar.

“Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkâr edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.” (Bakara 257)

Allah’u teala aydınlığa ulaştırır, tağutlar ise karanlıklara boğarlar...

İçinde yaşadığımız coğrafyada Kemalist düzen İslam’a karşı olan eğitim sistemini kendi amentüsüne göre tanzim edip insana dayatma niteliğinde uygular olmuştur. Maksadı bellidir; tek tip insan yetiştirip çocukların beynine putperestliği sokmaktır. Zaten eğitim sürecindeki süreç iyice tahkik edilirse hep küfre götüren sözler ve küfre götüren amellerle dolu olduğu görülür. T.C. ‘nin eğitimle ilgili yaklaşımının hangi düzeyde olduğunu göstermesi açısından bazı anayasa maddeleri, kanun, yönetmelik… v.s aşağıya çıkarılmıştır:


Milli Eğitim Temel Kanunu, Kanun No;1739,

Madde 2-a) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesi bulunan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar yetiştirmek.

Madde 12- Türk milli eğitiminde laiklik esastır.

Madde 15- Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır.

Madde 43- İlkokulun Eğitim ve Öğretim İlkeleri
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretiminin Genel Amacı, İlköğretim ve Ortaöğretimde öğrenciye, Türk milli eğitim politikası doğrultusunda, Genel Amaçlarına, İlkelerine ve Atatürk’ün Laiklik ilkesine uygun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi ile, ilgili yeterli temel bilgi kazandırmak… Böylece Atatürkçülüğün, insan sevgisinin pekiştirilmesini sağlamak, faziletli insan yetiştirmektir.

DERS KİTAPLARI

Eğitimde kullanılan ders kitaplarının tümü amaçlarını gerçekleştirmek için düzenlenmiş bir araç olarak görülür. Bu sebeple de İslam’ın küfür ve şirk olarak baktığı bilgilerle doludur. Çünkü genel olarak kitapları hazırlayanlar islamla pek alakası olmayan çoğu laik kemalist düşünceye sahip olan insanlardır, yahut batıdan aldıkları bir takım islam’a aykırı bilgilerle doludur.

Tarih bilgilerinin çoğu yalanlarla doludur. İslam ile alakası olan devlet ve yönetimler kötü olarak gösterilmeye çalışılır. Yahudi ve Hıristiyan dünyası olan Avrupa ve batı ülkeleri her zaman övülerek, bu milletlerin laiklik ve demokrasi sebebiyle ilerledikleri, çağdaş ve medeni oldukları vurgulanıp yönetimde ve hayat anlayışında onları taklit edilmeleri sevdirilmeye çalışılır. Dikkat edilirse Tağut okullarında okuyup üniversiteyi bitirenler eğer islam ile tanışmamışlarsa bu öğrenciler Avrupa hayranı olmakta, peygamber efendimiz (s.a.v) dönemindeki Asrı saadet islam devleti, Emeviler, Abbasiler ve hatta ataları olan Osmanlı devletine bile soğuk bakarlar. Çünkü bu devletlerin islam ile bağlantıları vardı. Ama kafasına kötü olarak işlenmiştir. Bu kişi avrupaya gidecek olsa kendisinin müslüman olduğunu söylemekten utanır. Çünkü okullarda ona belki farkında olarak belkide farkında olmayarak islam düşmanlığı enjekte edilmiştir. Genel olarak öğrenciler şeriat kelimesinden korkarlar. Çünkü şeriat onlara barbar milletlerin yaşayış türü gibi medeniyet ve ilimden yoksun olarak bir birlerini acımasızca ezen insanların hayat düzeni olarak lanse edilmiştir. Şeriat denince akıllarına hocaların ve şeyhlerin devlet makamlarında hakim oldukları, istediklerinin kolunu kestikleri, istediklerini taşladıkları ve hep gerici bir hayat yaşamayı ideal gören devlet yapısı olarak tasavvur ederler. Aslen şeriat Allah’ın egemenliğine dayanan bir hayat nizamı olduğunu, bütün kulların tağutlaşmış insanlara değil sadece Allah’a kulluk yapmaları gereken ilahi bir hayat nizamı olduğunu bilmez, kafasına laiklik işlendiği için, din ayrı siyaset ayrı, islam ayrı devlet ve hayat nizamı ayrı diye düşünür.
Yine bu derste Atatürk o kadar çok anılırki, onun anıldığının onda biri kadar peygember efendimiz (s.a.v) ve sahabesi anılmaz. Güvenilir bir kaynak bana haber verdi. İlk okulda öğretmen çocuğa sorar: Oğlum, peygamberimiz kim?
Çocuk: Peygamberimiz Atatürk’tür, cevabını verir.
Zavallı çocuğun kafasına Atatürk sevgisi o kadar çok işlenmeye çalışılırki, nerdeyse (haşa) bizi yaratan odur diyecek hale gelir.


“Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersine gelince, aslen ne din nede ahlak ile alakası olmayan bir çok bilgilerle doldurulmuş, Laikliğin ve Kemalizmin dine aykırı olmadığı bilakis din ve inanç hürriyetini koruduğunu anlatır. Her bir yurttaşın bu küfür üzere kurulmuş vatanını çok sevmesi ve canını laik ve demokrat olan bu vatan ve bayrak uğruna seve seve feda etmesi gerektiği anlatılır.

Tağuti rejime bağlı camilerde, karşımıza sinek kaydı tıraşı ve batının taklid semerisi olan kravatla çıkıp, vaaz ve hutbelerde Allah düşmanlarını övmesi, kurdukları laik devleti övmesi ve bekası için dua etmesi hatta bu kişilerin neredeyse fatihayı bile okumakta acziyet sergiledikleri görülürse şaşırmamak gerekir. Çünkü neticede bu imamlar bu devletin din ve ahlak dersini okumuşlar, imam hatiplerde verilmiş din dersleriyle yetişmişlerdir.


OKULLARDA İŞLENEN BAZI KÜFÜR SÖZ VE BİLGİLER

•Atatürk sevgisinin çocuklara aşırı derecede enjekte edilmesi,

•İslam ve Müslüman düşmanlarının övülmesi,

•İslamın temel rüknü olan Hilafet makamının küçük gösterilmesi, Allah’ın hükümleri olan şeriatın kötü ve korkunç gösterilmesi,

•Atatürk’ün devrimlerine karşı çıkan İslam ulemasının ve müslümanların bozguncu olarak tanıtılması,

•İslam’i olan kılık kıyafeti, sakalı, çarşafı gerici ve çağ dışı olarak tanıttırmaları,

•Kur’an’ın doğru dediği şeyleri yanlış, yanlış dediği şeyleri doğru göstermeleri,

•Darvin, Aristo,…vb. felsefesinin ölçü olarak alınması,

•İlk çağlara ait verilen bilgilerde kasıtlı yanlışlıklar yapılması, ilk insanların konuşma bilmemesi, yazının Sümerler zamanında bulunması, Arşimet suyun kaldırma kuvvetini bulduktan sonra gemi yapımının öğrenildiği,..vb.gibi.

•İslam düşmanı olan tağutların ve ideolojilerinin sevilip saygı ve bağlılık içerisinde bulunulması gerektiği, İslam yerine demokrasi ve laiklik dininin benimsetilmesi,

•Cahili ve küfür olan resmi bayramları 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ve 10 Kasım gibi islamın kaldırıldığı ve Yüce Allah’ın hayat sisteminden uzaklaştırdığı bayramları öğrencilere kutlattırmaları,

●10 Kasım Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde, Atatürk’ü sevdiklerini ve onun izinden gittiklerini ıspatlamak amacıyla öğrencilere saygı duruşu yaptırmaları,

●Her hafta başı ve sonu, küfür üzerine kurulmuş olan bu devletin varlığını ve sevgisini pekiştirmek için istiklal marşının okutulması ve bu devleti sembol eden bayrağı göklere çekip ona saygı duymayı sağlamaları,

•Her sabah sınıflara girerken küfür içeren andı okutmaları; “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım, ilkem küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene.”!

İşte bu ve buna benzer, tamamiyle küfür içeren ve müslümanı dininden çıkarıp mürted kılan bu fiilleri öğrencilere mecburi olarak yaptırmaktadırlar ve yapmayanlara çeşitli disiplin cezaları vererek onları bu potada eritmeye çalışırlar.

Ayrıca okullar ahlaksızlık, fuhuş, uyuşturucu bağımlılığı, içki ve sigara gibi kötü alışkanlıkların yayıldığı kurumlar haline gelmiş, bir çok ailenin çocuğu buralarda dinini ve benliğini kaybetmiştir. Birçok baba çocuklarının asiliğinden, saygısızlığından ve dine olan uzaklığından şikayet etmektedir. Sebebini uzaklarda aramasına gerek yoktur. Bu kişi çocuğunu tağutların okullarına göndermekle hem kendini hemde çocuğunu kendi eliyle ateşe atmıştır.

Şu anki ders programlarında cinsellik dersleride verilmektedir. Aslen kız erkek karışık olan sınıflarda, öretmenlerinde bayan ve erkek diye iki cinsiyeti oluşturmaları, bayan öğretmenlerin ve kız öğrencilerin çok açık giyinmeleri fesadın nekadar korkunç bir seviyede olduğunu göstermezmi?

Güvendiğim bir müslüman dedi ki: İmam Hatip Lisesinde okurken, kız ve erkek öğrencilerin karışık olduğu sınıfta öğretmen, bir kız öğrenciyi kaldırdı ve kadınların aybaşı adetlerinin nasıl olduğunu anlatmasını istedi. Kız öğrenci erkeklerinde olduğu bu ortamda utana, utana ay başı halini anlattı.

Öğrencileri bozmak için konmuş olan müzik dersi, okul dışında yapılan piknikler, öğrencilerin kız erkek bir araya gelerek düzenledikleri eğlence ve doğum günü kutlamaları, bazı sınıflarda kızları ve erkekleri yan yana oturtmaları, öğretmenlerin çoğunun din ahlakından yoksun olmaları, küçük yaştaki çocukları ne denli etkileyip bozmaya çalışan unsurlar olduğu görülmezmi? Liselerde vuku bulan zina olayları, hamile kalan küçük kızlar, bakireliği giderilen, namusu kirletilen kız sayısı az rakamlarla ifade edilmemektedir. Kızlar sebebiyle kavga eden, birbirlerini yaralayan ve hatta birbirlerini öldüren ve intihar vakıalarını neredeyse hergün duyarız.

Aslen bu fesad okullarında ömür kaybı yaşanmaktadır. Sekiz senelik eğitim süreci olan ilk öğretim, çocuğun dini eğitim görmesini engellemekle beraber, iki senede daha fazla alacağı bilgileri sekiz seneye yaymışlardır. Hedefleri, çocuğu kendi kontrollerinde tutmaları, onu her zaman göz önünde bulundurmalarıdır.

Eski selefi salihin çocukları yedi veya sekiz yaşına varırlarken kuranı, on iki yaşlarına geldiklerinde hadislerden büyük bir bölümünü ezberliyorlardı. Bununla beraber okuma yazma, hesap ve dünyevi ilimleride öğreniyorlardı. İmam Şafi (r.a) 19 yaşındayken bugün t.c nin enbüyük müftüsünün bile anlayamayacağı meslelerde fetvalar vermeye başlamıştır. İbni Teymiye (r.a) oda 19 yaşında fetva koltuğuna oturmuştur. 38 yaşında vefat eden İmam Nevevi (r.a) in eserlerini t.c nin en büyük müftüleri bile okuyup anlamaktan acizdirler. Aslen avrupaya ilmi ve medeniyeti götürenler müslümanlardır, tarih okuyanlar bunu gayet iyi bilirler. Günümüzde niçin derin alimler yetişmiyor acaba? Sebebi, bu ümmetin çocukları tağutun okullarında harcanmalarından başkasımıdır acaba?

İlk okula bile giden çocuklara, büyüyünce ne olacaksın sorusu yöneltilirken: Doktor olacağım, mühendis olacağım, öğretmen olacağım v.s cevaplar verirler. İslama uygun doktor, mühendis, öğretmen güzel şeyler. Ama malesef hiç biri, ben alim olacağım, mücahid olacağım, şehid olacağım demiyor. Çünkü çocuğun kafasına gelecek derdi, rızık korkusu yerleştirilmiş, sürekli dünya kaygısı sokulmuştur. Bu çocuğa okulda iman, Allah sevgisi, ahiret kaygısı verilmemiştir...

Müminlere ben sadece nasihat ederim, tebliğ ederim. Ey Allah’a iman etmiş, Allah’u kul olmayı isteyen kişi!

Allah’u Teala şöyle buyurmaktadır; “Ey iman edenler! Kendinizi ve aile fertlerinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim 6)

Ey mümin insan! kendini ve aileni bile bile ateşe atma!, buna hakkın yok. Hem kendine hemde ailene zulmetme... Geçici üç günlük dünyayı, ebedi cennetlere tercih etme...

Müşrikler rızık endişesi yada namus korkusuyla kız çocuklarını elleriyle diri diri toprağa gömerlerdi, sende daha kötüsünü yapıp bile bile çocuklarını ellerinle ateşe atma...

İbnil Kayyim (r.a) derki: Kim çocuğunu ihmal ederse, onu başıboş bırakırsa, ona en büyük kötülüğü yapmış olur. Bir çok çocuğun kötülüğü babalardan türemiş, ihmalkarlıklarından kaynaklanmıştır. Onlara dinlerinin gereklerini, farz ve sünnetlerini öğretmemişler, küçükken onları kaybetmişlerdir. Bu kişiler hem kendilerine fayda verememişler, hemde büyüdüklerinde babalarına fayda sunamamışlardır. Bazı babalar asi olan çocuklarını kınadıklarında, çocukları şöyle demiş: Babacığım sen bana küçüklüğümde kötülük ettin, bende sana büyüdüğümde kötülük ettim. Küçüklüğümde beni kaybettin, yaşlılığındada ben seni kaybettim!...
Resulullah efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır; “Her biriniz bir çobandır ve her biriniz sürüsünden sorumludur…” (Buhari)
Sen çoluk çocuğunun çobanısın. Çoban, hayvanlarını bile kurtlardan korumak için her türlü mücadelede bulunur, sen eşrefi mahlukat olan çocuklarını tağutun kurtlarına yem etme!
Ne yapayım? çocuklarım cahilmi yetişsin? deme. Hz.Resulullah (s.a.v) ve bir çok güzide arkadaşları okuma yazma bilmezlerdi ama dünyayı ilim ve irfan ile doldurdular.
Çocukların gelecek rızık korkusundan korkuyorsan sana Allah’u tealanın şu ayetini hatırlatırım:
“...yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını biz vermekteyiz...” (Enam 151)
“Yeryüzünde hiç bir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın” (Hud 6)
İşte bu anlatılan olumsuz şeyler sebebiyle Allah’tan korkan ve hakkiyle çocuğuna değer veren bir Müslüman çocuğunu tağutların okullarına gönderemez.


ÇOCUĞU TAĞUTLARIN OKULLARINA GÖNDERMENİN HÜKMÜ

Hiç şüphe yokki bu anlatılan yapıdaki okullara çocukları göndermek caiz değil, haramdır.

Buhari’nin Enes (r.a) tan rivayet ettiği sözde, Enes sahabelerden sonra en hayırlı nesil olan Tabilere şöyle dermiş: “Sizler bir takım şeyler işliyorsunuz ve o sizin gözünüzde kıldan daha incedir. Ama bizler Hz.Resulullah (s.a.v) döneminde onu helak edici günahlardan sayardık.”

Yukarıda okullarla ilgili anlatılan olumsuz şeyler az ve özdür. Okullardaki mevcut kötülükler çok daha fazladır.

Bu tip okulların haramlılığı konusanda şüphe yoktur. Peki bu anlatılan küfür amelleri işlendiği vakit hem giden çocuk hemde gönderen velisi kafir olurmu?

Yukarıda anlatılan küfür amellerine bulaşan, söz ve amellerle yapan kişi küfre girer.

Çünkü kişinin islamı, ancak tağutları reddederek ve şehadet kelimesini bozan unsurlardan uzak durarak sabit olur, aksi halde şehadet kelimesini bozan unsurları işleyen kişinin imanı kabul edilmez.

Bu küfür ameller işleniyorsa, hazır bulunupta inkar etmeyen yada o mekanı terketmeyen kişilerde aynı hükmü alır.

Delil: Allah’u Teala Nisa Suresi 140.ncı ayetinde şöyle buyurur:

“O, size Kitapta: "Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır.”

Bu ayet gereği bir müslüman Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini, yahut alay edildiğini yahut kafirlerin ve küfrün yüceltilip övüldüğü mekanlarda bulunmaması gerektiği, bulunursa aynı suçta bir olmaması için o mekanı terketmesi gerektiği veyahut itiraz edip hakkı beyan etmesi gerektiği emrediliyor. Aksi halde o müslümanın o küfre giren kişilerle beraber küfre gireceğini ayet haber veriyor.

İmam Kurtubi bu ayetle ilgili olarak şunu söyler: “Bu ayet gereği günah işleyen kişilerden günah işleme esnasında uzak durulması gerekiyor. Çünkü onlardan uzak durmayan kişi günahlarına rıza gösteriyor anlamına gelir. Küfre rıza göstermek küfürdür. Allah’u Teala “sizde onlar gibi olursunuz” buyuruyor. Kim masiyet meclisinde oturursa ve yapılanı inkar etmezse, günahta ortak olur. Masiyeti işlerken yahut konuşurken karşı çıkıp inkar etmesi lazım. Eğer inkar edemiyorsa bu ayetin muhatabı olmaması için o meclisten kalkıp terketmesi gerekir. Rivayetlere göre Halife Ömer Bin Abdülaziz (r.a) döneminde içki içen bir gurup yakalanır. Onlardan birisi için, bu oruç tutmuş denince; “onuda cezalandırın çünkü Allah’u Teala (sizde onlar gibi olursunuz) buyuruyor” der. Masiyete rıza göstermek masiyettir, bu sebeple yapan ve rıza gösteren aynı cezaya çarptırılır, taki beraberce helak olsunlar.”


Okula giden ve bu sayılan küfür amellerine bulaşan çocuğun hükmü:

Çocuk erginlik çağına ulaşmışsa, bu amellere bulaştığı zaman kafir olur.
Eğer çocuk erginlik çağına ulaşmamışsa:

●Hanefi alimlerinden Ebu Yusuf, Şafi ve Ebu Hanife’nin bir sözüne göre ve İmam Ahmed Bin Hanbel’in bir görüşüne göre çocuk mürted olduğu zaman itibara alınmaz çünkü erginlik çağına ulaşmamıştır, dolayısıyla o mükellef değildir.

●Ebu Hanife’nin diğer sözüne göre, Hanefi alimlerinden İmam Muhammed, Hanbeli mezhebinin meşhur görüşü ve Maliki mezhebine göre çocuk mürted olur.

Ancak bu çocuk küçük yaşta öldürülmez, erginlik çağına ulaşınca tevbe etmezse öldürülür. İmam Şafi’ye göre erginlikten sonrada öldürülmez iman etmesi emredilir.

Okula gönderen velinin hükmü:

Hadiste buyrulduğu gibi her bir insan çobandır ve her bir çoban güttüğünden sorumludur. Veli, çocuğundan sorumludur ve çocuğuna karşı görevlerinden hesaba çekilecektir. Nasılki bir veli çocuğunu ibadete yönlendirdiği zaman çocuğun yapacağı sevaplarda veliside sevap kazanıyorsa, çocuğunu haram şeylere yönlendiren velisi harama girmiş ve günahta ortak olmuş sayılır. Bunun gibi çocuğunun kesin küfre ve harama düşeceğini bildiği halde, küfür içeren şeylerden uzaklaşamayacağını bildiği halde okula göndermesi veliyi dolaylı olarak küfre sokar. Çünkü “küfre rıza küfürdür” kuralınca velisi küfre rıza göstermiştir.

Bir ayette Rabbimiz (c.c) şöyle buyurmaktadır:

Za'fa uğratılanlar büyüklük taslayanlara: "Hayır, siz gece ve gündüz hileli düzenler (kurup) bizim Allah'ı inkar etmemizi ve O'na eşler koşmamızı bize emrediyordunuz" dediler. Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını saklarlar; biz de inkâr edenlerin boyunlarına halkalar geçirdik. Onlar, yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı? (Sebe 33)

Çocuğunu okula gönderen ve onu mecbur eden kişi kıyamet gününde bu ayetin muhatabı olur. Çünkü çocuğunun küfre gireceğini, okulda inancının ve ahlakının bozulacağını ve günah işlettirileceğini bildiği halde onu yinede gitmeye mecbur ediyor.

Kıyamet gününde kendi günahlarının tümünü ve bilgisizce saptırdıklarının günahlarının bir kısmını yüklenmeleri için. Bak, ne kötü yük yükleniyorlar. (Nahl 25)

Çocuğun velisi, çocuğunu zorladığı günahları yüklenir.

Şöyle bir itiraz gelebilir: Velisi küfre rıza göstermiyor, nasıl olurda onuda bu günaha ortak ederiz. Cevaben deriz ki: Eğer küfre rıza göstermiyorsa o halde çocuğunu okuldan çeksin, göndermesin. Onu okula her gün göndermesi, gitmek istemese bile çocuğunu gitmeye zorlaması hatta okulu terkettiğinde onu cezalandırması rızasının varlığını açıkça göstermezmi? Dili ile ben razı değilim dese de, ameli onu yalanlamazmı?!

Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Sizden biri bir münker görürse onu eli ile değiştirsin. Eğer gücü yetmezse dili ile değiştirsin. Eğer gücü yetmezse kalbi ile buğzetsin. Buda imanın en düşük halidir.” (Müslim)

Peygamber efendimiz (s.a.v) in sözüne göre münkeri gören eli ile, gücü yetmezse dili ile, gücü yetmezse kalbi ile inkar etmesi emrediliyor. Peki kalbi ile insan münkeri nasıl inkar eder? Kalbi ile münkeri kötü görerek, sevmeyerek, nefret ederek olur. Ve bu nefretini o mekanı terkederek gösterir. Madem eli ve diliyle değiştiremedi. O zaman bedenen o mekanı terkederek kalben inkar ettiğini ıspatlar. Hem kalben inkar etmesi hemde o haramın işlendiği yerde oturması çelişki arzeder. Bir çocuğun uzun seneler münkerleri göre göre, işleye işleye kalbinde o münkerleri inkar etme duygusu kalırmı? Zamanla onları normal görmeye başlar. Buda imanının zamanla yok olmasına sebebiyet verir. Çocuğun velisi okulların küfrünü gördüğünde onu eliyle değiştirmesi lazım, eğer buna gücü yetmezse dili ile eğer bunada gücü yetmezse kalbi ile buğzeder. Kalbi ile buğzettiğinin delili olarakta çocuğunu oraya göndermez. Gönderiyorsa, demekki kalbi ile nefret etmiyor anlamını içerir.

Özellikle kız çocuklarını okula gönderenlere deriz ki: Senin kızın tağutların belirlediği kıyafeti giymek, saçlarını açmak ve eteğini diz boyunda hatta dahada kısaltmak zorundadır. Hergün bir sürü erkekle aynı sınıfta ve hatta belki yan yana oturacaktır. Kurtların koyunlara baktığı gibi, kızın erkeklerin nazarına maruz kalacaktır. Sen bu halinle acaba Peygamber efendimiz (s.a.v)’in buyurduğu hadise maruz kalmazmısın:

“Kıyamet gününde üç kişi vardır ki cennete girmezler ve Allah’u teala üç kişiye bakmaz. Ana babasına asi olanlar, deyyus olanlar ve kendini erkeğe benzeten kadınlar.” (Müsned Ebu Ya’la)

Yine Müslim’in rivayet ettiği hadiste peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

“Benden önce Allah'ın hiç bir ümmete gönderdiği bir peygamber yoktur ki, o Peygamberin, ümmetinden Havarileri ve sünnetine tâbi olan, emrine uyan ashabı olmasın. Kıssa şu ki, sonra onların ardından, yapmadıklarını söyleyen ve emrolunmadıklari şeyleri yapan bir takım kötü nesiller meydana çıkar. İşte kim bunlara karşı eliyle cihad ederse o mü'mindir. Kim onlara karşı diliyle cihad ederse o da mü'mindir. Kim onlara karşı kalbiyle cihad ederse o da mü'mindir, Amma bunun ötesinde imandan bir hardal danesi de yoktur.”

Bu hadiste Peygamber Efendimiz (s.a.v) kalbiyle cihad etmeyenlerde, hardal danesi kadar imanın kalmayacağını haber veriyor. Konu bu kadar ciddiyet arzeder.



Bu konuda bazı alimler şöyle demiştir:

Bu aktaracağım sözler arap alemindeki devlet okulları için söylenmiş sözlerdir. Hiç şüphesiz Arap ülkelerindeki okullarla, Türkiye’deki okullar karşılaştırıldığında, Türkiye’deki okulların küfürde ve haramlarda çok daha fazla ileri gittikleri müşahade edilecektir.

●Küfrün yaptırıldığı günümüzün tağuti okullarına çocuğunu gönderen veli küfre girer. (Şeyh Mahmut Abdulaziz Yusuf)

●Tağutların okullarına buğzeder ve sakınmaya davet ederiz. Okula, öğrenmek yada öğretmek amacıyla girenleri hemen tekfir etmeyiz. Ancak bu kişiler küfrü işler yada ortak olur yada caiz görür yada ona davet ederse o zaman tekfir ederiz. (Ebu Muhammed Elmakdisi)

●Tağutların okullarına gidip küfür ameli işleyen, erginlik çağına ulaşmamış çocukları tekfir etmeyiz. Ancak erginlik çağına ulaşmışsa ve küfür amellerini işlerse tekfir ederiz. Kesin küfür ameli işlettirileceğini bildiği halde çocuğunu okula gönderen velilerde zahiren küfre girerler.
(Şeyh Ebumeryem Abdurrahman bin Tela’a Elmihlif)

●Bu okullar islam ve müslümanlar için en tehlikeli ve en zararlı kurumlardır. Gençlerden dinlerini ve inançlarını almak, ahlaklarını yok etmek, onları kafir ve dinsiz yapmak için kullanılan en önemli araçlardan sayılırlar. (Şeyh Ahmed Bin Muhammed Sıddık Gimari Elhaseni)

●Şu anki okullarda okutulan ders programları, açıkça cahiliye boyası ile boyanmıştır. Bizleri dinlerimizden uzaklaştırmak amacıyla düşmanlarımız tarafından konmuştur. Bu müfredatlarda vatancılık, milliyetçilik, laiklik ve sosyalizm propagandası yapılmasa, Allah’ın şeriatıyla hükmetmeyenleri övmeseler dahi günah olarak yeterli gelirdi. Fakat gerçekte hiçbir eğitim merhalesinde bununla yetinilmez, beyinlerde dine muhalif kültür ve ilim oluşturulur. Kulları Allah’a ibadet etmekten çıkarmak onların son hedeflerindendir.
(Şeyh Muhammed Kutub)

●Ders programları islama uygun değildir. Bozukluk üstüne kurulan herşey bozuk olur. Buna binaen islama ters düşen yanlışlarda, sonuç itibariyle var olacaktır. Atasözünde dediği gibi: “Kötü rüyalar görmek istemeyen, mezarların yanı başında yatmasın.” İslama tutunmak isteyen, islama muhalif hiçbir eğitim müessesesine girmesin! (Muhammet Nasır)

Bazı Şüphelerin Aydınlatılması: Biri, “Bazı kişiler çocuklarını küfür içeren hallerden koruyorlar, küfür işlememeleri konusunda sıkı sıkı uyarıyorlar ve bizim çocuklarımız bu sayılan şeylere bulaşmıyorlar o halde küfre niçin girsinlerki?” derlerse, bizlerde deriz ki: Eğer durum şayet dediğiniz gibi ise, yani çocuğun seneler boyu hiç bir küfür içeren amele bulaşmıyorsa, kendini hep koruyorsa, islama muhalefet eden konularda itiraz ediyor veya o mekanı terkediyorsa o zaman o ve velisi küfre girmezler. Ancak işlediği haramların günahını taşırlar.

Fakat şu noktayı sorgulamamız lazım: Gerçekten bir çocuk seneler boyu istiklal marşına katılmaz, her gün sabah okunan andımızı okumaz, küfrün bayramlarına iştirak etmez, Atatürk’ün övüldüğü meclislerde oturmaz veyahut itiraz eder, öğretmenlerden ve öğrencilerden çıkan her türlü küfür ve şirk konuşmalarına itiraz eder veya kalkıp o meclisi terkedebilirmi? Hem küfrü inkar etmesi için küfür içeren davranış ve konuşmaları diğerlerinden ayırt edebilmesi için ilim üzere olmalıdır. Böyle bir halde olan bir öğrenci görülmüşmüdür? Yada ona bukadar özgürlük verecek bir okul varmıdır? Ben buna inanmıyorum ve buna hayal diyorum.

İkinci bir itiraz şöyledir: Çocuklarımız okumasınmı? Cahilmi kalsınlar? Doktor, avukat, mühendis yetişmesinmi?

Deriz ki Hz.Resulullah (s.a.v) ve sahabesi Ebucehil gibi tağutların okullarında okumamışlardı, hatta bir çoğu okuma yazma bilmezlerdi, peki onlar cahilmiydi? Haşa kim bunu söyleyebilirki, onlar cihanı ilim ve irfan ile doldurdular. Filozofların yapamadıkları faydanın yüzlerce katını beşeriyete sundular. Hem okumasınlar demiyoruz ki, ilim öğretmek için bir araya gelelim, evlerde v.s imkanlara göre çocuklarımıza okuma yazma öğretelim, din bilgisi verelim ve müslüman hocalar bulup onlara ders verdirelim. Gerekirse okutacak mekanlar bulunca hicret edelim. Paramızı bu konuda Allah için feda edelim. Kıyamet gününde, sen çocuğunu tahsilli yaptınmı yoksa yapmadınmı? yiye sorulmayacağız. Siz çocuklarınızı ve kendinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten korudunuzmu, dininizi öğrenip yaşadınızmı? Allah’a kulluk ettinizmi? diye sorulacağız.

Üçüncü itiraz: Devlet, okutmamızı mecburi kılmıştır ve okutmayanlar hakkında yasal işlemler yapılmaktadır. Cevaben deriz ki: Bu küfre girmemiz için bir ruhsat değildir. Bu sorunu aşabiliriz. Bu sorunu aşmak için mücadele vermeli gerekirse yurdumuzu, barkımızı bu uğurda terkederek hicret etmeliyiz. Aksi halde Mekke’de kalıp hicret etmeyen müslümanlar hakkında inen ayet hakkımızdada tatbik edilir:

Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki: "Nerde idiniz?" Onlar: "Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik." derler. (Melekler de:) "Hicret etmeniz için Allah'ın arzı geniş değil miydi?" derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o? (Nisa 97)

Bizler cenneti ucuz zannediyoruz. Hayır cennet sandığımız gibi ucuz değildir. Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “İyi bilinki Allah’ın eşyası pahalıdır. İyi bilinki Allah’ın eşyasıda cennettir” (Tirmizi)

Bizler cennet için mücadele vermezsek, malımızı canımızı bu uğurda feda etmezsek neyin karşılığında cennete girebilirizki? İmanları sebebiyle ateşe atılan Ashabı Uhdut’u hatırlayalım, imanları sebebiyle yurtlarını ve barklarını bırakıp mağaraya sığınan Kehf sahiplerini hatırlayalım, İmanları ve dinleri sebebiyle önce Habeşistan’a, sonra Medine’ye hicret eden sahabeyi kiramı, Hicret etmesini engellememeleri için bütün servetini müşriklere bırakan Ebu Suheyb Elrumi’yi hatırlayalım! Bunlar birer teselli hikayesimi!? Allah’u Teala şöyle buyurmuyor mu:

“Sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.” (Bakara 214)

Maziye dönüp şöyle bir benzetme yapalım, Şayet Peygamber efendimiz (s.a.v) döneminde Ebu Leheb ve Ebu Cehil’in okulları olsaydı ve müslümanları okullara girmeye mecburi kılsalardı sizce Hz. Resulullah (s.a.v) kızı Fatıma’yı, Ebubekir (r.a) kızı Aişe’yi ve oğlu Abdurrahman’ı, Hz.Ömer oğlu Abdullah’ı, Hz.Ali cennet gençlerinin efendileri olan Hasan ve Hüseyin’i, Sahabeyi Kiram evlatlarını, cahiliye tağut devletinin belirlediği kıyafetleri giydirip saçlarını ve avret yerlerini açtırıp Ebucehil’in okuluna gönderirlermiydi? Her sabah çocuklarının: Arabım, doğruyum çalışkanım, .... ey bugünümüzü sağlayan yüce Ebucehil açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime.... gibi sözleri söylettirmelerine izin verirlermiydi? Yada çocuklarını gönderen sahabeye Hz.Resulullah (s.a.v)’in tepkisi nasıl olurdu? (Hz.Resulullah’ı (s.a.v), ve güzel sahabesini tenzih ederim) Bu sorunun cevabını sizlere bırakıyorum.

Resulullah efendimiz (s.a.v) ve sahabeyi kiram dinlerinden zerre kadar taviz vermediler ve bunun sebebiyle türlü türlü belalara, sıkıntılara ve işkencelere maruz kaldılar. Müşrikler, peygamberimizi ve ashabını kendilerine meylettirmek için her türlü yola müracaat ettiler ama hepte hüsran ile geri döndüler.

Ruhul Meani tefsirinde İsra suresi 74, 75’ inci ayetlerin iniş sebebinde şu rivayet geçer: İbni Ebi Ishak, İbni Mardeveyhi ve başkaları Hz. Ömer’den rivayet ederler: “Ümeyye bin Halef, Ebu Cehil ve Kureyşten iki adam Hz. Resulullah (s.a.v)’e geldiler. Dediler ki: Gel putlarımıza elini sür. Bizlerde senin dinine gireriz. Kavminin islamdan uzak oluşları Hz. Resulullah (s.a.v)’e ağır geliyor ve onların müslüman olmalarını çok istiyordu. Onların bu sözlerine karşı Hz. Resulullah’ın kalbi yumuşadı. Bunun üzerine Allah’u teala bu ayeti indirdi.”

Eğer biz seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, onlara az bir şey (de olsa) eğilim gösterecektin.
Bu durumda, biz sana, hayatında kat kat, ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın. (İsra 74/75)
Bazı tefsirlerde bu ayetin iniş sebebi hakkında şöyle geçer: Bu tekliflerden biri "Sen bizim ve atalarımızın bağlı bulundukları ilahları eleştirme, biz de senin ilahına kulluk yapalım."
Bu tekliflerden biri de bazılarının: "Allah nasıl Kâbe'yi kutsal saymışsa, sen de bizim yurdumuzu kutsal sayarsan sana uyarız" demeleridir.
Bu tekliflerden biri de: "Onlardan bazılarının fakirlerin katıldığı oturumdan ayrılarak kendilerine bir oturum ayırmasını istemeleridir...
Yine Cenabı Hak şöyle buyuruyor:

Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.
Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz. (Hud 112/113)

Allah’u ekber! Kainatın efendisi, peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü, Allah’ın habibini, en hayırlı ümmet ve en hayırlı nesil’i Allah’u teala nasılda uyarıyor. Zalimlere bir tek meyil göstermek bile azabı vacip kılıyorsa, peki onlarla beraber olmak, onların fesadlarına iştirak etmek, azabı hayli hayli gerekli kılmazmı?!
Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- bu emrin dehşetini ve etkisini ta derinden hissetmişti. Hatta O'nun, bu emre işaret ederek şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hud suresi saçımı ağarttı."
Son olarak nasihatım, çocukları laik sistemin okullarına göndermeyiniz. Onlara bedeller arayınız. Gerekirse onlar için hicret ediniz, paranızı feda ediniz. Büyük pişmanlık günü gelmeden, ölüm gelip çatmadan bu günahınız için tevbe ediniz. Ben çocuğuma dini eğitim veriyorum zaten demeyiniz. Çünkü çocuk çelişki yaşamaya başlar. Ve zamanla yapısı bozulur. Daha küçüklükten küfür ve haram işlemeye alışırsa, dininden taviz vermeyi adet haline getirirse, dinden uzak olan insanlarla arkadaşlık kurarsa, gözleri sürekli haramı görürse, artık o kişiden güzel bir müslüman şahsiyet beklemeyiniz. Ancak Rabbim onu arındırıp o bataklıktan kurtarırsa o kişi müstesnadır.
İbretlik olan Ashabul Uhdut kıssasını anlatan hadisi şerife bakınız. Müslim’de geçen bu hadiste bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Hadisin bir kısmını getiriyorum:
(…Dedi ki: bugün sihirbazmı yoksa rahipmi daha üstündür anlayacağım. Bir taş aldı ve dedi ki; “Ey Allah’ım, rahibin yaptıklarını sihirbazın yaptıklarından daha çok seviyorsan, şu hayvanı öldür ki insanlar yollarına devam etsinler” dedi, taşı attı ve onu öldürdü, insanlar yollarına devam ettiler…)
Burda anlatılan, çocuk hem alim olan muvahhit rahibin yanında ilim okuyordu. Hemde zalim kralın koltuğunu sağlamlaştırmaya çalışan sihirbazın yanında ilim okuyordu. Her biri onu inancına çağırıyordu. Çocuk tereddüt geçirdi. Hangisi daha doğru?! Sonunda Allah’u teala ona hak olanı gösterdi. Ve çocuk o hak olan yola girince batılı inkar etti. Sihirbaza gitmeyi bırakıp Allah’a çağıran büyük bir davetçi oldu.
Sirke ile bal bir birine karıştırılmaz. Tuzu ile şekeri bir birine karıştıranlar Allah’u Tealanın yeryüzündeki sünnetini anlamış değiller. Bu sebeple çocuğun beynine hak ile batıl doldurmayı bırak, sadece onu hak olanı doldurmaya bak.
Yine seni çocuk ve eş sevgisi bu okullara göndermene sebep olmasın. Çocuğun ağlaması, annelerinin ısrarı seni batıla girmeye sebep olmamalıdır. Bak Allah’u teala bu konuda ne buyuruyor:
“Ey iman edenler, gerçek şu ki, sizin eşlerinizden ve çocuklarınızdan bir kısmı sizler için (birer) düşmandırlar. Şu halde onlardan sakının.” (Teğabun 14)
Kurtubi bu ayetin iniş sebebinde şunu anlatır: Bu ayet Avf bin Malik El’eşcai hakkında inmiştir. Onun ailesi, çocukları vardı. Cihada çıkmak istediği zaman hanımı ve çocukları ağlarlar ve onu vaz geçirmeye çalışırlardı. Oda onların bu tutumlarından etkilenerek cihada çıkmaktan vaz geçerdi. Bu ayet onun hakkında inmiştir.
İbni Kesir Tirmizi’den naklettiği rivayette şunu der: “Mekke’de islama giren kişiler vardı. Bu kişiler Hz.Resulullah’ın (s.a.v) yanına yani Medine’ye hicret etmek istediklerinde hanımları ve çocukları onlara mani olurlardı. Daha sonra Medine’ye hicret ettiklerinde, sahabeyi kiramın epey ilim öğrendiklerini görürler.”
Bu şahıslar hanımlarını ve çocuklarını memnun etmek istediler, ama çok şey kaybettiler. Bu ayetlerden kendimize ders çıkaralım. Bakın Allah’ın yolundan alıkoyan kimseler, eşler ve çocuklar dahi olsa düşman olarak ilan ediliyor. Bilelim ki esas olan Allah’ın rızası ve Allah’ın hoşnutluğudur. Gerisi yok olacaktır. Gerçekten hem hanımını hemde çocuklarını dünyada ve ahirette mutlu etmek istiyorsan, Allah’ın emir ve yasaklarını uygula ve Allah’ın rızasına ulaşmaya çalış.
“Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar (doğru olanlar ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar.” (Nisa 69)
Cennette bu güzel insanlarla beraber olmak isteyenler, iş başı yapsın......
Rabbim bizlere hakkı hak olarak gösterip tabi olmayı, batılı batıl olarak gösterip ondan sakınmayı cümlemize nasip ve müyesser kılsın. Hamdin evveli, hamdin sonu ve sonsuz hamdu şükürler Allah’a aittir.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Abu Huzeyfe ve Abu İsa;

Tevhidi yeni kavrayan gençlerin hemen ortalığa düşerek milleti tekfir etmesi farz mı? Suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimet gibi , bodozlama siteye dalınmaz ki?
Burada herkesi, tevhidden mahrum muşrikler gibi görmek hangi dinin emri?
Yoksa üye gaffari gibi, daha 4. mesajında musluman muvahhid kardeşimizi; cahilce, hızlı, ve tekfir usulunu ve ilmini bilmeden tekfir ederek, tekfir kılıcının 2. yüzünün kendi boynuna inmesine rağmen "ne kadar çok ve erkekçe konuşursam tek musluman ben kalırım" mantığıyla hareket etmeyi mi ilim, cihad, tevhid sayıyorsunuz?

Bakalım ne zaman ilimsiz ve cahilce aşırı tekfir hastalığından uyanırsınız; Rabbimin hidayetine kalmış bir şey.

Bu sitede kimse okula çocuk gönderilsin , sakınca yoktur demiyor. Fakat okula çocuğu giden herkesi kayıtsız şartsız ebedi cehennemlik kafirdir diyerek tekfir de etmiyor.

*****

Şimdi sitede tetikte bekleyen Size sorum:

Okula giden çocuk-velisi vs. hepsini kayıtsız şartsız ebedi cehennemliktir mi diyorsunuz?

Yoksa, okulun sakaıncaları olduğunu, tedbir alıp imkanı olanların göndermemesi gerektiğini; göndermek zorunda kalanların ise elinden geldiği ve çocuğun yapabileceği kadar caiz olmayan söz ve fiillerden sakındırması gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Sakın ola ki bu net sorulara lafı eveleyip geveleyerek, cümleleri yutup parçalayarak yuvarlak cümleler kullanıp, anlaşılmaz hale getirmeye çalışmayın!


Not: Bu konunun 1. sayfasındaki "Okullar" ile ilgili yazı ve delillerimizi incelemenizde faydalı olacağına inanıyorum.
 
A Çevrimdışı

Abu Huzayfe

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Abu Huzeyfe ve Abu İsa;

Tevhidi yeni kavrayan gençlerin hemen ortalığa düşerek milleti tekfir etmesi farz mı? Suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimed gibi , bodozlama siteye darılmaz ki?
Burada herkesi, tevhidden mahrum muşrikler gibi görmek hangi dinin emri?
Yoksa üye gaffari gibi, daha 4. mesajında musluman muvahhid kardeşimizi; cahilce, hızlı, ve tekfir usulunu ve ilmini bilmeden tekfir ederek, tekfir kılıcının 2. yüzünün kendi boynuna inmesine rağmen "ne kadar çok ve erkekçe konuşursam tek musluman ben kalırım" mantığıyla hareket etmeyi mi ilim, cihad, tevhid sayıyorsunuz?

Bakalım ne zaman ilimsiz ve cahilce aşırı tekfir hastalığından uyanırsınız; Rabbimin hidayetine kalmış bir şey.

Bu sitede kimse okula çocuk gönderilsin , sakınca yoktur demiyor. Fakat okula çocuğu giden herkesi kayıtsız şartsız ebedi cehennemlik kafirdir diyerek tekfir de etmiyor.

*****

Şimdi sitede tetikte bekleyen Size sorum:

Okula giden çocuk-velisi vs. hepsini kayıtsız şartsız ebedi cehennemliktir mi diyorsunuz?

Yoksa, okulun sakaıncaları olduğunu, tedbir alıp imkanı olanların göndermemesi gerektiğini; göndermek zorunda kalanların ise elinden geldiği ve çocuğun yapabileceği kadar caiz olmayan söz ve fiillerden sakındırması gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Sakın ola ki bu net sorulara lafı eveleyip geveleyerek, cümleleri yutup parçalayarak yuvarlak cümleler kullanıp, anlaşılmaz hale getirmeye çalışmayın!


Not: Bu konunun 1. sayfasındaki "Okullar" ile ilgili yazı ve delillerimizi incelemenizde faydalı olacağına inanıyorum.

SubhanAllah.. Asıl sen bu suçlamalarda bulunarak dahamı musluman olucagını zannediyorsun ? ben senin bu söylediklerinden beriyim...elhamdulillah. kesinlikle buradaki kimseyi tevhidden mahrum musrikler olarak görmedim haşa ve kella.. Ben neye tepki gösterdigimi yazdım.ve bu sendede var Abdulmuizz fida kardeşim. tekfir hastalıgı dedigin nedir.. ? Dikkatini çekerim.. ben burada kimseyi tekfir etmedim.. cevaplarımı tekrar oku.. Allah razı olsun Abu Isa kardeşim çok guzel açıklamıs.. sordugun soruların cevabını yukarıda zaten yazdım bu konudaki düşüncemi açıkça belirttim. aynı soruları farklı biçimlerde tekrar tekrar sormanın manası yok.

Kardeşim.. bir kişinin çocugunu tagutun okuluna göndermesi nedir? şirk ? bid'at? günah ? sakıncalı? mekruh? Haram? Küfür? hangisi ? Benim görüşüme göre Bu amel ; açıkça hem tagutu kabul etmektir.. hem Allah'ın emirlerine karşı gelip hergün and okuyarak şirk koşmaktır.. hem sakıncalıdır.. hem haramdır.. hemde KÜFÜR 'dür.. küfür işleyen kişi ne sıfatına girer? soruyorum muhakkak bağdaştırırsınız? küfür işleyen kişi .. musluman sıfatındamıdır? hala kardeş denecek kadar ? SubhanAllah..

soruyorum daha önce tevhid dini kardeşimede sordum.. imkan bulamazsa derken nasıl bir imkan bulamamadan bahsediliyor acıkca bir anlayalım.. Sahabe takıyye yaptıgında ölümle tehdit edilmiş idi.. bunun gibi bir sey mi? SubhanAllah kardeşlerim .. Vallahi buraya ne artistlik taslamaya, ne birini tekfir etmeye.. nede kendi egomu tatmin etmeye geldim.. Vallahi..
tekfir meselesi deyince herkes bir tepkili bir tavırlı yaklaşıyor.. SubhanAllah.. abdulmuizz fida kardeşimin dedigi gibi: tekfirinde bir adabı uslubu vardır.. bu demekki tekfir haktır.. önüne geleni tekfir etmek islamda yoktur tabiki.. bu kişinin kendi dinini yaralar.. hatta yok eder.. dikkat etmek lazım fakat.. ben kimseyi tekfir etmem o küfür işler ama kafir olmaz öbürü şirk işlemiştir ama müşrik olmaz.. diyen kişi de kendi dinini yaralar.. bu konu üzerine sohbetler.. ve risaleler var.. orada çok güzel açıklanmış delilleriyle yazılmış uzun uzun.. bilmeyen yoktur heralde aranızda.. Allah Subhanehu ve teala hepimizin hidayetini tamamlasın..
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Abu Huzeyfe; hala cahil cahil , ilimsiz mesnedsiz konuşuyor, küfür , haram şirk işleyeni ayırım yapmadan , sebebini bilmeden , direkt tekfir ediyorsun!
Hem 1. paragrafta diyorsun ki ben tekfir etmiyorum diyorsun; Hemde sonraki satırlarında "bu iş küfür , şirk haram mekruh vs ise bunu yapana ne denir?" diyorsun.

Rasulullah (s.a.v.) ve ashab-ı güzin; yanlış fiillerde ve sözlerde bulunan sahabelerine "sen bunu yaptın bu küfürdür, sende kafir mi oldun" dedi, yoksa onu karşısına alıp "bundaki maksadın ne idi" "bu yanlıştır bir daha yapma" diyerek delillerini mi saydı?



******

Şimdi bana usul-u fıkıhtan tekfirin mani-engellerini sayar mısın?
Her küfür-şirk aynı mıdır. Sahibini mutlak kafir mi yapar? yazar mısın!
İmanın en düşük seviyesini yazar mısın?
 
T Çevrimdışı

Tevhid-Dini

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Abu Huzayfe kimse burada Tekfir yok, biz kimseyi tekfir etmeyiz gibi sözler sarf etmedi. Tekfir'in şeri bir emir olduğu noktasında da
buradaki kardeşlerin hiç bir sıkıntısı yoktur Elhamdulillah.

Sözlerinizde çelişki var hem Okula gönderenlerin hükmü konusunda Küfür hükmü veriyorsunuz ve akabinde tekfir etmedim diyorsunuz
Karar verin. Ha Hüküm olarak " Okula göndermek Küfür'dür " derseniz bu konuda en azından benim bir itirazım olamaz ancak bunu
alıp bu hükmü kişilere indirgerseniz işte burada yollarımız ayrılıyor.

Gelelim sorunuza, kimileri kendilerinde çocuklarını okula göndermedikleri takdirde gelebilecek sıkıntılara katlanacak güçleri olabilir,
doğabilecek her türlü sıkıntılara katlanabilirler, göğüs gerebilirler ancak herkesten bunu bekleyemezsiniz.

Bir Sahabenin sarhoş birini şikayet etmesi neticesinde Hz Ömer'in "içki içerken gördün mü ? " hayır görmedim ama sarhoştu" cevabı üzerine Hz Ömer " o halde şehadetin eksiktir" sözünü iyi düşünmek lazım. Bu konuda dahi bu kadar hassas davranan Sahabe, bir kişinin küfrüne hüküm verme, İmanını yok sayma, Cehenneme gönderme konusunda nasıl davranırdı size sormak isterim? İnsaf ediniz.

Daha başka örnekler vermek isterdim ama az işim var sonra inş.
 
A Çevrimdışı

Abu Huzayfe

Üyeliği İptal Edildi
Banned
SubhanAllah.. ben buradaki kişilerden kimseyi tekfir etmedim.. sen ısrarla tekfirci tekfirci diye vurguluyorsun.. konusma adabına dikkat et Abdulmuizz fida kardeşim.. benim tavırlarım sakinken karşımda bana bu şekilde konuşmamanı tavsiye ederim

Bende bundan bahsediyorum .. adam tutupta keyfiyetten okula gönderince ne olur sen tutup adama sordun bunu yapmaktaki maksadın amacın ne idi? adam sana abuk sabuk bir bahane sundu.. hala onu tekfir etmezmisin? hemen cevap bekliyorum
 
D Çevrimdışı

derveze

Üye
İslam-TR Üyesi
afganistan mücahidlerinin şeri uleması ve kadısı EBU YAHYA LİBBİ bu konu için " fıkhi bir konuyu nasıl oluyorda akide meselesine çekiyorsunuz . siz nasıl oluyor da sakındıranı ve sakındırmaya çalısanı diğerleriyle bir tutup tekfir ediyorsunuz . akde nedir iyice bir araştırın " demekte . simdi sorarım galiba ebu yahya da KAFİR ! degıl mı ahiler ? .. neticede birileri internet ortamından adamın birini dinleyip vay efendim usame musluman türk halkı dedi bunlar mürcie diyerek cok kolay bır sekılde yattıgı yerden tekfir edebiliyor ...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
SubhanAllah.. ben buradaki kişilerden kimseyi tekfir etmedim.. sen ısrarla tekfirci tekfirci diye vurguluyorsun.. konusma adabına dikkat et kardeşim.. benim tavırlarım sakinken karşımda bana bu şekilde konuşmamanı tavsiye ederim

Bende bundan bahsediyorum .. adam tutupta keyfiyetten okula gönderince ne olur sen tutup adama sordun bunu yapmaktaki maksadın amacın ne idi? adam sana abuk sabuk bir bahane sundu.. hala onu tekfir etmezmisin? hemen cevap bekliyorum

Sana kim dedi okula gönderenlerin hepsi muvahhid mucahhid musluman ?
sen durup dururken konuya atlamadın mı? Sen demedin mi okula giden "küfür işleyen kişi ne sıfatına girer? soruyorum muhakkak bağdaştırırsınız? küfür işleyen kişi .. musluman sıfatındamıdır? hala kardeş denecek kadar ? SubhanAllah.."

Ne dediğinden haberin var mı? üye gafari burada müslümanı tekfir ederken yazılarınla onun arkasında olmaktan da mı utanmıyorsun?

Musluman muvahhid anne babab , iş veya herhangi bir sebeble çocuğuyla gün boyu ilgilenip ilim veremiyor veya verecek kapasityesi yok ise;
Yakın çevrede parasız muslumanların çocuğunu okutacak "senin okulun" yok ise;
çaresizlikten okula gönderen fakat bununla beraber çocuğunu puta diktirmeyen , eğiten , tağutun bayramlarına göndermeyen, küfür andlarını okutturmayan veliyi nasıl tekfir edersiniz.?

Dar'ul-Harb'te Çocukları Okula Göndermenin Hükmü

https://www.islam-tr.org/tevhid/13915-darul-harbte-cocuklari-okula-gondermenin-hukmu.html

Ne demek istediğimizi iyice anlayıp ona göre yazmanız için ; Yukarıdaki verdiğim linki okuyup yanlışlarını not ediniz. Bugün Saat 5'te konu açılınca; itirazlarınızı ve yanlış gördüğünüz meseleleri bildirirsiniz.

Konuyu kilitliyorum.
 
A Çevrimdışı

Abu Huzayfe

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Sana kim dedi okula gönderenlerin hepsi muvahhid mucahhid musluman ?
sen durup dururken konuya atlamadın mı? Sen demedin mi okula giden "küfür işleyen kişi ne sıfatına girer? soruyorum muhakkak bağdaştırırsınız? küfür işleyen kişi .. musluman sıfatındamıdır? hala kardeş denecek kadar ? SubhanAllah.."

Ne dediğinden haberin var mı? üye gafari burada müslümanı tekfir ederken yazılarınla onun arkasında olmaktan da mı utanmıyorsun?

Musluman muvahhid anne babab , iş veya herhangi bir sebeble çocuğuyla gün boyu ilgilenip ilim veremiyor veya verecek kapasityesi yok ise;
Yakın çevrede parasız muslumanların çocuğunu okutacak "senin okulun" yok ise;
çaresizlikten okula gönderen fakat bununla beraber çocuğunu puta diktirmeyen , eğiten , tağutun bayramlarına göndermeyen, küfür andlarını okutturmayan veliyi nasıl tekfir edersiniz.?

Dar'ul-Harb'te Çocukları Okula Göndermenin Hükmü

https://www.islam-tr.org/tevhid/13915-darul-harbte-cocuklari-okula-gondermenin-hukmu.html

Ne demek istediğimizi iyice anlayıp ona göre yazmanız için ; Yukarıdaki verdiğim linki okuyup yanlışlarını not ediniz. Bugün Saat 5'te konu açılınca; itirazlarınızı ve yanlış gördüğünüz meseleleri bildirirsiniz.

Konuyu kilitliyorum.


Seni son kez uyarıyorum.. konusma uslubuna dikkat et.. abdulmuizz fida. konuya atlayan sen oldun bir daha oku. ayrıca senin ne dediğinden haberin yok gibi.. ben gaffari adlı üyenin arkasında durmadım.. ben kendi cevaplarımın arkasındayım elhamdulillah.. sizdende aynı seyi bekliyorum ama sürekli abuk sabuk bahaneler dökülüyor..

Misal : hz. ömer hadisinin tekfir meselesiyle uzaktan yakından bir alakası yok, fakat bana getirilen delilde bu ve buna benzer seyler yazıyor malesef.. aynı soruları aynı meseleleri bir daha bir daha acarak zaman kazanamazsınız yada demogoji yaparak üste cıkamazsınız.. hoş bu üste cıkma, altta kalma meselesi degilya.. anlamanızı tavsiye ederim.. nefsinizle hareket edip hakaretvari konusmalarınızada sabrediyorum diye yanlış anlamayın.. Sadece seviyeyi düşürmeden, Dinin ve İslamın getirdigi ahlak ve edeb çerçevesinde yazmaya gayret gösteriyorum.. Rabbım ecrimi katlasın..

SubhanAllah.. okula göndermenin bahanesine bakın.. Rabbim sen koru.. sen beri eyle.. okula gönderen muvahhid musluman olmuyorsa, ne oluyor? işte burda kopuyor film. kafir diyemem. muvahhid muslumanda diyemem hiç birşey diyemem. ne bu insan ozaman? açık bir sıfat bile koyamıyorsunuz hep kem küm..


Herneyse Rabbim hidayet etsin.. konuyu kilitlerek..eline bir sey gecmez.. ne
zaman kazanırsın, ne baska bir sey .! ha sen aşagıdaki yazıyı oku kendi
yanlışlarını listele.. Daha da sizin için elimden bir sey gelmez..



'Cahillerle tartışmaya girmeyin.. (Zira) Ben hiç yenemedim' (İmam Gazali) ...


Selametle...
 
karafi Çevrimdışı

karafi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Musluman muvahhid anne babab , iş veya herhangi bir sebeble çocuğuyla gün boyu ilgilenip ilim veremiyor veya verecek kapasityesi yok ise;
Yakın çevrede parasız muslumanların çocuğunu okutacak "senin okulun" yok ise;
çaresizlikten okula gönderen fakat bununla beraber çocuğunu puta diktirmeyen , eğiten , tağutun bayramlarına göndermeyen, küfür andlarını okutturmayan veliyi nasıl tekfir edersiniz.?
abdulmuuiiz fida:hem muvahhid hemde iş aş yahu iman ve küfür meseleleri ne zamandan beri rızka tercih edilir oldu??medem hergün bu usulü izliyorsun. diyelim sınıfa girince ders kitaplarındaki şirk ve küfür sözlerindende koruyabiliyormusunuz???FAKAT BUNLARIN CEVABINI ADAM GİBİ VERECEKSENİZ VERİN YOKSA TEKFİRCİ HARİCİ GİBİ SÖYLEMLERLE ORTALIĞI GERMENİN BİR ALEMİ YOK ZİRA KARŞINDAKİ ŞAHISTA SENİ FARKLI KATAGORİLERE SOKMASIN....
 
Muzzammil Çevrimdışı

Muzzammil

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Abu Huzayfe.
Bu sitedeki ahilerin tekfir konusuna nasil baktiklari ap acik bellidir, alhamduliLlah ben de onlar ile ayni dusunuyorum.
Ama burada seffaf olmayan biz degil tam aksine sizsiniz.
'' Bu yüzden tevbe edin ve bu yolun sapıklıktan ibaret olduğunu açıklayın ki Allah sizin tevbenizi kabul etsin. ''

Bu soz bizim gibi dusunenlere midir ?
 
S Çevrimdışı

soru işareti

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Merhaba Abu Huzayfe arkadaşım,

Daha önceki mesajımı sildim ve şimdi tekrar soruyorum; Ben üniversite öğrencisiyim. Kur'an ve sünnete göre ben ve benim gibilerin hükmü nedir? Tağutu red etmedim mi? Tağutu red etmek nedir? Ben tağut düzeninde görev almış Yusuf peygamberimiz gibi o düzenin dinini benimsemeden düzenin içinde yer alıyorum. Ben sadece onların dünyevi ilimlerini tahsil ediyorum. Şu halde sana şunu da sorayım; Yusuf peygamberimiz de tağutu red etmemiş midir?
 
A Çevrimdışı

Abu Huzayfe

Üyeliği İptal Edildi
Banned
sanada merhaba soru işareti arkadaşım,

1.si Senin soruyu soruş amacın apaçık bellidir.. 2.si kendini bir peygamberle özdeşleştirme.. bir şey aynı olsa bile bin çeşit fark vardır.. zira sana yararı olmaz.. 3.sü.. Biz elbette bütün peygamberle iman ettik.. fakat, bizim yolunu izledigimiz, kendimizi ehli sunnet ve'l Cemaat olarak adlandırdıgımız gibi, tabii oldugumuz peygamberimiz Muhammed Mustafa S.a.v 'dır.. yani senin dedigin gibi yapacak olursak.. önceki peygamberlerimizin hepsi, ne yaptı ise yapmamız gerekir.. buda sizinde bildiginiz gibi olacak bir sey degildir.. ha ; güzel huy, davranış, kelam veya dualarını örnek almak başka bir şeydir.. Fakat, Bu gibi meselelerde hüküm vermek için örnek göstermek çok başka bir şeydir..

gelgelelim, soruyu soruş amacın apaçık bellidir' dedim cunki böyle düşünüyorum. Eger soruyu soruş amacın ögrenmekse : sordugun soruların cevabı yukarıdaki yazıda apaçık, gün gibi ve ayrıntılı bir şekilde yazıyor arkadaşım, kendinle ilgili soruların içinde, başkasını degil, kendini sorgulayıp.. araştırıp.. ona göre davranman gerekir..

Selametle...
 
D Çevrimdışı

derveze

Üye
İslam-TR Üyesi
burada araya giriyorum . hz yusuf tagutta görev almadı . o zamanın kralı / firavunu hz yusufun dinıne iman etmiş biriydi .. burada karısıklık olmasın
 
S Çevrimdışı

soru işareti

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Arkadaşım, soruyu sormamda bir art niyet yok; amacım sadece öğrenmektir. "Kendini bir peygamberle özdeşleştirme" demişsin ancak ben kendimi peygamberle özdeşleştirmiyorum. Sadece onun durumunu kendime delil olarak sunuyorum. Eğer tağuti düzende bulunmak, görev almak tekfirlik bir vaka olsaydı bir peygamber öyle bir düzende bulunamazdı. Ancak görülüyor ki Allah Yusuf peygamberimizi tağuti düzene bizzat kendisi yerleştirmiş. Allah o düzende bulunup görev almayı istisnasız küfür olarak görseydi oraya bir kulunu, hele ki bir peygamberini yerleştirmezdi, öyle değil mi? Ve tekrar soruyorum öğrenmek için; Yusuf peygamberimiz tağutu red etmemiş midir?

serengei arkadaşım, Yusuf peygamberimiz tağuti düzene girdiğinde Firavun müslüman mıydı? Yoksa peygamberimiz o düzene girdikten sonra mı müslüman oldu? Hangisi?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
sanada merhaba soru işareti arkadaşım,

1.si Senin soruyu soruş amacın apaçık bellidir.. 2.si kendini bir peygamberle özdeşleştirme.. bir şey aynı olsa bile bin çeşit fark vardır.. zira sana yararı olmaz.. 3.sü.. Biz elbette bütün peygamberle iman ettik.. fakat, bizim yolunu izledigimiz, kendimizi ehli sunnet ve'l Cemaat olarak adlandırdıgımız gibi, tabii oldugumuz peygamberimiz Muhammed Mustafa S.a.v 'dır.. yani senin dedigin gibi yapacak olursak.. önceki peygamberlerimizin hepsi, ne yaptı ise yapmamız gerekir.. buda sizinde bildiginiz gibi olacak bir sey degildir.. ha ; güzel huy, davranış, kelam veya dualarını örnek almak başka bir şeydir.. Fakat, Bu gibi meselelerde hüküm vermek için örnek göstermek çok başka bir şeydir..
Selametle...



Cehaletin oluk oluk akıyor. Hz Yusuf a.s. Şirk mi koştu ki, onun yaptığından beri oluyorsun? Bütün peygamberler tevhid ve şirk konusunda Babaları bir kardeşler gibidir ayırım yoktur. Yaşadıkları çağ, memleket ummetleri gereği ; imtihanları farklı farklı olmuş olabilir. Misal; yahudilere cumartesi balık avı yasağı vb gibi. Fakat küfür ve şirk konusunda ummet bütün peygamberlerin ummetiyle aynıdır.
Küfür olan her devirde küfürdür.

Ebu Cihad , ebu Huzayfa

Şimdi gelelim sana sorduğum soruya; neden doğru ve dürüst muslumanlar gibi baştan yalan konuştun. Sana diyoruz okula gidene ne diyorsun?
Ben tekfir etmiyorum. Puta dikilmekten sakınmayan, bayramları, marşları severek isteyerek okuyanlara dedim diyorsun.
Ondan sonra okula çocuk gönderenler muvahhid olamaz ki? Yani gönderen herkes kafirdir diyorsun!
Bundan ötesi ne var? Haricilik daha nedir ?
Edebsizlik yapma ve git ilim irfan öğren. Bir iki kelime duyunca ortalığa düşme.
Böyle cahilin cesur olanları bu edebsizlikleri ile burada barınamayacaklardır!
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt