ALLAH'IN EMRİNE KARŞI TAGUTUN EMRİNE MAZERET: OKUMA BAHANESİYLE AÇILMAK
[GULYARASI]1132[/GULYARASI]
Evet , Allahın tesettür emirlerine karşı cahiliyyenin cazibeli yaşam tarzlarına ve kağıt parçalarına aldanarak bunları ve belli makamları elde etme uğruna Kafirin tesettürsüzlük emrini yerine getirmeyi nefislerine aldanarak yerine getirenler bu tür bahannelerle İslam kisvesinden çıkıp , sıradan kadınların ! seviyesine düşmektedirler.
Zamanımızda itikat olarak Mutezili olupta kendini ehli sünnet sanma modası aldı başını gidiyor . Bunların en başında da cemaat ve kanaat önderleri zannedilen Bel'am misyonunu başarıyla üstlenenler gelmektedir .
Şimdi başka bir sitede , bu iddiayı diline pelesenk eden bir arkadaşın düşünceleri ve verdiğim cevabı buraya da aktarmayı uygun gördüm .
Mumin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mumin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. "Nur Suresi 31
"Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. " Ahzab Suresi 59
Bu ayetleri inkar ettiğiniz için değil ,konunun ehemmiyeti anlaşılması için yazdım. Zaten inkar etseniz meseleye başka açıdan yaklaşırdım.
BURASI İSRAİL
BURASI TÜRKİYE BURASI İSRAİL
(Hele şu rezil vaziyete bakınız, Papaz kepi başörtü üstünde)
Kadının bütün vücudunun avret olup olmadığı husus da mezhepler arasında ihtilaflıdır.
Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre kadının istisnasız tüm vücudu avret kabul edildiği halde Hanefi ve Malıki mezheplerinde eller ve yüzün fitne korkusu olmadığı takdirde avret olmadığı belirtilmiştir.
(Kitabu'l-Fıkh ala mezabili'l Erbaa, Sabuni, Tefsiru Ayat'il-Ahkam)
Mü’min kadınların; hem avret mahallerini örtmeleri (tesettüre riayet etmeleri), hem cahiliye teberrücten korunmaları farzdır. Bu hakikat, muhkem nassla sabittir:
“(Vakûr bir şekilde) Evlerinizde oturun. Evvelki cahiliyet (devri kadınlarının) teberrücünü taklid etmeyin, onlar gibi yürümeyin. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Rasûlune itaat edin” (Ahzab Sûresi: 33)
Mü’min bir kadının evinde oturması azimet, ihtiyaç için sokağa çıkması ruhsattır. Kocasının veya velisinin sarih izni olmadığı müddetçe; ihtiyaç için dahi olsa, evinden dışarı çıkması caiz değildir.
(Şeyh Nizamuddin ve Heyet- El Feteva-ı Hindiyye- Beyrut: 1400, C: 1, Sh: 577, Ayrıca İbn-i Humam- Fethû’l Kadir- Beyrut: 1316, C: 3, Sh: 321. )
Tedavi gibi bazı zaruret hallerinde yabancı birisi bir kadının avret kabul edilen bir uzvuna zaruret miktarınca ve tedavinin gerektirdiği mahalli geçmemek şartıyla bakabılir (el-Merginanı, el-Hidaye).
Allah Kur'an-ı Kerim'de kadınların vücutlarını örtmelerini emredip başkalarına gösdermelerini yasakladığına göre onların avret mahallerini yabancıların görebileceği şekilde açmaları haramdır. Zaruret olmadıkça avret sayılan bir uzvun tamamını ya da bir kısmını açamazlar.
Zaruret, yasak bir şeyi yapmadığı takdirde helakı veya helake yaklaşmayı gerekli kılan şeydir (Suyuti, el-Eşbah ven-Nezair).
Ali Haydar Mecelle Şerhi'nde zarureti aynen şu şekilde tarif etmiştir: "Zaruret; memnu tenavül etmediği takdirde helakı müstelzim olan haldir"
(Ali Haydar, Dureru'l-hakkam şerhu Mecelletu'l-Ahkam).
Buna göre İslam'a hizmet etmek gayesiyle de olsa İslam'a taban tabana zıt düşen, kadının namahrem yerlerini ve avretini açmaya zorlayan okullarda okumanın zaruret kabul edilmesi mümkün değildir. Ayrıca kadınların mutlaka bilmesi gereken şeyleri avretlerini açmayı gerektirmeyen okul ve kurslardan öğrenmeleri pekala mümkündür.
İslam hizmeti böyle bir yol ile ifa edilmez. Ayrıca İslam tarihi hiçbir resmi tahsili olmadığı halde kendisini özel olarak yetiştirip İslam'a ve ilme hizmet eden kadınlarla doludur.
Ayrıca bu şekilde okullarını bitirseler bile , emekli olana kadar aynı tağutunun kamusal alanlarında hiç bir görevi tesettürlü yapamayacaklardır . Bu demek oluyor ki okuyorum diye soyunan bir bayan , emekli olana kadar İslama göre giyinik olamayacaktır !!!
Şüphesiz kadınların avret açma ve ihtilat gibi İslam'ın yasakladığı şeyler olmazsa okutulmaları gerekli ve okumaları zaruridir, bunda büyük faydalar da vardır. Ama bu haramı işlemeyi tecviz (izin , onay) edemez. Bilindiği gibi "Zararları gidermek maslahatları celb etmekten evladır. " diye meşhur bir fıkıh kaidesi vardır. İslam'ın yasaklara gösterdiği itina emirlere gösterdiği itinadan daha büyüktür. Hz. Peygamber bir hadisinde:
"Ben size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüzün yettiği kadarı yapınız. Bir şeyden nehyettiğim zaman da ondan kaçınız" buyurur.
Bundan dolayı meşakkatı defetmek için vacibi terk etmek caizdir, ama günahları, özellikle büyük günahları işlemekte müsamaha yoktur. Bezzazı'nin ifadesine göre avret yerini örtecek bir şey bulamayan kimse nehir kenarında da olsa istincayı terk eder. Çünkü yasak emre tercih edilir. Kadına gusül gerekse ve erkeklerden gizlenecek bir yer bulamazsa guslü terkeder (İbnu Nuceym el_eşbah ve'n-Nezair).
Demek oluyor ki bir haramı işlememek için farz bile terkedilir. O halde sadece umulan bir maslahat için nassların haram kıldığı bir şeyin işlenmesi tecviz edilemez. Bize göre bu her okul için aynıdır.
Müslümanların kadınların başlarını açabilmeleri için İslam'ın hükümlerini zorlayacakları yerde, kadınların İslami kıyafetler içerisinde okuyabilmelerinin çarelerini araştırıp bu yolda gayret sarfetmeleri gerkir.
Rasûl-u Ekrem (s.a.v.)’in: “Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki, ben onları henüz görmedim. Birincisi: Yanlarında bulunan sığır kuyruğu gibi kırbaçlarla insanları kamçılayan kimselerdir.
İkincisi: Giyinmiş çıplak, kalçasını oynatan, kırıla-döküle yürüyen, başlarını horasan develerinin eğilmiş hörgüçleri gibi saran birtakım kadınlardır. Bunlar cennete giremezler, onun kokusunu da alamazlar. Halbuki cennetin kokusu uzun mesafelerden alınır”
( Sahih-i Muslim- İst: 1401, C: 2, Sh: 168 K. Libas: 125 (2128) )
---------------
Evet şimdi de bu arkadaşın böyle dünyevi menfaatine uygun vaziyette haramı , belli menfaatler elde etme zannıyla nefsine helal kabul ettirmesine sebeb olan yukarıdaki bahsettiğimiz Bel'amların fetvalarından bir örnek verelim :
Fethullah gülenle Amerikada 1 ay kitabından
Yazar : Ali Ünal Fethullah gülen hakkında röportaj yaptığı kitabından : sayfa 83 - 84 Nil yay. basım 2001
" Allaha iman , arz etmeye çalıştığım gibi , diğer iman esaslarına inanmayı da gerektirir. İman esaslarına göre , İslamın şartları füruuata girer . İslamın şartlarına göre , diğer ahkam furuata girer.
Bir örnek: Henüz başını örtmeyen bir kadın , bir müftüye gidip , "Ben başımı örtemiyorum ; hacca gitmek istiyorum, ne yapayım ? " diye sorar :
Müftü efendi , "boşuna yorulma ; başını kapamadıkça , haccın kabul olmaz " diye cevap verir.
Halbuki , Hac ayrı bir ibadettir , başın kapatılması ayrı bir emirdir. Birinin yapılmaması , diğerinin yapılmamasını gerektirmediği gibi , şartlarına riayet edilerek yapılan bir vazife , diğerinin kabulune mani olmaz. kaldı ki hac , İslamın beş şartlarındandır . Başı örtme ise , bu beş şart içinde olmayan bir emirdir . O kadın hacca gider , bir şartı yerine getirmemiş olur ve büyük ihtimal , bundan sonra da gönülden Allaha yönelir . Maalesef , bu hususlar yeterince idrak edilemediği için büyük hatalar yapılıyor .
Başı örtme emri , Efendimizin peygamberliğinin 18 veya 19 . yılında ve medine döneminde gelmiştir. O zamana kadar böyle bir emir yoktu ve müslüman kadınların başları kapalı değildi. İçki , üç merhaleli olarak yasaklanmıştı. Bedir ve uhud şehidlerinden belki çoğunun kursağında , şehid olduklarında içki vardı . Hatta , içki yasağı gelince , bazıları bu şehidlerin durumu ne olacak , kursaklarında içki ile gittiler diye endişeye düşünce , " Allah , o önce yaptıklarınızdan dolayı imanınızı , yani o zamanki amellerinizi , kazandıklarınızı zayi edecek değildir." ayetiyle onları rahatlattı. O dönemde , zihinler ve kalbler hazırlana tebliğ yapılmış ve ahkam vaz' edilmişti "
Şimdi hakikatlere bir göz atalım . Nasılda çarpık ve fasit misallarla baş açıklığına delil getirmeye çalışmış görelim .
Evvela İslam alemi Hz. peygamberden , sahabeden , tabiinden , mezheb alimlerinden mucaddid ve müctehidlerinden hiç birisi bu güne kadar Allahın muhkem bir ayetine (tesettur hükmüne ) furuattır dememişlerdir.
Sonrada başını örtemden hacca gitmek isteyen bir bayanı akli olarak caizliğine hükmetmiş , müftüyü ve islam alemini terse yatırmıştır. Hiç başı açık hacı gördünüz mü ?
Delil olarak ta ne sunmuş ? : Hac ayrı bir ibadet , baş örtmek ayrı bir emir. Diyerek akli olarak haklı çıkmaya , bundan sonra baş açık hacca gitmeye çığır açacak bir kapı açmaya fetva vermiştir. Üstelik zan !! ile hareket ederek , yani hacdan geldikten sonra örtünebilir umuduyla buna fetva vermiştir !!
Evet gerçekten de her ikisi de ayrı hükümlerdir. Diğer ayrı farzların olduğu gibi ...
Nasıl ki namaz farzı bir hükümdür , Abdest ayrı bir emirdir . Namaz farzını yapabilmemiz için diğer bir farzı (abdesti ) yerine getirmeden namaz caiz olmazsa ; namaz geçerli olabilmesi için diğer emri de yani abdesti de yerine getirmemiz FARZdır. !!
Hacc Arafattır . Arafata çıplak çıkılmaz. Allah rasulunun tatbikatına karşı çıkılarak ben yaptım oldu mantığıyla dinde bidat yenilikler icat edilemez.
Bunun sağlam bir delil olmadığını çok iyi bilen zat , bu seferde sinsice tesettürün farziyetini ve önemini bozmaya , düşürmeye ve yıpratmaya çalışarak baş açıklığına yol bulmaya çalışmıştır.
"Tesettür emrinin peygamber efendimizin peygamberliğinin 18 veya 19. yılında Medine döneminde gelmiştir . O zaman kadar böyle bir emir yoktu ! " diyerek sonradan gelen farz ayetlerin iptal edilebileceğine , yapılmayabileceğine , çünkü bu ilk inen islamın şart emirlerden değil sonradan gelen farzlardandır manası yüklemiştir. Bu mantıkla hükümleri değerlendirirse yine geç inen ayetlerden zina , cuma , içki vs pekçok farzın iptali ve istismarı fetvalarına yol açmaktadır. Küfür rejimlerinin her kırbaç şaklatmasında bu emirlerinde geç inmesinden dolayı yeni fetvalar !! peydahlayacaktır. Tabi İslam aleminin teveccühüne!! mazhar olmaya devam edecektir
Uhud şehidlerinin kursaklarında içki olmasını da ve onların bir sorumluluğu olmadığını da kendinepayanda almaktadır.
Ama şunu çok iyi bilmektedir ki daha o zaman İçki haram kılınmamıştır !!
savaş bitmiş ve içki ayeti kesin haramlığıyeni inmiştir !! Bunun üzerine sahabeler sorduklarında , Allahın onlara daha emir (yasak) vermediği için veballerinin olmadığı açıklanmıştır . O andan itibaren de kimse içmemiştir.İçenlerde vebalde olmuşlar cezalandırılmışlar , helal diyenlerde KAFİR hükmünü almışlardır!!!
Bu hüküm geç inmiştir diye , Uhud şehidlerini kendilerine delil almamışlardır .
Allahın emri ilk insin son insin , ister kuranda o konuda 1 tane ayet olsun ister 500 ayet olsun aynı kuvvettedir . (müslümanlar için )
Örtünme Çağrısı - 1
[GULYARASI]1133[/GULYARASI]
Örtünme Çağrısı - 2
[GULYARASI]1134[/GULYARASI]
Tevhid akidesine sahib mumine bacı - Tevhid akidesi yetimi tasavvuf kadını
Giyinik Çıplak: Üstü Mekke , Altı Paris elbiseli
FETVAYI NERDEN ALDIN ?
Eşarbı Vakko'dan alınmış bone
İnanması çok zor ALLAH'IM bu ne
Altında pantolon modaymış gene
Giyinmek manası örtünmek inan
Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?
Kısa pardösüler dizden yukarı
Renk renk başörtüler kırmızı sarı
Yüz metre öteden parlar jakarı
İslami kıyafet bu değil inan
Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?
Ten rengi çoraplar görmez setreni
Modada geçecek alman Ketreni
Eli kolu kuyumcu vitrini
İslami yaşayış bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
[GULYARASI]1132[/GULYARASI]
Evet , Allahın tesettür emirlerine karşı cahiliyyenin cazibeli yaşam tarzlarına ve kağıt parçalarına aldanarak bunları ve belli makamları elde etme uğruna Kafirin tesettürsüzlük emrini yerine getirmeyi nefislerine aldanarak yerine getirenler bu tür bahannelerle İslam kisvesinden çıkıp , sıradan kadınların ! seviyesine düşmektedirler.
Zamanımızda itikat olarak Mutezili olupta kendini ehli sünnet sanma modası aldı başını gidiyor . Bunların en başında da cemaat ve kanaat önderleri zannedilen Bel'am misyonunu başarıyla üstlenenler gelmektedir .
Şimdi başka bir sitede , bu iddiayı diline pelesenk eden bir arkadaşın düşünceleri ve verdiğim cevabı buraya da aktarmayı uygun gördüm .
Mumin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mumin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. "Nur Suresi 31
"Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. " Ahzab Suresi 59
Bu ayetleri inkar ettiğiniz için değil ,konunun ehemmiyeti anlaşılması için yazdım. Zaten inkar etseniz meseleye başka açıdan yaklaşırdım.
BURASI İSRAİL
BURASI TÜRKİYE BURASI İSRAİL
(Hele şu rezil vaziyete bakınız, Papaz kepi başörtü üstünde)
Kadının bütün vücudunun avret olup olmadığı husus da mezhepler arasında ihtilaflıdır.
Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre kadının istisnasız tüm vücudu avret kabul edildiği halde Hanefi ve Malıki mezheplerinde eller ve yüzün fitne korkusu olmadığı takdirde avret olmadığı belirtilmiştir.
(Kitabu'l-Fıkh ala mezabili'l Erbaa, Sabuni, Tefsiru Ayat'il-Ahkam)
Mü’min kadınların; hem avret mahallerini örtmeleri (tesettüre riayet etmeleri), hem cahiliye teberrücten korunmaları farzdır. Bu hakikat, muhkem nassla sabittir:
“(Vakûr bir şekilde) Evlerinizde oturun. Evvelki cahiliyet (devri kadınlarının) teberrücünü taklid etmeyin, onlar gibi yürümeyin. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Rasûlune itaat edin” (Ahzab Sûresi: 33)
Mü’min bir kadının evinde oturması azimet, ihtiyaç için sokağa çıkması ruhsattır. Kocasının veya velisinin sarih izni olmadığı müddetçe; ihtiyaç için dahi olsa, evinden dışarı çıkması caiz değildir.
(Şeyh Nizamuddin ve Heyet- El Feteva-ı Hindiyye- Beyrut: 1400, C: 1, Sh: 577, Ayrıca İbn-i Humam- Fethû’l Kadir- Beyrut: 1316, C: 3, Sh: 321. )
Tedavi gibi bazı zaruret hallerinde yabancı birisi bir kadının avret kabul edilen bir uzvuna zaruret miktarınca ve tedavinin gerektirdiği mahalli geçmemek şartıyla bakabılir (el-Merginanı, el-Hidaye).
Allah Kur'an-ı Kerim'de kadınların vücutlarını örtmelerini emredip başkalarına gösdermelerini yasakladığına göre onların avret mahallerini yabancıların görebileceği şekilde açmaları haramdır. Zaruret olmadıkça avret sayılan bir uzvun tamamını ya da bir kısmını açamazlar.
Zaruret, yasak bir şeyi yapmadığı takdirde helakı veya helake yaklaşmayı gerekli kılan şeydir (Suyuti, el-Eşbah ven-Nezair).
Ali Haydar Mecelle Şerhi'nde zarureti aynen şu şekilde tarif etmiştir: "Zaruret; memnu tenavül etmediği takdirde helakı müstelzim olan haldir"
(Ali Haydar, Dureru'l-hakkam şerhu Mecelletu'l-Ahkam).
Buna göre İslam'a hizmet etmek gayesiyle de olsa İslam'a taban tabana zıt düşen, kadının namahrem yerlerini ve avretini açmaya zorlayan okullarda okumanın zaruret kabul edilmesi mümkün değildir. Ayrıca kadınların mutlaka bilmesi gereken şeyleri avretlerini açmayı gerektirmeyen okul ve kurslardan öğrenmeleri pekala mümkündür.
İslam hizmeti böyle bir yol ile ifa edilmez. Ayrıca İslam tarihi hiçbir resmi tahsili olmadığı halde kendisini özel olarak yetiştirip İslam'a ve ilme hizmet eden kadınlarla doludur.
Ayrıca bu şekilde okullarını bitirseler bile , emekli olana kadar aynı tağutunun kamusal alanlarında hiç bir görevi tesettürlü yapamayacaklardır . Bu demek oluyor ki okuyorum diye soyunan bir bayan , emekli olana kadar İslama göre giyinik olamayacaktır !!!
Şüphesiz kadınların avret açma ve ihtilat gibi İslam'ın yasakladığı şeyler olmazsa okutulmaları gerekli ve okumaları zaruridir, bunda büyük faydalar da vardır. Ama bu haramı işlemeyi tecviz (izin , onay) edemez. Bilindiği gibi "Zararları gidermek maslahatları celb etmekten evladır. " diye meşhur bir fıkıh kaidesi vardır. İslam'ın yasaklara gösterdiği itina emirlere gösterdiği itinadan daha büyüktür. Hz. Peygamber bir hadisinde:
"Ben size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüzün yettiği kadarı yapınız. Bir şeyden nehyettiğim zaman da ondan kaçınız" buyurur.
Bundan dolayı meşakkatı defetmek için vacibi terk etmek caizdir, ama günahları, özellikle büyük günahları işlemekte müsamaha yoktur. Bezzazı'nin ifadesine göre avret yerini örtecek bir şey bulamayan kimse nehir kenarında da olsa istincayı terk eder. Çünkü yasak emre tercih edilir. Kadına gusül gerekse ve erkeklerden gizlenecek bir yer bulamazsa guslü terkeder (İbnu Nuceym el_eşbah ve'n-Nezair).
Demek oluyor ki bir haramı işlememek için farz bile terkedilir. O halde sadece umulan bir maslahat için nassların haram kıldığı bir şeyin işlenmesi tecviz edilemez. Bize göre bu her okul için aynıdır.
Müslümanların kadınların başlarını açabilmeleri için İslam'ın hükümlerini zorlayacakları yerde, kadınların İslami kıyafetler içerisinde okuyabilmelerinin çarelerini araştırıp bu yolda gayret sarfetmeleri gerkir.
Rasûl-u Ekrem (s.a.v.)’in: “Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki, ben onları henüz görmedim. Birincisi: Yanlarında bulunan sığır kuyruğu gibi kırbaçlarla insanları kamçılayan kimselerdir.
İkincisi: Giyinmiş çıplak, kalçasını oynatan, kırıla-döküle yürüyen, başlarını horasan develerinin eğilmiş hörgüçleri gibi saran birtakım kadınlardır. Bunlar cennete giremezler, onun kokusunu da alamazlar. Halbuki cennetin kokusu uzun mesafelerden alınır”
( Sahih-i Muslim- İst: 1401, C: 2, Sh: 168 K. Libas: 125 (2128) )
---------------
Evet şimdi de bu arkadaşın böyle dünyevi menfaatine uygun vaziyette haramı , belli menfaatler elde etme zannıyla nefsine helal kabul ettirmesine sebeb olan yukarıdaki bahsettiğimiz Bel'amların fetvalarından bir örnek verelim :
Fethullah gülenle Amerikada 1 ay kitabından
Yazar : Ali Ünal Fethullah gülen hakkında röportaj yaptığı kitabından : sayfa 83 - 84 Nil yay. basım 2001
" Allaha iman , arz etmeye çalıştığım gibi , diğer iman esaslarına inanmayı da gerektirir. İman esaslarına göre , İslamın şartları füruuata girer . İslamın şartlarına göre , diğer ahkam furuata girer.
Bir örnek: Henüz başını örtmeyen bir kadın , bir müftüye gidip , "Ben başımı örtemiyorum ; hacca gitmek istiyorum, ne yapayım ? " diye sorar :
Müftü efendi , "boşuna yorulma ; başını kapamadıkça , haccın kabul olmaz " diye cevap verir.
Halbuki , Hac ayrı bir ibadettir , başın kapatılması ayrı bir emirdir. Birinin yapılmaması , diğerinin yapılmamasını gerektirmediği gibi , şartlarına riayet edilerek yapılan bir vazife , diğerinin kabulune mani olmaz. kaldı ki hac , İslamın beş şartlarındandır . Başı örtme ise , bu beş şart içinde olmayan bir emirdir . O kadın hacca gider , bir şartı yerine getirmemiş olur ve büyük ihtimal , bundan sonra da gönülden Allaha yönelir . Maalesef , bu hususlar yeterince idrak edilemediği için büyük hatalar yapılıyor .
Başı örtme emri , Efendimizin peygamberliğinin 18 veya 19 . yılında ve medine döneminde gelmiştir. O zamana kadar böyle bir emir yoktu ve müslüman kadınların başları kapalı değildi. İçki , üç merhaleli olarak yasaklanmıştı. Bedir ve uhud şehidlerinden belki çoğunun kursağında , şehid olduklarında içki vardı . Hatta , içki yasağı gelince , bazıları bu şehidlerin durumu ne olacak , kursaklarında içki ile gittiler diye endişeye düşünce , " Allah , o önce yaptıklarınızdan dolayı imanınızı , yani o zamanki amellerinizi , kazandıklarınızı zayi edecek değildir." ayetiyle onları rahatlattı. O dönemde , zihinler ve kalbler hazırlana tebliğ yapılmış ve ahkam vaz' edilmişti "
Şimdi hakikatlere bir göz atalım . Nasılda çarpık ve fasit misallarla baş açıklığına delil getirmeye çalışmış görelim .
Evvela İslam alemi Hz. peygamberden , sahabeden , tabiinden , mezheb alimlerinden mucaddid ve müctehidlerinden hiç birisi bu güne kadar Allahın muhkem bir ayetine (tesettur hükmüne ) furuattır dememişlerdir.
Sonrada başını örtemden hacca gitmek isteyen bir bayanı akli olarak caizliğine hükmetmiş , müftüyü ve islam alemini terse yatırmıştır. Hiç başı açık hacı gördünüz mü ?
Delil olarak ta ne sunmuş ? : Hac ayrı bir ibadet , baş örtmek ayrı bir emir. Diyerek akli olarak haklı çıkmaya , bundan sonra baş açık hacca gitmeye çığır açacak bir kapı açmaya fetva vermiştir. Üstelik zan !! ile hareket ederek , yani hacdan geldikten sonra örtünebilir umuduyla buna fetva vermiştir !!
Evet gerçekten de her ikisi de ayrı hükümlerdir. Diğer ayrı farzların olduğu gibi ...
Nasıl ki namaz farzı bir hükümdür , Abdest ayrı bir emirdir . Namaz farzını yapabilmemiz için diğer bir farzı (abdesti ) yerine getirmeden namaz caiz olmazsa ; namaz geçerli olabilmesi için diğer emri de yani abdesti de yerine getirmemiz FARZdır. !!
Hacc Arafattır . Arafata çıplak çıkılmaz. Allah rasulunun tatbikatına karşı çıkılarak ben yaptım oldu mantığıyla dinde bidat yenilikler icat edilemez.
Bunun sağlam bir delil olmadığını çok iyi bilen zat , bu seferde sinsice tesettürün farziyetini ve önemini bozmaya , düşürmeye ve yıpratmaya çalışarak baş açıklığına yol bulmaya çalışmıştır.
"Tesettür emrinin peygamber efendimizin peygamberliğinin 18 veya 19. yılında Medine döneminde gelmiştir . O zaman kadar böyle bir emir yoktu ! " diyerek sonradan gelen farz ayetlerin iptal edilebileceğine , yapılmayabileceğine , çünkü bu ilk inen islamın şart emirlerden değil sonradan gelen farzlardandır manası yüklemiştir. Bu mantıkla hükümleri değerlendirirse yine geç inen ayetlerden zina , cuma , içki vs pekçok farzın iptali ve istismarı fetvalarına yol açmaktadır. Küfür rejimlerinin her kırbaç şaklatmasında bu emirlerinde geç inmesinden dolayı yeni fetvalar !! peydahlayacaktır. Tabi İslam aleminin teveccühüne!! mazhar olmaya devam edecektir
Uhud şehidlerinin kursaklarında içki olmasını da ve onların bir sorumluluğu olmadığını da kendinepayanda almaktadır.
Ama şunu çok iyi bilmektedir ki daha o zaman İçki haram kılınmamıştır !!
savaş bitmiş ve içki ayeti kesin haramlığıyeni inmiştir !! Bunun üzerine sahabeler sorduklarında , Allahın onlara daha emir (yasak) vermediği için veballerinin olmadığı açıklanmıştır . O andan itibaren de kimse içmemiştir.İçenlerde vebalde olmuşlar cezalandırılmışlar , helal diyenlerde KAFİR hükmünü almışlardır!!!
Bu hüküm geç inmiştir diye , Uhud şehidlerini kendilerine delil almamışlardır .
Allahın emri ilk insin son insin , ister kuranda o konuda 1 tane ayet olsun ister 500 ayet olsun aynı kuvvettedir . (müslümanlar için )
Örtünme Çağrısı - 1
[GULYARASI]1133[/GULYARASI]
Örtünme Çağrısı - 2
[GULYARASI]1134[/GULYARASI]
Giyinik Çıplak: Üstü Mekke , Altı Paris elbiseli
FETVAYI NERDEN ALDIN ?
Eşarbı Vakko'dan alınmış bone
İnanması çok zor ALLAH'IM bu ne
Altında pantolon modaymış gene
Giyinmek manası örtünmek inan
Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?
Kısa pardösüler dizden yukarı
Renk renk başörtüler kırmızı sarı
Yüz metre öteden parlar jakarı
İslami kıyafet bu değil inan
Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?
Ten rengi çoraplar görmez setreni
Modada geçecek alman Ketreni
Eli kolu kuyumcu vitrini
İslami yaşayış bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?