F
Çevrimdışı
Oruç tutmayanlara acıyın!
Sevgili peygamberimiz, Ramazan ayı girdiğinde gökyüzü kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur." Buyurmuş. (Buhari, sahih, Sıyam, bab. 5)
Bize her türlü kötülüğü emreden dışımızdan şeytan, içimizden nefsimizdir.
Şeytanların zincire vurulduğunu sevgili peygamberimiz haber verir.
Peki, ya nefsimiz ne olacak.
Onu da zincire biz vuracağız.
Haramlardan istediği hiçbir şeyi ona vermediğimiz gibi helal olanlardan bile bazılarını vermeyerek onun esiri olmadığımızı, onun bizim esirimiz olduğunu ortaya koyacağız ve ona ALLAH'ın koyduğu kurallara göre hareket etme melekesi kazandıracağız.
Bu yaz günlerinde tenimizin, canımızın sünger gibi emerek içmek istediği suyu bile belirli bir zamanda ona yasaklayarak kontrolün bizde olduğunu ona anlatacağız.
Arabada direksiyonun, atta gemin bizim elimizde olduğu zaman varmak istediğimiz yere varabildiğimiz gibi nefsin kontrolü de bizim elimizde olursa Rabbin rızasını elde ederiz.
Yoksa gemsiz at, frensiz araba gibi yoldan çıkıveririz.
Yoldan çıkmışları gözünüzün önüne getiriverin.
Hepsi nefsinin atı olmuş gemini veya direksiyonunu nefsinin eline vermiş uçuruma doğru koşan insanlar.
Ağustos ayı en sıcak aylardandır.
Bu ayda oruç tutmak hem uzun hem zordur.
Ama Müslüman insan, zoru başaran insandır.
Bazı işler vardır, dışarıdan bakan için çok zordur ama işin içinde olan için zannedildiği kadar zor değildir.
Altmış yıl önce Karaman'ın köyünden okuma yazması olmayan birinin Avrupa'ya gidip orada kilisenin karşısına cami yapmasını hayal edene deli hastanesinin doktorları bile deli gömleği giydirirlerdi.
Ama oldu. Avrupa'nın bağrında beş bin cami yapıverdiler.
İstanbul boğazında evinin balkonunda poyraza karşı oturup Ağustos ayında orucun zorluğunu konuşurken Konya ovasında ekin tarlasında çalışanlar, inşaatlarda beşinci kata elli kiloluk çimento torbası taşıyanları, ekmek fırınlarında çalışanları hatıra getirdikçe tüyleri ürperir.
Ama o durumda olanlar hem oruçlarını tutuyorlar hem de imanın tadına varıyorlar.
Gölgede poyraza karşı hayal kuranların ürperdiği kadar sıkıntı duymuyorlar.
Nerden mi bilirim?
Kendim otuz beş yıl önce hem oruç tutup hem de sol elimde ellikler, sağ elimde orak olduğu halde ekin derip oruç tuttuğum için bilirim.
Herkes Mecnun'a acırken, babası da Kabe'de oğlu Mecnun'un iyileşmesi için dua ederken, zamanın doktorları Mecnun'u tedavi etmek için yarışırken "Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabib" diyen Mevla'nın mecnunlarına oruç bir zahmet değil rahmettir.
Otuz beş yıl önce bizim köye yakın bir köyde ekin derenlerin içi ve dışı yanarken serinlemek için varile su doldurmuşlar.
Arada bir varilin içine başlarını bellerine kadar daldırıp serinlemek isterlermiş ama iç yanınca dışa fazla fayda vermediği konuşulurken içlerinden biri" bana fayda veriyor" demiş.
Çalışanlardan biri dikkatlice bakmış ki o "Bana fayda veriyor" diyenin kafası suyun içinde iken boğazından da bir şeyleri yutarmış.
Oruç tutmadığı halde tutar görünen bu adam yakayı ele vermiş.
Riyakarın işi daha zor.
Hem yiyeceksin, hem yemiyor havalarına yatacaksın.
Parti başkanlarından biri seçim zamanı bir şehre girecekleri zaman kendisini uyarmışlar ve "Efendim, Cuma vaktine yarım saat var. Bizim partinin adamları Cuma namazına giderler, biz yalnız kalırız. İsterseniz bu petrol istasyonunda bekleyelim" demiş.
Orada parti kafilesinin hepsi bir buçuk saat beklemişler.
Sıcaktan yanmışlar.
Başkan ağzını açmış ve "Namaz kılmamak kılmaktan zormuş" deyivermiş.
Ben, çalışırken oruç tutanlara ALLAH'tan sabır dilerken, özrü olmadığı halde oruç tutmayanlara acırım.
Mahmut TOPTAŞ
Sevgili peygamberimiz, Ramazan ayı girdiğinde gökyüzü kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur." Buyurmuş. (Buhari, sahih, Sıyam, bab. 5)
Bize her türlü kötülüğü emreden dışımızdan şeytan, içimizden nefsimizdir.
Şeytanların zincire vurulduğunu sevgili peygamberimiz haber verir.
Peki, ya nefsimiz ne olacak.
Onu da zincire biz vuracağız.
Haramlardan istediği hiçbir şeyi ona vermediğimiz gibi helal olanlardan bile bazılarını vermeyerek onun esiri olmadığımızı, onun bizim esirimiz olduğunu ortaya koyacağız ve ona ALLAH'ın koyduğu kurallara göre hareket etme melekesi kazandıracağız.
Bu yaz günlerinde tenimizin, canımızın sünger gibi emerek içmek istediği suyu bile belirli bir zamanda ona yasaklayarak kontrolün bizde olduğunu ona anlatacağız.
Arabada direksiyonun, atta gemin bizim elimizde olduğu zaman varmak istediğimiz yere varabildiğimiz gibi nefsin kontrolü de bizim elimizde olursa Rabbin rızasını elde ederiz.
Yoksa gemsiz at, frensiz araba gibi yoldan çıkıveririz.
Yoldan çıkmışları gözünüzün önüne getiriverin.
Hepsi nefsinin atı olmuş gemini veya direksiyonunu nefsinin eline vermiş uçuruma doğru koşan insanlar.
Ağustos ayı en sıcak aylardandır.
Bu ayda oruç tutmak hem uzun hem zordur.
Ama Müslüman insan, zoru başaran insandır.
Bazı işler vardır, dışarıdan bakan için çok zordur ama işin içinde olan için zannedildiği kadar zor değildir.
Altmış yıl önce Karaman'ın köyünden okuma yazması olmayan birinin Avrupa'ya gidip orada kilisenin karşısına cami yapmasını hayal edene deli hastanesinin doktorları bile deli gömleği giydirirlerdi.
Ama oldu. Avrupa'nın bağrında beş bin cami yapıverdiler.
İstanbul boğazında evinin balkonunda poyraza karşı oturup Ağustos ayında orucun zorluğunu konuşurken Konya ovasında ekin tarlasında çalışanlar, inşaatlarda beşinci kata elli kiloluk çimento torbası taşıyanları, ekmek fırınlarında çalışanları hatıra getirdikçe tüyleri ürperir.
Ama o durumda olanlar hem oruçlarını tutuyorlar hem de imanın tadına varıyorlar.
Gölgede poyraza karşı hayal kuranların ürperdiği kadar sıkıntı duymuyorlar.
Nerden mi bilirim?
Kendim otuz beş yıl önce hem oruç tutup hem de sol elimde ellikler, sağ elimde orak olduğu halde ekin derip oruç tuttuğum için bilirim.
Herkes Mecnun'a acırken, babası da Kabe'de oğlu Mecnun'un iyileşmesi için dua ederken, zamanın doktorları Mecnun'u tedavi etmek için yarışırken "Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabib" diyen Mevla'nın mecnunlarına oruç bir zahmet değil rahmettir.
Otuz beş yıl önce bizim köye yakın bir köyde ekin derenlerin içi ve dışı yanarken serinlemek için varile su doldurmuşlar.
Arada bir varilin içine başlarını bellerine kadar daldırıp serinlemek isterlermiş ama iç yanınca dışa fazla fayda vermediği konuşulurken içlerinden biri" bana fayda veriyor" demiş.
Çalışanlardan biri dikkatlice bakmış ki o "Bana fayda veriyor" diyenin kafası suyun içinde iken boğazından da bir şeyleri yutarmış.
Oruç tutmadığı halde tutar görünen bu adam yakayı ele vermiş.
Riyakarın işi daha zor.
Hem yiyeceksin, hem yemiyor havalarına yatacaksın.
Parti başkanlarından biri seçim zamanı bir şehre girecekleri zaman kendisini uyarmışlar ve "Efendim, Cuma vaktine yarım saat var. Bizim partinin adamları Cuma namazına giderler, biz yalnız kalırız. İsterseniz bu petrol istasyonunda bekleyelim" demiş.
Orada parti kafilesinin hepsi bir buçuk saat beklemişler.
Sıcaktan yanmışlar.
Başkan ağzını açmış ve "Namaz kılmamak kılmaktan zormuş" deyivermiş.
Ben, çalışırken oruç tutanlara ALLAH'tan sabır dilerken, özrü olmadığı halde oruç tutmayanlara acırım.
Mahmut TOPTAŞ