Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Oy Vermek Vacip Diyenlerin İddialarına Nasıl Cevap Verebiliriz?

S Çevrimdışı

Süleyman Incek

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum @Abdulmuizz Fida Hoca ..
Oy vermek vacipmidir?
Bu vacipse bunun terkinin hükmü nedir?
Vacip degilse vacip diyenlerin hükmü nedir?
Bu Konuda avamla Alimler ayni konumdamidir?
Biliyorum bu konuda hazir yazilariniz var ama bu "Oy vermek vaciptir" meselesi acikliga kavusmasi niyetiyle sorulan bir sorudur ...
Allah ilminizi ve ecrinizi arttirsin ...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selamun aleykum @Abdulmuizz Fida Hoca ..
Oy vermek vacipmidir?
Bu vacipse bunun terkinin hükmü nedir?
Vacip degilse vacip diyenlerin hükmü nedir?
Bu Konuda avamla Alimler ayni konumda midir?
Biliyorum bu konuda hazir yazilariniz var ama bu "Oy vermek vaciptir" meselesi acikliga kavusmasi niyetiyle sorulan bir sorudur ...
Allah ilminizi ve ecrinizi arttirsin ...
Aleykum selam we rahmetullah;

Oy vermek küfürdür.

Kendince delillerle (daha büyük kötülüğün gelmemesi, şerre engel olunması, muslumanların menfaati için ehven olana destek verilmeli) vâcib diyen, vâcibi bilerek terk ederse günahkar olur.

Küfür olduğu halde, vâcib diyerek insanları küfre davet edenin sorumluluğu çok büyüktür. Hatta kendisine itibar ederek bu küfre ibtila olanların günahı kadar da yüklenir.
Ebu Hurayra’dan gelen bir rivâyete göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

Kim bir kimseyi hayra (hudaya) çağırırsa, kendisine uyanların sevablarının bir misli ona aittir. Bu sevab (kendisine uyanların) sevablarından bir şey eksiltmez. Kim de sapıklığa (dalâlete) çağırırsa kendisine uyanların günahlarının bir katı ona aittir. Bu günah (kendisine uyanların) günahlarından hiçbir şey eksiltmez.
(Muslim; Riyazu’s-Salihîn, Bab 2, Hadis no: 174, sf: 158, 161; İbn-i Mâce, I, 74, 206, 1751, 203, 207 nolu hadisler; İbn-i Mâce, II, 1499; Sahihu’l-Buhârî VIII, 92; Cevâhiru’l-Buhârî, sf: 398, Hadis no: 658; Tefsîru’l-Kurâni’l-Azîm, II, 45, 198; Neseî, V, 99-100)

Yapılan bir yanlış veya haram konusunda bilenle (alim), bilmeyen (avam) tabi ki sorumluluk açısından bir değildir.
"... De ki: “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bu gerçeği ancak kavrama yeteneği olanlar anlar ve hatırlarlar.(Zumer 9)


Allah c.c. : وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Birbirinize hakkı tavsiye ediniz ve birbirinize sabrı tavsiye ediniz(Asr 3) buyruğu;
Rasulullahın (s.a.v.)’in :
الدّينُ النّصِيحَةُ. قُلْنَا: لِمَنْ؟ قَالَ: لله وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأَئِمّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامّتِهِمْ
Din nasihattir.
Dedik ki: Kim için?
Dedi ki: Allah için, kitabı için, rasulu için, Müslümanların imamları için ve bütün Müslümanlar için” kavli ile amel ederek Müslümanlara, özellikle de ’demokratik tağuti seçimlere katılmayı mubah - vâcib sayanlara ve maslahat mefsedete gâlib gelir gerekçesiyle’ insanları bu küfri seçimlere katılmaya fetvalarıyla teşvik edenlere şöyle diyoruz:

Sizlerin bu demokratik seçimlere katılması , fetvalarınızla katılmaya piskolojik baskınız, ne şerri def eder, ne mefsedeti, ne hayrı celb eder, ne de maslahatı. Bilakis Müslümanların hakkını yok eder, onların zulumlerini ve baskılarını sürdürmelerini haklı çıkarır. Zira burada Müslüman olarak bildiklerimiz de dahil Müslümanlardan zulmü kaldırmak için çalışmak, onlara karşı ırkçılıkla mucadele etmek, dinlerini deforme etme ve mukaddesatlarına karşı çıkma kampanyasını durdurmak, okul inşa etmelerine izin vermek, onlara yönelik casusluğu durdurmak, peçe ve başörtüsü takma hususunda Müslüman kadının hakkını savunmak, onların ülkelerinden evlenmelerini kolaylaştırmak ve benzerleri gibi Müslümanların meseleleriyle ilgili şeyleri söyleyen tek bir ılımlı aday dahi yoktur. Yine Müslümanların hakları hususunda açıkça konuşan ve onların meseleleriyle ciddi olarak uğraşan tek bir politikacı dahi yoktur. Çünkü onlar, bizimle birlikte durmaktan utanmakta ve Müslümanların sorunlarını ele alma hususunda yumuşak olmakla etiketlenmekten korkmaktalar. Çünkü onlar, bizim azınlıkta, bizim dışımızdakilerin ise çoğunlukta olmalarından dolayı bizim dışımızdakilerin sesine bizden daha çok kulak vermektedirler. O halde bizlere utanç ve zayıflık mı musallat oldu ki bu son durum bizleri, bizlere hiçbir şey hazırlamayan, bizlerden hiçbir zararı uzaklaştırmayan ve bizlere hiçbir faydası da dokunmayan kimseleri küfre seçmemize götürmektedir!

Fetvacılar : "Evet, bu politikacılar bizlere kesinlikle önem vermemektedirler. Ancak bizler, bizlere elem ve keder vaat eden din düşmanı solcu kafirlerin şerrini def etmek, sakınmak için onları seçiyoruz."

Bu hezeyanlara deriz ki; Müslümanların demokratik küfri seçimlere katılmaları yoluyla İslam düşmanlarının şerrini uzaklaştırma ihtimalinin garantisi olmadığı gibi tercih de edilmemelidir. Zira demokrasiyle hükmedilen diğer ülkelerde din düşmanları gelmesin diye sözde kendilerince Müslümanlara karşı ılımlı olduğu zannedilenlerin yaptıkları şeyler bizler için bir ibret olmalıdır. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Müslümanlar, rakibi Al Gore’un başarısını engellemek amacıyla ilk döneminde oğul Bush’u seçmişlerdi. Ancak Bush, Müslümanların ülkelerinden ikisini işgal etti, terörizm adı altında İslam’a ve Müslümanlara karşı yapılan iğrenç bir savaşa liderlik etti. Aynı şey İngiltere’deki Müslümanlarda da gerçekleşmiş ve onlar da Blair’in yanında yer almışlardı. Ancak o da, Afganistan ve Irak işgallerine etkin bir katılımla ortak olmuş ve ülkesindeki Müslümanlara sınırlamalar getirmişti. Yine Fransa’da da Müslümanlar Chirac’ı seçmişlerdi ancak o da Müslümanları Sanmar cezası ile cezalandırmış ve kız çocuklarının okullarda başörtü takmalarını yasaklamıştı. Bunun bir benzeri de Almanya’da gerçekleşti. Zira Müslümanlar Schroeder’in yanında yer aldılar ancak o da birçok İslami örgütleri yasaklamak, onların takib edilmeleri ve sınırlandırılmalarına ilişkin kanunlar çıkartmak ve Afganistan savaşını desteklemek yoluyla Müslümanları cezalandırmıştı. İddia edilen maslahat ve def edilmesi istenen mefsedet hani nerede? Diğer partiler Müslümanlara iyilikte bulunub onlara hürmetkar mı davrandılar ki bu komunist kemalistlere karşı onları tercih ediyoruz?
Bir önceki seçimde Receb Tayyib Erdoğan’a bu mazeretlerle destek vermeyi vacib görerek peşine düşenler, ABD uçaklarının İncirlik üssünü kullanması için meclisten karar çıkmasını , Afganistan’ın akabinde Suriye’de muslumanların, mucahidlerin bombalanmasına, öldürülmesine vacib demişlerdir. Tıpkı Mısır’daki , Suud destekli Selefi Nur partisinin kafir Mareşal Abdulfettah Said Huseyin Halil el-Sisi’ye maddi manevi destek vermesinin neticesinde binlerce İhvan taraftarları canlı yayında katledilmesine fetva verenler gibi.

Sonra şu soruyu sormamız gerekiyor: Nasıl oldu da bu aşırı sağcılar yönetime ulaştı. O vakit Müslümanların seçimlere katılmayı reddetme ve benzerlerini izole eden sistemi eleştirme hakları var mıdır? Yoksa kabul etmek ve sessiz kalmak zorunda mı kalacaklardır? Zira Müslümanların katılımları, seçime ve sonuçlarına meşruiyet vermektedir.


يا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
"Ey iman edenler! Allah ve Rasulu sizi size hayat veren şeye davet ettiği zaman icabet ediniz. Biliniz ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız." (Enfal 24)
 
Üst Ana Sayfa Alt