Selamün aleyküm,
Charlie Hebdo mizah dergisi mensuplarının peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v.’le alay eden ve onu karalayan ve bunu mizah adı altında da olsa yaptıkları hareketler kabul edilemez.. Peygamber efendimiz tüm hakaret, alay ve tenkitlerden münezzehtir.. Aynı şekilde Kuaşi kardeşlerin ve Amedy Coulibaly’nin şeri dayanağı olmayan hareketleri de tasvip edilemez.. Yapılan bu eylemleri de haklı göstermek veya İslam’dan olduğunu savunmaya çalışmak da Kuran ve sünnet açısından bakıldığında herhangi bir şekilde benimsenemez..
Hz. Muhammed s.a.v. efendimiz kendisine taş atıldığı, tükürüldüğü ve bütün hakaretlere resmen ve fiilen maruz kaldığı bir durumda ne yapmıştı? Hepimiz o mübarek insanın Taif’te ne çektiğini okumuş veya duymuşuzdur.. İbni Kesir’e göre peygamberimiz Zeyd ile Taif’ten ayrılırken 2.5 km boyunca saldırı ve hakaretlere maruz kalır.. Mübarek vücudundan akan kanlara rağmen şehir dışına çıktığında namaza durur ve şu ayetle bizlere 1400 yıl öncesiden seslenir: “Ey iman edenler! Sabırla ve namazla yardım dileyin. Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir!” [Bakara:153]
Dağlar meleği kendisine gelir ve Rabbi tarafından gönderildiğini söyler.. Eğer isterse, kendisine karşı yapılan bütün saldırı ve hakaretlere karşı Taifliler’in başına iki dağı yıkacağını söyler.. Bunun üzerine Rasulullah s.a.v. şu cevabı verir: “Hayır! Allah’ın onların soyundan yalnız Allah’a ibadet edecek, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacak kimseler çıkarmasını dilerim” diye cevap verir ve asla Taif’lilere bedduada bulunmaz.. İşte bizler için asıl örnek olması gereken bir davranış varsa o da Resül’ün bu en büyük saldırılara şahsen maruz kalmasına rağmen sergilediği davranış olmalıdır..
Mizah dergisi ve markete yapılan saldırılara bir de maslahat ve mefsedet yönünden bakarsak bu iki saldırı ve daha önce yapılan buna benzer saldırılar yarardan çok özellikle Avrupa ve diğer ülkelerde yaşayan müslümanlara zarar vermiştir.. Bu saldırılar sadece İslamofobia’nın tırmanışa geçmesine, cami ve dini merkezlerin kundaklanmasına, müslümanların şüphe ve itham altında bırakılmasına neden olmuştur.. Diğer bir taraftan Fransa ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde yaşayan müslümanların şeriatın makasitleri olarak adlandırılan hayat, din, akıl, nesil ve mülkün tehlikeye atılmasına meydan vermiştir..
Michael Adebolajo, Michael Adebowale, Arit Uka ve Muhammed Merah isimlerini hatırlayan var mı? Bu şahıslar İngiltere ve Fransa’da daha önce buna benzer eylemler gerçekleştirmişlerdi.. Birisi öldürüldü ve diğerleri de hapiste.. Fakat gerek İngiliz ve Fransız halkı ve gerekse bu ülkelerdeki müslümanlar bu şahısların yaptıkları silahlı eylemleri unutmadılar..
Sonuç olarak diyebiliriz ki; bu tür saldırıların aslında en büyük zararını görenler de hakkıyla ve İslam’ın tüm emirlerine göre cihad eden kardeşlerimizdir.. Birçok müslüman ülkesinde kardeşlerimiz ölüm, açlık, sefalet ve yoksullukla mücadele ederken ve bunların sorunlarına odaklanmamız gerekirken, bu şahısların yaptıkları milyonlarca müslümanın haklı davalarını unutturmuş ve onların dertlerine derman olmanın yollarını da büyük bir şekilde zorlaştırmıştır..