Çözüldü Peygamberimizin Nesebi Tevatür müdür?

kerem_756 Çevrimdışı

kerem_756

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleyküm
Peygamberimizin nesebi tevatür müdür?
Tevatür ise tevatürlük derecesi Adnan'a kadar mıdır yoksa Hz İbrahim'e (a.s.) kadar mıdır?
Bazı kaynaklarda Hz İbrahim'e (a.s.) kadar tevatür denilirken bazı kaynaklarda sadece Adnan'a kadarı deniyor. Hangisi doğrudur
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum Selam we rahmetullahi we berakâtuh

Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) nesebi (soyu), Adnan'a kadar tevatur derecesinde sabittir. Yani Adnan’a kadarki neseb, hem siyer, hem tarih, hem de neseb ilmi âlimleri nezdinde kesin bilgi (yakîn) derecesinde sabittir.
Ancak Adnan'dan yukarısı, yani Adnan’dan İbrahim’e (aleyhisselam) ve oradan da Âdem’e (aleyhisselam) kadar olan soy hakkında, sahih ve tevatur derecesinde bir bilgi bulunmamaktadır. Bu kısımla ilgili rivayetlerde ihtilaflar, zayıflıklar ve farklı görüşler vardır. İslam âlimleri bu konuda net ve kat'î bir silsile ortaya koymamıştır.

İbn Hacer el-Askalânî (rahimehullah) şöyle der:

وقد اتفقوا على أن نسبه صلى الله عليه وسلم إلى عدنان صحيح محفوظ، واختلفوا فيما فوق ذلك. والذي عليه الجمهور إمساك عما وراء عدنان
"Âlimler, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) nesebinin Adnân'a kadar sahih ve korunmuş olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Adnân'dan yukarısı hakkında ise ihtilaf etmişlerdir. Cumhûrun (alimlerin çoğunun) görüşü, Adnân'dan ötesinde susmaktır." (İbn Hacer el-Askalânî, Fethu'l-Bârî, C. 6, Sf: 529)
"ولا يعتمد على ما قيل إنه بلغ عدد آبائه إلى آدم إلا من طريق أهل الكتاب"
"Onun (sallallahu aleyhi ve sellem) babalarının sayısının Âdem’e kadar ulaştığına dair söylenenlere ancak Ehl-i Kitab kaynaklarından ulaşılabilir; (müslümanlardan sahih bir rivayet yoktur)." (İbn Hacer el-Askalânî, Fethu'l-Bârî, C. 6, Sf: 529)

İmam ez-Zehebî (rahimehullah) de aynı şekilde belirtir: “Adnan'a kadar olan neseb sahih ve muteberdir. Ondan yukarıya dair ise sağlam bir senet bulunmamaktadır.”
(İmam ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ, C. 1, Sf: 35)

İbn Abdulberr (rahimehullah) şöyle der: “Neseb âlimleri, Adnan'a kadar olan soy üzerinde ittifak etmişlerdir. Adnan'dan sonrasına dair ise ihtilaf etmişlerdir.” (İbn Abdulber en-Nemerî, el-İstîâb fî Mâʿrifeti’l-Aṣḥâb, Giriş kısmı)

İbn Teymiyye de şöyle der: "Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in nesebi Adnan'a kadar sabittir. Ancak Adnan’dan sonrası hakkında insanlar ihtilafa düşmüşlerdir." (İbn Teymiyye, Mecmû’u’l-Fetâvâ, C. 4, Sf: 177)


Adnan'a kadar: Tevatur derecesinde sabit, kesin ve üzerinde ittifak edilmiştir.
Adnan'dan İbrahim'e (aleyhisselam) kadar: Tevatur yoktur, rivayetlerde ihtilaf vardır.
İbrahim (aleyhisselam)'den Âdem'e (aleyhisselam) kadar: Yine aynı şekilde, kesin ve sağlam bir neseb zinciri bilinmemektedir.

Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Adnan'a kadar olan neseb silsilesi:


Muhammed bin
Abdullah bin
Abdulmuttalib bin
Haşim bin
Abdumenâf bin
Kusayy bin
Kilâb bin
Murre bin
Kâ'b bin
Luay bin
Gâlib bin
Fihr bin
Mâlik bin
Nadr bin
Kinâne bin
Huzeyme bin
Mudrike bin
İlyâs bin
Mudar bin
Nizar bin
Maadd bin

Adnan

Bu soy ağacı, İslam alimleri arasında mutevatir olarak kabul edilmiş ve hiçbir ciddi ihtilaf bulunmamıştır.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Adnanî Arablardandır. Arablar Adnanîler ve Kahtânîler olarak iki ana kola ayrılır; Adnanîler, kuzey Arablarıdır.

Bir zayıf hadiste;

أخبرنا أبو عبد الله الحافظ، قال: حدثنا أبو العباس محمد بن يعقوب، قال: حدثنا العباس بن الوليد، قال: حدثنا يزيد بن زريع، قال: حدثنا سعيد بن أبي عروبة، عن قتادة، عن عكرمة، عن ابن عباس رضي الله عنهما قال
"كان النبي صلى الله عليه وسلم : إذا بلغ نسبه إلى عدنان أمسك ولم يتجاوز"
"Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) nesebini Adnân’a kadar zikrederdi, oraya geldiğinde dururdu ve ötesine geçmezdi."
(Beyhakî, Delâilu'n-Nubuvve, C. 1, Sf: 92 İbn Asâkir, zayıf rivayet)

"كان لا يجاوز في النسب معد بن عدنان"
"O (sallallahu aleyhi ve sellem), nesebinde Ma’dd b. Adnân’ı geçmezdi."
(İbn Sâ'd, Tabakât, 1/33 zayıf rivayet)

Bu rivayet sened bakımından sahih değildir. Hadis âlimleri, bu rivayeti "mevkûf" (yani sahabeden söylenmiş gibi) görmüşlerdir. Bazı alimler bu sözü Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) nisbet etmekte sakınca görmemiştir, çünkü manası doğrudur ve sahih kaidelere uygundur.

İbn Hacer el-Askalânî (rahimehullah) bu konuda şöyle der: "Bu konuda gelen rivayetler mevkuf hükmündedir. Ancak Adnan'dan ötesinde ihtilaf olduğu sabittir."
(İbn Hâcer el-Askalânî, Fethu'l-Bârî, C. 6, Sf: 529)

İmam Suyûtî de rivayeti zikrederken, Onun isnadının kuvvetli olmadığını ancak mânâ olarak doğru olduğunu belirtmiştir.

İmam Zebîdî (rahimehullah) ise der ki: "Bu söz sened açısından kuvvetli olmasa da, alimler neseb konusunda Adnan’da durmayı uygulamada ittifak etmişlerdir." (Muhammed Murtazâ ez-Zebîdî, İthâfu's-Sâdeti'l-Muttakîn, 1/167)
 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt