Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Peygamber’in Âhirette Hesabın Başlaması İçin Duası Olan Rivâyet Hangisidir?

O Çevrimdışı

Oruç reis

Üye
İslam-TR Üyesi
Diyanetin islam ansiklopedisinde bu hadisi Şerif’in içeriğini okudum. Hz. Peygamber’in âhirette hesabın başlaması için Allah nezdinde tevessülde bulunurken O’nu kürsînin üzerinde göreceği ve önünde secdeye kapanacağı belirtilir (Müsned, I, 282, 296; V, 229; Buhârî, “Bedʾü’l-vaḥy”, 3) bu hadisin tamamını orjinalinden bulup Türkçeye çevirebilirmisiniz
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Kardeşim; bahsettiğiniz konu içerikli şu iki rivâyet olabilir.


قال ابن شهاب: وأخبرني أبو سلمة بن عبد الرحمن، أن جابر بن عبد الله الأنصاري قال، وهو يحدث عن فترة
الةحي، فقال في حديثه: (بينا أنا أمشي إذ سمعت صوتا من السماء، فرفعت بصري، فإذا الملك الذي جاءني بحراء جالس على كرسي بين السماء والأرض، فرعبت منه، فرجعت فقلت: زملوني زملوني، فأنزل الله تعالى: {يا أيها المدثر. قم فأنذر - إلى قوله - والرجز فاهجر} فحمي الوحي وتتابع).تابعه عبد الله بن يوسف وأبو صالح، وتابعه هلال بن رداد عن الزهري. وقال يونس ومعمر: بوادره.
İbn Şihâb şöyle dedi: Ve bana Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân haber verdi ki, Cabir b. Abdullah el-Ensari r.anh (O da hadîs-i sâbıkı rivâyet edip) şöyle demiştir:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem fetret-i vahiyden bahsederken söz arasında buyurdu ki: "Ben (bir gün) yürürken birdenbire gökyüzü tarafından bir ses işitttim. Başımı kaldırdım. Bir de baktım ki Hıra'da bana gelen Melek (yâni Cibrîl a.s.) semâ ile arz arasında bir kursî üzerinde oturmuş. Pek ziyade korktum. (Evime) dönüp: beni örtün, beni örtün, dedim. Bunun üzerine Allahu Teâlâ (Muddessir 1-5) ayet-i kerîmelerini inzâl etti. Artık vahiy kızıştı da ardı arası kesilmedi."
(Buhari, Bed'ul Vahy, Bab 1, Hadis no : 3; Tefsîr, 74/4, 5; Muslim, Îman, 255-258)

Nebi (s.a.v.)'in beni örtün, beni örtün" sözü, Buhârî'nin Tefsir bölümünde Yunus'tan bir rivayete göre dessirûnî" şeklinde gelmiştir. Bunun üzerine şu ayetler İndirilmiştir: "Ey bürünüp sarınan! Kalk ve uyar / korkut artık" yani "Sana inanmayanı azabla korkut", "Sadece Rabb'ini büyük tanı", "Onu yücelt", "Elbiselerini temizle", necasetlerden temizle. Bir görüşe göre buradaki elbiselerden maksat nefistir. Onu temizlemek ise, değerini azaltacak şeylerden kaçınmaktır. Bu âyetlerdeki "ricz"den maksad putlardır. Sözlükte bu kelime azab anlamına gelmektedir. Putlara bu ismin verilmesi puta tapmanın azaba sebeb olmasıdır.
Vahiy kızıştı" ifadesi vahyin arka arkaya hızla gelmeye başladığını ortaya koymaktadır.


***

-.......Enes (r.anh)'den, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Mûminler kıyamet gününde toplanırlar da: — (Bir kimseden) Rabb'imizin huzurunda bize şefaat etmesini istesek, dediler.
Akabinde Âdem'e geldiler ve: — Sen insanların babası Âdem'sin. Allah seni kendi eliyle yarattı, meleklerini sana secde ettirdi ve sana her şeyin isimlerini öğretti. Bulunduğumuz şu durumdan bizleri rahata erdirmesi için Rabb'in katında bizlere şefaat et! derler.
Âdem, işlemiş olduğu hatîesini ve bundan dolayı Rabb'inden utanmakta olduğunu zikreder ve: — Ben buna ehil değilim. Siz Nûh 'a gidiniz. Çünkü o, Allah 'in yer ahâlîsine peygamber göndermiş olduğu ilk rasûldür, der.
Akabinde onlar Nûh Peygamber'e gelirler.
Nûh da Rabb'inden, hakkında hiçbir bilgisinin bulunmadığı bir şeyi istemesini ve bu sebebden utanmakta olduğunu zikrederek: — Ben şefaat edecek makâmda değilim. Siz Halîlu'r Rahman 'a gidiniz, der. (Kitâbu't-Tefsfr/417I)

Muteakiben onlar İbrahim'e gelirler. O da (hatîesini ve bu sebebden Rabb'inden utanmakta olduğunu zikrederek): — Ben buna ehil değilim. Siz Allah'ın kelâm ettiği ve kendine Tevrat verdiği bir kul olan Musa'ya gidiniz, der.
Onlar da Musa'ya gelirler.
Mûsâ da bir nefis karşılığında olmaksızın insan öldürmüş olduğunu, bu sebeble Rabb'inden utanmakta olduğunu zikrederek: — Ben buna ehil değilim. Siz Allah 'in kulu ve Rasûlü, Allah 'in Kelimesi ve Ruhu olan İsa'ya gidin, der.
İsâ da onlara: — Ben buna ehil değilim. Siz geçmiş ve geri kalmış günâhlarını Allah'ın mağfiret eylediği bir kul olan Muhammed'e gidiniz, der.

Onlar bundan sonra bana gelirler. Ben de Rabb'imin huzuruna izin istemek üzere giderim. Bana izin verilir. Rabb'imi-görünce secdeye kapanırım. Allah beni dilediği kadar bu vaziyette bırakır.
Sonra Allah tarafından: — Başını kaldır, iste; sana verilir; söyle, sözün işitilir; şefaat et, şefaatin kabul edilir, denilir.
Ben başımı kaldırır ve bana öğreteceği bir tahmîd ile Rabb'ime hamd eylerim. Sonra şefaat ederim. Benim için bir hudûd tâyîn buyurur. Ben de o mikdâr insanı cennete girdiririm. Sonra tekrar Rabb'ime dönerim. Rabb'imi görünce, bundan evvel yaptığım gibi, secdeye kapanırım. Sonra şefaat ederim. Yine benim için bir sınır tâyîn eder. Ben o mikdâr insanı cennete girdiririm. Sonra üçüncü defa Rabb'ime dönerim, sonra dördüncü defa dönerim de:(Yâ Rabb!) Ateşte Kur'ân'ın habsettiklerinden ve üzerine hulûd vâcib olanlardan başka kimse kalmadı, derim."
(Buhari, Tefsir Enbiya suresi, bab 3, Hadis no: 3)

Ebû Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: Ancak Kur'ân'ın habsettikleri, yânı Yüce Allah'ın kâfirler hakkındaki "Hâlidîne fîhâ (Orada devamlı kalıcılar olarak)' sözünün habsettikleri kaldı, dedi.
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt