RESİM YAPMAK; ASMAK : RESSAMLIK
Tasvir, bir şeyin suretini/resmini çizmektir. Heykeller yapmak da tasvirdendir. Tasvir, heykeltıraşçılığı da kapsar.
Resim bizzat ya da heykel surettir. Onlara lugatte tesâvir/tasvirler/resimler denir. Bu, heykelleri de kapsar.
Şeriat; insan, hayvan, kuş gibi canlı sureti yapmayı/ çizmeyi haram kılmıştır. Bu tür suret/resim çizimi, ister kağıt üzerine olsun, ister deri üzerine, ister elbise üzerine, ister kap-kacak üzerine olsun, ister dekorasyon ve ziynet üzerine olsun, ister para üzerine olsun (v.b.) fark etmez, hepsi de haramdır. Zira üzerine suret/resim çizilen ne olursa olsun sadece canlı sureti çizmek haramdır.
Canlı olmayan şeyin suretini yapmak caizdir, onda bir sakınca yoktur. Nitekim Şeriat ağaçların, dağların, çiçeklerin v.b. canlı olmayan şeylerin suretlerini yapmayı/resimlerini çizmeyi helal kılmıştır.
Canlı olanın suretinin yapılmasının haram kılınması şer'î nasslar ile sabittir.
Buhari, İbni Abbas hadisinden şöyle dediğini tahric etmiştir:
“Nebi (s.a.v.), evde resimler olduğunu görünce, onların yok edilmesini emretmedikçe eve girmedi.”
(Buhari)
- Aişe’den (r.anha) rivayet edildi ki;
“İçerisinde resimler olan bir örtüyü/perdeyi asmış. Rasulullah (s.a.v.) içeri girdiğinde o örtüyü söküp atmış.
Aişe dedi ki; Sonra o örtüyü parçaladım, iki yastık yaptım. Rasul (s.a.v.), o iki yastığa yaslanıp dinleniyordu.”
(Muslim)
- Ahmed’in rivayetinde şu lafızla geçmekte:
“O örtüyü alıp fırlattım. Sonra onu iki yastığa parçaladım. Sonra Rasulullah, içerisinde resim olduğu halde o iki yastığa yaslanmış gördüm.”
(Ahmed b. Hanbel)
- Buhari ve Muslim, Aişe hadisinden şöyle dediğini ortaya koydular:
“Rasulullah (s.a.v.) bana geldiğinde, bana ait olan kapı girişini içerisinde resim olan bir çeşit nakışlı kumaş ile örtmüştüm.
Rasul (s.a.v.)onu görünce, yüz rengi kızararak onu çekip yırttı. Şöyle dedi:
يَاعَائِشَةُأَشَدُّالنَّاسِعَذَابًا عِنْدَ اللَّهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ الَّذِينَ يُضَاهُونَ بِخَلْقِ اللَّهِ
“Ey Aişe, Kıyamet Günü azab bakımından en zor durumda olanlar, yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışanlardır.”(Buhari, Muslim, K. Lilbâs ve’z Zîneh, 3937)
- Muslim’in hadisinde, Aişe’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (s.a.v.) bir seferden geldi. Ben kapımı içerisinde kanatlar olan, at resmi olan bir örtü ile örttüm. Bunun üzerine bana o örtüyü indirmemi emretti.”
(Muslim)
- Buhari, İbn Abbas (r.anhuma) hadisinden Rasulullah (s.a.v.) ’in şöyle dediğini ortaya koydu:
مَنْصَوَّرَصُورَةًفِيالدُّنْيَاكُلِّفَيَوْمَالْقِيَامَةِأَنْيَنْفُخَفِيهَاالرُّوحَوَلَيْسَبِنَافِخٍ
“Kim bir suret yaparsa, Kıyamet Günü o yaptığı surete can üfüresiye kadar Allah ona azab eder. Halbuki O üfüremez.”(Buhari, K. Lilbâs, 5506)
- İbn Ömer (r. anhuma) yoluyla da Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle dediğini ortaya koydu:
إِنَّأَصْحَابَهَذِهِالصُّوَرِيَوْمَالْقِيَامَةِيُعَذَّبُونَفَيُقَالُلَهُمْأَحْيُوامَاخَلَقْتُمْ
“Bu suretleri yapanlar Kıyamet Günü azab görürler. Onlara; ‘Yarattığınızı canlandırın’ denir.”(Buhari, K. Buyu’, 1963)
قال مسلم: قرأت على نصر بن علي الجهضمي عن عبدالأعلى بن عبدالأعلى. حدثنا يحيى بن أبي إسحاق عن سعيد بن أبي الحسن. قال: جاء رجل إلى ابن عباس. فقال:
إني رجل أصور هذه الصور. فأفتني فيها. فقال له: ادن مني. فدنا منه. ثم قال: ادن مني. فدنا حتى وضع يده على رأسه. قال: أنبئك بما سمعت من رسول الله صلى الله عليه وسلم. سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول ( كل مصور في النار. يجعل له، بكل صورة صورها، نفسا فتعذبه في جهنم ).
وقال: إن كنت لابد فاعلا، فاصنع الشجر وما لا نفس له. فأقر به نصر بن علي.
[ش (يجعل) الفاعل هو الله تعالى. أضمر للعلم به]
Muslim derki: Nasr b. Alî El-Cehdamî'ye Abdu'I-A'Ia b. Abdi'I-A'Iâ'dan dinlediğim şu hadîsi okudum. (Abdu'l-A'lâ dedi ki): Bize Yahya b. Ebî İshâk, Saîd b. Ebi'l-Hasen'den rivayet etli. Saîd (Şöyle demiş):إني رجل أصور هذه الصور. فأفتني فيها. فقال له: ادن مني. فدنا منه. ثم قال: ادن مني. فدنا حتى وضع يده على رأسه. قال: أنبئك بما سمعت من رسول الله صلى الله عليه وسلم. سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول ( كل مصور في النار. يجعل له، بكل صورة صورها، نفسا فتعذبه في جهنم ).
وقال: إن كنت لابد فاعلا، فاصنع الشجر وما لا نفس له. فأقر به نصر بن علي.
[ش (يجعل) الفاعل هو الله تعالى. أضمر للعلم به]
Bir adam İbni Abbas (r.anhuma)'ya gelerek : — Ben şu suretleri yapan bir adamım. Onlar hakkında bana bir fetva ver! dedi.
İbni Abbâs (r.anhuma), Ona :— Bana yaklaş! dedi.
O da yaklaştı.
Sonra (yine) :— Bana yaklaş! dedi.
O da yaklaştı.
Nihayet elini Onun başı üzerine koydu.— Sana Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den dinlediğimi haber vereceğim. Ben Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Her ressam cehennemdedir. Allah Ona yaptığı her suret karşılığı bir can verecek ve Onu cehennemde azab edecektir.» buyururken işittim, dedi.
Şunu da ilâve etti. Mutlaka yapacaksan bari ağaç ve cansız şeyleri yap, dedi. Nasr b. Alî bu hadîsi ikrar etmiştir.
(Muslim, K. Lilbâs ve’z Zîneh, Bsab 99, Hadis no: 2110)
Ahmed, Ebu Hurayra’dan, Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle dediğini rivayet etti:
أَتَانِي جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلام فَقَالَ إِنِّي كُنْتُ أَتَيْتُكَ اللَّيْلَةَ فَلَمْ يَمْنَعْنِي أَنْ أَدْخُلَ عَلَيْكَ الْبَيْتَ الَّذِي أَنْتَ فِيهِ إِلا أَنَّهُ كَانَ فِي الْبَيْتِ تِمْثَالُ رَجُلٍ وَكَانَ فِي الْبَيْتِ قِرَامُ سِتْرٍ فِيهِ تَمَاثِيلُ فَمُرْ بِرَأْسِ التِّمْثَالِ يُقْطَعْ فَيُصَيَّرَ كَهَيْئَةِ الشَّجَرَةِ وَمُرْ بِالسِّتْرِ يُقْطَعْ فَيُجْعَلَ مِنْهُ وِسَادَتَانِ تُوطَآَنِ وَمُرْ بِالْكَلْبِ فَيُخْرَجَ فَفَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
"Bana Cibril (a.s) gelip şöyle dedi: Ben sana gece geldim. Zira içerisinde senin olduğun evde sana gelmeme engel olan bir şey yoktu. Ancak evde bir adam heykeli olduğunda, içerisinde resimler olan nakışlı örtüler olduğunda, köpek olduğunda mustesna.”
Sonra Rasul (s.a.v.) bir heykel ile karşılaştığında onu parçalıyor, o da ağaç şekli alıyordu.
Resimli örtü ile karşılaştığında onu parçalıyor sonra ondan iki yastık yapıyordu.
Köpek ile karşılaştığında Onu evden dışarı çıkarıyordu. Rasulullah (s.a.v.) böyle yapıyordu.”
(Ahmed b. Hanbel, B. Mus. Mukessirîn, 7701)
- Buhari, Ebu Cuheyfe yoluyla şunu rivayet etti:
“O hacamet eden/deriyi tarayıp kanatan bir köle satın aldı.
Sonra şöyle dedi: Nebi (s.a.v.), kanın bedelini, köpeğin bedelini, fahişenin kazancını yasakladı. Faiz yiyeni ve yedireni, dövme yapanı ve yaptıranı, suret yapanı/çizeni lanetledi.”
(Buhari)
Bu hadislerin tamamı, suret yapma/çizmenin terk edilmesinin kesin bir şekilde talebini içermektedirler. Bu suret yapmanın/çizmenin haram olduğuna dair delildir. Bu hadisler geneldir.
İster gölgesi olsun, ister tam olsun ister büst olsun, fark etmeksizin her sureti kapsamaktadır. Zira gölgesi olan suretin haram kılınması ile gölgesi olmayan suretin haram kılınması arasında, canlısı yaşaması mümkün olan tam sureti yapmanın haram kılınması ile yaşaması mümkün olmayan büst şeklindeki suretin haram kılınması arasında fark yoktur. Hadislerin genelliği nedeni ile hepsi de haramdır.
Ev hakkındaki İbn Abbas’ın hadisinde, Kâbe’deki suretler, resim olarak çizilmiş idiler, gölgeleri yoktu. Onlar yok edilmeden, Rasul (s.a.v.) ona girmedi. Aişe hadisi, örtüde gölgesi olmayan resmin çizilmiş olduğuna delâlet etmektedir.
Rivayet edildi ki; “Nebi (s.a.v.) Ali’yi bir seriyyeye gönderdi.
Ona şöyle dedi:
أَنْلاتَدَعَتِمْثَالاًإِلاطَمَسْتَهُوَلاقَبْرًامُشْرِفًاإِلاسَوَّيْتَهُ
“Ortada yıkmadığın bir heykel, silip yok etmediğin bir suret/resim, dümdüz yapmadığın yüksek kabir bırakma.”(Muslim, K. Cenâiz, 1609)
Dolayısıyla hadis her iki çeşit sureti de zikretti, heykeli yani gölgesi olanı ve silinen/kazınan resmi yani gölgesi olmayanı zikretti.
Gölgesi olan ile gölgesi olmayanı farklı görmek doğru değildir ve bir aslı yoktur. Çünkü suretin hayat sahibi olması ya da olmaması, haram kılınışının illeti değildir. Onu haram oluştan istisna eden bir delil de yoktur.
Can sahibi olmayan ağaç, dağ, v.b.'lerinin suretlerinin/resimlerinin yapılmasının câiz oluşu ise; suret yapmanın haram kılınması hakkında gelen hadislerde haram oluş, içerisinde can olanın sureti ile kayıtlı kılınmıştır. Bu, kendisi ile amel edilen bir mefhumu olan muteber bir kayıttır. Onun mefhumu ise, içerisinde can olmayanın sureti haram değildir.
Evet, bazı hadisler mutlak olarak gelmiştir. Fakat bazı hadisler de mukayyed/kayıdlı olarak gelmiştir. Usul ile ilgili kaide/kural ise, “Mutlak, mukayede hamledilir/ yorumlanır” şeklindedir.
Dolayısıyla haram kılma sadece, insan, hayvan, kuş gibi içerisinde ruh/can olanın suretine ait olur. Fakat bunun dışında kalan suretlerin yapılması haram olmaz, bilakis caiz olur. Ayrıca ağaç (v.b.) içerisinde can olmayanın suretinin yapılmasının mubah oluşu hadislerde açık olarak geçmiştir.
Zira Ebu Hurayra hadisinde;
“Evin kapısında olan heykelin kafası ile karşılaştığında onu parçaladığı, onun ağaç şeklini aldığı” geçmektedir.
Bu demektir ki, ağaç heykelinde bir sakınca yoktur. İbn Abbas hadisinde de; “Eğer onu mutlaka yapacaksan, ağaç ve canlı olmayanın suretini yap” denilmektedir.
Suret yapmanın haram kılınması ile ilgili gelen hadisler illetli değildir. Suret yapmak herhangi bir illet ile illetlendirilmemiştir. Onun için ona illet aranmaz.
İbn Ömer’den rivayet edilen Rasul (s.a.v.)’in şu sözüne;
فَيُقَالُلَهُمْأَحْيُوامَاخَلَقْتُمْ
“Onlara yarattıklarınızı canlandırın denilir.” Ve İbn Abbas hadisinde geçen şu;
أَنْيَنْفُخَفِيهَاالرُّوحَوَلَيْسَبِنَافِخٍ
“O üfüremediği halde, ona ruh üfüresiye kadar” sözüne; Aişe hadisinde geçen;
أَشَدُّالنَّاسِعَذَابًاعِنْدَاللَّهِيَوْمَالْقِيَامَةِالَّذِينَيُضَاهُونَبِخَلْقِاللَّهِ
“Kıyamet Günü insanların azab bakımından en zor/sıkıntılı olanı, Allah’ın yaratmasına misilleme yapandır.”Bunların hepsi de illetlendirme tarzında geçmemektedir. Bu hadislerde geçen lafızlar ve cümlelerden illetlik anlaşılmamaktadır. Bu hususta geçenin hepsi, Rasul (s.a.v.)’in suret yapmayı, yaratmaya, suret yapanı da yaratıcıya benzetiyor olmasıdır. Benzetmek ise illetlik ifade etmez. Bir şey başka bir şeye benzetildiğinde, illet olmaz. Benzeyen, kendisine benzetilenin illeti yapılmaz, o sadece ona ait bir vasıf olur. Bir şeyin vasfı ise, onun illeti değildir. Onun için “İçerisinde Allah’ın yaratmasına benzeşme olduğu için suret yapmak haramdır” denilmez.
Zira Allahu Teâlâ, insanı, hayvanı, kuşu yarattığı gibi ağaçları, dağları, çiçekleri de yarattı. Dolayısıyla insan, hayvan ve kuşun suretinin yapılması, Allah’ın yaratmasına benzeşme olduğu için haram olsaydı, bu illet; ağaçlarda, dağlarda, çiçeklerde ve diğerlerinde de vardır. Zira onları da Allah yarattı. O zaman onların suretlerinin yapılmasında da illet olduğu için onların suretlerini yapılması da haram olurdu. İllet, var olup olamama bakımından illetlendirilen ile birlikte döner. Halbuki nasslar, ağacın ve içerisinde ruh/can olmayan her şeyin suretinin yapılmasının câiz oluşuyla ilgili olarak geçmiştir.
Buna binaen, haram kılınması hakkında nassların geçmesinden dolayı insan ve hayvan suretinin yapılması haramdır. Bu haram oluş, bir illetten dolayı değildir. Ağaçlar, dağlar ve içerisinde can olmayan her şeyin suretinin yapılması ise caizdir. Mubah oluşu hakkında nassların geçmesinden dolayı bunda bir sakınca yoktur.
Allah’ın haram kıldığı suret yapmak, sadece insanın bizzat kendisinin doğrudan surat yaptığı hususlardan olan resim çizmek, nakış yapmak v.b. hususlardır.
Ayrıca hadislerde haram kılınması geçen “suret yapmak”, vasıflandırılmış ve çeşidi belirlenmiştir. O yaratmaya benzeyendir. İçerisinde bir şeyi icad etmek bakımından suret yapanın yaratıcıya benzediği şey ise, ya zihninden çizimle ya da önünde mevcud olanın aslından çizerek bir suretin icad edilmesidir. Her iki halde de suret icat edilmektedir. Çünkü onda icad etmek/yaratmak vardır.
Bu izahat suret yapmak bakımından idi. Yapılan suretleri elde etmeye gelince:
Eğer o mescid, namaz kılınan yer v.b. gibi ibadet için hazırlanmış bir yerde ise, o kesinlikle haramdır.
Bunun delili ise, İbn Abbas’ın hadisinde geçen Rasulullah (s.a.v.)’in, içinde bulunan resimlerin yok edilmeden Kâbe’ye girmeyi kabul etmemesidir. Bu terk için kesin bir taleptir, dolayısıyla haram kılmaya bir delil olur.
Evler, bürolar, okullar v.b. gibi ibadet için hazırlanmamış bir yerde o suretleri elde etmeye gelince; bu hususta ayrıntı vardır. Açıklaması ise şöyledir:
Sureti elde etmek/bulundurmak, ona tazim konumunda olursa, haram değil, mekruh olur. Tazim konumunda olmazsa caizdir, bir sakıncası yoktur.
Surete tazimin olduğu bir yerde, onun bulundurulmasının mekruh oluşu ise; Aişe hadisinden dolayıdır. Onda geçtiğine göre; Rasul (s.a.v.), içinde suret olan bir örtüyü çekip attı.
Ebu Hurayra hadisinde de Cibril, içerisinde heykeller, resimler ve köpek olduğu için eve girmeyi kabul etmedi.
Bu mekruh oluşun, içerisinde surete tazimin olduğu bir yerde konulmuş suretlere/resimlere has olması ve içerisinde surete tazimin olmadığı bir yerde suretlerin bulunmasında bir sakınca olmaması ise; Aişe hadisinde, Rasul (s.a.v.)’in içerisinde resimler olan örtüyü çekip atması ve içerisinde resimler olduğu halde koltuk yastığına yaslanmasıdır.
Ebu Hurayra hadisinde de;
“Rasul (s.a.v.), resimli örtü ile karşılaştığında onu parçalıyor ve sonra ondan iki yastık yapıyordu” şeklinde geçmesidir.
Bu, nehyin suretin, kendisine tazim yapılan bir yerde konulmasına bağlı olduğuna, onu elde etme ve bulundurmaya bağlı olmadığına delâlet etmektedir.
Surete tazimin olduğu bir yerde suretin konulmasının haram değil de mekruh olmasına gelince:
Bu, bu hususta geçen nehyin, suret yapma hakkında olduğu gibi, suret bulunduranı azapla tehdit etmek ve zemmetmek v.b. kesinliğe delâlet eden bir karine ile birlikte gelmeyip bilakis, sadece terkin talebi şeklinde gelmesindendir. Bir takım başka hadislerin, heykeller bulundurmayı nehyederek de çizilmiş suretleri bulundurmayı caiz kılarak gelmesi, nehyin kesinlik için olmadığına karine sayılan hususlardandır.
Muslim, Ebu Talha’dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle derken işittiğini rivayet etti:
لاتَدْخُلُالْمَلائِكَةُبَيْتًافِيهِكَلْبٌوَلاصُورَةٌ
“İçerisinde bir köpek ve suret olan bir eve Melek girmez.”(Muslim, K. Lilbâs ve’z Zîneh, 3929)
Muslim’in rivayet ettiği başka bir rivayette ise şöyle denilmektedir:
إِلارَقْمًافِيثَوْبٍ
“Kumaş elbise üzerine çizilmiş mustesna.”(Muslim, K. Lilbâs ve’z Zîneh, 3931)
Bu, kumaşa çizilmiş suretin istisna edildiğine delâlet etmektedir. Mefhumu ise; içerisinde kumaşa çizilmiş şekiller olan yani resim olarak çizilmiş suret olan eve melekler girer. Bu hadis, diğer nehiy hadisler ile bir araya getirildiğinde, suret bulundurmayı terkin talebinin kesin olmadığına karine olur.
Dolayısıyla suret taziminin olmadığı bir yerde suret bulundurmak, haram değil mekruhtur.
Haram olduğunu söyleyenlerin delilleri:
İbn Âbidn, Hasiye'sinde söyle der:
"Resim yapmak mutlak sûrette caiz değildir. Çünkü bu, Allah'ın yaratmasına benzer yaratma iddiasına kalkışmaktır" (İbn Âbidîn, Hâşiye, I, 608).
Nevevî şunları söylemektedir: «Bizim ulemâmızla diğer bir takım ulemâ, hayvan resmi yapmanın şiddetle haram olduğunu söylemişlerdir. Hayvan resmi yapmak büyük günahlardandır. Çünkü bu hadislerde zikredilen şiddetli cezalar bunun üzerine tertib edilmiştir. Hayvan resmini küçümsenip tahkir edilen bir şey üzerine yapmakla küçümsenmeyen bir şey üzerine yapmak arasında fark yoktur, bunların ikisi de haramdır. Çunkü canlı resmi yapmakta Allan'ın yaratmasına benzeyiş vardır. yapılan resmin elbisede, yaygıda, altın veya gümüş paralarda, kaplarda, duvarda veya başka bir şey üzerinde olması hükmen hep birdir. Faıtat ağaç ve deve semeri gibi içinde canlı sûreti olmayan şeylerin resmini yapmak haram değildir. Kesim yapmanın hükmü budur. Canlı suretinin yapıldığı şey duvara asılır yahut resim, giyilen elbise ve serpuş gibi küçümsenip hor görülmeyen şeylere yapılırsa haramdır. Yaygı, döşek ve yastık gibi çiğnenip hor görülen şeyler üzerine yapılması haram değildir.
Bu hususta gölgesi olan eşya ile gölgesi olmayanların da bir farkı yoktur. Bu mes'elede bizim mezhebimizin hulâsası budur. Sahabe ve Tabiin ile onlardan sonra gelen ulemânın cumhuru da buna kaildirler. Sevrî ile Mâlik, Ebû Hanîfe ve diğer ulemânın mezhebleri dahî budur. Selefden bazıları sadece gölgesi olan şeyleri yapmanın haram olduğunu, gölgesi olmayan resimleri yapmakta beis bulunmadığını söylemişlerdir. Fakat bu mezheb bâtıldır. Çünkü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kabul etmediği perdedeki suretin mezmum ve çirkin bir şey olduğunda hiç kimsenin şubhesi yoktur. Halbuki o suretin gölgesi yoktu. Bu babda vârîd olan mutlak hadîslerde bütün suretlere şâmildir.»
Zuhrî dahî nehyin umumî olduğunu söylemiş. Resim ister elbisede bir nakış olsun, ister duvara asılmış veya elbiseye yahut yaygıya yapılmış olsun, hakîr sayılsın, sayılmasın hükmün aynı olduğunu söylemiştir. (Nevevî, Muslim Şerhi, XIV, 85).
İmam Kurtubi ise şöyle der:
Rasulullah (s.a.v) tasviri yapanlara, istisna yapmaksızın lanet etmiştir. "Bu sûret yapanlara kıyamet gününde azab edilecek ve onlara "yarattıklarınızı diriltiniz" denilecek" hadisinde de istisnada bulunmamıştır.
Sunen-i Tirmiz'de Ebû Hurayra'dan rivayet edilen bir hadis-i şerif şöyledir:
"Rasulullah (s.a.v) 'in söyle buyurduğunu işittim:
"Kıyamet gününde cehennemden bir boyun çıkar. Bunun bakan iki gözü, işiten iki kulağı ve konuşan bir dili vardır. Bu şöyle diyecektir:
"Ben üç şeyi ilan etmekle görevlendirildim: İnatçı bütün cebbarların, Allah'la beraber başka ilâhlara da sığınanların ve musavverlerin hakkından geleceğim"
(Ebû İsa et-Tirmizî: Bu hasen, garib sahih bir hadistir, demiştir.)
Buhari ve Muslim'de Abdullah b. Mes'ud (r.anhuma)'dan rivâyet edilen bir hadiste;
Rasulullah (s.a.v)'ın: "Kıyamet gününde azab yönünden insanların en şiddetlisi, resim yapanlardır" buyurması, her hangi bir şeyin resmini yapmanın memnû olduğuna delâlet etmektedir. Bu şey ne olursa olsun, durum değişmez.
(Kurtub, el-Câmi li Ahkami'l-Kur'an, XIV, 274)
RESMİ MEN EDEN ÇEŞİTLİ HADİSLER
1- Ebu Talha, Ali, Aişe, Selma Ummu Rafi, Ebu Hurayra,
Ebu Burde ve Usame (radıyallahu anhum), Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir: "Melekler içinde köpek ve suret (resim, heykel, biblo vs) bulunan eve girmezler"
(İbn Ebi Şeybe (6/71-72); Tirmizi (1749); Darimi (2666); Ebu Davud (taharet 90); Nesai (1/116); İbn Mace (2/1203); Ahmed (1/83, 104, 107); Tayalisi (s.17)
2- Halid b. Sad'den:
Ebu Mesud'u yemeğe davet ettim. Evde bir suret gördü ve ”onu ben kırmadıkça içeri girmedi."
(İbn Ebi Şeybe (6/71)
3- Eslem'den: Ömer (r.anhuma) Şam'a gelince biri onu yemeğe çağırdı. dedi ki:
"Bizler içinde suret bulunan eve girmeyiz"
(Buhari Edebul Mufred (1248) İbn Ebi Şeybe (7/71-72)
4- Ali (r.anh) içinde suret bulunan eve girmeyi çirkin görürdü.
(İbn Ebi Şeybe (7/72)
5- Ebu Cafer'den (r.anh):
"Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) içinde suret bulunan eve girmezdi"
(İbn Ebi Şeybe 7/73) bu muallak bir rivayettir.
6- Cabir'den (r.anh):
"Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların bulundukları her yerde resim bulundurmaktan ve resim yapmaktan müslümanları yasakladı."
(Tirmizi (1749); Nesai (zinet 112); Ebu Davud (libas 45)
Üzerinde Canlı Resmi Bulunan Elbise Yapmak, Satmak, Giymek
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys Bukeyr'den, O da Busr b. Saîd'den, O da Zeyd b. Hâlid'den, O da Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i sahabisi Ebû Talha'dan naklen rivayet etti ki,
(Şöyle demiş) : Gerçekten Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Gerçekten melekler içinde suret bulunan eve girmezler.» buyurdular.
Busr demiş ki: Bir zaman sonra Zeyd hastalandı. Biz de kendisini dolaşmaya gittik. Bir de baktık ki, kapısında bir perde, perdede suret var.
Ben Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Meymûn'e'nin büyiittüğü Ubeydullah El-Havlânî'ye : — Bize geçen gün Zeyd suretlerden haber vermemiş miydi? dedim.
Ubeydullah: — Sen onun konuşması esnasında : «Yalnız elbisedeki bir rakım mustesna!» dediğini işitmedin mi? cevabını verdi.
(îbni Esir buradaki rakımdan nakış kaydedildiğini söylemiştir.)
(Muslim, Zinet - Libas, Bab 26, Hadis no: 85, 86)
Aişe (r.anha) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v.) bir seferden dönmüştü. (O yokken) ben, yüklüğün önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez (perde) çekmiştim. Rasûlullah perdeyi görünce, çekip attı, (öfkeden) yüzü de renklenmişti.
"Ey Aişe!" buyurdular, "Bil ki, kıyamet günü insanların en çok azab görecek olanı Allah'ın yarattıklarını taklid edenlerdir."
aişe (r.anha) devamla: "Biz o bezi kestik, bir veya iki minder yaptık." demiştir.
(Buhari, Libas 91, 95)
İbn Hâcer bu konuyu şöyle özetler:
Âlimler, bu hadisi delil getirerek şu hükme varmışlardır: "Gölgesi olmayan tasvirler edinmek câizdir, ancak bunun hürmet ifade etmeyecek şekilde kullanılması gerekir. Yastık, minder yüzü gibi yere atılan, üzerine basılan eşya üzerinde olması gerekir."
Nevevi, bu hükmün cumhûrun görüşü olduğunu, Sahabe ve Tabiin'in ekseriyetinin bu kanaate vardıklarını, Sufyan-ı Sevri, İmam Malik, İmam-ı Âzam Ebû Hanife, İmam Şafii gibi muctehid imamların da bu görüşü benimsediklerini belirtir.
Ancak duvar üzerine asılmaları, elbisede veya sarıkta yer almaları halinde gölgeli, gölgesiz olması arasında fark gözetilmeden haram denmiştir. çünkü bu hallerde o tasvirlere (resimlere) hürmet manası hakimdir.
İmam Nevevi bu hususta: "Bu hadis canlıların resminin haram olduğunu, ancak ağaç ve benzeri ruhu olmayan şeylerin resmini yapmanın ve bu yoldan kazanç temin etmenin haram olmadığına delildir." demiştir.
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid b. Mâhled, Suleyman b, Bilâl'den, O da Suheyl'den, O da babasından, O da Ebû Hurayra'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :
Rasûlullah (Saliallahu Aleyhi ve Sellem): «İçinde timsâller veya suretler bulunan eve melekler girmez.» buyurdular.
(Muslim, Zinet - Libas, Bab 26, Hadis no: 102 - 2112)
Resim meselesine gelince, bu babda Nevevî şunları söylemektedir :
«Bizim ulemâmızla diğer bir takım ulemâ, hayvan resmi yapmanın şiddetle haram olduğunu söylemişlerdir. Hayvan resmi yapmak büyük günahlardandır. Çünkü bu hadislerde zikredilen şiddetli cezalar bunun üzerine tertib edilmiştir. Hayvan resmini küçümsenip tahkir edilen bir şey üzerine yapmakla küçümsenmeyen bir şey üzerine yapmak arasında fark yoktur, bunların ikisi de haramdır. Çünkü canlı resmi yapmakta Allah'ın yaratmasına benzeyiş vardır. Yapılan resmin elbisede, yaygıda, altın veya gümüş paralara, kaplarda, duvarda veya başka bir şey üzerinde olması hükmen hep birdir. Tabiat, ağaç ve deve semeri gıbı içinde canlı sûret olmayan şeylerin resmini yapmak haram değildir. Resim yapmanın hükmü budur. Canlı suretinin yapıldığı şey duvara asılır yahud resim, giyilen elbise ve serpuş gibi küçümsenip hor görülmeyen şeylere yapılırsa haramdır. Yaygı, döşek ve yastık gibi çiğnenip hor görülen şeyler üzerine yapılması haram değildir.
Bu hususta gölgesi olan eşya ile gölgesi olmayanların da bir farkı yoktur. Bu meselede bizim mezhebimizin hulâsası budur. Sahabe ve Tabiin ile onlardan sonra gelen ulemânın cumhuru da buna kaildirler. Sevrî ile Mâlik, Ebû Hanîfe ve diğer ulemânın mezhebleri dahî budur. Selefden bazıları sadece gölgesi olan şeyleri yapmanın haram olduğunu, gölgesi olmayan resimleri yapmakta beis bulunmadığını söylemişlerdir. Fakat bu mezheb bâtıldır. Çünkü Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kabul etmediği perdedeki suretin mezmum ve çirkin bir şey olduğunda hiç kimsenin şubhesi yoktur. Halbuki o suretin gölgesi yoktu. Bu babda vârîd olan mutlak hadîslerde bütün suretlere şâmildir.»
Zuhrî dahî nehyin umumî olduğunu söylermiş. Resim ister elbisede bir nakış olsun, ister duvara asılmış veya elbiseye yahud yaygıya yapılmış olsun, hakîr sayılsın, sayılmasın hükmün aynı olduğunu söylemiştir.
Ulemâdan bazıları, resim elbisede bir nakıs olursa tahkir edilsin, edilmesin duvara asılsın, asılmasın caiz olduğunu söylemişler; gölgesi olan heykel gibi şeylerle, duvara yapılan resimleri mekruh görmüşler, bundan yalnız elbisedeki nakşı istisna etmişlerdir. Kasım b. Muhammed'in mezhebi budur. Bunlar gölgesi olan şeylerin memnu' olduğuna ve değiştirilmesi icab ettiğine ittifak etmişlerdir. Kaadî Iyâd bu hususta küçük kız çocuklarının oynadıkları kukla gibi şeylere ruhsat verildiğini söylemiştir. Lâkin İmam-ı Mâlik bir kimsenin kızına böyle oyuncak almasını kerih görmüştür. Hattâ bazı ulemâ kız çocukları hakkında verilen ruhsatın bu hadîslerle neshedildiğini söylemişlerdir.
Aişe'nin rivayet ettiği kuş resimli örtü meselesi resim haram kılınmazdan önceye hamledilmiştir. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selîem)'in girip çıkarken onu gördüğü halde ses çıkarmaması bundandır. Haram kılınınca onu derhal yırtıb atmıştır.
Ressamların en şiddetli azaba duçar olacaklarını bildiren rivayet resim ve heykeli tapılmak maksadıyle yapanlara hamledilmiştir. Bittabi başkası tapsın diye heykel yapan kimse kâfirdir. En şiddetli âzaba duçar olacaktır. Bazılarına göre şiddetli âzab hadisteki mânâyı kasdedenlere yani yaptığı resim ve heykelle kendini Allah'a benzetenleredir. Böyle bir itikad sahibi dahî kâfirdir. Küfrünün çirkinliğine göre azabı artar. Fakat yaptığı resim ve heykelden tapma ve benzeme gibi bir şey kasdetmeyen ressam fasık ve büyük günah işlemiş sayılırsa da kâfir olmaz. Ressamlara heykeltraşlara : «Yarattığımız şeylere can verin!» diye vâki olacak emir usûlu fıkıh ulemâsının erar-i tâcizi dedikleri nevîdendir. Yâni bu emir onları âciz bırakmak için verilecektir. Kur'ân-ı Kerîm'de Teâlâ Hazretlerinin kuffâra Kur'ân-ı Kerîm'in on sûresine nazire getirmelerini emir buyurması bu kabildendir.
Hâsılı bu hadîsler canlı resmi yapmanın şiddetle haram kılındığına delildirler.
Ağaç taş gibi ruh taşımayan şeylerin resmini yapmak, alıp satmak ise haram değildir. Bu babda ulema muttefikdirler. Yalnız Mucâhid'in meyva veren ağacın resmini mekruh gördüğü rivayet edilir.
İSLAMA GÖRE FOTOĞRAF ÇEKMEK
İlmi Konu - İslama Göre Fotoğraf Çekmek
İSLAMA GÖRE FOTOĞRAF ÇEKMEK Son asrımızın meselelerinden olan Fotoğraf meselesi, asrımızın alimlerinin bu konuda ince eleyip sık dokuyarak hükmünü bulmaya çalışmışlar, buna rağmen ihtilaftan kurtulamamışlardır. Fotoğraf makinasının hayata girmesiyle, devlet işlerinde (kimlik, pasaport...
www.islam-tr.org