HİZB-ÜT TAHRİR'İNGAYESİ
Hizb-üt Tahrir'in gayesi İslâmî hayatı yeniden başlatmak ve İslâm Davasını âleme yaymaktır. Bu gaye; bir İslâm ülkesinde, içinde hayatın bütün işlerinin şerî hükümlere uygun olarak yürütüldüğü ve hayata bakışın helâl ve harama uygun olduğu bir İslâmî toplumda Hilâfet Devleti olan İslâm Devleti'nin gölgesinde bir İslâmî yaşantıyı yaşamaya müslümanları tekrar döndürmektir. O İslâm Devleti ki, içinde Allah'ın Kitabı ve Resulullah'ın Sünneti üzerine dinleyip-itaat etmek üzere, İslâm'ı davet ve cihad yoluyla bütün dünyaya yaymak üzere biat ederek müslümanların seçtiği bir halifenin bulunduğu devlettir.
Hizb, aydın fikirle, doğru bir kalkınmayla ümmeti kalkındırmayı hedef edinir. Ümmeti geçmişteki izzet ve şerefine yeniden ulaştırmaya çaba sarfeder. Böylece ümmet, geçmişte olduğu gibi İslâm hükümlerine göre yönetilen, diğer devletlerden ve halklardan süratle ilerleme dizginlerini söküp almak suretiyle yeniden birinci devlet durumuna gelecektir.
Yine Hizb; beşeriyetin hidayetini ve İslâm yeryüzünü kaplayıncaya kadar; küfürle, küfür fikirleri ve nizamlarıyla çarpışmak için İslâm ümmetinin liderliğini hedef edinir.
HİZB-ÜT TAHRİR'EÜYELİK
Hizb, müslüman erkek ve kadınları siyah ya da beyaz olmalarına veya Arap olup olmamalarına bakmaksızın üyeliğe kabul eder. Hizb, bütün müslümanların hizbidir. Bütün müslümanları kavmiyetlerine, renklerine ve mezheplerine bakmak-sızın İslâm Davasını yüklenmeye, onun nizamlarını benimsemeye davet eder, hepsine yalnız İslâm nazarıyla bakar.
Kişilerin Hizb'e bağlanma metodu; İslâm Akidesine inanıp bağlanma, Hizb'in kültüründe olgunlaşma, Hizb'in fikirlerini ve görüşlerini benimseme yoluyla olur. Hizb'de eridiği, davetle etkilenip şahsiyeti geliştiği ve fikirlerini, mefhum-larını benimsediği zaman kişi bizzat kendisini Hizb'e bağlı sayar. Hizb'in fertlerini birbirine bağlayan rabıta İslâm Akidesi ve bu akideden kaynaklanan Hizbî kültürüdür. Kadınların halkaları erkeklerin halkaların-dan ayrıdır. Kadınların halkalarını kocaları, mahremleri veya kadınlar yönetir.
HİZB-ÜT TAHRİR'İNÇALIŞMASI
Hizb-üt Tahrir'in çalışması; bozuk toplum vakıasını değiştirmek ve onu İslâmî bir toplum haline getirmek için İslâm Davasını yüklenmektir.. Hizb bu işi; İslâm'ın fikirlerinin insanların yanında bir kamuoyu haline gelesiye ve insanları onları tatbik etmeye ve onların gerektirdiğiyle amel etmeye iten mefhumları haline gelesiye kadar toplumdaki mevcud fikirleri İslâm'ın fikirleriyle değiştirerek; Allah'ın razı olduğuna razı olan, ondan hoşnutluk duyan, Allah'ın gadablandığına da gadablanan, İslâmî duygular haline gelesiye kadar toplumdaki duyguları değiştirerek; İslâm'ın çözümlerine ve hükümlerine uygun olarak seyreden İslâmî alâkalar (ilişkiler) haline gelesiye kadar toplumdaki alâkaları değiştirerek yapar.
Hizb, şerî çözüm ve hükümlere uygun olarak insanların işlerini gözettiğinden, onun yapmış olduğu bu çalışmalar siyasî amellerdir.. Zira siyaset, insanların işlerini İslâm hükümleriyle ve çözümleriyle gütmek demektir.
Hizb, bu siyasî amellerde ümmeti, İslâm'la kaynaşıp erimesi için fasid akidelerden ve hatalı fikirlerden ve yanlış mefhumlardan ve onlardan etkilenmekten kurtarmak için İslâmî kültürle kültürlendirmeyi ön plana çıkarır. Yine bu siyasî çalışmalarda fikrî çarpışma ve siyasî mücadeleyi de bariz kılar.
Fikrî mücadele, küfür fikirleri ve nizamlarıyla çarpışmada tecellî ettiği gibi (açığa çıktığı gibi) aynı zamanda hatalı fikirlerle, fasid akidelerle ve yanlış mefhumlarla mücadele etmek, onların bozukluğunu açıklamak, hatalarını ortaya koymak ve bunlar hakkında İslâm'ın hükümlerini açıklamak süretiyle de tecellî eder.
Siyasî mücadele ise; ümmeti onların egemenliğinden kurtarmak, nüfuzlarından kurtuluşa kavuşturmak için emperyalist kâfirlerle çarpışmak ve fikrî, kültürel, siyasî, ekonomik, askerî ve benzerî bütün köklerini İslâm beldelerinden söküp atmak süretinde ortaya çıkar. Yine bu siyasî mücadele; yöneticilerle çarpışmak, onların ümmete hiyanetlerini ve hilelerini ortaya çıkarmak ve onları muhasebe etmek; ümmetin haklarını çiğnemeleri, ümmete ilişkin vazifelerini eda etmekte kusur göstermeleri veya ümmetin işlerinden birini ihmal etmeleri yahut İslâm hükümlerine muhalefet etmeleri halinde onları değiştirmek süretinde ortaya çıkar.
Hizb'in bütün çalışmaları, ister yönetim konusunda ister yönetim konuları dışında olsun, siyasî çalışmalardır. Hizb'in çalışması vaaz ve irşad olmadığı gibi öğretim de değildir. Zira Hizb, medrese değildir.. Bilâkis, Hizb'in çalışması siyasîdir. Orada; kendileriyle amel olunması ve hayatla devlet sahasın-da vücuda getirilmeleri için taşınmaları maksadıyla İslâm fikirleri ve hükümleri verilmektedir.
Hizb; İslâm'ı, tatbik olunması, İslâm Akidesinin devletin esası, devletteki kanunların ve anayasanın temeli olması için yüklenir. Çünkü, İslâm'ın Akidesi aklî bir akidedir.. O akide; ister siyasî veya iktisadî, isterse kültürel veya içtimaî veya bunlardan başkası olsun, insanların müşkillerinin hepsini çözümleyen nizamların kendisinden kaynaklandığı siyasî bir akidedir..
HİZB-ÜT TAHRİR'İNÇALIŞMA SAHASI
İslâm ediolojisi âlemşumul olmakla beraber, evrensel biçimde çalışmaya başlama, İslâm'ın metodu değildir. Bilâkis, İslâma evrensel olarak davet etmek ve orada yerleşinceye, böylece İslâm Devleti kurulun-caya kadar bir ya da bir kaç bölgeyi İslâm Davası için çalışma yeri olarak kabul etmek mutlaka gereklidir.
İslâm Daveti için dünyanın her yeri uygundur. Ne var ki, halkı İslâm Dininden olduğu için davete İslâm beldelerinde başlamak gereklidir. Arapçanın, Kur'an ve Hadis'in dili, İslâm kültürünün temel unsurlarından biri, İslâmî cevherden bir parça olmasından dolayı da bu davetin öncelikle Arapçanın konuşulduğu, İslâm beldelerinin bir parçası olan Arap beldelerinde başlaması daha evlâdır.
Nitekim Hizb'in, ortaya çıkıp gelişmesinin başlangıcı ve davayı yüklenmesi bazı Arap beldelerinde olmuştur. Sonra, tabiî gelişmesine bağlı olarak davet yayılmaya başladı, ta ki pek çok Arap beldesinde ve Arap olmayan İslâm beldelerinde çalışır hale geldi.