İslam dininin ortaya ilk çıktığı zamanlardan bu zamana hatta hayatın sonuna kadar var olan durumlardan bir tanesi de Allah'ın dinini seçen nadide insanlar, Allah'tan başka her şeye kul olan aileleriyle karşı karşıya kalmıştır. Tabi bu herkes için geçerli bir durum değildir. Ama çok yaygın olduğunu söylemekten geri kalmayacağız maalesef. Bunlara verebileceğimiz örneklerden biri şüphesiz Mus'ab b Umeyr'dir. İslam'ın güzelliğini fehm edince şirk dolu hayatı elinin tersiyle itmişti. Zengindi Mus'ab çok zengindi ama o geçici ve onu ateşe sürükleyecek bir zenginliği değil, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı sınırsız isteklere sahib olan insanın isteklerinin de ötesinde ebedi bir zenginliği (Cenneti) sevmişti. Yakışıklıydı Mus'ab kapısında onlarca kız vardı ama o Allah nezdinde yüz güzelliğinin bir öneme sahib olmadığını öğrenmişti ve Allah nezdinde önemli olan salih ameller ile güzelleşmeyi seçmişti. Mus'ab soylu bir aileye, anneye sahibti ama İslam deyince annesinin nasıl bir canavara dönüştüğünü görmüştü, bundan da geçti Mus'ab ve Allah ona dünyada da ahirette de eşlik edecek kardeşler nasib etti. Bir de bir Talha b Ubeydullah vardı ki İslam'ın güzelliğini görünce zenginlikten geçti. İslam deyince tüm eş, dost, akrabanın onu kırbaçlamasına, zulmetmesine dayandı çünkü sonunda cennet vardı o bunu anlamıştı..
İşte o zamanda nasılsa şimdi de öyleydi...
İnsanlar öyle yenilikler katmışlardı ki İslam'a, İslam, İslam olmaktan çıkmıştı. Peygamberin getirdiği islama şirk, bidat, hurafe, batıl karıştırmışlardı ve İslam diye önümüze sürmüşlerdi. Ama Allah'ın vaadi haktı ve her daim asıl İslam'ı yaşayanlar olacaktı.
Tevhid'i bilip yaşayanlar dur dediler bu iğrenç yaşayışa, karşı çıktılar, düzeltmek için uğraştılar. İşkence görende oldu, aç-susuz kalanda, eve hapsedilen de.. Her şey Allah rızası içindi ve sonunda cennet vardı. Cennet kolay değildi bedel isterdi. İslam en kutlu davaydı ve bu Dava Bedel İster di.
Hani derdi ya Şamil Basayew de, "Bir dava uğrunda ölecek kadar değerli değilse, uğrunda yaşanacak kadar da değerli değildir" diye işte öyleydi, gerekirse bu can bu davaya verilirdi.
|Dava Bedel İster, kitabımdan küçük bir alıntı.