Hz. Ebubekir’in Duaları:
- Kulağıma geldiğine göre Ebubekir duasında şunları söylüyordu: “Ey Allah’ım! İşimin sonunda hayr olan nesneyi senden istiyorum. Yarab! Hayırdan bana vereceğin, rızan ve minnet cennetlerinde yüce mertebeler olsun.”[194]
- Ebubekir duasında şöyle derdi: “Ey Allah’ım! Ömrümün hayırlısı ömrünün sonu, amelimin hayırlısı, sonraki amellerim ve günlerimin hayırlısı, sana kavuşacağım gün olsun.”[195]
- Sözüne inandığım birisi bana, Ebubekir’in şöyle dua ettiğini haber verdi. “Her şeyde nimetin tamamını senden istiyorum. Razı olacağın ve razı olduktan sonra da bunlara karşılık sana şükretmeyi senden istiyorum. Ey kerim! İçinde hayır olan her şeyin zorunu değil, kolayını senden isterim.”[196]
- Hz. Ebubekir duasında şöyle diyordu: “Ey Allah’ım! Bana iman, yakîn, sağlık, afiyet ve iyi bir niyet ver.”[197]
Hz. Ömer’in Duaları
- Hz. Ömer “Ey Allah’ım! Beni gafil bir şekilde yakalamandan, gaflet içerisinde bırakmandan ve gafillerden kılmandan sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[198]
- Hz. Ömer şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Amelimi salih kıl. Yalnızca senin için kıl ve amelimde başkası için hisse bırakma.[199]
- Hz. Ömer şöyle dua ederdi: Yarabbi! Beni ebrarlarla beraber öldür. Beni şerlilerin içerisine koyma. Ateşin azabından beni koru. Hayırlı insanlara beni ilhak eyle.[200]
- Hz. Ömer’den çoğu kere işittiğim şuydu: Ey Allah’ım! Bana afiyet ver, beni affeyle.[201]
- Ben babamın
“Ey Allah’ım! Bana yolunda şehitlik mertebesi ver ve bana Peygamber’inin şehrinde ölmeyi nasip et” diye dua ettiğini işittim.
“Peygamber beldesinde olursan nerde şehid olacaksın?” dedim. Bana
“Allah, dilediğini her yerde yapar” dedi.[202]
- Hz. Ömer “Yarab! Benim zulüm ve küfrümü affet” diye dua etti. Arkadaşlarından birisi “Ey mü’minlerin emiri! Zülüm tamamdır. Fakat buradaki küfür ne demektir?” diye sordu. Hz. Ömer “İnsan, zülüm ve nankörlük yapar” dedi.[203]
- Hz. Ömer Kâbe’yi tavaf ederken şöyle diyordu: Ey Allah’ım! Eğer beni saaddette yazmışsan orada beni sabit kıl. Eğer beni şekavette yazmışsan, beni sil ve beni saidler listesine yaz. Çünkü sen dilediğini siler, dilediğini yerinde bırakırsın. Ümmü’l-Kitap senin katındadır.[204]
- Hattab’ın oğlu Ömer’i gördüm, kıtlık zamanında Rasûlullah’ın mescidinde gece yarısı namaz kılıyor ve “Yarab! Bizi kıtlıkla helak etme. Bizden belayı kaldır” diyor ve bu kelimeleri tekrarlıyordu.[205]
- Hz. Ömer’in kıtlık senesinde bir izarı vardı. İzarın üstünde onaltı yama bulunuyordu. Abası da beş buçuk karıştı. Şöyle dua ediyordu: Ey Allah’ım! Ümmet-i Muhammed’i benim günahım yüzünden helak etme![206]
- Hz. Ömer şöyle dua ederdi: Yarab! Beni bir rekat namaz kılmış veya bir kere secde etmiş bir kimsenin eliyle öldürtme ki, kıyamet gününde o bir rekat namazla ve tek secde ile benimle tartışmasın.[207]
- Hz. Ömer küçük taşlardan bir yığın yaptı. Elbisesinin bir kısmını onun üzerine attıktan sonra orada sırtüstü uzandı ve ellerini göklere kaldırarak ‘Yarab! Yaşım ilerledi, kuvvetim zayıfladı, yardımcılarım yeryüzüne yayıldı. Sana karşı bir kusur işlememiş ve kulluğumu ihmal etmemişken beni huzuruna al” diyerek dua etti.[208]
- Hz. Ömer halife seçildiğinde minberin üzerine çıkarak Allah’a hamdu senâlar ettikten sonra ‘Ey insanlar! Ben bir dua edeceğim, siz de amin deyin” dedi ve şöyle dua etti: Allah’ım! Benim mizacım serttir, beni yumuşat. Ben cimriyim, beni cömert kil. Ben zayıfım, bana güç ver.[209]
- Hz. Ömer bir cenaze üzerine namaz kıldığında
“Allah’ım! Şu kulun dünyadan ayrılmış, dünyayı geride kalanlara bırakmıştır. Sen ona muhtaç olmadığın halde, o sana muhtaçtır. Dünyadayken “Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed, Allah’ın kulu ve rasûlüdür” diye şehadet ederdi. Ey Allah’ım! Onu affet. Onun kusurlarından vazgeç ve onu peygamberine kavuştur” diye dua ederdi.[210]
- Hz. Ömer herhangi bir ölünün üzerine toprak attıktan sonra “Yarab! Aile efradını, malını ve aşiretini sana teslim etti. Günahı büyüktür. Onu affet” derdi.”[211]
Hz. Ali’nin Duaları:
- Hz. Ali “Belanın meşakkatinden, şekavetin varlığından, düşmanların sevinmesinden sana sığınıyorum. Hapisten, kayda vurulmaktan, kamçılanmaktan sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[212]
- Kulağıma geldiğine göre Hz. Ali şöyle dua ederdi: “Ey Allah’ım! Günahlarım sana zarar vermez. Bana merhamet etsen sende bir eksiklik meydana gelmez”[213]
- Hz. Ali, hilali gördüğünde “Yarab! Senden bu ayda; hayır, fetih, yardım, bereket, bol rızık, aydınlık, temizlik ve hidayet dilerim. Bu ayın şerrinden, bu ayda olacak şeylerin şerrinden ve bu aydan sonra olacak şeylerin şerrinden sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[214]
- Hz. Ali’nin arkasında, Ali b. Muknif’in cenaze namazını kıldım. Dört tekbir getirdi, selam verdi. Sonra onu kabrine koyarak “Yarab! Bu senin kulundur ve iki kulunun da evladıdır. Sana misafir gelmiştir. Sen de en güzel, en hayırlı konuk sahibisin. Onun kabrini genişlet, günahını affet. çünkü biz onu iyi olarak biliyoruz. Sen daha iyisini biliyorsun. Çünkü o senden başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahidlik ederdi” diye dua etti.[215]
Abdullah b. Mes’ud’un Duaları
- Babam Abdullah b. Mes’ud’a
“Hz. Peygamber sana “İste! Allah verecektir” dediği gece hangi duayı okudun?“ diye sordular. Babam, benim okuduğum dua şuydu:
“Yarabbi! Geri dönmeyen bir iman, bitmeyen bir nimet ve huld cennetinin en yüksek derecelerinde Peygamberine arkadaş olmayı istiyorum”[217]
- Bir gece namaz kılıyordum. Hz. Peygamber ve Ömer yanımdan geçti. Hz. Peygamber bana “İste! Allah sana verecektir” dedi. Ben sonra Abdullah b. Mes’ud’un yanına gittim, Abdullah bana
“Benim bir duam vardır, onunla dua edersen Allah isteklerini verir” diyerek “Yarab! Senden sarsılmayan bir iman...” diye başlayan yukarıdaki duayı okudu” diye kaydedilmiştir. Diğer bir rivâyette “Kesilmeyen bir gözün aydınlığını istiyorum” ziyadesi de vardır.[218]
- Hz. Ebubekir, Abdullah b. Mes’ud’un yanına gelerek
“Senin demin yaptığın dua nedir? Bana tekrarlar mısın” diye sordu. Abdullah
“Ben Allah’a hamd ve sena ettikten sonra “Senden başka ilah yok. Vaadin haktir. Seninle karşılaşmak haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Senin Peygamberlerin haktır. Kitabın haktır. Nebiler haktır, Hz. Muhammed haktır...”demiştim dedi.[219]
- Abdullah b. Mes’ud çok zaman şöyle dua ederdi: Ey rabbimiz! Aramızı islah eyle, bizi İslâm’ın yollarına hidayet eyle. Bizi zulmetten nura çıkar. Açık ve gizli bütün kötülükleri bizden uzaklaştır. Gözlerimizi, kulaklarımızı, kalplerimizi, işlerimizi ve çoluk çocuğumuzu bize mübarek kıl. Tevbemizi kabul et. Kesinlikle sen çokça tevbe kabul edensin ve rahimsin. Bizi nimetine razı olarak nimetini öğüp sana zikredenlerden eyle ve nimetini bizim üzerimize tamamlat.[220]
- Abdullah b. Mes’ud şöyle dua ediyordu: Ey Allah’ım! Herkesi kapsayıcı ve vermiş olduğun nimetinle senden istiyorum. Beni belalandırdığın belanın hürmetiyle senden istiyorum. Bana vermiş olduğun faziletin hürmetiyle senden istiyorum. Beni cennetine koy. Ey Allah’ım! Beni cennete fazlını, minnetin ve kereminle koy.[221]
- Abdullah b. Mes’ud şöyle dua ediyordu: Yarab! Eğer beni şekavet ehlinden yazmış isen, merhametinle benim ismimi oradan sil, beni saadet ehlinin arasına yaz.[222]
- İbn Mes’ud şöyle dua ederdi: Yarab! İman, yakîn, fehm ve ilmimi artır.[223]
- Bir gün sabah namazını kıldıktan sonra mescidden dönerken İbn Mes’ud’a uğramak için kapısına geldik, içeri girmek için izin istedik. Bize izin verildiği halde, yataklar daha kalkmamış olabilir diye biraz bekledik. İbn Mes’ud tesbih ederek dışarı çıktı ve
“Bizim gaflet içinde olduğumuzu mu sanıyorsunuz?” dedi. İçeriye girdikten sonra
“Ey cariye, güneş doğdu mu bir bak” dedi. Cariye
“Hayır, doğmadı” dedi. İbn Mes’ud biraz sonra tekrar sordu. Cariye yine hayır dedi. Üçüncü kez sorduğunda, cariye güneşin doğduğunu söyledi. Bunun üzerine İbn Mes’ud
“Bize bugünü veren ve ondaki ayak kaymalarını bağışlayan -sanıyorum- bizi ateşle azaplandırmayan Allah’a hamd ve senalar olsun” dedi.[224]
- Abdullah b. Mes’ud çarşıya gittiğinde “Ey Allah’ım! Bu çarşının hayrından ve ehlinin hayrından senden istiyorum. Çarşının ve ehlinin şerrinden sana sığınıyorum” derdi.[225]
- İbn Mes’ud bir köye girmek istediğinde “Ey Allah’ım! Ey göklerin rabbi! Göklerin gölgelendirdiği nesnelerin rabbi! Şeytanların ve şeytanların saptırdığı kimselerin rabbi! Bu köyün hayırlısını ve oradaki nesnelerin hayırlısını senden istiyorum. O köyün şerrinden ve orada bulunanların şerrinden sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[226]
Abdurrahman b. Avf’ın Duası:
- Kabe’yi ziyaret ederken bir kişiyi gördüm. Şöyle dua ediyordu:
“Yarabbi! Beni nefsimin cimriliğinden koru! “Bundan başka birşey de söylemiyordu. Ona
“Niçin başka birşey söylemiyorsun, sadece bunu söylüyorsun?” dediğimde
“Ben nefsimin cimriliğinden korunduğum zaman, artık hırsızlık yapmam, zina yapmam ve artık herhangi bir kötülük de işlemem” dedi. Baktım ki, o kişi Abdurrahman b. Avf’tır.[2
Muaz ve Bilâl’in Duaları:
- Muaz b. Cebel geceleyin teheccüd namazına kalktığında “Ey Rabbim! Gözler uyudu, yıldızlar battı. Sen dirisin ve bütün kainatı idare edensin. Ev Allah’ım! Cenneti arayışım ağır, ateşten kaçışım zayıftır. Ey Allah’ım! Katından bana bir vaâdda bulun ki, kıyamet günü va’dine dayanayım. Kesinlikle sen va’dine muhalefet etmezsin” diye dua ederdi.[227]
- Benim evim mescidin etrafındaki en yüksek evdi. Bundan dolayı Bilal evimin üzerinde sabah namazı için ezan okuyordu. Seher zamanı geliyor, evin üzerine oturup fecri bekliyordu. Fecri gördüğünde “Ey Allah’ım! Sana hamdediyorum, senin dinine saldıran Kureyşlilere karşı senden yardım istiyorum” der ve ezanı okurdu. Allah’a yemin ederim ki, hiç bir gün bu duayı terkettiğini bilmiyorum.[228]
- Bilal yatağına girdiğinde “Ey Allah’ım! Günahlarımdan vazgeç. Beni eksiklerimde özürlü say” derdi.[229]
Zeyd b. Sabit ve Sa’d b. Ubade’nin Duaları:
- Zeyd b. Sabit yatağa girdiğinde ‘Ey Allah’ım! Senden ailem ile kölelerimi besleyebilecek kadar zenginlik istiyorum. Herhangi bir akrabamın akrabalık hakkını eda edemediğim için bana beddua etmesinden sana sığınıyorum” derdi.[230]
- Sa’d b. Ubade söyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Sana hamdetmeyi bana nasip et ve bana şeref ihsan et. Şeref ancak çalışmakla olur. Çalışmak da mal ile olur. Ey Allah’ım! Az mal beni islah etmez ve az mal ile gereği gibi çalışamam.[231]
Ebu Derdâ’nın Duaları
- Ebu Derdâ şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Kalbin paramparça olmasından sana sığınıyorum. Ebu Derdâ’dan “kalbin paramparça olmasından” maksadın ne olduğu soruldu. “Kişinin her vadide bir şeyinin olmasıdır” dedi.[232]
- Ebu Derdâ “Yarab! Canımı ebrarlar arasında al. Beni şerliler arasında bırakma” diye dua ederdi.[233]
- Ebu Derdâ “Yarab! Beni kötü bir amelle deneme ki, kötü bir kişi olarak tanınmayayım” diye dua ederdi.[234]
- Ebu Derdâ “Alimlerin kalbinin bana lanet ermesinden sana sığınıyorum” diye dua ederdi. Ebu Derdâ’dan “Kalbler sana nasıl lanet okur” diye sorulduğunda “kalplerinden bana karşı nefret duymalarıdır” dedi.[235]
- Ebu Derdâ, bir gecenin başlangıcında mescide doğru gitti. Mescide girerken secde halinde bulunan bir kişinin yanından geçti. O kişi şöyle diyordu: Ey Allah’ım! Ben korkuyorum, beni koru. Azabından beni muhafaza eyle. Senin fazlına muhtaç bir dilenciyim. Bana fazlından rızık ver. Ben mazur olan bir günahkar değilim ki, senden özür dileyeyim. Güçlü de değilim ki, sana karşı çıkayım. Fakat ben günahının bağışlanmasını isteyen bir günahkarım. Adamın duası Ebu Derdâ’nın çok hoşuna gitti ve arkadaşlarına da bu duayı öğretti.[236]
- Bir ihtiyarin yüksek sesle “Ey Allah’ım İçine herhangi bir şeyin katılmadığı şerden sana sığınıyorum” diye dua ettiğini duydum. “Bu ihtiyar kimdir?” dedim. “Bu, Ebu Derdâ’dır” dediler.[237]
- Ebu Derdâ “Ey Allah’ım! Kardeşim Abdullah b. Revaha’ya benim amelimden onu utandıracak bir şeyi arzetmemden sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[238]
Abdullah b. Ömer’in Duaları:
- İbn Ömer, Safa üzerinde şu duayı okudu: Ey Allah’ım! Dinin ile, sana ve peygamberine itaat etmekle beni koru. Ey Allah’ım! Beni hadlerinden, cezalarından, yasakladıklarından uzaklaştır. Ey Allah’ım! Beni, seni, meleklerini, rasûllerini ve salih kullarını sevenlerden eyle. Ey Allah’ım! Beni kendine, meleklerine, rasûllerine ve salih kullarına sevdir. Ey Allah’ım! Bana cennet yolunu kolaylaştır ve beni cehennem yolundan uzaklaştır. Ahiret ve dünyada beni affet. Beni muttaki imamlardan kıl. Ey Allah’ım! Sen Kur’ân’ında “Beni çağırınız. Size icabet edeyim” (Gafir: 40/60) buyurmaktasın. Sen vaadine muhalefet etmezsin. Ey Allah’ım! Beni İslâm’a hidayet etmişken beni ondan, onu da benden ayırma, ta ki müslüman olarak öleyim. İbn Ömer bu duasını uzun dualarla beraber Safa’da, Merve’de, Arafat’ta, Müzdelife’de, Mina’da ve Tavaf’ta okuyordu.[239]
- İbn Ömer sabahladığında şu duayı okuyordu: Ey Allah’ım! Beni, sabahlarda taksim ettiğin her hayırda nasibi en büyük olan kullarından eyle. Bana hidayet bulacağım bir nur ihsan et. Dağıttığın rahmeti bana nasib eyle. Bahşettiğin rızkı bana nasib eyle. Gidereceğin zarardan, kaldıracağın beladan ve önlediğin fitneden en fazla korunan kimselerden eyle.[240]
Abdullah b. Abbas’ın Duaları
- İbn Abbas şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Senden gökler ve yerleri aydınlatan yüzünün nuruyla, beni korumanı, himâyen ve gölgenin altında yaşatmanı istiyorum.[241]
- İbn Abbas şöyle dua ederdi: Yarabbi! Beni kanaat sahibi eyle. Bana verdiğin rızkı bereketli kıl. Geride bıraktığını koru.[242]
- İbn Abbas’ın “Yarab! Hz. Muhammed’in en büyük şefaatini kabul eyle. Onun yüce derecesini yücelt. Onu ahiret ve dünyada isteğine nail et. İbrahim’e ve Musa’ya verdiğin gibi ona da ver” dediğini duydum.[243]
Fudale b. Ubeyd’in Duası
- Fudale b. Ubeyd şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Kaza ve kaderine razı olmayı, ölümden sonraki hayatın serinliğini, senin veçhine bakmanın lezzetini, zarar vermeksizin, fitneye kapılmaksızın, sapıtmaksızın seninle konuşmanın şevkini senden istiyorum.[244]
Ebu Hureyre’nin Duası
- Ebu Hureyre’nin ölüm hastalığında Mervan kendisini ziyaret ederek
“Ey Eba Hureyre! Allah sana şifa versin” dedi. Ebu Hureyre
“Yarab! Sana kavuşmayı bana sevdir. Ben sana kavuşmak isterim” dedi. Mervan daha Ashabu’l-Katâ denilen yere varmadan Ebu Hureyre vefat etti.[245]
[194] İmam Ahmed, Zühd, (Hasan’dan).- Kulağıma geldiğine göre Ebubekir duasında şunları söylüyordu: “Ey Allah’ım! İşimin sonunda hayr olan nesneyi senden istiyorum. Yarab! Hayırdan bana vereceğin, rızan ve minnet cennetlerinde yüce mertebeler olsun.”[194]
- Ebubekir duasında şöyle derdi: “Ey Allah’ım! Ömrümün hayırlısı ömrünün sonu, amelimin hayırlısı, sonraki amellerim ve günlerimin hayırlısı, sana kavuşacağım gün olsun.”[195]
- Sözüne inandığım birisi bana, Ebubekir’in şöyle dua ettiğini haber verdi. “Her şeyde nimetin tamamını senden istiyorum. Razı olacağın ve razı olduktan sonra da bunlara karşılık sana şükretmeyi senden istiyorum. Ey kerim! İçinde hayır olan her şeyin zorunu değil, kolayını senden isterim.”[196]
- Hz. Ebubekir duasında şöyle diyordu: “Ey Allah’ım! Bana iman, yakîn, sağlık, afiyet ve iyi bir niyet ver.”[197]
Hz. Ömer’in Duaları
- Hz. Ömer “Ey Allah’ım! Beni gafil bir şekilde yakalamandan, gaflet içerisinde bırakmandan ve gafillerden kılmandan sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[198]
- Hz. Ömer şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Amelimi salih kıl. Yalnızca senin için kıl ve amelimde başkası için hisse bırakma.[199]
- Hz. Ömer şöyle dua ederdi: Yarabbi! Beni ebrarlarla beraber öldür. Beni şerlilerin içerisine koyma. Ateşin azabından beni koru. Hayırlı insanlara beni ilhak eyle.[200]
- Hz. Ömer’den çoğu kere işittiğim şuydu: Ey Allah’ım! Bana afiyet ver, beni affeyle.[201]
- Ben babamın
“Ey Allah’ım! Bana yolunda şehitlik mertebesi ver ve bana Peygamber’inin şehrinde ölmeyi nasip et” diye dua ettiğini işittim.
“Peygamber beldesinde olursan nerde şehid olacaksın?” dedim. Bana
“Allah, dilediğini her yerde yapar” dedi.[202]
- Hz. Ömer “Yarab! Benim zulüm ve küfrümü affet” diye dua etti. Arkadaşlarından birisi “Ey mü’minlerin emiri! Zülüm tamamdır. Fakat buradaki küfür ne demektir?” diye sordu. Hz. Ömer “İnsan, zülüm ve nankörlük yapar” dedi.[203]
- Hz. Ömer Kâbe’yi tavaf ederken şöyle diyordu: Ey Allah’ım! Eğer beni saaddette yazmışsan orada beni sabit kıl. Eğer beni şekavette yazmışsan, beni sil ve beni saidler listesine yaz. Çünkü sen dilediğini siler, dilediğini yerinde bırakırsın. Ümmü’l-Kitap senin katındadır.[204]
- Hattab’ın oğlu Ömer’i gördüm, kıtlık zamanında Rasûlullah’ın mescidinde gece yarısı namaz kılıyor ve “Yarab! Bizi kıtlıkla helak etme. Bizden belayı kaldır” diyor ve bu kelimeleri tekrarlıyordu.[205]
- Hz. Ömer’in kıtlık senesinde bir izarı vardı. İzarın üstünde onaltı yama bulunuyordu. Abası da beş buçuk karıştı. Şöyle dua ediyordu: Ey Allah’ım! Ümmet-i Muhammed’i benim günahım yüzünden helak etme![206]
- Hz. Ömer şöyle dua ederdi: Yarab! Beni bir rekat namaz kılmış veya bir kere secde etmiş bir kimsenin eliyle öldürtme ki, kıyamet gününde o bir rekat namazla ve tek secde ile benimle tartışmasın.[207]
- Hz. Ömer küçük taşlardan bir yığın yaptı. Elbisesinin bir kısmını onun üzerine attıktan sonra orada sırtüstü uzandı ve ellerini göklere kaldırarak ‘Yarab! Yaşım ilerledi, kuvvetim zayıfladı, yardımcılarım yeryüzüne yayıldı. Sana karşı bir kusur işlememiş ve kulluğumu ihmal etmemişken beni huzuruna al” diyerek dua etti.[208]
- Hz. Ömer halife seçildiğinde minberin üzerine çıkarak Allah’a hamdu senâlar ettikten sonra ‘Ey insanlar! Ben bir dua edeceğim, siz de amin deyin” dedi ve şöyle dua etti: Allah’ım! Benim mizacım serttir, beni yumuşat. Ben cimriyim, beni cömert kil. Ben zayıfım, bana güç ver.[209]
- Hz. Ömer bir cenaze üzerine namaz kıldığında
“Allah’ım! Şu kulun dünyadan ayrılmış, dünyayı geride kalanlara bırakmıştır. Sen ona muhtaç olmadığın halde, o sana muhtaçtır. Dünyadayken “Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed, Allah’ın kulu ve rasûlüdür” diye şehadet ederdi. Ey Allah’ım! Onu affet. Onun kusurlarından vazgeç ve onu peygamberine kavuştur” diye dua ederdi.[210]
- Hz. Ömer herhangi bir ölünün üzerine toprak attıktan sonra “Yarab! Aile efradını, malını ve aşiretini sana teslim etti. Günahı büyüktür. Onu affet” derdi.”[211]
Hz. Ali’nin Duaları:
- Hz. Ali “Belanın meşakkatinden, şekavetin varlığından, düşmanların sevinmesinden sana sığınıyorum. Hapisten, kayda vurulmaktan, kamçılanmaktan sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[212]
- Kulağıma geldiğine göre Hz. Ali şöyle dua ederdi: “Ey Allah’ım! Günahlarım sana zarar vermez. Bana merhamet etsen sende bir eksiklik meydana gelmez”[213]
- Hz. Ali, hilali gördüğünde “Yarab! Senden bu ayda; hayır, fetih, yardım, bereket, bol rızık, aydınlık, temizlik ve hidayet dilerim. Bu ayın şerrinden, bu ayda olacak şeylerin şerrinden ve bu aydan sonra olacak şeylerin şerrinden sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[214]
- Hz. Ali’nin arkasında, Ali b. Muknif’in cenaze namazını kıldım. Dört tekbir getirdi, selam verdi. Sonra onu kabrine koyarak “Yarab! Bu senin kulundur ve iki kulunun da evladıdır. Sana misafir gelmiştir. Sen de en güzel, en hayırlı konuk sahibisin. Onun kabrini genişlet, günahını affet. çünkü biz onu iyi olarak biliyoruz. Sen daha iyisini biliyorsun. Çünkü o senden başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahidlik ederdi” diye dua etti.[215]
Abdullah b. Mes’ud’un Duaları
- Babam Abdullah b. Mes’ud’a
“Hz. Peygamber sana “İste! Allah verecektir” dediği gece hangi duayı okudun?“ diye sordular. Babam, benim okuduğum dua şuydu:
“Yarabbi! Geri dönmeyen bir iman, bitmeyen bir nimet ve huld cennetinin en yüksek derecelerinde Peygamberine arkadaş olmayı istiyorum”[217]
- Bir gece namaz kılıyordum. Hz. Peygamber ve Ömer yanımdan geçti. Hz. Peygamber bana “İste! Allah sana verecektir” dedi. Ben sonra Abdullah b. Mes’ud’un yanına gittim, Abdullah bana
“Benim bir duam vardır, onunla dua edersen Allah isteklerini verir” diyerek “Yarab! Senden sarsılmayan bir iman...” diye başlayan yukarıdaki duayı okudu” diye kaydedilmiştir. Diğer bir rivâyette “Kesilmeyen bir gözün aydınlığını istiyorum” ziyadesi de vardır.[218]
- Hz. Ebubekir, Abdullah b. Mes’ud’un yanına gelerek
“Senin demin yaptığın dua nedir? Bana tekrarlar mısın” diye sordu. Abdullah
“Ben Allah’a hamd ve sena ettikten sonra “Senden başka ilah yok. Vaadin haktir. Seninle karşılaşmak haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Senin Peygamberlerin haktır. Kitabın haktır. Nebiler haktır, Hz. Muhammed haktır...”demiştim dedi.[219]
- Abdullah b. Mes’ud çok zaman şöyle dua ederdi: Ey rabbimiz! Aramızı islah eyle, bizi İslâm’ın yollarına hidayet eyle. Bizi zulmetten nura çıkar. Açık ve gizli bütün kötülükleri bizden uzaklaştır. Gözlerimizi, kulaklarımızı, kalplerimizi, işlerimizi ve çoluk çocuğumuzu bize mübarek kıl. Tevbemizi kabul et. Kesinlikle sen çokça tevbe kabul edensin ve rahimsin. Bizi nimetine razı olarak nimetini öğüp sana zikredenlerden eyle ve nimetini bizim üzerimize tamamlat.[220]
- Abdullah b. Mes’ud şöyle dua ediyordu: Ey Allah’ım! Herkesi kapsayıcı ve vermiş olduğun nimetinle senden istiyorum. Beni belalandırdığın belanın hürmetiyle senden istiyorum. Bana vermiş olduğun faziletin hürmetiyle senden istiyorum. Beni cennetine koy. Ey Allah’ım! Beni cennete fazlını, minnetin ve kereminle koy.[221]
- Abdullah b. Mes’ud şöyle dua ediyordu: Yarab! Eğer beni şekavet ehlinden yazmış isen, merhametinle benim ismimi oradan sil, beni saadet ehlinin arasına yaz.[222]
- İbn Mes’ud şöyle dua ederdi: Yarab! İman, yakîn, fehm ve ilmimi artır.[223]
- Bir gün sabah namazını kıldıktan sonra mescidden dönerken İbn Mes’ud’a uğramak için kapısına geldik, içeri girmek için izin istedik. Bize izin verildiği halde, yataklar daha kalkmamış olabilir diye biraz bekledik. İbn Mes’ud tesbih ederek dışarı çıktı ve
“Bizim gaflet içinde olduğumuzu mu sanıyorsunuz?” dedi. İçeriye girdikten sonra
“Ey cariye, güneş doğdu mu bir bak” dedi. Cariye
“Hayır, doğmadı” dedi. İbn Mes’ud biraz sonra tekrar sordu. Cariye yine hayır dedi. Üçüncü kez sorduğunda, cariye güneşin doğduğunu söyledi. Bunun üzerine İbn Mes’ud
“Bize bugünü veren ve ondaki ayak kaymalarını bağışlayan -sanıyorum- bizi ateşle azaplandırmayan Allah’a hamd ve senalar olsun” dedi.[224]
- Abdullah b. Mes’ud çarşıya gittiğinde “Ey Allah’ım! Bu çarşının hayrından ve ehlinin hayrından senden istiyorum. Çarşının ve ehlinin şerrinden sana sığınıyorum” derdi.[225]
- İbn Mes’ud bir köye girmek istediğinde “Ey Allah’ım! Ey göklerin rabbi! Göklerin gölgelendirdiği nesnelerin rabbi! Şeytanların ve şeytanların saptırdığı kimselerin rabbi! Bu köyün hayırlısını ve oradaki nesnelerin hayırlısını senden istiyorum. O köyün şerrinden ve orada bulunanların şerrinden sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[226]
Abdurrahman b. Avf’ın Duası:
- Kabe’yi ziyaret ederken bir kişiyi gördüm. Şöyle dua ediyordu:
“Yarabbi! Beni nefsimin cimriliğinden koru! “Bundan başka birşey de söylemiyordu. Ona
“Niçin başka birşey söylemiyorsun, sadece bunu söylüyorsun?” dediğimde
“Ben nefsimin cimriliğinden korunduğum zaman, artık hırsızlık yapmam, zina yapmam ve artık herhangi bir kötülük de işlemem” dedi. Baktım ki, o kişi Abdurrahman b. Avf’tır.[2
Muaz ve Bilâl’in Duaları:
- Muaz b. Cebel geceleyin teheccüd namazına kalktığında “Ey Rabbim! Gözler uyudu, yıldızlar battı. Sen dirisin ve bütün kainatı idare edensin. Ev Allah’ım! Cenneti arayışım ağır, ateşten kaçışım zayıftır. Ey Allah’ım! Katından bana bir vaâdda bulun ki, kıyamet günü va’dine dayanayım. Kesinlikle sen va’dine muhalefet etmezsin” diye dua ederdi.[227]
- Benim evim mescidin etrafındaki en yüksek evdi. Bundan dolayı Bilal evimin üzerinde sabah namazı için ezan okuyordu. Seher zamanı geliyor, evin üzerine oturup fecri bekliyordu. Fecri gördüğünde “Ey Allah’ım! Sana hamdediyorum, senin dinine saldıran Kureyşlilere karşı senden yardım istiyorum” der ve ezanı okurdu. Allah’a yemin ederim ki, hiç bir gün bu duayı terkettiğini bilmiyorum.[228]
- Bilal yatağına girdiğinde “Ey Allah’ım! Günahlarımdan vazgeç. Beni eksiklerimde özürlü say” derdi.[229]
Zeyd b. Sabit ve Sa’d b. Ubade’nin Duaları:
- Zeyd b. Sabit yatağa girdiğinde ‘Ey Allah’ım! Senden ailem ile kölelerimi besleyebilecek kadar zenginlik istiyorum. Herhangi bir akrabamın akrabalık hakkını eda edemediğim için bana beddua etmesinden sana sığınıyorum” derdi.[230]
- Sa’d b. Ubade söyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Sana hamdetmeyi bana nasip et ve bana şeref ihsan et. Şeref ancak çalışmakla olur. Çalışmak da mal ile olur. Ey Allah’ım! Az mal beni islah etmez ve az mal ile gereği gibi çalışamam.[231]
Ebu Derdâ’nın Duaları
- Ebu Derdâ şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Kalbin paramparça olmasından sana sığınıyorum. Ebu Derdâ’dan “kalbin paramparça olmasından” maksadın ne olduğu soruldu. “Kişinin her vadide bir şeyinin olmasıdır” dedi.[232]
- Ebu Derdâ “Yarab! Canımı ebrarlar arasında al. Beni şerliler arasında bırakma” diye dua ederdi.[233]
- Ebu Derdâ “Yarab! Beni kötü bir amelle deneme ki, kötü bir kişi olarak tanınmayayım” diye dua ederdi.[234]
- Ebu Derdâ “Alimlerin kalbinin bana lanet ermesinden sana sığınıyorum” diye dua ederdi. Ebu Derdâ’dan “Kalbler sana nasıl lanet okur” diye sorulduğunda “kalplerinden bana karşı nefret duymalarıdır” dedi.[235]
- Ebu Derdâ, bir gecenin başlangıcında mescide doğru gitti. Mescide girerken secde halinde bulunan bir kişinin yanından geçti. O kişi şöyle diyordu: Ey Allah’ım! Ben korkuyorum, beni koru. Azabından beni muhafaza eyle. Senin fazlına muhtaç bir dilenciyim. Bana fazlından rızık ver. Ben mazur olan bir günahkar değilim ki, senden özür dileyeyim. Güçlü de değilim ki, sana karşı çıkayım. Fakat ben günahının bağışlanmasını isteyen bir günahkarım. Adamın duası Ebu Derdâ’nın çok hoşuna gitti ve arkadaşlarına da bu duayı öğretti.[236]
- Bir ihtiyarin yüksek sesle “Ey Allah’ım İçine herhangi bir şeyin katılmadığı şerden sana sığınıyorum” diye dua ettiğini duydum. “Bu ihtiyar kimdir?” dedim. “Bu, Ebu Derdâ’dır” dediler.[237]
- Ebu Derdâ “Ey Allah’ım! Kardeşim Abdullah b. Revaha’ya benim amelimden onu utandıracak bir şeyi arzetmemden sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[238]
Abdullah b. Ömer’in Duaları:
- İbn Ömer, Safa üzerinde şu duayı okudu: Ey Allah’ım! Dinin ile, sana ve peygamberine itaat etmekle beni koru. Ey Allah’ım! Beni hadlerinden, cezalarından, yasakladıklarından uzaklaştır. Ey Allah’ım! Beni, seni, meleklerini, rasûllerini ve salih kullarını sevenlerden eyle. Ey Allah’ım! Beni kendine, meleklerine, rasûllerine ve salih kullarına sevdir. Ey Allah’ım! Bana cennet yolunu kolaylaştır ve beni cehennem yolundan uzaklaştır. Ahiret ve dünyada beni affet. Beni muttaki imamlardan kıl. Ey Allah’ım! Sen Kur’ân’ında “Beni çağırınız. Size icabet edeyim” (Gafir: 40/60) buyurmaktasın. Sen vaadine muhalefet etmezsin. Ey Allah’ım! Beni İslâm’a hidayet etmişken beni ondan, onu da benden ayırma, ta ki müslüman olarak öleyim. İbn Ömer bu duasını uzun dualarla beraber Safa’da, Merve’de, Arafat’ta, Müzdelife’de, Mina’da ve Tavaf’ta okuyordu.[239]
- İbn Ömer sabahladığında şu duayı okuyordu: Ey Allah’ım! Beni, sabahlarda taksim ettiğin her hayırda nasibi en büyük olan kullarından eyle. Bana hidayet bulacağım bir nur ihsan et. Dağıttığın rahmeti bana nasib eyle. Bahşettiğin rızkı bana nasib eyle. Gidereceğin zarardan, kaldıracağın beladan ve önlediğin fitneden en fazla korunan kimselerden eyle.[240]
Abdullah b. Abbas’ın Duaları
- İbn Abbas şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Senden gökler ve yerleri aydınlatan yüzünün nuruyla, beni korumanı, himâyen ve gölgenin altında yaşatmanı istiyorum.[241]
- İbn Abbas şöyle dua ederdi: Yarabbi! Beni kanaat sahibi eyle. Bana verdiğin rızkı bereketli kıl. Geride bıraktığını koru.[242]
- İbn Abbas’ın “Yarab! Hz. Muhammed’in en büyük şefaatini kabul eyle. Onun yüce derecesini yücelt. Onu ahiret ve dünyada isteğine nail et. İbrahim’e ve Musa’ya verdiğin gibi ona da ver” dediğini duydum.[243]
Fudale b. Ubeyd’in Duası
- Fudale b. Ubeyd şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Kaza ve kaderine razı olmayı, ölümden sonraki hayatın serinliğini, senin veçhine bakmanın lezzetini, zarar vermeksizin, fitneye kapılmaksızın, sapıtmaksızın seninle konuşmanın şevkini senden istiyorum.[244]
Ebu Hureyre’nin Duası
- Ebu Hureyre’nin ölüm hastalığında Mervan kendisini ziyaret ederek
“Ey Eba Hureyre! Allah sana şifa versin” dedi. Ebu Hureyre
“Yarab! Sana kavuşmayı bana sevdir. Ben sana kavuşmak isterim” dedi. Mervan daha Ashabu’l-Katâ denilen yere varmadan Ebu Hureyre vefat etti.[245]
[195] Kenz, I/303 (Said b. Mansur, Muaviye b. Kurre’den).
[196] İbn Ebî Dünya (Abdulaziz b. Selem el-Mâcişûn’dan).
[197] Kenz, I/303 (İbn Ebi Dünya, Ebu Yezid el-Medainî’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/130.
[198] İbn Ebi Şeybe ve Ebu Nuaym.
[199] İmam Ahmed, Zühd (Hasan’dan).
[200] İbn Sa’d ve Buhari (Amr b. Meymun’dan)
[201] Kenz, I/303 (İmam Ahmed, Zühd, Ebû Âliye’den).
[202] İbn Sa’d ve Ebu Nuaym (Hz. Hafsa’dan).
[203] İbn Ebi Hatim (Hz. Ömer’den).
[204] Kenz, I/304 (Le’lekâî, Ebu Osman en-Nehdî’den).
[205] İbn Sa’d, III/319 (Said b. Zeyd, babasından).
[206] İbn Sa’d, III/320.
[207] Müntehab, IV/413 (Buhari, İmam Mâlik, İbn Rahuye ve Ebu Nuaym, Zeyd b. Eslem’den, o da babasından).
[208] Ebu Nuaym, Hilye, I/54 (Said b. Müseyyeb’den).
[209] Ebu Nuaym, Hilye, I/53 (Esved b. Hilâl el-Muharibî’den).
[210] Ebu Yâ’lâ (Said b. Müseyyeb’den) Kenz, VIII/113.
[211] Kenz, VIII/119 (Beyhaki, Kesir b. Müdrik’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/130-132.
[212] Kenz, I/304 (Yusuf el-Gadi’den).
[213] Kenz, I/305 (Dineverî, Süfyan-ı Sevrî’den).
[214] Kenz, IV/326 (İbn Neccar’dan).
[215] Kenz, VIII/119 (Beyhaki, Ömer b. Said en-Neâi’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/132-133.
[216] Tefsir-i İbn Kesir, IV/339 (İbn Cerir, Ebu Heyyâc el-Esedî’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/133.
[217] Kenz, I/307 (İbn Ebi Şeybe, Abdullah b. Mes’ud’un oğlu Ebu Ubeyde’den).
[218] Ebu Nuaym, Hilye, I/127 (Ebu Ubeyde, babası İbn Mes’ud’dan).
[219] Ebu Nuaym, Hilye, I/128 (Avn b. Abdullah’dan).
[220] Buhari, Edeb, s. 93. (Şakik’den).
[221] Heysemi, X/185 (Taberani, Ebü’l-Ahvas’dan).
[222] Taberani (Ebu Kılabe’den).
[223] Heysemi, X/185 (Taberani, Abdullah b. Akim’den).
[224] Heysemi, X/118 (Taberani, Ebu Vail’den).
[225] Heysemi, X/129 (Taberani, Süleym b. Hanzale’den).
[226] Heysemi, X/135 (Taberani, Katade’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/133-135.
[227] Heysemi, X/185 (Ebu Nuaym, Sevr b. Yezid’den).
[228] Bidaye, III/233 (İbn İshak, Urve yoluyla).
[229] Heysemi, X/125 (Taberani, Bilâl’in eşi Hind’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/135.
[230] Heysemi, X/125 (Taberani’den).
[231] İbn Sa’d, III/614 (Urve’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/135-136.
[232] Ebu Nuaym, Hilye, I/219 (Bilâl b. Sa’d’dan).
[233] Ebu Nuaym, Hilye, I/220 (İsmail b. Ubeydullah’dan).
[234] Ebu Nuaym (Lokman b. Amir’den).
[235] Ebu Nuaym, Hilye, I/223 (Hasan b. Atiye’den).
[236] Ebu Nuaym, Hilye, I/224 (Abdullah b. Yezid b. Rabia ed-Dımışkî’den).
[237] Buhari, Edeb, 99 (Temame b. Hazen’den).
[238] Kenz, I/306 (Hakim’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/136-137.
[239] Ebu Nuaym, Hilye, I/308 (Nâfi’den).
[240] Ebu Nuaym, Hilye, I/304 (Abdullah b. Sebre’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/137.
[241] Heysemî, X/184 (Bezzar, Said b. Cübeyr’den).
[242] Buhari, Edeb, s. 100 (Said b. Cübeyr’den).
[243] Tefsir-i İbn Kesir, III/513 (Tavus’dan).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/137-138.
[244] Heysemî, X/77 (Taberani, Ümmü Derdâ’dan)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/138.
[245] İbn Sa’d, IV/339 (Makburi’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 4/138.