Sancaktar Dergisi'ne itirazlar sürüyor
Pressmedya sitesi dün bir açıklama yaparak tartışmalardan çekildiğini açıklamıştı. Fakat değişik kulvarlardan eleştiriler gelmeye devam ediyor. Sancaktar'ın El-Kaide eleştirisini ilmi cevaplar veren ve Sancaktar ekibine sualler içeren bir makaleyi dikkatinize sunuyoruz.
Düzenle |
Sil
2013-03-11
"Belli başlı konularda aynı anlayışa sahip olan, aynı dili konuşan, aynı tepkileri veren yeni bir kitle oluşturmaya çalışıyoruz." Sloganıyla yayın hayatına başlayan ve İslami camiada ki genç kitleyi hedefe koyan Sancaktar dergisi Akparti ve Gülen hareketine göz kırparken, Küresel cihat hareketlerine karşı sert bir üslupla karşı çıkıyor.
Geçtiğimiz haftalarda "El-Kaide'ye nasıl bakmalıyız" haberiyle gündeme oturan Sancaktar dergisine İslami camianın farklı kesimlerinden itirazlar yükselmeye devam ediyor
Son olarak Mihca Eyüpoğlu Sancaktar Dergisinin iddialarına cevap olacak ilmi bir makaleyi kaleme aldı.
SANCAKTAR DERGİSİNE CEVAPLAR VE SUALLER...
Evvelemirde bu yazı: son sözü söylemek, hüküm vermek, racon kesmek, hele “fetva vermek” kastı mahsusası ile değil, “hariçten gazel okuyorlar” ithamının kolaycılığına kaçmadan, hariçten destan yazmanın şehvetine kapılmadan, on yıllardır, Afganistan’dan Mali’ye, Somali’den Bosna’ya, Keşmir’den Çeçenistan’a uzanan geniş coğrafyada Müslüman erkeklerin izzetini, kadınlarının iffetini, çocuklarının ikbalini müdafaa etmek, “Size ne oluyor da: 'Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lütfet' diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?” ayeti mucibince “dağları döşek, gökyüzünü yorgan edinmiş” Allah’ın adamları hakkında söylenen kem sözlere karşılık bir inilti, bir feryat kabilinden yazılmıştır.
Meşru hedeflere gayri meşru vasıtalar ile varılamayacağını, amacın meşruluğuna, araçların halel getirmemesinin gerekliliğini, hasılı, kem alattan kemalat sadır olmayacağını bilirim.
Bu minval üzeri, mücahidlerin yürüttükleri savaşta, Cihad Ahkamının dışına çıkan, haddi aşan, “ümmeti muhammed (s.a.v.)'in sırtında kambur olan” fiilleri, ameliyyeleri varsa elbette bunlar tenkit konusu olmalıdır, olacaktır. Lakin bunun usulü hakkında mutabık kalınmalı evvela.
Cihada katılmamış alimin cihad hakkında verdiği fetva “keenlemyekun”dür. Vakıa konusunda vukufiyet sahibi olunmadan, savaşan grupların ilmi delillerini hakkıyla tecessüs etmeden hüküm vermek haddi aşmadır. Tenkid özgürlüğü tahkir özgürlüğü değildir. Tenkitlerini dile getirirken hususen acıtma gayreti göstermek ise “Sizden, insanları hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten alıkoyan bir topluluk olsun.” ayetine icabet etmek değildir.
Allah’ın Resulu (s.a.v.) müstesna olmak kaydı ile herkesin hataları, günahları, eksikleri, kusurları vardır. İşlenmiş olan hatalar, kusurlar varsa bunlar daha büyük hataları meşru gösterecek bir kalkan gibi ilanihaye kullanılmamalıdır. Mücahidlerin size göre olan “kabahatlerini” müteaddit defalar dillendirdiniz. Nairobi, Darusselam ve İkiz Kuleler de yaşanılan “katliamlar” hakkında gök kubbe altında söylenmedik söz, etmedik laf bırakmadınız. Kimi zaman acı bir tebessümle kimi zaman kızgınlıkla dinledik. Bekledik ki zerre-i miskal olsa da Mücahidlerin meziyetlerinden söz edersiniz. Sahi kırıntı kabilinden de olsa hiç mi meziyetleri yoktu?
2013-03-11
"Belli başlı konularda aynı anlayışa sahip olan, aynı dili konuşan, aynı tepkileri veren yeni bir kitle oluşturmaya çalışıyoruz." Sloganıyla yayın hayatına başlayan ve İslami camiada ki genç kitleyi hedefe koyan Sancaktar dergisi Akparti ve Gülen hareketine göz kırparken, Küresel cihat hareketlerine karşı sert bir üslupla karşı çıkıyor.
Geçtiğimiz haftalarda "El-Kaide'ye nasıl bakmalıyız" haberiyle gündeme oturan Sancaktar dergisine İslami camianın farklı kesimlerinden itirazlar yükselmeye devam ediyor
Son olarak Mihca Eyüpoğlu Sancaktar Dergisinin iddialarına cevap olacak ilmi bir makaleyi kaleme aldı.
SANCAKTAR DERGİSİNE CEVAPLAR VE SUALLER...
Evvelemirde bu yazı: son sözü söylemek, hüküm vermek, racon kesmek, hele “fetva vermek” kastı mahsusası ile değil, “hariçten gazel okuyorlar” ithamının kolaycılığına kaçmadan, hariçten destan yazmanın şehvetine kapılmadan, on yıllardır, Afganistan’dan Mali’ye, Somali’den Bosna’ya, Keşmir’den Çeçenistan’a uzanan geniş coğrafyada Müslüman erkeklerin izzetini, kadınlarının iffetini, çocuklarının ikbalini müdafaa etmek, “Size ne oluyor da: 'Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lütfet' diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?” ayeti mucibince “dağları döşek, gökyüzünü yorgan edinmiş” Allah’ın adamları hakkında söylenen kem sözlere karşılık bir inilti, bir feryat kabilinden yazılmıştır.
Meşru hedeflere gayri meşru vasıtalar ile varılamayacağını, amacın meşruluğuna, araçların halel getirmemesinin gerekliliğini, hasılı, kem alattan kemalat sadır olmayacağını bilirim.
Bu minval üzeri, mücahidlerin yürüttükleri savaşta, Cihad Ahkamının dışına çıkan, haddi aşan, “ümmeti muhammed (s.a.v.)'in sırtında kambur olan” fiilleri, ameliyyeleri varsa elbette bunlar tenkit konusu olmalıdır, olacaktır. Lakin bunun usulü hakkında mutabık kalınmalı evvela.
Cihada katılmamış alimin cihad hakkında verdiği fetva “keenlemyekun”dür. Vakıa konusunda vukufiyet sahibi olunmadan, savaşan grupların ilmi delillerini hakkıyla tecessüs etmeden hüküm vermek haddi aşmadır. Tenkid özgürlüğü tahkir özgürlüğü değildir. Tenkitlerini dile getirirken hususen acıtma gayreti göstermek ise “Sizden, insanları hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten alıkoyan bir topluluk olsun.” ayetine icabet etmek değildir.
Allah’ın Resulu (s.a.v.) müstesna olmak kaydı ile herkesin hataları, günahları, eksikleri, kusurları vardır. İşlenmiş olan hatalar, kusurlar varsa bunlar daha büyük hataları meşru gösterecek bir kalkan gibi ilanihaye kullanılmamalıdır. Mücahidlerin size göre olan “kabahatlerini” müteaddit defalar dillendirdiniz. Nairobi, Darusselam ve İkiz Kuleler de yaşanılan “katliamlar” hakkında gök kubbe altında söylenmedik söz, etmedik laf bırakmadınız. Kimi zaman acı bir tebessümle kimi zaman kızgınlıkla dinledik. Bekledik ki zerre-i miskal olsa da Mücahidlerin meziyetlerinden söz edersiniz. Sahi kırıntı kabilinden de olsa hiç mi meziyetleri yoktu?