Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Adem özköse ve sancaktar dergisinden usame bin laden'e ve el kaide'ye ağır hakaretler içeren makale

Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Sancak'tar'dan El Kaide yazısıAdem Özköse ve Hakan Albayrak gibi dergi yazarlarının biraraya gelerek yayınladıkları Sancaktar dergisi El Kaide hakkında çok tartışılacak bir makale kaleme aldı. Makale'de El Kaide'nin İslam'a zarardan başka etkisi olmadığı iddia ediliiyor ve Usame bin Ladin ve Atiyyetullah gibi El Kaide liderlerinin görüşleri çarpıtılarak aktarılıyor.
Adem Özköse ve Hakan Albayrak gibi eski İslamcılar El Kaide hakkında çok tartışılacak bir yazı kaleme aldı. Yazıda ele alınan sivillerin hedef alınmasına dair tarihi verilerin hatalı olduğu ya da çarpıtıldığı, İslami verilerin ise yanlış olduğu iddia ediliyor. Sancaktar dergisinin son zamanlarda Küresel Cihad Hareketine karşı İhvan'ın teşviki amacıyla yayınlar yaptığı eleştirileri yapılmıştı.Yazıyı ilginize sunuyoruz.

El Kaide meselesine tam olarak nasıl bakmalıyız?

Tam olarak şöyle bakmalıyız:
1
İslam dünyasını terörize eden kâfir emperyalistlere tepki olarak doğan El Kaide örgütü / hareketi / zihniyeti, Maide Suresi’nin 8’inci ayetindeki “Bir topluluğa olan kininiz sakın sizi adaletsizliğe itmesin” ifadesinde çizilen çerçevenin fena halde dışına taşan bir savaş anlayışını temsil ediyor. O anlayışı benimsemeyen El Kaide’ciler olabilir, fakat genel imaj budur.

2

Usame Bin Ladin ve arkadaşlarının desteğiyle 1998 yılında Kenya’nın başkenti Nairobi ve Tanzanya’nın başkenti Darusselam’daki ABD büyükelçiliklerine düzenlenen bombalı saldırılarda can veren 224 kişinin tamamına yakını büyükelçiliklere yakın yerlerde bulunmaktan başka suçları (!) olmayan masum sivillerdi ve bunların bir kısmı Müslüman’dı. Güya Filistin ve Irak’taki İsrail-Amerikan mezalimine cevap mahiyeti taşıyan operasyonlarda bu mezalimle hiç alakası olmayan sıradan Afrikalıların öldürülmesine ne dediği sorulduğunda (Afganistan’da bir toplantıda), El Kaide lideri / sembolü Usame Bin Ladin “Filistin’de, Irak’ta siviller öldürülmüyor mu?” deyip geçebilmiştir. Bu, ‘Onlar zulmediyorsa biz de zulmederiz’ demektir ve başka da bir şey demek değildir.

3

Nairobi ve Darusselam’daki katliamlar gibi New York’taki İkiz Kuleler’e saldırı da zulümdü. İkiz Kuleler bir iş hanıydı ve orada herkes (Beyaz-Anglosakson veya Arap, Yahudi-Hıristiyan veya Müslüman, fesatçı kapitalist iş adamı veya helal parasıyla lokantacılık yapan namuslu müteşebbis) iş yeri açabiliyordu. “Emperyalizmin sermaye merkezini yıkıyoruz” diyerek o iş hanındaki binlerce masum insanın-mesela Türkmenistanlı fakir bir aşçı hanımın- ve o saldırıda kullandıkları sivil uçaklardaki mürettebat ve yolcuların kanına girenleri kahraman olarak görmek, Rahmet Peygamberi’nin (sallallahu aleyhi vesellem) ümmetine yakışmaz. Öldürülen Amerikalıların Müslüman katili ABD’ye vergi verdikleri ve zalim politikacıları oylarıyla iş başına getirdikleri için masum sivil sayılamayacağını ileri sürerek saldırıya sahip çıkan Usame Bin Ladin’in bu mantığı da “ummeten vasaten”e–yani dengeli / ölçülü- ümmete yakışmaz. Böyle bir mantıkla dünyada öldüremeyeceğiniz insan neredeyse yoktur. Mesela, “Yemen devleti Mali’nin işgaline cevaz veren Birleşmiş Milletler’e aidat ödüyor ve bu aidatı -Yemen devletine ödediği vergilerle- Yemen halkı finanse ediyor, öyleyse her Yemenli İslami cihadın meşru hedefidir” diyebilirsiniz. Bu mesajı yaymak için kullandığınız kameraya verdiğiniz parayla küresel emperyalist kapitalist sermayeye katkıda bulunduğunuz için kendi idamınıza da hükmedebilirsiniz. Olacak şey mi?

4

Usame Bin Ladin, El Cezire’ye verdiği mülakatta, sivillerin cihad niyetine öldürülmesine itiraz edenlere, ‘Onlar da bizim sivillerimizi öldürüyor’un yanısıra şu sözlerle cevap vermişti: “(Bazı âlimler) Resulullah’ın (sav) çocukların ve kadınların öldürülmesini men eden hadisinin delil olarak getirilmesinin uygun olmadığını belirtiyorlar. Evet, Resulullah’ın (sav) bu hadisi sabittir. Ancak çocukların ve kadınların öldürülmesi hususundaki men etme kesin değildir. Bunun istisnai durumu da bulunmaktadır. Allahu Teâlâ kitabında şöyle buyurmaktadır: ‘Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin.’ Nahl Suresi, 126. Ayet.”
İnanılır gibi değil, ama binlerce sivilin ölümüyle sonuçlanan saldırıların ‘ilmî dayanağı’ buncağız bir akıl yürütmesinden ibaret!

Uhud Savaşı’nda müşrikler katlettikleri mü’minlerin (bilhassa Hz. Hamza’nın)cesetlerinde korkunç tahribat yapınca, bazı mü’minler ‘’Biz onlara bundan daha fazlasını yapacağız’’ diye ant içmişlerdi.Nahl sûresinin 126’ıncı ayetinin bunun üzerine nazil olduğu kabul edilir. Ayet, ‘’Eğer ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle ceza verin’’ diye başlar ve ‘’Sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır’’ diye biter. Bir suçun karşılığını verirken haddi aşmamayı vazeden ve üstelik sabrın daha hayırlı olduğunu bildiren bir âyetten ‘’Kâfirler bizim çocuklarımızı öldürüyorlarsa biz de onların çocuklarını öldürebiliriz’’ sonucu nasıl çıkarılır Allah aşkına? Misillemenin suçu işleyene değil de onun karısına, çocuğuna, komşusuna yapılabileceği fikri İslam adaletiyle nasıl tevil edilebilir? Hele ki, kâfirlerin yaptığı her şeyi misilleme adı altında bizim de yapabileceğimizi kim iddia edebilir, nasıl iddia edebilir? Kâfirler Müslüman kadınlara tecavüz ediyorlar, hatta Ebu Gureyb gibi yerlerde Müslüman erkeklere bile tecavüz ediyorlar; Nahl suresinin 126’ıncı âyetine dayanarak bizim de onlara aynısını yapabileceğimizi söyleyecek kadar sapık bir Müslüman olamaz, değil mi? Telaffuzu bile iğrenç, tüyler ürpertici, kabul edilemez, değil mi? Peki, ondan daha korkunç olan bir şeyi, masum bir insanın –hele çocuğun- öldürülmesini bir Müslüman nasıl içine sindirebilir?

5

El Kaide’yi İslam’ın yıldızı ve İkiz Kuleler’e saldırıyı cihadın zirvesi gibi görenler, o saldırıda kullanılan uçaklarda ve İkiz Kuleler’de öldürülenlerin dramını bir de kendi başlarına kıyas ederek meseleyi yeniden düşünsünler. Ve şu soruyu muhakkak sorsunlar kendilerine: Müşriklerle savaş sırasında Müslümanlar tarafından öldürülen müşrik bir kadın için “Bu kadın savaşmıyordu” diyerek üzüntüsünü bildiren Efendimiz (aleyhisselatu vesselam) böyle bir şey yapar mıydı? Cevap muhakkak “Haşa” olsun.

6

Bir zamanlar El Kaide’nin üçüncü adamı olarak bilinen Mahfuz el-Valid anlatıyor: “Afganistan’da güçlü olmayan bir devlet vardı. Kendisine (örgüte) zarar veremezdi, başkalarına tehdit oluşturacak yapılar için en uygun ortam mevcuttu. İşte bu dönemde El Kaide ABD’ye karşı malum cihad ilanını yaptı… 11 Eylül saldırılarının planlandığı toplantıya katıldım… ABD’ye karşı büyük bir operasyon yapılacak ve binlerce kurban olacaktı. Katılanların tamamı ABD’nin bu saldırıya karşı misillemesinin Nairobi ve Darusselam’da olduğıu gibi bir füze saldırısından ibaret kalmayacağını tahmin ediyordu. Bunun doğal sonucu Afganistan’ın işgali ve İslam emirliğinin devrilmesi olacaktı. Ben bu plana karşı çıkanların başındaydım ve İslami esaslara dayanarak karşı çıkışımın nedenini ortaya koydum. Benimle birlikte karşı çıkan diğer kardeşlerim de oldu. Onların bazısı şu an hayatta bazıları ise şehid. Bugün hayatta olanlardan Mısırlı Ebu Hayr, Ebu Muhammed ve o dönem El Kaide’nin ikinci adam olan Ebu Hafs bu fikre karşı çıkanlar arasındaydı. Cihad sadece bir şeyi yakıp yıkmak değildir… Cihad İslam’ın zirvesidir, en faziletli amellerdendir. Cihadın sınırlarını görmezden gelip öldürmek ve yıkmak olmaz… Mesela siviller öldürülecekti ki bizim dinimiz sivilleri öldürmemizi yasaklıyor. İslam’da sivil kavramı savaşla ilgisi olmayan kişiler için kullanılır. Bunun içine kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve savaşla ilgisi olmayan her insan girer. Dinimiz onların öldürülmesini bize yasaklıyor… Bir başka sebep de şuydu. Biz o dönemlerde Taliban’ın misafirleriydik. Ve bizi bu türden bir eylem yapmamamız konusunda tekrar tekrar uyarıyor ve ‘Durumumuz bu türden bir saldırıyı karşılamaya uygun değil’ diyorlardı. Maalesef ki El Kaide bütün bunları dikkate almadı ve saldırıyı gerçekleştirdi. Aslında üzerinde anlaşma sağlanmış değildi… O (Usame Bin Ladin), operasyonun yapılması yönünde karar verdi. Çok defalar oturup uzun süreli konuşmalarımıza rağmen kararında ısrar etmesi nedeniyle kendisiyle yollarımız ayrıldı.”

7

Nairobi, Darusselam ve New York’ta Hududllah’ı fena halde aşan El Kaide, korkunç bir çığır açtı. Irak’ta, ‘İslam sivil asker ayrımı yapmaz’ ve ‘Savaş şartlarında gerekirse Müslümanlar da öldürülür, ama Şiiler Müslüman değil’ diyerek önüne geleni katleden Zerkavi ve onun yolundan giderek camileri bile cemaatleriyle beraber havaya uçuracak derecede vahşileşen gençler bu çığırın çocuklarıdır. Gerek Usame bin Ladin ve gerekse yardımcıları Zavhiri ve Atiyetullah, Irak’a El Kaide sorumlusu olarak tayinettikleri Zerkavi’nin aşırılıklarına bir yerden sonra tepki göstermiş ve Müslüman kanının kutsallığına dikkat çekerek Müslümanların toplu olarak bulundukları yerlerde operasyon yapılmaması gerektiğini söylemiş olsalar da, El Kaide’nin lider kadrosu, İslam adına işlenen o korkunç suçların sorumluluğunda pay sahibidir.

8

El Kaide liderlerinin masum Müslümanların öldürülmesine karşı çıkarken ve “Gerekirse örgütümüz yok olsun, fakat bir masum Müslüman’ın kanı akmasın” (Atiyetullah) derken samimi olduklarına inansak bile, bu, El Kaide’yi makul bulmamıza ve makbul saymamıza yetmez. El Kaide ile organik veya duygusal bağı olan savaşçıların tümü bu minval üzere hareket etmeyi kabul etseler ve bundan böyle hiçbir masum Müslüman’ın canına kast etmeseler bile mesele bitmez,zira Müslüman olmayanların da hukuku vardır ve o hukukun muhakkak gözetilmesi gerekir.

9

El Kaide, Ümmet-i Muhammed için hiçbir artı değer üretmemiş, bilakis Ümmet-i Muhammed’in sırtında kambur olmuştur. Usame Bin Ladin’in yerine geçen Eymen Zevahiri, Fetih’le müzakere ediyor diye Hamas’ı yahut tedrici metodu takip ediyor diye Muhammed Mursi’yi İslam adına eleştirmeden evvel, kendi örgütünün yol açtığı zulümlerle yüzleşmelidir. İslam’la bağdaştırılması mümkün olmayan bu zulümlerin üzerinde oturarak Ümmet-i Muhammed’e ahkâm kesmek trajikomik kaçıyor. Yeri gelmişken: Zevahiri ve arkadaşları, Hudeybiye Anlaşması’nı imzaladığı sırada Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) yanında olsalardı, ona isyan mı edeceklerdi? Hamas’ın Fetih’le anlaşmaya çalışması yahut Mursi’nin laiklerle uzlaşma yolunu araması gibi meselelere biraz Hudeybiye terbiyesinden geçerek bakmak lazım.

10

Balık baştan kokar. Cihad adı altında bundan sonra işlenecek olan korkunç cinayetlerin sorumluluğunda pay sahibi olmamak veya hiç değilse o payı mümkün mertebe azaltmak için El Kaide’nin mevcut lider kadrosunun yapması gereken şey, en başa dönüp, Nairobi, Darusselam ve bilhassa New York’ta ölçünün fena halde kaçırıldığını resmen kabul etmek, bunu alenen ilan etmek, bundan üzüntü ve pişmanlık bildirmek, özür dilemek, sonra da savaşçılarına / sempatizanlarına şöyle demektir: “Böyle zulümlerin üzerinde İslam adaletinin yükseleceğini ileri sürersek İslam’a hakaret etmiş oluruz.”

11
Bakara suresinin 190. ayetinde Allah Azze ve Celle mealen şöyle buyuruyor: ’’Size savaş açanlarla Allah yolunda siz de savaşın, ancak aşırı gitmeyin; çünkü Allah, aşırı gidenleri sevmez.”

Sancaktar

Ortadoğu Sorumlusu: ADEM ÖZKÖSE
Genel Yayın Yönetmeni: HAKAN ALBAYRAK
 
A Çevrimdışı

Almunadil

Üyeliği İptal Edildi
Banned
482318_608503285842888_669623135_n.jpgbu tip kimselerle konuşandan başka bişey beklenmez zaten. bir yandan amerika kafir devletlerini demokratik bir şekilde protesto et sonrada onun müttefiki ile görüş

482318_608503285842888_669623135_n.jpg
 
I Çevrimdışı

itaatkar

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
iman ettim diyen kimse olaylara İSLAM YANİ KURAN GÖZÜYLE bakması lazım kısacası vahi PENCERESİNDEN dünyaya bakmalı....işte o zaman müslüman kendi imanını kurtara bilir ve sadıkların yolundan gider................ iman ettim deyipte olaylara DEMOKRATİK yada kafirlerin bakış açısından bakarsa yada demokkratik penceresinden bakarsa o insan buu gün olmasa bile yarınları sapıtır.....çünkü batıl gözle islama değer vermeye çalışanlar hep böyle batıl pikir üreterek kendisini doğru yolda olduğunun zanndereler... üstelik bu batıl bakışıyla islama büyük hizmetler verdiğiniz sanırlar......batıl her zaman batıldır.... hak batılla gelmez....batılda hak yolunda yürümez bu makeleyi yazanlarda işte böyle demokratik yolla islamın geleceğini düşünenler...... her zaman ezik hareket yaparlar ve her zaman iyilik yolundakilere çamur atmaktan başka bir iş bitirmiyorlar............ allahım beni ve allaha teslim olanları HER ZAMAN VAHİ PENCERESİNDEN bakanlardan eyle.... heva ve hevesleriyle ve demokratik gözle bakanlardan koru.......................
 
M Çevrimdışı

Mervan Hadid

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Arkadaşlar, yazıyı sanki Adem özköse kaleme almış gibi lanse etmişsiniz. Bu yazıdan ötürü gerçekten sancaktar dergisi eleştiriyi hak ediyor. Ama biz onlar gibi haksızlık yapayamyız. Bu yazıyı Adem özköse yazmamıştır ve kendiside bu yazının tamamını kabul etmiyor. Bunları bilip ona göre adil davranalım. Kendisini arayıp yazı hakkındaki görüşlerini alabilirsiniz..

Yazıya gelince, en çok amerika ve israil düşmanlığını yaptıklarını iddia eden kişilerin aslında kafalarının nasıl amerikan zihniyeti ile dolu olduğunu anladık. Bu yazıyı birde islamcı gençlere nasıl bakmaları gerektiğini öğretmek için yazmışlar. Okudukları dergiler, yazarlar, kitaplar, bulundukları ortamlar bu zihniyette olduğu için dillerinden de bunun çıkması gayet normal. Bu büyük iftiraların bedelini nasıl ödeyecekler bilmiyorum. Bilinmeyen bazı konularda susulurki sorumluluğa girilmesin. Bunları yazarak Allah'ı şahid tuttular. Allah onları ıslah etsin..
 
A Çevrimdışı

Almunadil

Üyeliği İptal Edildi
Banned
free syria arkadaşımız haklı olabilir. Aşağıdaki haberde çok farklı konuşuyor.


Meğer savaşmaya ayetle gidiyorlarmış...
Cumartesi, 25 Ağustos 2012 - 12:57 haber SoL


Sonunda Suriye'de Esad'a karşı savaşmaya giden Türk mücahitlerin motivasyonu ortaya çıktı. Hiç öyle "emperyalizm", "AKP", "mezhepçilik" filan zannetmeyin.


Adem Özköse, bilindiği gibi Hamit Coşkun ile birlikte Suriye'de yakalanan ve bir süre alıkonulan bir "gazeteci". Tırnak içindeliğin sebebini sonra izah etmeye çalışacağız, ama önce Özköse'nin Hürriyet'e verdiği röportaj...


Suriye’de dil eğitimi için 5 yıl yaşayan Özköse, şu anda Esad rejimine karşı savaşan 50 kadar Türk'ün olduğunu, bu sayının yakın zamanda da artabileceğini söylüyor. Özköse, "mücahit"lerin motivasyonunu şöyle açıklıyor:


"Suriye’de Türkler, Çeçenler, Ürdünlüler, Lübnanlılar, Sudanlılar ve birçok müslüman ülkeden gelen mücahitler var. Mücahitlerin savaşması Rus-Afgan savaşından bu yana bir gelenek oldu. Mücahitleri motive eden Nisa Suresi’nin 75’inci Ayeti. Savaşa gidenlerin vasiyetinde hep bu ayet yazar. Ayet, 'Size ne oluyor da, Allah yolunda, ‘Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver’ diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?' der. Mücahitler de dünyadaki tüm mazlumları, kardeşleri, yaşanan savaşı da din savaşı olarak görürler."
Bu mücahitlerin Bahreyn, Suudi ve Katar krallıklarına-emirliklerine karşı Nisa Suresi'nden feyz almadıkları görülüyor. Demek cihad, her zaman cihad değildir. Nisa Suresi ise, tövbeler olsun, fakihlerin yorumuna açıktır.


Yabancı değiller ama yabancılar, halleri vakitleri yerinde
Suriye'deki "direniş"in yabancılar tarafından örgütlenmediğini savunan Özköse, "yerli" grupları saydıktan sonra birden El Kaide'ye geçiyor. Afganistan'daki, Çeçenistan'daki, Irak'taki "gönüllü mücahitler ordusu"ndan bahseden Özköse, sevgi kelebeği El Kaide'lileri tanımlıyor:


"Bunlar fedakâr, cihat düşüncesini benimsemiş, ekonomik sorunu olmayan, iyi eğitimli insanlar. Bir yerde cihat olduğunda oralara gitmeyi dini vecibe olarak görüyorlar. Türkiye sınırından Halep’in dış mahallerine kadar kontrol direnişçilerin elinde. Türkiye sınırından kolayca geçen kişileri Suriyeli gruplar karşılıyor. Bunlar Afganistan’dan beri tecrübeli kişiler ve birbirlerini tanıyorlar. Bir savaş muhabiri nasıl savaş çıktığında gidiyorsa, bunlar da savaş çıktığında oradaki bir arkadaşının görüntüsünü görüp yola düşüyor. Yerel halk, kendileri için evlerini, çocuklarını bırakıp gelen bu insanlara sempati besliyor, onlara ev sahipliği yapıyor."
İşte yerel savaşçılar! Acaba neden Türkiye sınırı ile Halep arası "direnişçiler"in elinde, gazetecilik bunları sormayı gerektirmez tabii. Ama o da ne, hemen peşindeki cümlede, "Türkiye sınırından kolayca geçen kişiler"den bahsediliyor. Arkadaşlarını televizyonda görünce "yola düşen" yerli savaşçılar...


İnsan, Adem Özköse'nin yerine utanıyor. Ama o utanmıyor.


Özköse devam ediyor. Araya "Çanakkale ruhu" gibi anlamsız sözcükler eklemeyi başarıyor. "Direniş"in yerli olduğunu iddia eden Özköse, yabancıları ballandıra ballandıra anlatmayı çok seviyor:


"Yabancılar çok fedakâr. Ön cephede savaşıyorlar. Daha önce de Afganistan ve Çeçenistan’da savaşmış tecrübeli kişiler. Onların yaşam tarzı haline gelmiş. Halep’i İstanbul’dan ayırmıyorlar. Cahil değiller. Sorumluluk duygusuyla savaşmaya gidiyor. ‘Dün Çanakkale Savaşı’nda bir sürü Halepli, Humuslu, İdlipli genç nasıl bu topraklara savaşmak için gelip şehit düştüyse, dün nasıl onlar Çanakkale’de canlarını verdiyse, bugün de biz onlar için savaşmalıyız’ diyorlar. Bunu oluşturan şey, Kuran’daki ayetler."
Hep Kuran ayetleri işte. O Kuran ayetleri, her ne hikmetse Körfez krallıklarına uğramıyor. Adem Özköse ise bunu sorma ihtiyacı duymuyor. Özköse ve El Kaide'nin, hikmetlerinden sual olunmuyor.


El Kaide aslında çok elit, her gideni almıyorlar
Hürriyet gazetesi sayfalarında El Kaide propagandası sürüyor. Suriyeli teröristlerin arasındaki ayrımlara kısaca değiniyor Özköse. Ölen Türk El Kaidecilerden birisi için, "Yok o orada değil, şuradaydı" diyor.


Ve El Kaide aslında çok elit bir örgüt. Öyle her kapıyı çalanı içeriye buyur etmiyorlar. İnce eleyip sık dokuyorlar. El Kaide’nin Suriye’deki Suriyeli lideri, sürekli ‘İnsanlarla iyi geçinin. Sivillerin olduğu yere saldırı yapmayın’ diye telkinde bulunuyor. El Kaide, Irak’tan tecrübe almış. Suriye’de büyük patlamalar yapmıyor. Sivillere yönelik algıyı değiştirmeye çalıyor.


Bunları Adem Özköse söylüyor. Tekbir sesleriyle kafaları kesilenler, sisler içinde ortadan kayboluyor. El Kaide çok cici.


Ve Adem Özköse hiç utanmıyor. Çünkü Özköse, "gazetecilik" yapıyor.


Tırnak içindeki gazetecilik
Adem Özköse'nin vukuatı ilk değil. "Gazetecilik"i provokatörlükle karıştırmakta mahir olan Özköse, çok aktif olduğu Facebook hesabından yönlendirici, yanıltıcı ve yalan haberler yaymak konusunda usta bir şahıstır.


Örneğin Özköse, "Suriyeli mücahitler iftarlarını açarken" diye bir fotoğraf paylaşır, ama paylaştığı fotoğraf Filistinlilere aittir. Örneğin Adem Özköse, katledilmiş çocuklarının başında çaresizce oturan bir babanın fotoğrafını paylaşarak "Şimdi kim geri getirebilir evlatlarını bu babaya" diye gönül tellerini titretir; ancak fotoğraf 2009 yılında İsrail'in Filistin'de yaptığı bir katliama aittir.


Özköse'nin gazeteciliği, BBC ile CNN'in utanmaz işbirlikçisi Danny Dayem arasında bir yerdedir.


Şimdi, Özköse'nin Suriye'de "gazetecilik" yaptığını düşünenler parmak kaldırsın.


Behçet Gülteki
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sadece Hanefi Mezhebinin Fetava Kitaplarında bile, Ahkam-ı Cihad'a dair o kadar acaib fetvalar var ki, bu cahil herifler, üçü beşten sallıyorlar.. Talep olursa kısa bir derleme de sunabiliriz..

Ha, diyecekler ki biz -güya- ayete hadise bakarız.. Ayet ve Hadis mealciliği
denen sapıklık yani.. 1400 senedir Ehli Sünnet Ulema haşa yamuk anlamıştır,
bi bu mütefekkir bozuntuları doğru anlamış olurlar o takdirde de... Aynı İslamoğlu
ya da M Esed gibi..

Neymiş, ikiz kulelerde türkmen biri de ölmüş de..
Adama sorarlar senin ne işin vardı bu büyük baş kafirlerin ikiz kulesinde?
Helal para ile burada, işgal edilmiş eski İslam Topraklarında İslambol-Cadde Bostan'da
bile neredeyse imkansız, bir Müslümanın yer bulup barınabilmesi, bir de İkiz
Kuleler'de..

O zaman bunlar, Şeyh Zevahiri'nin de ahbabı olan şehid Halid El İstanbuli'nin, vurduğu Tağut Sedat'ın tribünlerinde de, ya da şehid Şamil Basayev'in Kadirov'u patlattığı stadyumda tribünde de masum müslümanlar vardı derler.. Nato üslerinde de askerlik yapan masumlar var yani, Batılı Banka personeli çaycısı temizlikçisi vs içinde de var var da var yani..

Mesela Esad'ın komuta binası veya Salman Rüşdi'nin evi vs bu türden bir yer vurulsa;
kapısındaki mankurt güvenlikçi öküz de veya oradaki çaycı vs arada kaynasa..
Adamın avukatlığını yaparsa Sancak Dergisi zındıkları;
müslümanlar da sorar o geberen korumaya;
SENİN İSLAM DÜŞMANLARININ VE DÜŞMANLIĞININ MERKEZİ OLAN bu yerde
ne işin vardı? diye... Yav Bar fedailiği, umumhane bekçiliği bile bundan daha ehveni şerirdir.
Sen git küfrün babalarının ayak işlerini yap, sonra da densin ki bu adam -sözde-
müslümandı da arada kaynadı gitti de zulüm oldu da.. vs vs

Yani, Sancaktar entelleri (Mütefekkir değil, Alim hiç değil, sadece Entel
dantel popüler vatandaşlar), Tagutların sancaktarlığını yapar gibi bir ağızla
konuşmayı bırakıp, HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK, onu cevaplasalar,
daha hakkaniyetli bir duruş olurdu...

İslam Ümmeti'nin eli; Gazi Sultan Salahaddin Eyyubi'den, Gazi Sultan Zahir Baybars'dan, Halife Sultan Süleyman Gazi'den, hususan da en son kale olan Osmanlı'dan sonra; ilk defa ciddi surette silah tutuyor; Münih, Regensburg, Steimark, Under Allgeu, İnnssbruck, İstirya, Çekoslavakya, Bavyera, Polonya hatlarında Avrupa içlerine akınları (Akıncı Kasım Voyvoda ve Akıncı Mehmed Bey'in istişhadi akınları; 1529-1532) Varşova ve Moskova yağmaları (Tatar Akıncılar'ın birer günlük yağmaları) ve Danimarka Fiyordları, Britanya sahilleri ve İzlanda Adası Baskınları (17. asrın başlarında Akıncı Murad Reis'in Atlas Okyanusu Seferi) ve Hint Deniz Seferleri (Halife Sultan Süleyman ve Selim Rahimehumallah zamanlarındaki, Kurdoğlu Hızır Reis'lerin Piyale Paşa'ların vs, Sumatra Açe ve Pakistan Gücerat Müslümanlarına yardım için gittikleri istişhadi seferler) vs operasyonlarında vs kahramanlık yapan ve "Akıncılar ve Leventler" denen deli-fedailerden sonra; ilk defa "Taliban ve El Kaide" çatısı altında, Haçlı ve Paganist kafirleri "kendi topraklarında, kendi bölgelerinde" vurarak onlara dehşeti yaşatan, ve doksan senedir bizim anamız ağladı, biraz da sizinki ağlasın dercesine bir toparlanma, ve moralmen de madden de bir şahlanma başlatıyorlar, ve Çin, Rusya, Hint, Avrupa, Amerika, İsrail, ve Yerli Tağutları kara kara düşündüren de bu GAZA RUHU dur, ki, BU ÜLKEYE KOMÜNİZM BİLE GELECEKSE BİZ GETİRİRİZ mantığıyla arkadan dolaşıp, kendi sözde islamlarını üretmeye, çeşit çeşit cemaat ve tarikat ve teoloji modellerini piyasaya sürerek bu ümmeti
saptırmaya ve frenlemeye çalışıyorlarken.. Bir de bu baltalara bak yahu!
Sapı bizden..
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
SubhanAllah, Allahim sana siginirim.

Bundan aylar önce demistim, Rabbim ayaklarini kaydirmasin, yolunda sebat ettirsin diye.

Söhret böyle birsey olsa gerek.

Buharide gecen bir hadisde,

Abdurrahman bin Avfa orucluyken bir yemek getirilirilince söyle söyler, Musab bin umeyr r.a benden daha hayirli oldugu halde sehid edildi ve kendi hirkasiyla kefenlendi. Basi örtülse bile ayagi aciliyor, ayaklari örtülse basi aciliyordu. Ve devam eder, Hamza r.a benden daha hayirli oldugu halde sehid edildi. Sonra dünyanin nimetleri bize acildikca acildi. Öyleki iyiliklerimizin karsiligini hemen bize verilmis olmasindan korktuk. Sonra sahabe aglamaya baslar ve yemegi yemez.

Allahim sana siginiyorum.

Yahu adam kilikli adamciklar, siz adam miydiniz da daha düne kadar sizi kimse tanimaz, kimse takmazdi, bu cihad sayesinde bu islam sayesinde adam oldunuz, insanlar sizi takar oldu.

Telefi hocalarin cihadi kullanip sermayelerini yedikleri gibi siz de cihadi kullanip bi yerlere gelip simdi cihada laf mi atar oldunuz?

Meshur olmak, facebooooklarda bir ileti yazinca begenilmek, tweet atilmak, imam hatiplerde, üniversitelerde konferans düzenlemek yetmedi, utanin be utanin.

O elestirdiginiz seyh usame bin ladende iki üc car cakalin takip etmesi degil adami devletlerin erkanlari tanir bir yere gidince devletin erkanlari karsilardi ama o sizin gibi kaypaklik yapmadi, o cihadin üzerinden nemalanmadi, o islamin üzerinden gecinmedi, o tevhidin üzerinden meshur olmadi.

O tam aksine, Hz Hatice gibi, Hz Ebu bekir r.a lar gibi varini yogunu ve hatta canini Allah yolunda feda etti.

Onlar öldürülen size göre masum insanlarin savunmasini ya da bedelini verebilir ama siz su cihadin su tevhidin ve islamin üzerinden rant elde etmenin, tecavüze ugrayan müslüman kizlarin, diri diri yakilip kesilen cocuklarin nasil hesabini vereceksiniz???

Allaha hamd olsun, saflar ne güzel netlesiyor.

Yok tarih dersiymis, yok itidalmis, siz kimsiniz de tarih dersi veriyorsunuz, siz daha aydin bile degilsiniz...

Rüzganin yönüne göre yazi yazmak demoktarik kafirlerin adetlerindendir.

Vallahi o dergide calisipda bu yaziya karsi bir tavir almayan bunun bedelini ödeyecektir. El kaide icinde bir cok hata olabilir ki vardirda, kimse herhangibi cemaat tüm konularda hak diye piyasa cikmiyor, bu yazi ile siz bir cemaati degil siz cihadi hedef aldiniz.

Allah bundan hesap soracaktir.

Avrupada Amerikada bir kac demokrat müslüman, kici üsümesin, kendilerine hafif de olsa ekmeklerindeki yagdan esirgenmemek icin bu cemaate cok laf diyen cikti.

Sizlerin kici üsümeyecek, sizlerin lüks rahat yasamindan taviz vermemesi icin, müslüman kizlarin tecavüzüne göz yumulacak öyle mi?

Vallahi üstte naklettigim hadisde, bi sahabeki en öncülerden biri bile yaptiklarindan ötürü dünya nimetlerinin verilmesinden yaptiklari sermayenin tükendiginden korkuyorken biz ... heyhat biz nerelerdeyiz.

Simdi iyice iman ettim ki, insanlar böyle meshur olarak, böyle kitleleri pesinden yaranircasina sürükleyerek almaktalar.

Bu yazi ile akp size baska kapilar acar.
Bu yazi ile baska baska gazeteler size yeni köse yerleri verirler.
Bu yazi ile en koministlerin bulundugu üniversitelerde paneller, konferanslar veririrsiniz.
Bu yazi ile demokrat kafirler sizleri müslümanlari aldatmakda kendilerine dost ve yardimci edinirler.

Ama bu yazi ile bilin ki kalbinde zerre Allah inanci olupda tevhidi kavramis müminleri kendinize dost edinemezsiniz.

Bu yazi ile kalbinde süphe ile beraber iman eden ve bir cogu mürsik olan insanlari pesinizden sürükleyebilirsiniz.

Kimse cikip da, o kisi bu kisi bu yaziyi yazmadi demesin, samimiyletleri varsa bu saatten sonra bu yaziyi kinayan ya da bu yaziya hic bir sekilde katilinmadigini gösteren bir aciklama yine dergiden ciksin ya da samimi iseler dergideki haklarindan feragat etsinler de samimiyetlerini görelim.

Aksi halde nice tagut dostlari demokratlar da zamaninda buna benzer söylemlerde bulunmuslardi.

Bu yazi ile hedef el kaide degil, hedef dünya genelindeki cihaddir.

Bu yazi ile hedef tagutlarin yaptiklari icraatlari insanlara sevdirmek onaylatmaktir.


Yazik, utanin.. O sehidlerden utanin. Hayatlarini, mallarini, ailelerini Allah yolunda kaybeden sehidlerden utanin.

Allahim ayagimizi islamda sabit kil, biz yanlis isek bize dogrulari göster ve bizlere o dogrularla amel edecek güc ve kuvvet ver.
 
G Çevrimdışı

gulyabanii

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
adam derginin ortadogu sorumlusu, orta dogudaki mucahitlerle alakalı boyle onemli yazı yazılacak, onun haberi olmayacak öyle mi ?

ya gitsin dergide ki ünvanını kaldırsın, yada surekli fotolarının paylaşıldığı, 'özlü' sözlerinin paylaşıldığı, ahmet davutoğlu ile röportaj yaparken çekilen resminin koyuldugu, facebook sayfasından ben bu yazıdan beri yim desin, aleni yapılan bir şeyden beri olmakta aleni bir şekilde olur, ya ahmet, mehmet bak bu yazı çıkmış altında benim adım var ama, haberiniz olsun ben bundan beriyim demekle olmaz...

nasıl kendisine iftira atılınca kendini savunuyorsa bunda da savunsun, eger alakası yoksa bundan büyük iftiramı olur ?

şunu da unutmayın muslumanlar, bir çok musluman maalesef boyle insanlara meyl ediyor, tabi haksız da degiller, adam bakıyorsun suriye de, bakıyorsun cihad bolgelerinde gazetecilik yapıyor, bakıyorsun at pazarının oradan arkasında 15 avare genç ile yuruyor vs. vs. ama şunu unutmayın adem özköse, tayyib kadar israile havlayan biri degil, bu mantıkla bakarsak tayyib de islami derdi olan bir adam olması lazım onun hakkını yemiyelim... hele fatih tezcanın hakkını hiç yemiyelim, başına ödül konulan suriyeli bir komutanla çekilmiş fotografı var face adresinde, suriye ye gidip ölmüş cocuk cesetleri çekiyor!, bi gun burda bi gun oradaymış gibi ama bakarsan adama en basitinden hadislerle sorunu var, ve ne haltlar yedigini bilen biliyor...

bazen seviniyorum, şu akp nin iktidarda olmasına, kalbinde hastalık bulunanlar ile bulunmayanlar gün gibi ortaya çıkıyor..
 
S Çevrimdışı

Süfyan

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Tek kelime ile yazıklar olsun. Normalde Adem özköse olmasa hiç esef etmem ama geçmişte taliban ve elkaide'den mücahit liderler ile roportaj yapan biri.Yakinen neyin ne olduğunu ne için savaştıklarını gören birisi, cephelerin ve mücahidlerin durumlarını en çok bilenlerden biri. Okuyanların zihinlerinde mücahitlere karşı kötü bir izlenim bırakan bu yazıda inşAllah katkısı yoktur. Yerinde olsam bu yazıyı hazırlayanlara tepki gösterir devam ederlerse bu oluşumda bulunmam. Allah ıslah etsin hepsini..
 
HAMAS Çevrimdışı

HAMAS

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
hiç şaşırmadım :) AKP hükümetinin iktidara gelmesi ile demokrasiye dini değil tedbili ya da maslahat gereği karşı çıkanların kalbi iyice meyletmeye başladı.Haliyle (Allah afv etsin ademi ) bu örnekte olduğu gibi onlarca kişi kaydı ya da kaymak üzere.Çok uzatmama gerek yok,zaten herşey ortada.

Rabbim ayaklarımızı sabit kılsın.
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Allah yolunda cihad edenlere,etmek istemeyenler daima kin ile bakar.Sorunlu baktığı için hevasına uymayan her şey onun için sorun olur.Dini Allah Allah diye yıkmaya ve yok etmeye çalışanlarda Allaha olan bağlılıkları konusunda samimiyet yoktur.Yani aldatma ve yalandan ibarettir.Samimi olmak ta zaten muttaki olmayı gerektirir.Şeytan onlara sağdan yaklaşmıştır.Elinde iktidar bulunanlara belamlık yapmak amacıyla sadece dini duygularını bile pazarlayıp karşılığında ücret almayı şiar edinecek kadar çoğu alçalırlar.İmanları sadece taklid etmekten ibaret olanlar ise,her heves ve vesvese rüzgarına göre devamlı yön değiştirirler.Gerçeği görmemek için körlüğü tercih edenler zaten,duyduklarını anlamaz,anladıklarını kabul etmez,kabul ettiklerini,yapmaz.
 
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
5 Ocak'ta kendisine aşağıdaki mesajı göndermiştim ve sonunda yanıt bile gelmeden engellendim korktuğum başıma geldi yine kukla konumuna geldiler Allah ıslah etsin

esselamu aleykum

öncelikle ümmeti uyandırmak için yaptığınız çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum sormak istediğim sizin hakkınızda suizan etmemek içindir sancaktar dergisinin kapağında demokratik liderlerin resmi ve sizin erbakana rahmet okumanız demokrasi tağut bir ideoloji sizin rahmet okuduğunuz ve dergi kapaklarına koyduklarınız ise temsilcileri tağut hakkında ki tutumunuz umarım bu değildir islam şeriati dışındaki her sistem batıl temsilcileri de bu bataklığın içindedir umarım yanlış anlaşılmaz sadece suizan etmek istemedim..

ümmeti uyandırma çabası içindeyken ve imkanınız varken tağut, tevhid ve cihad hakkında uyanışa sebep olabilirsiniz insanlar hem Allahın hükmünü isteyip hem demokrasi liderlerine sempati duyamaz duyanlar ise ya islamı ya demokrasiyi bilmiyorlardır

Dinde zorlama yoktur. Gerçekten hak, batıldan iyice ayrılmıştır. Tağut'u inkar edip, Allah'a inanan kimse kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Ve Allah, Semi'dir, Alim'dir.BAKARA 256

casiye 18:Sonra seni de emirden bir şeriat üzere kıldık. Öyleyse sen; ona uy, sakın bilmeyenlerin heveslerine uyma.

yusuf 40: Hüküm sadece Allah’a aittir.

Maide 44: Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

Araf 54: Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O’na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!

maide 50:Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?

selamun aleykum
 
Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Abdulkadir Şen, Sancaktar dergisinin Küresel Cihad ile ilgili olarak yayınlamış olduğu yazıya cevap verdi. Yazıyı ilginize sunuyoruz.

sancaktar2-300x160.jpg


Bismillahirrahmanirrahim

Ancak bir şehide hakaret beni bu kadar öfkelendirirdi.Bir Şeytan taşlama yazısı

Abdulkadir Şen

İslam dünyası son yüz yılda büyük imtihanlar, siyasi ve sosyal problemler yaşadı. Bir dönemlerin tarih yazıcı ve medeniyet inşa edici aktörü olan Müslümanlar “İşte biz bu günleri insanlar arasında döndürür dururuz” ayeti mucibince çeşitli hikmetler gereği günümüzde güçlerini kaybetmişlerdir. İnsanlık tarihi ile eşit olan İslamlık tarihi salim bir zihin, bozulmamış bir fıtrat ve adil bir göz ile okunduğunda İslam ümmetinin zor günlerinin çok uzun sürmediği görülür. Bu ümmet Süleyman’ın (as) mülkünü, Yusuf’un adil devletini, İbrahim’in evrensel mesajının iktidarını, Hz Ömer’in adaletini, Endülüs’ün dünyaya yaşattığı altın çağı ve yakın zamanda da Osmanlıların 600 yıllık iktidarını tüm dünyaya göstermiştir. Bütün bu tarih içerisinde Müslümanların zayıflayıp her coğrafyada zulme maruz kaldıkları ve özne olma özelliklerini kaybettikleri son 100–150 yıl ne kadar da kısa. Ve sabah… Sabah bekleyenlere yakın değil mi?

Ancak ortalama bir insan ömrü 60 yıl gibi kısadır ve bizler babaları, dedeleri büyük zorluklara maruz kalmış kayıp bir neslin çocuklarıyız. İnsan kendi zaman değerlendirmesi ile baktığında zulmün bu uzayan iktidarı karşısında Allah’umme ma taale leylezzalimin. Allah’ım zulmün gecesi ne de çok uzadı demekten yine de kendini alamıyor.

İşte bu zorlu günlerde her ne kadar düşmanın darbeleri bedenleri parçalasa da ahmak dostların ve direnişten nemalanan yetersiz entelektüel bozuntularının ihanet niteliğindeki çalışmaları kalpleri parçalıyor.

Gazeteciliğin nimetlerini cihadın izzetine tercih eden bu kesimler keskin kılıçlarını ülkelerimizi tarumar eden, zenginliklerimizi sömüren Batılı vahşilere karşı değil de sadece Allah’ın dini yüce olsun diye direnen tertemiz yiğitlere karşı kullanırlar. Ve onların zulmü… Onların zulmü kıtaları aşmış, okyanusların derinliklerine dek uzamıştır. Kendisine toprakta mezar yeri bulunamayan yiğitler, Usame’ler, ancak okyanuslara sığar. Koca karılar misali geride kalan acizler ise sözünü tutan ve sırasını bekleyen erlerin izzetli duruşundan ne anlar? Onlar için endişe yok… Zira sürüngenler için alçalma korkusu yoktur.

Dergi köşelerinde kaptıkları değersiz köşelerini kendilerine birkaç gömlek büyük gelen Amerikan yapımı bir proje için kullanmaktalar. Küresel Cihad’a karşı İhvan’da demokrasiye bulaşıp dönüşmüş ve Seyyid Kutub’un yoluna ihanet etmiş bir takım kişiler ve İhvan içinde bile tepki alan bazı akımları savunmak için kullanan bu matbu mücahidler yine iş başında.

İşte bu dergici gençlerden Hakan Albayrak ve Adem Özköse yine başardılar konuşulmayı. Her yıl bir düşünceyi savunan bu arkadaşlara artık yıl bile fazla geliyor anlaşılan şimdi mevsimden mevsime yeni bir ideolojiyi kullanıyorlar meşhur olmak adına.


Esad yanlısı Albayrak

Bu mezkur gazlı gençlerden Albayrak ile ilk olarak Gaziantep Üniversitesinde bir seminerde tanışmıştık. Arkadaşlar uzun yasak dönemi sonrası üniversitenin bazı kuralları gevşetmesiyle konferans verecek biri ararken onu bulmuşlar. O zamanlar bir dergide köşe yazarıymış. Gelsin dedik, çağırdılar. Bir heyecan bir heyecan… Arkadaş Esad rejiminin Türkiye ile birleşmesini savunuyordu o zamanlar. Bu konuda epey çalışmaları var. Kendisine “Esad rejimi Müslüman’ları asit kuyularına atıyor. Bu rejim 40 bin Müslüman’ın katilidir. Siz bu birlikteliği İslam birliği olarak mı görüyorsunuz. Oysa İslam birliği akide birliği ile olur” dediğimde kendine has edasıyla yüzünü ekşitip “Bu köhne fikirler artık geçerli olmamalı demişti” Ne bileyim ben adamın hangi fikir pirim yapıyorsa onu desteklediğini, gerçeklere de köhne dediğini. Sonra Seyyid Fitnesavar yazısıyla Nasrallah seviciliğine başladı. Bir övgüler bir övgüler. Bir özgüven hataları savunma noktasında.

Dergici arkadaş bir ara Kafkasya’da mücadele eden Müslümanları eleştirdi fakih edasıyla. Ebubekir Sifil Hoca’dan uyarı alınca fakih olamayacağı aklına geldi. Ebubekir Hoca kendisine bazı uyarılarda bulunmuştu ama sanırım aşağıdaki olay iyi açıklar hocamızın temel uyarılarını.

Buğday bir gün hacca gitmeye karar vermiş. Arpayı çağırıp Ey arpacan! Ben hacca gideceğim yerimi doldurabilecek misin? Diye sormuş. Arpa başüstüne efendim demiş ve sormuş. Efendim siz hacca gidince ben ekmek olayım mı? Ol canım demiş buğday. Peki, pasta olayım mı? Eee olabilirsin demiş. Peki, efendim siz hacda iken ben börek olayım mı demiş. Buğday börek de ol peki demiş. Bunun üzerine hızını alamayan bizim gazlı arpa atılıvermiş. Efendim baklava da olayım mı? Bunun üzerine buğday ohaaa. Olum haddini bil. Adam ol. Herkes her işi bilmez demiş.

Ebubekir Hoca da Hakan’a fakih olmaması gerektiğini hatırlatmıştı. Ayağı bir defa bile Cihad yolunda tozlanmayanlar mücahidlere Cihad dersi vermemeliler. Evi camdan olanlar komşusunun penceresini taşlamamalılar.


JHGoRLA.jpg


Eh ne demeli Adem Özköse ve Hakan Albayrak’a. Sizin zaferiniz size bizim zaferimiz bize. Lekum nasrukum ve lene nasruna…

Sancaktar dergisinde hızını alamayan Albayrak bir de karikatür çizmiş. Maşallah on parmağında on marifet. Ben de olsam malum birilerinin yerinde, bu marifetlerini seferber etmesini sağlardım arkadaşın.

Çizgi roman karikatüründe güya intihar saldırısı yapıp sivilleri öldürecek olan bir gence yaklaşan piri fani evliyadan bir adam genci ikna ediyor ve “Git Özgür Orduya Katıl” diyor. Özgür Ordu bu aralar ABD’nin epey yatırım yaptığı ve ülkedeki izzetli kesimlere karşı silahlandırdığı bir grup. Biz de ABD’nin sadece Özgür Ordu’ya silahla destek verdiğini sanıyorduk. Ne bilelim Sam Amca’nın bazı dergici çocukları kullanarak Özgür Ordu’ya destek olacağını. Soruyorum Albayrak’a bu çizgi romanı satıyor musun? Sattın mı?
Hımmm, Kaça sattın?


MQnA64C.jpg



Ayrıca ABD’nin de Özgür Suriye Ordusu’nun yanında olduğunu düşünerek ben de bir karikatür hayal ettim. Gerçekten başyapıt olabilecek bir karikatür.


PRaBTAt.png
El Kaide’yi sivilleri öldürmekle suçlayan Albayrak’ın eski zamanlarda Hizbullah için kaleme aldığı makalede bu hassasiyeti hiç göstermemesi ise hiç ilginç değil. Zira eleştirileri akidevi değil de konjünktürel olanların senede bir tarz değiştirmesi mukadderdir. İlgili Makale: (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/HakanAlbayrak/hizbullahin-gudumlu-fuzeleri/25192)

Yazıda Hakan Albayrak’ın Hizbullah’ın yerleşim yerlerine düşen füzelerinden rahatsız olmadığı görülüyor.

Yazıda kullandığı “Kuzey bölgelerindeki yerleşim alanlarına düşen füzeler korkunç etkilere yol açtı ve bu durum İsrail ordusunu çaresiz bıraktı.” alıntısı hiç bir rahatsızlık belirtisi gösterilmeden veriliyor.

Daha da ilgincini söyleyeyim mi? Albayrak 2006 yıllarında da aynı çizgi romanını kullanmış ve aşırı diye suçladığı Küresel Cihad yanlılarını suçlayarak gençleri Hizbullah’a katılmaya çağırmıştı. Biz ise Hizbulla’nın nasıl alçak bir örgüt olduğunu o zaman da söylüyorduk şimdi de. Hakkı bil ehlini de bilirsin demişler. Arkadaşlara menheçlerini gözden geçirip sahte hareket ve liderlerin pis değirmenlerine su taşımamalarını öneririm.

İşte arkadaşın diğer iki yazısı.http://filistin.wordpress.com/2006/...islam-dunyasi-hizbullah-olmali-laikler-dahil/

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=04.08.2007&y=HakanAlbayrak


İza Cae Nasrullahi Vel feth. İşte böyle başlıyor sancaktar dergisi. Allah’ın yardımı ve zaferi geldiği zaman… İnanın o zaman sizin gibi şöhret düşkünü kimseler mücahidlerin kanı üzerinden statü ve dünyalık elde edip çok konuşulma, hep gündemde olma tarzındaki narsis egolarını tatmin edemeyecekler. Ama ne yapalım şimdi. Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denirmiş.

Albayrak’ın iftiralarında açıklamalarını çarpıttığı Ebu Hafs el Moritani lakaplı Mahfuz el Velid’in ise hiçbir zaman bu açıklamaları yapmadığı açıkça görülüyor. CIA kaynaklı haberleri araştırmadan alan Albayrak ve Özköse yabancı dil bilmediklerinden Türkçe haber kaynaklarına düşen kırıntıları tüketmişler anlaşılan. Bir yazı ne dip not var ne kaynak.


Tam onlara yakışır bir yazı.Şunu da açıkça belirtmem gerekir ki ben El Kaide’yi savunmuyorum. 11 Eylül’ü savunmuyorum. Zira onların benim savunmama ihtiyacı yok. Bu hareketin aktif faaliyet alanlarıyla aramızda yüzlerce kilometre mesafe var. Ben sadece hakkı savunuyorum. İslam’ın dairesinden dışarı çıkan her türlü saldırı, eylem ve bunları besleyecek söylemi de reddediyorum. Ancak Rabbimizin, Doğru sözlü olunuz ve Adaleti ayakta tutan adil şahidler olunuz… ayeti gereği adil şahidlik ediyorum. İşte Adem ve Hakan’ın çarpıttıkları haberin aslı.(http://www.memri.org/report/en/0/0/0/0/0/0/568.htm)


Sancaktar dergisinin 2. Sayısında Nusret Cephesi’ne açık bir mektup yazılmış. Mektup önce mücadelelerine övgü ile giriş yaparken, devrimden sonra alenen İslam devleti ilan etmelerinin hata olacağı, seçime girip projelerini halka sunmaları gerektiğinden bahsediliyor. Ve Nusret Cephesi’ne aferin çekiliyor. Yazıdaki “abilik” raconları ve pişkinlik gözden kaçmıyor:


“Seçim iyidir. Projenizi halka sunar ve ondan oy istersiniz. Diyelim ki çoğunluğu ikna edemediniz; o zaman tebliğ ve irşad faaliyetlerinize biraz daha ağırlık verip bir sonraki seçime hazırlanırsınız.”

“Bu arada şunu unutmamanız lazım: Sizin İslam devleti anlayışınızın genel kabul görmemesi halkın İslami bir devlet istemediği anlamına gelmeyecektir.

Ve şunu da unutmamanız lazım: Ekseriyeti İslami olmayan bir topluma İslam devletini dayatmanız veya ekseriyeti İslami olmakla beraber sizin İslam devleti anlayışınızı münasip görmeyen ve ya onu münasip görse de sizi münasip görmeyen bir toplum üzerinde İslam adına tahakküm kurmanız İslam’a zulüm olur. İran’da olduğu gibi, devrimden sonra gelen yeni nesillerde iktidarla İslam’ı özdeşleştirerek İslam’dan soğuma ve hatta kopma durumları yaşanabilir”

“Suriye Müslümanları genel olarak mütedeyyin insanlardır ve siyasi tercihleri de bununla mütenasip olacaktır inşaallah. Süreçte sıkıntılar yaşanabilir, sağa-sola savrulmalar olabilir, ama sonuçta taşlar yerine oturacaktır. Nebevi metodun sabırla kaim olduğunu unutmayınız


.”SANCAKTAR DERGİSİNİN 2. SAYISINDA YER ALAN İLGİNÇ BİR YAZI DAHA

Sancaktar dergisi son zamanlarda hızını alamadı herkese dünyaya nasıl bakması gerektiğini anlatıyor. İşte bu düşünce mühendisliği yazılarından birinde sormuşlar. Şii Sünni Olayına Nasıl Bakmalıyız? Soruya biz cevap verelim. Şeyh Hasan el Yozgati Hazretlerinin veciz ifadesiyle

Annenize söven kişiye nasıl bakmanız gerekiyorsa öyle.İşte ilgili yazı

BAŞLIK: Sünni-Şii omuz omuza, hayye ale’l-felah!

“Türkiye’nin Beşşar Esed ve Nuri Maliki diktatörlükleriyle kavgasını “Sünnicilik”le izah edenler halt ediyorlar! Esed iki sene önce de Nusayri idi. Maliki iki sene önce de Şii idi. Suriye’de Esed yönetimine bağlı katil sürüleri çoluk çocuğu katliamdan geçirmeden evvel Esed’le olağanüstü iyi ilişkiler içinde olan, Irak’ta Maliki yönetimi Şii-Sünni çatışmasını kışkırtana kadar Maliki’yle can ciğer kuzu sarması olan ‘Beriki Alevi, öteki Şii’ demeyen Türkiye mezhepçilik yapmıyor, tam tersine mezhepçilik yapanlara tavır koyuyor.

Yukarda hep beraber namaz kılan bir topluluk fotoğrafı verilmiş ve Irak’taki gelişmelerden bahsedildikten sonra yazı şöyle devam ediyor.

:Onlarla omuz omuza veren, yukarıdaki resimde görüldüğü gibi Sünni kardeşleriyle beraber namaz kılarak mezhep savaşı fitnesini boşa çıkarmaya çalışan kalabalık Şii kitleler var, elhamdülillah. Irak’ın en önde gelen Şii liderlerinden Mukteda es-Sadr da onların arasında. Maliki’nin devrilmesi önemli ama bu resmin baki kalması daha önemli. Ümmet-i Muhammed’in birliğine ve dirliğine hizmet eden herkese selam olsun.

” Siz bizim Mehdi(?) Ordusu’nun Irak’ta ABD Ordusu ile beraber Felluce’ye operasyon yaptığını ve binlerce Sünni’yi katlettiklerini, savaşın ortasında ABD katliamlarına göz yumup Sadr denen bu korkak herifin önce korkak kediler gibi bir camiye sığınıp ardından İran’a kaçtığını, Sistani denen münafık alçağın ise 200 milyon dolar karşılığında direniş aleyhine fetva verdiğini unuttuğumuzu mu sandınız? Eee tabii herkes kendi ekolünü savunur, aynı cins kuşlar beraber uçar. Irak’ta bu ay açıklanan rakamlara göre 5 bin Sünni kadın hapiste ve bunların 3 bininden fazlasına tecavüz edilmiş. Bu cürümde Sadr’ı öven ve posterlerini savunan sizin gibilerin de payı yok mu sanıyorsunuz?


———————————————————————————————

Sancaktar dergisinde hakim vurgu: MEZHEPÇİLİK YAPMAYALIM. BİZ KARDEŞİZ. Bütün sayılarda bunla ilgili bir yazı bulabilmek mümkün. Ayrıca Suriye’de Hıristiyanları koruyan devrimcilerden iftihar ettiğinden bahsettiği yazısında Özköse ve Albayrak kasıtlı bir alıntı veriyor:

“Şam’ın Hür Suriye Ordusu kontrolündeki Yebrud semtinde yaşayan 4 bin Hristiyan, Suriye Devrimi’ne topyekun destek veriyor… Aynı gruptan Hana el Yebrudi, “Radikallerden korkuyoruz, ama Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın yol haritasını beğeniyoruz. Bizi koruyan Hür Ordu’nun yanındayız.’ diyor…”

——————————————————————————————

Bu arada Suriye İhvan’ının başında bir Hıristiyan’ın bulunduğunu[1] ve Suriye İhvan’ını güya temsil eden birçok kişinin devrim boyunca cihada katılmayıp devrim sonrası iktidara konmak için hesaplar yaptığını eklemeyi de unutmayalım. Bu kravatlı takımlı sözde İhvan’cıları İstanbul’da beş yıldızlı otellerde çokça bulursunuz.
El Benna ve Seyyid Kutup yaşasa onların yüzüne bile tükürmezdi. Gavurla iş tutan bu münafıkların Suriye İhvan’ını kuşattığına dair ciddi endişeler bulunuyor.

Diğeri ise tanıdığınız muhabir arkadaş. Ben olsam Taliban lideri Molla Dadullah’ın çaycısıyla bile görüştürmeyeceğim bu hızlı genç Dadullah’ın kanı üzerinden meşhur oldu. Dadullah Rabbine dönerken bu arkadaş sıcak evine döndü ve edindiği pirimi müsrif bir mirasyedi gibi harcamaya başladı. Bir aralar o da Hizbullah seviciliğine başladı. Sonra Zerkavi’ye sataşmalar, bilmiş konuşmalar. Kendisini tanıyanlar arkadaşın değiştirdiği gömlekleri saymaya güç yetiremez. Tabii o mahallede gömlek değiştirmek çok kolay. Kara gümrük stadyumunda Hizbullah’ın ele geçirdiği bir kaskı gururla sallıyordu o zamanlar şöhretini artırır umuduyla.

Adem Özköse yaptığı röportajlara yalanlar katarak Küresel Cihad yanlılarına karşı bir propaganda yürütüyor. Hemen her röportajında aynı soruları soruyor ve aynı cevapları kendisi yazıyor. İlk defa bu olay nedeniyle okuma zahmetinde bulunduğum Söz direnişçilerde isimli, kendisini büyük bir adammış gibi överek başladığı kitabına aldığı birçok röportajda El Kaide hakkında olumsuz soru sormuş ve cevaplar Âdem’in kendisinin doldurduğu aşikâr olacak derecede aynı. İsteyen incelesin bu yalan dolu kitabı. Tam 2 saatimi (ç)aldı. Kitapta sözde Irak direnişi lideri Cuburi isimli bir hainle de röportaj yapılmış. Röportajda Irak’lı mücahidler karalanıyor. Cuburi ise Irak’ta bile yaşamıyor ve herkes onun Irak’ta dinini cuval dolu para karşılığında ABD’ye sattığını bilir. Adem’in övdüğü Ulusal Irak direnişi ise son 5 yıldır ortalarda bile yok. Bir tek Küresel Cihad kaldı Irak’ta işbirlikçilere karşı direnişini sürdüren…

Çıktım erik dalına
Yedim andan karpuzu
Bağcı geldi ve dedi
Ne yersin üzümümü?

Özköse ve Albayrak’ın durumu tam da buna benziyor. Milli Görüş’e katılıp ibdacı olarak çıkan, sonra El Kaide’ci olup ardından El Kaide düşmanı olan, bir anda Hizbullahçı olup sonra Hizbullah karşıtı ve İhvan’cı olan bir insanın durumudur Özköse’nin durumu. Vallahi 5 yılda beş farklı Özköse ve Albayrak tanıdım. Bunca değişimin bir hikmeti olduğundan ise hiç şüphem yok. Yoksa beş yılda beş defa değişmek insan biyolojisine terstir. Ama ne yapalım. Baş olmayan yerde popo baş olurmuş. İdare edeceğiz.

Bukalemun… Pardon Bukalemun özür dilerim senden. Dönme dolap gibi tarz değiştirip dönüyor arkadaşlar takip etseniz başınız döner.

Onlar… Onlar… Onlar… Üç nokta anlatır en iyi kimliksizliklerini. Çünkü kişilikleri sabit değildir uzar gider sınırsız noktalar gibi… Onları bugün Lübnan Hizbullah’ının fitnelerini savunurken görürsünüz, yarın en azılı düşmanı olmuşlardır Hizbullah’ın… Yavaş olun haddi aşmayın asıl düşman ABD diyesiniz gelir. Düne kadar Esad’ı göklere çıkaramayan onlar bakarsınız Esad karşıtı olmuşlardır bir anda. Düne kadar Cihad edenlere selam vermeyen onlar bir bakarsınız mücahid kesilirler Cihad nemalanma kapısı ve şöhretin anahtarı oluvermiştir. Teröristler özgürlük savaşçılarına dönmüştür. Molla Dadullah’ın başına basarak meşhur olan onlar, yediği tasa pisleyen ve her gördüğü adama soluyan köpekler gibi saldırırlar inananlara…

Ne okyanusta yatan Usame bin Ladin, ne yaşamını yitirmeden önceki son sözü “Bırakın bizler yok olalım, bırakın örgütlerimiz, hareketlerimiz, amaçlarımız ve projelerimizin tümü yok olsun. Ama ellerimiz masum bir insanın kanı ile kirlenmesin” olan ve bir insansız uçak saldırısında yaşamını yitiren Atiyyetullah onların zehirli hançerlerinden yara almaktan kurtulamaz.

Özköse ve Albayrak’ın sivilleri vurmaktan Allah’a sığınırız sözünü inandırıcı bulmadığı El Kaide’nin müftüsü Atiyyetullah’ın son sözleri…

<font color="#000000"><span style="font-family: tahoma">


<font color="#000000"><span style="font-family: tahoma">



Bir de arkadaşların dünyaya mesajına ve ciddiyetlerine bakın.

<font color="#000000"><span style="font-family: tahoma">



Atiyyetullah son sözlerinde bunları söylemişti.
Onlar ise samimi bulmazlar birbiri ardına canlarını inandıkları değerler için rablerine sunanları oturdukları yumuşak koltuklarından. Tıpkı elbise giydirilmiş odunlar gibidirler. Süslü giyinir, yandan cepli pantolonlarla edebiyatını yaparlar direnişin at pazarındaki Cafelerde nargilelerini içerek. Kanla yücelen tevhid bayrağını bile “Sancaktar”lığını” yaptıklarını iddia ederek basamak olarak kullanırlar. Sırf yükselmek için. Sırf şöhret için…

Aslında bu arkadaşların her üç nokta gördüklerinde kendilerini hatırlamalarını istiyorum da o yüzden bu kadar üç nokta kullandım. Yoksa mürekkep yalamış, Türkçe dersinden de hep birinci olmuş biriyim. Noktanın nerede tam oturacağını bu yazıdan da anlayacağınız gibi iyi bilirim. Bu yazı da arkadaşlara nokta olsun…

Hata hepimize mahsus ancak hatayı adet haline getirmek özel başarı istiyor. Arkadaşların hatalarının geride kaldığını iddia edenlere de diyorum ki.

Necip Fazıl’a geçmişte şunları şunları yaptın diye soran kötü niyetli birine Necip Fazıl.

“Geçmişim bir kâğıttı yırttım çöpe attım. Çöpü ise ancak it köpek karıştırır.”

Demiş.Tabii Necip Fazıl bu sözü sadece geçmişi çöp olanlar için söylemiştir. Şimdisi de çöp olanlar ve yarını da çöp olacağı belli olanlar için değil.

Kim Statü İstiyorsa Küresel Cihad’a Taş Atsın

Şimdi sizlere günümüz dünyasında ve ABD liderliğindeki “Yeni Dünya Düzeni’nde” yükselmenin tılsımlarını aktarmak istiyorum. Akıllı insanlar güçlüden yana olurlar. İnananlar da… Günümüz dünyasında akıllı insanlara düşen süper güç ABD’nin yanında olmaktır. Bu tercihi yapmak akıl işidir ancak aklını inanç ile Tin’ini (Çamur, Beden) din ile süsleyenler en güçlüden yanadır o da Cebbar olan Allah’tır. ABD ve Batı’nın mutlak gücüne iman edenler onların düşmanlarını düşman edinsin. Allah’ı mutlak güç kabul edenler onun dinine savaş açanları düşman edinsin. Yükselin ama unutmayın Rabbinizin uyarısını.

Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin. (İSRÂ – 37)

Medrese yıllarımda değerli hocam bize sürekli olarak şöyle derdi.

İnsanın üç putu vardır. Servet, Şehvet ve Şöhret.Kim bu üçünü istiyorsa mücahitlere taş atsın.

Her kim yükselmek istiyorsa Küresel Cihad’a taş atsın. Geçsin onlara roketler, füzeler yağdıran uçaklar, tanklar, gemiler ve tümünü donanan orduların safına o da taş atsın. İman edenler Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler ise tağut yolunda savaşırlar. Taş atın yükselirsiniz. Taş atın Sancaktar’lığını yaptığınız sam amca sizi sever. Taş atın. Taş atamazsanız çakıl atın. Çakıl atmaktan da acizseniz -ki el hak öylesiniz- o zaman köşe yazısı yazın. Ama unutmayın sakın. Attığınız taşlar yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemdesizi yakar. İnsan yazdıklarından ve yaptıklarından sorumludur.

Siz Allah’ın abid kullarına, zahid yiğitlerine, liderleri ve üyeleri canlarını birbiri ardına rabbine sunan kocaman bir harekete, Irak’ı baştanbaşa haçlı orduları ezip geçerken ve on binlerce değil yüz binlerce kadının ırzına geçerken ona daha önce görmediği, acılar tattıran, 400 bin ABD askerini yaralayan, on binlercesini öldüren ve conilerin evlerinize kadar gelmesini engelleyen direniş ehline karşı ne kadar da cesursunuz? Vallahi bu cesaret ve bu hakaretler ancak şeytanın kendisine yardım ettiği kişilerin sahip olabileceği bir hastalıktır.

İşte böyle değerli köşe yazarı gençler. Köşeyi dönüverirsiniz mücahitleri eleştirince. Ne de olsa onlar Afganistan’da 44 ülke ile Somali’de 54 ülkeli Afrika Birliği ile Mali’de Fransız ve İngilizler ve bölge diktatörleri ile Suriye’de Esad ile savaşırken size köşe yazısı ile cevap veremezler. Zaten böyle bir muhatap alınma bekliyorsanız bilin ki onlar Hudeybiye’de Resul’ün müşrikleri muhatap aldığı gibi kâfiri ve müşriki bile muhatab alırlar ama kimliksiz kimseleri asla…

Şerefi ile direnip bir çınar gibi devrilen yiğitlere taş atan, iman edenlere karşı şiddetli inkâr edenlere ise merhametli bu kesimlerin, ateş topuna dönen ümmetin meselelerini önemsemeyip, Sam amca adına (Fi Sebili Amrika) inananları acımasızca eleştirmelerini, onlara karşı kalem ile cihatlarını ve zulüm karşısındaki sakinliklerini de görünce aklıma şu olay geliyor.

Adamın biri umreye gitmiş. Umrede şeytan taşlama yerine gelince başlamış taş atmaya. Arada da bu taş da Usame’ye bu da Zevahiri’ye demeyi ihmal etmiyormuş. Derken onu gören yaşlı bir nene evladım ne yapıyorsun diye sormuş. Adam, şeytan taşlıyorum deyince teyze, evladım taşla taşla da arada bu sözleri sana söyleten var ya. Usame, Zevahiri diye işte o şeytanın ta kendisi evladım git aynaya bak da öyle taşla şeytan senin damarlarında dolaşıyor ve dilinden çıkan kelimeleri bile kontrol ediyor sen onu taşladığını zannediyorsun. A benim şeytana tav olmuş yetersiz oğlum.

Tabii birileri umrede şeytan taşlanmaz diye düşünüyordur. İnsan şaşırınca umrede bile şeytan taşlamaya çalışır. İbadetlerin ayarını karıştırıp “Affet Allah’ım” demek yerine “Affet bizi, tevbe ettik cihaddan, artık direnişi desteklemeyeceğiz, artık sadece seçimlere giren görece ılımlı hareketleri destekleyeceğiz. Tevbe istiğfar ediyoruz kabul eyle ey Obama! Diye dua eden nice şaşkınlar var atalarının Albayrak’ına ihanet edip Sam amcanın Sancağına sarılan.

Bir anekdot anlatılır. Bu dergici gençlerden biri kutsal efendisine yakınlaşmak için vesile ararken yazıvermiş yalan yanlış bir makale yine şehidler hakkında. Kendisini uyardıklarında ise kendisinin yayın işlerinden sorumlu olduğunu, ama yazıyı derginin çaycısının yanlışlıkla yayınladığını söyler. Şimdi bu dergici ağabeylerin ayarı yok bakarlar rant elde etmek ve efendilerine yakınlaşmak için kaleme aldıkları El Kaide makalesi hala izzet kelimesini hatırlayan birkaç adil insan tarafından eleştirilince suçu çaycıya atarlar. Asla inanmayın bu yalancılara.


Yazı’da 11 Eylül’ü savunma zahmetine girmedim. Hesaplamalarıma göre ABD’nin İslam Dünyasında yaptığı katliamları karşılığı olarak bin adet 11 Eylül’ün daha olması gerekiyor. Sakın ha birileri bundan terörü desteklediğim çıkarımında bulunmasın adalet savunucusuyum. İşte matematiksel ispatı.

Öldürülen 4 milyon Müslüman Bölü Öldürülen 4 bin ABD’li Eşittir Bin

Bu gençler yan gelip yatarken El Kaide tarafından tüm dünyada öldürülen 100 bine yakın ABD askerini ise hesaba katmadım. Sadece Irak savaşında Albayrak’ın acımasızca eleştirdiği Zerkavi liderliğindeki direniş tarafından yaralanıp resmi rakamlara göre Almanya’da tedavi gören 250 bin ABD askerinden ölenleri de…

Hakan Albyarak ve Adem Özköse tarafından kaleme alınan bu sığ yazıda El Kaide’ye ve Usame’ye yöneltilen eleştirilere de ayrıntılı girmedim. Aşağıda onların İslami delillerinin yer aldığı birkaç İngilizce ve Arapça dosya linki veriyorum. Albayrak ve Özköse bir ara indirsin bunları ve bir çevirmene tercüme ettirip okusunlar, faydalı olur. Bir daha da olmayan Arapçalarıyla hiç kimseye fıkıh dersi vermesinler… Google Translate’ de işe yarar bizim ufaklıklar onu kullanıyor.

Yazdıklarımın oldukça ağır sözler olduğunu iddia edenlere de diyorum ki: Dünya üzerinde neredeyse 200–250 bine yakın silahlı gücü olan, tüm dünyada hatalarıyla eksikleriyle bir bedel ödeyen ve son yüzyılda Batı dünyasına en somut ve pratik tepkiyi ifade eden Küresel Cihad’ın şerefi bunların şerefinden daha değerlidir. Hatta bunlar borçludurlar. Küresel Cihadın Suriye direnişi olmasaydı bu adamlar lüks otellerde pahalı yemekler yiyerek büyüttükleri popolarını Esad’ın sivri roketlerinden nasıl kurtaracaklardı?

Ha bir de doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Ama benim için bu önemli değil eğer köy isteseydim ben de taş atardım Küresel Cihad yanlılarına ve selam ederdim düşmanlarına…

Fel Ye’iş men iaşen kerimen

Ev Yemut Mate eşşehide

Not: Bu yazıda herhangi bir etkisi ve rızası olmayan değerli Sancaktar Dergisi gönüllü ve çalışanları kardeşlerimden özür diler yazı nedeniyle kalbi kırılan on binler adına gençleri dizginlemelerini rica ederim.

Son dönemlerde tüm dünyada Küresel Cihad düşüncesine karşı Londra’da yıllarca kalıp, inandığı gibi yaşayamayınca yaşadığı gibi inanmaya başlayan Gannuşi gibi, imamlarımız Seyyid Kutub ve El Benna’ya yakışmayan bazı sözde ihvan figürlerinin ön plana çıkarılması bir ABD politikasıdır.

Bereketli bir bahçe olan İhvan’ın kendisi Türkiye’de de bazı taşeronlara görev olarak verilen bu tuzakları boşa çıkaracaktır.

Önerilen Okumalar Şeyh Hüseyin Mahmud: Kiralık Eşeklere Açık Mektup

http://www.theunjustmedia.com/Islamic%20Perspectives/A%20letter%20to%20the%20rented%20donkeys%20by%20Al-Sheikh%20Hussein%20Ma’hmud.htm


İt Ürür Kervan Yürür:Ebu Muhammed el-Makdisî

http://tr.scribd.com/doc/26484849/%C4%B0t-Urur-Kervan-Yurur-Ebu-Muhammed-el-Makdisi


http://www.tawhed.ws/
http://www.tawhed.ws/r?i=uwwk7rhdhttp://ansar1.info/http://www.theunjustmedia.com/Islamic%20Perspectives/october%202007/Regarding%20those%20who%20say,%20“And%20you%20cann ot%20make%20Jihad%20unless%20if%20you%20have%20a%2 0separate%20state”.htmhttp://azelin.files.wordpress.com/2...-town-because-one-of-them-killed-a-muslim.pdf[1] http://www.haberturk.com/dunya/haber/792905-suriye-muhalefetine-hiristiyan-lider


küreselhaber


 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt