Şehid Emir Şeyh Ebu Ömer
–rahimehullah-
1984 yılında Pakistan’a ilim talebi için giden Ebu Ömer, bir süre eğitim aldıktan sonra Ruslara karşı devam etmekte olan Afgan cihadına katıldı. Rusların Afganistan’dan çıkartılmasından sonra birlikte mücadele ettikleri kardeşleriyle eğitim kampı açarak, özellikle Taliban döneminde olmak üzere- Ensar ve Muhacirlerden birçok mücahid yetiştirdiler. 2001’de Amerika’nın Afganistan’ı işgaliyle yeni bir savaş dönemi başladı. Mücahidler, küçük bir direnişten sonra gerilla sistemine geçmek için sınır dağlarına çekildiler. Bu geri çekilmede Mücahidler, yeni sınavlarla denenip Allah’a sadakatlerini gösteriyorlardı. Ebu Ömer’de sadakatini ispatlayanlardandı. Ayağından ağır yara almasına ve dağda kardeşlerini kaybedip tek başına kalmasına rağmen azmederek Allah’ın yardımıyla geri çekilmeyi başardı.
Geri çekilme dağlık bölgelerde son bulduğunda Afganistan’ın geniş imkânları elden gitmiş, Mücahidler dar imkânlarla yeni bir oluşum çabasına girişmişlerdi. Muhacir Mücahidlerin pek azı müstesna çoğu değişik sebeplerle ülkelerine dönmüşlerdi. O ise geride kalıp hicret ve cihadına devam etmeyi tercih etti. Muhacir mücahidlerin Amerika’ya karşı harekete geçmeleri ise bir yıla yakın süren hazırlık aşamasından sonra oldu. Ebu Ömer ve etrafında toplanan Mücahidler bu süre zarfında hazırlıklarını tamamlayıp ilk operasyonlarını gerçekleştirdiler.
Operasyonlar ve hazırlıklar iki yıl bu düzende devam etti. Ve 2004’de eğitim kampı kurarak düzenli bir cihadi grup oluşturmayı başardı ve bu cihadi grubun liderliğini üstlendi. Daima elinden gelenin en iyisini yaparak ara vermeden şehadetine kadar operasyonları ve eğitimleri devam ettirdi. Hayatının büyük bir bölümü Muhacir olarak cihad meydanlarında geçtiği için 2005 yılında 40 yaşındayken evlenmek nasib oldu. Bu evliliğinden Allah ona bir kız çocuğu nasib etti.
11 Mart 2007’de eğitim kampından ailesini ziyarete dönerken mürtedler tarafından pusuya düşürülerek esir alınmak istendi. O ise yanındaki 6 mücahid ile birlikte zilleti değil izzeti seçti!
Çatışma sonucu Şeyh Ebu Ömer, Konyalı Habil ve İshak kardeşlerimiz şehid düştüler. Şehid bedenleri olaydan 3 gün sonra alınabildi. Cesetleri bozulmamıştı, misk gibi kokuyorlardı ve yüzlerinde tebessüm vardı. İshak kardeşin burnundan üç gün olmasına rağmen halâ kan geliyordu. Şeyh Ebu Ömer defnedildikten iki hafta sonra dahi mezarına ziyarete gidenlerin sözlerine göre mezarından hala mis gibi kokular geliyordu.
23 yıl sabrederek cihada hayatını adayan, kendisine sabır taşı denilen Şeyh Ebu Ömer cihad ettiği süre boyunca Allah yolunda canıyla malıyla çaba gösterdi.
Şehid Şeyh Ebu Ömer’in şehadetinden 3 gün sonraki görüntüsü
Kendisi Muhacir ve Ensar tarafından çok sevilirdi. Ensar’ın çocuklarına ismini verdiği Şeyh Ebu Ömer, komutasındaki Mücahidler tarafından abi ve baba gibi görülürdü. O örnek bir mücahidi. Kardeşleriyle şakalaşmayı severdi, güler yüzlüydü, yumuşak huyluydu. Yanındaki Mücahidlere şefkatle yaklaşır, onlara cihad meydanlarında sabır göstermeleri için bol bol nasihat ederdi. Sıkıntılarını gidermeye çalışırdı. Tek tek onlarla ilgilenir, hastalandıklarında başlarında geceler, tedavileriyle bizzat kendisi ilgilenerek kardeşlerinin hizmetinde bulunurdu. Kardeşlerinin elbiselerindeki sökükleri dahi dikerdi. Mücahidlere şöyle nasihatler ederdi: “Fethi beklemeyin, vakit Şehadet vaktidir!”
Şehidliğin hasretini çeken kardeşlerine ise: “Şehadet insana gelmez, insan şehadete gider. Şehadeti hak edecek ameller işleyiniz.”
Makamın Firdevs olsun ey Şehid!
Cihad.Biz
–rahimehullah-
1984 yılında Pakistan’a ilim talebi için giden Ebu Ömer, bir süre eğitim aldıktan sonra Ruslara karşı devam etmekte olan Afgan cihadına katıldı. Rusların Afganistan’dan çıkartılmasından sonra birlikte mücadele ettikleri kardeşleriyle eğitim kampı açarak, özellikle Taliban döneminde olmak üzere- Ensar ve Muhacirlerden birçok mücahid yetiştirdiler. 2001’de Amerika’nın Afganistan’ı işgaliyle yeni bir savaş dönemi başladı. Mücahidler, küçük bir direnişten sonra gerilla sistemine geçmek için sınır dağlarına çekildiler. Bu geri çekilmede Mücahidler, yeni sınavlarla denenip Allah’a sadakatlerini gösteriyorlardı. Ebu Ömer’de sadakatini ispatlayanlardandı. Ayağından ağır yara almasına ve dağda kardeşlerini kaybedip tek başına kalmasına rağmen azmederek Allah’ın yardımıyla geri çekilmeyi başardı.
Geri çekilme dağlık bölgelerde son bulduğunda Afganistan’ın geniş imkânları elden gitmiş, Mücahidler dar imkânlarla yeni bir oluşum çabasına girişmişlerdi. Muhacir Mücahidlerin pek azı müstesna çoğu değişik sebeplerle ülkelerine dönmüşlerdi. O ise geride kalıp hicret ve cihadına devam etmeyi tercih etti. Muhacir mücahidlerin Amerika’ya karşı harekete geçmeleri ise bir yıla yakın süren hazırlık aşamasından sonra oldu. Ebu Ömer ve etrafında toplanan Mücahidler bu süre zarfında hazırlıklarını tamamlayıp ilk operasyonlarını gerçekleştirdiler.
Operasyonlar ve hazırlıklar iki yıl bu düzende devam etti. Ve 2004’de eğitim kampı kurarak düzenli bir cihadi grup oluşturmayı başardı ve bu cihadi grubun liderliğini üstlendi. Daima elinden gelenin en iyisini yaparak ara vermeden şehadetine kadar operasyonları ve eğitimleri devam ettirdi. Hayatının büyük bir bölümü Muhacir olarak cihad meydanlarında geçtiği için 2005 yılında 40 yaşındayken evlenmek nasib oldu. Bu evliliğinden Allah ona bir kız çocuğu nasib etti.
11 Mart 2007’de eğitim kampından ailesini ziyarete dönerken mürtedler tarafından pusuya düşürülerek esir alınmak istendi. O ise yanındaki 6 mücahid ile birlikte zilleti değil izzeti seçti!
Çatışma sonucu Şeyh Ebu Ömer, Konyalı Habil ve İshak kardeşlerimiz şehid düştüler. Şehid bedenleri olaydan 3 gün sonra alınabildi. Cesetleri bozulmamıştı, misk gibi kokuyorlardı ve yüzlerinde tebessüm vardı. İshak kardeşin burnundan üç gün olmasına rağmen halâ kan geliyordu. Şeyh Ebu Ömer defnedildikten iki hafta sonra dahi mezarına ziyarete gidenlerin sözlerine göre mezarından hala mis gibi kokular geliyordu.
23 yıl sabrederek cihada hayatını adayan, kendisine sabır taşı denilen Şeyh Ebu Ömer cihad ettiği süre boyunca Allah yolunda canıyla malıyla çaba gösterdi.
Şehid Şeyh Ebu Ömer’in şehadetinden 3 gün sonraki görüntüsü
Kendisi Muhacir ve Ensar tarafından çok sevilirdi. Ensar’ın çocuklarına ismini verdiği Şeyh Ebu Ömer, komutasındaki Mücahidler tarafından abi ve baba gibi görülürdü. O örnek bir mücahidi. Kardeşleriyle şakalaşmayı severdi, güler yüzlüydü, yumuşak huyluydu. Yanındaki Mücahidlere şefkatle yaklaşır, onlara cihad meydanlarında sabır göstermeleri için bol bol nasihat ederdi. Sıkıntılarını gidermeye çalışırdı. Tek tek onlarla ilgilenir, hastalandıklarında başlarında geceler, tedavileriyle bizzat kendisi ilgilenerek kardeşlerinin hizmetinde bulunurdu. Kardeşlerinin elbiselerindeki sökükleri dahi dikerdi. Mücahidlere şöyle nasihatler ederdi: “Fethi beklemeyin, vakit Şehadet vaktidir!”
Şehidliğin hasretini çeken kardeşlerine ise: “Şehadet insana gelmez, insan şehadete gider. Şehadeti hak edecek ameller işleyiniz.”
Makamın Firdevs olsun ey Şehid!
Cihad.Biz