Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şehid Imam Enver El Evlaki'nin Hayatı Ve Fikirleri

Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İslam ümmeti mütevazı bir evladını, Küresel Cihad Hareketi yiğit bir komutanını, ilim ehli değerli bir vaizini kaybetti… Ümmet-i Muhammed’in başı sağolsun. Elbette şehid imam Enver el-Evlaki’den bahsediyorum. Onun değerini düşmanları kadar anlayamadık ki şehadeti üzerine Batı medyasında onlarca makale yazılmış olsa da, Müslümanların kaleminin mürekkebi kurudu ki pek bir şey yazan olmadı. Düşmanlarının sevindiği kadar bizler üzülemedik… Düşmanlarının ona verdiği değeri biz veremedik. BBC'nin güvenlik muhabiri Frank Gardner "Bu, Usame bin Ladin'in ölümünden sonra el-Kaide'ye vurulan en büyük darbe. Enver el-Evlaki büyük olasılıkla örgütün Orta Doğu'daki en ilham veren din adamı ve ideologuydu." diyordu.[1] Haçlı ordularının başı olan Amerikan başkanı Obama Şeyh el-Evlaki'nin öldürülmesinin, ''El Kaide'ye vurulmuş çok ağır bir darbe'' olduğunu belirtti.[2]

ABD Temsilciler Meclisi Yurtiçi Güvenlik Komitesi Başkanı Peter King, bu haberi, “El Kaide ile savaşta büyük bir başarı” diye niteledi. King, “Evlaki son yıllarda Usame bin Ladin’den bile daha tehlikeli bir hale gelmişti” dedi.[3] Zaten ABD Başkanı Barack Obama, 2010 Nisanında ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin de onayıyla CIA’e Şeyh el-Evlaki’yi öldürülmesi emrini vermişti.[4] Mahkeme bile yapılmadan susturulmalıydı yani…

Bu kadar önemliydi şehid imam Enver el-Evlaki. Bay firavun Barack Obama şeytanın taraftarlarına müjdeyi bizzat kendisi vermek istemişti. Kendi putlarını yemek pahasına… “Hukukun ve adaletin üstünlüğü” diye çığırtkanlık yapan Amerika, herhangi bir mahkeme yargılamasından “suçludur” kararı bile çıkartmadan katletti kendi vatandaşı Şeyh el-Evlaki’yi.

Peki, kimdi bu imam? Ne yaptı da bu kadar tehlikeliydi? Birçoğumuz onun önemini İslam düşmanları kadar anlayamadığımızın farkındayız. İmamın hayatını kısaca yazmak istedim ki kaybımızın/acımızın ne kadar büyük olduğunu anlayalım.

Şeyh Enver el-Evlaki 1971 yılında ABD’nin New Mexico eyaletinde doğdu. Yemen'de iyi bilinen bir aileye sahip olan el-Evlaki'nin babası Yemen'in eski tarım bakanlarından. ABD'nin New Mexico eyaletinde tarım ekonomisi üstüne eğitim görmüş olan Enver el-Evlaki’nin babası Nasır el Evlaki, Yemen’de Tarım Bakanlığı’nın yanı sıra üniversite rektörlüğü de yapmış bir akademisyendi.

Yedi yaşına dek Amerika'da yaşayan Enver el-Evlaki, daha sonra ailesiyle Yemen'e dönerek İslami eğitim almaya başladı. 1991’de inşaat mühendisliği okumak üzere Yemen hükümetinin verdiği bursla ABD’ye döndü. Öğrenciliği sırasında Müslüman Öğrenciler Birliği’nin başkanlığını yaptı. San Diego Üniversitesi’nde Eğitim Liderliği yüksek lisansı ve George Washington Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları doktorası yaptı.

İslami tebliğ çalışmalarına da başlayan Şeyh Enver el-Evlaki 1994 yılında Denver İslam Cemaati'nde imamlık yapmaya başladı. Daha sonra Colorado, California, Washington ve Virginia eyaletlerinde de imamlık yaparak küfrün merkezi Amerika’da İslam’ın nurunu yayan tevhid ve cihad şuuruna ermiş birçok davetçi yetiştirdi.

11 Eylül 2001’deki Manhattan’daki Dünya Ticaret Merkezi’ne olan saldırı, ikiz kulelerle birlikte “Amerika’ya kendi topraklarında kimse saldıramaz imajı”nı da yıkınca, Amerika’daki Müslümanlara karşı aşırı bir baskı, tutuklama ve paranoyak uygulamalar furyası başlatıldı. “Özgürlükler ülkesi” Amerika’da Kuran’ın mesajını anlatmanın fikirsel “terörizm”, İslami bir hayat yaşamanın ve sakal bırakmanın pratiksel bir “terörizm” olarak kabul edilmesi üzerine; hayatını İslam’a adamış olan Şeyh el-Evlaki’ye baskılar da arttı ve Şeyh 2002 yılında İngiltere’ye hicret etti. Burada da tevhid akidesine davet çalışmalarına ara vermeyen İmam el-Evlaki, aylarca Müslüman gençlere büyük rağbet gören dersler verdi.[5]

İngiltere’de akıcı İngilizcesiyle verdiği vaazlar çok büyük yankılar uyandırsa da, daha köklü çalışmalar yapmaya karar veren Enver el-Evlaki, 2004 başlarında eşi ve çocuklarıyla birlikte Yemen'e geri dönüş yaptı ve güneydeki Şebva vilayetine yerleşti.

Kısa süre içinde Yemen’in başkenti Sana'da, ABD ve BM'nin "terörist" diye nitelediği Abdül Mecid el-Zindani'nin önderliğindeki Sünni medresede dersler vermeye başlayan el-Evlaki, verdiği vaazlarla tevhidin anlaşılmasına, verdiği fetvalarla da cihadın büyümesine vesile olmaya başlayınca, Batılı Haçlı güçlerinin öfkesini üzerine çekti. Samimi bir âlimin, mütevazı bir Müslümanın cihada teşvik konuşmaları sadece Yemen’i değil, Avrupa ve Amerika’daki Müslüman gençliği de etkilemesi üzerine, 2004 yılında ABD Hazine Bakanlığı ve BM Şeyh el-Evlaki’yi "özel görevli küresel terörist" olarak ilan etti.

Amerika’nın birçok eyaletinde binlerce kişiye hitap etmiş el-Evlaki’ye suç isnat etmek Amerika için zor olmadı. Enver el Evlaki'nin 1998-99 yılları arasında, bir İslam vakfında başkan yardımcılığı yaptığı sırada, el-Kaide operasyonlarında yer alan Ziyad Halil tarafından ziyaret edildiği de ortaya çıktı. Daha sonra, 11 Eylül Manhattan saldırılarını düzenleyenlerden ikisinin San Diego Camisi’nde İmam el-Evlaki'nin İslami sohbetlerine katıldığı ortaya çıktı.

2006 yılında el-Kaide bağlantısı suçlamasıyla Yemen’de tutuklanan Şeyh el-Evlaki, 2007’de aşiretinin de yardımıyla 18 ay sonra serbest bırakıldı.

Bu süreçte Yemen’de çok önemli bir gelişme oldu ve Ocak 2009'da, El Kaide'nin Suudi Arabistan ve Yemen kollarının birleşmesiyle Arap Yarımadası El Kaidesi (AYEK) kuruldu. AYEK adını 2003'teki Riyad saldırıları ve 2008'de Sana'daki ABD büyükelçiliğine saldırı ile duyurdu.[6] Amacı Suudi krallığı ile Yemen hükümetini yıkıp, Allah’ın kanunlarıyla yönetilen hilafet ilan etmek olan bu yapılanma, kısa sürede halk desteği bulmasıyla dünyanın gözü Rasulullah’ın da işaret ettiği bu topraklara çevrildi. Nitekim İmam Ahmed tarafından kendi Müsned’inde ve Taberani tarafından Mucem’ul Kebir isimli kitapta İbn-i Abbas yoluyla rivayet edilen bir hadisinde Rasulullah (sav) şöyle demiştir:

“On iki bin kişilik bir ordu, Aden-Abyan’dan çıkacak. Onlar zaferi Allah’a ve Resulü’ne getirecekler. Onlar benimkiler ve onlarınkiler arasında en iyilerdir.”[7]

Şeyh el-Evlaki’nin de katılımıyla hızını daha da artıran Arap Yarımadası El Kaidesi, Yemen’de başta Abyan olmak üzere birkaç şehri ele geçirip Abyan İslam Emirliği’ni ilan ederek[8] bir yandan nüfuzunu arttırmayı, İmam el-Evlaki’nin vaazlarıyla da kitlesini ve etkisini artırmayı başardı.

Dünyanın dört bir yanında özellikle de Yemen’de Müslüman gençlerin İmam el-Evlaki gibi dünyayı elinin tersiyle itip Allah yolunda cihada yönelmesi, artık Batılılar için durdurulamayan bir sel görüntüsü almıştı. Şeyh el-Evlaki, sohbetlerinde ABD’ye karşı diz çökmeyi reddederek direnen Müslümanlara destek mesajları yolluyor ve şöyle söylüyordu: "Tüm dünyada mücahidler, cihadı yok etmek için Amerikan liderliğindeki uluslararası çabadan dolayı acı çektiler. Fakat 9 yıl sonra her cephede kazanıyorlar ve yeni cepheler açıyorlar. Dünyanın, 11 Eylül’ün gerçekleşmesinden sekiz yıl sonra, bu duruma geleceğini hayal etmek oldukça zordu. Tıpkı Rasulullah (sav)’in: ‘Ümmetimden bir grup Allah yolunda savaşmaya devam edecek ve onlara karşı olanlar onlara zarar veremeyecektir.’[9] buyurduğu gibi."[10]

Şeyh El-Evlaki’nin yaptığı dersler, İslam coğrafyasını yerle bir eden Haçlılar için kâbus olmaya başlamıştı. 2009 yılında Detroit'e giden bir uçağı havaya uçurma girişiminde bulunan Nijeryalı Ömer Faruk Abdülmuttalib'in Enver el-Evlaki’nin cihad fetvalarından yola çıkarak bu işi yaptığı söylendi. Aynı şekilde 2009 yılında da Amerika’nın Fort Hood Askeri Üssünde 13 Amerikan askerini öldüren Binbaşı Nidal Malik Hasan adlı askeri psikiyatrın, el Evlaki'den, elektronik posta yoluyla dini tavsiyeler aldığı ortaya çıktı. Şeyh el-Evlaki saldırıları bizzat emretmiş olmasada, ilham kaynağı olmakla Amerika tarafından suçlanmaya başlandı.

El-Cezire TV’ye verdiği bir röportajda el-Cezire muhabirinin “Washington Post ve Wall Street Journal gazeteleri CIA ajanlarının sizi muhtemel bir insansız uçak saldırısıyla öldürme hesapları yaptığını iddia etti. Amerikalılar sizi neden öldürmek istiyor?” sorusuna Şeyh, şöyle cevap veriyordu: “Çünkü ben bir Müslümanım ve İslam’la şereflendim. Bana yöneltilen suçlama Nidal Hasan, Ömer Faruk ve bazı 11 Eylül saldırganlarını teşvik etmem. Şu anda ABD beni 14 ayrı olaydan dolayı suçluyor. Bütün bunlar sesimizi susturma gayretinin bir parçasıdır ki bu ses, İslam ümmetinin haklarını savunma çağrısıdır. Onlar, onur ve adalet talebini reddediyorlar ve İslam ümmetinin boyun eğmesini ve zilleti kabul etmesini istiyorlar. Onlar demokratik ve barışçıl “ABD İslamı”nı pazarlamak istiyorlar. Bu (sahte) İslam, işbirlikçi ve hain olsalar bile yöneticilere itaati öngörüyor. Onlar işgalleri tanıyan ve tepki vermeyen bir İslam’ı istiyorlar. Onlar şeriatın, cihadın ve İslam hilafetinin olmadığı bir İslam’ı istiyor. Bizler ise cihadın ve şeriat kurallarının olduğu bir İslam’ı peygamber Muhammed (sav)’e gönderilmiş İslam diye kabul ediyoruz. Bu gerçek İslam’ı kabul eden herkesi öldürüyor, hapsediyor ya da medya linçine tabi tutuyorlar.”[11]

İnterneti çok aktif kullandığından dolayı Batı medyası Şeyh el-Evlaki’ye “İnternet Bin Ladin’i” diyordu.[12] Akıcı İngilizcesiyle yaptığı İslami vaazlar internet üzerinden geniş bir kitleye ulaşmasını ve Batı gençliğinin bilinçlenmesini sağladı. Enver el-Evlaki'nin konuşmaları, “Küresel Cihad” başlatan el-Kaide’nin fikirlerini Batı’da yaşayan Müslüman gençlere de yaymıştı. İnternette İngilizce olarak düzenli yayınlanan Inspire dergisi bu süreçte büyük bir adım oldu. Facebook sayfasında ve youtube videolarında, yayımladığı kitaplar ve CD'lerde işgal edilmiş İslam topraklarının kurtarılması ve hilafetin yeniden kurulması için cihadı teşvik etmesi, birçok gencin gaflet uykusundan uyanıp cihad cephelerine akın etmesine vesile oldu.

Şeyh Enver el-Evlaki, bu konuda “Cihadı Desteklemenin 44 Yolu” makalesini yazıyor ve şöyle söylüyordu: “Cihad, İslam’daki en büyük ameldir[13] ve ümmet bu amelin uygulanmasıyla kurtuluşa erer. Tıpkı günümüzde olduğu gibi Müslümanların toprakları kâfirler tarafından işgal edildiği, zorbaların zindanları Müslüman esirlerle doldurulduğu, Allah’ın hükümlerinin yeryüzünden kaldırıldığı, İslam’ın kökünün kazınması adına saldırıda bulunulduğu zaman, cihad, tüm Müslümanların üzerine farz haline gelir. İşte bu durumda çocuk anne ve babasından, kadın kocasından ve borçlu alacaklısından izin almadan bu ameli yerine getirmelidir.”[14]

Şeyh el-Evlaki’nin akıcı İngilizcesiyle verdiği İslami sohbetlerinin internette izlenme rekorları kırması, cihad fetvalarını okuyan Batı’daki Müslüman gençlerin cephelere koşmaya başlaması son büyük tiran olan Amerika’nın öfkesini üzerine çekiyordu. ABD Adalet Bakanı Eric Holder, kendi vatandaşı İmam Enver el-Evlaki'nin, “El Kaide lideri Usame Bin Ladin kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu, ABD'nin el-Evlaki’yi etkisiz kılmak için elinden geleni yapacağını" belirtti.[15]

Tüm tehditlere rağmen Şeyh el-Evlaki tevhidin anlaşılması ve cihadın yayılması için çalışmalarına ara vermeden devam ediyordu. Ağustos 2009 yılında Guantanamo’da esir tutulan Müslümanlar için para topladı ve Londra'da bir etkinlikte telekonferans yoluyla İngiltere gençlerine konferans verdi.[16]

Her fırsatta ümmetin bir an önce bu zillet durumundan kurtarılması gerektiğini anlatıyordu İmam el-Evlaki. Ümmetin kurtuluş yolunun ise cihaddan geçtiğini anlatan şeyh, bu konuda zihinlerdeki şüpheleri gidererek genç kuşağa gidilmesi gerekilen yolu gösteriyordu: “… Bütün bunlar beni hilafetin yeniden kurulması için tercih edilen dördüncü metoda sevk ediyor, Allah yolunda cihad metoduna. Rasulullah (sav)’ın, önce Medine’de devleti kurup sonra cihad ettiği gerçeği bize karşı delil olarak sürülüyor. Burada çok önemli bir gerçeği görmezden geliyorlar. Rasulullah (sav), Medine’de devleti kurduğu zaman işgal edilmiş İslam toprakları yoktu. Bu ciddi ve büyük bir fark değil mi? Bugün İslam toprakları işgal altındadır ve bütün İslam âlimleri şu anda İslam topraklarının kurtarılması için cihadın özrü olmayan her Müslümanın üzerine farz-ı ayn olduğunu söylüyorlar.”[17]

Şeyh el-Evlaki, bir yandan ümmeti şuurlandırıyor, bir yandan da Batı’nın oyunlarını bir bir deşifre ediyordu. Bunlardan bir tanesi de Mardin’de yapılan konferanstı. Batı medyasında çok geniş yer bulan bu konferansın yeri konuya uygun olarak seçilmişti. Bundan 8 asır önce Şeyhulislam İbn-i Teymiyye’nin Mardin halkının cihad hakkındaki sorusuna verdiği ünlü Mardin Fetvasının –işgal beldesinde cihadın farz-ı ayn olduğunun fetvası- günümüzde geçerli olamayacağını anlatan bir konferanstı bu. Ilımlı İslam projesinin bir ayağı olarak Müslümanların kendini savunmak için kılıcı eline almak yerine boyun eğmelerinin çağrısıydı kısaca. Şeyh el-Evlaki uzunca bir makalesiyle bu sapıklığı reddedip cihad fetvasının günümüzde de aynen geçerli olduğunu delilleriyle ortaya koymasıyla ılımlı İslam’a ağır bir darbe vurulmuş oldu. Şeyh, Ortadoğu’da oynanan oyunu şu cümleleriyle deşifre ediyordu:

“Amerika askeri bütçesini Marslılarla değil, Müslümanlarla savaşmak için artırmaktadır. Diğer yandan İran bölgenin en büyük ordusunu donatmakla meşgul. Bir Şii-Safevi imparatorluğunun temelleri gözümüzün önünde atılıyor. Biraz ferasetle bakan biri, bu projeye kimin başkanlık ettiğini görür. Ortadoğu isimli bu bölge devasa bir savaşın eşiğinde. Ehl-i Sünnet bu üç tarafı olan savaşın şu ana kadar en zayıf tarafı. Körfez diktatörleri ve askeri cuntalar bizi çoktan sattı. Lider ve yöneticilerimiz tarihin bu kritik döneminde bize tam anlamıyla ihanet etti. En son ihtiyacımız olan şey ise âlimlerimizin de bu yolu takip etmesi. Ehl-i Sünnet daha fazla moral bozukluğu istemiyor. Gelecek dünya savaşı tam da bizim bölgelerimizi savaş alanına çevirecekken ve bu aşikârken, âlimlerin (!) bize gözümüzdeki perdeyi kaldırıp uluslararası anlaşmaların teminatı altında barış ve esenlik içinde medeni! bir şekilde yaşamamızı, biz Müslümanlara söylemelerine ihtiyacımız yoktur!” [18]

Amerikan firavunu Barack Obama, 2009 yılındaki Detroit uçağı girişiminde sonra, beklenmedik bir karar alarak, CIA'in Şeyh el-Evlaki'yi öldürmesini emretmişti. Bundan kısa bir süre sonra Güney Yemen'de el Kaide üssü olduğuna inanılan bir bölgeye hava saldırısı düzenlenmiş ama Şeyh el-Evlaki saldırıdan kurtulmayı başarmıştı. Enver el-Evlaki'nin ailesi, ABD’nin, kendi vatandaşlarından birini, herhangi bir yargılama olmaksızın öldürme yoluna gitmesini durdurmak için yasal girişimlerde[19] bulunsa da “hukuk” devleti olduğunu iddia eden Amerika, bu putunu yemek pahasına kanıtlanmış somut bir suçu bulunmasa da Şeyh el-Evlaki’yi öldürmek istiyordu. ABD yasalarına göre, suç işlemiş herhangi bir ABD yurttaşı yargılamaya tabi tutulmadan infaz edilemez.” yasası söz konusu “tevhid ehli bir âlim” olduğunda anlaşılan işlemiyordu.[20]

ABD'ye ait bir insansız hava aracı, 2011’in Mayıs ayında İmam Enver el-Evlaki'ye yönelik bir operasyon düzenlemiş ancak El Evlaki bu saldırıdan kurtulmuştu. Yemenli yetkililer, daha önce yaptıkları bir açıklamada, El Evlaki'nin 2009 yılında öldürüldüğünü öne sürmüştü. Aynı açıklamayı Yemenli yetkililer 2010 yılında da yaptı. Düşmanın gözleri üzerindeydi Şeyh’in. İmam, tevhidi öğretiyor ve cihadı teşvik ediyordu. Bu, kabul edilemez bir suçtu firavunlar için. Onu öldürmek için Haçlıların başkomutanı Amerikan askerleri de, Yemen tağutunun askerleri de arıyordu. Şeyh el-Evlaki de bir şeyi arıyordu; Allah yolunda şehadeti!

Amerika’da mühendislik okumuş ve yüksek lisans yapmış olarak güzel bir iş bulup rahatça yaşayabilirdi oysaki. Aynı zamanda Amerikan camilerinde imamlık yapmaya devam edip, Türkiye’nin diyaneti misali, tağutlara bulaşmayıp -ki diyanet destekliyor bile- sadece ahlaktan ya da çiçekten böcekten de bahsedebilirdi! Ama o ne yaptı? Kafkasya’da şehid düşmüş Şeyh Ebu Ömer es-Seyf’in “Âlimleri cihad meydanlarında Müslümanları eğitirken göremeyeceksiniz!”[21] sözünün özeleştirisi olurcasına Yemen cihadının kalbine gömülüyordu.

30 Eylül 2011 günü şeyh Enver el-Evlaki arabayla hareket halindeyken Amerikan insansız uçaklarının hedefi oldu. Bu kez başarmıştı şeytanın askerleri. Titredi çöl, sarsıldı gökyüzü... Can vermişti imam, o çok sevdiği Yemen topraklarında. Saldırıdan sonra cesetleri teşhis etmek mümkün olmadı, çünkü ortada sağlam bedenler kalmamıştı. Ceset parçaları toplandı ve bölge halkı tarafından bereketlendirsin diye Yemen’in kurak topraklarına gömüldü.[22]

Uhud muharebesine çıkılacağı sabah, Abdullah bin Cahş: “Ya Rabbi ben büyük bir düşmana rastlayayım, cenk edeyim. Sonunda şehit olayım. Burnum ve kulaklarım kesilsin. Mahşer günü Allahu Tealâ bana “Burnun ve kulakların ne oldu?” buyurduğunda, “Yâ Rabbi, Sen’in ve Rasulün’ün yolunda kesildi, diyeyim” diye duâ etmişti.[23]

Subhanallah! Allah’ın sevdiği kuluymuş ki Enver el-Evlaki, Allah’ın huzuruna paramparça olmuş vücuduyla çıkacak ve “Yâ Rabbi, Yâ Rabbi, Sen’in ve Rasulün’ün yolunda Haçlılar bütün imkânlarını seferber edip beni böyle yaptılar” diyecek.

"Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, isterdim ki Allah yolunda cihad edip öldürüleyim, sonra yine cihad edip öldürüleyim, sonra yine cihad edip öldürüleyim."(Buhari, Müslim)



“Zâlimlerin yaptıklarından Allah'ın gafil olduğunu zannetme. Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (14 İbrahim/42)

Miraç Karaaslan
 
Üst Ana Sayfa Alt