Evet, küfür cephesi; bir zillet cephesidir. Günümüz İs1am coğrafyasında şeriat cephesinin karşısına dikilen laiklik cephesi, bir küfür cephesidir. Şunu unutmayalım ki laiklik, şeytanın kafirliğiyle yaşıt olan batıl bir şeriattır.
İnsanlık tarihi laiklik cephesi/küfür cephesi ile şeriat cephesinin çarpışması ve çatışması üzerine bina olunmuştur. Günümüzde görülmeye başlanmış bulunan “Müslüman-Laik Çatışması”, “Şeriat-Laiklik Çarpışması, şeytanın Adem (A.S.)’a secde etmekten kaçınıp istikbara sarılmasıyla baş1amıştır.
Bir insanın hem müslüman hem de laik olması mümkün değlidir. Bakınız şeytan Allah’a inanıyordu fakat kendisiyle ilgili Allah kanunlarını kabul etmiyor, bizzat kendi hayatı için kendisi kanun koyuyordu. Şeytanın iddia ve mesajı şu idi: “Ya Rabbi sen beni ateşten, Ademi de topraktan yarattın. Benim kanunuma göre ateşten yaratılan bir kimse, topraktan yaratılan bır kimseye secde etmez.” Bu munasebetle “Yeryuzünde ilk laik kimdir?” sulaine verilecek en doğru ve en makbul cevap “Şeytandır”. Ve yine yeryüzünde kendi yaratılışını, kanını, ırkını üstün tutmak suretiyle de ilk ırkçı, ilk faşist ilk milliyetçi ve ilk kanun/yasa, ihdas edicisi şeytandır. Tabii ki, insan neslinden de ilk laik ve ilk katil Kabil’dir. Çünkü o da şeytan gibi Allah’ın kendisi için koyduğu kanunu reddetti ve kendisi aile hukukuyla ilgili kanunu koydu. Dikkat edilirse laik insanların hayatlarında iki ilah, müslüman insanın hayatmda ise tek bir ilah vardır. Dolayısıyla diyoruz ki; Şeriat cephesinde toplananlar, sadece ve sadece Allah-u Tealaya ibadet ederler. Küfür cephesi böyle değildir. Küfür cephesi dediğimiz laik cephe; çok ilahlı bir cephedir. Laiklik cephesinde yer alanlar, Allah’dan başka bir sürü sahte ilaha iman edip taparlar.
Hiç kuşkusuz Laiklik/Küfür cephesi, sahte ilahlığı güçlendirme ve kuvvetlendirme cephesidir. Şer’i şerife ters kanunları icad etme yetkisini kendisinde bulan herkes sahte bir ilahtır. Dolayısıyla Şer’i şerif ile çelişen ve çatışan sistemleri kuvvetlendirmek amacıyla oluşturulan tüm cepheler, küfür cepheleridir.
Küfür/Laiklik cephesi, hak ve hukuk noktasında bir ölüm ve zulüm cephesidir. Şeriat cephesi ise, hak ve hukuk cephesidir. Çünkü şeriat cephesine mensub olanlar, hakkın ve hukukun savunucularıdır. Günümüz İslam coğrafyasında “Müslümanlar ile Laikler arasında uzlaşma sağlanmalıdır” teklifini ileri sürenler, hakkı batıla, batılı da hakka karıştıran melunlardır. Şunu unutmayalım ki; heva ve heveslerini ilah edinen ve meydanlarda “Kahrolsun Şeriat!...” diye bağıranlar, küfür cephesinin tabii üyeleridir. Yani Ebu Leheb ve Ebu Cehil’lerin yoldaşlarıdır.
Şu bir hakikattır ki, küfür/laiklik cephesinde yer alanların isimleri, meşrebleri, alametleri ayrı ayrı olabilir. Şeriat nazarında küfür; millet-i vahide/tek millet sayıldığı için küfür alametleri arasında fark yoktur. (Frenk Mukallitliği (Atıf Hoca) Ter: Sadık Albayrak) Sh: 25, İST/ty.) Çünkü şeriat/İslam birdir, küfür ise. sayısızdır. Bu münasebetle alemdeki insanları Şeriat Cephesi ile Küfür Cephesi şeklinde taksim edip mütalaa etmek; hem imanî bir zaruret ve hem de hayati bir ihtiyaçtır.
Bir kimse ben müslümanım diyor, öte yandan İslamî ahkâmı beğenmiyor ve reddediyor?.. Bu durum nasıl olur. Bir adam bir anda hem mümin, hem kafir olamaz. Ya mümindir, ya da kafır... İslam dininin ahkamını ortadan kaldıran, kabul etmeyen kimse ben müslümanım demiş bulunsa, böyle dediği halde kafir ahkamını rızası ile kabul etse münafık olur ve küfür içinde kalır, dinsiz imansız bir tip olarak ortaya çıkar. (Elfaz-ı Küfür (Hüseyin Aşık) Sh: 154, İST/198 1) Bir insanın bir anda hem laiklik/küfür cephesine ve hem de şeriat cephesine mensup olması asla ve kat’a mümkün değildir.
Sonuç olarak diyoruz ki; bir insan ya şeriat cephesindendir veya küfür/laiklik cephesindendir. Bir insanın hem şeriat cephesine ve hem de küfür cephesine mensub olması mümkün değildir. Çünkü biranda bir insan, hem hukukun savunucusu ve hem de terörizmin sunucusu olamaz. İnsanoğlu için yeryüzünde iki tercih hakkı vardır. Ya Şeriat cephesi, ya küfür cephesi. ŞERİAT CEPHESİ İLE KÜFÜR/LAİKLİK CEPHESİ ARASINDA BİTARAF KALAN, BERTARAF OLUR.
(alıntı)