Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Sesle Anlam Arasında O Uzayıp Giden Kararsızlık

ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Güneş ışınlarını kapitalist bir düzene kaybeden bir acının sözleri...

Gecenin öğle arasına çeyrek var...
Seni kendime sormayı unutmuştum,
Şimdi sordum...
Cevapsız kaldı yine yaşattığım tecrübeler.
Suskun geceme çığlık gibi düşerken son sözlerin,
Yine kurtuluşun reçetesini yazdı hislerim...


Uykusuz kalmam gereken gecede,
Unutmak için uyumam gerek...


7.3.17/ Adapazarı, 00.15
 
Son düzenleme:
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Güneş ışınlarını kapitalist bir düzene kaybeden bir acının sözleri...

Gecenin öğle arasına çeyrek var...
Seni kendime sormayı unutmuştum,
Şimdi sordum...
Cevapsız kaldı yine yaşattığım tecrübeler.
Suskun geceme çığlık gibi düşerken son sözlerin,
Yine kuruluşun reçetesini yazdı hislerim...


Uykusuz kalmam gereken gecede,
Unutmak için uyumam gerek...


7.3.17/ Adapazarı, 00.15
20170307_074906.jpg


Nihayet gün ışığı göründü :) işyerinden güneşin doğuşu...
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Uzun ama okunası mısralar...

Ruknettin’in Kalbi İçin Kehanetler

I

rüknettin’in aynalarda ağladığı kadar var.

bir mevsimin kıyısından tutarsan rüknettin
kurak ovalara yağmurlar yağar,
ayak bileklerinden kavrarsan bir harfi,
kalbin şiir olup vadilerini sular.

senin de vadilerin vardır rüknettin!
kehanetler kurarsın, yağmalarsın kendini
kurtarıp o yangında ilk önce kalbini
niyedir, aynalarda azalır sesin.

II

doktorum
ben bu kalbimi sarınır örtünürüm
kış gecelerinde o nu yakar ısınırım
üşürsem helak olacağımdan korkarım.

doktorum
gayya kuyusuna inmek istemem
bana bir ip uzat, yağmurlar istemem
aynaları kırarım,suretimi istemem
mevsimler dönedursun, bu dünyayı istemem
yalnız Allah’ı anmak isterim
ben Allah’ı isterim.

III

ben hep aynalardan geçerim doktor
aynalar benden geçer.
Araf’tan bir sepet sarkıtırım aşağı,
doluşur içine narin böcekler
yaşamayı yeni öğrenmiş kelebekler
üşüşür ben kalbimi sarkıtınca aşağı
ben hep aynalardan geçerim doktor!

günahları için ağlayan kim varsa
kanatlarıyla okşar onu melekler.

IV

hep böyle midir
kalbin hep böyle yavaş mıdır rüknettin
aynalar sana bir savaş mıdır rüknettin
yarin dudaklarından trenler geçer de
kalbinin istasyonunda durmaz mı
sen hiç satrançta yenilmez misin
atına binip hep gider misin
bilmez misin, atından ayrı düşen bir vezir
zehir gibi çoğaltır kanında yalnızlığı
ve nihayet şahlar da aynalardan geçer
bir sen mi kalırsın bu rüyada rüknettin
herhalde hep böyledir
bu dünya sevenlere bir tuzaktır rüknettin.

V

Rüknettin’in Kalbi’nin Birinci Muhasarası

buraya kalbinizi kuşatmaya geldiydik
konuşmayı unuttuyduk hâl diliyle söylediydik
dua okuduyduk, yağmur dilediydik
kalbinizi kuşatmaya geldiydik.

hoşgeldiniz. buyrun, işte kalbim.
adımı unuttuğum zamanlarda rüknettinim
gövdesi ihlâl edilmiş bir yetimim.
şu kapıdan buyurun, az ilerisi kalbim.

VI

benim kalbim bir ıslahevidir doktor.
yetim bir çocuk durmadan azarlanır içinde
benim kalbim gövdesi ıslahevlerine
çakılı bir kuştur
uçmayı bilmeden ölür kenar otellerde
kalbim ıslah olmaz bir kuştur doktor
tıkanır, ölür metropollerde
ardından Attar okunur.

VII

bir çiçeği uyandırmak için mi
söner bu ateşgâhlar
kaldırmak için mi yeraltını
o derin uykusundan
kurur bu göl
ne var ve ne oluyor
neden türkü söylüyor fesleğenler
uzakta biri mi göründü
biri İncil okurken düşüp bayıldı mı
bir rüya mı gördü yalnız keşişler
ne oldu?

VIII

adım rüknettin, tanışıyor olmalıyız
bir çay ocağında ya da bir merdiven başında
sunmuş olmalıyım kalbimi size
bakın! demiş olmalıyım henüz avladım onu
iğvanın zehrini boşalttığı kuyularda.
yalnız günah parlar zifiri karanlıkta
ve kuyudan kuyuya bir yol yoktur
bir avcı tüfeğini doğrulttuğunda
ay gibi ışıdığında bir aşk
bir mevsim yönünü şaşırdığında.

hayret etmiş olmalısınız, kalbim
hezarfen misali havalanınca.

IX

korkarım sevgili doktor,bu mektuba kendimi
üzerek başlayacağım
çabuk büyüyen bir çocuk gibi ceplerimin
nerede olduğunu unutacağım önce
ve mazi gizlenecek bir yer bulamayacak kendine.

sonra bir menekşeyi teheccüde kaldırmayı unutacağım
unutacağım hangi şehirde durursam yâr beni karşılar
nerede ölürsem bahtıma idamlar çıkar.
gülümseyen bir arap olacak yüzümün size bakan tarafı
terkedip gitmelerin ağırlaştığı bir güz olacak öte yarısı.

alnımın dokunduğu yerden savaşlar artacak
ve bahar giysilerine bürünmüş gelirken kıyamet
gönüllü mağlupları olacak hayatın doktor
‘yarından korkan adam’ rüknettin böyle söyler.

X

siz doktor yazabilir misiniz bir gülü yeniden
alıştırabilir misiniz baharı çürüyen toprağa
kabaran yağmuru yeraltına
ve bir aşkı ayrılığa
yakıştırabilir misiniz doktor
kanatlarında hüzün ve manolya taşıyan
kuşlarla konuşabilir
ve trampetimi geri verebilir misiniz bana?

XI

ah kalbin moğolları! size verecek ne kaldı
bir kitap olup yandı da o
külünden zehir kaldı
bir hayal olup uçtu da
gökte melekler bağırdı:
‘eve dön! eve dön!’

döndüm ki şehrin ağrıları üstüme kaldı
bulvara uzanmış diskotek kızları
süpermarketler, bankalar
/toplu insan mezarları/
üstüme kaldı.

size ne denir ey kalbin istilâcıları
barbar denir, ‘bir hayal yıkan’ denir

alın onu da götürün, bir kalbim kaldı.

XII

bir ilkokul atlasında gemilerim yandıydı
cenevizden geliyordum,elimde mektuplarım vardı.
elimde ölü bir kızın sağır saçları vardı
bir mevsimin ortasında kalakaldıydım

bakkaldan manavdan değil,
cenevizden geliyordum doktor
o kızın saçlarından geliyordum
yitirilmiş bir mahkemeden
galiba kalbimden geliyordum.

XIII

o ayaklarını değdirdiğin deniz rüknettin,
yani yarın
o ıssız ve derin ülkesi yavrukurtların
içli kızlarım kederine ilişkin o hakikat
gün gelir, seni açıklarında boğar
ve haykırır ardından
terkedip geldikleri sulara
hiç ağ vurmamış balıklar;

eve dön! eve dön!

dönersin aklında hüthüt kuşları kalır
ardında sevmeyen ve sevilmeyen bir adam kalır
ve rüknettin, senin kalbinden, her akşam
utangaç çocuklar yeryüzüne dağılır.

XIV

güvercinler nasıl taşırsa ömrünü
öyle taşırsın sır misali kalbini
tabipler o yardan el çekerse
aynalar sırrına agâh olur rüknettin

ne bir halvet olur sana bu dünya
ne tutuşan gövdene bir gölge
suskun balıkların dilini çözen rüya
gün gelir sana mihrâb olur rüknettin.

XV

bir güle boyun eğdiren nedir
o aşk değilse
nedir kalbe çıkartılan
tutuklama emri
aşk değilse
ah, o sığınaklardan
yitikleri toplayan
ve düşlere vuran gemi
nedir aşk değilse

size kendimden bahsediyorum doktor
‘biraz yağmur kimseyi incitmez’.

XVI

iyi ruhların arasında dolaşan
bir gölgeden sözediyorum
acıdan çatlamış kalbi
soğuğa dayanıklı kılan
bir bilgiden
terkedilmiş şizofrenleri
kendine çeken vadiden
keşişlerin hüznünden
ve bir aşk yüzünden
ayları karıştıran kişinin
tababeti ruhiyyesinden

size kendimden bahsediyorum doktor
ben kar yağarken ıslanmam.

XVII

benim öbür adım rüzgâr
uğradığım orman
değdiğim kalp uğuldar.

de ki gayb seferinde kaybolmuşum
yola haritasız çıkanların
yıldızları ve münhâl yüzleri okuyan
şarkısını unutmuşum
sönmüş taşıdığım ateşle beraber
yaz günleri, uğruna okul kundakladığım âyinler.

de ki bulunur elbet
iyi bir hâl üzre kaybolan kişi.

meğer anka değil bîgâneymişim
kalbim kendine varmadıkça
bitmezmiş yolum, dîvâneymişim
uyardı melekler rüknettinmişim
uyandım bir namaz yürür önümde.

benim de buharım tüterdi doktor
bir zaman, aşktan bahsedilince.

XVIII

eve annesiz dönen çocukların
diline musallat olan
ve hazin bir ırmağın
geçerken ışıttığı kentlerin
diline musallat olan
akşamları baharın
ıslattığı mezarın
diline musallat olan

bu dünyayı severken
kalbine ağrılar saplanan kişiye
düşlerin kimyasından
şifalı otlar çıkaran

ben bir ilâhi söylüyorum doktor
ay vakti, dantel kızların
diline musallat olan

XIX

şimdi gitsek
bir yerde güneş kalır mı
biz yokken gülleri sulayacak
bir yağmur içeri girer mi

bak yanaşıyor rüknettin
hayalin bize vadettiği gemi
ömrümüzden bir yaz demir alıyor
içine toplayarak
vadiler arasında sıkışmış
son mümini
tütünle dişlerine
âhir zamanı çizen
son şizofreni
ve köyünden dönerken
zikri kendine yoldaş edinen
son havâriyi

su yükseliyor
iyi ki gemideyiz rüknettin
iyi ki senin öbür adın rüzgâr
iyi ki mevsimden mevsime bir yol
yani inanan bir kalbin var.

XX

gözlerini kapat, rüknettin
hissedeceksin bak
geyiklerin ağlayarak dolaştığı
bir vadiden sana kuşlar uçacak
ve serin denizlerin; kara yelkenlerin
tebdil-i kıyafet gezdikleri ormandan
sana tiner çeken
çocuklar uçacak
ve bir sabah namazından
atayurtlarına dönerken
yolda uyuyakalan meleklerim
duasından sana sevda
tüten şiirler uçacak.

doktorum, uçan insandır aslında
kalp denen ırmak
arayıp denizini bulunca
yağmurla karşılaşmamış bir şehre
âniden kar yağınca
dönüp dolaşıp da ruh
rahmet vadisine varınca
uçan insandır aslında.

o halde hamdolsun
hamdolsun cenneti ve cehennemi
bize bir karşılık kılana
rüknettin ve doktoru konuşturana
kalpleri buluşturana
güneşi ve ayı
aşkı ve acıyı
hamdolsun kavuşturana.

Kemal Sayar

benim kalbim bir ıslahevidir doktor.
yetim bir çocuk durmadan azarlanır içinde
benim kalbim gövdesi ıslahevlerine
çakılı bir kuştur
uçmayı bilmeden ölür kenar otellerde
kalbim ıslah olmaz bir kuştur doktor
tıkanır, ölür metropollerde.
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
BİR DAĞ YOLCULUĞU

Suskunluğu ayartmak için çıkıyoruz dağa
Küçülmek için kendimize
Çıplak gözle görmek için ölülerimizi
Neyi bıraktığımızı hatırlamak için
Dağ bir karşılık veriyor içimizdeki suskunluğa
Yalnız dağla onarılan bir bozgun
Bir kavimler göçü, modern bir malihulya
Dağ okşuyor bizi saçlarımızdan
Doğuruyor bizi her yolculukta

Ruhun keskin dönemeçlerinden
Eşsiz yamaçlarından çocukluğun
Sevinçle uçurur gibi uçurtmalarımızı
Gövdemizde hikmetin, şiirin kanatları
Süzülüyoruz aşağıdaki boşluğa
Seyrangâhta durup da baktığımız
O derin vadi değil, dünyadaki maceramız
Ardımızda bıraktığımız
Yazlar ve yenilgiler değil
Tene yerleşen o rahat sıcaklık
Biz bu yolculukta dağı hiç görmedik
Dağ bize dağıldı, bir dağ olduk hepimiz
Biteviye kendimizi seyrettik

Bir dağ yürüyüşü ki durmadan kendimize yürüdük
Yol hiç bitmedi, susmadı sular
Biz o dağda hep kendimizi yürüdük
Kalktı perdeler, göründü cihan

Durduk
Eğildik
Döndük.

Kemal SAYAR
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Fırtına Sonrası

Yıllar önce fırtınadan sağ kurtulurken,
Denizin ortasına demir atmış bir gemi gibi,
Yüreğimin ortasına bir demir attım.
Sonra 'Dur' dedim,
Savrulma sağa sola!
Dik dur! Adım adım yürü ama savrulma!
Çünkü sen savrulursan kaybedeceksin...
Çünkü sen savrulursan imanını kül edeceksin...

26.03.2017/ İzmit Garı
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Yoruldu, yoruldum, yorulduk...

Ah semayı sesiyle gürültüye hapseden uçaklar!
Siz yorulmadınız mı çocuk kanı dökmekten?
Hiç mi acımıyor kanatlarınız?

Kalbi olanlar kalpsiz davranmaktan çekinmediler.
Hissediklerini görmezden gelerek ufak çocuklarla dalga geçtiler.

Peki siz uçaklar, siz!
Siz neden yorulmuyorsunuz?
Sizi kullanan canilere karşı neden susuyor sunuz?
Hadi, utandırın üç maymunu oynayan Müslümanları!
Toplayın tankları, kurşunları, füzeleri ayaklanın zulme karşı!

...

05.04.2017/Adapazarı
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Benim farkım gözlerime şiir yazmakta...

Ufuklar karanlık örtüsünü giydiğinde aklımda sen vardın.
Yağmur damla damla toprağa can verdiğinde her bir damlada sen vardın.
Ümitler korunduğunda, umutlar kurulduğunda hayallerimde sen vardın.
Görebildiğimden fazlasında ve sevda aynalarında hep sen vardın.

Sabah beş sularında sessiz çığlıklara tanıklığımız bizi suçlu kıldı.
Uykuları bölen kötü rüyaların korkuları bizi müttefik kıldı.
Görmek istemediğin bir şeyi gördüğünde O'na sığınman, beni sana aşık kıldı.
Uyuduğun geceleri kustuğun gecelerde hüznün yalnızlığa kaldı.
Yalnızlık sakallara doğru uzun bir yol aldı.

Biliyorum adına bencillik diyecekler bu cümlelerimin,
Çünkü yaratılmış mahluklardan bir sana hayran kaldım.
Gece uzadı, hüzün kıyına vurdu, bir damla sakallara doğdu süzüldü.
Yok diye haykırdığım anılarda yolum bir sana düştü.

....


7.4.2017/ 04:45 Adapazarı.
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Son Satırlar

Sesle anlam arasında kalan kararsızlığa demir attım..
Size hatıra olarak kalacak bu yazdıklarım.
Ve satırlarım mürekkep yetmezliğinden ölecek...

Sessiz bir vedayla,
Duyulan bir acıyla,
Görünmeyen bir duyguyla,
Ders alınan bir mesajla,
Ve biriken günahlarla azraili konuk edecek bu gece.

Elveda...

09.04.2017/Adapazarı
 
H Çevrimdışı

Hatve

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Son Satırlar

Sesle anlam arasında kalan kararsızlığa demir attım..
Size hatıra olarak kalacak bu yazdıklarım.
Ve satırlarım mürekkep yetmezliğinden ölecek...

Sessiz bir vedayla,
Duyulan bir acıyla,
Görünmeyen bir duyguyla,
Ders alınan bir mesajla,
Ve biriken günahlarla azraili konuk edecek bu gece.

Elveda...

09.04.2017/Adapazarı

Gerçek bir elveda değildir umarım.
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Zaman çığlık dolu; bu son geceden
Aydınlığa indi bütün kederler
Bir ses 'uyan' diyor, 'ölüm gelmeden
Yoksa seni karanlığa iterler'
Zaman çığlık dolu; bu son geceden
Neden korkuyorum, bilmem ki neden

Kelepçe vurdular, eyvah, dilime
Eski bir ülkede, yitirdiklerim
Toztoprak misâli çöktü elime
Rüyalar içinde getirdiklerim
Kelepçe vurdular, eyvah, dilime
Öksüz kaldı benden hece, kelime

Elim silahlı sermayem: Gurur
Neçiçekler benim; ne ben çiçeğim
Bir gün hesap için divan kurulur
Ayaklar altında kalır yüreğim
Elim silahlı sermayem: Gurur
Korkarım beni de alnımdan vurur

...

Karşımda yokluğun alev gözleri
Zindanlar içinde zavallı ruhum
Mükâfat mı, bana şu kan gölleri
Yoksa işkence mi, avutulduğum
Karşımda yokluğun alev gözleri
Bana diş biliyor yıllardan beri

Dilene dilene eğilmiş belim
Yüzüm kaktüs yaprağına benzemiş
Bİlmiyorum, neden böyle tembelim
Kim bana 'çalışma, yaşarsın' demiş
Dilene dilene eğilmiş belim
Artık görmüyorum, sağırım, kelim

Acaba çıkar mı yollarım düze
Yoksa yokuşlar mı öldürür beni
Birgün kavuşursam belki, gündüze
Talih bir defacık güldürür beni
Acaba çıkar mı yollarım düze
Sonsuzluğa, mutluluğa, denize...


Nurullah Genç
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Hiçlikteki Ben

Sana ölüm kokan bir Hoşgeldin'le geliyorum.
Elimde çiçekler dışında çok özendiğin sözler olacak!
Bir yanım oluk oluk akan kanlar biriktirken,
Diğer yanım tebessüm diyarında buluşacak.

Elinde hiçkimseye yazılmış bir mektup gibi,
Hiçten başka kimse anlamayacak bu sözlerimi!
Bir kuşun döktüğü kanat tüyleri gibi,
Rüzgarın şiddeti belirleyecek hedefimi!
Bir kuşun uçarken güzel olduğu gibi,
Sözlerim güzel kılacak hiçlikteki beni.

1.5.2017/ Adapazarı
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Hiçlikteki Ben 2

Elimin uzanamadığısın, kalbimin dokunduğu,
Belki ufak bir serçenin tebessümü,
Anlayamadığımız bir yunusun gözyaşları,
Belki hiçlikte kaybolmuş bensin.

Nefes seslerimin adını haykırdığını duyamayacak kadar sağırsın,
Gözlerine usul usul çizdiğim satırları göremeyecek kadar âmasın,
Yön tabelalarına çıkmazı bulaştırmış en büyük bilmecesin,
Belki de hiçlikte kaybolmuş bensin.

...

11.05.2017/Adapazarı,


Dolu bir kafa yorgun bir yürekle yazıldı...
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Çiçekler Üşümesin

Gönlümün maviliği gitmesin gökyüzünden
Kuşların gülücüğü eksilmesin yüzünden
Kar yağsada bu sessiz vadiye, gün bitmesin
Yapraklar üşüse de, çiçekler üşümesin

Nurullah Genç
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Yanılgı Tolu

Yoksul bünyelerde bir saraydı düşüncelerim,
Düşündüklerimiz değil, düşlediklerimizdi sonumuz.
Ufukta gördüğümüz her karartıda ben vardım,
Ben değil, biz olma çabasıydı sonumuz.

Ağır ağır hakikatlerden koparken kalbimiz,
Bataklıklardan yükselen güllerdi düşlerimiz.
Korktuğumuz karartının ardından düşen her damla,
Bir korku değil, arınma yolumuzdu bizim.

2017/ Bursa
 
Üst Ana Sayfa Alt