Çevrimdışı
Hamd Allah’a, salat ve selam Allah’ın Resülune ve Ashabına olsun.
Türkiye, emperyalizmin jandarması olan NATO gibi bir örgütün ileri karakollarından birine dönüştü. NATO'nun Türkiye'de bilinen 28 adet üssü var. Bu üslerin dışında gizli üslerin varlığı da biliniyor. İncirlik Hava Üssü, İzmir Hava Üssü, Şile üssü, ), Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı ve Mardin'de NATO'ya bağlı Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezleri (CAOC6) bu üslerden sadece birkaçı. Son olarak Kürecik'te kurulan radar üssü ve Patriotların gelmesi ise cabası. Erdoğan NATO Füzelerinin Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş'a yerleştirileceğini belirtti.
Yıllardır kardeşlerimizin kanlarını Irak'ta, Afganistan'da ve dünyanın birçok Müslüman ülkesinde döken, binlerce Müslüman bacımıza tecavüz eden, milyonlarca Müslüman çocuğu yetim bırakan bu pislik, vampir örgüt NATO içerisinde yaşadığımız ülkeyi neredeyse işgal edecek seviyeye gelmiştir. Hani biz bir ümmet olarak bir vücudun azaları gibiydik. Bu sözler bize bir şey hatırlatıyor mu yoksa susmalı mıyız? Biri sizin kolunuzu kırsa, gözünüzü çıkarsa siz onunla hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlık yapabilir misiniz? Sorarım size ümmet olarak Afganistan'da kolumuzu kıran, Irak'ta gözümüzü oyan bir örgütle nasıl dost olabiliriz, nasıl diyalog ortamına girebiliriz veya nasıl ülkemizde istediği gibi cirit atmasına izin verebiliriz. Ama bizler Türkiye’nin dost olmasına ülke Müslümanları olarak sessiz kalıyoruz. Kürecik radar üssüne başta biz Müslümanların ses çıkarmamız ve tavır koymamız gerekirken sosyalist ve ulusalcıların ses çıkarması beni hem üzdü hem şaşırttı. Günlerce bir Müslüman STK veya cemaatin en azından bir yürüyüş yapmasını bekledim bir kaç istisna dışında bekleyişim boşunaydı. Çünkü kafir bizi öyle bir uyutmuştu ki onlara karşı bile çıkamıyorduk. Kafir bizden basiretimizi öyle bir çalmıştı ki göremiyorduk.
Kafir NATO ve ABD Irak'a girdiğinde zalim Saddam'ı düşüreceklerini ve biz Müslümanları özgürlüğe ve demokrasiye kavuşturacaklarını sandık. Neredeyse bu kafirlerin Müslüman topraklarına girmesine sevinecektik. Ama ne oldu kafir kafirliğini yaptı. Ama biz Müslümanlığımızın gereğini yapamadık. Kafir tek düşmanı olan Müslümanları yok etmenin çarelerini aradı ama biz Müslümanlar sadece izledik. “Sen onların dinine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar senden aslâ hoşnut olmazlar.” (Bakara: 120) şiarını kafirler biliyordu ve uyguluyordu ancak biz onlardan medet ummaya devam ediyorduk.
Şimdi aynı oyunu patriotlar üzerinden oynuyorlar ama biz yine göremiyoruz. Gözümüzün içine baka baka patriotların savunma amaçlı, Suriye devletinden gelecek saldırıları engellemek amacıyla kurulduğu yalanını atıyorlar. Biz de buna koyun sürüsü gibi inanıyoruz. Yazık!
Suriye devletinin kendine bir faydası yok, mücahitler ellerindeki zor imkanlarla neredeyse Esed zalimini devirecekken Suriye'den bir saldırı beklemek ne kadar da basiretsiz bir tutum. Velev böyle bir durum vardı neden 2 yıldır süren bir mücadelenin sonlarına gelindiğinde patriotların konuşlandırılması gündeme geliyor. Esed'in daha güçlü olduğu bir dönemde neden bu durum gündeme gelmedi. Aslında bu soruların cevabı basit: sadece biz Müslümanları kandırmak. Olay sadece Esed düştükten sonra füze rampalarının yerleştirilmesinin zor olması.
Patriotların Suriye amaçlı ve sınır boylarına yerleştirilmesinin söylenmesinden sonra rampaların ikisinin sınır boyuna yerleştirilmemesi akla bir soru daha getirmektedir. Füze rampaları Kahramanmaraş ve Adana gibi Suriye'ye sınır olmayan yerlere neden yerleştirilecektir. Neden Türkiye'nin iç kesimleri patriot füzeleri ile döşenmektedir. Bu soruların cevaplandırılması gerekmektedir
Rusya füzelerin Suriye'yi değil İran'ı hedef aldığını iddia ederken, masalar ardında kirli tezgahlar yapılıyor. İran füzelerin yerleştirilmesinden rahatsız. Bu rahatsızlık kimilerine göre Suriye meselesi gibi görünse de benim için öyle değil. İran haklı da olabilir veya bu füzeler başka hedefler de taşıyabilir. Bu hedeflerin Müslümanların lehine olmayacağı kesin. Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; Eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; Buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim) hadisi şerifinde beleirtildiği gibi imanın en zayıf noktasını bile kaçırmamız gerekmektedir. Silkelenmemiz, harekete geçmemiz ve kafir NATO'nun ülkemizde bizler varken istediği gibi cirit atmamasını sağlamamız gerekmektedir. Fitne tümüyle yok olunca ve din de ALLAH için tatbik edilinceye kadar onlarla savaşın. Fitne çıkarmaktan vazgeçerlerse zalimler hariç (hiç kimseye) düşmanlık yoktur.” (Bakara: 193)
Selam ve Dua ile..
Hıdır APAK/ Vahdethaber
Türkiye, emperyalizmin jandarması olan NATO gibi bir örgütün ileri karakollarından birine dönüştü. NATO'nun Türkiye'de bilinen 28 adet üssü var. Bu üslerin dışında gizli üslerin varlığı da biliniyor. İncirlik Hava Üssü, İzmir Hava Üssü, Şile üssü, ), Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı ve Mardin'de NATO'ya bağlı Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezleri (CAOC6) bu üslerden sadece birkaçı. Son olarak Kürecik'te kurulan radar üssü ve Patriotların gelmesi ise cabası. Erdoğan NATO Füzelerinin Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş'a yerleştirileceğini belirtti.
Yıllardır kardeşlerimizin kanlarını Irak'ta, Afganistan'da ve dünyanın birçok Müslüman ülkesinde döken, binlerce Müslüman bacımıza tecavüz eden, milyonlarca Müslüman çocuğu yetim bırakan bu pislik, vampir örgüt NATO içerisinde yaşadığımız ülkeyi neredeyse işgal edecek seviyeye gelmiştir. Hani biz bir ümmet olarak bir vücudun azaları gibiydik. Bu sözler bize bir şey hatırlatıyor mu yoksa susmalı mıyız? Biri sizin kolunuzu kırsa, gözünüzü çıkarsa siz onunla hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlık yapabilir misiniz? Sorarım size ümmet olarak Afganistan'da kolumuzu kıran, Irak'ta gözümüzü oyan bir örgütle nasıl dost olabiliriz, nasıl diyalog ortamına girebiliriz veya nasıl ülkemizde istediği gibi cirit atmasına izin verebiliriz. Ama bizler Türkiye’nin dost olmasına ülke Müslümanları olarak sessiz kalıyoruz. Kürecik radar üssüne başta biz Müslümanların ses çıkarmamız ve tavır koymamız gerekirken sosyalist ve ulusalcıların ses çıkarması beni hem üzdü hem şaşırttı. Günlerce bir Müslüman STK veya cemaatin en azından bir yürüyüş yapmasını bekledim bir kaç istisna dışında bekleyişim boşunaydı. Çünkü kafir bizi öyle bir uyutmuştu ki onlara karşı bile çıkamıyorduk. Kafir bizden basiretimizi öyle bir çalmıştı ki göremiyorduk.
Kafir NATO ve ABD Irak'a girdiğinde zalim Saddam'ı düşüreceklerini ve biz Müslümanları özgürlüğe ve demokrasiye kavuşturacaklarını sandık. Neredeyse bu kafirlerin Müslüman topraklarına girmesine sevinecektik. Ama ne oldu kafir kafirliğini yaptı. Ama biz Müslümanlığımızın gereğini yapamadık. Kafir tek düşmanı olan Müslümanları yok etmenin çarelerini aradı ama biz Müslümanlar sadece izledik. “Sen onların dinine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar senden aslâ hoşnut olmazlar.” (Bakara: 120) şiarını kafirler biliyordu ve uyguluyordu ancak biz onlardan medet ummaya devam ediyorduk.
Şimdi aynı oyunu patriotlar üzerinden oynuyorlar ama biz yine göremiyoruz. Gözümüzün içine baka baka patriotların savunma amaçlı, Suriye devletinden gelecek saldırıları engellemek amacıyla kurulduğu yalanını atıyorlar. Biz de buna koyun sürüsü gibi inanıyoruz. Yazık!
Suriye devletinin kendine bir faydası yok, mücahitler ellerindeki zor imkanlarla neredeyse Esed zalimini devirecekken Suriye'den bir saldırı beklemek ne kadar da basiretsiz bir tutum. Velev böyle bir durum vardı neden 2 yıldır süren bir mücadelenin sonlarına gelindiğinde patriotların konuşlandırılması gündeme geliyor. Esed'in daha güçlü olduğu bir dönemde neden bu durum gündeme gelmedi. Aslında bu soruların cevabı basit: sadece biz Müslümanları kandırmak. Olay sadece Esed düştükten sonra füze rampalarının yerleştirilmesinin zor olması.
Patriotların Suriye amaçlı ve sınır boylarına yerleştirilmesinin söylenmesinden sonra rampaların ikisinin sınır boyuna yerleştirilmemesi akla bir soru daha getirmektedir. Füze rampaları Kahramanmaraş ve Adana gibi Suriye'ye sınır olmayan yerlere neden yerleştirilecektir. Neden Türkiye'nin iç kesimleri patriot füzeleri ile döşenmektedir. Bu soruların cevaplandırılması gerekmektedir
Rusya füzelerin Suriye'yi değil İran'ı hedef aldığını iddia ederken, masalar ardında kirli tezgahlar yapılıyor. İran füzelerin yerleştirilmesinden rahatsız. Bu rahatsızlık kimilerine göre Suriye meselesi gibi görünse de benim için öyle değil. İran haklı da olabilir veya bu füzeler başka hedefler de taşıyabilir. Bu hedeflerin Müslümanların lehine olmayacağı kesin. Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; Eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; Buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim) hadisi şerifinde beleirtildiği gibi imanın en zayıf noktasını bile kaçırmamız gerekmektedir. Silkelenmemiz, harekete geçmemiz ve kafir NATO'nun ülkemizde bizler varken istediği gibi cirit atmamasını sağlamamız gerekmektedir. Fitne tümüyle yok olunca ve din de ALLAH için tatbik edilinceye kadar onlarla savaşın. Fitne çıkarmaktan vazgeçerlerse zalimler hariç (hiç kimseye) düşmanlık yoktur.” (Bakara: 193)
Selam ve Dua ile..
Hıdır APAK/ Vahdethaber
