H
Çevrimdışı
Şeyh Atiyetullah Libi’den Tekfir Meselesi
El Kaide’nin en üst liderlerinden ve ilmi otoritelerinden şehid Şeyh Atiyetullah el Libi’nin tekfirden sakındırma hakkındaki sözlerini Ümmeti İslam Medya sunar:
Tekfir Meselesi – Şeyh Atiyetullah el-Libi (Allah rahmet etsin)
Soru: Alim olmayan sıradan bir Mücahidin Tekfir konusundaki genel yaklaşımı nasıl olmalıdır?
Cevap: Tekfir, tehlikesine karşı gençleri her zaman uyardığımız; Şeriatın hassas meselelerindendir. Mücahit kardeşlerimize deriz ki: bu mesele güvenilir alimlerimize bırakılması gereken bir meseledir. Herhangi birinin bu konulara dahil olması ne uygundur ne de caizdir. Bu meselelerin hassasiyetleri ve tehlikelerini göz önüne alınca faziletli alim ve imamların dahi bu meselenin ameli boyutuyla ilgili tartışmalardan uzak durması; hatta muayyen şahısların Tekfiri meselesinde dahi çekinmeleri (1) ve her zaman yakin bir seçeneğe yönelmeleri ilmin kısımlarından bir bölümdür.
Selefimiz derdi ki: “Hiçbir şey dinimizi korumaktan daha sevimli değildir bize!” Bu yüzden, sıradan bir genç için Allah’ın emirlerini & Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emirlerini bilmesi; bunlara genel bir imanının olması; aynı şekilde Tağut’u da genel olarak reddetmesi gerekir. Kişinin, bu hususa ilişkin detaylar ve muayyen bir şahıs ya da grubun din dışı olup olmadığı ile ilgili kuralları bilmesi ya da bu konudaki benzer ayrıntılara hakim olması gerekir ki bu kişi kendi ilmi derecesini de göz önünde tutarak bu meseleler hakkında konuşabilsin; çünkü bu meseleler içtihat, fetva ve şer’i hükümlere dayalıdır.
Dolayısıyla, bu bahislerde ilmi olmayan biri ya suküt etmeli ya da “Bilmiyorum” demelidir. Bu cevap kişinin ne imanını ne de dinini eksiltir, aksine bu tavrı takınmak imanın mühim gerekliliklerindendir. Kibirli bir şahsın bu meselelere ilişkin ağzını açması yahut insanlar hakkında hüküm vermesi ya da muayyen bir şahsın kafir olduğunu beyan etmesi ve bu kararında ısrarcı olması caiz değildir. Kişinin ancak bir alime tabii olması ve onun görüşüne tabi olarak(Taklit) bu hükmü ( bir kişi ya da grubun Tekfirini) tekrarlaması caizdir.
Dini(İslami) ilmi olmayan bir kişiye Tekfir meseleleri ile ilgili soru sorulursa, bu kişi açıkça demelidir ki: “Bilmiyorum. Git ve alimlere sor.” Sonrasında eğer güvenilir alimler özellikle bir grubu ya da bireyi belirterek onları Tekfir ederse, o zaman şer’i ilimlere hakim olmalarıyla bilinen bu alimleri takip edip onları taklit ederek sıradan bir Müslümanın da onların hükümlerini tekrarlaması caizdir.
Muhakkak ki salihleri mükafatlandıracak olan Allah’tır.
Şeyh Atiyetullah el Libi(rahimehullah) ile görüşme.
(Arapça) el-Hizb Cihadi Forum
* * *
İngilizce aslından Editör’ün Notu:
(1)
Burada şu noktayı aydınlatmamız önem taşımaktadır ki Tekfir tartışmaları teorik açıdan ve Tekfir hükümlerinin uygulanması açısından birbirinden farklıdır. Alimlerin büyük bir kısmı Tekfir meselesini teorik açıdan tartışmış& avama da bu teorik yaklaşımları öğretmiştir, ancak bireylerin ve grupların hakkında Tekfir hükmünü verme işi tamamıyle yalnızca alimler tarafından yapılmalıdır.
Sıradan bir Müslümanın bu hükümlerin icrası boyutuna karışması caiz değildir. Mesela: bir Müslüman için demokrasinin, temel esaslarının açık bir sapkınlık (Küfr) olmasından dolayı genel olarak İslam’dan farklı daimi bir din olduğunu bilmesi mühimdir; ancak bu dini hükmü alarak kişileri ve grupların sapkınlığına (Tekfir) hükmetmek sıradan bir Müslümanın kesinkes uzak durması gereken bir meseledir.
Arapça Aslı:
http://justpaste.it/atiyyah3-ar
İngilizce Çevirisi:
https://almuwahideenmedia.wordpress.com/2015/03/
Çevirmen: Sümeyye Polat
Ümmet-i İslam / Özel Haber
Tekfir Meselesi – Şeyh Atiyetullah el-Libi (Allah rahmet etsin)
Soru: Alim olmayan sıradan bir Mücahidin Tekfir konusundaki genel yaklaşımı nasıl olmalıdır?
Cevap: Tekfir, tehlikesine karşı gençleri her zaman uyardığımız; Şeriatın hassas meselelerindendir. Mücahit kardeşlerimize deriz ki: bu mesele güvenilir alimlerimize bırakılması gereken bir meseledir. Herhangi birinin bu konulara dahil olması ne uygundur ne de caizdir. Bu meselelerin hassasiyetleri ve tehlikelerini göz önüne alınca faziletli alim ve imamların dahi bu meselenin ameli boyutuyla ilgili tartışmalardan uzak durması; hatta muayyen şahısların Tekfiri meselesinde dahi çekinmeleri (1) ve her zaman yakin bir seçeneğe yönelmeleri ilmin kısımlarından bir bölümdür.
Selefimiz derdi ki: “Hiçbir şey dinimizi korumaktan daha sevimli değildir bize!” Bu yüzden, sıradan bir genç için Allah’ın emirlerini & Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emirlerini bilmesi; bunlara genel bir imanının olması; aynı şekilde Tağut’u da genel olarak reddetmesi gerekir. Kişinin, bu hususa ilişkin detaylar ve muayyen bir şahıs ya da grubun din dışı olup olmadığı ile ilgili kuralları bilmesi ya da bu konudaki benzer ayrıntılara hakim olması gerekir ki bu kişi kendi ilmi derecesini de göz önünde tutarak bu meseleler hakkında konuşabilsin; çünkü bu meseleler içtihat, fetva ve şer’i hükümlere dayalıdır.
Dolayısıyla, bu bahislerde ilmi olmayan biri ya suküt etmeli ya da “Bilmiyorum” demelidir. Bu cevap kişinin ne imanını ne de dinini eksiltir, aksine bu tavrı takınmak imanın mühim gerekliliklerindendir. Kibirli bir şahsın bu meselelere ilişkin ağzını açması yahut insanlar hakkında hüküm vermesi ya da muayyen bir şahsın kafir olduğunu beyan etmesi ve bu kararında ısrarcı olması caiz değildir. Kişinin ancak bir alime tabii olması ve onun görüşüne tabi olarak(Taklit) bu hükmü ( bir kişi ya da grubun Tekfirini) tekrarlaması caizdir.
Dini(İslami) ilmi olmayan bir kişiye Tekfir meseleleri ile ilgili soru sorulursa, bu kişi açıkça demelidir ki: “Bilmiyorum. Git ve alimlere sor.” Sonrasında eğer güvenilir alimler özellikle bir grubu ya da bireyi belirterek onları Tekfir ederse, o zaman şer’i ilimlere hakim olmalarıyla bilinen bu alimleri takip edip onları taklit ederek sıradan bir Müslümanın da onların hükümlerini tekrarlaması caizdir.
Muhakkak ki salihleri mükafatlandıracak olan Allah’tır.
Şeyh Atiyetullah el Libi(rahimehullah) ile görüşme.
(Arapça) el-Hizb Cihadi Forum
* * *
İngilizce aslından Editör’ün Notu:
(1)
Burada şu noktayı aydınlatmamız önem taşımaktadır ki Tekfir tartışmaları teorik açıdan ve Tekfir hükümlerinin uygulanması açısından birbirinden farklıdır. Alimlerin büyük bir kısmı Tekfir meselesini teorik açıdan tartışmış& avama da bu teorik yaklaşımları öğretmiştir, ancak bireylerin ve grupların hakkında Tekfir hükmünü verme işi tamamıyle yalnızca alimler tarafından yapılmalıdır.
Sıradan bir Müslümanın bu hükümlerin icrası boyutuna karışması caiz değildir. Mesela: bir Müslüman için demokrasinin, temel esaslarının açık bir sapkınlık (Küfr) olmasından dolayı genel olarak İslam’dan farklı daimi bir din olduğunu bilmesi mühimdir; ancak bu dini hükmü alarak kişileri ve grupların sapkınlığına (Tekfir) hükmetmek sıradan bir Müslümanın kesinkes uzak durması gereken bir meseledir.
Arapça Aslı:
http://justpaste.it/atiyyah3-ar
İngilizce Çevirisi:
https://almuwahideenmedia.wordpress.com/2015/03/
Çevirmen: Sümeyye Polat
Ümmet-i İslam / Özel Haber