Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şeyh Ebu Basir Et-tartusi'nin Istişhad Eylemleri Konusundaki Fetvası

21Subat Çevrimdışı

21Subat

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Abu basir'in söylediği herşeye öyle hemen itibar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.Çünkü ilim noktasında bir çok ilim talebesinden bile geridedir.Malesef özellikle türkiyede son yıllarda böyle çok abarttıldı.
 
M Çevrimdışı

mustafa ammar

Üye
İslam-TR Üyesi
şeyhin fetvası eleştirildi. çünkü bu makale uygun bir zamanda uygun bir yerde çevrilmedi. bununla birlikte şeyh ebu basir her ne kadar kendisini sevip saygı göstersek de kendisinden birbiriyle çelişen birçok fetva sadır olmakta. örneğin; cehalet özürdür kitabının girişinde cehaletin günümüz parlementerleri için hiçbir şekilde mazur olmadığını çünkü onların cehaleti kendilerinden gidermeye muktedir olduklarını vs söylemekte kitabının sonunda ise kendisine sorulan; israil parlementosuna girmenin hükmüyle alakalı soruya da bu parlementolara bir müslüman! girerse durumuna bakılması gerektiğini söylemektedir. sözün özü şu ki; şeyhin istişhad hakkındaki fetvası zaten şaz kalmış durumda. bence makale türkçeye çevrilmemeli ve şeyhin böyle bir görüşünün olduğu da çok fazla dillendirilmemelidir. çünkü şu bir gerçektir ki işgalci kafirler en büyük zararı bu ameliyelerden görmektedirler. yine de en doğrusunu Allah bilir...
 
L Çevrimdışı

laslan565

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
şeyhin fetvası eleştirildi. çünkü bu makale uygun bir zamanda uygun bir yerde çevrilmedi. bununla birlikte şeyh ebu basir her ne kadar kendisini sevip saygı göstersek de kendisinden birbiriyle çelişen birçok fetva sadır olmakta. örneğin; cehalet özürdür kitabının girişinde cehaletin günümüz parlementerleri için hiçbir şekilde mazur olmadığını çünkü onların cehaleti kendilerinden gidermeye muktedir olduklarını vs söylemekte kitabının sonunda ise kendisine sorulan; israil parlementosuna girmenin hükmüyle alakalı soruya da bu parlementolara bir müslüman! girerse durumuna bakılması gerektiğini söylemektedir. sözün özü şu ki; şeyhin istişhad hakkındaki fetvası zaten şaz kalmış durumda. bence makale türkçeye çevrilmemeli ve şeyhin böyle bir görüşünün olduğu da çok fazla dillendirilmemelidir. çünkü şu bir gerçektir ki işgalci kafirler en büyük zararı bu ameliyelerden görmektedirler. yine de en doğrusunu Allah bilir...

akhi, sözlerin için sağol...
şimdi bir de bu fetva değil de ona verilen reddiyeler de var. onları da çevirmek istiyorum. sonra şeyhin reddiyelere verdiği yanıtları da eklemek istiyorum. demek istediğim, gerçeği arayan bizlerin düşüncelerden korkmamamızdır. Bundan ziyade, gerçeği bildiğimizi düşünerek gaflet içinde yaşamaktan korkalım. Ben her görüşü ele almaya açık biriyim. Çünkü eğer bir şeye inanıyorsak, buna neden iman ettiğimizi bilelim. O ya da bu böyle demiş demeyelim. Çünkü aslında bu sözleri söyleyenin kim olduğu hiç önemli değil. Önemli olan söylenilen sözler Kur'an'a, Sünnete ve yani İslam'a aykırı mıdır değil midir, önemli olan odur.
 
L Çevrimdışı

laslan565

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
L Çevrimdışı

laslan565

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
S.A.
Fetvanın 3'üncü maddesi.
------

3. Bu eylemin yapılmasıyla ihlâl edilen yasaklardan biri ise, herkesin görebileceği gibi, çoğu zaman bu eylemlerin masum sivillerin ölümüne yol açıyor olmasıdır. Bu kişilerin (Müslüman olsun ya da olmasın) haksız yere öldürülmeleri şeriat tarafından yasaklanmıştır. Bu hafife alınacak bir tehlike değildir. Tersine, kişi bundan uzak durmak için elinden gelen herşeyi yapmalıdır. Bir kişi masum insanların kanını dökmediği sürece, kendi dini açısından iyi bir konumda olacaktır. Lakin Allah (c.c.) diyor ki, (Kur’an-ı Kerim 4:93), “Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır” ve (Kur’an-ı Kerim 17:33) “Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın...”

Peygamber’in (s.a.v.) hadislerinden birinde der ki, “Yedi ölümcül günahı işlemekten kaçının,” ki bunlardan bir tanesi “Allah’ın haksız yere alınmasını haram kıldığı bir canı almak” ve “bir Müslümanın başka bir Müslümanın canını, malını ya da namusunu alması yasaktır,” ve “bir müminin öldürülmesi, Allah’ın gözünde ahiretten daha önemlidir,” ve “kâfir olarak ölen ve başka bir mümini kasıtla öldürenin dışında Allah’ın her günahı bağışlaması mümkündür,” ve: “Allah bir mümini öldürenin tövbe etmesine izin vermez” ve “Bir mümine zarar verenin cihadı değerli değildir.” Bunların hepsi imanlı bir kimsenin imanlı bir kişiye zarar vermesinden bahsediyor – yanlızca zarar verirse diyor – demek ki o mümini öldürürse, hatta bunu kasıtlı bir şekilde yaparsa, çok daha ciddi bir şeydir bu.

Bunlar hem anlamları hem de güvenilirlikleri açısından çok açık ve tartışmaya yer bırakmayan delillerdir. Çeşitli yorumlara açık belirsiz deliller ya da daha önce belirtmiş olduğumuz açık ve kesin metinlere karşı durmayı başaramayacak zayıf ve cılız bahanelerin kullanılmasıyla çürütülmeleri, tehir edilmeleri yahut önemsiz kılınmaları imkansızdır. Örneğin Müslüman olmayanların Müslümanları canlı kalkan olarak kullandıkları bahanesi günümüzde delil olarak ortaya atılmaktadır!

Bir kimsenin başka bir kimseyi canlı kalkan olarak kullanıyor olduğu gerçeği, ki normal olarak öldürülmeleri haram olan kişilerin öldürülmelerine bu durumda izin verilmesine rağmen bazı şart ve koşulların sağlanmış olmasını gerektirir ve eğer bu koşullardan tek biri bile sağlanmamışsa, başka kişilerin canlı kalkan olarak kullanılmaları hususundaki yasa burada geçersiz olur ve delil olarak kullanılamaz!

Bu koşulların arasında şunlar bulunmaktadır:

  • Düşmanın saldırısını püskürtmenin tek yolu canlı kalkanın yönünden olmalıdır. Çünkü düşmanın saldırısını canlı kalkanın bulunduğu yönden farklı bir yolla püskürtmek mümkün olsaydı, canlı kalkanı öldürmek ya da düşmana o kalkanın bulunduğu yönden karşılık vererek o kalkanı tehlikeye atmak yasak olurdu;
  • Canlı kalkana zarar vermemek için düşmana karşılık vermemek, ülkeye ve Müslümanlara düşmanla savaşıp, düşmanı öldürüp, düşmanı canlı kalkanın bulunduğu yönden püskürtmekten daha çok daha çok zarar verecek ve onları daha çok tehlikeye atacak olursa. Ne var ki canlı kalkanın yönünden düşmanla savaşıp onu öldürmek daha çok zarar verecek ve tehlike yaratacak olursa o zaman düşmanla canlı kalkanın yönünden savaşmak ya da onu tehlikeye sokmak yasaktır – örneğin tek bir Müslüman olmayan savaşçının katledilmesi için öldürülmeleri yasaklanmış düzinelerce masum insanın öldürülmesi durumunda olduğu gibi. Bunun nedeni şeriatın prensiplerinin zararı azaltmak için büyüğünden sakınmamız gerektiğini öğretir, kötü kaçınılmazsa, daha az olan kötülüğü tercih etmemiz gerektiğini söyler.
  • Canlı kalkanın öldürülmesinden sağlanacak olan genel fayda sadece mümkün ya da olası değil ama kesin ve tartışmaya yer bırakmayacak nitelikte olmalıdır.
  • Düşmanın öldürülmesinin ertelenmesi mümkün olmamalıdır...

Eğer yukarıdaki şartlar sağlanmışsa, mücahidin düşmanı canlı kalkanın yönünden püskürtmesine izin verilir. Amacı ve niyeti canlı kalkana değil düşmana karşı olmalıdır. Çünkü aksi taktirde, Allah saklasın, canlı kalkana zarar geldiği ya da acı çektiği durumda mücahid kabahatli sayılmaz ve bu zarar kasıtsız olarak gelmiş olur...
Karşımıza çıkan, dürüst ve cesurca yanıtlanması gereken soru şudur: bu sözde istişhad operasyonları yukarıda açıklanan şartlara ve kısıtlamalara uyuyor mu? Kişi bunu canlı kalkan durumunda olduğu gibi yasal olarak haklı gösterebilir mi?
 
L Çevrimdışı

laslan565

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Yusuf el Ayiri tarafından yazılmış olan makale, kitap ya da başka bir yazının nerede bulunduğu bilen varsa buraya koyabilir mi? link de olabilir.
Allah razı olsun!
 
L Çevrimdışı

laslan565

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyh Tartusi fetvasının son maddesi.

---------------------
4. İntihar operasyonlarının konusunda burada sözü edilmeye değen başka bir muhtemel istisna ise mücahidin yaşamını, mülkünü ve sahip olduğu herşeyi Allah için kurban ederek muazzam bir bedel ödemesinin zamanımızda nadiren görülmesidir...cihad topraklarına attığı ilk adımlarda, bombalama operasyonu ile, ölüme mahkum edilmesi doğru değildir. İşte bu olay düşmanı sevince boğacak şeyin ta kendisidir! Bu gencin Allah’la yüzleşmesindeki yolunu çabuklaştırmaya hiçbir hakkımız yoktur, yoksa Ahiret Gününde denir ki, “Kulum bana canını vermede çabuk davrandı, bu yüzden cennet ona ve onun Benimle yüzleşmesini çabuklaştıranlara kapalıdır.” Bu gence doğru ve uygun bir şekilde cihad etmesi için birçok fırsat tanınmalıdır.

Bugünkü cihad savaşalanlarından bazılarına dünyanın dört bir yanından gelen Müslüman genç mücahidler konusunda dikkatimi çeken bir şey oldu...savaşalanına gelir gelmez o gençlere tam olarak iki seçenek sunuluyor: ya bu istişhad-bombalama operasyonunu gerçekleştirir, ki bu durumda yaşamı söz konusu değildir ve cihadı başarılı olup olmayacağı belli olmayan tek bir operasyondan ibaret olacaktır; ya da o savaş alanına gelmek için onca tehlikeye ve güçlüklere rağmen geldiği yere geri dönmek zorunda kalacaktır!

Bu her tür ölçeğe ve standarda göre yanlıştır. Şeriat açısından da yanlıştır çünkü şeriat açısından geçerli olup olmadığı konusunda tam ikna olmadığı tek bir bombalama operasyonu ile bu genci kendisini öldürmeye zorlamak yanlıştır. Eğer bu gencin gerçekleştirmekte olduğu bombalama opersyonunun gerçekliliği ve uygunluğu konusunda herhangi bir şüphesi varsa ya da bunun istişhaddan çok bir intihar olduğu kanısındaysa, bu durumda eğer kendisine söylenene itaat eder ve kendisini patlatırsa, Allah’a karşı gelme pahasına onlara itaat etmiş olur ki bu da yasaktır...ve eğer böyle bir görüşe sahipken ve yüreğinde böyle bir şüphe barındırırken ölürse, o zaman bu genç intihar edenlerle eş sayılır ve ölümcül günah olan kişinin kendisini öldürmesi günahı konusuyla ilişkili olan tüm uyarılar onun için geçerlidir.

Bu askeri bakımdan ve stratejik olarak da yanlıştır çünkü mücahidin tek bir savaşa gönderildiği anlamına gelir ve bunun başarılı olup olmayacağı belli değildir. Bunun sonucu olarak, böyle yapılmamış olduğu taktirde Allah c.c. için cihad cephelerine katılmaya istekli olacak İslam ulusunun gençlerinin büyük bir çoğunluğu korkutulmuş olacaktır!

O kardeş açısından da, yani gençlik açısından da yanlıştır çünkü onca riske atılıp tehlikeye maruz kalmasının ardından onun kıymetini, güvenini ve iyiliğini boşa harcar. Ve bu da
haramdır!

İntihar operasyonlarının içerdiği bu dört istisnayı bir bütün olarak gözönüne aldığımda bu eylemlerin haram olduğu sonucuna vardırm. Ve eğer cahil bir kimse ya da başka herhangi bir kimse bana gelip, “Sen güllerle cihad etmek istiyorsun. Bu nasıl olur? Bu istişhad bombalama operasyonları olmasaydı, düşmana zarar veremezdik” diyecek olsaydı, ona derdim ki, “Yalan söylüyorsun. Dikkatlice tasarlanmış tuzaklar kurup düşmanı bekleyen mücahitler, düşmana zarar verirler ve aslında Müslümanlar ve ulema arasında ayrılık tohumları eken bu şüpheli intihar operasyonları aracılığıyla verilebilecek zarardan hem sayı hem de kalite açısından çok daha büyük zarar ve kayıplara yol açacaklardır.”

Bu konuda çok iyi bilinen iki düşünce vardır: Alimlerin bir kesiminin görüşleri bu tür eylemleri gerçekleştirenlerin intihar etmiş olacakları ve bu nedenle de ahirette cezalandırılacakları yönündedir. Diğer kesimin görüşlerine göre ise bu kişiler şehid olduklarından ötürü Cennetin güzellikleri onlara vaadedilmiştir. Biraz sonra açıklayacağım gibi bana göre bu düşüncelerin her ikisi de zayıf ve ikna edici nitelikte değildir.

Bu operasyonların haram olduğu ve şehadetten çok intihara daha yakın olduğu görüşünde olmama rağmen, bu tür eylemleri gerçekleştiren bir kişi bunu belirli yorumlara ve buna izin veren delillere dayandırıyorsa ve bu delillerin kesin bir şekilde tartışmaya yer bırakmayacak nitelikte olduğu, bazı şartları ve kısıtlamaları sağladığı görüşünde ise, o zaman o kişinin şehid olarak kabul edileceğini ve Cennetin hazlarına kavuşacakları vaadedilmiş olanların arasında yer alarak Allah’ın onu affedeceğini umuyorum.

Ama eğer bunun haram olduğunu biliyorsa ya da buna izin verilip verilmediği konusunda şüphe içerisinde olmasına rağmen her ne sebeple olursa olsun bu eylemi gerçekleştirmişse, o zaman intihar etmiştir ve kendi canını almış olduğu için ahirette cezalandırılacakların arasında olacaktır.

Ama bu sadece kişinin yapmış olduğu eylemin yanlızca kendisini etkilediği durum için geçerlidir. Ama eğer bu kişinin yapmış olduğu eylem, öldürülmeleri haram olan kişilerin haksız bir yere öldürülmelerine yol açtıysa, bu eylem diğer kişilerin haklarına etki etmiş olduğundan ötürü tazminat ve kan parasının ödenmesini gerektirir. Bu konunun tüm detayıyla ele alınmasına burada imkan yoktur. Bu konuyu daha derinden çalışmayı arzulayanlar bunları hukuk kitaplarında bulabilirler.
 
Abdullah Ankaravi Çevrimdışı

Abdullah Ankaravi

Üye
İslam-TR Üyesi
ebu muhammed el-makdisi'nin bu konuda fetvasi var mi ? varsa yaza bilirmisiniz buraya ?


birde istisad eylemlerini kabul etmeyenlere bir hediyye benden.

İbni Kesir (rahimehullah ) Elbidaye Vennihaye kitabında anlatır: “Cumadel Ula ayında Fransızlar (Allah onlara lanet etsin) Akke şehrini kuşatmışlardı. İngiliz Kralı büyük bir orduyla yardıma gelmişti. Fransızlara 25 gemi asker ve mühimmat dolusu yardımla gelmişti. Akke şehri her taraftan kuşatılmış, 7 mancınık kurulmuş, gece gündüz şehire atış yapılmakta, İngilizler 40 gemiyle deniz yolunu tutmuş Müslümanlara gelen yardımı engelliyordu. Cephedeki Müslümanlar o güne kadar böyle büyük bir sıkıntıya uğramamışlardı. Müslümanlara içinde 600 kadar kahraman savaşçının bulunduğu, silah ve erzakın yüklü olduğu gemi gelir. Ancak düşman tarafından kuşatılır. Geminin düşman eline geçme ihtimali kesinleşince Müslümanlar düşman faydalanmaması için gemiyi deler ve batırırlar. Böylece içinde ki 600 savaşçı boğulur, bütün malzemeler batar. O gün Müslümanlar çok şiddetli bir şekilde üzülmüşlerdi. İnna lillah ve inna ileyhi raciun. (Bizler Allah’a aitiz ve ona döndürüleceğiz.) Allah onlara rahmet etsin.”

: el-bidaye ve en nihaye 12/342-343
 
Üst Ana Sayfa Alt