Çevrimdışı
Seyhi olmayanin Seyhi Seytan midir ?
„Kendisine seyh edinmeyenin, seyhi seytandir.“
Ve
„Kim kendisine bir seyh edinmezse, onun seyhi seytandir.“
Birtakim kimseler ve özellikle de tasavvuf erbabi: „Kimin seyhi yoksa onun seyhi seytandir“ sözünü hadis diye ileri sürerek, Müslümanlarin inanclari üzerine bir takim yanlis kanaatler eklemeye calisiyorlar. Hadis diye ileri sürülen bu söz hakkinda merhum Said Havva´nin Ruh Terbiyesi adli tercüme eserinden bir alinti yapacagiz. Cünkü alti hadis kaynaginda ve diger hadis kitaplarinda hic yer almayan bu söz ile alakali olarak pek bilgiye rastlayamadik. iste bu acidan konu hakkindaki bilgiyi söz konusu eserden aktaracagiz.
Said Havva diyor ki: „Sofu gecinen bazi cahiller gördükleri herkese, Seyhi olmayanin seyhi seytandir, tekerlemesini“ söyleyip duruyorlar ( ki buna birkac defa kendimde sahit oldum ). Cahil sofular bunu söyleyerek, cahil olan seyhlerinin propagandasini yapmaktadirlar. Cahil olan sözde sofi kimse alim olan seyhinin propagandasini yapmaktadir. Yine nerede ve ne zaman söyleyecegini bilmeyen ve hata isleyen sofular da bunu tekrar etmektedirler. Eger bu ifade dogru ise – ki asla degildir- bu takdirde bu su manayi ifade eder, „Kim kendisine seriat ve din ilimlerini, akaidini ögretecegi bir din bilgini bulamaz, kisaca ne ögrenen ve ne de ögrenmeyi kabul eden kimse demektir. Iste ancak böylelerinin seyhi seytandir. Ancak ilmin isiginda hareket eden kimsenin seyhi yani yol göstereni ilimdir, saeriattir ve dogru akidedir. “( Said Havva – Ruh Terbiyemiz S. 99-100 )
Yine ayni eserde söyle yazilmaktadir: “Taninmis süluk imamlarindan biri yaptigi vasiyetinde söyle demistir: “Ogulcugum, sofu bir muhaddis degil, muhaddis bir sofu ol. Cünkü sözde sofu muhaddis nasslari ( yani delil ve hüccetleri kendi heva ve hevesine uydurur. Hadis ilmini bilen sofi ise, heva ve hevesini nassa yani hüccet ve delile uydurur”.
Inanc, ictihat veya Fikih imamlarindan birinin anlayisina veya fikih kurallarina aykiri harhangi bir kitapta bir sey görür ve birinden bir söz isitirsen hic tereddüde kapilmadan onu tenkit edebilir ve ret edebillirsin. Cünkü tasavvuf tahkik isidir. Bu itibarla gercegi arastirmadan bir sonuca varan yanlis yoldadir. Nitekim mansuplari bize mevzu yani uydurma hadis veya zayif hadislere (burada Zayif hadisler ile mutlak manada Amel edilemez denilmemistir, Sahih, Hasen hadisler oldugu meselelerde ise Zayif hadislerle amel etmek yanlistir..) dayanarak yeni yeni inanclar, degisik fikhi ictihat veya yorumlar, yanlis tasavvur tefekkür ve sakat düsünceler vermeye kalkistigini görür görmez onlari reddetmekte asla tereddüt gecirmemek gerekir. Cünkü bu gibi seyler özellikle hadisi seriflerin yasakladigi seyleridr.”
Nitekim Allah Resulü (sav) bir hadislerinde söyle buyurmaktadir:
“Kim su isimizde, dinimizde olmayan bir seyi ortaya koyarsa, iste o sey ret olunmustur, geri cevrilmistir.”( Buhari-K. Sulh bölüm 6 hadis 2697; Müslim-Akdiye hadis 1718 )
Herhangi bir sahabenin söylemedigi veya aklindan bile gecirmedigi bir seyi akide konusunda ortaya atmaktan daha büyük bir bid´at mi olur ? O Sahabenin huzurunda böyle bir seyin yapilmasi halinde, onlar böyle yapan kimseyi hic tereddüt etmeden öldürürlerdi veya tazir ederlerdi yani haddini bildirirlerdi. Allah sahidimiz olsun, Allah´in dostlarina dos, düsmanlarina da düsmaniz. Allah Resulü (sav) ve onun mübarek ashabinin hidayetine aykiri her seyden uzagiz.” ( S. Havva agk. s. 93 )
Söz Konusu edilen ve dipnotta yer alan, aslinda bilimsel manada temel kaynaklar arasinda yer alan bir eser degildir. Bu eserde yer alan söz daha cok tasavvuf erbabinin önem verdigi ve sirf saf Müslümanlari yaniltmak, kendilerine baglamak amacli söylenen bir ifade olmaktan öteye gecmemektedir. Adi gecen bu eserlerde de, söz konusu tekerleme Bayezid El Bastami ( Allah ona Rahmet ettsin )´nin söyledigi bir söz olarak gecmektedir ( Bazilari ise bu sözü Hasan Bari, Rahmetullahi Aleyh´e isnat etmislerdir… ). Gerci bu eserlerde de bu tekerleme Allah Resulü´nün bir sözü, hadis olarak zikredilmeyip Bayezidi Bastami´ye ait olan bir söz olarak zikredilmektedir. ( Yani bu sözü eserlerinde paylasayanlar, yazanlar, bunu peygambere isnat etmemislerdir. ).
Ancak Suhreverdi´nin söz konusu eserinde bu söz yukarida oldugu gibi degil de, asagida görülecegi sekilde gecmektedir.
Ebu Yezid ( Beayezidi Bistami)´den rivayete göre o söyle demistir.
“Kimin edinecegi bir hocasi, bagli oldugu bir ilim adami yoksa onun imami, önderi Seytandir.” ( Suhruverdi-Avariful Mearif s. 60-61 bölüm 12. Sofi Mesayihi´nin hirkasi konusunun aciklanmasi bahsi. )
Yukariya aldigimiz ifadeden sonra hemen su cümleleri okuyoruz. Üstad Ebu Kasim Kuseyri´nin seyhi yani hocasi Ali el-Dakkak´tan hikaye yoluyla anlatigina göre hocasi Ebu Ali söyle demis: “Bir agac-fidan eger kendi kendine yetisirse, böyle bir agac yaprak acar ama meyve vermez.” Nitekim durum söyledigi gibidir. Bu arada sunu da ekleyelim, böyle bir Agac, tipki dag baslarinda ve vadilerde olusan agaclar gibi meyve de vermis olabillir ama ancak bunlarin meyveleri, özenle yetistirilen ve bakimlari yapilan agaclarin verdigi meyveler gibi lezzetli olmazlar. Dikilen veya ekilen bir sey, eger bir yerden bir baska yer nakledilip yetistirilirse, bu daha güzel ve daha gür olarak ytisir, üzerinde özel bir caba gösterildiginden ötürü de daha fazla ürün verir. Yaziyi burda yarida kestim.
Bunun icin gayptan haber aldiklarini söyleyenler, mana aleminde Peygamber (sav) ile görüstüklerini söyleyenler, rüya aleminde görüstüklerini ileri sürenler, bu bilgilerini kendilerine saklasinlar. ( Nitakim Imam Safii´ye göre, Gerek ilham, Rüya vs. gibi olaylarda kisinin buna dayanarak bir fetva vermesini haram saymistir, öyle kisilerin ilham vs. türünden gelen fetvalarini kabul edilmemesi gerektigini söylemis, uyarmistir bakiniz : Büyük Safii Fikhi Dr. Mustafa el-Hin, Dr. Mustafa el-Buga ve Ali el-Serbeci 4. cildliktir. )
Cünkü bunlar islam acisindan asla delil, hüccet ve kanit sayilmazlar. Dolayisiyla Bistami´nin yukarida gecen sözü tam bunlara uymaktadir, cünkü ilim adamlarini degil, önderi seytan olanlari imam ediyorlar ki, iste en büyük tehlike de buradadir.
Mevzuat kitaplarinda yer almayan ve merhum Said Havva´nin ifadesiyle bu tekerlemeyi dipnotta yer alan kaynkalar ancak görebilmekteyiz. ( Harun Ünal- Uydurma Hadisler c.2 S. 95-102 )
„Kendisine seyh edinmeyenin, seyhi seytandir.“
Ve
„Kim kendisine bir seyh edinmezse, onun seyhi seytandir.“
Birtakim kimseler ve özellikle de tasavvuf erbabi: „Kimin seyhi yoksa onun seyhi seytandir“ sözünü hadis diye ileri sürerek, Müslümanlarin inanclari üzerine bir takim yanlis kanaatler eklemeye calisiyorlar. Hadis diye ileri sürülen bu söz hakkinda merhum Said Havva´nin Ruh Terbiyesi adli tercüme eserinden bir alinti yapacagiz. Cünkü alti hadis kaynaginda ve diger hadis kitaplarinda hic yer almayan bu söz ile alakali olarak pek bilgiye rastlayamadik. iste bu acidan konu hakkindaki bilgiyi söz konusu eserden aktaracagiz.
Said Havva diyor ki: „Sofu gecinen bazi cahiller gördükleri herkese, Seyhi olmayanin seyhi seytandir, tekerlemesini“ söyleyip duruyorlar ( ki buna birkac defa kendimde sahit oldum ). Cahil sofular bunu söyleyerek, cahil olan seyhlerinin propagandasini yapmaktadirlar. Cahil olan sözde sofi kimse alim olan seyhinin propagandasini yapmaktadir. Yine nerede ve ne zaman söyleyecegini bilmeyen ve hata isleyen sofular da bunu tekrar etmektedirler. Eger bu ifade dogru ise – ki asla degildir- bu takdirde bu su manayi ifade eder, „Kim kendisine seriat ve din ilimlerini, akaidini ögretecegi bir din bilgini bulamaz, kisaca ne ögrenen ve ne de ögrenmeyi kabul eden kimse demektir. Iste ancak böylelerinin seyhi seytandir. Ancak ilmin isiginda hareket eden kimsenin seyhi yani yol göstereni ilimdir, saeriattir ve dogru akidedir. “( Said Havva – Ruh Terbiyemiz S. 99-100 )
Yine ayni eserde söyle yazilmaktadir: “Taninmis süluk imamlarindan biri yaptigi vasiyetinde söyle demistir: “Ogulcugum, sofu bir muhaddis degil, muhaddis bir sofu ol. Cünkü sözde sofu muhaddis nasslari ( yani delil ve hüccetleri kendi heva ve hevesine uydurur. Hadis ilmini bilen sofi ise, heva ve hevesini nassa yani hüccet ve delile uydurur”.
Inanc, ictihat veya Fikih imamlarindan birinin anlayisina veya fikih kurallarina aykiri harhangi bir kitapta bir sey görür ve birinden bir söz isitirsen hic tereddüde kapilmadan onu tenkit edebilir ve ret edebillirsin. Cünkü tasavvuf tahkik isidir. Bu itibarla gercegi arastirmadan bir sonuca varan yanlis yoldadir. Nitekim mansuplari bize mevzu yani uydurma hadis veya zayif hadislere (burada Zayif hadisler ile mutlak manada Amel edilemez denilmemistir, Sahih, Hasen hadisler oldugu meselelerde ise Zayif hadislerle amel etmek yanlistir..) dayanarak yeni yeni inanclar, degisik fikhi ictihat veya yorumlar, yanlis tasavvur tefekkür ve sakat düsünceler vermeye kalkistigini görür görmez onlari reddetmekte asla tereddüt gecirmemek gerekir. Cünkü bu gibi seyler özellikle hadisi seriflerin yasakladigi seyleridr.”
Nitekim Allah Resulü (sav) bir hadislerinde söyle buyurmaktadir:
“Kim su isimizde, dinimizde olmayan bir seyi ortaya koyarsa, iste o sey ret olunmustur, geri cevrilmistir.”( Buhari-K. Sulh bölüm 6 hadis 2697; Müslim-Akdiye hadis 1718 )
Herhangi bir sahabenin söylemedigi veya aklindan bile gecirmedigi bir seyi akide konusunda ortaya atmaktan daha büyük bir bid´at mi olur ? O Sahabenin huzurunda böyle bir seyin yapilmasi halinde, onlar böyle yapan kimseyi hic tereddüt etmeden öldürürlerdi veya tazir ederlerdi yani haddini bildirirlerdi. Allah sahidimiz olsun, Allah´in dostlarina dos, düsmanlarina da düsmaniz. Allah Resulü (sav) ve onun mübarek ashabinin hidayetine aykiri her seyden uzagiz.” ( S. Havva agk. s. 93 )
Söz Konusu edilen ve dipnotta yer alan, aslinda bilimsel manada temel kaynaklar arasinda yer alan bir eser degildir. Bu eserde yer alan söz daha cok tasavvuf erbabinin önem verdigi ve sirf saf Müslümanlari yaniltmak, kendilerine baglamak amacli söylenen bir ifade olmaktan öteye gecmemektedir. Adi gecen bu eserlerde de, söz konusu tekerleme Bayezid El Bastami ( Allah ona Rahmet ettsin )´nin söyledigi bir söz olarak gecmektedir ( Bazilari ise bu sözü Hasan Bari, Rahmetullahi Aleyh´e isnat etmislerdir… ). Gerci bu eserlerde de bu tekerleme Allah Resulü´nün bir sözü, hadis olarak zikredilmeyip Bayezidi Bastami´ye ait olan bir söz olarak zikredilmektedir. ( Yani bu sözü eserlerinde paylasayanlar, yazanlar, bunu peygambere isnat etmemislerdir. ).
Ancak Suhreverdi´nin söz konusu eserinde bu söz yukarida oldugu gibi degil de, asagida görülecegi sekilde gecmektedir.
Ebu Yezid ( Beayezidi Bistami)´den rivayete göre o söyle demistir.
“Kimin edinecegi bir hocasi, bagli oldugu bir ilim adami yoksa onun imami, önderi Seytandir.” ( Suhruverdi-Avariful Mearif s. 60-61 bölüm 12. Sofi Mesayihi´nin hirkasi konusunun aciklanmasi bahsi. )
Yukariya aldigimiz ifadeden sonra hemen su cümleleri okuyoruz. Üstad Ebu Kasim Kuseyri´nin seyhi yani hocasi Ali el-Dakkak´tan hikaye yoluyla anlatigina göre hocasi Ebu Ali söyle demis: “Bir agac-fidan eger kendi kendine yetisirse, böyle bir agac yaprak acar ama meyve vermez.” Nitekim durum söyledigi gibidir. Bu arada sunu da ekleyelim, böyle bir Agac, tipki dag baslarinda ve vadilerde olusan agaclar gibi meyve de vermis olabillir ama ancak bunlarin meyveleri, özenle yetistirilen ve bakimlari yapilan agaclarin verdigi meyveler gibi lezzetli olmazlar. Dikilen veya ekilen bir sey, eger bir yerden bir baska yer nakledilip yetistirilirse, bu daha güzel ve daha gür olarak ytisir, üzerinde özel bir caba gösterildiginden ötürü de daha fazla ürün verir. Yaziyi burda yarida kestim.
Bunun icin gayptan haber aldiklarini söyleyenler, mana aleminde Peygamber (sav) ile görüstüklerini söyleyenler, rüya aleminde görüstüklerini ileri sürenler, bu bilgilerini kendilerine saklasinlar. ( Nitakim Imam Safii´ye göre, Gerek ilham, Rüya vs. gibi olaylarda kisinin buna dayanarak bir fetva vermesini haram saymistir, öyle kisilerin ilham vs. türünden gelen fetvalarini kabul edilmemesi gerektigini söylemis, uyarmistir bakiniz : Büyük Safii Fikhi Dr. Mustafa el-Hin, Dr. Mustafa el-Buga ve Ali el-Serbeci 4. cildliktir. )
Cünkü bunlar islam acisindan asla delil, hüccet ve kanit sayilmazlar. Dolayisiyla Bistami´nin yukarida gecen sözü tam bunlara uymaktadir, cünkü ilim adamlarini degil, önderi seytan olanlari imam ediyorlar ki, iste en büyük tehlike de buradadir.
Mevzuat kitaplarinda yer almayan ve merhum Said Havva´nin ifadesiyle bu tekerlemeyi dipnotta yer alan kaynkalar ancak görebilmekteyiz. ( Harun Ünal- Uydurma Hadisler c.2 S. 95-102 )
