Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Seyyid Kutub'tan...

mehmed cihad Çevrimdışı

mehmed cihad

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Cahiliyye

"Şekil ve suretleri farklı, kök ve kaynakları aynı, temel ve kuralları benzer cahiliyye..."
"Muhakkak olan şu ki, biz Kur'an'ı tarihin tozlu sayfalarındaki cahiliyyelerden bahsediyor diye okuyup anlarsak, onun değerini düşürmüş oluruz. Kur'an, hayatın bulunduğu bütün zaman ve zeminlerdeki cahiliyyelerden bahseder, inhirafa uğramış her sosyal hayatın karşısına dikilir ve onu Allah'ın müstakim yoluna çağırır."
(Seyyid Kutub, Fi Zila'l, En'am; 136-144)

"Cahiliyye akıp giden zaman içinde belli bir dönemden ibaret değildir. Cahiliyye, kendine özgü belirli bir hayat anlayışına sahip içtimai bir yaşam biçimidir. Aynı durumun ve özelliklerin herhangi bir zaman ve mekanda bulunması mümkündür. Bu takdirde orada cahiliyyenin varlığına hükmolunur."
(Seyyid Kutub, Fi Zilali'l Kur'an, Ahzab; 32-34)

"İnsanlar günümüzde ırk, ulus ve vatan dedikleri kavramları ilahlaştırmışlardır ve değişik adlarla nice adları vardır. Aslında bunlar şekilsiz birer put olmaktan öteye geçemezler."

"Eski cahiliyye sistemleri Allah'a karşı çok daha edepliydiler... Onlar Allah'tan başka ilahları benimsiyor ve çeşitli hediyeler takdim ediyorlardı. Kendilerini doğrudan doğruya Allah'a yaklaştırması için onlara kurbanlar, meyveler ve çocuklar sunuyorlardı. Onların iç aleminde Allah en üstün mevkiyi işgal ediyordu. Ama günümüzdeki modern cahiliyye sistemleri diğer ilahları Allah'tan üstün tutmaktadırlar. Bu nedenle de Allah'ın emirlerini bir kenara atmakta, modern ilahların emirlerini kutsallaştırmaktadırlar."
(Seyyid Kutub, Fi Zilal, A'raf; 189-190)

"Cahiliyye, yaşam şekillerinden bir şekildir; zamanın belli bir diliminin adı değil..."
(Seyyid Kutub, İslam Düşüncesi, s.203)


Putlar

"Putların ilkel şekillerinde ortaya çıkması bir zorunluluk değildir... Herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda bir takım yöneticiler ve kahinler bazı semboller adına Allah'ın izin vermediği konularda yasalar, kanunlar, değer yargıları, ölçüler, uygulama ve hareket biçimleri belirliyorsa... İşte o semboller özellikleri, mahiyetleri ve fonksiyonları itibarıyla putturlar. "Milliyetçilik" yada "vatan" bir sembol olarak yükseltildiği veya "halk" bayraklaştırıldığı, yahut "sınıf" sembolleştiği zaman... Sonra insanlardan Allah'ı bir yana bırakıp bu sembollere kulluk yapmaları istendiği zaman... Allah'ın şeriatı, O'nun belirlediği kanunlar, O'nun direktif ve öğretileri bir yana bırakılıp bu sembollerin ya da daha doğru ve yerinde bir ifade ile bu sembollerin arkasında yer alan tağutların istekleri yerine getirildiği zaman... Bu, Allah'ı bir yana bırakıp, putlara ibadet etmenin ta kendisidir. Çünkü putun taştan veya ağaçtan bir heykel şeklinde somutlaşması bir zorunluluk değildir. Put, bir ideoloji, bir sembol olabilir."
(Şehid Seyyid Kutub, Fi Zilal, 6/449-450)


"Biz putperestlik deyince, belirli şekillerin önünde durup, eski tarzda tanrılar adına dikilen gülünç ve basit putlardan ve o günkü insanların ibadet ve hareket şekillerinden ibaret bir manzarayı düşünürsek sadece kendimizi aldatmış oluruz.

Değişen tek şey putların ve putperestliğin şeklidir. Şiarlar giriftleşmiş ve yeni yeni unvanlar türemiştir. Şirkin tabiatı ve gereği ise bu değişen şekillerin ve ibadetlerin ötesinde dimdik ayaktadır. Yüzeysel değişiklikler, bizleri hakikati görmekten alıkoymamalıdır."
(Seyyid Kutub, Fi Zila'l, A'raf; 189-190)

"İnsanlar, beşeri nizamların hepsinde birbirlerine kulluk etmek mecburiyeti ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Demokratik toplumlarda da dikdatorya ile idare edilen toplumlarda da maalesef durum budur. Zavallı beşeriyet, iki sistem ile aynı manzara ile baş başa bırakılmıştır. Uluhiyetin özelliği insanlardan itaat ve kulluk isteme hakkıdır. Nizamlar, planlar çizme hakkıdır. Değerler ve ölçüler koyma hakkıdır.

Halbuki yeryüzündeki nizamların hepsinde muayyen bir grup insan ortaya çıkıyor ve uluhiyete ait olan bu hakları kendilerine tahsis ediyorlar. Sonra da diğer insanları kendilerinin uydurdukları kanunlara, kendi değerlerine, kendi ölçülerine ve kendi düşüncelerine uymaya mecbur ediyorlar. İşte bu rububiyet iddiasının ta kendisidir. İnsanların birbirlerini rab ittihaz etmesidir. Uluhiyet ve rububiyetin en hususi özelliğini kendi üzerlerine alıyorlar ve insanlarda her ne kadar onlar için rüku ve secdeye varmasalar da Allah'ı (cc) bırakıp kendi kendini ilahlaştıran, o zalimlere ibadet ve kulluk etme derecesine düşmüş oluyorlar."
(Şehid Seyyid Kutub, Fi zilali'l-Kur'an, c.2 s.305)
 
F Çevrimdışı

fevzul.mubin

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
'Halka acıma iddiasında olan kimi insanlar ise bu cehalete mazeret bulma peşindedirler. Sözde onlar 'Allah-ın dini' kelimesinin gerçek muhtevasını bilmedikleri için ilahi kanunu hakem kılmıyorlar. Şeriati 'Din' olarak bilmedikleri için direnmiyorlar. Sanki dinin gerçek muhtevasını bilmemeleri, kendilerinin 'Cahil Müşrikler' olmalarına mazeret teşkil edecekmiş türünden bir iddia...

'Sonra ben bu dinin gerçek anlamını esasından bilmeyen kimselerin bu dinden olabileceklerini düşünemiyorum. ASLINDA BİR GERÇEĞE İNANMAK, O GERÇEĞİ TANIMANIN BİR PARÇASIDIR . Buna göre eğer halk bir inancın hakikatıni bilmiyorsa nasıl olur da onu benimsemiş olabilir? Muhtevasını temelinden bilmedikleri halde nasıl olur da bu dinden sanılabilirler?'


Bir putpereste hiç bir sakınca görmeden 'müşrik' diyenler, tağutun hükmüne başvuran kimseye 'müşrik' diye hüküm vermekten sakınca duyuyorlarsa Kur'an okumuyorlar ve bu dinin özelliğini bilmiyorlar demektir, öyleyse bu kimseler Kur'an'ın tümünü okusun ve 'Onlara uydunuz mu, muhakkak ki müşriklersiniz'( Enam 6/121 ) ayetini enine boyuna düşünsünler....

Seyyid kutup' Davet Yolu' s: 22 ve 24
 
Üst Ana Sayfa Alt