C
Çevrimdışı
ŞİİLİĞE DAVET EDENLERLE SAVAŞMANIN GEREKLİĞİ
Dikkat çekilmesi gereken hususlardan biride şudur. Alimler, her ne kadar
sahabenin önde gelenlerini tekfir edenlerin dinden çıkıp çıkmayacakları
konusunda tartışmışlar ise de, (bu) bidalarını açığa çıkarıp ilan ettiklerinde,
imamın onlarla savaşmanın vacip olduğunda ittifak etmişlerdir.
Askalani’nin naklettiğine göre Kurtubi şöyle der: Hadislerde, sahabenin önde
gelenlerini tekfir edenlerin, dinden çıkacaklarını savunanların haklılığı, daha
açık bir şekilde görülmektedir. Dolayısıyla bu görüşü kabul ettiğimizde, hem
onlarla savaşılır, hem boyunları vurulur ve hem de mallarına el konulur. Ki bu,
bazı hadis ehlinin haricilerin onların hakkındaki görüşüdür. Onların dinden
çıktıklarını kabul etmeyenlerin görüşünü kabul ettiğimizde ise, devlete karşı
baş kaldırıp savaş açanlara karşı izlenilecek yol izlenir.
Bid’atlarını gizleyenlere gelince, onların bu durumuna haberdar olunduktan
sonra, kendilerinden tövbe etmeleri istendikten sonra öldürülürler mi yoksa
öldürülmezler de, bid ’atlarından vazgeçmeleri için yoğun bir çaba içine mi
girilir.? Konusu da tekfirlerinden tartışmaya paralel olarak ihtilaflıdır. Ama,
şunu belirtmek gerekir ki tekfir konusu, tehlikeli bir konu olup, bundan uzak
kalmayı her şeye tercih ederiz.[57]
İbni Teymiyye de şöyle der: Müslümanların icmasına göre Harici, şii ve
benzerleri İslam cemaatından ayrıldıkları zaman, onlarla savaşmak farzdır.[58]
Onların İslam cemaatından ayrılmalarından maksat, bid’atlarını açıkça ilan
edip İslam cemaatına karşı gurup oluşturmaktır. Yoksa bundan maksat imama
karşı ayaklanmaları değildir. Çünkü bu konuda bid’at ehli ile diğerleri arasında
ayırım yapılmadan savaş farz kabul edilmiştir. Teymiyye ’nin maksadının bu
olduğuna delil, feteva ’sının başka bir yerinde demesidir.
Açıkça Allah’ın isim ve ayetlerine karşı çıkmak; Allah ’ın isim ve sıfatlarını,
Allah’ın Kaza Kaderini, veya hulafa-i raşıdin döneminde tüm Müslümanların
icmaı ile kabul edilen şeyleri yalanlayıp kabul etmemek; ilk müslümanlardan
olan muhacir, ensar ve iyilikle onlara uyanlara dil uzatmak veya İslam
dininden çıkmayı gerektiren hususlarda kendilerine itaat etmelerini sağlamak
için Müslümanlarla savaşmak gibi kitap ve sünnete ters düşen bid ’atları ilan
edenlere karşı savaşmak ve selef-i salihine uymak farzdır. Yüce Allah şöyle
buyuruyor.
“Fitne kalmayıncaya ve dinde tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla
savaşın” (Bakara 2/193). o halde dinin bir kısmı Allah’ın, bir kısmı başkalarının
olduğu zaman, dinin tamamen Allah’a ait olması için savaşmak farz olur.
[57] Askalani, Fethul-Bari, 12/253
Dikkat çekilmesi gereken hususlardan biride şudur. Alimler, her ne kadar
sahabenin önde gelenlerini tekfir edenlerin dinden çıkıp çıkmayacakları
konusunda tartışmışlar ise de, (bu) bidalarını açığa çıkarıp ilan ettiklerinde,
imamın onlarla savaşmanın vacip olduğunda ittifak etmişlerdir.
Askalani’nin naklettiğine göre Kurtubi şöyle der: Hadislerde, sahabenin önde
gelenlerini tekfir edenlerin, dinden çıkacaklarını savunanların haklılığı, daha
açık bir şekilde görülmektedir. Dolayısıyla bu görüşü kabul ettiğimizde, hem
onlarla savaşılır, hem boyunları vurulur ve hem de mallarına el konulur. Ki bu,
bazı hadis ehlinin haricilerin onların hakkındaki görüşüdür. Onların dinden
çıktıklarını kabul etmeyenlerin görüşünü kabul ettiğimizde ise, devlete karşı
baş kaldırıp savaş açanlara karşı izlenilecek yol izlenir.
Bid’atlarını gizleyenlere gelince, onların bu durumuna haberdar olunduktan
sonra, kendilerinden tövbe etmeleri istendikten sonra öldürülürler mi yoksa
öldürülmezler de, bid ’atlarından vazgeçmeleri için yoğun bir çaba içine mi
girilir.? Konusu da tekfirlerinden tartışmaya paralel olarak ihtilaflıdır. Ama,
şunu belirtmek gerekir ki tekfir konusu, tehlikeli bir konu olup, bundan uzak
kalmayı her şeye tercih ederiz.[57]
İbni Teymiyye de şöyle der: Müslümanların icmasına göre Harici, şii ve
benzerleri İslam cemaatından ayrıldıkları zaman, onlarla savaşmak farzdır.[58]
Onların İslam cemaatından ayrılmalarından maksat, bid’atlarını açıkça ilan
edip İslam cemaatına karşı gurup oluşturmaktır. Yoksa bundan maksat imama
karşı ayaklanmaları değildir. Çünkü bu konuda bid’at ehli ile diğerleri arasında
ayırım yapılmadan savaş farz kabul edilmiştir. Teymiyye ’nin maksadının bu
olduğuna delil, feteva ’sının başka bir yerinde demesidir.
Açıkça Allah’ın isim ve ayetlerine karşı çıkmak; Allah ’ın isim ve sıfatlarını,
Allah’ın Kaza Kaderini, veya hulafa-i raşıdin döneminde tüm Müslümanların
icmaı ile kabul edilen şeyleri yalanlayıp kabul etmemek; ilk müslümanlardan
olan muhacir, ensar ve iyilikle onlara uyanlara dil uzatmak veya İslam
dininden çıkmayı gerektiren hususlarda kendilerine itaat etmelerini sağlamak
için Müslümanlarla savaşmak gibi kitap ve sünnete ters düşen bid ’atları ilan
edenlere karşı savaşmak ve selef-i salihine uymak farzdır. Yüce Allah şöyle
buyuruyor.
“Fitne kalmayıncaya ve dinde tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla
savaşın” (Bakara 2/193). o halde dinin bir kısmı Allah’ın, bir kısmı başkalarının
olduğu zaman, dinin tamamen Allah’a ait olması için savaşmak farz olur.
[57] Askalani, Fethul-Bari, 12/253