Aleyküm selam değerli abim, seni senden daha iyi anlayabilen bir tek Allah azze ve celle var. Ve sana yardım edebilecekte yine Allah azze ve celledir. Biz aciz ve fakir kulların elinden bir tek dua geliyor. Ve sen bizden onu istemişsin, Allah ecrini versin. Dün sabah namazında, sohbetlerinden istifade ettiğimiz değerli bir hocamızın, abimizin bizlere vermiş olduğu nasihatte dile getirdiği hadisi sizede ulaştırmak isterim:
'İbni İshâk’ın naklettiğine göre Mâlik el-Eşcaî (r.a) Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:
-Ya Resûlallah! Oğlum Avf düşman tarafından esir edildi, dedi. Resûlullah:
-“Oğluna haber gönder ve deki, Resûlullah sana çokça “lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” okumanı emrediyor”. Resûlullah’ın emri kendine ulaşan Avf, hemen bu çok önemli zikri tekrar tekrar okumaya başladı. Bir zaman sonra düşmanları tarafından elleri urganla bağlanmış olan Avf’ın bağları kendiliğinden çözülerek esaretten kurtuldu. Kendisini esir edenlerin develerinden birine binerek uzaklaşmaya başladı. Giderken adamların mer’ada salma yayılan hayvanlarını gördü. Onlara seslenince hepsi sesi takip ederek peşine takıldılar. Çok geçmeden annesi ve babası Avf’ın kapılarının önünde kendilerine seslendiğini duydular. Babası:
-Kâbenin rabbine yemin olsun! bu Avf’tır, dedi. Annesi:
-Vah vah! Vay oğlumun başına gelenler diye ağıtlar yakmaya başladı. Babası ve hizmetçisi koşarak Avf’ı karşıladılar. Avf ise ellerinin urganla bağlanmış olmasından ötürü acı içinde kıvranıyordu. Biraz sonra ağılın Avf’ın getirdiği develerle dolu olduğunu gördüler. Avf başından geçenleri ve getirdiği develerin hikâyesini babasına anlattı. Babası Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e giderek oğlunun ve getirdiği develerin durumunu arz etti. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem Avf’a:
-“Bindiğin ve önüne katıp getirdiğin develerin hakkında istediğini yapabilirsin” buyurdu."
Değerli abim, bizler imtihana tabii tutulanlarız. Evet, düşmanı silahlarla bekleyenleriz. Ama imtihanımızın düşmanlarımızdan daha yakın olabileceğini, ailemiz, eşlerimiz, nefsimiz yahut sıhhatimiz ile olabileceğini düşünmeyiz. Ve gün olur âlemlerin Rabbi sana bunlarla imtihan olunmayı hayırlı kılmıştır, hazırlıksız yakalanırız. Çünkü Allah seni böyle sevmiştir, belki Allah seni felçli bir beden ile sevmiştir, belki şizoafektik rahatsızlığı ile sevmiştir, ama sevmiştir abim(inşaallah). Son cümle, kelime olan 'sevmiştir' fiili olduktan sonra önünde ki sıkıntılar neyi değiştirir ki? Evet abim, önemli olan bu halinde Allah'ı bilmen, O'na sığınman, O'na tevekkül etmen, O'ndan yardım dilemen, O'nun uğrunda nefes alman değil midir? Buna şükret abim, şükret! Allah'a hamd olsun yılda 2-3 defa oluyor. Allah muhafaza ya hergün olsaydı? İşte buna şükret ve zikrettiğim hadiste geçen zikri dilinden düşürme inşaallah. Ve Allah'ın bu ayetini unutmayalım inşaallah:
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ ﴿١٥٦
Ki onların başlarına bir musibet geldiğinde; «Biz Allah için varız ve yine O'na döneceğiz» derler. (Bakara, 156)
Allah azze ve celle nasip ederse benden istediğiniz duayı yapacağım inşaallah. Rabbim size ve şifaya muhtaç tüm Müslümanlara tez Şafii ismi ile şifa versin. Sizi ve bizi ehl-i iman olan ve yaşamını o ehil üzere sonlandıran kullarından eylesin inşaallah.