Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Şüpheli ve İhtilaflı Amellerde Emire İtaat

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum,

Emire haram olan işlerde itaat caiz olmadığını biliyorum, peki benim görüşüme göre haram olan onun görüşüne göre helal olan işlerde itaat caiz midir? Mesela İstişhad eylemleri bana göre haram, Emire göre ise helal (benim görüşüm değil, sadece bir örnek), bu durumda ne olacak, Emire gizli bir şekilde nasihat etmem mi gerekir? Ayrıca şüpheli bulduğum amellerde ona itaat etmem gerekir mi?

Ve günümüzün mücahid grupların Emirleri, bu tür farklı görüşleri dikkate alıyor mu, yoksa bu gruplara katılan mücahidler ona her konuda itaat edilmeye zorlanırlar mı?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
"Ey iman edenler!.. Allah'a itaat edin. Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiblerine (Ulû'l-emr'e) de (itaat edin).. " (Nisa, 59) emri verilmiştir.

Daha önce geçen sahîh bir hadîste :
"İtaat ancak İyiliktedir, buyurulduğu üzre Allah'a isyan olan konularda yaratıklara itaat yoktur."


İmâm Ahmed der ki: Bize Abdurrahmân'ın... İmrân İbn Husayn'dan, onun da Hz. Peygamber'den naklettiğine göre; Rasulullah (s.a.v.) :
"Allah'a isyan olan konuda itaat yoktur" buyuruyor.





Peygamber (s.a.v.): "Size burnu kesik Habeşli bir köle bile hükümdar olsa dinleyin ve itaat edin!.. " buyurmuştur. (Buhârî, Ahkam, 4)

Ebu Reca İbni Abbas'tan şu hadisi rivayet eder: Allah'ın Rasulu (s.a.v) şöyle dedi:
"Kim emirinden hoşlanmadığı bir şey görürse sabretsin. Zira kim cemaattan bir karış kadar bile olsa ayrılırsa cahiliyye ölümü ile ölmüş olur.” (Buhari, 6531; Muslim, 3438)


Ummu Seleme'den, Rasulullah (s.a.v) şöyle dedi:

"Sizin başınıza öyle kimseler emir olacak ki, bazı davranışlarını güzel bulup memnun kalacaksınız. Bazı davranışlarını da çirkin bulacaksınız." Onların iyi davranışlarını bilen kimse (onların munkerinden) uzak olur. Her kim (munkerlerine) karşı çıkarsa kurtuluşa erer. Razı olup tabi olan ise. Orada bulunanların: Onlarla savaşmayalım mı? diye sormaları üzerine Allah'ın Rasulu: Namazı kıldıkları sürece hayır.” buyurdu.” (Muslim, 3445)


Muslim'in rivayet ettiği Avf b. Malik yoluyla gelen hadiste de, şöyle denilmektedir:
"...Ey Allah'ın Rasulu! Kılıçla bunlara karşı çarpışmayalım mı?" denilince, Peygamber (s.a.v): Aranızda namazı kıldıkları sürece hayır.” diye cevab verdi...” (Muslim, 3445)

Ubade b. es-Samit yoluyla gelen biata dair hadis-i şerifte de şu ifadeler yer almaktadır:
"... ve yönetim hususunda yöneticiler ile çekişmemek üzere (biat ettik) Ancak yöneticilerin açık küfür içerisinde bulunduklarına dair Allah'dan elimizde kesin bir apaçık bir küfür görmemiz mustesna.” (Muslim)



Yöneticiye itaatin vacib olduğu alanlardan tek bir şey istisna edilmiştir ki o da masiyetle emretme halidir. Yönetici (Halife) eğer masiyeti gerektiren bir emir verecek olursa bu hususta ona itaat söz konusu değildir. Çünkü bu, nass ile istisna edilmiştir.

Nafi'den, onun da İbn Ömer'den riayetine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Müslüman kişi masiyet ile emrolunmadığı sürece sevdiği hususlarda da hoşlanmadığı hususlarda da dinleyip itaat etmelidir. Kendisine masiyet ile emrolunduğu taktirde ise dinleyip itaat etmek söz konusu değildir.” (Muslim, 3423; Nesei, 4135)


Buradaki kasıt ise sana masiyet olan bir şeyi yapmanı emretmesidir. Yoksa bizzat kendisinin günah işlemesi değildir.

Kendisi senin önünde masiyet işleyecek ve sana bunu işlemeyi emretmeyecek olursa ona itaat icab eder.


Avf b. Malik El-Eşcai'den şöyle dediği rivayet edilmektedir:

“Rasulullah (s.a.v)'i şöyle buyururken dinledim:
"
Sizin imamlarınızın hayırlıları kendilerini sevdiğiniz ve kendileri tarafından sevildiğiniz, kendilerine dua ettiğiniz ve kendileri tarafından size dua edilenlerdir. Kötü yöneticileriniz ise kendilerine buğzettiğiniz ve kendileri tarafından buğzedildiğiniz, kendilerine lanet okuduğunuz ve kendileri tarafından size lânet edilenlerdir.
Bunun üzerine biz: “Ey Allah'ın Rasulu! Bu durumda onlara karşı koyalım mı?” dedik.
Allah'ın Rasulu: “Aranızda namazı kıldıkları sürece hayır” dedi ve ardından: Dikkat edin! Kimin başına bir vali görevlendirilir ve onun Allah'ın masiyet kabul ettiği işlerden birini işlediğini görürse, yaptığını hoş karşılamasın. Ancak ona itaattan da elini çekmesin.

(Muslim, 3448; Dârami, 2697)



İşte bu, "mâsiyetle emir"den kastın bizzat Halife tarafından onun işlenmesi olmadığı, aksine mâsiyetin işlenmesini emretmesi olduğunu göstermektedir. Şayet sen onun masiyet işlediğini görecek olursan, ona itaat etmemek sana helal olmaz. Sana, Allah'a isyan etmeni emredecek olursa o taktirde ona itaat etme. Çünkü yaratıcıya isyan hususunda hiçbir yaratılmışa itaat söz konusu değildir. İtaattan istisna kılınan tek hal Allah'a karşı isyan emridir.
Bu tek hal ise masiyetin emredilmesidir. Ancak, masiyet olarak kabul edilen emrin faizin alınması veya verilmesi gibi, masiyet olduğunda şubhe olmaması şarttır. Şayet kendisinin helal gördüğü senin de haram gördüğün bir şeyi sana emredecek olur ise ona itaat sana vacibdir. Bu, masiyet ile emretmek olarak değerlendirilmez. Aksine bu, helal olan bir işi yapma emridir.

Mesela, senin görüşüne göre resim çektirmek haram iken, O'nun görüşüne göre helal ise bundan dolayı da resmi işlemler için bir fotoğraf çektirmeyi emredecek olursa ona isyan helal olmaz. Çünkü onun görüşüne göre İbn Abbas'ın rivayet ettiği Hadis-i şerifte yasaklanan resim, el ile yapılan resimdir. Fotoğraf makinesi ile çekilen resimler ise hadisin kapsamına girmemektedir. Bu ise Halifenin bir delilidir, ya da delil olma ihtimalini ortaya koyan bir husustur. Bundan dolayı resmi işlemler için fotoğrafın çektirilmesine dair vereceği bir emir, mâsiyet sayılmaz. Bu nedenle böyle bir hususta ona itaat vacib, isyan ise haramdır.

İLGİLİ KONU :


Emire İtaatın Sınırı nedir?
https://www.islam-tr.org/konu/emire-itaatin-siniri-nedir.24084/
 
S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
"Ey iman edenler!.. Allah'a itaat edin. Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine (Ulû'l-emr'e) de (itaat edin).. " (Nisa, 59) emri verilmiştir.

Daha önce geçen sahîh bir hadîste :
"İtaat ancak İyiliktedir, buyurulduğu üzre Allah'a isyan olan konularda ya*ratıklara itaat yoktur."

İmâm Ahmed der ki: Bize Abdurrahmân'ın... İmrân İbn Husayn'dan, onun da Hz. Peygamber'den naklettiğine göre; Rasulullah (s.a.v.) :
"Allah'a isyan olan konuda itaat yoktur" buyuruyor.




Peygamber (s.a.v.): "Size burnu kesik Habeşli bir köle bile hükümdar olsa dinleyin ve itaat edin!.. " buyurmuştur. (Buhârî, Ahkam, 4)

Ebu Reca İbni Abbas'tan şu hadisi rivayet eder: Allah'ın Rasulu (s.a.v) şöyle dedi:
"Kim emirinden hoşlanmadığı bir şey görürse sabretsin. Zira kim cemaattan bir karış kadar bile olsa ayrılırsa cahiliyye ölümü ile ölmüş olur.” (Buhari, 6531; Muslim, 3438)

Ummu Seleme'den, Rasulullah (s.a.v) şöyle dedi:
"Sizin başınıza öyle kimseler emir olacak ki, bazı davranışlarını güzel bulup memnun kalacaksınız. Bazı davranışlarını da çirkin bulacaksınız." Onların iyi davranışlarını bilen kimse (onların munkerinden) uzak olur. Her kim (munkerlerine) karşı çıkarsa kurtuluşa erer. Razı olup tabi olan ise. Orada bulunanların: Onlarla savaşmayalım mı? diye sormaları üzerine Allah'ın Rasulu: “Namazı kıldıkları sürece hayır.” buyurdu.” (Muslim, 3445)


Muslim'in rivayet ettiği Avf b. Malik yoluyla gelen hadiste de, şöyle denilmektedir:
"...Ey Allah'ın Rasulu! Kılıçla bunlara karşı çarpışmayalım mı?" denilince, Peygamber (s.a.v):“Aranızda namazı kıldıkları sürece hayır.” diye cevap verdi...” (Muslim, 3445)

Ubade b. es-Samit yoluyla gelen biata dair hadis-i şerifte de şu ifadeler yer almaktadır:
"... ve yönetim hususunda yöneticiler ile çekişmemek üzere (biat ettik) Ancak yöneticilerin açık küfür içerisinde bulunduklarına dair Allah'tan elimizde kesin bir apaçık bir küfür görmemiz mustesna.” (Muslim)



Yöneticiye itaatin vacib olduğu alanlardan tek bir şey istisna edilmiştir ki o da masiyetle emretme halidir. Yönetici (Halife) eğer masiyeti gerektiren bir emir verecek olursa bu hususta ona itaat söz konusu değildir. Çünkü bu, nass ile istisna edilmiştir.

Nafi'den, onun da İbn Ömer'den riayetine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Müslüman kişi masiyet ile emrolunmadığı sürece sevdiği hususlarda da hoşlanmadığı hususlarda da dinleyip itaat etmelidir. Kendisine masiyet ile emrolunduğu taktirde ise dinleyip itaat etmek söz konusu değildir.” (Muslim, 3423; Nesei, 4135)


Buradaki kasıt ise sana masiyet olan bir şeyi yapmanı emretmesidir. Yoksa bizzat kendisinin günah işlemesi değildir.

Kendisi senin önünde masiyet işleyecek ve sana bunu işlemeyi emretmeyecek olursa ona itaat icab eder.

Avf b. Malik El-Eşcai'den şöyle dediği rivayet edilmektedir:
“Rasulullah (s.a.v)'i şöyle buyururken dinledim:
"Sizin imamlarınızın hayırlıları kendilerini sevdiğiniz ve kendileri tarafından sevildiğiniz, kendilerine dua ettiğiniz ve kendileri tarafından size dua edilenlerdir. Kötü yöneticileriniz ise kendilerine buğzettiğiniz ve kendileri tarafından buğzedildiğiniz, kendilerine lanet okuduğunuz ve kendileri tarafından size lanet edilenlerdir.”
Bunun üzerine biz: “Ey Allah'ın Rasulu! Bu durumda onlara karşı koyalım mı?” dedik.
Allah'ın Rasulu: “Aranızda namazı kıldıkları sürece hayır” dedi ve ardından: “Dikkat edin! Kimin başına bir vali görevlendirilir ve onun Allah'ın masiyet kabul ettiği işlerden birini işlediğini görürse, yaptığını hoş karşılamasın. Ancak ona itaattan da elini çekmesin.” (Muslim, 3448; Daremi, 2697)



İşte bu, "masiyetle emir"den kastın bizzat Halife tarafından onun işlenmesi olmadığı, aksine masiyetin işlenmesini emretmesi olduğunu göstermektedir. Şayet sen onun masiyet işlediğini görecek olursan, ona itaat etmemek sana helal olmaz. Sana, Allah'a isyan etmeni emredecek olursa o taktirde ona itaat etme. Çünkü yaratıcıya isyan hususunda hiçbir yaratılmışa itaat söz konusu değildir. İtaattan istisna kılınan tek hal Allah'a karşı isyan emridir.
Bu tek hal ise masiyetin emredilmesidir. Ancak, masiyet olarak kabul edilen emrin faizin alınması veya verilmesi gibi, masiyet olduğunda şüphe olmaması şarttır. Şayet kendisinin helal gördüğü senin de haram gördüğün bir şeyi sana emredecek olur ise ona itaat sana vacibtir. Bu, masiyet ile emretmek olarak değerlendirilmez. Aksine bu, helal olan bir işi yapma emridir.

Mesela, senin görüşüne göre resim çektirmek haram iken, O'nun görüşüne göre helal ise bundan dolayı da resmi işlemler için bir fotoğraf çektirmeyi emredecek olursa ona isyan helal olmaz. Çünkü onun görüşüne göre İbn Abbas'ın rivayet ettiği Hadis-i şerifte yasaklanan resim, el ile yapılan resimdir. Fotoğraf makinesi ile çekilen resimler ise hadisin kapsamına girmemektedir. Bu ise Halifenin bir delilidir, ya da delil olma ihtimalini ortaya koyan bir husustur. Bundan dolayı resmi işlemler için fotoğrafın çektirilmesine dair vereceği bir emir, masiyet sayılmaz. Bu nedenle böyle bir hususta ona itaat vacib, isyan ise haramdır.


İLGİLİ KONU :

Emire İtaatın Sınırı nedir?

https://www.islam-tr.org/konu/emire-itaatin-siniri-nedir.24084/

akhi bu ihtilafın sınırı nerededir. Bazı mücahid gruplar, kafirlerin çocukları kısas olarak öldürülebileceğini söylüyorlar. Bu fetvayı da Şeyh İbn Useymin'den alıyorlar. Ama bu fetvanın sakıncalı olduğuna inanıyorum.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Salafimedia;225392' Alıntı:
akhi bu ihtilafın sınırı nerededir. Bazı mücahid gruplar, kafirlerin çocukları kısas olarak öldürülebileceğini söylüyorlar. Bu fetvayı da Şeyh İbn Useymin'den alıyorlar. Ama bu fetvanın sakıncalı olduğuna inanıyorum.

Kafirlerin çocukları neye sebeb olarak kısas uygulanabilir miş?


Emir'in, Kur'an veya sahih sunnete dayanan bir delili bulunması durumunda verdiği bir emire itaat edilir. Haramlığı katii nas ile sabit olan bir emire itaat edilmez.


Nafi'den, onun da İbn Ömer'den riayetine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Müslüman kişi masiyet ile emrolunmadığı sürece sevdiği hususlarda da hoşlanmadığı hususlarda da dinleyip itaat etmelidir. Kendisine masiyet ile emrolunduğu taktirde ise dinleyip itaat etmek söz konusu değildir.” (Muslim, 3423; Nesei, 4135)



Bir defasında Rasul-u Ekram Efendimiz, hazırladığı bir mufrezenin başına ensardan Abdullah İbni Huzâfe (radıyallahu anh)'ı kumandan tayin etmiş, mucâhidlere de kumandanlarına itaat etmelerini emretmişti. Nasıl olduysa yolda giderken Abdullah İbni Huzâfe askerlerin bazı hareketlerine sinirlendi. Onlara:
- Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)bana itaat etmenizi emretmedi mi? diye sordu. Onlar da:
- Evet, emretti, dediler. Bunun üzerine kumandan:
- Haydi bana odun toplayıp getirin, dedi.
Mucahidler odunları toplayıp getirince, onları yakmalarını söyledi. Ateş yakılıp da alevler yükselince, mucâhidlere ateşe girmelerini emretti. Hepsi de sahâbî olan mucâhidlerin bir kısmı duraksadı, bir kısmı ise kumandanın emrini yerine getirmek üzere hazırlanmaya başladı. Kumandanlarının bu akıl dışı emrine uymayanlar, arkadaşlarını:
- Ne yapıyorsunuz siz? Biz cehennem ateşinden kaçarak Resûlullah'a sığınmış kimseleriz. Şimdi ateşe nasıl atılırız! diye uyardılar.
Onlar meseleyi tartışırken ateş söndü. Kumandanın da sinirleri yatıştı.
Medine'ye döndükleri zaman olayı Rasul-u Ekram Efendimiz'e anlattılar. O zaman Peygamber (aleyhisselâm) şöyle buyurdu:
"Eğer mucâhidler bu ateşe girselerdi, kıyamet gününe kadar bir daha oradan çıkamazlardı. Çünkü yöneticiye itaat, ancak mâkul ve meşru olan emirler için söz konusudur" (Buhârî, Ahkâm 4)


Fakat Emir'in verdiği bir emrin, lehine veya aleyhine delil olabilecek şubheli bir meselenin emri hakkında ise, Emre itaat edilmelidir. Fakat Emir'in, zaruri bir durum olmadıkça, takva olarak böyle (şubheli bir meseleyi) bir emri vermemesi gerekir.


Liderin tayin ettiği komutanlara, açık bir haram veya kufur emretmedikleri muddetçe itaat edilmesi gerekir.

Eğer komutanın yaptığı ictihadda, doğruya isabet etmediğinden şubhelenilecek olursa, bu şubheyi ortadan kaldıracak olan lidere ulaşıncaya kadar, o komutana itaate devam etmek gerekir. Eğer komutan görev esnasında bir hata yapacak olursa, komutanın seviyesini düşürmek gibi kötü bir niyet gütmeksizin, İslam'ın maslahatını düşünerek komutan imama şikayet edilebilir.

Misal;
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Zatu's-Selasil seriyyesi esnasında komutan tayin ettiği Amr b. el-As, cunub iken, aşırı soğuktan dolayı gusletmeyip teyemmumle namaz kıldırmıştı.
Müslümanlar, Amr'ın yaptığı ictihaddan şubhelenseler de ona itaatsizlik etmemiş ve Medine'ye varır varmaz durumu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bildirmişlerdir.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise Amr'a hareketinin sebebini sormuş, sebebini makul görünce de yaptığı işe ses çıkarmamıştır.

Fakat haksız yere, sırf kumandanı düşürmek, kötülemek için şikayette bulunulduğunda, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in tavrı çok sert olmuştur.

Avf b. Malik el-Eşcai (Radıyallahu Anhu) şöyle dedi:
"Zeyd b. Harise ile birlikte Mute Gazvesine çıktık. Yemen'den yardıma gelenlerden bir kimse bana arkadaş oldu. Beraberinde kılıcından başka bir şeyi yoktu. Müslümanlardan bir adam bir deve kesti. Yemen'den yardıma gelmiş olan adam, onun derisinden bir miktar istedi, o da ona verdi. Yardıma gelmiş olan adam ondan deri kalkan gibi bir şey yaptı.
Yola devam ettik. Nihayet Rum birlikleriyle karşılaştık. Onların içinde eğeri altın yıldızla yaldızlanmış, dor bir atın üzerinde bir adam vardı. Silahı da altın yaldız ile süslenmişti. Bizanslılardan olan bu adam, müslümânların peşine takıldı. Bunun üzerine yardıma gelmiş olan Yemenli, bir kayanın arkasında oturup ona pusa kurdu. Bizanslı onun yanından geçiyordu. Tam o sırada Yemenli, onun atının diz arkası kirişini kesti. Bunun üzerine at yere çöktü. O da hemen üzerine çıkıp Bizanslıyı öldürdü. Atı ile silahını aldı.
Allah-u Teâlâ Müslümanlara fetih ve zafer ihsan edince, Halid b. Velid, Yemenliye adam gönderip 'selbi' (öldürdüğü adamın eşya ve silahlarını) elinden aldı. Ben doğru Halid'in yanına geldim ve ona:
"Ey Halid! Sen Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in, selebin katile verilmesini hükmeylediğini bilmiyor musun?" dedim. Oda:

"Evet, biliyorum. Fakat ben bu adamı seleb toplama kaygısına çok düşkün bir kimse olarak gördüm! dedi. Ben dedim ki:
"Sen aldıklarını o adama mutlaka geri vereceksin veya bunu sana, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanından öğreteceğim."
Halid b. Velid, onları geri vermemekte diretti."
"Biz (Medine'ye geldiğimizde), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında toplandık ve ben Yemenli'nin hikayesini ve Halid'in yaptığını Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlattım.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ey Halid! Seni bunu yapmaya sevkeden şey nedir?" buyurdu.
Halid b. Velid de: "Ya Rasulallah! Onu çok seleb olma kaygısı ve isteğinde gördüm." dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ey Halid! Ondan aldığını, ona geri ver" diye emretti. (Ebu Davud)

Sonra Halid, Avf in yanına uğradı. Avf, Halid'in ridasını çektikten sonra Halid'e:
"Seni Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e şikayet edeceğimi söylediğim şeyi yerine getirdin mi?" dedi.

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun bu sözünü işitti ve öfkelendi. Bunun üzerine:
"Ya Halid! Ona verme, ya Halid! Ona verme. Sizler, benim kumandanlarımı terk mi ediyorsunuz?

Onlarla sizin meseleniz; develeri yahut koyunları gütmesi istenilip de bunları güden, sonra da onları sulamak için tam zamanını gözetleyen, vakti gelince de bu hayvanları bir havuz başına getiren kimseye benzer.
O sürüler havuzdan içmeye başladılar ve suyun durusunu içtiler de bulanığını geride bıraktılar. O suyun durusu sizindir, bulanığı da onlarındır."
(Muslim)


Müslümanların emiri dahil hiç kimse Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığı bir şeyi helal kılma yetkisine sâhib değildir. Kıyamete kadar da hiç kimse bu yetkiye sahib olmayacaktır.
Fakat Müslüman emir, Allah-u Teâlâ'nın helal kıldığı bazı şeyleri, İslam'ın maslahatı gereği yasaklayabilir. Bu konuda emirin yetkisi vardır ve böyle bir yasak koyduğunda ona itaat edilmesi gerekir. Tıpkı Bakara suresinde, Talut'un askerlerine su içmeyi yasaklaması gibi.
Liderin böyle emirlerine itaat etmemek haramdır.
 
Son düzenleme:
S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Akhi, cevabın için Allah razı olsun.

El Kaideye mensup bazı kardeşlerimizin böyle bir te'vili var, herkez değil tabii sanırım azınlığı böyle (hatam varsa söyle inşaAllah), onlara göre bizim çocuklarımız kafirler tarafından öldürülse, kısas olarak onların çocuklarını öldürme imkanımız var ama bu düşünce çok tehlikeli, bu düşünceye göre onlar bizim bebeklerimizi öldürse veya işkence etse, biz de onların bebeklerini öldürebiliriz veya işkence edebiliriz, çok tehlikeli olan ve zulüm içeren fiillere cevaz verilir. Bu düşünceye delil olarak kısas ayetini gösteriyorlar ve Hadisi Şerifteki ''onlar onlardandır'' sözünü te'vil ediyorlar. Onları öldürmenin yasak olmasının tek sebebi dünyevi bazı yararlar için olduğunu söylüyorlar (esir düşmeleri gibi). Bu düşünceyi savunanlar veya kendileri bu görüşü benimsemeseler bile bu düşünceyi savunanları kınamayanlar, sadece ictihad kabul edenler şunu der: ''Kadın ve çocukların öldürülmesinin yasaklığı genel hükümdür, onlar bizim çocuklarımızı ve kadınlarımızı öldürdüğünde, kısas olarak onları korkutmak amacıyla aynı şey yapılabilir ve genel hükmün dışına çıkılabilir, böylelikle kadın ve çocukların öldürülmesi yasak olduğuna dair icmaya da karşı gelinmez çünkü bu genel hükümdür, bunu bu kişi kabul etmiştir, onlar sadece bir kayıt getirmiştir, onlar bize böyle saldırmadığı müddetçe bu geçerlidir, çünkü Allah Kuranda: ''Haram ay, haram aya karşılıktır. Yasaklar, dokunulmazlıklar karşılıklıdır. Buna göre size saldırana, size saldırdığı kadar, siz de saldırın. Allah'tan korkun ve iyi bilin ki, Allah kendisinden korkanlarla beraberdir [2:194]'' diyor''.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Rasulun (s.a.v.) "Onlar onlardandır" sözü, müslümanların, gece baskın sırasında farkında olmadan ölen, kadın , çocuk gibi öldürülmesi yasak olanların kazaen öldürülmesi hakkındadır. Aksi taktirde hadis, önce onlar bizimkileri öldürdüğü için, kasıtlı olarak öldürülmüş kafir çocuk, kadın ve ihtiyarları değillerdir.

Kafirler, bizim kadınlarımıza, kızlarımıza, analarımıza tecavüz ederse ne yapacaklar?
 
S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Rasulun (s.a.v.) "Onlar onlardandır" sözü, müslümanların, gece baskın sırasında farkında olmadan ölen, kadın , çocuk gibi öldürülmesi yasak olanların kazaaen öldürülmesi hakkındadır. Aksi taktirde hadis, önce onlar bizimkileri öldürdüğü için, kasıtlı olarak öldürülmüş kafir çocuk, kadın ve ihtiyarları değillerdir.

Kafirler, bizim kadınlarımıza, kızlarımıza, analarımıza tecavüz ederse ne yapacaklar?

Aynı fetvada bunu İbn Useymin'e sorduklarında, o şunu demişti: ''Kadınlara tecavüz etmek (zina) kategori olarak haramdır (bizatihi haramdır), yani onun haklarına saygı duyduğumuz için değil, zina kategori olarak haram olduğu için böyle bir şey yapmıyoruz ancak ganimetler taksim edildiğinde ve kadınlar cariye olup paylaştırılınca ilişkiye girmek caizdir.'' ve daha sonra ''Adalet nedir? Adalet, onlar bizim kadınlarımızı öldürdüğünde bizim de aynısı yapmamızdır, onlar bizim kadınlarımızı öldürürse, biz onların kadınlarını öldürmeyiz demek adalet değildir''

Ama açıkçası bu kıyası pek anlamadım, kafirin çocuklarını öldürmekte bizatihi haram, sanırım burada hata yapmasının sebebi çocuk ve kadınların öldürme sebebini yanlış bilmesi, o dünyevi yararlar için öldürülmelerini mekruh/haram kabul ediyor. Bu fetvaya Şeyh Ebu Basir uzun bir reddiye yazmıştı.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Useymin, haklı olarak olmayacağını , zina olacağını söylüyor ama, savaşla alakası olmayan çocukları[ öldürmeye "bir masumu öldürmenin bütün alemi öldürmüş gibidir" hukmunu söyleyemez!
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt