
Nasihat babında daha öncede böyle bir konuyu ele almıştık. Maalesef ki yaşanılan süreçler ve şahid olduğumuz durumlar tekrar tekrar aynı hatalara düşüldüğünü gösteriyor.!
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum yazacağımız olumsuz durumlar sizi Cihad beldelerinden soğutmak amaçlı değil. Sadece siz bayan kardeşlerimizi orada nelerin beklediği konusunda uyarmak ve hazırlığınızı da ona göre yapmanız için ufak bir nasihattir.
Yazılarımızı eleştirecek olanların Cihad noktasında samimiyetsiz olduklarını düşündüğümü de şimdiden belirtmek istiyorum. Bir konuyu eleştirmeniz için o konuda ehil olmanız lazım. Gördüğüm o ki cihada gitmediği öyle bir ortamda bulunmadığı halde bu kişilerin eleştirileri uyandırmaya çalıştığımız kitleden uzaklaşma korkusudur!
Sosyal medyada iyiden iyiye artan hayalperest kızlarımızın sayısının fazlalığı ve onları kendi emelleri doğrultusunda bir nevi tuzaklarına çekmeye çalışan cihada kara bir leke gibi yapışanların bu fırsatı her hâlükârda değerlendirmesi. Hemen hemen herkes bu durumlara şahid oluyordur. Sosyal medyada tanıştığı kişinin gerçek manada bir cihad eri olduğunu sanıp evini barkını ailesini terk eden ve akabinde bir bayanın yaşamayı asla istemeyeceği durumlarla karşılaşan kızlarımızın feryatları.
“Mü’min, bir delikten iki defa ısırılmamalıdır.” Bu Hadisi iyi anlamak gerekiyor. Başkalarının yaşadığı acı tecrübelerden ders çıkarmak akil insanın özelliğidir. O öyle oldu diye bende öyle olacak değilim gibi söylemler, nefsinizin size oynadığı bir oyundan ibarettir.
“Ey îmân edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur.” Saff Suresi/2-3
Kur’an’a ve Sünnete uygun olmayan hayallerin sonu hüsrandır.!
Bir kız kardeşimiz mesaj atıp ”abla sizinle görüşmek istiyorum” dedi. Ve bir saat kadar konuştuk. İlmi ve askeri eğitim alma düşüncesiyle tüm şartlarını zorlayıp Suriye’ye gittiğinden ve orada yaşadığı hayal kırıklıklarından bahsetti. Eğitim almak bir yana evden dahi dışarı çıkacak uygun bir ortam bulamadığından ve kaldığı süreç içerisinde mahreminin olmayışı ile ciddi manada yaşadığı sıkıntıları bir bir anlattı. Mahremsiz olarak cihad beldelerinde kalmanın zorluklarından sıkça bahsetmiştik. Fakat görünen o ki herkes bunu kendisi tecrübe ederek öğrenmek istiyor. Bizler üzerimize düşen nasihati yapmakla mükellefiz. Uyulup uyulmaması ise bayan kardeşlerimizin bileceği iştir.
İlmi eğitim mevzusu: Bir başka konu ise, yine sıklıkla sorulan bir soru aynı zamanda: “Burada ilmi eğitim alınabileceği yönünde çıkan aslı olmayan haberler”. Bir medrese ya da Üniversite düzeyinde bir okulda İslami ilim alınabiliyor gibi söylemlerin de bir gerçekliliği yok. Şöyle düşünün, hal-i hazırda cihadın devam ettiği ve sıcak savaş bölgesi olan bir yerde ilk vurulma hedefleri arasında sizce böylesi bir eğitim yuvası da olmaz mı? Savaş bölgesinde her an her şey değişkenlik arz ediyorken, dengeler bozulup yerler terk ediliyorken böyle bir eğitimi nerede ve nasıl verecekler, hiç düşündünüz mü?
Askeri eğitim mevzusu: Size hangi Mücahid silahlı eğitim verecek nasıl ve ne şartlarda bu eğitimi alabilirsiniz hiç düşündünüz mü? Gerekçe her ne olursa olsun hiç bir mücahid, bayanlarla muhatap olacak bir fitne ortamına girmeyi kabul etmez. Bizim öyle mücahid kardeşlerimiz var ki bir bayanla yüz yüze konuşmak bir yana mesaj yoluyla dahi önemli bir konuyu konuşmaktan haya eder.!
Hâl böyleyken size o hayalini kurduğunuz ”Askeri eğitimi” sadece mahreminiz olan biri (eşiniz, babanız, kardeşiniz) verebilir ki o da ancak uygun bir ortamda bir kaç el atış yapıp, en azından elinizi silaha alıştırıp, olası bir tehlikede yalnız kaldığınızda aşinalığınız olan tetiğe basabilmeniz için. Onun haricinde ”kalk, yat, sürün, koş, tırman” gibi bir eğitim şu anlık hayalden ibarettir. Saff suresi 2’de “Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” diye soruyor Allah! Ve akabinde ise şöyle ikaz ediyor. “Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur.” Yolda uzun mesafe yürümekten acziyet gösteren ”nayif” kızlarımızın yaklaşık ağırlığı 4-5 kilo olan bir silahla kaç saat eğitim yapabileceklerini merak etmeden de kendimi alamıyorum!
İhtiyacın hasıl olmasından dolayı daha önce Suriye Günlükleri 4 ve 5’de kaleme aldığımız nasihatleri ve karşılaşacağınız sıkıntıları bu bölümde tekrardan yayınlıyoruz.
Bismillah!
Cihad beldesinde sıradan bir gün.
Birinci Bölüm;
1) Su Sorunu: Burada şebeke suyu olmadığı için, her evin kendisine ait su depoları var. Ve bu depoları satın aldığınız tankerler içerisindeki su ile doldurduğunuz müddetçe evde suyunuz olur.
2) Elektrik sıkıntısı. Bazen bir kaç ay hiç elektrik olmaz. Elbette çaresi bulundu, her mahallede büyük jeneratörler var ve bu jeneratörlerden elektrik satın alıyoruz. Satın aldığımız ampere göre para ödüyoruz. Ve günün sadece 7 saati jeneratör çalışıyor, yani 7/24 elektrik yok. Herkesin tercih ettiği 2 amperdir ki, aynı anda buzdolabını, fırını, çamaşır makinasını çalıştırmak mümkün değil elbette. Önceliğimize göre neyi kullanacaksak o anda sadece onun fişi takılır diğerleri ise kapatılır. Bu sebeple de nizami elektrik geldiğinde çocuksu bir sevinç olur tüm bayanlarda. Çünkü o anda elektrikle yapabileceği her işini yapar. Buzdolabı çalışırken fırına istediği bir kek ya da böreğini koyup pişirirken, çamaşırlarını da makinada yıkayabilir.
3) Gezmeyi çok seviyorsanız ki, birçok kadın gezmekten alışverişe gitmekten çok hoşlanır, bunu da burada yapamazsınız. En fazla şöyle olur ki, çok yakında oturan bir arkadaşınıza ziyarete gidebilir ya da uzakta olan bir arkadaşınızı ziyarete eşiniz götürür. Alışveriş ise bulunduğunuz yerde bir pazar kuruluyor ise yine eşinizin refakatiyle gidebilirsiniz. Onun haricinde “Ben bir çarşı pazar dolaşıp geleyim.” deme lüksünüz yok!
4) Uzun süreli olmasa da tek kalabilmelisiniz. Bu çok önemli çünkü ribata ya da ameliyeye giden eşinizin oralarda daha rahat olması ve aklının sizde kalmaması lazım. Bu konuda eşinize sıkıntı oluşturmanızdansa kendi memleketinizde kalmanız daha yerinde bir karar olacaktır. Bu da sorun mu diyenler olabilir, bir mücahidin eşiyle kalırım da diyebilirsiniz. Fakat uzun vadede bu ciddi sıkıntılar oluşturup kardeşlik hukukunuzu da zedeleyebilir.
5) Yoğun çatışma ve bombardıman seslerine de alışmalısınız. İlk başlarda biraz korkutucu oluyor evet, sonrasında cihadın tabiatında zaten bunlar var diyerek normalleştiriyorsunuz gözünüzde. Elbette bu duruma alışamayanlar korkanlar da oluyor ki bu çok da yanlış değil. Zira cihad kadına farz olmadığı için fıtratına da bazı şeyler aykırı olabiliyor, daha nayif olduğu için bu durumu kaldıramayabiliyor.
6) Her canınız sıkıldığında ya da ailenizi özlediğinizde “Ben bir Türkiye’ye gideyim ailemi ziyaret edeyim.” deme lüksünüz de yok! Bu durumu da kabullenmeyi bilmeniz lazım. Bazen öyle bir haber alıyorsunuz ki o anda memleketinizde olmak istiyorsunuz. Fakat sınırda yaşanılan sıkıntılar nedeni ile gidemiyorsunuz çoğu zaman…
Evet, listeyi daha da uzatabilirim fakat bu kadarının şimdilik yeterli olacağını düşünüyorum. Aslında Mücahidlerin karşılaştıkları zorluklar ve yaşadıkları acı tecrübelerin karşısında biz bayanların yaşadıklarına zor demek abes oluyor. Fakat maalesef bunları yazmam da gerekiyor. Çünkü bir heves ve heyecan ile buraya gelen ve burada mücahid olan eşine ciddi sıkıntılar yaşatanlara da şahid oluyoruz. Daha öncede dediğimiz gibi zor yola kolay insanlarla çıkılmaz. Zoru kabul etmek, imtihanlara göğüs germek, sabretmek gerek. Rabbim ayaklarımızı sabit kılsın…
Zeyneb İslam
Cihad Beldeleri ve Kadının Cihadı.
İkinci Bölüm;
Âişe radîyallâhu anhâ’dan rivâyet edildiğine göre, o, şöyle demiştir: “Ey Allâh’ın Rasûlü! Kadınlara cihâd var mı? Dedim. Şöyle buyurdular: Evet, içinde kıtâl olmayan cihâd; hac ve umre var.” (hadisin açıklamasına yazının sonunda yer verilmiştir) [1]
Bu bölümde sıkça karşılaştığımız sorulara yer vererek akıllarda oluşan soruları ve sorunları gidermeyi istiyorum. Gayret bizden takdir Allah’tan !
Son 3 sene içerisinde sanal ortamlarda cihad sevdalısı genç kızların nasıl kandırıldıklarına şahid olduk hatta işi o kadar ilerletenler oldu ki bekar genç kızları değil evli bayanları dahi tuzaklarına düşürmeyi maalesef ki başardılar!
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, cihadın ve mücahidin özünde olması geren ilk kural; mahremiyet ve emniyettir. Hiç bir samimi Mücahid sanal ortamda bayanlarla konuşarak, onlara ”ben mücahidim, cihad ediyorum, sen de gel” diyerek, hem emniyetini hem de mahremiyetini hiçe saymaz. Ayrıca böyle bir riyaya da bulaşmaz!
Her eline silah alan Mücahid olamadığı gibi her cihad toprağına gelen bayan da mücahide olamaz. Bir mücahidin asli görevi sanal ortamlarda vakit geçirip gayr-ı meşru planlar dâhilinde riya ile karışık muhabbetler etmek değil, var olan ameliye ya da ribat bölgelerinde safını almaktır.
Bazıları eleştirebilir de ”Neden teşvik edici yazmıyorsunuz?” diye. Fakat bu öyle bir yükümlülük ki ben böyle bir yükün altına girmekten Allah’a sığınırım.
Görüştüğü kişinin samimi bir mücahid olduğunu zannederek evden kaçan bir çok kızdan bir daha haber dahi alınamamış yada ”ne olur beni kurtarın” mesajları alınmışken, ”cihad topraklarına ne olursa olsun gidin” tarzında bir yazı asla kaleme almayacağım.
IŞİD fitnesinin başından itibaren bu olaylar sıklıkla yaşanmış ve hatta birçoğu basına da yansımış, dikkatli olunması gerektiği defalarca dile getirilmişti. Geldiğimiz son durumda ise maalesef ki bu nasihatlerin çok fazla kişi tarafından da dikkate alınmadığını görüyorum.
‘’Şayet ciddi bir görüşme yapıyorsanız:
Size talip olan bir mücahid için yine mücahidler arasında tanınan bilinen kişilerden kefillik isteyin. Zira bu sizin hayalini kurduğunuz, evliliğiniz ve mutluluğunuz için ciddi önem arz ediyor. Önce istişare sonra istihare kuralına da mutlaka riayet edin.’’
Kandırılmaya çalışılan bir genç kızdan aldığım bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum.
Kendisine silahlı eğitim yani muasker eğitimi verileceğini ve ameliyelere katılacağı vaad edilmiş. Bunu bana sorduğunda kesinlikle böyle bir şeyin mümkün olmadığını söylediğimde ”ama bayanlardan oluşan bir ordu varmış bende onlarla eğitim alıp operasyona katılabilirmişim” dedi. SubhanAllah! Cihad topraklarını bilen ve bir çok olaya da şahid olan bir kişi olarak tekrar ve tekrar diyorum ki, burada kadının yapabileceği tek bir şey var; o da eşinin günlük hayatındaki meşakkati gidermektir. Onun haricinde elimize silah alıp ribata yada ameliyeye gitmiyoruz.
Ben eşimin kanasını ve jöbesini bile yerden kaldırıp duvara asarken ”Allah’ım mücahidlerin yükünü hafiflet” diye dua ediyorum. Eminim birçok kişi de ne demek istediğimi anladı.
***
Kendisine böyle vaadler de bulunulan genç kızlarımızın şunları da düşünmesini istiyorum.
1:Bana kim eğitim verecek?
2:Ribat ya da ameliye bölgelerine kim beni götürüp getirecek?
3:Olası bir yaralanmada beni kim kucağına alıp hastaneye götürecek?
4:Bütün bunlar karşısında ben edebimi ve hicabımı nasıl muhafaza edeceğim?
5:Bir bayan olarak esir alınırsam başıma neler gelecek?
Evet şimdi madde madde bakalım duruma.
1:Muasker eğitimi verecek işin ehli bir bayan yok. Eğer olasaydı emin olun bende muasker eğitimi alırdım !
2:Mahreminiz olmayan birileri ile nasıl yolculuk edeceksiniz, hangi mazeretle bunu yapacaksınız? ”cihad ediyordum mazeretim de bu” derseniz ki, cihad size farz olmadığına göre böyle bir mazeret de olamaz.
3:Yaralanma ya da şehadet durumunda mahreminiz olmayan birine kendinizi nasıl taşıtmayı düşünebilirsiniz? ”Bir bayan yardım eder” diyorsanız eğer, bir kadının gücü ve ağırlık kaldırmadaki performansı ile bir erkeğin gücü karşılaştırılamaz bile.
4:Kaçmanız ya da bir yerlerden atlamanız, koşmanız gerektiğinde üzerinizdeki hicabınızın buna ne kadar müsaade edeceğini, hiç düşündünüz mü?
5:Evet bir bayanın esir alınması ile bir erkeğin esir alınması bir olamaz. Bir bayan olarak esir alındığınız takdirde kaç mücahidin hakkına gireceksiniz? Sizin serbest bırakılmanız karşısında mücahidler nelerden taviz vermek ya da vazgeçmek zorunda kalacak? Ola ki tüm bunlar oldu serbest kaldınız, esaret altındayken yaşadığınız kirlenmişliği, tecavüzü ve işkenceyi ne kadar hazmedeceksiniz?
Dışarıdan bakıldığında bol aksiyonlu, adrenalini yüksek gözüken cihad meydanlarının, içinde barındırdığı zorluklardan sadece bir kaçı bu.
Allah Rasulu (sav) kadının cihadı için “kabul olunmuş bir hac” buyuruyor. Evet cihada denk hiç bir amel yok fakat bu erkekler için geçerli, bayanları ise Allah rahmet edip böylesi zor bir amelden muaf tutmuş. Gücümüz nisbetinde işlere talip olup Allah’ın üzerimize farz kılmadığı cihad gibi bir ameli ise mücahidlere bırakmalıyız. Bizim yapacağımız, onların arkasından dua edip sabırla eve dönmelerini beklemek ve onun ecrine onun bulunduğu yerde sabırla bekleyerek ortak olmaktır.
Vesselâm.!
Twitter: @Ahde_Vefa__
Zeynep İslam
www.gencmuvahhide.com
Dipnotlar;
[1] ‘’Hadîsin aslı Sahîh-i Buhârî’de (1520, 2875) geçmektedir. Ancak umre ziyadesi onda bulunmamaktadır.
Hadîsin Vürut Sebebi:
Sahîh-i Buhârî’deki rivâyette (2875) Âişe radîyallâhu anhâ cihâda gitmek için izin istediğinde Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, hadîste geçtiği üzere cevâb vermiştir.
Hadîsten Çıkan Hükümler ve Fâideler:
- Bilen bir kimseye sormak, ilim elde etme yollarının en başındadır. Bir bilene sormak kendi başına okuyup öğrenmekten öncedir. Nitekim Allâh Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır:
Sormaktan başka bir ilim elde etme yolu bulunmadığında soru sormanın hükmü, sorulan şeyin hükmüne göre değişir. Yani sorulan şeyin hükmü farz ise ona dair olan şeylerin sorulması da farzdır. Müstehab ise müstehabtır.
- Hadîste hac ve umreye cihâd adı verilmiştir. Zîrâ hac ve umre de cihâd gibi kişinin sevdiklerinden ayrı düşmesini, rahat ve emniyeti bırakarak Allâh yolunda sefere çıkmayı gerektirmektedir.
- Kadınların cihâdı hac ve umredir
- Kadınların tesettür mükellefiyetlikleri, güçlerinin ve tahammüllerinin zayıflığı cihâdın onlara farz olmamasının hikmetlerinden bazılarıdır.
- Hadîste kadınların cihâdının hac ve umre olduğu söylenmiş fakat cihâda çıkmaları yasaklanmamıştır. Bu sebeble kadınların cihâda katılmaları haram değildir. Nitekim Ümmü Atiyye el-Ensârî radîyallâhu anhâ’dan rivâyet edildiğine göre, o, şöyle demiştir:
Ancak kadınlar sefer mesafesine mahremleri olmadan yolculuk edemeyeceklerinden dolayı yanlarında mutlaka mahremlerinin olması gereklidir.
- Kadınlar gazaya çıktıklarında eşyaları beklemek, yemek yapmak, bakım ve tedavi gibi işleri yapmak üzere geri hizmette görevlendirilirler. Onların bakım ve tedavilerine zarûret derecesinde ihtiyaç olmadığı sürece mahremleri olmayan erkeklere bu hizmeti vermeleri caiz değildir.’