Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.(maide süresi 8. ayet)
Bugün suriyedeki yeni dönem ile ilgili pek çok söylem ortaya çıkmıştır. Suriyedeki sahayı elinde bulundurduğu iddia edilen jolani(cevlani) Ahmed El Şaraa ele geçirilen topraklar sonrasında suriyede hükümet ve geçici hükümet ve izleyecekleri yol yöntemle ilgili sürekli ziyaretlere maruz kalmaktadır. Pek çok iç ve dış gazeteci v e haberciler ile siyasilerde devlet kurumları ve devlet yöneticileride kendisiyle irtibata geçip toplantılar düzenlemektedirler. Uluslar arası arenada Müslümanların feth ettiği topraklar sonrasında suriyede ahmed el şaraa direkt olarak suriyenin ana sorumlusu olarak lanse edilmektedir. Bu süreç öyle hızlı ilerlemekteki gün be gün bir çok toplantılar ve görüşmeler olmaktadır. Türkiyenin büyük elçiliklerinin hemen açılmasıda ve sahada diğer ülkelerin elçilikleri ile görüşmelerin hızlı şekilde konuşulmaya başlaması suriyede hızlı gelişen fetihlerin nasıl bir antlaşma ile gerçekleştiğini aslında ortaya koymaktadır.
Kimi kesimler onları antlaşma yapmalarını batıl görüp bunun küfür olduğunu söylüyor olsalarda onlar aşırıcı tekfircilerdir onların bu söylemlerinin şeraitte bir yolu yoktur. Ancak duyguları ve hamasetleri ile değerlendirme yapmaktadırlar. Bazı kimselerde oradaki durumu antlaşmasız gerçekleşen bir fetih zannetmekte ve tüm bu gelişmeleride antlaşmanın dışında değerlendirmektedir. Halbuki durumun böyle olmadığı gözlerini kapatmayan herkes için malumdur. Onlar bununla oradaki cihad sahası lehinde hayır işlediklerini zannetseler bile Müslümanları aldatıcı bilgiler paylaşmak yahut onlara asıl olanın hakikatin dışında bilgiler vermek ve onları bunlara inandırmaya çalışmanın hiçbir noktası hayır değildir. Her nekadar bugünlük hayır diye görünüyor olsa da. Bizler meseleye bir çocuğu kandırmaya çalışan hırsız gibi bakarız. Hırsız bir çocuğu kandırmak için ona elma uzatır çikolata uzatır ve o çocuk için bu bir kazanım ve maslahattır. Halbuki o hırsız bu bedeli daha büyük bir çıkar için ödemektedir. Hülasa bugün suriyedeki durumda Müslümanlar ve ahmed el şaraa her nekadar durumu lehinde ve kontrolünde görsede biz bunun mümteni olduğunu imkan dışı olduğunu söylemekteyiz. Sadece at gözlüğüyle bakılınca bu pencereden öyle görünse de sahadaki durumun at gözlüğü çerçevesinden çok daha geniş olduğunu söylemekteyiz. Onların bu fatih konumunda olup sahaya adaletle hükmetleri için dua etmemize gelince elbette Müslümanlar olarak ilerisi için büyük şerler görsekte şimdi si ve ilerisi için hayır olması ve hayra dönmesi içinde sürekli dua etmek vazifemizdir. Allahtan onları adaleti ayakta tutması için güçlendirmesini, kafirlere fırsat vermemesini dilerim.
Birde tüm bu bakış açıları dışında hakikat penceresinde bize göre olması gereken objektif ve hak çerçevesinde değerlendirmelere ihtiyacın gün geçtikçe daha çok belirgin hale gelmesidir. Bizlerin Suriye gündemi ile alakalı değerlendirmelerinde bizler şuanda hakim konumdaki kişilerin geçmişinden şimdiye kadarki durumlarında ve hali hazırda devam eden durumlarında batıl gördüğümüz yahut zulüm gördüğümüz hususlarda yazıyor olmamız Suriye sahasında Müslümanların edindikleri kazanımları da görmezden gelebileceğimiz anlamına gelmez. Şükürler olsun Allah Müslümanları Suriye de fetih ve hürrüyet ile , Suriye dışındakileri de onların sevinci mutluluğu ve kurtuluşları ile sevindirmiştir.
Bu sevinç Suriye sahasında ve dışında her nekadar tedirginlikler içersede en büyük zalim esed ve zulumeleri def edilmiştir . elhamdulillah.
Şimdi suriyede çok hızlı bir süreç yaşanıyor ve hiçbir gün olmasınki dış ülkelerden görüşmeler toplantılar sorular ve cevablar suriyenin geleceği , kurulacak hükümet yönetim şekli diğer görüş cemaat yahut din sahiplerine karşı takınılacak olan tavırlar hakkında bahisler geçiyor olmasın.
Dünya Müslümanları suriyede bir İslam devleti kurulmasını arzularken Suriye içerisindede bizler İslam dini için İslam şeriatı için savaştık. İslam mutlak gelecek ve islamla hükmedilecek. Demokrasiyle değil diyen mücahidler Müslümanlar var.
Bunun yanında bizleri neden bir arap yönetsin bizler Türkmenleriz bizlerin yönetmesi gerekir yahut bizler yöneticiler olmalıyız gibi sözlerle beslenip yönetimde hak taleb edenler var. Bununla beraber büyük bir çoğunluğu oluşturan kürtlerdende aynı minhalde sesler yükselmekte ve bizi neden bir arap yönetsin gibi sözler sahada gezinmektedir. Bunla beraber Nusayrilerin pek çok endişeleri olmakla beraber hrsityan ve diğer din sahipleride bu endişe içerisinde bekleyişlerini sürdürüyorlar. Dürziler ise bambaşka bir bahis onlar direk İsrail ile birlikte olmak istediklerini ilan ettiler bile. Dolayısıyla suriyenin güneyinde israilin uşağı olan bu kimseler kendi başına bir yazı konusu.
Evet tüm bunların dışında birde ceyşul hur ( özgür Suriye ordusu adı altında bulunan grublar ve onların hüküm sürdükleri bölgelerde yaşıyan insanlarda varlar ki onlarda demokratik bir hükümet talebinde yahut demokrasiyi getirelim herkes söz sahibi olsun. Parti kuralım dünya düzenine uygun hareket edelim demektedirler. Abd Türkiye Rusya nın razı olacağı sistemin demokrasi olduğunu o yüzden demokratik bir seçim ile yönetici seçip demokrasi ile yönetilmesi gerektiğini söylemektedirler.
Burada bu kesimlerden bahsetme sebebimiz Suriye vakıasını birazda olsa aşina olunması gerektiğindendir. Çünkü suriyede htş yi yahut diğer mücahidleri değerlendirenler. Bütün vakıaya hakim olmadan değerlendirme yaptıklarında çok eksik yahut zan’larla dolu fikirlere sahip olmaktalar ve oradaki Müslümanlara zulum etmektedirler.
Müslümanların tarafından meseleyi değerlendirmek için bu yazıyı kaleme almayı gerekli gördük.
Çünkü suriyede yönetim kendisine verilmek istenen htş grubu lideri cevlani bu süreçte pek çok Müslümanlarla görüştüğü gibi kafir din düşmanı haberciler ve devlet başkanları yahut bakanlar ile görüşmelerde yapmaktadır. Tüm dünya orada ahmed el Şara(cevlani)ye bir sürü sorular yönetmekte ve kendi ülkelerinde onlar aleyhine propoganda yapabilmek için malzeme toplamaya çalışmaktadırlar. Biliyoruz ki İslam düşmanları Afganistan hakkında yalan yanlış tonlarca haber yapmış ve talibanı zalim hükümdar gibi göstermeye çalışmışlardır. Bunun sebebi demokrasi ile yönetilmeyip Afganistanda İslam şeriatı ile yönetiliyor olmasıdır. İslam düşmanları şeraitten öyle korkmaktadırlar ki o yüzden dört bir yandan İslam gördükleri yere şeytanlarını salıp oralarda her türlü fitne ve fesadı çıkartmak için tüm yoları kullanmaktadırlar. Şimdi dünya üzerinde somalide İslam devleti ilan edildiğinde abd hemen somaliye saldırı başlatmıştı. Çünkü kafirlerin İslam ile yönetilen ve adaletin örneği olacak bir tane bile ülkeye tahammülü yoktur aslen. Sonrasında Allah abd yi afganistanda helak etti ve talibanın abd yi kahredici bir üstünlükle ülkesinden kovması ile afganistanda İslam emirliği ilan edildi ve kuran ve sünnetle yönetileceği bildirildi. Bunun üzerine orada da aynı süreçler olmuş Afganistan liderleri her roportaj yahut sözlerinde islamı getireceklerini İslam ile yöneteceklerini bildirmişlerdir. İslam dini ile yönetmenin farz olduğunu Allahın bu yol dışınd a müslümanlara başka yol bırakmadığını İslam şeriatının dışında başka sistemlerle yönetirlerse Müslüman kalamıyacaklarını her sözlerinde ve beyanlarında belirtmişlerdir. İşte bu büyük zafer ve fethin sahiblerinin yoludur usulüdür. Masa üzerinde değil sahada kazanım elde eden kahramanlar diledikleri sistemin şeriat olduğunu belirtip ve onunlada hükmedip Afgan topraklarına adaleti getirmişlerdir.
Suriyeye geldiğmizde ise Afganistan durumundan çok farklı olduğunu görmekteyiz. Suriyede fetihleri elde edenlerin bugüne kadar şeriat için savaşıyoruz İslam ile hükmedeceğiz sözlerindeki sebatı göremüyoruz. Bu sözlerinden dönüp başka sözler sarfetmeye başlayanlar ilk fetih günlerinden itibaren tüm şer’i leri hocaları davetçileri tüm sahaya yönlendirmiş ve İslam istiyoruz şeriat istiyoruz gibi sözleri bir kenara bırakın diye davetlerde bulunmuşlardır.bize göre siyaseten söylenen ve daveti yapılan bu şeyler Suriye sahasının maslahatı için yapılan davetlerdir. Buraya geleceğiz…..
Evet afganistanda Suriye vakıası çok farklıdır. Çünkü Afganistan kafirleri kahredici bir şekilde zillet içerisinde ülkesinden kovmuş ve azizler olarak orada İslam dinini hakim kılmışlardır ve bunun neticesinde pek çok yaptırım ile karşılaşmış dış ülkelerin onları devlet olarak tanıması engellenmeye çalışılmıştır. Bazı devletler afganistanı devlet kabule derken. Taliban yönetiminide geçerli hükümet olarak kabul etse de bazı ülkeler orayı hala karıştırma derdindedir. Buda abd gibi ülkelerin kuyruk acısındandır. Ancak Suriye sahasına geldiğimizde durumun çok farklı olduğunu görmekteyiz. Suriyede bugüne kadar şeriat istiyoruz Allahın dinini hakim kılmak için savaşıyoruz gibi söylemleri olan cevlani artık halkların yönetimi konusunda istişareli yahut onların hepsinin razı olacağı şekilde yönetimlerden bahsetmeye başlamıştır. Dış ülkelerinde yönlendirmeleri ile bazı sözleri gevşetip yumuşatmış bazı cümleleri o ülkelerin razı olacakları şekilde kurmaya başlamıştır. Bunun böyle olması ; suriyenin fethinin dış güçlerin oradaki esede olan desteğini anlaşmalı şekilde geri çekmiş olmalarından ve htş ile anlaşmış olmalarından ötürüdür. Antlaşma yaptığı ülkeler htş nin bu şekilde aslında demokratik çözümlere uzak olmadığını kanıtlamış ve kendisi ile görüşülebilir ve kendisiyle hukuklar geliştirilebilir olan hükümet olarak onları görmüş olmaktadırlar.ve bunun böyle olmasıyla cevlani maksadına ulaşmış olmaktadır. Kafirlerin oyunlarını bertaraf etmek için kullandığı bu yöntem işe yaramıştır şu an için
Htş bu söylemlerindeki yumuşaklıklar için Buna gerekçe olarak ta Suriye toprakların Afgan topraklarından farklı olduğunu burada pek çok din ve görüş ayrılıklarının olduğunu iddia etmiştir. Suriyedeki durumun Afgan örneğinden farklı oluşu burada pek çok din mensubunun bulunmasıyla beraber bütün bu farklılıklara rağmen Suriye halkının birlikte yaşayabildiklerini öne sürmüştür. Sanki oradaki bu yumuşatma operasyonu suriyede halkların farklılığından kaynaklanmaktadır. Halbuki duru öyle olmadığı gibi cevlaninin afgaistan ile suriyenin farkı anlamında ortaya koyduğu şeyde doğru değildir. Afganistandada bahsedilen şekilde demokratlar koministler hristyanlar bulunmnaktadır. Ona rağmen ülkedeki şeriat islamdır. İslam adaleti ile bu kimselerede yöneticilik yapmaktadır. Ve elhamdulillah huzur içerisinde refah içerisinde yaşanmaktadır. Ancak bazı dış güçlerin destekleriyle ayaklanmaya hazırlanan kominist yahut başka düşmanların varlığıda sözkonusudur.buda ayenn suriyedeki Dürzilerin durumu gibidir onlar ki İsrail bizi yönetsin diyerek israile kapılarını açmış ülkeyi bölmek istemişlerdir. O halde bu anlamlarıyla aslında durum cevlaninin söylediğinin aksine Afgan içinde Suriye içinde aynıdır. Değişen tek şey cevlaninin yumuşatılmış sözleri ce sorulara geniş anlamlı cevablarıdır. Talibanda ise bu tip şeyler nadir görülmüştür. Onlar yönetim meselesine gelince hiçbir zaman taviz vermemiş her halukalde İslam ile yöneteceklerini her durumda haykırmıuşlar ve sözlerinide tutmuşlardır. Umulurki cevlanide geçmişteki sözlerini tutar. Ve kaygan zeminde ayağı kayanlardan olmaz.
zaten islamın İslam dinin şeriatın farklı dinlere mensub olsalarda adalet ile onlara nasıl hükmedileceğini bildirdiğini ve onların hak ve hukuklarının da ancak İslam ile korunabileceği gerçeğini konuşmaya lüzum yoktur sanırım. Hz ömer dönemi hz ömer bin abdulaziz dönemi hatta Osmanlı dönemi bunun en büyük örnekleridir. Hala Osmanlıda yaşamayı şeref kabul edenlerin sözleri ve Osmanlıya yazılmış olan “bizler İslam devleti içinde yaşamak istiyoruz” diyen hristyanların mektupları arşivlerde mevcuttur. Çünkü insanların hangi dinden olursa olsun can mal namus ve din güvencesi ancak İslam şeriatı ile muhafaza edilir. Evet bu hususta çok söz söylemeye gerek yoktur. Suriye sahasındaki söylemlerin yumuşaklığna dönesek bu tarz söylemler sahada ve saha dışındaki Müslümanlar için çok şey ifade etmektedir. Bu gibi söylemler Müslümanları tedirgin etmektedir.
Mesela cevlaninin söylemlerinin demokrasiyi getirmek için ön adımlar olarak tanımlayanlar islamı istediğini söyleyen adam bugün demokrasi istiyor demektedirler.
Yahut kimisi bugüne kadar İslam için akan kanlarımız islamın dışında bir nizam gelmesi içinmiydi demektedir.
Kimileride insanlar artık can güvenliği içerisinde yaşasınlar savaş bitsin kim gelirse gelsin ne gelirse gelsin gibi sözler serdetmektedirler. Yıllardır hep öldük öldürüldük katledildik ezildik. Artık bu zulum kalksın. Ne ile kalkarsa kalksın demektedirler. Ceyşul hur (özgür Suriye ordusunun hakim olduğu bolgedeki insanlar örnegi )
Evet bu gibi kapalı sözler ve yumuşatılmış kelime ve cümlerelerden dolayı herkesin kafası çok karışık durumdadır. Müslümanlar geleceğe dair çok sisli bulutların içerisinde bırakılmışlardır. Bu sisleri bir nebze kaldırmak için elimizden gelen gayreti sarfedeceğiz inşeallah.
İlk olarak htş ve cevlaniyi bugünkü söylemleri için tekfir edenlere değineceğiz. Cevlani bugüne kadar şeraite muhalif küfür yahut şirk olan bir söz söylemiş değildir.bunu iddia edenlerin hiç birinin sahih bir delili bulunmamaktadır.
Öncelikle cevlanini bazı sözleri ve roportajlarından bazı kesitler verelim.
Ahmed Şara BBC'ye konuştu:
"Suriye komşuları ya da Batı için bir tehdit değildir; yaptırımların kaldırılması ve HTŞ'nin -terör örgütü olarak- nitelendirilmesinin yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyoruz."
Şara, “Bu yaptırımların önceki rejimi hedef aldığını ve mağdur ile zalime aynı şekilde davranılmaması gerektiğini belirtti.”
Ahmed Şara, “Suriyeli grupların sivilleri ya da sivil bölgeleri hedef almadığını, aksine kendilerini Esed rejiminin işlediği suçların kurbanı olarak gördüklerini vurguladı.”
Suriye için Afganistan modelinin örnek gösterilmesiyle ilgili konuşan Şara, "Afganistan modeline dönüşme" fikrinin doğru olmadığını iki ülke arasında gelenekler ve düşünce yapısı açısından önemli farklılıklar olduğuna dikkat çekti.”
Şara, “kadınların eğitimine verdiği desteği vurgulayarak İdlib'deki üniversitelerde kız öğrenci oranının yüzde 60'ı aştığını belirtti.”
“Alkol tüketimi gibi konular sorulduğunda Şara bunların anayasayı hazırlayacak olan Suriyeli hukuk uzmanlarından oluşan bir komite tarafından çözülecek yasal konular olduğunu ve herhangi bir yönetici ya da başkanın da yasalara uyacağını açıkladı.”
“Türkiye’nin desteklediği SMO unsurlarının liderleri Ahmed Şara ile bir araya geldi.”
Ahmed Şara Şam’da BM Suriye özel temsilcisi Geir Pedersen ile görüştü.
“Yeni Suriye yönetiminin lideri Ahmed Şara:
- Memur maaşların yüzde 400 oranında artırılması için çalışmalar yürütüyoruz.
- Orduda bazı uzmanlıklar dışında zorunlu askerlik olmayacak.
- Tüm silahlı gruplar dağıtılacak ve devletin dışında kimsede silah olmayacak.
- Birinci öncelik ülkenin yeniden imarı ve çadırlarda yaşayanların dönüşü.”
İslami lafızlar kullanılmadan kurulan bu cümlelerden dolayı bazıları htş islamı bıraktı ,demokrasiyi seçti, islamla değil demokrasi ile yöneteceğinin sinyallerini verdi , gibi sözlerle htş ve cevlaniyi tekfir etmekte olan cenah ortaya çıkmıştır.
Aslında cevlaniyi tekfir eden kişiler çok sığ kalıplarda olan kimselerdir. Karşı tarafta muhaliflerinde açıklar arayan ve bir hata yapsında onu yerlebir edelim diye bekleyen kişilerdir. Maalesef bu insaftan uzak kesimler Müslümanlar güzel olanı yapsın diye değil kötü olanı seçsin kötü olanla amel etsinde biz onlara günlerini gösterelim nasılda dinsiz olduklarını ortaya koyalım diye çabalamaktadırlar. Allah c.c. birbirinin açıklarını arıyanları tehdid etmiştir. Esasen yukarıda paylaştığımız sözlerin hiç birisinde küfür yahut şirk olan bir söz yoktur. Bunu onarla isnad etmek hakikatende zulüm olur. Aksine yukarıda bahsedilen konularda katılmadığımız yerler olmakla birlikte söylenmesinde bir beis olmayan sözler bulunmaktadır. Ve bizlker gerçekten şunu çok iyi bilmekteyiz. Elhamdulillah cevlani islamı bilen sınırları bilen biridir. Her nekadar işliyor oldukları zulümlerinden bahsetsekte kendilerini dinden çıkartacak küfür yahut şirklerine şahitliğimiz yoktur. Bu yüzden onlar dinde kardeşlerimizdir. Dinde kardeşlerimiz olanlarında açıklarını armaka değil kapatmak gerekir. Bugün bidat ehli tekfirci grublar htş yi tekfir edip onları demokrat gibi göstermektedirler. Cevlaninin bir sözünü alıp o sözün hiç anlaşılmayacak lazımı ile onu tekfir etmektedirler. Halbuki cevlani o söylenenlerdende lazımlarındanda beridirler. Bir kvme olan kininiz sizi adaletsizliğe sürüklemesin ayeti nekadarda bu tekfircilere uygundur. Evet bizler htş nin yahut cevlaninin yaptığı zulumleri söyleyip onun zalim olduğu bazı yerlerden bahsetsek de bunarlı İslam dairesi içerisinde değerlendirmekteyiz. Ve yine çok iyi biliyoruzki onları tekfir edenlerin ellerinde hiçbir burhan yoktur. Yüreklerinde taşıdıkları kin ve nefretin dışında. Tekfir hükmü apaçık deliller vukuu bulup herkes tarafından küfür ve şirk olduğu apaçık bilinen meseleler için geçerlidir ayrıca tekfirin önündeki engellere ve şlartlara bakmaksızında kişi ve kurumlar için hükmetmek caiz değildir. Bu tekfircilere zanları ve vehimleri ile tekfir etmelerinden dolayı bidatçi sapıklar demekteyiz. Onalr ellerinde delil olmadan sadece duygusal birkaç önerme ile Müslümanları tekfir etmektedirler. Bu batıldan Allaha sığınırız.
Ve aksine deriz ki yukarıdaki sözlerin çoğu hikmetle seçilmiş sözlerdir. Kendisini dinden çıkartmıyacak ama kafirlerinden oyunlarına gelmeyecek şekilde hazırlanmış lafızlardır. Ve bu lafızlar ile başarılı bir siyaset yürütmüşlerdir. Kafirlere malzeme olacak tüm aletleri ellerinden almış islamlarınada zarar vermiyecek şekilde konuşmuşlardır ve bugüne kadar hala böyle devam etmektedir.
Detaya biraz inecek olursak şöyle inceleyebiliriz.
"Afganistan modeline dönüşme" fikrinin doğru olmadığını iki ülke arasında gelenekler ve düşünce yapısı açısından önemli farklılıklar olduğuna dikkat çekti.”
Bu sözünde cevlani hiçbir küfür ifade bulunmamaktadır. Burada Suriye toplumunun Afgan toplumundan farkları beyan edilmektedir. Tekfircilerin söylediği gibi afganistandaki İslam devletinden yahut İslami yönetimden farkı değil. adet örf ve yapı olarak farklılıktan bahsedilmektedir. Buradaki farklılığı din olarak anlayıp sonra işte İslam dininden farklı dedi diyerek cevlaniyi tekfir etmek tamamen adaletsizliktir. Kaldı ki tekfirin en önemli kaidelerinden olan bir kaideyide ihlal etmektir. Sözlerin lazımı ile tekfir etmek caiz değildir. Cevlani sözlerinin lazımlarından biri o anlam dahi olsa ona kasdı sorulmaksızın yine tekfir edilmesi haramdır.
“Alkol tüketimi gibi konular sorulduğunda Şara bunların anayasayı hazırlayacak olan Suriyeli hukuk uzmanlarından oluşan bir komite tarafından çözülecek yasal konular olduğunu ve herhangi bir yönetici ya da başkanın da yasalara uyacağını açıkladı.”
Sosyal medyada pek çok kişi içki satılan bir dükkanın durumuyla alakalı olarak videoyu yayınlayıp işte cevlani içkiye ve içki satılan yerlere izin verdi gibi söylemlerle cevlaniyi tekfir etmektedir. İçki haramdır sen bu harama izin verdin. Diyerek. Halbuki durum onların belirttiği gibi değildir.
Birincisi cevlani burada onlara izin verdiğine dair hiç bir şey söylememektedir. Bir hukukçulardan oluşan heyetin bu meselelerle ilgili kanunları oluşturacağını ve onlara herkesin uymasının zorunluluğunu belirtti. Burada o hukukçuların İslam hukukçuları yahut İslam hukuku ile koyulan kurallar koyulacağpını bizler bilmekteyiz. Bugüne kadarki süreçte bunun aksini kendilerinden görmediğimiz için bundan sonrası içinde böyle olacağını zannı galip ile hükmeder biliriz. Yani cevlani burada onların istediği evet cevabını vermemekle aslında aslını korudğunu İslam şeriatını istediğinide ortaya koymuş olabilir. Ama buradaki sözlerinin lazımı olarak işte islamda bu haramdır elbette yasaklayacağız diye bir söz söylemedi demekki demokrasi getirecek sözleri tamamen batıldır. Ve lazım bile değildir. Sözlerinden bu anlaılmamaktadır. Aksine bizlerin gördüğü bu meselede kafirlere bir malzeme evermemek için siyasi bir manevra yaptığı ve umum lafızlar kullanarak kafirlere düşmanlara istedikleri malzemeyi vermediği hikmetli bir konuşmadır. Bununla beraber hukukçuların kanunları düzenliyecek olması ise zaten imandır. Hukukçulara işi havale ederek işi ehline vermiş dolayısıyla şeraitin talebini yerine getirmiştir. İşi ehline verip hukukçulara bunu devretmiştir ve akıllıca davranmıştır. Sadece o hukukçular için İslam hukukçuları dememiştir. Bu sözleri dolayısıyla onu tekfir edenler gerçekten körlerdir.
Kendisini tekfir edenlerin zıddına birde cevlaniyi terörist göstermek isteyenlerde aynı sözleri kullanarak bakın işte bunalr şeriatı istiyor şeriatı getirecekler endişesiyle haberler yapmaktadırlar. Buda sizlerin kullandığı delillerin nasılda onlar içinde delil olabildiğini net şekilde göstermektedir. Buda aleyhinizedir demekki sözlerin lazımlarından biride o İslam düşmanı habercilerin bu anlamları konuşmalarından bellidir.
Cevlaninin konuşmalarından biri için yapılan açıklamada İslam düşmanları cevlaninin şöyle dediğini iddia ediyorlar.
“Suriye’de bundan böyle ahlak polisi şeriata uygun davranmayanlara müsaade etmeyecektir. Biz Suriye halkını şeriata uymaya çağırıyoruz. Davetimize direnenler olursa, şiddetin gücüyle karşı karşıya kalacaklardır. Başörtüsüz kadınlar, gereğini yapmaya davettir beyanatım.”
Aslında bu iftira ve yalandır. Aksine o video ve röportajda belirtilenler tam olarak şöyledir.
“Genel ahlak kurallarını ihlal eden kişilerin hesaba çekilmesi konusunda Vakıflar Bakanlığı ile yetki kimde olacak anlaşmazlığına düştük. Bu yüzden yetkilerde anlaşmazlık yaşadık ve pek çok sorunla karşılaştık. Bizler ahlak polisinin, İçişleri Bakanlığı’nın bir parçası olmasını uygun görüyoruz. İçişleri Bakanlığı’nda din adamlarının ve mollaların yöneteceği ahlak polisi olacak. Birkaç dindar erkek ve vaiz, İçişleri Bakanlığı’ndaki bu ahlak polisini denetleyecek. İnsanlara, kaba kuvvet kullanmadan şeriata uymaları söylenecek. Vaaz verirken zorlamaya başvururlar, kaba kuvvete göre hareket ederlerse bu insanların şeriatı yaymadaki beceriksizliğini gösterir. İslam hak dindir, halihazırda da güçlüdür. Sadece İslam'a yönelik kaba olan bir kuvvetle karşı duranlara biz güç kullanırız. Kendimizi zorla davamızdan uzaklaştırmaya çalışanlara da karşı misilleme yaparız ve bu görev bunun için var.”
Görüldüğü gibi buradaki kurulan cümlelerde bazılarının dediği gibi islamın getirilmesine atıflar olmasına rağmen demokrasiyi getireceklerine dair hiçbir emare bulunmamaktadır. Aksine bu mesele maslahat ve mefsedet fıkhı açısından bir değerlendirme olarak değerlendirilebilir. Elbette bazı kısımlarına katılmamakla birlikte bu sözlerin küfür olmadığını açıkça belirtiriz…
Bunun gibi pek çok meselede sözleri çarpıtıp sözlerin tahrif edilmesiyle birlikte tekfircdilerin cevlaniyi tekfir etmesinde hiçbir yol yoktur. Bu sadece nefse hevaya uymaktan başka bir şey değildir. Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğie sürüklemesin diyoruz ve Allahın ayetini ikrar ediyoruz.
Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.(maide süresi 8. ayet)
Bugün suriyedeki yeni dönem ile ilgili pek çok söylem ortaya çıkmıştır. Suriyedeki sahayı elinde bulundurduğu iddia edilen jolani(cevlani) Ahmed El Şaraa ele geçirilen topraklar sonrasında suriyede hükümet ve geçici hükümet ve izleyecekleri yol yöntemle ilgili sürekli ziyaretlere maruz kalmaktadır. Pek çok iç ve dış gazeteci v e haberciler ile siyasilerde devlet kurumları ve devlet yöneticileride kendisiyle irtibata geçip toplantılar düzenlemektedirler. Uluslar arası arenada Müslümanların feth ettiği topraklar sonrasında suriyede ahmed el şaraa direkt olarak suriyenin ana sorumlusu olarak lanse edilmektedir. Bu süreç öyle hızlı ilerlemekteki gün be gün bir çok toplantılar ve görüşmeler olmaktadır. Türkiyenin büyük elçiliklerinin hemen açılmasıda ve sahada diğer ülkelerin elçilikleri ile görüşmelerin hızlı şekilde konuşulmaya başlaması suriyede hızlı gelişen fetihlerin nasıl bir antlaşma ile gerçekleştiğini aslında ortaya koymaktadır.
Kimi kesimler onları antlaşma yapmalarını batıl görüp bunun küfür olduğunu söylüyor olsalarda onlar aşırıcı tekfircilerdir onların bu söylemlerinin şeraitte bir yolu yoktur. Ancak duyguları ve hamasetleri ile değerlendirme yapmaktadırlar. Bazı kimselerde oradaki durumu antlaşmasız gerçekleşen bir fetih zannetmekte ve tüm bu gelişmeleride antlaşmanın dışında değerlendirmektedir. Halbuki durumun böyle olmadığı gözlerini kapatmayan herkes için malumdur. Onlar bununla oradaki cihad sahası lehinde hayır işlediklerini zannetseler bile Müslümanları aldatıcı bilgiler paylaşmak yahut onlara asıl olanın hakikatin dışında bilgiler vermek ve onları bunlara inandırmaya çalışmanın hiçbir noktası hayır değildir. Her nekadar bugünlük hayır diye görünüyor olsa da. Bizler meseleye bir çocuğu kandırmaya çalışan hırsız gibi bakarız. Hırsız bir çocuğu kandırmak için ona elma uzatır çikolata uzatır ve o çocuk için bu bir kazanım ve maslahattır. Halbuki o hırsız bu bedeli daha büyük bir çıkar için ödemektedir. Hülasa bugün suriyedeki durumda Müslümanlar ve ahmed el şaraa her nekadar durumu lehinde ve kontrolünde görsede biz bunun mümteni olduğunu imkan dışı olduğunu söylemekteyiz. Sadece at gözlüğüyle bakılınca bu pencereden öyle görünse de sahadaki durumun at gözlüğü çerçevesinden çok daha geniş olduğunu söylemekteyiz. Onların bu fatih konumunda olup sahaya adaletle hükmetleri için dua etmemize gelince elbette Müslümanlar olarak ilerisi için büyük şerler görsekte şimdi si ve ilerisi için hayır olması ve hayra dönmesi içinde sürekli dua etmek vazifemizdir. Allahtan onları adaleti ayakta tutması için güçlendirmesini, kafirlere fırsat vermemesini dilerim.
Birde tüm bu bakış açıları dışında hakikat penceresinde bize göre olması gereken objektif ve hak çerçevesinde değerlendirmelere ihtiyacın gün geçtikçe daha çok belirgin hale gelmesidir. Bizlerin Suriye gündemi ile alakalı değerlendirmelerinde bizler şuanda hakim konumdaki kişilerin geçmişinden şimdiye kadarki durumlarında ve hali hazırda devam eden durumlarında batıl gördüğümüz yahut zulüm gördüğümüz hususlarda yazıyor olmamız Suriye sahasında Müslümanların edindikleri kazanımları da görmezden gelebileceğimiz anlamına gelmez. Şükürler olsun Allah Müslümanları Suriye de fetih ve hürrüyet ile , Suriye dışındakileri de onların sevinci mutluluğu ve kurtuluşları ile sevindirmiştir.
Bu sevinç Suriye sahasında ve dışında her nekadar tedirginlikler içersede en büyük zalim esed ve zulumeleri def edilmiştir . elhamdulillah.
Şimdi suriyede çok hızlı bir süreç yaşanıyor ve hiçbir gün olmasınki dış ülkelerden görüşmeler toplantılar sorular ve cevablar suriyenin geleceği , kurulacak hükümet yönetim şekli diğer görüş cemaat yahut din sahiplerine karşı takınılacak olan tavırlar hakkında bahisler geçiyor olmasın.
Dünya Müslümanları suriyede bir İslam devleti kurulmasını arzularken Suriye içerisindede bizler İslam dini için İslam şeriatı için savaştık. İslam mutlak gelecek ve islamla hükmedilecek. Demokrasiyle değil diyen mücahidler Müslümanlar var.
Bunun yanında bizleri neden bir arap yönetsin bizler Türkmenleriz bizlerin yönetmesi gerekir yahut bizler yöneticiler olmalıyız gibi sözlerle beslenip yönetimde hak taleb edenler var. Bununla beraber büyük bir çoğunluğu oluşturan kürtlerdende aynı minhalde sesler yükselmekte ve bizi neden bir arap yönetsin gibi sözler sahada gezinmektedir. Bunla beraber Nusayrilerin pek çok endişeleri olmakla beraber hrsityan ve diğer din sahipleride bu endişe içerisinde bekleyişlerini sürdürüyorlar. Dürziler ise bambaşka bir bahis onlar direk İsrail ile birlikte olmak istediklerini ilan ettiler bile. Dolayısıyla suriyenin güneyinde israilin uşağı olan bu kimseler kendi başına bir yazı konusu.
Evet tüm bunların dışında birde ceyşul hur ( özgür Suriye ordusu adı altında bulunan grublar ve onların hüküm sürdükleri bölgelerde yaşıyan insanlarda varlar ki onlarda demokratik bir hükümet talebinde yahut demokrasiyi getirelim herkes söz sahibi olsun. Parti kuralım dünya düzenine uygun hareket edelim demektedirler. Abd Türkiye Rusya nın razı olacağı sistemin demokrasi olduğunu o yüzden demokratik bir seçim ile yönetici seçip demokrasi ile yönetilmesi gerektiğini söylemektedirler.
Burada bu kesimlerden bahsetme sebebimiz Suriye vakıasını birazda olsa aşina olunması gerektiğindendir. Çünkü suriyede htş yi yahut diğer mücahidleri değerlendirenler. Bütün vakıaya hakim olmadan değerlendirme yaptıklarında çok eksik yahut zan’larla dolu fikirlere sahip olmaktalar ve oradaki Müslümanlara zulum etmektedirler.
Müslümanların tarafından meseleyi değerlendirmek için bu yazıyı kaleme almayı gerekli gördük.
Çünkü suriyede yönetim kendisine verilmek istenen htş grubu lideri cevlani bu süreçte pek çok Müslümanlarla görüştüğü gibi kafir din düşmanı haberciler ve devlet başkanları yahut bakanlar ile görüşmelerde yapmaktadır. Tüm dünya orada ahmed el Şara(cevlani)ye bir sürü sorular yönetmekte ve kendi ülkelerinde onlar aleyhine propoganda yapabilmek için malzeme toplamaya çalışmaktadırlar. Biliyoruz ki İslam düşmanları Afganistan hakkında yalan yanlış tonlarca haber yapmış ve talibanı zalim hükümdar gibi göstermeye çalışmışlardır. Bunun sebebi demokrasi ile yönetilmeyip Afganistanda İslam şeriatı ile yönetiliyor olmasıdır. İslam düşmanları şeraitten öyle korkmaktadırlar ki o yüzden dört bir yandan İslam gördükleri yere şeytanlarını salıp oralarda her türlü fitne ve fesadı çıkartmak için tüm yoları kullanmaktadırlar. Şimdi dünya üzerinde somalide İslam devleti ilan edildiğinde abd hemen somaliye saldırı başlatmıştı. Çünkü kafirlerin İslam ile yönetilen ve adaletin örneği olacak bir tane bile ülkeye tahammülü yoktur aslen. Sonrasında Allah abd yi afganistanda helak etti ve talibanın abd yi kahredici bir üstünlükle ülkesinden kovması ile afganistanda İslam emirliği ilan edildi ve kuran ve sünnetle yönetileceği bildirildi. Bunun üzerine orada da aynı süreçler olmuş Afganistan liderleri her roportaj yahut sözlerinde islamı getireceklerini İslam ile yöneteceklerini bildirmişlerdir. İslam dini ile yönetmenin farz olduğunu Allahın bu yol dışınd a müslümanlara başka yol bırakmadığını İslam şeriatının dışında başka sistemlerle yönetirlerse Müslüman kalamıyacaklarını her sözlerinde ve beyanlarında belirtmişlerdir. İşte bu büyük zafer ve fethin sahiblerinin yoludur usulüdür. Masa üzerinde değil sahada kazanım elde eden kahramanlar diledikleri sistemin şeriat olduğunu belirtip ve onunlada hükmedip Afgan topraklarına adaleti getirmişlerdir.
Suriyeye geldiğmizde ise Afganistan durumundan çok farklı olduğunu görmekteyiz. Suriyede fetihleri elde edenlerin bugüne kadar şeriat için savaşıyoruz İslam ile hükmedeceğiz sözlerindeki sebatı göremüyoruz. Bu sözlerinden dönüp başka sözler sarfetmeye başlayanlar ilk fetih günlerinden itibaren tüm şer’i leri hocaları davetçileri tüm sahaya yönlendirmiş ve İslam istiyoruz şeriat istiyoruz gibi sözleri bir kenara bırakın diye davetlerde bulunmuşlardır.bize göre siyaseten söylenen ve daveti yapılan bu şeyler Suriye sahasının maslahatı için yapılan davetlerdir. Buraya geleceğiz…..
Evet afganistanda Suriye vakıası çok farklıdır. Çünkü Afganistan kafirleri kahredici bir şekilde zillet içerisinde ülkesinden kovmuş ve azizler olarak orada İslam dinini hakim kılmışlardır ve bunun neticesinde pek çok yaptırım ile karşılaşmış dış ülkelerin onları devlet olarak tanıması engellenmeye çalışılmıştır. Bazı devletler afganistanı devlet kabule derken. Taliban yönetiminide geçerli hükümet olarak kabul etse de bazı ülkeler orayı hala karıştırma derdindedir. Buda abd gibi ülkelerin kuyruk acısındandır. Ancak Suriye sahasına geldiğimizde durumun çok farklı olduğunu görmekteyiz. Suriyede bugüne kadar şeriat istiyoruz Allahın dinini hakim kılmak için savaşıyoruz gibi söylemleri olan cevlani artık halkların yönetimi konusunda istişareli yahut onların hepsinin razı olacağı şekilde yönetimlerden bahsetmeye başlamıştır. Dış ülkelerinde yönlendirmeleri ile bazı sözleri gevşetip yumuşatmış bazı cümleleri o ülkelerin razı olacakları şekilde kurmaya başlamıştır. Bunun böyle olması ; suriyenin fethinin dış güçlerin oradaki esede olan desteğini anlaşmalı şekilde geri çekmiş olmalarından ve htş ile anlaşmış olmalarından ötürüdür. Antlaşma yaptığı ülkeler htş nin bu şekilde aslında demokratik çözümlere uzak olmadığını kanıtlamış ve kendisi ile görüşülebilir ve kendisiyle hukuklar geliştirilebilir olan hükümet olarak onları görmüş olmaktadırlar.ve bunun böyle olmasıyla cevlani maksadına ulaşmış olmaktadır. Kafirlerin oyunlarını bertaraf etmek için kullandığı bu yöntem işe yaramıştır şu an için
Htş bu söylemlerindeki yumuşaklıklar için Buna gerekçe olarak ta Suriye toprakların Afgan topraklarından farklı olduğunu burada pek çok din ve görüş ayrılıklarının olduğunu iddia etmiştir. Suriyedeki durumun Afgan örneğinden farklı oluşu burada pek çok din mensubunun bulunmasıyla beraber bütün bu farklılıklara rağmen Suriye halkının birlikte yaşayabildiklerini öne sürmüştür. Sanki oradaki bu yumuşatma operasyonu suriyede halkların farklılığından kaynaklanmaktadır. Halbuki duru öyle olmadığı gibi cevlaninin afgaistan ile suriyenin farkı anlamında ortaya koyduğu şeyde doğru değildir. Afganistandada bahsedilen şekilde demokratlar koministler hristyanlar bulunmnaktadır. Ona rağmen ülkedeki şeriat islamdır. İslam adaleti ile bu kimselerede yöneticilik yapmaktadır. Ve elhamdulillah huzur içerisinde refah içerisinde yaşanmaktadır. Ancak bazı dış güçlerin destekleriyle ayaklanmaya hazırlanan kominist yahut başka düşmanların varlığıda sözkonusudur.buda ayenn suriyedeki Dürzilerin durumu gibidir onlar ki İsrail bizi yönetsin diyerek israile kapılarını açmış ülkeyi bölmek istemişlerdir. O halde bu anlamlarıyla aslında durum cevlaninin söylediğinin aksine Afgan içinde Suriye içinde aynıdır. Değişen tek şey cevlaninin yumuşatılmış sözleri ce sorulara geniş anlamlı cevablarıdır. Talibanda ise bu tip şeyler nadir görülmüştür. Onlar yönetim meselesine gelince hiçbir zaman taviz vermemiş her halukalde İslam ile yöneteceklerini her durumda haykırmıuşlar ve sözlerinide tutmuşlardır. Umulurki cevlanide geçmişteki sözlerini tutar. Ve kaygan zeminde ayağı kayanlardan olmaz.
zaten islamın İslam dinin şeriatın farklı dinlere mensub olsalarda adalet ile onlara nasıl hükmedileceğini bildirdiğini ve onların hak ve hukuklarının da ancak İslam ile korunabileceği gerçeğini konuşmaya lüzum yoktur sanırım. Hz ömer dönemi hz ömer bin abdulaziz dönemi hatta Osmanlı dönemi bunun en büyük örnekleridir. Hala Osmanlıda yaşamayı şeref kabul edenlerin sözleri ve Osmanlıya yazılmış olan “bizler İslam devleti içinde yaşamak istiyoruz” diyen hristyanların mektupları arşivlerde mevcuttur. Çünkü insanların hangi dinden olursa olsun can mal namus ve din güvencesi ancak İslam şeriatı ile muhafaza edilir. Evet bu hususta çok söz söylemeye gerek yoktur. Suriye sahasındaki söylemlerin yumuşaklığna dönesek bu tarz söylemler sahada ve saha dışındaki Müslümanlar için çok şey ifade etmektedir. Bu gibi söylemler Müslümanları tedirgin etmektedir.
Mesela cevlaninin söylemlerinin demokrasiyi getirmek için ön adımlar olarak tanımlayanlar islamı istediğini söyleyen adam bugün demokrasi istiyor demektedirler.
Yahut kimisi bugüne kadar İslam için akan kanlarımız islamın dışında bir nizam gelmesi içinmiydi demektedir.
Kimileride insanlar artık can güvenliği içerisinde yaşasınlar savaş bitsin kim gelirse gelsin ne gelirse gelsin gibi sözler serdetmektedirler. Yıllardır hep öldük öldürüldük katledildik ezildik. Artık bu zulum kalksın. Ne ile kalkarsa kalksın demektedirler. Ceyşul hur (özgür Suriye ordusunun hakim olduğu bolgedeki insanlar örnegi )
Evet bu gibi kapalı sözler ve yumuşatılmış kelime ve cümlerelerden dolayı herkesin kafası çok karışık durumdadır. Müslümanlar geleceğe dair çok sisli bulutların içerisinde bırakılmışlardır. Bu sisleri bir nebze kaldırmak için elimizden gelen gayreti sarfedeceğiz inşeallah.
İlk olarak htş ve cevlaniyi bugünkü söylemleri için tekfir edenlere değineceğiz. Cevlani bugüne kadar şeraite muhalif küfür yahut şirk olan bir söz söylemiş değildir.bunu iddia edenlerin hiç birinin sahih bir delili bulunmamaktadır.
Öncelikle cevlanini bazı sözleri ve roportajlarından bazı kesitler verelim.
Ahmed Şara BBC'ye konuştu:
"Suriye komşuları ya da Batı için bir tehdit değildir; yaptırımların kaldırılması ve HTŞ'nin -terör örgütü olarak- nitelendirilmesinin yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyoruz."
Şara, “Bu yaptırımların önceki rejimi hedef aldığını ve mağdur ile zalime aynı şekilde davranılmaması gerektiğini belirtti.”
Ahmed Şara, “Suriyeli grupların sivilleri ya da sivil bölgeleri hedef almadığını, aksine kendilerini Esed rejiminin işlediği suçların kurbanı olarak gördüklerini vurguladı.”
Suriye için Afganistan modelinin örnek gösterilmesiyle ilgili konuşan Şara, "Afganistan modeline dönüşme" fikrinin doğru olmadığını iki ülke arasında gelenekler ve düşünce yapısı açısından önemli farklılıklar olduğuna dikkat çekti.”
Şara, “kadınların eğitimine verdiği desteği vurgulayarak İdlib'deki üniversitelerde kız öğrenci oranının yüzde 60'ı aştığını belirtti.”
“Alkol tüketimi gibi konular sorulduğunda Şara bunların anayasayı hazırlayacak olan Suriyeli hukuk uzmanlarından oluşan bir komite tarafından çözülecek yasal konular olduğunu ve herhangi bir yönetici ya da başkanın da yasalara uyacağını açıkladı.”
“Türkiye’nin desteklediği SMO unsurlarının liderleri Ahmed Şara ile bir araya geldi.”
Ahmed Şara Şam’da BM Suriye özel temsilcisi Geir Pedersen ile görüştü.
“Yeni Suriye yönetiminin lideri Ahmed Şara:
- Memur maaşların yüzde 400 oranında artırılması için çalışmalar yürütüyoruz.
- Orduda bazı uzmanlıklar dışında zorunlu askerlik olmayacak.
- Tüm silahlı gruplar dağıtılacak ve devletin dışında kimsede silah olmayacak.
- Birinci öncelik ülkenin yeniden imarı ve çadırlarda yaşayanların dönüşü.”
İslami lafızlar kullanılmadan kurulan bu cümlelerden dolayı bazıları htş islamı bıraktı ,demokrasiyi seçti, islamla değil demokrasi ile yöneteceğinin sinyallerini verdi , gibi sözlerle htş ve cevlaniyi tekfir etmekte olan cenah ortaya çıkmıştır.
Aslında cevlaniyi tekfir eden kişiler çok sığ kalıplarda olan kimselerdir. Karşı tarafta muhaliflerinde açıklar arayan ve bir hata yapsında onu yerlebir edelim diye bekleyen kişilerdir. Maalesef bu insaftan uzak kesimler Müslümanlar güzel olanı yapsın diye değil kötü olanı seçsin kötü olanla amel etsinde biz onlara günlerini gösterelim nasılda dinsiz olduklarını ortaya koyalım diye çabalamaktadırlar. Allah c.c. birbirinin açıklarını arıyanları tehdid etmiştir. Esasen yukarıda paylaştığımız sözlerin hiç birisinde küfür yahut şirk olan bir söz yoktur. Bunu onarla isnad etmek hakikatende zulüm olur. Aksine yukarıda bahsedilen konularda katılmadığımız yerler olmakla birlikte söylenmesinde bir beis olmayan sözler bulunmaktadır. Ve bizlker gerçekten şunu çok iyi bilmekteyiz. Elhamdulillah cevlani islamı bilen sınırları bilen biridir. Her nekadar işliyor oldukları zulümlerinden bahsetsekte kendilerini dinden çıkartacak küfür yahut şirklerine şahitliğimiz yoktur. Bu yüzden onlar dinde kardeşlerimizdir. Dinde kardeşlerimiz olanlarında açıklarını armaka değil kapatmak gerekir. Bugün bidat ehli tekfirci grublar htş yi tekfir edip onları demokrat gibi göstermektedirler. Cevlaninin bir sözünü alıp o sözün hiç anlaşılmayacak lazımı ile onu tekfir etmektedirler. Halbuki cevlani o söylenenlerdende lazımlarındanda beridirler. Bir kvme olan kininiz sizi adaletsizliğe sürüklemesin ayeti nekadarda bu tekfircilere uygundur. Evet bizler htş nin yahut cevlaninin yaptığı zulumleri söyleyip onun zalim olduğu bazı yerlerden bahsetsek de bunarlı İslam dairesi içerisinde değerlendirmekteyiz. Ve yine çok iyi biliyoruzki onları tekfir edenlerin ellerinde hiçbir burhan yoktur. Yüreklerinde taşıdıkları kin ve nefretin dışında. Tekfir hükmü apaçık deliller vukuu bulup herkes tarafından küfür ve şirk olduğu apaçık bilinen meseleler için geçerlidir ayrıca tekfirin önündeki engellere ve şlartlara bakmaksızında kişi ve kurumlar için hükmetmek caiz değildir. Bu tekfircilere zanları ve vehimleri ile tekfir etmelerinden dolayı bidatçi sapıklar demekteyiz. Onalr ellerinde delil olmadan sadece duygusal birkaç önerme ile Müslümanları tekfir etmektedirler. Bu batıldan Allaha sığınırız.
Ve aksine deriz ki yukarıdaki sözlerin çoğu hikmetle seçilmiş sözlerdir. Kendisini dinden çıkartmıyacak ama kafirlerinden oyunlarına gelmeyecek şekilde hazırlanmış lafızlardır. Ve bu lafızlar ile başarılı bir siyaset yürütmüşlerdir. Kafirlere malzeme olacak tüm aletleri ellerinden almış islamlarınada zarar vermiyecek şekilde konuşmuşlardır ve bugüne kadar hala böyle devam etmektedir.
Detaya biraz inecek olursak şöyle inceleyebiliriz.
"Afganistan modeline dönüşme" fikrinin doğru olmadığını iki ülke arasında gelenekler ve düşünce yapısı açısından önemli farklılıklar olduğuna dikkat çekti.”
Bu sözünde cevlani hiçbir küfür ifade bulunmamaktadır. Burada Suriye toplumunun Afgan toplumundan farkları beyan edilmektedir. Tekfircilerin söylediği gibi afganistandaki İslam devletinden yahut İslami yönetimden farkı değil. adet örf ve yapı olarak farklılıktan bahsedilmektedir. Buradaki farklılığı din olarak anlayıp sonra işte İslam dininden farklı dedi diyerek cevlaniyi tekfir etmek tamamen adaletsizliktir. Kaldı ki tekfirin en önemli kaidelerinden olan bir kaideyide ihlal etmektir. Sözlerin lazımı ile tekfir etmek caiz değildir. Cevlani sözlerinin lazımlarından biri o anlam dahi olsa ona kasdı sorulmaksızın yine tekfir edilmesi haramdır.
“Alkol tüketimi gibi konular sorulduğunda Şara bunların anayasayı hazırlayacak olan Suriyeli hukuk uzmanlarından oluşan bir komite tarafından çözülecek yasal konular olduğunu ve herhangi bir yönetici ya da başkanın da yasalara uyacağını açıkladı.”
Sosyal medyada pek çok kişi içki satılan bir dükkanın durumuyla alakalı olarak videoyu yayınlayıp işte cevlani içkiye ve içki satılan yerlere izin verdi gibi söylemlerle cevlaniyi tekfir etmektedir. İçki haramdır sen bu harama izin verdin. Diyerek. Halbuki durum onların belirttiği gibi değildir.
Birincisi cevlani burada onlara izin verdiğine dair hiç bir şey söylememektedir. Bir hukukçulardan oluşan heyetin bu meselelerle ilgili kanunları oluşturacağını ve onlara herkesin uymasının zorunluluğunu belirtti. Burada o hukukçuların İslam hukukçuları yahut İslam hukuku ile koyulan kurallar koyulacağpını bizler bilmekteyiz. Bugüne kadarki süreçte bunun aksini kendilerinden görmediğimiz için bundan sonrası içinde böyle olacağını zannı galip ile hükmeder biliriz. Yani cevlani burada onların istediği evet cevabını vermemekle aslında aslını korudğunu İslam şeriatını istediğinide ortaya koymuş olabilir. Ama buradaki sözlerinin lazımı olarak işte islamda bu haramdır elbette yasaklayacağız diye bir söz söylemedi demekki demokrasi getirecek sözleri tamamen batıldır. Ve lazım bile değildir. Sözlerinden bu anlaılmamaktadır. Aksine bizlerin gördüğü bu meselede kafirlere bir malzeme evermemek için siyasi bir manevra yaptığı ve umum lafızlar kullanarak kafirlere düşmanlara istedikleri malzemeyi vermediği hikmetli bir konuşmadır. Bununla beraber hukukçuların kanunları düzenliyecek olması ise zaten imandır. Hukukçulara işi havale ederek işi ehline vermiş dolayısıyla şeraitin talebini yerine getirmiştir. İşi ehline verip hukukçulara bunu devretmiştir ve akıllıca davranmıştır. Sadece o hukukçular için İslam hukukçuları dememiştir. Bu sözleri dolayısıyla onu tekfir edenler gerçekten körlerdir.
Kendisini tekfir edenlerin zıddına birde cevlaniyi terörist göstermek isteyenlerde aynı sözleri kullanarak bakın işte bunalr şeriatı istiyor şeriatı getirecekler endişesiyle haberler yapmaktadırlar. Buda sizlerin kullandığı delillerin nasılda onlar içinde delil olabildiğini net şekilde göstermektedir. Buda aleyhinizedir demekki sözlerin lazımlarından biride o İslam düşmanı habercilerin bu anlamları konuşmalarından bellidir.
Cevlaninin konuşmalarından biri için yapılan açıklamada İslam düşmanları cevlaninin şöyle dediğini iddia ediyorlar.
“Suriye’de bundan böyle ahlak polisi şeriata uygun davranmayanlara müsaade etmeyecektir. Biz Suriye halkını şeriata uymaya çağırıyoruz. Davetimize direnenler olursa, şiddetin gücüyle karşı karşıya kalacaklardır. Başörtüsüz kadınlar, gereğini yapmaya davettir beyanatım.”
Aslında bu iftira ve yalandır. Aksine o video ve röportajda belirtilenler tam olarak şöyledir.
“Genel ahlak kurallarını ihlal eden kişilerin hesaba çekilmesi konusunda Vakıflar Bakanlığı ile yetki kimde olacak anlaşmazlığına düştük. Bu yüzden yetkilerde anlaşmazlık yaşadık ve pek çok sorunla karşılaştık. Bizler ahlak polisinin, İçişleri Bakanlığı’nın bir parçası olmasını uygun görüyoruz. İçişleri Bakanlığı’nda din adamlarının ve mollaların yöneteceği ahlak polisi olacak. Birkaç dindar erkek ve vaiz, İçişleri Bakanlığı’ndaki bu ahlak polisini denetleyecek. İnsanlara, kaba kuvvet kullanmadan şeriata uymaları söylenecek. Vaaz verirken zorlamaya başvururlar, kaba kuvvete göre hareket ederlerse bu insanların şeriatı yaymadaki beceriksizliğini gösterir. İslam hak dindir, halihazırda da güçlüdür. Sadece İslam'a yönelik kaba olan bir kuvvetle karşı duranlara biz güç kullanırız. Kendimizi zorla davamızdan uzaklaştırmaya çalışanlara da karşı misilleme yaparız ve bu görev bunun için var.”
Görüldüğü gibi buradaki kurulan cümlelerde bazılarının dediği gibi islamın getirilmesine atıflar olmasına rağmen demokrasiyi getireceklerine dair hiçbir emare bulunmamaktadır. Aksine bu mesele maslahat ve mefsedet fıkhı açısından bir değerlendirme olarak değerlendirilebilir. Elbette bazı kısımlarına katılmamakla birlikte bu sözlerin küfür olmadığını açıkça belirtiriz…
Bunun gibi pek çok meselede sözleri çarpıtıp sözlerin tahrif edilmesiyle birlikte tekfircdilerin cevlaniyi tekfir etmesinde hiçbir yol yoktur. Bu sadece nefse hevaya uymaktan başka bir şey değildir. Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğie sürüklemesin diyoruz ve Allahın ayetini ikrar ediyoruz.
Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.(maide süresi 8. ayet)