Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

'suriye'de Savaşmak Caiz Değil Pisi Pisine Ölmeyin' (alpaslan Kuytul)

E Çevrimdışı

Et Tevhid vel Cihad

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Suriye muhalefetinin desteklenmesinin dinen caiz olmadığını söyleyen Kuytul, 'Müslümanlar Suriye'de pisi pisine ölmemeli , oradaki savaş Rus ve İrana yakın bir yönetim istemeyen Amerikanın teşvik ettiği bir savaştır, Esad sonrası bölgede müslüman bir devlet kurulacağını zannedenler yanılıyor..'' diyor.





 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah seni davul etsin Kuytul... HAHAHA
 
T Çevrimdışı

takva1

Guest
Subhanallah bu nasıl fetva müslüman bacılarımızın ırzlarına geçilsin çoluk çocuk katledilsin bizde esaddan sonra islam devleti kurulamıyacak nasıl olsa diyip savaşmaya gerek yok diyelim, bu nasıl fetva hoca Allah rızası için bunu birileri uyarsın..
 
S Çevrimdışı

seyfuAllah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ne yazIkki kuytulun anne babasI ve karde$leri emin ellerde oldugundan dolayI suriyede ya$ayanlar sadece Suriyeliler olmaktadIr
sana verilcek tek bir ayet var cevap olarak 2:216 Hoşunuza gitmese de size savaş yazıldı (farz kılındı). Bazen hoşlanmadığınız bir şey, hakkınızda iyi olabilir ve hoşlandığınız bir şey de hakkınızda kötü olabilir. Allâh bilir, siz bilmezsiniz.
 
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
Ebu qattal,sürekli alparslan kuytul'un dedikodusunu yapmak için konular açıyorsun..kuytul diyor ki orda savaşan müslümanları desteklememek mümkün değil,bundan 2 sene önce ben onlara bu savaşı başlatmanın caiz olmadığını söyledim diyor...söylediği laf 2 sene önce..zaten suriyedeki savaş cihat uğruna başlamadı..amerikan desteğiyle bir isyan çıktı,sonra alevi esad rejiminin katliamıyla cihada dönüştü...eğer el-kaideyle dış ülkelerden müslümanlar oraya cihada gitmeseydi,orda alevilerin katlettiği çocukların,kadınların sivillerin hesabını sen mi verecektin

Savaşı kimin ne amaçla başlattığı artık bu saatten sonra önemli değil ben tüm kalbimle inanıyorum ki Allah -swta- müslümanlara acıyacak ve bize şer'i bir devlet nasib edecek müslümanları çok küçümsüyorsunuz orda büyük bir kıyam var Dünyanın her yerinden... ayrıca sizin çözümünüz nedir? Alparslan Ümmetin yalnız bıraktığı kardeşlerimize ne ile yardım edicekmiş o yüksek ilmiyle mi ve ya üç beş kuruş parayla mı? ya da öncü nesiller yetiştirip çoktan katledilmiş kardeşlerimize ne ile yardım edicekmiş!! cihad aciliyettir orada tecavüzcü kafirler,bebek katillerine karşı eğer içinden bir güç seni ayaklanmaya yöneltmiyorsa müslümanları yardım isterken gördüğünde hala bekle kardeşim bizim planımız var siz şimdilik malesef öleceksiniz keşke biz ılımlı bir şekilde olayı çözecene kadar bekleseydiniz mi diyeceksiniz

Alparslan Kuytulu savunmanızı da anlayamıyorum neyini savunuyorsunuz ...

Dua edin Allah -swta- size acziyeti tattırmasın yoksa yanıp tutuşurdunuz nerde ümmet nerde müslümanlar diye,dua edin de gözlerinizin önünde aileniz öldürülmesin



Alparslan Kuytuldan İnciler...

[youtube]dHmFiZEZBVw[/youtube]

İbn Arabi Kafiri Hakkında İlginç Konuşmaları


Celaleddin Rumi'yi Savunduğu O An
Şimdi akhiler sizlere bu ibn arabi ve celaleddin ruminin küfrünü açıklamama gerek bile duymuyorum



https://www.islam-tr.org/serbest-ku...un-cihad-meselesindeki-belamligi-uzerine.html

Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?NİSA 75 (Dediği halde Allah hala başka yollar arama peşindeler)
 
D Çevrimdışı

drakula21

Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeş ibni Arabi yi ve mevlana yı ehli sünnet alimlerinin ekserisi tekfir etmiyor.İbni Arabi nin yanlış anlaşılmaya müsait ifadelerini çoğu tevil etmeye çalışmış ve ya hata etmiştir demişler ama tekfir eden bir elin parmağını geçmez.BU yüzden de Kuytul u eleştirmek saçma.Kuytul tevil yolunu seçiyor ekseri ulema da bu yolu seçmiş araştırabilirsin bu konuyu.

Cihad meselesine gelince yanlış anlıyorsunuz hocayı.burada suni bir devrim yapılmak istendi müslümanlar bu işin içine girmemeliydiler.El Kaide de dahil mücahidlerin çoğu oyuna geldi islam gelecek diye mücadele ediyorlar ama islam bu yolla gelmez.Allah ın sünnetine aykırı bu yol.tepeden inme islam gelmez.Nefisler değişmeden size vereceğim nimeti değiştirmem diyor Allah.

Hepimiz göreceğiz inş suriye de başa kimler gelecek islam mı gelecek.o zaman bazı şeyler anlaşılır zannındayım

Son olarak Nurettin Yıldıza sorulan bir soru-cevabı veriyorum:

SORU:Selamünaleyküm hocam. Sohbetlerinizi dinliyorum şu ana kadar bana en uygun cevaplar sizden geliyor. Allah razı olsun. Bir takım insanların cihad algılamasıyla bizlerin ya da birçok insanın cihad anlayışı neden uymuyor. Benim buradaki arkadaşlarımın eşleri çocuklarını eşlerini bırakıp cihad faziletine erebilmek için Suriyeye, Afganistana Çeçenistana gidiyor ve bunların çocukları daha bir yasında, üç yasında vs. Bu çocuklar eşler onlara emanetken bu yükümlülüğü bırakıp cihada gitmek ne boyutta doğrudur. Bunlar vebal üstlenmiyor mu? Cihadı açıklar mısınız? Canlı bomba olmanın hükmü nedir bunu da destekliyorlar. Allah razı olsun.
CEVAP: Selamünaleyküm. Nasıl şeytan, namazımızı ifsat etmek için akla hayale gelmez fitneler üretiyorsa aynı şekilde diğer ibadetleri de hakkıyla yapmamızı engellemek için fitneler üretmektedir. Mü’min insanın cihat etmesi en büyük ibadetlerdendir. O ibadeti hakkıyla yapabilmek için belli bir sıralamanın, zamanlamanın gözetilmesi şarttır. Farzı ayın olanları varken farzı kifaye olan işler üzerinden ecir beklemek efdal olan değildir elbette. Yine de cihat gibi bir ibadeti eda etmekle meşgul olan kardeşlerimizin niyetlerini Allah’a bırakmak uygun olandır. Biz, evla olanın oralara gitmek olmayacağını düşünürüz ama onların niyetlerini irdeleme hakkımızın olmadığını da biliriz.
 
E Çevrimdışı

ebu ûmeyr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Yaw kuytul allah aşkına bir günde bir şey bilmeyi ver,söylemeyi ver,allahtan kork müslümanların arasına fitne sokma,özelliklede cihad bölgelerine dil uzatma...sen bu kaideyi bilmiyormusunki cihad bölgesinde olmayan(!) alime cihat tan sorulmaz.susta seni adam sansınlar..
 
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
drakula21
değerli kardeşim tekfir etmiyor mu:) aşağıdaki linki(1) ve Aliyyul Kari'nin vahded'ül vücud risalesini(2) oku kitaptaki ibn hacer el askalaninin sözlerine iyi dikkat et akhi ayrıca Alparslan Kuytul onları tekfir etmemekle kalmıyor onları taassubla ve cahillikle savunuyor müslüman bir kimse böyle yapmamalı hele hoca sıfatında biri ise... sapıklığa kapı açmak kadar veballi başka bir iş var mı? Allah kendisi tekfir ediyor alimlere ne hacet
(14-15) «Ve şüphe yok ki, biz Rabbimize elbette dönüp gidicileriz.» Öyle iken onun için kullarından bir cüz isnat ettiler. Şüphe yok ki, (bu gibi bir) insan elbette apaçık bir küfürbazdır. Ömer N.Bilmen Meali

ayet isa as'a yapılan iftira hakkında hükmü geneldir mesnevi elinde olan varsa açıp bakabilir bu teslis inancının vallahi yüz katı pis ifadeler var örn:Yavrum, veliler de Tanrı çocuklarıdır. Onlar ortada olsun, olmasın…Tanrı, mallarını, canlarını korur, onların ahvalinden haberdardır. kaynak :http://www.unitedamericanmuslim.org/mesnevi/k3_1.asp.htm
Bundan ayrı olarak ibn arabi'nin zaten söylemiş olduğu sözleri o böyle dememiştir diyor bu da konu hakkında bilgisi olmadan konuştuğunun bir diğer kanıtı Allah onu doğru yola iletsin hoca diye takip edilen insanların böylesine hatalar yapması üzücü böyle mi öncü nesil yetiştirilir İslamın hareket metodundan bahsetmesine rağmen kendinin o yolu izlemediğini görüyorum Alparsan Kuytul'un
_______________________________________________________________


(1)
https://www.islam-tr.org/islam-tarihi/35019-fususu-l-hikem-kitabi-uzerine-ve-ibn-arabi-yi-tekfir-eden-alimler.html


(2)
http://tr.scribd.com/document_downl...id=216469164&uahk=CMn6bHflc+dQnqWcEcqPc1Z2efQ



___________________________________________________________________________

Cihadın Farz-ı Ayn Oluşu Nurettin Yıldız'ın Açıklamasına binaen


İmam Kurtubi (rahimehullah) şöyle der:


"Top yekûn savaşa çıkma emri düşmanın İslam topraklarının bir kısmını işgal etmesi ya da Müslümanların ülkelerinin içine kadar girmesi durumunda farzı ayn olur. Böyle bir durumda ağırlıklı, ağırlıksız, genç yaşlı ayırt etmeksizin o bölgede yaşayan herkesin kendi kapasitesi miktarınca cihada çıkması farzdır. Babası olan tıpkı babası olmayan gibi ondan izin almadan cihada çıkar. Savaşa çıkmaya gücü yeten kim varsa –ister savaşabilecek durumda olsun ister savaşamayacak ancak sadece savaşçıların sayısını artıracak durumda olsun- savaştan geri kalamaz.


Şayet o bölge halkı düşmana karşı koyma gücünden aciz durumda kalırsa o bölgeye en yakın ve komşu olan bölgelerdeki kimselerde işgal edilen bölge halkının yükümlülüğüne ortak olarak savaşa çıkması gerekir. Ve bu onların düşmana karşı koyabilecek ve kendilerini savunabilecek hale gelinceye kadar devam eder. İşgal edilen bölge halkının düşmana karşı zayıf durumda olduğunu bilen ve onlara ulaşarak kendilerine yardım etme imkanı bulabileceğini düşünen herkesin onlarla birlikte savaşması için yanlarına gitmeleri gerekir. Çünkü Müslümanların hepsi kendi dışında kalan milletlere karşı tek bir eldirler. Düşmanın işgal ettiği bölge halkı düşmana karşı gereken savunmayı yapıp düşmanı saf dışı bıraktığı zaman bu cihad farzı diğerlerinin üzerinden düşer."
El-Camiu Li Ahkam: 8/151
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
drakula kardeş islam tepeden inme elbette gelmez, fakat artık suriye için tepeden inme lik bir durum yok. bu savaş ve zulüm ortamı suriyede islami bilincin sağlamlaşmasına ister istemez vesile oldu. biraz daha düzgün baktığımızda alparslan kuytul un islam düşmanı belamlardan farklı bir konumda olduğunu görürüz diye düşünüyorum tartışmaya da girmek istemem kişiler hakkında.
 
H Çevrimdışı

hasan b

Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeş ibni Arabi yi ve mevlana yı ehli sünnet alimlerinin ekserisi tekfir etmiyor.İbni Arabi nin yanlış anlaşılmaya müsait ifadelerini çoğu tevil etmeye çalışmış ve ya hata etmiştir demişler ama tekfir eden bir elin parmağını geçmez.
Demek "Sen kulsun ve sen tanrısın. Kulluğun, kimin kulu olduğunu bildiğin içindir. Sen tanrısın ve kulsun. Çünkü sözleşmenle kendini tanrıya bağladın." gibi sözler yanlış anlaşılmaya (!) müsait, ama doğru anlaşıldığında bir problem içermeyen (haşa) ifadeler öyle mi? Bu sözleri tevil eden "ehl-i sünnet" uleması kimmiş, şu ahmed faruk mu?

Zaten azılı bir kafirin ismini nick olarak seçmenden ne mal olduğun belli oluyor.
 
D Çevrimdışı

drakula21

Üye
İslam-TR Üyesi
Hafız Zehebi ıbnıl Arabi hakkında der ki:"söz söyleme gücü,zekası,hafıza kuvveti,tasavvufla ilgili incelemeleri,ilim-irfanla alakalı pek çok eseri vardır.heralde bunlar gaybet Keşke söz ve şiiirlerinde şathiye olmasaydı.heralde bunlar gaybet ve sekr halinde ortaya çıkmıştır.Dolayısıyla kendisi için kendisi için hayır umulur."

mutasavvuflardan en ciddi eleştiriyi İmam Rabbani yapmıştır.Bazı fikirlerini eleştirdiği İbnul Arabi hakkında şöyle demektedir:"Ne yapılabilir ki?Bu meydanda (sadece)Şeyh(Ibnul Arabi)vardır.Onunla da bazen muharebe ediyoruz,bazen de barışıyoruz.Marifet ve irfan kelamını (ıstılahlarını) kuran,şerh edip yayan o dur...Geride kalan bizler de o büyüğün bereketlerinden feyz aldık" demiştr

hakeza Said Havva da İbnul Arabi yi tenkit eder ama tekfir etmez

bu örnekleri arttırabiliriz.Tevili mümkün olmayan bazı ifadeleri de var.Kitabındaki bazı ifadelerin ona ait olmadığını söyleyen mutasavvuflar da var.
Kısacası islama uygun olmayan sözleri eleştirelim ama bizim asrımzda yaşamadığı için ve gidip kendisine bu sözünle neyi kastediyorsun deme fırsatımız olmadığı için tekfirden kaçınmak daha mutedil bir davranış.Alparslan hoca da bu yolu seçmiş.

hasan 18 sana cevap vermiyorum.Allah seni ıslah etsin
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi








Ey Kuytul... Kapa kulaklarını . Duyma bu feryatları.


"biz nasıl hesap vereceğiz ALLAHIM"
 
E Çevrimdışı

ebu ûmeyr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hafız Zehebi ıbnıl Arabi hakkında der ki:"söz söyleme gücü,zekası,hafıza kuvveti,tasavvufla ilgili incelemeleri,ilim-irfanla alakalı pek çok eseri vardır.heralde bunlar gaybet Keşke söz ve şiiirlerinde şathiye olmasaydı.heralde bunlar gaybet ve sekr halinde ortaya çıkmıştır.Dolayısıyla kendisi için kendisi için hayır umulur."

mutasavvuflardan en ciddi eleştiriyi İmam Rabbani yapmıştır.Bazı fikirlerini eleştirdiği İbnul Arabi hakkında şöyle demektedir:"Ne yapılabilir ki?Bu meydanda (sadece)Şeyh(Ibnul Arabi)vardır.Onunla da bazen muharebe ediyoruz,bazen de barışıyoruz.Marifet ve irfan kelamını (ıstılahlarını) kuran,şerh edip yayan o dur...Geride kalan bizler de o büyüğün bereketlerinden feyz aldık" demiştr

hakeza Said Havva da İbnul Arabi yi tenkit eder ama tekfir etmez

bu örnekleri arttırabiliriz.Tevili mümkün olmayan bazı ifadeleri de var.Kitabındaki bazı ifadelerin ona ait olmadığını söyleyen mutasavvuflar da var.
Kısacası islama uygun olmayan sözleri eleştirelim ama bizim asrımzda yaşamadığı için ve gidip kendisine bu sözünle neyi kastediyorsun deme fırsatımız olmadığı için tekfirden kaçınmak daha mutedil
Asıl konuya gelince: Yüce ve hiç bir şeye ihtiyaç duymayan Allah'a muhtaç olan bu yoksul yazar, Sa'duddin Tatazanî olarak şöhret bulan Mes'ud b. Ömer (Ömeroğlu Mesut) -Ki Allah kendisini doğru yola iletsin ve ona gerçeğin tadını tattırsın- söze şöyle başlamak ister: Muhiddîn Arabî'nin "Füsûsu'l-Hikem" adını taşıyan ve batıllarla dopdolu olan kitabını gördüğümde, bu konu üzerinde konuşmamı hak istedi. Gerçek de beni bu konuda konuşmaya sevketti. "Füsûs" kitabı ümmetleri dalâlete ve sapıklığa yönelten bir kitaptır. Kalb ve gönülleri öldüren, gerçek ve şer-i hükümlerle çelişen bir kitap _........ Bu kimseler, kendilerince aklî ilimlerine bağlı kalarak, aklî tasarruflarda bulunurlar. Çünkü bu aklî ilimler de yol, açıklık yani bedahat ve bürhandır. Böyle bir şey, aslında akıl sahibi topluluklarca bu manada bir kıyasa gitmenin açıkca batıl ve geçersiz olduğu da asla gözardı edilmemeli, zaten bunun gizli bir yanı da yoktur. Dinî akideler ve inançlar konusunda sadece ve sadece akıllarına dayanıp güvenenler, özellikle aptal cahillerdir, sefih düşüklerdir ki, bunlar ateş yaranıdırlar. Cehennemde ebedî olarak da kalıcıdırlar. Bu gibi konularda bunlara uyanlar da kördürler, bu körlükleriyle onları en büyük bir ahmaklıkla izliyorlar, onlara tabi oluyorlar. Özellikle de bu tiplerden en sapık ve en katı yürekli olanlara tabi olanları unutmamak gerekir. Bu beyinsizler bu alanda en aptallarını ve en önde gözüken adamlarını Taklid ederler. Zaten tasavvufcu geçinen zındıkların adeti ve huyu böyledir. Bunlar felsefeci geçinen vahdet-i vücutcu kafirleri taklit ederler. Oysaki İslâm bu tiplere, ne İslâmî yönden, ne felsefî açıdan değer vermez. Aslında mülhidler yani dinsizler ve sofistler aklın bedahatına ve açıklığına rağmen, muhal yani olamaz olan şeyleri açıkca ileri sürerler. Akıl ve nakil açısından kesinlikle olamaz ve muhal olan şeyleri hep gündeme getirirler. Bunlar aslında kainatın tümünün ilahlığına kanidirler ve böyle bir fikri ileri sürerek gerçekte, yerin ve göklerin yaratıcısı olan yüce Rabbimizi inkar ederler. Bu arada tüm semavî kitaplarda ifade olunan ve açıklanan gerçekleri de yalanlarlar. Tüm eşyanın tevhidini, bir ve aynı olduğunu ileri sürerek müşrik olmuşlardır. Tâ Hz. Adem (a.s.)'den başlayarak son peygamber olan bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e kadar, tüm peygamberlerin dinlerini yıkıp yok etmeye çalışırlar. Bu cahil tasavvufcu geçinenlerin iddialarına göre, Batıl vahdet-i vücut felsefecilerinin zındıklıkları ve zındıkları, zaruri olan ilimlerin açıkça bildirmesine bakarak, bunları mutlak vahdete bir vasıta ve vesile kabul ederler. Ki bu mutlak vahdet, bunlara göre marifet erbabının varabilecekleri, erişebilecekleri en son dereceleri olmaktadır. Oysa bu zındıklar nerede, sözünü ettikleri marifet ehli nerede.. birbirleriyle kıyaslanmaları bile mümkün değildir. Bu zındıklar apaçık bir dalalet ve sapıklık içindedirler, aynı zamanda kör ve cahil bir toplum içindedirler. Çünkü bu kesimin ileri sürdüklerine göre, mutlak vahdeti şirk ve zındıklık olarak ileri sürdüler. Bu kesime göre, İslâm'ın bayraktarları durumunda olan müctehid imamlar, değerli İslâm âlimleri, halkın önderleri ve yol gösterenleri bu zındıkların seviyesine ve mertebesine ulaşamazlarmış. Çünkü gerçek İslâm âlimleri bunlara göre zahiri âlimlermiş. Bunlar zındıklık bilgilerine dayanarak, kendi bilgilerine hakikat ilmi adını verirlerken, hakkı iptal etmişler, gerçekleri göz ardı etmişlerdir. Bunlara göre, bu anlamda bir hakikat bilgisine erişebilmek, ancak daha önce geçen kafir felsefeci geçinenler olmuştur, bir de bunların dinsiz ve zındık olan tabileri... ki bunlara Allah lanet etmiş ve bir de lanet edebilme durumunda olan her varlık lanette bulunmuştur. Zira bunlar görünürde Allah'a şirk koşarlarken, gerçekte Allah'ın varlıkları dışındaki varlığını inkar ediyorlar, Allah'ın âyetlerini ve mucizelerini kabul etmiyorlar, reddediyorlar. Aynı zamanda İslâm dinini ve hatta tüm peygamberlerin dinlerini red ve inkar ederek geçersiz kılıyorlar. İşte bu sözüm ona tasavvufçu sofistler böylesi tuhaf bir tevhidle kafirlerden de öteye en büyük kafirdirler. Böylesi bir yolu taklit edenler de, hüsrana uğrayanlardan öte bir hüsran ve zarar içindeler. Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyor: "İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde: 'Allah'a ve ahiret gününe inandık' derler." (Bakara: 2/8) Sakın bunların bu sapkınlıkları seni Allah'ın âyetlerinden uzaklaştırmasın, bunlar senin için bir engel oluşturmasın. Seni bunlar İslâm dininden ayırmasınlar. Yine bunların peşine takılarak sakın, peygamberlerin gösterdiği yol ve çizgide gidenlerin uyanlarından olmaktan uzak durmayasın. İslâm dinini ve peygamberlerin getirdiği sistemi, inancı yıkan bu zındıklardan bir takım felsefeci geçinenler, fakih yani İslâm âlimi hüviyetine büründüler, onlar gibi görünmeye başladılar. Böylece dinden sıyrılıp çıkmış "bu yüzden de şeytanın takibine uğrayarak, sonunda azgınlardan olmuştur." (A'raf: 7/175) Çünkü bu zındıklar ve şeytan bunlara şeytanî bir taklidi öngörmüştür. Böylece müslüman âlimler sûretinde küfür liderleri sahneye çıkmıştır. Böylece bu kimseler cahillerden bir takım insanları saptırmışlardır. Aynı zamanda ilim öğrenen, ilme talip olanlardan da bir takımlarını dalalete sürüklemişlerdir. Bu tip kimseler ortada kalmışlar, ne oradan ne buradan, olabilmişler, şaşkın şaşkın dolaşıp durmuşlardır. Böyleleri hakkında yüce Allah şöyle buyuruyor: "Onlara, kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlarından olan kimsenin haberini oku." (A'raf: 7/175) İşte âyette de belirtildiği gibi, onlar, bu zındıkları ve dinsizleri tıpkı Bel'am b. Baûra (1)'nın kör taklidi misali taklidet etmişlerdir. Böylece gerçekleri görmekten kör olmuş, kötü itikatlar içinde bocalayıp kalmıştır. Zira semavî olan ve Allah tarafından gönderilen kitaplardan yüzçevirmişlerdir. Bunlar ilim adamı olmaları bir yana, avamdan yani sıradan halktan bile olamamışlardır. Çünkü içinde bulundukları rezaleti bırakmamışlardır. Zira bunların karakterlerinde, kendilerini dalalet erbabına benzetmeleri yüzünden akıllıca davranma sevgisi yoktur. Zira üstün zekalı gibi görünerek sapıklıkta ısrar edene göre, aptal olan kimse daha çok kurtuluşa yakındır. Nitekim, gözü gören şaşı kimseye göre, kör olan insan gerçekleri kabulde, selamete çok daha fazla yakındır. ...
 
E Çevrimdışı

ebu ûmeyr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
FÜSUS SAHİBİ Diğer taraftan füsûs sahibi Muhiddîn Arabî, büyük bir çığırtkanlıkla ve aşırı bir hamakatle, çirkin bir davranışla haddini aşmış, kendi adî varlığını, kararmış gönlüyle aşırı giderek, Hz. Adem (a.s.) ve ondan sonra gelip de o çizgide gidenlerden üstün kabul etmiştir. Çünkü kendi adî nefsini (varlığını), dini kemale erdirme ve bitirme bakımından, bir binayı tamamlayan altın kerpiç ya da tuğla mesabesinde tutarken, peygamberlerin sonuncusu olan bizim peygamberimiz (s.a.v.)'i de, binadaki gediği kapatan gümüş kerpiç ya da tuğla olarak değerlendirmiştir. Böylece bu sapık kişi, değil sadece peygamberleri aynı zamanda alemlerin Rabbi olan yüce Allah'ı da yalanlamış bulunmaktadır. Çünkü bu sapık adamın iddiasına göre, alimlerin ve beşerin efendisi olarak gönderilen Hz. Peygamber (s.a.v.)'le din kemale ermemiştir. Oysa Hz. Peygamber Arap ve Arap olmayan herkese peygamber olarak gönderilen bir peygamberdir. İşte bu peygamberin gönderilmesiyle birlikte kesin olarak -İbn Arabi'ye göre- tamamlanmamış ve bir eksiği, gediği kalmış olan dinin, kapatılması gereken ya da yerine konması icabeden iki tuğlası ya da kerpiçi bulunuyor. Bu açık gediği kapatacak olan iki tuğladan biri gümüş, diğeri de altundan olan tuğladır. Gümüş tuğla, kendisiyle peygamberlik kapısı kapanan peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir. Altun tuğla ise, yine bu adam kendisini işaretle, velayet yani evliyalık mertebesi kendisiyle sona eren, -kendi iddiasına göre- zatını göstermektedir. Oysa bu sinsi ve de sapık adamın kendisi, bu haliyle şüphe uyandıran, çirkin ve iğrenç davranışıyla yalancı peygamber olan Müseylemetü'lKezzab'ı da geçmiştir. Çünkü Muhiddîn Ardabî, yalnızca yalancı Müseyleme'nin çizgisinde kalmakla yetinmemiş, ben peygamber (s.a.v.) ile eşit bir peygamberim gibi bir şeyle yetinmemiş, daha da ileri giderek, mülhidlerin ve dinsizlerin, kalbi ve gönlü kararmış olanların önde gelenleriyle, kendisinin velilerin sonuncusu olarak isimlendirilmesine dek gitmiştir. Böylece adamları onu velilerin sonuncusu olarak değerlendirirlerken, İbni Arabî'yi herkesten ve peygamber (s.a.v.)'den de üstün kabul etmiştir. Peygamberlerin sonuncusuna karşı olanların bu durumlarından ötürü Allah'ın laneti onların üzerine olsun. Ayrıca bu melankolik adam, bu kara sevdaya tutulmuş kişi, bu afyon yutmuş adamın durumunun, aşağılık zındıklarca revaç bulması da bir takım rüyalara dayanmaktadır ki, bu rüyaları da ancak geri zekalılar ve bunamış olanlar doğrularlar. İbn Arabî'nin "Füsûs" adlı paçavrasının dibacesinde (önsözünde ve takdiminde) yer aldığına göre, kendisi, Hz. Peygamber (s.a.v.)'i rüyada görmüş, Hz. Peygamber (s.a.v.), bu adama rüyasında, Füsûs adlı kitabı vermiş ve bunu her tarafa yaymayı kendisine söylemiştir. Şimdi sen hiç duydun mu ki, herhangi akıl sahibi bir insan, böyle zındıklık içeren,. hem akla ve hem de şeriata aykırı olan, baştan sona dek batılla dolu olan böyle bir kitabı Hz. Peygamber vermiş olsun? Bu, hiç olacak bir şey mi ki? Bu kitap verilecek ve bununla, asıl olan Şeriat yani Kitap ve Sünnet baştan sona geçersiz kılınacak, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ölümünden altı yüzyıl sonra gelen sözüm ona bir kitap baş köşeye oturtulacak, hem de bu kitap rüya yoluyla verilmiş olacak öyle mi? Yani Hz. Peygamber (s.a.v.) "Füsûs" denen bu saçma kitapla, dinini, hem de 23 yıl gibi bir zaman süresince hayatının sonuna dek, her türlü sıkıntı ve güçlüğe, sui kastlara katlanarak yaydığı dinini yıkacak bir kitabı, rüyada tavsiye edecek ve yayılmasını, halk arasında yaygınlık kazanmasını isteyecek? Yüce Allah tarafından indirilen tüm semavî kitapları geçersiz kılacak, mebde ve mead ile ilgili hususları, alemlere, peygamberlere karşı tavır sergileyen, ilahlık savında ileri gidenlerin "saçma kitabı", kabul edilecek öyle mi? İlahlık davasında bulunan bu iddiacılar, gerçekte yüce Allah'ı bilip tanıyanlara karşı savaş açarak onları sefih ve cahil kimseleriye tanıtmaya kalkışmışlar, Allah'a gerçek kullukta bulunanları da aptal ve müşrik olarak görmüşlerdir. Bunların mebde ve meadla ilgili durumlarıysa hayatları boyunca kulları şaşırtmak ve gerçeklerden uzaklaştırmak olmuştur. Kısaca peygamberlerin, yani nebi ve rasûllerin dönemlerinin bitiminden sonra, her şey birbirine karışınca, gerçek tersyüz gösterilince, hakikatleri bu afyoncular, bu eroinmanlar mı, bu apaçık aptallıkları ortada olanlar mı ortaya koyacaklar
 
U Çevrimdışı

uksimu

Aktif Üye
Frm. Yöneticisi
Allah ıslah etsin kuytul ve cemaatini. rabbim inşallah hidayet eder onlara gerçekten kuytul cemaatini sağlam ve dini haykıran hakkıyla islami yaşıyan bir cemaat zannedipte ummetin evlatları kuytulun peşinden gidiyorlar. subhanallah ilmi hiç bir birikimi olmayan alimlik bir kenara davetçilik vasfını dahi hakketmiyecek kadar ilimsiz bir kimsenin su anda cemaat ismiyle anılan bir cemaatte hoca vasfı ile dolanması Allah muhafaza nekadarda tehlikeli hem cemaattekişler hemde kuytulun şahsı için ne kötü bir durumdur . Ve dediler ki:(33/ ahzab 67) "Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular."

inşallah rabbim bu ayetle muhattab kılmaz onları Allah düşünen ve hakkı arayan bir toplumu muhakkakki hakka ulaştırır. ama bulunduğu konumun hak olduğuna inan nkişinin batılda olduğunun farkına varması nekadarda zordur. alimleirn dediği gibi '' bidatler şeytana günahlardan daha sevimlidir. çünkü günah işleyen bir müslüman onun günah olduğunu bilir ve ona göre kalbinde acısını çeker tevbe etmek aklına gelir ama bidat işleyen kişi ise yaptıgının güzel olduğunu zannederde ondan tevbe etmesinin gerektiğini görmez . öylece şeytan o kimseyi böle aldatmış saptırmış olur. '' şimdi inşallah kuytul cemaatindeki kardeşlerimizde bazı gerçeklerin farkına varırlar artık. dava adamı yetiştiriyoruz derken islamın deil cemaatin davalarını dava edinen bu musluman kardeşlerin inşallah en kısa zamanda dönmesi tevbe etmesi gerekmektedir. Allah onları affetsin. heleki şu dönemde alparslan kuytulun konuşmaları videoları ve sentezlerinden sonra katii olarak durmaları onlarında artık mazur olmamalarına sebeb oalcaktır. cemaatin liderinin yükünü onlarda yüklenmiş oalcaktır. çünkü haksızlığa karşı susmak onu düzeltmemek haramdır. bütün inanç esaslarını mantık üzerine kurmuş ve tüm soruların cxcevabını abd ye baglayan bir kafa yapısıyla cemaat liderliğini yürütmeye çalışan (her nekadar hem ilmi hemde akli oalrak) buna kafii olmamış olsada bunu yapmaya çalışan alparslan kuytulun Allah hidayetini versin inşalalh. ilim talebesinin ilk imtihanı kendisinden daha ehil kimseler olmasına ragmen kendini konuşmaya daha layık görmesidir. bolelıkle bir ilim talebesi ilmin sonuna ulaşmış sayılır artık ilimden bir nasibi yoktur ve Allah o kulu zelil etmişltir hem dunyada hem ahirette. şimdi hem fıkhi şerii hemde akaid konularıyla ilgili hiç bir ilmi ihtisası olmayan bir kul sadece bir kul (alparslan kuytul ) mu konuşmaya layıktır yoksa ilimde yüksek seviyelere gelmişl bütün bu saydıgımız konularda ehil olan alimlermi . buna ragmen o alimlerin sözünü dinlemeyi bırak onlara reddiye sunmasını (ki zaten hangi ilimle becerecek ayrı mesele)bırak onların sözüne dahi ihtiyaç hisstemmemektedir. ki fıkhı sorulan soruların yarısından fazlasına ''bu gibi şeyler amerikanın younu loyunalra gelmeyın abd bizi bölmek istiyor '' ''hocam alparslan kuytul namazda elleri kaldırmak sünnetmi değilmi . '' '' bunlar amerikanın oyunu elleri kaldırmaymış bilmem neymiş boşverin gibi laubali sözlerle fıkhi sorulara cevab veren bir alim tanımıorum ole olsa zaten alim olmaz. kaldıki alim olmayan birine nasılda fıkhı soru sorulur bu zaten yerilmesi gereken bir meseledirki buda ayrı birşey kaldıki kendısıne ehil olmadıgı konuda soru soruldugunda konuşma ihtiyacı hisseden bu alparslan kuytul esasında bu sorularla karsılastıgında su alime sorun bu alime sorun demek yerıne hemen cevab vermeye yeltenmesi şeytanın tutsagı olamsı anlamına gelmektedir. ''ne oldu alparslan kuytul şeytanamı tutsak oldundan bilmediginm konularda ehilmişl gibi mantık yürütüp delilsiz mesnedsiz sadece akılla verilmiş fetvalarla insanlara ictihad edip fetva vermektesin. Allah hakkıyla korkmak bumudur. senki, ağer bu yaptıklarınla batıl yolda isen cemaatinde saptırdığın Allahın kullarının alacağı azabtan daha çetini seni beklemektedir.
iste Resulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem sözünün (mihenk tası):
“Bundan sonra gelecek zaman, muhakkak öncekinden daha serrli olacaktır”
“Bir fitne gelecek ki bazısı bazısını hafifletecek!”
Birincisi: Gerçek ser’i maslahat hak ile batılı birbirinden ayırmaktır. Batıl
karsısında susmakta ise maslahat yoktur. Bu Müslümanları kandırmak ve hevaya
uymaktır. Allah’ın muradına da zıttır:
“Allah, müminleri (su) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir;
sonunda murdarı temizden ayıracaktır.” (3 Al-i Đmran/179)
“Bu toplama) Allah’ın murdarı temizden ayıklaması (mümini kafirden
ayırması) ve bütün murdarların bir kısmını diğer bir kısmının üstüne koyup
hepsini yığarak cehenneme atması içindir. Đste onlar ziyana uğrayanların
kendileridir.” (8 el-Enfal/37) Çünkü iyi ile kötüyü ayırmak Allah’ın sevdiği bir
istir.
Kisinin maslahat gördüğü her sey maslahat değildir. Allah bir kavmi
kendilerinin ıslah ediciler olduğunu iddia edislerinden dolayı kınamıstır. “Biz ancak
ıslah edicileriz” (2 el-Bakara/11) Ve onları söyle vasıflandırmıstır. “Sunu bilin ki,
onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.” (2 el-Bakara/12) Bu
münafıklar da yaptıkları her iste maslahat ve iyilik olduğunu iddia ediyorlardı.
Allahu Teala’nın buyurduğu gibi “Elleriyle yaptıkları yüzünden baslarına bir
felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye
yemin ederek sana nasıl gelirler! Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği
kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında
tesirli söz söyle.” (4 en-Nisa/62-63) Ancak maslahat seriatin (maslahat olduğuna)
sahitlik ettiği seydir. Ve bunun bir usulü, fıkıh kitaplarının hükümlerin delilleri
bölümlerinde belirtilmis sınırları ve kuralları vardır.

bütün bu yazılanlardan sonra söylemek isterimki hiç bir cemaate mensub olmadığım gibi hiç birinede hususi düşmanlığımda yoktur. müslümanlar ancak kardeştirler. İfsad işi sadece kafirler veya münafıklar tarafından yapılmaz. bunu müslümanlarda yaparlar müslümanları liderleri veya hoca sınıfına koyduklarıda yaparlar ve onalr bunu yaparlarken eğer bu ifsadı bilerek yapıyorlarsa zaten müslüman gürühtan sayılmazlar ama bilmeden yapılanlardan ise yine sorumludurlar fakat bunun farkında olamazlar. onlarda onların peşinden giden müslümanlarda her zaman Allahın ipine topluca sımsıkı sarılmak dışında hişç bir ipe sımsıkı sarılınmıyacağını bilmelidir. ki bu saydıklarım hoca alim ilim talebesi sınıfı içindir (yine alparslan kuytul un bunlardan hiç bir sınıfta değildir. )

Allah Azze ve celle söyle buyurur: “Allah kötü sözün açıkça söylenmesini
sevmez; ancak haksızlığa uğrayan baska. Allah her seyi isitici ve bilicidir.” (4
en-Nisa/148)
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem söyle buyurur: “Sizden kim bir
münker görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin.
Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu imanın en zayıf mertebesidir.” (12)


nasıl böle bir cemaat hakkında konuşursun diyenlerede Allah c.c. ve resulu cevab verömiş bulunmaktadır. "Allah'tan hakkıyla korkanlara şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman, hemen kendilerine gelip doğrulurlar"
“Allah ’ın kulları içinde O’ndan hakkıyla korkanlar, alimlerdir”
“Ey iman edenler! Allah ’tan nasıl korkmak gerekiyorsa (lâzımsa) öylece korkunuz ve ancak Müslümanlar olarak can veriniz”




- - - Updated - - -


bir insan şerefi namusu için yaşar. bir müslümanın şerefiyle ilgili konuşup ona davetmi etmiş oluyorsun? Allahtan kork. Müslümanın ağzına yakışıyormu bole sözler
 
U Çevrimdışı

uksimu

Aktif Üye
Frm. Yöneticisi
mesele nasılda konudan konuya zıplıyor subhanallah . alparslan kuytuldan bahsedilirken arabiye geldi konu
 
R Çevrimdışı

Rebi3

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kuytul'un mantığından yola çıkarsak ne Çeçenistanda ne afganistanda nede ırakta süregelen cihada gidilmesi caiz değil. Çünkü mevcut yönetimler yıkıldıktan sonra kuytula göre başka benzer yönetimler geleceği için (amerika atayacağı için) bu cihada gitmeye gerek yok. Şaşırmamak elde değil mantığa bakınız. Galiba kendisi mevcut tağutlar yıkıldıktan sonraki yönetim biçimini görüyor, kesin bilgi ile konuşup bir başka esed gelecektir diyor. Müslümanlar bu yorumcu kuytul'un dediğine kalsalardı amerika şuan sadece afganistanda ırakta değil tüm islam ülkelerini fiili olarak işgal etmişti. Öyle ki kuytulunda hem kendisi hem annesi,hanımı amerikalılara esir düşerdi. Ne olsa askerlerine karşı duran yok , Kuytul gibi islam alim (!) leride "cemaatleşme olmamış ki neden cihad başlasın" derken bu haçlıların işi iş.

Kafirler topraklarımızı gaspetsin erkeklerimizi öldürsün kadınlarımızı esir etsin sende çık onlarla savaşan onları cehenneme gönderen mücahidlerle uğraş yorumcu kuytul.

Şahsi görüşüm kuytul'un cihad hakkında konuşmaması gerekiyor. Kendisi ile cephedeki yada cepheden dönmüş bir cihad alimi bir araya gelse ezilir kalır bu adam. Hatta birçok sohbetinden faydalandığımız Nurettin hoca da Cihad cepheleri hakkında konuşmazsa hayırlı olur gibi.
 
Üst Ana Sayfa Alt