Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Suudi Rejimi Tekfir Etmeyen Alimlerin Hükmü Nedir?

M Çevrimdışı

Mithat can

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum,
bildigimiz bir sey var ki suanki suud rejimi kafir bir rejimdir. Ve bu rejime karsi cikan alimler ya hapis ediliyor yada idam ediliyor. Bazi alimler bundan dolayi direk rejim kafirdir diyemiyor.
Benim sorum bu alimler ikrah hukmunde midir? Yoksa rejimi direk olarak tekfir etmeyerek kafir mi oluyorlar ?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Mustafa bin Yılmaz Çevrimdışı

Mustafa bin Yılmaz

''Selef,selef ve selef...''
İslam-TR Üyesi
İmam Makdisi'nin 30 risalesininde 63-67 arasındaki sayfalara bir göz atmanızı tavsiye ediyorum. İkrah eğer dünyalık bir makam,mevki,para, şöhret gibi konular ile tehdit edildiğinde küfür oluyor ise bu bir engel değildir diyor. Ama bu konular Allahu alem ihtilaflı konular. Sizlere söylemiş olduğum kitabın sayfalarına bir bakınız.

Hamd bin Atik Rahimehullah bunları belirttikten sonra İbn-i Teymiye’nin, muteber ikrahın salt korku, eşi, çocukları ve malından ayrı bırakılması ile değil dayak, işkence veya öldürme ile meydana geleceğini belirttiği görüşünü aktarmaktadır.

Suyuti, Kadı Iyad’dan şunu nakleder: “Maliki alimlerinden Ebu Muhammed el-Kayravani el-Keyzani’ye, Mısır yöneticileri tarafından kendi davetlerine uymaya zorlanan, aksi halde öldürüleceği belirtilen kişinin durumu hakkında soruldu. Bunun üzerine şöyle cevap verdi: "Öldürülmeyi tercih eder, bu konuda kimse mazur olmaz. Durumları
bilinmeden önce onların davetini kabul edenler oldu. Ancak durumları belli olduktan sonra bundan kaçınmak vacip olmuştur. Onların yanında ikamet ederek korkusundan dolayı onların davetini kabul etmesi sebebi ile kimse mazur sayılmaz. Çünkü şeriatın iptal edildiği yerde ikamet etmek caiz değildir. Fakihler, bu gibi yerlerde ikamet etmenin Müslümanlara dinlerini öğretmek ve İslam’dan çıkmalarını engellemek şartı ile olabileceğini belirtmişlerdir."(Suyuti, Tarihu’l-Hulefa, 13)

Bütün bunlar, kafir ve müşriklerin sayısını çoğaltan ve Müslümanlara
karşı onlara yardım eden ve destekleyen kişilerin, salt korku ve dünya malına
olan düşkünlükleri sebebiyle mazur olmayacaklarına delalet etmektedir.
Bunların durumu böyle iken, şirkin kendisini destekleyen, küfür kanunlarını
koruyup kollayan ve Tevhid ehline karşı onları ve sahiplerini desteklemek
için çalışan kişiler nasıl mazur olabilir! Şüphesiz bunlar evleviyatla mazur
sayılmazlar. (Sayfa,65)

BU konuda güzel bir çalışması var İmam Makdisi'nin..
Sizin söylemiş olduğunuz alimler ise işkence,ölüm,idam gibi durumlar olduğundan dolayı alimlere kâfir hükmü verilmez.

Sizden ricam İmam Makdisi'nin kitabına bakınız.
Kitabıda aşağıya ekliyorum,hemen bakabilirsiniz.
@Abdulmuizz Fida Hocam, yanlış bir yere değinmiş ve hata etmişsem el atabilirmisiniz? Yanlış yapmaktan Allah'a sığınırım.
 

Ekli dosyalar

  • TEKFİRDE_AŞIRILIKTAN_SAKINDIRMA_KONUSUNDA_OTUZ_R_241210_213447.pdf
    2.4 MB · Görüntüleme: 11
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum,
bildigimiz bir sey var ki suanki suud rejimi kafir bir rejimdir. Ve bu rejime karsi cikan alimler ya hapis ediliyor yada idam ediliyor. Bazi alimler bundan dolayi direk rejim kafirdir diyemiyor.
Benim sorum bu alimler ikrah hukmunde midir? Yoksa rejimi direk olarak tekfir etmeyerek kafir mi oluyorlar ?

ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu,

Kafir bildiğine (müslüman olduğunu iddia etmediğin sürece) tekfiri izhar etmemek küfür değildir.

Şeyh Ahmed bin Hamud el-Halidi, (Rabbim onu esaretten kurtarsın), kendisini İslam’a nispet eden tağutların küfründe tevakkuf eden veya şek eden kimsenin hakkında ne diyor:

İkinci kısım: Kendisini İslam’a nispet eden tağutlardır. Bunların durumları özellikle namaz, hac, mescitleri bina etmek, Kuran bastırmak, sadakaları ve bağışları açıktan vermek gibi İslam’ın bazı şiarlarını izhar ettiklerinden dolayı insanların birçoğuna kapalı ve karışık gelebilir. Bu kısımdaki tağutları tekfir etmeyenler şu üç halın dışına çıkmazlar:

Birinci hal: Bunlar tağuta ve onun verdiği hükümlere yardım ederler, Allah’ın hükmüne kayıtsız kalırlar ve Allah’ın nurunu söndürmek için, Onun kelimesini yok etmek için var güçleriyle çalışırlar. Bunlar Allah’ın dostlarına savaş açmışlardır ve bunu ayakta tutmak için çalışırlar. Bunlar ahirette hiçbir payları olmayan laikler, demokratlar ve bunlara benzeyenler gibi tağutların yardakçıları, onların dilleriyle konuşan tercümanları ve onlara ibadete çağıranlardır. Bunların küfründe şüphe yoktur.

İkinci hal: O tağutların hallerinin hakikatini bilmeyenlerdir. Yani o tağutların durumunu ve içine düştükleri küfrü bilmeyenlerdir. Fakat bunlar Allah’ın onların emsalleri hakkında verdiği hükümden cahil değildirler. Bu itikadı sağlam bir kişidir. Bu kimsenin üzerine bir vebal yoktur. Bunun cehaleti basit bir cehalettir. Mesela bir kimsenin her gaybı iddia edenin kâfir olduğuna inanması ancak gaybı iddia eden belirli bir kimsenin gaybı iddia ettiğini bilmemesi ve onun durumunun hakikatine muttali olmaması gibi. Bu durum ona zarar vermez ve imanına herhangi bir nakıslık getirmez.

Üçüncü hal: Bunlar tağutların iç yüzüne, İslam’dan nasıl çıktıklarına ve onların neyle küfre girdiklerine muttali olan kimselerdir. Fakat bunlar onları tekfir etmekten geri durmaktadırlar. Bu halde olanlar yine iki sınıftır:

Birinci sınıf: Onların küfürlerine ve sapık olduklarına inanan ve onlara buğz eden kimselerdir. Lakin onların kâfir olduklarını açık bir şekilde ifade etmemektedirler. Bu sınıftan olanlar kendi aralarında yine üç kısma ayrılırlar:

Birinci kısım: Bunlar müstazaf olanlardır. Bunların tağut ve yardımcılarına karşı herhangi bir direnme güçleri yoktur. Bunlar Allah’ın sıkıntı zail olana ve engel ortadan kalkana kadar kendilerini mazur gördüğü kimselerdir. İkrah altında olanlar evlasıyla bu kısma dâhildirler...

İkinci kısım: Tağutların küfrüne inanan ve bunu ikrar eden kimselerdir. Ama kendilerini koruyacak aşiret veya aşiret dışında başka mukavemet gücüne sahip olmalarına rağmen tağutların küfrünü açıkça söylemeyenlerdir. Bunlar yağcılık ve iki yüzlülük yapanlar ve Allah’ın şu buyruğu altına giren kimselerdir. “İstediler ki sen alttan alıp gevşek davranasın ki onlar da alttan alıp gevşek davransınlar.” Bu kısım insanlar masiyet ehlinden benzediklerinin hükmünü alırlar. Onları bu duruma sevk eden sebep ve gerekçeye göre günahlarının durumu şekillenecektir…

Üçüncü kısım: Bunlar şöyle diyenlerdir: “Bunların dışındakiler kâfirdir fakat bunlar kâfir değildirler.” Bunlar hiçbir gerekçe olmadan onları tekfir etmekten geri durmaktadırlar. Şüphesiz ki bu tavır o kişinin onlara İslam hükmünü vermesi demektir. Zira küfür ve İslam arasında hiçbir vasıta yoktur. Kim küfre İslam derse veya kâfirlere Müslüman derse kâfir olur. Çünkü kendisinin hiçbir tevili veya şüphesi yoktur. Ayrıca Allah’ın hükümlerinden bir hükmü kendi katında sabit olduktan ve bildikten sonra reddetmiştir.

İkinci sınıf: Bunlar tağutların hakikatlerine, onları İslam’dan çıkaran hallere ve onları küfre düşüren eylemlerine muttali olanlardır. Bunlar onların batıllarını inkâr edenler, kalpleriyle de onlara buğz edenler ve nevi kâfirdir ama muayyen tekfir ise ancak hüccet ikamesinden ve şartların oluşması ve manilerin kalkmasından sonra olabileceğini söyleyenlerdir.

Veya bu kişilerin bazı muayyen tağutları tekfir etmekten imtina etmelerinin sebebi ilim ve talimle uğraşan bazı kişilerin ortaya attığı bazı şüpheler sebebiyle zihinlerinin karışması veya bazı âlimleri veya kendilerine hüsnü zan besledikleri bazı kişileri taklit etmeleri olabilir. Veya kendilerine arız olan bir şüphe veya bir tevil veya âlimlerin bazı ifadelerini doğru anlamamaları veya da onların sözlerinden kast ettiklerinden gayrısını çıkarmaları olabilir.

Bu durum onların tekfir edilmesinde durulmasını gerektirmektedir. Böylelerini baştan tekfir etmek caiz değildir. Böylelerinden herhangi birisini hüccet ikame edilmeden ve şüphe izale edilmeden tekfir etmek icma ile caiz değildir.”
 
Üst Ana Sayfa Alt