OSMANLI'YA SAPIK DİYEN ORİJİNAL SAPIKLARA ŞEYH ZEVAHİRİ'DEN TOKAT
7531
Şeyh Eymen Ez Zevahiri'nin Türk Halkına hitaben yaptığı açıklamasını türkçe olarak sunuyoruz
Mesaj Yazının tamamından alıntı
Türk halkı, hükümetlerini Filistin topraklarına tecavüz edenleri tanımaya devam etmekten ve Afganistan’daki Müslümanların öldürülmesinde yer almaya ısrar etmekten alıkoyma sorumluluğunu taşımalıdır. Türk halkı, genelde tüm İslam beldelerini özelde ise Filistini savunma noktasında Osmanlı Devleti tarafından oynanan şanlı rolü yeniden ortaya koymalıdır.
Osmanlılar beş yüz yıl boyunca Müslümanları ve topraklarını Haçlıların açgözlülüğüne karşı savundular. Onların evlatlarının rolü nasıl birkaç yardım gemisiyle sınırlandırılabilir? Müslüman beldelerden en ufak bir yer dahi tehdit edildiğinde orayı savunmak için Osmanlı Devleti, dev ordular ve bütün denizlere açılan filolar gönderiyordu. Onların evlatlarının rolü, kurtlar denizinde bir koyun gibi seyreden bir ya da birkaç gemiye nasıl düşebilir? Müslüman Türk Halkı, Müslümanların tarihindeki ve kültüründeki gerçek rollerini öğrenmelidir. Osmanlının rolü, İslamı savunmaktı. Müslüman Türk Halkının tarihi budur. Bu, onların yeniden kuşanmaları gereken sorumluluk ve yeniden almaları gereken şanlarıdır. Osmanlı Türkleri, açgözlü saldırganlara karşı Mücahid idiler, onlar sadece birkaç ton yardım sunmadılar. İki rol ne kadar da farklı! Türkiye’deki Müslüman kardeşlerim! Hükümetiniz ve ordunuz tarafından İslama ve Müslümanlara karşı düşmanca sergilenen tehlikeli rolü anlamalısınız. Hükümetiniz ve ordunuz, Global Haçlıların elinde mevcut kampanyalarında maşa edilmiştir.
Bu Hilafet bizi bir araya getirdi. Ümmeti beş yüz yıl boyunca Haçlıların hırs ve istilalarından korudu. Beytil Makdisi korudu ve Filistinin mahvolmuş cesedinin üzerine İsrailin kurulmasını önledi. Hilafet düşünce Haçlı kurtların bize karşı saldırıları her taraftan yoğunlaştı. Beldelerimizin daha önce yağmalamadıkları kısımlarını mahvettiler ve İsrail, esir ettiği Beytil Makdisi kuşatan bir devlet olarak kuruldu. Haçın ordusu, açık laiklikleri ve gizli Haçlı ideolojileriyle geldiler ve İslam bedenini dilimlere ayırmaya başladılar.
Hilafet Türkiyesi bütün hastalıklarına rağmen bizi savundu. Şimdi ise Türkiye laik oldu ve bize saldırıyor. Hilafet Türkiyesi bütün zayıflığına rağmen bizi elinden gelen en iyi şekilde her bir açgözlüye karşı savundu. Şimdi ise Türkiye laik oldu ve açgözlü bütün Haçlılara yardım ediyor ve bizden ganimet olarak alınanları onlarla paylaşıyor. Hilafet Türkiyesi bütün kusurlarına rağmen mukaddesatımızı korudu. Bugün laik Türkiye kanlarımızı, mallarımızı ve mukaddesatımızı almak için geliyor. Hilafet Türkiye’si bizi koruyup barındırdı. Bugün laik Türkiye, bizi Kuranı aşağılayan, Peygamberimizle (s.a.v) alay eden İslam düşmanlarına teslim ediyor. Türkiye bütün kusur ve hastalıklarına rağmen şanımızın, saygınlığımızın, egemenlik ve vahdetimizin bir sembolüydü.
Türkiye’deki Müslüman kardeşlerim! Durumu anlamak için tarihi okumamız gerekir. Fatih Osmanlı ordusu Viyana kapılarına dayandığında Safaviler, Hilafeti sırtından vurmak için Haçlılarla beraber komplo kuruyordu. Bugün de Safaviler (Şiiler) Afganistan ve Irakta aynı rolü oynuyorlar.
Birinci Dünya Savaşında Haçlı İngilizler, Hilafeti iki Arap hançeriyle sırtından vurdular, ikisi de İngiliz bayrağının haçı altında olduğu ve onların altınlarıyla, teçhizat ve istihbaratlarıyla desteklendiği halde İslami bir davete sahip olduklarını iddia ediyordu. İlk hançer, Neciddeki Abdulaziz El Suudun hançeriydi, o ki savaşın başlarında İngilizlerle, İngilizlerin kendisiyle bütün bağlılıklarını elde ettiği el-Katif anlaşmasını imzalayan kişiydi. Bunun karşılığında, İngilizler, (Arap) Yarımada(sın)daki Osmanlı varlığıyla savaşmaları için onlara para ve silah desteğinde bulundular. Bu mutabakat, 1915 yılında Abdulaziz el Suud ile El Raşid arasında geçen Cirab savaşında öldürülen İngiliz istihbarat subayı Yüzbaşı Shakespearein koordinasyonuyla bitirildi. Abdulaziz el Suud, şirk ve bidatle savaştığını iddia ediyorken Hilafet Devletini İngiliz hançeriyle vurdu.İkinci hançerin sahibine gelince o, şerif Hüseyin bin Alidir. O ki Birinci Dünya Savaşının başında Arap devleti kurma iddiasıyla Osmanlı devletine karşı ayaklandı. Arap devletine hükmetme hakkının Haşimilere ait olduğu iddiasındaydı.Casus Shakespera, Abdulaziz el Suuda eşlik ediyorduysa, casus “Arap Lawrence” de Şerif Hüseyin’e ve oğlu Faysal’a eşlik ediyordu. Abdulaziz el Suud ve Şerif Hüseyin bin Ali’nin oğulları ve torunları yollarına devam ediyor. Dedelerinin Birinci Dünya Savaşındaki Haçlı İngilizlerle olan ittifakını sürdürdüler. Bugün de Haçlı Amerikalıların İslam’la olan savaşında ittifak ediyorlar. Maalesef, bu sefer Türk ordusundan ve hükümetinden de yardım görüyorlar. Eğer kötülük âlimleri dün Hilafeti düşürmeyi destekleyen fetvalar verdilerse torunları da bugün Müslümanlarla savaşında Müslümanları öldürmek için Amerikan ordusunda savaşmaya cevaz veriyor. İsrail’in izniyle ve razı olduğu fetvaları veriyorlar ve Irak’ta Amerikalılarla savaşmaya karşı fetva veriyorlar. Bir de (Irak) ordusuna, polisine, Ulusal Güvenliğe ve Uyanış Konseyi’ne katılmaya cevaz veren fetvalar veriyorlar. Irak’ta cihada çıkmaya karşı fetva veriyorlar ve dinlerin birliğine, İsrail’deki mücrimlerin en büyüklerine gülümsemeye ve el sallamaya çağırıyorlar.
Türkiye’deki Müslüman kardeşlerim!
Hükümetiniz ve ordunuz, Afganistanda Müslümanlarla savaşıyor, temiz evlatlarınız ise canları ve mallarıyla oradaki kardeşlerini korumak için kalktılar, İslami Emirliğe yardım ettiler ve Fatih Sultan Mehmedin şanını tekrar dirilttiler. “Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.”
İşte sizin temiz evlatlarınız, Cihad cephelerine, Şehadet meydanlarına ve yakın bir fethin şanına doğru koşuyorlar inşallah; izzet ve saygınlığın Afganistanına, İslamın ve Cihadın Afganistanına, Hicretin ve Nusretin Afganistanına, adaletin ve Şeriatın Afganistanına. O halde tertemiz Mücahid evlatlarınızı destekleyin, onlara yardım edin ve onların örnekliğini takip edin.
*******
Bu müthiş yazıyı buraya delillendirdik ama, Şehid Şeyh Usame Bin Ladin'e bile sapık deyip ondan beri olan sapıklar, Şehy Eymen ez Zevahiriye aynısı dememeleri mümkün değildir!