Esselamu Aleykum ve Rahmemtullahi ve Berekad
Derleme bir kaynak oluşturmuştum işine yarayanlar olabilir düşüncesiyle paylaşıyorum
__________________________________________________________________________________________
Suudi Amerika'nın İslamlığı
Suudi hanedanlığının egemenliği altında bulunan Arabistan; İçerisinde bazı İslami hükümlerin uygulanabilmesine rağmen, pek çok islami hukumlerin uygulanmadığı, Allah yolunda Cihad eden Mucahidlere rağmen Tağutlara destek veren, Mucahidlere Harici diyen Bir Tağut Kralın idaresi altında ve Onu Emiru'l Muminin gören Kralcı İrca ehlinin dini otoritesinin kontrolunde din yaşanan bir ülkedir.
Amerika Tağut devleti; 2001 yılında Afganistan ve Irak'ı işgal ederken, Suud ve Kuveyt'in Sultan ve Hurc havaalanlarından kaldırdığı uçaklarla vurup , işgal etmişti.
Suudi Ameriaka Hala toprakları içerisinde İslam şeriatiyle hükmedilsin diye cihad eden el Kaide mucahidleriyle harp halindedir. Yemen'le birlikte ortak operasyonlar düzenlemekten çekinmemektedir.
SuudiAmerika, 1979 yılında yine bir Şeriat için Kabe'de Hak arayan Cuheyman ve cemaatini Hristiyan Fransız askerlerini Mekke'ye, Kabe'ye (tevbe 28 ayetindeki harama rağmen muşrikleri harameyne) yerleştirip, Kabe'nin içerisindeki muslumanlara kurşun ve bombalar ile şehid ettirmekten Allah'tan korkmamışlardır.
Suud ailesinin top sakallı erkeklerinin hakimiyetindeki Arabistan'ta, Dünyanın her tarafından Hac için gelen Muslumanlar, Kabe'nin tam karşısında, gökdelen gibi Yahudi Hilton otelini pek çok kafir otelle birlikte yanyana görmektedir. Bu oteelde Efes Pilsen'in Biraları 'alkolsuz' diye satılabilmektedir.
****
Sorunuzdan rahatsız olmuş değiliz bilakis kendisini selef akidesine nisbet eden suud yönetimi ile gerçek selefi muvahhidler arasındaki farkları belirleme açısından çok güzel ve "profesyonel" bir soru. Esasında günümüzde "vahhabiliğin" temsilcisi olduğu iddia edilen Suudi yönetiminin bu akide karşısındaki konumunu belirlemek önemli bir mesele. Çünkü dünyadan habersiz bir çok ahmak rafızi, sofi vb müşrikler hala Muhammed bin abdilvehhab rh.a'nın davetiyle günümüz Suud hanedanını özdeşleştirebilmektedir. Halbuki aşağıda sıralayacağımız maddeler bu ailenin ne İslamla ne tevhidle ne selefilikle ne de başka bir şeyle alakası olmadığını göstermektedir:
M. 1920'li yıllarda kurulan Suudi Arabistan hükümeti başlıca iki küfür ameli üzere tesis edildi:
1)İngiliz uşaklığı ve onların velayeti altına girmek. Bu WASP muhabbeti bugün de ABD uşaklığı şeklinde tezahür etmektedir.
2) Kafirleri tekfir etmemek, onlara müslüman muamelesi yapmak: Yukardaki meseleyle bağlantılı olarak İngilizlerin baskısıyla hac yollarının diğer müslüman geçinenlere açılması sağlandı. Malum, müşrikleri Mescidi harama sokmak Tevbe: 28.ayetiyle sabit olduğu üzere caiz değildir, haramdır. Fakat küfür değildir. Küfür olan bunu müşriklere müslüman muamelesi yaparak uygulamaktır.İlk zamanlarda müşrikler haccdan menedilmişti. Sonradan tekfir düşüncesinden vazgeçilip cehalet özürdür düşüncesi yayılarak hem hac gibi muazzam bir ekonomik kaynak sağlama alındı hem de diğer sözde islam ülkeleriyle iyi ilişkiler tesis edilmeye çalışıldı. Halbuki bundan önce bu ülkelere gereksiz yere seyahat etmek dahi alimler tarafından menediliyordu.
Daha sonraki yıllarda bu küfürler üzerine başka küfürler de ilave edildi:
1) Birleşmiş Milletler adlı taguti kuruluşa intisap ederek kafirlere velayet verdiler, onların mahkemelerini yetkili kabul ettiler.
2) Amerikan askerlerini Hicaza yerleştirdiler, onların İslamı zayıflatmak ve demokrasiyi yaymak amacıyla yaptıkları operasyonlara lojistik destek sağladılar. Tevhide biraz olsun yakın duran kim varsa radikalizmle mücadele adı altında ezmeye çalıştılar, bu yoldaki her türlü Haçlı ve siyonist operasyonuna destek oldular.
3) Tevhidi sadece ölülerden yardım istemeyi menetme konusuna hasrettiler. hakimiyetle alakalı yeni çıkan küfür çeşitlerini hem kendileri uyguladılar hem de uygulayanları desteklediler. Demokrasi, particilik, taguta muhakeme vb.
Bunlar şu an için aklımıza gelenler. Yoksa bu devletin küfür sicili epey kabarıktır ve günden güne de artmaktadır. Yakında yahudi devletiyle de açıktan görüşmelere başlayarak artık olaya son noktayı koyacak gibi görünüyorlar. Bu rejim tevhid akidesinin önündeki en büyük engellerden birisidir.
Derleme bir kaynak oluşturmuştum işine yarayanlar olabilir düşüncesiyle paylaşıyorum
__________________________________________________________________________________________
Suudi Amerika'nın İslamlığı
Suudi hanedanlığının egemenliği altında bulunan Arabistan; İçerisinde bazı İslami hükümlerin uygulanabilmesine rağmen, pek çok islami hukumlerin uygulanmadığı, Allah yolunda Cihad eden Mucahidlere rağmen Tağutlara destek veren, Mucahidlere Harici diyen Bir Tağut Kralın idaresi altında ve Onu Emiru'l Muminin gören Kralcı İrca ehlinin dini otoritesinin kontrolunde din yaşanan bir ülkedir.
Amerika Tağut devleti; 2001 yılında Afganistan ve Irak'ı işgal ederken, Suud ve Kuveyt'in Sultan ve Hurc havaalanlarından kaldırdığı uçaklarla vurup , işgal etmişti.
Suudi Ameriaka Hala toprakları içerisinde İslam şeriatiyle hükmedilsin diye cihad eden el Kaide mucahidleriyle harp halindedir. Yemen'le birlikte ortak operasyonlar düzenlemekten çekinmemektedir.
SuudiAmerika, 1979 yılında yine bir Şeriat için Kabe'de Hak arayan Cuheyman ve cemaatini Hristiyan Fransız askerlerini Mekke'ye, Kabe'ye (tevbe 28 ayetindeki harama rağmen muşrikleri harameyne) yerleştirip, Kabe'nin içerisindeki muslumanlara kurşun ve bombalar ile şehid ettirmekten Allah'tan korkmamışlardır.
Suud ailesinin top sakallı erkeklerinin hakimiyetindeki Arabistan'ta, Dünyanın her tarafından Hac için gelen Muslumanlar, Kabe'nin tam karşısında, gökdelen gibi Yahudi Hilton otelini pek çok kafir otelle birlikte yanyana görmektedir. Bu oteelde Efes Pilsen'in Biraları 'alkolsuz' diye satılabilmektedir.
****
Sorunuzdan rahatsız olmuş değiliz bilakis kendisini selef akidesine nisbet eden suud yönetimi ile gerçek selefi muvahhidler arasındaki farkları belirleme açısından çok güzel ve "profesyonel" bir soru. Esasında günümüzde "vahhabiliğin" temsilcisi olduğu iddia edilen Suudi yönetiminin bu akide karşısındaki konumunu belirlemek önemli bir mesele. Çünkü dünyadan habersiz bir çok ahmak rafızi, sofi vb müşrikler hala Muhammed bin abdilvehhab rh.a'nın davetiyle günümüz Suud hanedanını özdeşleştirebilmektedir. Halbuki aşağıda sıralayacağımız maddeler bu ailenin ne İslamla ne tevhidle ne selefilikle ne de başka bir şeyle alakası olmadığını göstermektedir:
M. 1920'li yıllarda kurulan Suudi Arabistan hükümeti başlıca iki küfür ameli üzere tesis edildi:
1)İngiliz uşaklığı ve onların velayeti altına girmek. Bu WASP muhabbeti bugün de ABD uşaklığı şeklinde tezahür etmektedir.
2) Kafirleri tekfir etmemek, onlara müslüman muamelesi yapmak: Yukardaki meseleyle bağlantılı olarak İngilizlerin baskısıyla hac yollarının diğer müslüman geçinenlere açılması sağlandı. Malum, müşrikleri Mescidi harama sokmak Tevbe: 28.ayetiyle sabit olduğu üzere caiz değildir, haramdır. Fakat küfür değildir. Küfür olan bunu müşriklere müslüman muamelesi yaparak uygulamaktır.İlk zamanlarda müşrikler haccdan menedilmişti. Sonradan tekfir düşüncesinden vazgeçilip cehalet özürdür düşüncesi yayılarak hem hac gibi muazzam bir ekonomik kaynak sağlama alındı hem de diğer sözde islam ülkeleriyle iyi ilişkiler tesis edilmeye çalışıldı. Halbuki bundan önce bu ülkelere gereksiz yere seyahat etmek dahi alimler tarafından menediliyordu.
Daha sonraki yıllarda bu küfürler üzerine başka küfürler de ilave edildi:
1) Birleşmiş Milletler adlı taguti kuruluşa intisap ederek kafirlere velayet verdiler, onların mahkemelerini yetkili kabul ettiler.
2) Amerikan askerlerini Hicaza yerleştirdiler, onların İslamı zayıflatmak ve demokrasiyi yaymak amacıyla yaptıkları operasyonlara lojistik destek sağladılar. Tevhide biraz olsun yakın duran kim varsa radikalizmle mücadele adı altında ezmeye çalıştılar, bu yoldaki her türlü Haçlı ve siyonist operasyonuna destek oldular.
3) Tevhidi sadece ölülerden yardım istemeyi menetme konusuna hasrettiler. hakimiyetle alakalı yeni çıkan küfür çeşitlerini hem kendileri uyguladılar hem de uygulayanları desteklediler. Demokrasi, particilik, taguta muhakeme vb.
Bunlar şu an için aklımıza gelenler. Yoksa bu devletin küfür sicili epey kabarıktır ve günden güne de artmaktadır. Yakında yahudi devletiyle de açıktan görüşmelere başlayarak artık olaya son noktayı koyacak gibi görünüyorlar. Bu rejim tevhid akidesinin önündeki en büyük engellerden birisidir.