Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Hamd, Alemlerin Rabbi Allah'a, Salat ve Selam Rasulüne, Âline ve Ashabına. Ve sonrası:
Günümüzde, milliyetçilik putunu kıramamış olan kimi insanların en çok ortaya attığı dalil fikirlerden birisi de Allah (s.v.t)'ın kendisini isimlendirdiği adları kullanmak yerine tıpkı müşrik ataları gibi "tanrı" sözcüğünü kullanmaktır. Genel olarak "biz niye Araplar ile aynı dil ile ibadet ediyoruz, Tanrı kelimesi ile Allah kelimesi -haşa- aynı anlama geliyor" gibi şüpheler ortaya atıyorlar. Peki, "tanrı" kelimesi gerçekte ne anlama geliyor?
Tanrı kelimesi (eski Türkçe'de "tengri"), eski Türkçe yazıtlarda çoğu yerde geçer. "Tengri" kelimesi "tan yeri" (eski türkçede "teng yiri") tamlamasının aşınması ile ortaya çıkmış bir kelimedir. Öyle ki eski Türkçe yazıtlarda da birçok yerde gök (tan yeri) kelimesini karşılamak için bizzat "tengri" kelimesi kullanılmıştır. Örneğin :
"Türk Oğuz begleri budun esid: uze tengri basmasar asra yir telinmeser Türk
budun ilingin törüngün kim artati udaçı erti? Türk budun ertin, ökün!" (Bilge Kağan Abidesi-Doğu Yüzü)
Bu cümle günümüz Türkçesi ile şu şekilde çevrilir :
"Tür, Oğuz beyleri kavmi işitin, yukarıda gök basmasa, aşağıda yer
delinmese Türk milleti ülkeni, töreni kim bozar? Türk milleti vazgeç, pişman ol"
Görüldüğü gibi bizzat semâyı kastetmek için "tengri" kelimesi kullanılmış. Aynı şekilde, kendisine ibadet edilen ilah anlamında da kullanılmıştır :
"Tengri yarlıkaduk üçün kutum ülügüm bar üçün, ölteçi bodunug tirgürü igittim. Yalang bodunug tonlug kıltım." (Bilge Kağan Abidesi)
Günümüz Türkçesi ile :
"Tanrı buyurduğu için, ben de kutlu ve bahtlı olduğum için ölmek üzere olan milleti diriltip doyurdum."
Peki, Türkler cahiliyelerinde niçin "gök" kelimesini aynı zamanda kendisine ibadet edilen ilah anlamında kullanmışlardır? Bunun sebebi, cahiliye Türklerinin kendisiyle beraber Allah'a şirk koştukları şeylerin gökte yaşadıklarına inanmaları idi. Öyle ki, "Ülgen" adındaki ilahlarının göğün 16. katında, "Kayra Han" adındaki ilahlarının göğün 17. katında yaşadığına inanırlardı. Ayrıca gökte yaşadıklarına inandıkları Kuyaş Han (güneş tanrısı), Barak Ata ve Maygıl (su tanrısı) gibi bir takım ilahlar da edinmişlerdi. Bu yüzden, cahiliye Türkleri dua edeceği zaman bu ilahları kast ederek göğe seslenir ve talepte bulunurdu.
Sonuç :
Kavmiyetçilik yaparak sırf Araplara muhalefet etme gayesi ile Allah subhanehu ve teala'nın kendisini isimlendirdiği adları kullanmak yerine atalarının üzerinde bulunduğu eski putperestlik akidesinden kalma ve kendisi ile Allah'a ortak koşulan şeyleri ifade eden "tanrı" kelimesini kullananlar, Allah'a karşı büyük bir cürüm işlemektedir. Allah azze ve celle şöyle buyurur :
"En güzel isimler Allah'ındır. Öyleyse O'na bunlarla dua edin. O'nun isimleri konusunda eğriliğe sapanları bırakın. Onlar, yaptıklarının cezalarını göreceklerdir." (A'raf suresi 180. ayet)
Velhamdulillah...
Hamd, Alemlerin Rabbi Allah'a, Salat ve Selam Rasulüne, Âline ve Ashabına. Ve sonrası:
Günümüzde, milliyetçilik putunu kıramamış olan kimi insanların en çok ortaya attığı dalil fikirlerden birisi de Allah (s.v.t)'ın kendisini isimlendirdiği adları kullanmak yerine tıpkı müşrik ataları gibi "tanrı" sözcüğünü kullanmaktır. Genel olarak "biz niye Araplar ile aynı dil ile ibadet ediyoruz, Tanrı kelimesi ile Allah kelimesi -haşa- aynı anlama geliyor" gibi şüpheler ortaya atıyorlar. Peki, "tanrı" kelimesi gerçekte ne anlama geliyor?
Tanrı kelimesi (eski Türkçe'de "tengri"), eski Türkçe yazıtlarda çoğu yerde geçer. "Tengri" kelimesi "tan yeri" (eski türkçede "teng yiri") tamlamasının aşınması ile ortaya çıkmış bir kelimedir. Öyle ki eski Türkçe yazıtlarda da birçok yerde gök (tan yeri) kelimesini karşılamak için bizzat "tengri" kelimesi kullanılmıştır. Örneğin :
"Türk Oğuz begleri budun esid: uze tengri basmasar asra yir telinmeser Türk
budun ilingin törüngün kim artati udaçı erti? Türk budun ertin, ökün!" (Bilge Kağan Abidesi-Doğu Yüzü)
Bu cümle günümüz Türkçesi ile şu şekilde çevrilir :
"Tür, Oğuz beyleri kavmi işitin, yukarıda gök basmasa, aşağıda yer
delinmese Türk milleti ülkeni, töreni kim bozar? Türk milleti vazgeç, pişman ol"
Görüldüğü gibi bizzat semâyı kastetmek için "tengri" kelimesi kullanılmış. Aynı şekilde, kendisine ibadet edilen ilah anlamında da kullanılmıştır :
"Tengri yarlıkaduk üçün kutum ülügüm bar üçün, ölteçi bodunug tirgürü igittim. Yalang bodunug tonlug kıltım." (Bilge Kağan Abidesi)
Günümüz Türkçesi ile :
"Tanrı buyurduğu için, ben de kutlu ve bahtlı olduğum için ölmek üzere olan milleti diriltip doyurdum."
Peki, Türkler cahiliyelerinde niçin "gök" kelimesini aynı zamanda kendisine ibadet edilen ilah anlamında kullanmışlardır? Bunun sebebi, cahiliye Türklerinin kendisiyle beraber Allah'a şirk koştukları şeylerin gökte yaşadıklarına inanmaları idi. Öyle ki, "Ülgen" adındaki ilahlarının göğün 16. katında, "Kayra Han" adındaki ilahlarının göğün 17. katında yaşadığına inanırlardı. Ayrıca gökte yaşadıklarına inandıkları Kuyaş Han (güneş tanrısı), Barak Ata ve Maygıl (su tanrısı) gibi bir takım ilahlar da edinmişlerdi. Bu yüzden, cahiliye Türkleri dua edeceği zaman bu ilahları kast ederek göğe seslenir ve talepte bulunurdu.
Sonuç :
Kavmiyetçilik yaparak sırf Araplara muhalefet etme gayesi ile Allah subhanehu ve teala'nın kendisini isimlendirdiği adları kullanmak yerine atalarının üzerinde bulunduğu eski putperestlik akidesinden kalma ve kendisi ile Allah'a ortak koşulan şeyleri ifade eden "tanrı" kelimesini kullananlar, Allah'a karşı büyük bir cürüm işlemektedir. Allah azze ve celle şöyle buyurur :
"En güzel isimler Allah'ındır. Öyleyse O'na bunlarla dua edin. O'nun isimleri konusunda eğriliğe sapanları bırakın. Onlar, yaptıklarının cezalarını göreceklerdir." (A'raf suresi 180. ayet)
Velhamdulillah...