Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Tasavvuf (Cemaleddin Hocaoglu - Kaplan- Rh.a) İslam'da Tasavvuf

ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Hele Şu lafzı bir açıkla Huzeyfen:

"Şeyhin suretini hayalinde ihzar eder, huzur ve sohbetinde olduğuna itikad eder, nefsini de onun önünde farz eder, bu tasavvuri hayalinde hıfz eder ve nihayet bütün varlığı ile şeyhinin vücudunda fani olur, şeyhin vücudunda Allahü Teala’ya yönelir. Ve bu hususda kendini zorlar ve bunu ilahî nur tekrar eder ve nihayet işrak edinceye kadar, dolayısıyla manaların sırrında perdesi kalkar. Ve dolayısıyla başkasıyla değil hatta kendi nefsiyle değil, Allah ile olur."
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Birde şu sözü açıkla :

"Sen bil ki, ölmüş olsun veya hayatta olsun bizler kalbimizi şeyhin kalbine rabt ettiğimiz takdirde fayda görürüz. Hatta o zat Allah’ın ilminde istenilen şeyhi olmasa bile!"
 
HuZeYFeN' Çevrimdışı

HuZeYFeN'

Üye
İslam-TR Üyesi
Kitabin hepsini okudunmu ki kardes buna dayanarak Müellifin görüsü budur diye düsünüyorsun? Merhum buna sirktir diyor, ve biz bunu ondan ögrendik. InshaAllah kitabi bastan sona oku ve bugüngü "Tasavvuf" adi altindaki küfür cereyaynlarini daha iyi tani. maesselama
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Kitabin hepsini okudunmu ki kardes buna dayanarak Müellifin görüsü budur diye düsünüyorsun? Merhum buna sirktir diyor, ve biz bunu ondan ögrendik. InshaAllah kitabi bastan sona oku ve bugüngü "Tasavvuf" adi altindaki küfür cereyaynlarini daha iyi tani. maesselama
Şeyhin görüşüdür diyor . Sonra da kendi görüşünü aktarıyor. İlk yazdığıma ise itiraz etmiyor :
Şimdi 6. babdan aktarıyorm bakalım hangilerine yanlış demiş hangilerine ses çıkarmamış görelim:



Altıncı bab:

Sonra bu zat şöyle der:
Fazlü’l-Mürid teyekkün etmelidir ki, şeyhin ruhaniyeti bir yerde muhayyer değildir. Gayri muhayyer için mekânlar mürid nerede olursa olsun, şeyhin ruhaniyeti ondan ayrılmaz; her ne kadar şahsiyeti ondan ayrılırsa da! Uzaklık müride aiddir. Mürid şeyhini kalbiyle tezekkür ettiği vakit şeyhi ona yaklaşır, kalbi ona teallük eder de mürid ondan istifade eder. Mürid bir vakıayı halletmek istediği zaman, o kalbiyle istihzar eder, müşahede ettiğinde ona sorar ve fakat bu ağızdaki lisanıyla değil; kalp lisanıyla olur. Şeyhin ruhi vakıanın manasıni müridine ilham eder. Bunun müyesser oluşu da müridin kalbini şeyhin kalbine rabıta etmesiyle mahken olur.
İşte bu cihetle kalp lisanı onu aktarır. Ve bu arada kalp yolu Allah’a açılır da Allahü Teala onu konuşturur.
(itirazsız diğer bölüme geçiyor)
İbrahim Ed-Düsüki müridlerine hitaben şöyle demiştir:
,,Ey benim evlatlarım! Şayet benimle yaptığınız ahid sahih ise ben size yakınım! Zira siz benim ahdimi alır vasiyetimle amel ederseniz sözümü dinlersiniz, sizden biriniz meşrikde ben de mağribde olursam, şahsımın karariyetini görürsünüz. Ve şayet mürebbinizin müşkilatından bir şey varid olursa veyahut Rabb’inizden bir şeyin istiharesini isterseniz, yüzünüzü çevirin baş gözünüzü kapatın, kalp gözünüzü açın; beni açıktan görür, işlerinizde benimle iştişare edersiniz. Ben ne dersem emrime imtisal edin ve kabul edin! Ve bu bana mahsustur ki, umumidir. Muhabbetinde sadık olduğunuz her şeyhe şamildir. Şeyhiniz bunu bilsin veya bilmesin! Müridlerin evliya ile sünnetleri böyle cereyan eder.”
Nitekim salihlerin vasfında varid olmuştu; onlar zikir görüldüğünde Allah zikir edilir. Zira onun kalbinin nuru simasına aks eder: onların simaları yüzlerindedir. Kim salihi görürse, onun kalbinde parlayan hakkın nurunu yüzünde görür. İşte bundan dolayı mesadiyete ve kurbiyete nail olur.
(itirazsız diğer bölüme geçiyor, ve hatalı tevil ediyor)

İbn-i Ülvan da şöyle der:
"Seni gören göz mesud olur; Seni göreni gören de mesud olur. Bir misal: Güneş bir duvara vurdu; karşısında da bir başka duvar var, bu duvara da yansır. Güneş bir, yansıdığı duvar iki! Şeyh Abdüd-Daim’ül-Ensari Eş-Şazli’nin indinde bir tarikat var ki, bu tarikat meşayihin indinde meşhurdur; ona rabıta ismi verirler.
Bu da şeyhin yüzünü görmektir. Zira zikirden daha müessirdir. Şartlarını, adabını bilenler için! İşte bundan dolayıdır ki, Efendimiz’in sahabeyi terbiyesi bu şekilde olmuştur. Sahabe dolayısıyla zikirler evvela mekan, riyazet ve mücahede müsteğni olurlar.
Yani rüyetle hasıl olan netice, uzun zaman zikirle hasıl olan neticeden daha çoktur. Ve işte bundan dolayıdır ki, sahabenin derecesine geçemeyişimiz!..
Meşayihle ictima bir saatte olsa, gıbta edilen bir mertebedir.
,,Kitap Töhfet-il İbad” sahabenin sahibi ve Hanbeli diyor ki:
,,Mürid olmanın adabı ve kalbini şeyhinin kalbine tealluk ettirmemek sohbetinin alameti, gıybetinde olsun huzurunda olsun müşahidlerinde istiğrakı öyle ki onunla bir halkdan hiç kimse müşahede etmemesidir. Onun için bu meşhed ve huzur sıhhat buldu mu fi cemal-i sermedi meşhed ve huzuruna intikal eder. Ve bu öyle bir makamdır ki, bu makama ancak ehl-i mârife billah şahid olur!
Yoksa şehvetine meftun, cahil-i gabi, su-i emaresine kendisini kapdırmış, dolayısıyla ruhaniyetinin nasibini almamış kişi bir değil!..
,,Miftah’ül-Felah Fi Adabiz-Zikir” isimli kitabında İbn-i Ataullah Şazli, meşayihden naklen der ki: ,,Eğer mürid şeyhinin taht-ı nazarında olup şeyhini gözlerinin önüne tehayyül eder. Çünkü, şeyhi onun yol arkadaşı, hâdiyesi, zikri, şürüunda himmetine istimdad ettiği zatıdır. Ve bu istimdadın aynı zamanda Allah Resulü’nden istimdad olacağı kanaatımızadır. Zira biliyor ve inanır ki, şeyhi, Allah Resulü’nün naibidir.
(itirazsız diğer bölüme geçiyor)

Şeyh Abdül Vehhab Şi’râni, ,,Medaric’ül-Salikin” isimli kitabında der ki: ,,Yedinci Adab, şeyhinin hayalini gözlerinin önünde tehayyüldür ve bu onlara göre edeblerin mühimlerindendir.” Bu zat, ,,Bahr-i Mevrud” kitabında şunu söyler:
,,Ya Ahi! Sen bil ki, ölmüş olsun veya hayatta olsun bizler kalbimizi şeyhin kalbine rabt ettiğimiz takdirde fayda görürüz. Hatta o zat Allah’ın ilminde istenilen şeyhi olmasa bile! Zira bizim ona rabtımız şeyhin zatına değil, Allahü Teala’ya istinad ettiğimiz hakikatın kendisidir.”

(itirazsız diğer bölüme geçiyor)
(Yanlış anlaşılman bizim ölçülerimize göre meşayihindir, şeyhindir.) (meşayih ile kendi şeyhleri aynı içerikte olduğunu bildirmiş)
Şeyhinin şartları onda mevcuddur, görünüşte salihdir. Ve fakat Allah indinde öyle değil!.. Çünkü Hak Teala’nın ilim ve rızasının serabın indinde bulunması muhaldır!..
Şeyh Tacid-Dini’l-Hanefi, ,,Et-Taciye” ile meşhur kitabında şöyle diyor: ,,İkinci şeyhe rabıta yapmanın tarikatı; o şeyh ki, müşahede makama vasıl olmuş, onda tecelliyat zatiyeye tehakkuk etmiştir. Zira onu görmek, ,,Onlar görüldükleri zaman Allah’ü Teala zikir edilir!” kavlinin bir muktezasıdır. Öyle ise sana layık olan şudur: Şeyhin suretini hayalinde hıfz etmen ve onu kalbe hayalinde tercih etmendir ki, nefisden uzaklaşarak gıybet ve fena hasıl olsun! Bu yolda terakki durursa, o zamanda şeyhin suretini hayalinde sağ omuzunda tahayyül eder.
Bir emri mümted olarak kalbe indirsin veya bu hal üzere şeyhe gelinsin! Artık senin için gıybet ve fenanın husuli ümid edilir.

(itirazsız diğer bölüme geçiyor)

Molla İhsai Şeyh İbrahim bin Ömer bir risalesinde şöyle der:
,,Uzak olması hasebiyle şeyhin müsahebesi mümkün olmadığı takdirde ne yapar? Şeyhin suretini hayalinde ihzar eder, huzur ve sohbetinde olduğuna itikad eder, nefsini de onun önünde farz eder, bu tasavvuri hayalinde hıfz eder ve nihayet bütün varlığı ile şeyhinin vücudunda fani olur, şeyhin vücudunda Allahü Teala’ya yönelir. Ve bu hususda kendini zorlar ve bunu ilahî nur tekrar eder ve nihayet işrak edinceye kadar, dolayısıyla manaların sırrında perdesi kalkar. Ve dolayısıyla başkasıyla değil hatta kendi nefsiyle değil, Allah ile olur.

(itirazsın diğer bölüme geçiyor)

Rabıta hakkında çok şeyler söylenebilir, fakat söylediklerim muvafık olanlar için kâfidir. Sen ince ince düşün de, onların ilmi yanında senin ilmin kıymeti nedir? Ve onların en ednasının ilmiyle kendi ilmini bir mükayese yap ve nihayet yakin hususunda dost olduklarının ednasının bulduklarını sen böyle bildin mi? Heyhat!.. Ve nihayet bil ki, bu meslek ve meşreb sahiblerine taan etmekten uzak kal; yoksa kendini helak olanlar arasında bulursun! Cümleye hidayet ihsan edecek veli de Allahü Teala’dır!..
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Huzeyfe ile görüşüldü kitap linki kaldırıldı!
 
Üst Ana Sayfa Alt