Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tasavvuf Inancında Hatme Duasının Kur'an A Arzı

H Çevrimdışı

huzeyfes

Üye
İslam-TR Üyesi
bismillahirrahmanirrahim
Selamun Aleyküm Müslüman kardeşlerim




Bu yazı tasavvuf ehlinin hatme uygulamasındaki dua'nın metin ve anlam olarak Kur'an a göre incelenmesi amaçlanmıştır.ne yazikki bu dua yı ibadet haline getiren bir gurup tarikat mensubunun ne dediğini ve ne anlama geldiğini bilmeden bu duayı yapması şu ayeti hatırlatıyor !


“İnsanlar içinde bir takım kimseler de vardır ki, Allah'tan başkasını O'na ortak edinip, onları, Allah'ı sever gibi severler” (Bakara 165)




Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı,yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan
çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık ta ateştedir.


HATME



video
Hatme Duası - Dailymotion video


Hatme 06 Eylül 2007 - YouTube




Tasavvuf kaynaklarında geçen şu ifade bile bu zikrin sonradan çıkarılmış bidat olduğunu gösteriyor ve onun sünnette yeri olduğunu iddia edenleri ele veriyor:
“Hatmeyi bu günkü usul üzere Abdulhâlik Gücdevani hazretleri tertip etmiştir. “Hatm-i Hâcegân” diye de anılır. Hâcegân, ulu zatlar, efendiler, büyük hocalar demektir. Hatm-i Hâcegân büyük velilerin tertip, talim ve tatbik ettiği hatim demektir. Hatme Nakşibendî yolunun büyüklerinin tercih ve tatbik ettiği usul üzere yapılır."
Kendi kaynaklarında Hatme ye verdikleri önem ;
Seyyid Abdülhakim El Hüseyni ve Nakşibendi Tarikatı , Menzil Kitabevi (S.39-40)


Efendim biz hatme yapıyoruz, sadatlar da bu işin üzerinde çok duruyorlar .Acaba bu hatmelerden bize ne fayda geliyor?


CEVAP : Menfaatlan çoktur. Bir örnek verelim; Şimdi Resûl-i Ek rem (A.S.) bize dese» sen ümmetime en iyi bir amel tavsiye et, öğret. Bilirmisiniz ben ne tavsiye ederim? Hatme-î Hâcegânı tavsiye, ederim. Çünkü hatmenin reisi Resul-i Ekrem (A.S.) dır.
Silsile-i şerif okunmaya başladıktan sonra. Resûl-i Ekrem (S.A.V.)'in ruhaniyeti başta olmak üzere, diğer bütün sâdatlar o halkaya iner. Ve orada bulunan bütün cemaatın arzularını kayıt ederler. Silsile okunması tamam olduktan sonra Resûl-i Ekrem (S.A.V.)'in rûhâniyeti ve sâdatlar o halkada bulunanların arzu ve isteklerini doğrudan Rabb'ül- Âlemîn'e götürürler. Resûl-ü Ekrem (S.A.V.)'in götürdüğü istekler hiç reddedilmez..


Aşağıda Hatme Duasındaki Şirk-Küfür ithamlarının

Arapça okunuşu-Türkçe Meali ve

Kur'an Kerim de Konu ile İlgili Ayetler yer almaktadır.




-Şeyhina ve melazina ve kıdvetina ve imamina ve imami tarikati zil feydilcari ven nurissari eşşeyhil behail Hakki vel hakikati veddiyn Hazreti Eşşeyh Muhammedinil Uveysiyyil Buhariyyi Elmağrufi bi Şahi Nakşibend

Şeyhimiz sığınağımız imamımız ve akan feyiz sahibi ve nuru sirayet edici dinin gerçekleri Hak ve Hakikatleri tezyin edici Nakşi Tarikatının rehberi Hazreti Şeyh Muhammedi El Üveys El Buharinin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle) (Tezyin : süslemek,bezemek)


"Euzubillahiminesseytanirracim"
Kovulmus şeytanın şerrinden Allaha sığınırım


De ki: Doğrusu ben (kendi başıma) size ne zarar verme ne de fayda sağlama gücüne sahibim.De ki: Gerçekten (bana bir kötülük dilerse) Allah’a karşı beni kimse himaye edemez, O’ndan başka sığınacak kimse de bulamam.Benimkisi yalnız Allah’tan olanı, onun gön*derdiklerini tebliğdir o kadar.” (Cin 72/21–23)


Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir. (Enfal 2.)


O zaman içinizden iki bölük bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Müminler, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler. (Ali İmran 122)


(Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir. " (Tevbe 129)
Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip dayan. O’nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O’nun bilmesi yeter.( Furkan 58)


"... Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. ..." (Enfal 49)
Onlara sorsan; “Gökleri ve yeri, kim yarattı?” diye,kesinkes “Allah” diyeceklerdir. De ki: “Allah’ın yakınından neyi çağırdığınıza baktınız mı? Allah bana bir sıkıntı vermeyi istemiş olsa, onlar bu sıkıntıyı fark edebilirler mi? Ya da Allah bana iyilik etmeyi istemiş olsa, onlar onun bu iyiliğini önleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Dayanacak olanlar ona dayansınlar.” (Zümer 39/38)
Allah, bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, biz ne diye O’na güvenmeyelim? Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler, ancak Allah'a güvensinler' (İbrahim 12)


Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti. (Bakara 67)


Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. «Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır» dediler. (Bakara 285)


Halbuki kim bir kötülük yapar veya nefsine zulm eder de sonra Allahın mağfiretine sığınırsa Allahı bir gafur, rahîm bulur (Nisa 110)


Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Araf 200)


Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir. (Tevbe 118)


Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum (Hud 47)


Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve «Haydi gel!» dedi. O da «(Hâşâ), Allah'a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!» dedi. (Yusuf 23)


Dedi ki: Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını yakalamaktan Allah'a sığınırız, o takdirde biz gerçekten zalimler oluruz! (Yusuf 79)


(Kıyamet gününde) hepsi Allah'ın huzuruna çıkacak ve zayıflar o büyüklük taslayanlara diyecekler ki: «Biz sizin tâbilerinizdik. Şimdi siz, Allah'ın azabından herhangi bir şeyi bizden savabilir misiniz?» Onlar da diyecekler ki: «(Ne
yapalım) Allah bizi hidayete erdirseydi biz de sizi doğru yola iletirdik. Şimdi sızlansak da sabretsek de birdir. Çünkü bizim için sığınacak bir yer yoktur.» (İbrahim 21)


(Allah'ın azabından korkup rahmetine sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar. (Hicr 45)


Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın! (Nahl 98)


Rabbinin Kitabı'ndan sana vahyedileni oku. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O'ndan başka bir sığınak da bulamazsın. (Kehf 27)


Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma). (Meryem 18)


Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! (Muminun 97)


Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim! (Muminun 98)


Musa da: Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi. (Mumin 27)


Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın.
Kuşkusuz O, işiten ve görendir. (Mumin 56)


Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işiten, bilendir. (Fussilet 36)


Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek, Allah'a mahsustur. İşte, bu Allah, benim Rabbimdir. O'na dayandım ve O'na yönelirim. (Şura 10)


Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz. (Şura 47)
Ve onları zinetlere boğardık. Bütün bunlar sadece dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret ise, Rabbinin katında, Allah'ın azabından sakınıp rahmetine sığınanlara mahsustur. (Zuhruf 35)


Ben, beni taşlamanızdan, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a sığındım. (Duhan 20)


Ana ve babasına: Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, ana ve babası Allah'ın yardımına sığınarak: Yazıklar olsun sana! İman et. Allah'ın vâdi gerçektir, dedikleri halde o: Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, der. (Ahkaf 17)


O, doğunun da batının da Rabbidir. O'ndan başka ilâh yoktur. Öyleyse yalnız O'nun himayesine sığın. (Müzzemmil 9)


De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım (Felak Suresi)


De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, (insan Allah'ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden insanların Rabbine, insanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine) insanların İlâhına sığınırım! (Nas Suresi)



Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v): “Korkaklıktan, cimrilikten, kötü bir ömür geçirmekten, kalbin fitnesinden ve kabir azabından Allah’a sığınırdı.” (Buhârî, Deavat: 36; Müslim, Zikir Dua: 15)
Mus’ab b. Sa’d (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v)’in öğrettiği şu beş şeyi dua ederken babam bize öğretmişti. Rasûlullah (s.a.v) büyük dua eder ve böyle derdi: “Allah’ım! Cimrilikten Sana sığınırım, korkaklıktan Sana sığınırım, ihtiyarlığın rezillik dönemine düşmekten, dünya ve fitnelerinden Sana sığınırım, kabir azabından da Sana sığınırım.” (Buhârî, Deavat: 36; Tirmizî, Deavat: 75)
Enes (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlıktan, kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden Sana sığınırım.” (Tirmizî, Deavat: 75; Buhârî, Deavat: 36)
Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Fakirlikten, darlıktan, zillete düşmekten, zulmetmekten ve zulme uğramaktan Allah’a sığınırız.” (İbn Mâce, Dua: 78; Ebû Davud, Salat: 367)

-Menbail mearifi vel kemali seyyidis sâdâti esseyid Emir Kulâl (k.s.a.).
-El mukbili aleyke velimasi vakennasi Eşşeyh Muhammedinil Baba semmasi (k.s.a.).
-El valihi fi muhabbeti mevlahul ganiyyi Elma'rufi bi hazreti Azizan Hâce Aliyyir Ramiteni (k.s.a.).



Marifetlerin ve kelamın kaynağı sadatın efendisi Seyyid Emir Külâl (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin ruhuna vasıl eyle)
İkbali ve mutluluğu diğer müridlerine bütün insanlara verip onları ALLAH (c.c.)'a yönelten Şeyh Muhammedi Babasemmasi'nin
(ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.Ganî olan ALLAH (c.c.)'ın muhabbetinde kaybolmuş HAZRETİ AZİZAN diye bilinen Hace Ali Ramite'nin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.


-El mu'ridi anil muradid dunyeviyyi ve uhreviyyi Hazreti Eşşeyh Mahmudinil Inciriyyil Fağnevi (k.s.a.).
ALLAH (c.c.) için dünya ve ahiret muratlarından yüz çeviren Hazreti Şeyh Mahmud El inciri El Fağnevi'nin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.


"Allah'ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara 201)
Kim de ahireti diler ve bir mümin olarak ona yaraşır bir çaba ile çalışırsa, işte bunların çalışmaları makbuldür. ( İsra 19.)
Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz (Şura 20.)
Yeryüzünde ağır basıncaya (küfrün belini kırıncaya) kadar, hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin için) ahireti istiyor.
Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.( Enfal 67)
(Melekler Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! (derler). (Ra'd 24.)
Fakat siz (ey insanlar!) ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz. (A'la 16-17.)
Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.(Duha 4)
Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar ise, daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâla buna aklınız ermeyecek mi? (Kasas 60.)
Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı! (Ankebut 64.)



El Mutessellihi anil hicabil beşeriyyi Hazreti Eşşeyh Arifir Rivegeri (k.s.a.).


Beşer perdesinden sıyrılmış Hazreti Şeyh Arifi Rivegeri'nin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.
De ki: 'Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın.' " (Kehf 110)
"... Fesubhânallâh! Ben Beşer Peygamberden Başka Bir Şey miyim?” (İsra 93)
“İnsanlara doğru yolu gösteren bir elçi geldiği zaman inanmalarına tek engel, onların şu sözleri olmuştur: “Allah elçi olarak bir beşer mi gönderir?” (İsrâ 94)
Peygamberleri onlara dediler ki: «(Evet) biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkân yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansınlar. (İbrahim-11)
Biz, senden önce de hiçbir beşere ebedîlik vermedik. Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedî mi kalacaklar? (Enbiya-34)
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor. Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline! (Fussilet -6)
De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur'an) gelmiştir. Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır. Ben sizin üzerinize vekil değilim.(Yunus-108)
- “Şüphesiz ben de sizin gibi bir insanım. Zaman olur ki bana sizden iki hasım gelir de, biriniz haksızken diğerinden daha düzgün konuşmuş olabilir; ben de o düz*gün sözleri doğru sanarak onun lehine hükmedebilirim. Binaenaleyh kimin lehine bir Müslümanın hakkı ile hükmettimse, bilsin ki bu hak ateşten bir parçadır; ister onu alsın, ister bıraksın Buhari, Hıyel, 10, Mezâlim, 16, Ahkâm, 20, 29, 31.
Ebû Hureyre radıyallâhu anh’ın rivayet ettiğine göre Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, Allah’a şöyle niyazda bulunmuştu:
- “Allahım! Muhammed ancak bir beşerdir. Beşerin kızdığı gibi kızar. Ben senden ahid/söz alıyorum. Elbette sen bu ahdi bozmazsın. Ben ancak bir beşerim. Dolayısıyla hangi mü’mine eziyet eder, kötü söz söyler veya döversem bunu onun için bir keffâret ve kıyamet gününde onu kendisiyle sana yaklaştıracağın bir ibadet kıl!”Müslim, Birr ve’s-Sıla ve’l-Âdâb, 91
- Bir gün Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem 4 rekâtlık bir namazı 5 rekât kıldırınca ashab-ı kirâm: “Namaza ziyâde mi yapıldı?” Diye sormuştu. Resulullah da cevaben: “Hayır, şayet namaz hak*kında yeni bir şey gelmiş olsaydı, onu mutlaka size haber verirdim. Lâkin ben de sizin gibi beşerim. Siz unuttuğunuz gibi, ben de unuturum. (Bir şey) unuttuğum zaman bana hatırlatınız.” Buyurdu ve yanıldığı için sehiv secdesi yaptı.Buhari, Salât, 31; Müslim, Mesâcid, 19 (93).


-Kutbil evliyai ve burhanil esfiyai kamiid bid'ati muhyis sunneti şeyhil meşaihi Mevlana Hazreti Eşşeyh Abdulhâlık-i Gucdevanî (k.s.a.)
-Kutbil hakkani el Gavsi semedani Eşşeyh Ahmed-il Faruk'i Serhend-i el ma'rufi bil Imami Rabbani el Muceddidi li el fisâni (k.s.a.).


Evliyanın kutbu, ALLAH (c.c.) dostlarının delili; bid'atları kıran, sünneti ihya eden, Hazreti Şeyh Abdülhalik-ı Gücdüvani'nin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin)
ruhuna vasıl eyle.Hak ve adalette tabi kutup, ALLAH (c.c.)'ın ezeli kuvveti ve kudreti üzerine tecelli etmiş Gavs Eş şeyh Ahmet Farukiyyi Serhendi İmamı Rabbani olarak tanınan ikinci binin yenileyicisinin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.


İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi. (Bakara-165)
Ötekilerin lafları seni üzmesin! Çünkü güç ve kuvvet Allah'ındır. O, hepsini işitiyor, hepsini biliyor (Yunus-65)
Bağına girdiğinde: Mâşâallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır, deseydin ya! Eğer malca ve evlâtça beni kendinden güçsüz görüyorsan (Kehf-39)
Sizi güçsüz yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardından güçsüzlük ve ihtiyarlık veren, Allah'tır. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir. (Rum-54)
Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür.(Şura-19)
Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır. (Zariyat-58)



-Menbail hilmi ve nurizzelami El hadi beynel aşairi Vel akvami Hazreti Siraciddinillezi Zehere min halefi Seyyidil enam Mevlâna Hazreti Esseyyid Abdullah (k.s.a.).


Güzel ahlakın kaynağı ve karanlıkların nuru aşiretleri ve kavimleri hidayet nuruyla aydınlatıcı, dinin yıldızı, öyle ki Rasulü Kibriya'nın halefi, Efendimiz Seyyid Abdullah'ın (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.
"El Hadi Allahın 99 isim ve sıfatlarından biridir. El Hadi beynel aşairi vel akvam.'yani aşiretler ve kavimler arasında hidayet veren'. El Hadi Allaha mahsustur"
Ahlak
Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin (Kalem-4)
Hidayet: Doğru yol
.... Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter. (Furkan-31)
Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur. (Şuara-78)
Allah, kendine yöneleni(R’ad, 13/27; Şura, 42/13), rızasını gözeteni(Maide, 5/16) ve yolunda gayret göstereni(Ankebut, 29/69.de hidayete erdireceğini bildirmiş ve “kim Allah’a bağlanırsa kesinkes doğru yola iletilmiş olur” (Al-i İmran, 3/101.) demiştir
Bu, Allah'ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri 'onlar adına' boşa çıkmış olurdu. (EN'AM 88)
De ki: Ortak koştuklarınızdan hakka iletecek olan var mı? De ki: «Hakka Allah iletir.» Öyle ise hakka ileten mi uyulmaya daha lâyıktır; yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı? Size ne oluyor? Nasıl (böyle yanlış) hükmediyorsunuz? (Yunus 35)
Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. (Yunus 57)
Hidayet eyle bizi doğru yola (Fatiha-6)
De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur'an) gelmiştir. Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır. Ben sizin üzerinize vekil değilim.(Yunus-108)
Öyleyse, benim onlardan istediklerime uysunlar ve bana iman etsinler umulur ki, onlar doğru olan yola girerler.” (Bakara:186)
İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır. (Bakara-5)
Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler. (Bakara-38)
De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir. (Bakara-97)


İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin yöneldiğin yeri (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir. (Bakara-143)
.... Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez. (Bakara-258)
(Ya Muhammed!) Onları doğru yola iletmek sana ait değildir. Lâkin Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız. (Bakara-272)
Onlar şöyle yakarırlar Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin (Ali İmran-8)
Bu (Kur'an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takvâ sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür. (Ali İmran 138)
Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma! (Enam 35)
Ay'ı doğarken görünce, Rabbim budur, dedi. O da batınca, Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum, dedi. (Enam-77)
Yahut «Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk» demeyesiniz diye (Kur'an'ı indirdik). İşte size de Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah'ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız (Enam-157)
De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi. (Enam-161)
O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar. (Araf-30)
De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah'a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız. (Araf-158)


De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahyolunana uyarım. Bu (Kur'an), Rabbinizden gelen basîretlerdir (kalp gözlerini açan beyanlardır); inanan bir kavim için hidayet ve rahmettir. (Araf-203)
Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur'an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. (Yunus-111)
Kâfir olanlar diyorlar ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi? De ki: Kuşkusuz Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de hidayete erdirir. (Rad-27)
Yolun doğrusu Allah'ındır. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi. (Nahl-9)
Tâ. Sîn. Bunlar Kur’an’ın, (gerçekleri) açıklayan Kitab’ın âyetleridir. Namazı kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak iman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir (Neml 1-2-3)
Doğrusu bu Kur’an, İsrailoğullarına, hakkında ihtilâf edegeldikleri şeylerin pek çoğunu anlatmaktadır. Ve o, müminler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir. (Neml-76-77)
Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da teslim olanlara duyurabilirsin. (Neml-81)

Şeyhinel Gayrullezi bihinet tebaha Mevlanel ve kuri kubdil irşadi vel medari Hazreti Şihabiddin Mevlâna Hazreti Eşşeyh Seyyid Taha (k.s.a.).


Efendimiz şeyhimiz manevi yönden kayırıcımız, onunla iftihar ettiğimiz himmet ve irşat edici kutbumuz, dünü aydınlatıcı efendimiz, Hazreti Şeyh Seyyid Taha'nın (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin ruhuna vasıl eyle)
Kayırıcı:Bir kimseyi kayıran, ona arka çıkan kimse
Himmet :kutbun(gavs) darda kalip kendisinden yardim isteyen bir mümine yardım etmesidir.
irşat:Doğru yolu gösterme
"Darda kalmış kişi dua ettiği zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hâkimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz." (Neml 27/62)
“De ki, Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım; onlar, sıkıntınızı ne gidermeye, ne de bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler. Çağırıp durdukları bu kimseler de Rablerine hangisi daha yakın diye vesile ararlar, rahmetini umar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı cidden korkunçtur.” (isrâ 17/56–57)
“Onlara sorsan; “Gökleri ve yeri, kim yarattı?” diye,kesinkes “Allah” diyeceklerdir. De ki: “Allah’ın yakınından neyi çağırdığınıza baktınız mı? Allah bana bir sıkıntı vermeyi istemiş olsa, onlar bu sıkıntıyı fark edebilirler mi? Ya da Allah bana iyilik etmeyi istemiş olsa, onlar onun bu iyiliğini önleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Dayanacak olanlar ona dayansınlar.” (Zümer 39/38)


Yorum ;
"Dünya da iken Nuh (a.s.) oğluna ve hanımına, Lut (a.s.) hanımına, İbrahim (a.s.) babasına birşeyler yapamadı . Muhammed (s.a.v.) amcası Ebu Talibe İslamı kabul ettiremedi, ona Nur ve Fezy veremedi. Peygamberler hidayet veremezlerken diğerlerini siz varın düşünün. Manevi yönden kim kayırıcı olabilir? Bu insanlar kimi kimden kayırıyorlar yada kayıracaklar? Allahın Elçisi en güzel örneğimiz, Rasullah (salat ve selam üzerine olsun) Buharide bir hadiste buyuruyor ki:Kızım Fatıma dünyalık istediğini vereyim, fakat babanın peygamberliğine güvenme mahşer günü sana hiç bir faydam olmaz. Diğer bir rivayette Rasulullah (s.a.v.), sahabelerine buyuruyor ki: Öyle bir gün ki, ben bile benim sonumun ne olacağını bilmiyorum."




-Sultanil Kuberail mutekaddimine Kıdvetil kuberail muteahhirine Gavsil Ammeti Vel haifin Kutbil eimmeti vessalikin Muğisil musteğisine Munisil ğurebai vel Aşikine Mevlana Şeyhinel Kamilil Mükemmilil uveysiyyi Mevlâna Hazreti Eşşeyh Seyyid Sibğatullahil Arvasi (k.s.a.).


Geçmiş büyüklerin büyüğü sonraki büyüklerin önderi, umumun ve ALLAH (c.c.)'dan korkanların Gavsı, bu yolun imamlarının ve saliklerinin kutbu, yardım isteyenlerin yardım edicisi, gariplerin ve aşıkların yeislerini, üzüntülerini giderici efendimiz, şeyhimiz kamil olgun ve üveysi kutbumuz Hazreti Şeyh Sıbgatullah El Ervasi'nin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.


“Yalnız sana kul olur ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fatiha 1/4)


"Darda kalmış kişi dua ettiği zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hâkimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz."(Neml 27/62)


Allah Teâlâ şöyle buyurur: “De ki, baksanıza, Allah’ın yakınından neyi çağırıyorsunuz? Gösterin bana, onların yeryüzünde yaratmış oldukları ne vardır? Yoksa onların göklerde bir payı mı bulunuyor? Bu konuda bana, bundan önce gelmiş bir kitap veya bir bilgi kalıntısı getirin bakalım. Eğer doğru sözlü kimseler iseniz. Allah’ın yakınından kıyamet gününe kadar kendisine
cevap veremeyecek kimseleri çağırandan daha sapık kimdir? Oysaki bunlar onların çağrısının farkında değillerdir. İnsanlar, ahirette bir araya getirildiği gün, bunlar onlara düşman olacak ve onların kulluğunu kabul etmeyeceklerdir.” (Ahkaf 4,5,6)


“Ey iman edenler! Sabır göstererek ve namaz kılarak yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153)


“Kullarım sana beni sorarlarsa, ben yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına karşılık veririm. Onlar da bana karşılık versinler. Bana güvensinler. Belki olgunlaşırlar.” (Bakara 2/186)


"De ki ben sadece Rabbime dua ederim; ona kimseyi şirk koşmam.”(Cin 72/20)


“De ki, Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım; onlar, sıkıntınızı ne gidermeye, ne de bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler. Çağırıp durdukları bu kimseler de Rablerine hangisi daha yakın diye vesile ararlar, rahmetini umar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı cidden korkunçtur.” (isrâ 17/56–57)


“De ki: “Şu ortaklarınıza, Allah ile aranıza koyup yardıma çağırdıklarınıza dönüp baktınız mı? Gösterin bana, onlar bu toprakların hangi parçasını yaratmışlardır? Yoksa göklerde ortaklıkları mı var? Ya da onlara yazılı bir belge verdik de ondaki açık hükümlere göre mi davranıyorlar? Hayır; bu zalimlerden birinin diğerine verdiği söz, onu aldatma dışındabir anlam taşımaz.” (Fatır 35/40)


Onlara sorsan; “Gökleri ve yeri, kim yarattı?” diye,kesinkes “Allah” diyeceklerdir. De ki: “Allah’ın yakınından neyi çağırdığınıza baktınız mı? Allah bana bir sıkıntı vermeyi istemiş olsa, onlar bu sıkıntıyı fark edebilirler mi? Ya da Allah bana iyilik etmeyi istemiş olsa, onlar onun bu iyiliğini önleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Dayanacak olanlar ona dayansınlar.” (Zümer 39/38)


“Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. O, sizi seçmiştir ve bu dinde size hiçbir güçlük göstermemiştir.Atanız İbrahim’in dini gibi. Allah size, bundan önce de bu Kur’an’da da “Müslümanlar”
adını vermiştir. Elçisi size tanık olsun, siz de başkalarına tanık olasınız diye. Öyleyse o namazı kılın,zekatı verin, Allah’a sarılın. O sizin koruyucunuzdur. Ne güzel koruyucudur, ne güzel yardımcıdır o.”(Hac 22/78)



Sultanil arifine kutbil aktabil vasıline El muteşerrefi ila RABBIHIM alel vechil ehakki nasiriş şeriatil ğarrai kamiid Bid'atid darrai Müceddidi asaris selefi vettabiine ve mumehdihi bunyani Tarikatil Halefi vellahakine el mutesserrifi Alel itlak ellezi Lem yure lehu nezirun ba'det tefehhusifil afaki Katiin nisbeti anil mubtedit TAĞI Mevlâna şeyhinel Mukemmili Hazreti Eşşeyhi Abdurrahmani't Taği (k.s.a.).


Ariflerin sultanı, Allaha ulaşmışların kutuplarının kutbu fena-i mutlaka erişmiş, salikleri terbiye edici Rabbine ulaştırıcı, şeriatı garranın yardım edicisi, zarar verici bid'atları kaldırıcı, Selefi Kiramın ve onlara tabi olanların eserlerini yenileyici ve tarikatın esaslarını ihya edici ve tabi olanlara yol gösterici ve aradıktan sonra onun benzeri görülmediği, tarikatta bid'at koyan ve tuğyan eden kişiden nisbet kesici efendimiz şeyhimiz kamil ve mükemmil Şeyh Abdurrahman'ı Taği'nin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.( Kaf 16)
De ki: "Benim size ne zarar vermeye gücüm vardır, ne de sizi olgunlaştırmaya (Cin 21)
Onun hiçbir dengi yoktur.(“Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.” (ihlas 4)


"Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir." (Şûra -11..)



yorum;
Allah mükemmeldir, noksansızdır, hiç bir kimseye benzemez. Onun için insanlara subhan kelimesi kullanılmaz. Hatme duasında geçen nisbeti kesmek veya vermek Allaha aittir. Peygamberlere dahi verilmemiştir.Peygamberler dahi zelle yani, ufak hatalar yapmışlar, çünkü insandır-beşerdirler


-Şeyhi Şeriati ve şehbazi tarikati ve burhanül hakikati el fani Fillah Vel Baki Billah El Mü'tasımi Bi Hablillah Mevlâna şeyhinel kamilil mükemmili Hazreti Eşşeyh Fethullah (k.s.a.).

-Camii kemalatil evliyail evveline ve mecmail adabı ve fuyudatil ağirine umdet'il Islami ve müslimine umudil meşaihi bi ecmeıhim vessalikine durris semavati vel ardıyne siracil milleti veddini kehfi duafai vel mesakine kutbil e-immeti ves'salikine Sultanil Aşikine Mevlâna Şeyhinel Kamilil Mükemmili Hazreti Eşşeyh Muhammed Diyauddin (k.s.a.)
.


Şeriat bilgilerinde üstad tarikatın önderi, hakikat yolunun delili ,fenafillah ve bekabillah makamına ulaşan ve ALLAH (c.c.)'ın ipine sarılan efendimiz şeyhimizin şeyhi Mükemmil Hazreti Eşşeyh Fethullah'ın (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.
Geçmiş evliyaların kemalatını ve edeplerinin hepsini ve geleceklerin feyizlerini toplamış ve islamın ve müsümanların kuvveti şeyhleri ve saliklerinin diğeri yerlerin ve göklerin nuru millet ve dinin lambası zayıfların, bütün miskinleri esirgeyici imamların sül'uk edenlerin kutbu aşıkların sultanı efendimiz kamil ve mükemmil Şeyh Muhammed Diyauddin (Allah (c.c.) sırrını yüceltsin.

Allah, göklerin ve yerin nurudur (Nur-35)
Kendilerine, o çok esirgeyici Allah'tan hiçbir yeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler. (şuara-5)


-Varisi makamatil evliyai vel mürseline imamil mü'minine umdetil abidiyne ves Salikine muzhiriş şeriatil ğarrai muhyit tarikatin Nakşibendiyyetil beydai el Mutesellihi anil hicabil insiyyi el hazini li sırrıl maneviyyi Mevlâna şeyhinel kamilil mükemmili Hazreti Eşşeyh Ahmed'il Haznevi (k.s.a.).


Evliyaların makamlarının varisi Mü'minlerin imamların abidlerin ve saliklerin dayanağı, şeriatı garayı açıklayan, nurlu tarikatı nakşibendiyeyi yeniden canlandıran insanlara mahsus fani perdeleri açarak manevi sırlara hazine olan efendimiz kamil mükemmil şeyh Ahmed-el Haznevi'nin(ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.


O zaman içinizden iki bölük bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Müminler, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler (Ali İmran-122)
Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdırlar. (Ali İmran-160)
Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler(Maide-11)
Gizli konuşmalar şeytandandır. Bu, iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah'a dayanıp güvensinler. (Mücadele-10)

İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: «Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.» Şu kadar var ki, İbrahim babasına: «Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez» demişti. (O müminler şöyle dediler Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır (Mumtehine- 4)


Allah; O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler (Tegabün-13)


mükemmil: ikbal, tamamlanmış , mükemmel hale gelen mükemmel :Kusursuz,eksiksiz.Tam manasına gelir.


“O kimseler ki ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılması üzerinde derin derin düşünürler de şöyle derler: “Ey Rabbımız! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen kusursuzsun.Bizi o ateşin azabından koru.” (Ali İmrân 3/191)
“De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?” (En’âm, 6/50)
Onları gördüğün zaman cisimleri hoşuna gider (çünkü gösterişli adamlardır,) konuşsalar sözlerini dinlersin, onlar dayatılmış odunlar gibidirler. Her bağırtıyı kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin, nasıl da (haktan) döndürülüyorlar? (Münafikun 4.)


De ki: 'Allah'ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için, bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim.'
(Araf 188)



-Sultanil cazibine Nuru hidayetil vasıline kutbil Ferdi lil Alemine naşiri Meslekil Ahmediyyeti fer'i şeceretil Muhammediyyeti piri tarikati Nakşibendiyyeti Sahibi-s'seciyyetil Mahmudiyyeti Essaki Min hıyadil bahaiyeti nasibil a'lamid Diniyyeti muhyi asari kubbari selefi vettabiine matlail himemi bil yakini Men heci saadeti lil musaddıkine Mevlâna Şeyhinel Kâmilil Mükemmilil Bilvanisi Mevlâna Hazreti Eşşeyh Seyyid Abdulhâkim El Hüseyni .s.a.).


Cezbe sahiplerinin sultanı, Hakka ulaşanların nuru, alemlerin kutbu, Ferdi Ahmed-i mesleğini neşredici Hz. Muhammed'(sav)in serecesinin bir dalı tarikatı nakşibendiyenin piri hakikatlara susamışlara Bahaeddin Nakşibendinin. havuzundan su dağıtan güzel ahlak sahibi din bayrağını diken geçmiş büyüklerin ve ona tabi olanların eserlerini canlandıran, yakin ve onlara himmet kaynağı kendisini tasdik edenlere saadet rehberi olan efendimiz şeyhi kamil ve mükemmil Bilvanisli Şeyh Seyyid Abdülhakim Hüseyni'nin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.


Allah, göklerin ve yerin nurudur (Nur-35)
“Ey inananlar, Allah’tan sakının ve elçisine ina*nın ki, size rahmetinden iki pay versin, sizin için ışığında yürüye*ce*ğiniz bir nur yaratsın ve sizi bağış*lasın.” (Hadîd 57/28)


-Sultan'il müslimine ve melazil müstecirine ve tacil mensurine ve muhibbil mahbubine ve meşaril müsteşerine ve irşadil mürşidiyne ve sırrı sadıkiyne bi hidayeti Rabbil Alemine el fatihi kunuzel ilmi ve-d'dini el mustakırrı bi - şeriat-il ğarrai muhyit tarikatın nakşibendiyyetil beydai Mevlâna Şeyhinel Kamilil Mükemmili Bilvanisi Mevlana Hazreti Eşşeyh Seyyid Muhammed Raşid El Hüseyni (k.s.a.).


- Mecmai amalil müslimiyne kutb-il faiziyne sikkat-ul müttakiyn vesiletil mütevekiliyn sahibi sehaveti vel kerameti lil müslimiyne kesirül muhabbeti lil müteveasiin sahibi şeriati ve tarikatı Nakşibendiyeti. Mevlayi ve şeyhi ve seyyidi ve senedi ve menbihi temessukihi ve aleyhi itimadi ve bihi iftihari ve minhu istimdadi kurret-ul ayni mevlana şeyhinel kamili'l mükemmil Bilvanisi Mevlana Hazreti Eşşeyh Gavs- Sani Seyyid Abdülbaki'l Hüseynil Buhari


Müslümanların sultanı ona sığınanların sığınağı kurtuluşa erenlerin baştacı ve sevgililerin sevgilisi istişare isteyenlerin manevi müsteşarı ve mürşitleri irşad edici Rabbül Aleminin hidayetiyle doğru yola gidenlerin sırlarını ve ilim hazinelerinin açıcısı Şeriatı Garrada karar kılmış istikamet sahibi nurlu tariki nakşibendiyeyi canlandırıcı Bilvanisli Hazreti Eşşeyh Esseyyid Muhammed Raşidi El Hüseyni'nin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.


Muhammediyye ahlakının ve şemaişinin mazharı, Ahmediyye devletinin varisi,sünneti nebeviyyenin incelikleri ile amil olan.Hüseyniyye şeceresinin dalı, razı olan ve razı olunan nefsin sahibi.Varlıkta kendisine varlık olmayan, rüku ve secdede Allah’a yalvaran, takva ve ilim arasında birleştiren.Nefs ve hevasına muhalif olan. Şeyhi kamili mükemmil Eş Şeyh Abdulbaki El Hüseyni El Bilvanisi’nin (ALLAH (c.c.) sırrını yüceltsin) ruhuna vasıl eyle.


Müslümanların emellerini (maksadlarını-isteklerini-arzularını) kendisinde toplayan kurtulmuş olanların kutbu muttakilerin tutanağı tevekkül edicilerin vesilesi müslümanlarda cömertlik ve keramet sahibi mütevazılere muhabbeti çok olan şeriatın ve nakşibendi tarikatının sahibi efendim şeyhim dayanağım bağlandığım ve güvencim üzerine olan ve sebebi iftiharım hertürlü yardımı kendisinden aldığım iki göz bebeğim efendimiz şeyhi kamil ve mükemmil serverimiz bilvanisli Hazreti Eşşeyh Esseyyid Abdülbaki Elhüseynil Buhari'nin (Allah (c.c.) O'nun yüksek sırlarını ali kılsın.




“Yalnız sana kul olur ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fatiha 1/4)


"Darda kalmış kişi dua ettiği zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hâkimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz."(Neml 27/62)


Allah Teâlâ şöyle buyurur: “De ki, baksanıza, Allah’ın yakınından neyi çağırıyorsunuz? Gösterin bana, onların yeryüzünde yaratmış oldukları ne vardır? Yoksa onların göklerde bir payı mı bulunuyor? Bu konuda bana, bundan önce gelmiş bir kitap veya bir bilgi kalıntısı getirin bakalım. Eğer doğru sözlü kimseler iseniz. Allah’ın yakınından kıyamet gününe kadar kendisine
cevap veremeyecek kimseleri çağırandan daha sapık kimdir? Oysaki bunlar onların çağrısının farkında değillerdir. İnsanlar, ahirette bir araya getirildiği gün, bunlar onlara düşman olacak ve onların kulluğunu kabul etmeyeceklerdir.” (Ahkaf 4,5,6)


“Ey iman edenler! Sabır göstererek ve namaz kılarak yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153)


“Kullarım sana beni sorarlarsa, ben yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına karşılık veririm. Onlar da bana karşılık versinler. Bana güvensinler. Belki olgunlaşırlar.” (Bakara 2/186)


"De ki ben sadece Rabbime dua ederim; ona kimseyi şirk koşmam.”(Cin 72/20)


“De ki, Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım; onlar, sıkıntınızı ne gidermeye, ne de bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler. Çağırıp durdukları bu kimseler de Rablerine hangisi daha yakın diye vesile ararlar, rahmetini umar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı cidden korkunçtur.” (isrâ 56–57)
Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler.(Maide 5/11)
“Allah’a güvenen kimseye o yeter”(Talak -3)
El açıp yalvarmaya lâyık olan ancak O`dur. O`nun dışında el açıp dua ettikleri (çağırdıkları) onların isteklerini hiçbir şeyle karşılamazlar. Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir. Halbuki (suyu ağzına götürmedikçe) su onun ağzına girecek değildir. Kafirlerin duası kuşkusuz hedefini şaşırmıştır. (Rad 14)
Eğer kullarım sana benim hakkımda sana soracak olurlarsa; gerçekten Ben çok yakınım dua edenin bana dua ettiğinde duasına cevap veririm. (Bakara186)


Onlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir; onların Allah'tan başka (yardım isteyecekleri) dostları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı (hud-20)


Gömleğinin üstünde sahte bir kan ile geldiler. (Ya'kub) dedi ki: Bilakis nefisleriniz size (kötü) bir işi güzel gösterdi. Artık (bana düşen) hakkıyla sabretmektir.Anlattığınız karşısında (bana) yardım edecek olan, ancak Allah'tır(Yusuf-18)


İşte Rabbiniz olan Allah, hakimiyet onundur. Ondan başka çağırdıklarınız bir çekirdek zarına bile hükmedemezler.Onları çağırsanız, çağrınızı işitmezler; işitmiş olsalar bile size karşılık veremezler; kıyâmet günü de
sizin ortak saymanızı tanımazlar. Hiç kimse sana, her şeyi bilen Allah gibi, haber vermez. (Fatır 35/13-14)


De ki: “Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kurtaran kimdir? Bundan bizi kurtarırsan şükredenlerden olacağız diye ona gizli gizli yalvarır yakarırsınız.”De ki: “Allah sizi ondan ve her sıkıntıdan kurtarır, sonra da ona ortak koşarsınız.” (En’am 63-64)


“Allah’ın yakınından, öyle şeye kul olurlar ki, kendilerine ne bir fayda sağlayabilir ne de zarar verebilir.Derler ki, “Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir” De ki: “Göklerde ve yerde, Allah’ın bilmediği
bir şeyi mi ona haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koştukları şeyden uzak ve yücedir. (Yunus 18)


Allah’ın yakınından kıyâmet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek kimseleri çağırandan daha sapık kimdir? Oysaki bunlar onların çağrısının farkında değillerdir.” (Ahkaf 5)


-Küllin mines sadati vel hulefai vel muridine vel muhibbine vel mahbubine vel mensurine vel muntesibine ilahazihit tarikatil aliyyeti ve sairit turuki.
-Allahumme ic'lal misle sevabiha mektuben fisahifeti a'mali küllin verfa'biha derecati küllin ve a'li biha fi a'lai ılliyyine menzileti küllin vezidna biha muhabbeten inde cenabi küllin ve efid aleyna min berekati küllin veetmim lena süluke hazihit tarikatil aliyyeti vevefikna limardati Şeyhina ve imtisali evamirihi ve ictinabi menahihi verzuknel bekae bike ba'del fenai fike ala kıdemi sadatinas salikine fiha.
-Allahümmeğfir lena hatayana ve eclibna ila mehabbetike bi muhabbeti evliyaike verzukna tevfike vel istikamete ala dinike ve taatike birahmetike ya erhamerrahimine (amin velhamdulillahi Rabbil alemin



Bütün sadatlar halifeler müridler bunları sevenler ve bunlarca sevilenler bu ali tarikata ve diğer tarikatlara mensub ve muntesip olanların ruhlarına vasıl eyle.


Ey ALLAH (c.c.)'ım bu hatmeyi bizden kabul buyur ve hasıl olan sevabın mislini cümlesinin amel defterine yaz. Her birinin derecelerini alayı illiyyine mazhar buyur.


Her birinin varacağı makamı yükselt onların muhabbetini indinde arttır. Onların feyzlerini bereketlendir ve yüksek tarikat yolunda bizlerin feyizlerini tamamla ve bizi şeyhimizin rızasına muvaffak kıl. O'nun emrine imtisale(boyun
eğmeye), nehiylerinden kaçmaya muvaffak eyle.


"İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir " (Bakara-207)
"Allah'ın rızasına uyan kimse, Allah'ın gazabına uğrayan ve varacağı yer cehennem olan kimse gibi midir? O ne kötü varılacak yerdir!"(Al-i İmran-162)




 
Üst Ana Sayfa Alt