E
Çevrimdışı
Tasavvufun tanrıları(sahte ilahları)
Tasavvufçular, yüce Allah'ı şek ve şüphenin karışmadığı ve Hakk'ın yüceliğine gölge düşmediği bir bilgi ile bildiklerini söyliyerek iftira etmektedirler. (Zaten iftiradan başka meziyetleri yoktur.) Müslümanları da basiret körlüğü, akıl yetersizliği, düşünce sakatlığı, duygu körelmesi, zevk bozukluğu, his ve şuur yoksunluğu, kör maddeye kulaklarına kadar batma ve tarihe körü körüne tapma ile itham ederler. Sormak istiyorum, hangi tanrıya tapıyorlar? Daha açık bir ifade ile uydurup taptıkları tanrı hangisidir?
Söylediğim şeylerde herhangi bir şüpheniz varsa yahut onların büyüleyici bir tebessümü veya bir aşıkın tesbih ve dua terennümleri sizi haktan alıkoyuyorsa, tasavvufun en büyük tanrısını öğrenmek için lütfen onların kitaplarından biraz okuyun. Mesela Futuhatı Mekkiyye, Fususu'l-Hikem, Tercümanu'l-Eşvâk, Ankâ-u Mağrib, Mevakiu'n-Nucûm gibi hepsi de İbn Arabi'nin olan kitaplardan biraz okuyun. Abdulkerim el-Cîlî'nin el-İnsanu'l-Kâmil, İbn el-Farıd'ın Tâiyye'sinden yahut onun Kâşâni veya Nablusi şerhlerinden okuyun. Şa'rani'nin et-Tabakât, el-Cevâhir, el-Kibrîtu'l-Ahmar, Abdulaziz ed-Debbâğ'ın el-İbriz; Ticani tarikatının Kitabu'l-Cevahir, er-Rimah kitaplarından okuyun. Yine Hasan Rıdvan'ın Ravdu'l-Kulûb el-Mustetâb, hatta şu anda ibadette kullandıkları Mecmûu'l-Evrâd, Delâilu'l-Hayrât ve kâhinlerinin yatsı ile seher vakitlerinde okudukları hiziplerinden okuyun.
Tasavvufçular, İbn Arabi'yi şeyh-i ekber ve kibrit-i ahmer (som altın) diye nitelemekte ve karşısında secdeye kapanmaktadır. Abdulkerim el-Cîlî'yi el-Ârifu'r-Rabbânî ve'l-Ma'dinu's-Samadânî (Rabbanî arif ve ilahi maden) diye tanımlamakta, İbn Farıd'ı sultanu'l-âşıkîn (aşıkların sultanı) ve Şa'râni'yi el-Heykelu's-Samadânî ve'l-Kutbu'r-Rabbânî (ilahi ulu ve rabbani kutb) diye anmaktadır.
O halde kitaplarından okuyun derken, tasavvufçuların kendisinden hakkın delillerini ve hidayetin nurunu aldıkları kitapları değil, bilakis değişik eğilim ve yollarına rağmen kutsallaştırıp yücelttikleri, hatta birçoğunun taptığı, tevhid nuru için en yüce ufuk ve ilahi feyizler için tükenmez pınar bildikleri kitapları okuyun, diyorum. Bu ve benzeri kitaplardan bir miktar okuduktan sonra Allah'ın kitabından bir âyeti düşünün ve batılın karanlıklarına hak nurunun projektörlerini tutun. O zaman tasavvufçuların en çirkin suretlerde somutlaşan, gizli ve açık kimliğini, en kokuşmuş leşlerde şekillenen bir tanrıya taptıklarını görecek ve lanetler yağdırmaktan kendinizi alamıyacaksınız. Bu kitaplarda tasavvufçuların taptığı ilahın bitkin zihinlerde oluşan gerçek dışı resimler, sapık düşüncelerde şaşkınlık kuruntuları ve hayalde mitolojik öcülerden öte bir varlık olmadığını müşahade edeceksiniz. Tasavvuf kahinlerinden et-Tilimsânî kokuşmuş ve kurtlaşmış bir köpek leşini tanrılaştırmadı mı?! (1)
Şeyh efendi,! ne olur mazur görün beni! Müslümanları hak dinine hidayet eden ve uğrunda cihadı farz kılan Allah'a yemin ederim ki hakkı hak için söyledim ve haktan başka şey söylememeye çalıştım. Delillerimizi ortaya koymak ve karşılıklı tartışmak için görüşmeyi arzu edersiniz, el-Bedevi'nin kubbesinin altı da olsa, istediğiniz yerde ve zamanda yüzyüze gelmeye hazırım.
Size tasavvufçuların inançlarını açıkça ortaya koyan sözlerini kitaplarından nakledeceğim. Dinde yol ve şeriat kabul ettikleri, te'vil götürmez sarih ifadelerini aktaracağım. Sahiplerinin putlarını, huzurunda cennet kokusu ve havasını aldıklarını ve Allah'ın ruhunu bulduklarını iddia ettikleri, sağır taşlarından ve çürümüş kemiklerinden ruha sekînet bağışlaması, kalbe huzur ve güven vermesi, hayata hayır, bereket ve bolluk vermesi, Allah'la ittihad etsinler diyen putperestlerine rububiyet ve uluhiyetin hakikatini açması için yalvardıkları putları ve puthanelerini ortaya koyan ibarelerini sergileyeceğim. Bu çukurlarda vücutlarını yiyen kurtlara yalvararak tasavvuf kahinlerinin Allah'ın kaderinde tasarruf etmesini sağlaması ve kazasının üstüne çıkarması, rabbani kutsallıklarla melekût aleminde dolaştırması için dua ettiklerini gösteren metinler aktaracağım.
Tasavvufçular, yüce Allah'ı şek ve şüphenin karışmadığı ve Hakk'ın yüceliğine gölge düşmediği bir bilgi ile bildiklerini söyliyerek iftira etmektedirler. (Zaten iftiradan başka meziyetleri yoktur.) Müslümanları da basiret körlüğü, akıl yetersizliği, düşünce sakatlığı, duygu körelmesi, zevk bozukluğu, his ve şuur yoksunluğu, kör maddeye kulaklarına kadar batma ve tarihe körü körüne tapma ile itham ederler. Sormak istiyorum, hangi tanrıya tapıyorlar? Daha açık bir ifade ile uydurup taptıkları tanrı hangisidir?
Söylediğim şeylerde herhangi bir şüpheniz varsa yahut onların büyüleyici bir tebessümü veya bir aşıkın tesbih ve dua terennümleri sizi haktan alıkoyuyorsa, tasavvufun en büyük tanrısını öğrenmek için lütfen onların kitaplarından biraz okuyun. Mesela Futuhatı Mekkiyye, Fususu'l-Hikem, Tercümanu'l-Eşvâk, Ankâ-u Mağrib, Mevakiu'n-Nucûm gibi hepsi de İbn Arabi'nin olan kitaplardan biraz okuyun. Abdulkerim el-Cîlî'nin el-İnsanu'l-Kâmil, İbn el-Farıd'ın Tâiyye'sinden yahut onun Kâşâni veya Nablusi şerhlerinden okuyun. Şa'rani'nin et-Tabakât, el-Cevâhir, el-Kibrîtu'l-Ahmar, Abdulaziz ed-Debbâğ'ın el-İbriz; Ticani tarikatının Kitabu'l-Cevahir, er-Rimah kitaplarından okuyun. Yine Hasan Rıdvan'ın Ravdu'l-Kulûb el-Mustetâb, hatta şu anda ibadette kullandıkları Mecmûu'l-Evrâd, Delâilu'l-Hayrât ve kâhinlerinin yatsı ile seher vakitlerinde okudukları hiziplerinden okuyun.
Tasavvufçular, İbn Arabi'yi şeyh-i ekber ve kibrit-i ahmer (som altın) diye nitelemekte ve karşısında secdeye kapanmaktadır. Abdulkerim el-Cîlî'yi el-Ârifu'r-Rabbânî ve'l-Ma'dinu's-Samadânî (Rabbanî arif ve ilahi maden) diye tanımlamakta, İbn Farıd'ı sultanu'l-âşıkîn (aşıkların sultanı) ve Şa'râni'yi el-Heykelu's-Samadânî ve'l-Kutbu'r-Rabbânî (ilahi ulu ve rabbani kutb) diye anmaktadır.
O halde kitaplarından okuyun derken, tasavvufçuların kendisinden hakkın delillerini ve hidayetin nurunu aldıkları kitapları değil, bilakis değişik eğilim ve yollarına rağmen kutsallaştırıp yücelttikleri, hatta birçoğunun taptığı, tevhid nuru için en yüce ufuk ve ilahi feyizler için tükenmez pınar bildikleri kitapları okuyun, diyorum. Bu ve benzeri kitaplardan bir miktar okuduktan sonra Allah'ın kitabından bir âyeti düşünün ve batılın karanlıklarına hak nurunun projektörlerini tutun. O zaman tasavvufçuların en çirkin suretlerde somutlaşan, gizli ve açık kimliğini, en kokuşmuş leşlerde şekillenen bir tanrıya taptıklarını görecek ve lanetler yağdırmaktan kendinizi alamıyacaksınız. Bu kitaplarda tasavvufçuların taptığı ilahın bitkin zihinlerde oluşan gerçek dışı resimler, sapık düşüncelerde şaşkınlık kuruntuları ve hayalde mitolojik öcülerden öte bir varlık olmadığını müşahade edeceksiniz. Tasavvuf kahinlerinden et-Tilimsânî kokuşmuş ve kurtlaşmış bir köpek leşini tanrılaştırmadı mı?! (1)
Şeyh efendi,! ne olur mazur görün beni! Müslümanları hak dinine hidayet eden ve uğrunda cihadı farz kılan Allah'a yemin ederim ki hakkı hak için söyledim ve haktan başka şey söylememeye çalıştım. Delillerimizi ortaya koymak ve karşılıklı tartışmak için görüşmeyi arzu edersiniz, el-Bedevi'nin kubbesinin altı da olsa, istediğiniz yerde ve zamanda yüzyüze gelmeye hazırım.
Size tasavvufçuların inançlarını açıkça ortaya koyan sözlerini kitaplarından nakledeceğim. Dinde yol ve şeriat kabul ettikleri, te'vil götürmez sarih ifadelerini aktaracağım. Sahiplerinin putlarını, huzurunda cennet kokusu ve havasını aldıklarını ve Allah'ın ruhunu bulduklarını iddia ettikleri, sağır taşlarından ve çürümüş kemiklerinden ruha sekînet bağışlaması, kalbe huzur ve güven vermesi, hayata hayır, bereket ve bolluk vermesi, Allah'la ittihad etsinler diyen putperestlerine rububiyet ve uluhiyetin hakikatini açması için yalvardıkları putları ve puthanelerini ortaya koyan ibarelerini sergileyeceğim. Bu çukurlarda vücutlarını yiyen kurtlara yalvararak tasavvuf kahinlerinin Allah'ın kaderinde tasarruf etmesini sağlaması ve kazasının üstüne çıkarması, rabbani kutsallıklarla melekût aleminde dolaştırması için dua ettiklerini gösteren metinler aktaracağım.