Sen ayet ve hadislerle konuş,direk bir kimseye müşriksin deme.Bu tür hükümler verdiğin zaman cezasını da verebilmen gerekir.Sen o kişi hakkında yüzüne bu hükmü verdiysen,cezasını da verip infaz edilmesini sağlaman gerekir.Unutma ki biz davetçiyiz.Senin hüküm değil karar verme hakkın var.Karar ile hüküm ayrı şeylerdir.Sen sadece uyar ve en güzel sözlerle ona davette bulun.Hüküm vermediğin sürece o kişi bir süre sonra eğer Allah ona tevhide gönlünü açarsa sana tabi olabilir.Hüküm verdiğin zaman ise o kişi ile düşmanlık meydana gelebilir ve kendi fikrinin doğruluğu konusunda inatlaşmaya gider.Küfür ve şirk olan hususları muayyen tekfir metodunu kullanarak açıklama.Mesela falanca kafir oldu,filanca müşrik oldu gibi.Küfür ve şirk olan hususları açıkla.O zaten kendisinde bulunan vasfı görecektir.
Meselâ: "Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. " (el-Mâide, 5/67) âyetinde Hz. Peygamber'den yapması. istenen tebliğ, hem müslümanlara, hem de gayr-i müslimlere Kur'ân hakikatlarının anlatılmasıdır, yâni davettir. "Rabbinin yoluna davet et. " (en-Nahl, 16/125)
Kim, bir hidayete davette bulunursa, o hidayete uyanların nail olduğu ecrin tamamına, çağıran da erişir. " (Müslim, İlm 16; Tirmizî, İlm, 15)
"Sizden öyle bir cemâat bulunsun ki (onlar herkesi) hayra davet etsin, iyiliği emredip kötülükten sakındırsın. " (Ali İmrân, 3/104).
Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz de: "Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; gücü yetmezse diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin ki bu, imanın en zayıfıdır. " (Müslim, İman, 78)
İndirdiğimiz o açık açık âyetlerimizi ve doğruyu -Biz, kitapta insanlara onu pek açık bir sûrette bildirdikten sonra- gizleyenler (yok mu?) İşte onlar (ın hâli) onlara hem Allah lânet eder ve hem lânet etmek şânından olanlar lânet eder." (el-Bakara, 2/159).
Peygamber Efendimiz de şöyle buyurur: "İsrâiloğulları arasında zulüm yaygınlaştığı zaman onlardan biri, diğerini bir günah işlerken görür ve önce o işten sakındırırdı. Fakat ertesi günü, o adamla oturup kalkabilmek, yiyip içebilmek (menfaat sağlamak) için gördüğü kötülükten sakındırmazdı. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak onları birbirine düşürdü ve haklarında: İsrâiloğulları'ndan olup da küfredenlere Dâvûd'un da, Meryem oğlu İsa'nın da diliyle lânet olunmuştur. Bunun sebebi, isyan etmeleri ve ifrata sapmaları idi. Onlar, işledikleri herhangi bir fenalıktan birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta devam ettikleri (o hâl) ne kötü idi! (el-Mâide, 5/78-79) âyetlerini indirdi. Evet, siz de, ya zalime engel olursunuz ve onu hakka çekersiniz; ya da bu durum sizin başınıza da gelir. " (İbn Mâce, Fiten, 20; Tirmizî, Tefsîru Sûrati'l-Mâide, 7)
Yukarıda açıklana ayet ve hadislere göre,bir kimse zahiri durumuna göre onun kafir yada müşrik olduğuna karar verebilir,ama bunu açıkladığın zaman hükme dönüşür.Hüküm sonucunu uygulayamacaksan,yani ilk önce o kişiye şeriatın o kişinin bulunduğu konum itibariyle verdiği cezayı hatırlatılıp,tevbeye çağrılır,sonra had cezasını gerektiren bir husus var ise o ceza infaz edilir.Sen bunları yapabilecek misin?