RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH-U TEALA'NIN ADIYLA
Hamd Salihlerin velisi olan Allah’adır. Güzel akıbet muttakileredir. Düşmanlık ise ancak kafirlere, mürtedlere, zalimlere, belamlara, munafıklara, fasıklaradır. Nebimiz Muhammed’e, ailesine ve tüm ashabına salât ve selam olsun.
İzzet ve şeref yolunda bizleri bir araya getiren kardeşlik hakkına vefa olarak ve Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) bizlere emrettiği nasihat etmeyi yerine getirmek için bu sözlerimi sizlere yani TELEFİLİĞİ SELEFİLİK GİBİ SUNAN VE BELAMCA TAVIRLARLA OYNUYANLAR'a yöneltiyorum. Günümüz türkiye'sinde kendilerini siyasi akımların şekillendirmesine göre şekillendiren ve maslahat ve mefsede ilmini batıl bir şekilde tevil eden, islami fıkıh ilimlerini bir bütün halinde ele almayıp sadece bir kaç nakille batılı hak gibi sunmaya çalışan, dinin bozulmasında en büyük rolü oynuyan bir konunun öncülüğüne soyunan , harici, mürci, rafizi, mutezileci, cehmi ve benzeri batıl gruplar gibi islami kavramları yerli yerince kullanmayıp tahrif eden ...ebu said , necmi sarı, ebu zerka, ebu enes, ebu muaz...ve benzeri konferransçı ve sohbetçi bir grup topluluğu türedi ..Bilmiyorum farkında mısınız...!
Bu grup topluluğunu birşeylerle itham etmekten öte, en çok beni ilgilendiren ve bu yazıyı yazmama sebep veren etken bunların selefilik, ehli sünnet, ehli hadis , selefin fehmi gibi güzelimsi kelimelerin arkasına saklanıp, aslında örnekleriyle birbirine zıt birçok tavırlar sergileyen mürcie, harici, bidat ehli , tekfirci gibi kelimelerle de tabilerini kandıran bir oyunculuk kişiliğine bürünen örnekleri canlandırmaları olmuştur...
Özellikle konuşmalarında siyasi ve halkçı bir anlayışla uyumlu, sanki islam dinini tek kendileri temsil ediyorda başka grup ve düşünceler tamamen ya bidat ehli ya da tekfirci ya da sertlik yanlısı , cihad yanlısı ,başkaldırı yanlısı kişilermiş gibi lanse ediliyor sohbetlerinde yazıların da ..Yoksa sadece kendilerini kandırıyorlarda bunun farkında mı değiller yoksa gözlükleri tek yöne mi kitlenmiş ...
İSLAM DİNİNİN güzelimsi konularını tamamen bir bütün halinde kuran- hadis-siyer-fıkıh-tefsir-tarih ışığında değerlendirmek gerekiyor..bir konuyu ele alırken işine yarıyan kısmı alıp ,aslında var olan diğer kısmı belamca tavırlarla saklıyan kişilik sahibi oyuncuları oynuyan bu gruplar topluluğuna ...Dikkat izleniyorsunuz...hemde herşeyi gören ve bilen Allah-u Teala tarafından ...Sizler ülkelerin konumlarına ve siyasi hareketlerin şekillenmesine göre dönme dolap gibi islami düşüncelerden dönen kişiliksiz karakterleri mi oynuyorsunuz yoksa...İSLAMİ KAVRAMLARI olduğu hak üzere değilde maslahat ve mefsede fıkhını batılca kullanarak isteğiniz üzere şekillenmesine mi çalışıyorsunuz yoksa... UNUTMAYIN TARİH SİZLER GİBİ BİR ÇOK ŞAHSIN GERÇEK YÜZÜNÜ ZAMANLA HAKKIYLA ORTAYA ÇIKARTMIŞTIR..
Özellikle bir kaç yıldır sanki kendinizi birilerine tanıtmaya çalışan ve uyumlu ve diyaloğcu kişilerin yöntemine sürüklüyorsunuz. Sistemlerin ve ülkelerin konumlarında kendinize bir yer edinmeye çalışan kişilik senaryosu çiziyorsunuz. UNUTMADAN HATIRLATAYIM! TÜM PEYGAMBERLER TEK BİR GAYE IŞIĞINDA GÖREVLENDİRİLMİŞLERDİR.ODA ALLAHU TEALA'YA HAKKIYLA TEVHİD ÜZERE KULLUK ETMEK VE TÜM ŞİRK VE KÜFÜR KAVRAMLARINI TEMSİL EDEN ŞEYTANİ YOLLARDAN İNSANLARI VE CİNLERİ UZAK TUTMAKTIR... KİŞİYE DÜŞEN GÖREV İSE MEYDANA GELEN OLAY VE AMELLERE KARŞI O ANKİ ALLAHU TEALA'NIN İSTEDİĞİ ŞERRİ TAVRI KOYMAK VE İSLAM DİNİNİ KINAYICININ KINAMASINDAN ÇEKİNMEKSİZİN YAŞAMASIDIR...yoksa biz kim siz kim oyunu oynamaya gelmedik dünyaya..
Dikkatimi çeken diğer bir önemli husus ise ,sanki tek bir yerden talimat gelmişcesine yazılan ve yapılan sohbetlerde kendinize tek düşman belirlemişsiniz...tek söz ve tek düşman sloganik kelimelerle ...İçinden çıkılamayan yerde hemen zıt olan görüşü hemen bunlar aşırılık yanlısı , bunlar tekfirci, bunlar harici yanlısı kişilerdir söylemiyle sohbetler ve yazılar yazdığınızı görüyorum...ya bide kalkmış bu söylemlerle hemen selefimiz bidat ehlinden uzak kalmayı , oturmamayı, konuşmamayı bizlere eser olarak ulaştırmıştır ...ha...sakın bunları dinlemeyin...hatta bazı sohbet ve yazılarınızda utanmadan şu adam adam hadis inkarcısı kafir, şu adam tekfirci cehennem köpeği olan harici, şu adam mutezile olan akılcı gibi fetva makamlığına soyunan kişiliği oynuyan bir senaryo çiziyorsunuz...
Sözde yapmış oldukları sohbetler de ayet ve hadisleri anlatıyorlar ..Ama fıkıhtan yoksun bir yöntem ve örneklendirmelerle aslında tevhidi kavramları tahrif eden altı ana fırkanın özelliklerini unutan veya sunan bir grup topluluğu tiyatrosu oynuyorlar..
İnanın ki kendi içinizde bile birbirinize karşı samimi değilsiniz...hatta yaptığınız sohbet ve yazılarda kendiniz usulden yoksun bir çok tezatlıklarla dolusunuz...sadece fetva makamlığı misali sohbetçilik senaryolarıyla kendini kandıran ,görevli memur gibi dizayn edilmiş tek dernekçilik kavramıyla hareket eden yeni bir medine dönemi yaşıyoruz gibi lanse edilen ılımlı, mürci, harici, diyalogcu, devletten yoksun, cihadtan yoksun, hicretten yoksun, mürtedlikten yoksun....yeni bir din anlayışı sunuluyor şu bir kaç yıldır...
Şunu biliyorum ki sizler şu bidatçıdır sakın şunu dinlemeyin, şu haricidir sakın kitaplarını okumayın, şu aslında harici olan ama kendini mucahid sanan kişidir uzak durun, şu fitnecidir davaya zarar verir uzak durun...misali birçok sözleri kendi aranızda konuşuyorsunuz..Bunu da bildiğimizi bilin...
İmam ibni Teymiye (Allahu teala kendisini en güzel şekilde cennet nimetleriyle mukafatlardırsın) 'nin bir sözünü hazırlatıyorsunuz bana ; ' Birçok grup ve kişinin hataya düşmesinin ve batıl yollar edinmesinin ve adaletsizce tavırlara bürünmesinin en büyük sebeplerinden biri de kendisine zıt olan grupları hakkıyla araştırmaması ve bilgi edinmemesidir...' özeten...
Ama ne olursanız olun , ne konuşursanız konuşun bizler sizin konuşmalarınızı da dinliyoruz , sizlerin yazılarınızı da okuyoruz...dikkat kesilen ve hak arayışına giren ve furkani anlayışa sahip olmayı arzulayan bir müslümanlar toplumunun tevhidi bireyleri olmaya çalışan mucadeleci bir tavırla yolunu çizen ,sabır ve dualarla şeri amelleri her zaman her yerde yaşamaya çalışan ,ümmetin derdiyle dertlenen, ALLAH İÇİN RESULÜ İÇİN ŞERİ DÜZEN İSTEYEN VE DEVLET BİLİNCİNDEN YOKSUN OLMUYAN ,TEVHİD BİLİNCİNDEN YOKSUN OLMUYAN tüm tevhid ehli müslümanları seven , ALLAH için dostluk ve ALLAH İÇİN düşmanlık yapan bir müslüman Allahu Teala'nın insan kullarıyız...
TELEFİLİĞİ SELEFİLİK GİBİ SUNAN VE BELAMCA TAVIRLARLA OYNUYANLAR!Yoksa Kuran-ı kerim ayetlerini ve nebevi hadisleri sadece kendinizce kullanma yöntemini mi çıkaranlardanmısınız ? Yoksa sizler şeriatın bir kısmını alıyorsunuzda bir kısmını terk mi ediyorsunuz, yoksa yahudiler ve hristiyanlar gibi işimize gelince tabi oluruz, işimize gelince saklar ,tevil eder, batılı hak gibi sunar , alimlerimizi ve rahiplerimizi öne çıkarır bir tavırla mı dini yaşıyorsunuz..Unutmayın din sadece tek kişiye endeksli bir modelle islamı sunmaz, din tecrübelerle dolu bir çok peygamberin ve salihlerin hayatından da toplumların sorunlarını şeri olarak çözüme kavuşturur..Taki tüm tağuti yollar silinip fitneler yok edilinceye kadar...TEVHİD HAKKIYLA YAŞANIP KULLUK ALLAHU TEALA'YA SADECE MAHSUS KILININCA MÜSLÜMAN BİREY SEVİNİR...
TELEFİLİĞİ SELEFİLİK GİBİ SUNAN VE BELAMCA TAVIRLARLA OYNUYANLAR!Artık bakıyorum herşeye bir kılıf bulup giydiriyorsunuz....en son görüşlerinizi belli eden iki kitap ve bir kaç konuşma kaydınızı dinlediyip okuduğum da ..Vallahi üzüntüden sizleri ALLAHU Teala'ya dualarımla havale ettim...geçenlerde hiçbir ilmi değer taşımayan ve konuları kendi çizgisinde değerlendiren bir ekolün temsilcisi gibi örneklerle yazılıp , cımbızlama yöntemiyle paragraflar seçilen iki kitap elime geçti hemen okudum.(nayif uteybi ismiyle Harici zihniyeti...) Ama kitap haricilikle mucadele ederken aslında mürcie ve cehmiye kafasına göre hareket eden kişilerin tavırlarıyla doluydu..bu çok dikkatimi çekti.....Ayrıca daha öncede bu konularla ilgili necmi , ebusaid, tuğrul, ebu zerka, ebu muaz gibi kişilerinde konuşmalarından malumatımda vardı...Ama bu görüşlerin artık kitaplaşması ortaya çıkınca ..kendi kendime şöyle dedim ...işte din kitaplarla ortadan kalkmıyacak din hakkıyla yaşıyan alimlerin ölümüyle bir bir bozulacak...Ve her geçen gün bir önceki günü aratacak ve her geçen gün bir önceki günden kötü olacak hadisleri aklıma geldi... İşte SİZLER BANA BU HADİSLERİ HATIRLATTINIZ...
İslami kavramları tamamen tahrif etmek istiyen kişiler gibi konuşmalar ve yazılardı bunlar...inkar etmedikçe, helal saymadıkça, eşit tutmadıkça, inanmadıkça, hüccet olmadıkça, alim hüccet ikamesi yapmadıkça, ....ve benzeri bir çok kavram kargaşasıyla batılı hakmış gibi sunmaya çalışan belami yazı ve söylemlerdi... Hatta bir birine zıt olan ama nedense islami tavırdan yoksun olan bu senaryolarda oynuyan kişiler çok basit sayılacak konularda dahi birbirlerine hatta tekfirci ve harici kişilermiş gibi oldukça sert tavırları sergileyebiliyorlar...nede olsa tek düşman tek sloganı ilke edinmişler...Birkaç örnek vereyim dedim ama sadece en son ve tek kişinin yazılarından ve konuşmalarında örnekler koymam dahi sizlerin batılca davetçiliğe soyunmuş kişiler olduğunuzu toplumlara tanıtmaya yetecektirişte buyrun...
ANKARALI EBU MUAZ BİR ARALAR ÇUBUKABADİYDİ....DENİLEN FIKIHTAN VE İLİMDEN YOKSUN KESME VE KETMETME , TEVİL ETME YÖNTEMLERİYLE BATILI SUNUŞ TARZINDAN ÖRNEKLER DİNLEYİN VE OKUYUNDA GÖRÜN...ÇOK ÖRNEK VAR AMA BUNLAR YETERLİ OLACAK...
http://www.archive.org/download/EbuMuazDVD9/EbuMuaz-SoruCevap1CemaatleNamazTekfir.mp3
http://www.archive.org/download/EbuMuazDVD9/EbuMuaz-soruCevap2tekfirMeseleleri.mp3
SÖZLERİNDEN :
ben herhangi bir emirlik sistemi ile çalışmıyorum ve bu bidate de karşıyım. tabi olacağım emir ise ancak kureyş mensubu olur. ayrıca bir emir varken ikincisinin emirlik talep etmesi halinde onun öldürülmesi emredilmiştir hadiste. günümüzde bir çok emirlik iddia edenler var. ben Huzeyfe radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadise tabi oluyorum: Müslümanların halifesi ve cemaati yoksa, bütün fırkalardan uzaklaş. evinin hasırı ol. günümüzden müslümanların Kureyşe mensup halifesi olmadığına göre geride “emirlik” iddiasında bulunan bidat fırkaları var demektir. ben de hepsinden beriyim.
Birbirlerine örnekler ;
* Kalplerini hevânın kuşattığı bazı kimseler: "Bir çok ulema video ve fotoğraf makinası ile çekilmiş suretlerin haram olmadığını söylediler" şeklinde sözlerle saptırmalar yapmakta, şeytanın yoluna davet etmektedirler. Eğer böyle diyen bir alim (!) varsa bu sözün, o alimin ayağının kaydığı, Kitaba, sünnete ve Ehl-i Sünnet'in menhecine açıkça muhalefet ettiği bir fetva olarak kabul edilmesi gerekir. Kitap ve sünnetin açık naslarına aykırı böyle fetvaları kabul etmek alimleri rab edinmektir. Bundan Allah'a sığınırız.
Video kayıtlarına aldıkları sohbetler ve Fotoğraflarını iliştirdikleri yazılarıyla "Hizmet ettiklerini" iddia edenler, nefislerini gemleyip bu zulm, bid'at ve fısk olan, şirke doğru yol almış eylemlerine son vermek suretiyle "Gölge etmesinler, başka ihsan istemez!"
وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللَّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالْإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ
"Onlara, "Allah'tan sakının" denildiği zaman, kibirleri, onları daha da günaha götürür. Böylelerine cehennem yeterlidir. Orası gerçekten ne kötü bir yataktır" (Bakara 206)
ALLAHU EKBER ..BAKIN NASIL BİR AYETİ KULLANIYOR...nasıl kendisi tekfircilerden sakındırırken tekfirci zihniyetle haricilik yapıyor..bide tekfircileri tek düşman sunuyor...
başka örnekler de verecektim..ama değmez diyip kısa tutuyorum....Anlıyan anlıyacaktır bu kadar bile çoktur diyorum...
Birde bir sözleri bu günlerde çok dillenir oldu ... Gayesimiz Devlet değil Tevhid’tir.Bu sözü çıkaran ebu said ve tabilerinin fıkhı okumaları gerekir....çok tehlikeli bir söz olduğuna şu sözüm bile yeter ..sahabelerin ( ALLAHU TEALA HEPSİNDEN RAZI OLSUN) ilk halifelikteki aceleciliklerindeki güzelimsi fıkıhlarını görmüyorlarmı, raşit halifelerden Ömer (r.a) 'nın şu sözünü okumadılarmı ; sakın ömer yumuşadı sanmayasınız, aranızda bir mesele olurda onun çözümü için bana getirmezseniz sizi kılıcımın ucuyla düzeltirim...
raşit halifelerden Ebubekir (r.a)'nın siz kendinizden sorumlusunuz ayetiyle ilgili sahabelerde oluşacak kötü tefsir anlayışlarına karşı koymuş olduğu ince fıkhı ve kötülüklerle mücadeleyi öngören sözlerini okumadınızmı,,,,
yoksa sizler ALLAH RESULÜNÜN seferlere çıkan birliklere karşı kavmi davetteki sözlerini okumadınızmı ; tevhid ehli olma ve müslümanların diyarına hicret hakkı gibi...
yoksa sizler
De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi? . (Bunlar iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.(kehf:103-104)
Bu ayetle ilgili Ali bin ebi talib(r.a)’e işleri bakımından en çok ziyana uğrayanlar sorulduğunda (o soruya şu cevabı verdi):<<onlar kitab ehlinin kafirleridirler,onların atalarıhak üzere idiler,sonra rablerine eş koşup dinlerine kendilerinden yeni şeyler soktular,delalette bir araya geldiler ve doğru yolda olduklarını sandılar,iyi işler yaptıklarını sandıkları halde dünya hayatında çabaları boşa gitti>> dedi.
Kaynak:ibni Mendeh:tevhid:194,ibni cerir tefsir:12/33,ibni kesir tefsir:5/197
Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Din nasihattir.” Bizler: ‘Kim için ey Allah’ın resulü?’ diye sorunca “Allah için, kitabı için, resulü için, Müslümanların imamları ve avamı içindir” buyurdu.
İbn Kayyim (rahimehullah) şöyle der: “Allah’ın mahremlerinin çiğnendiğini, hudutlarının zayi edildiğini, dininin terk edildiğini ve Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve selem) sünnetinden yüz çevrildiğini gördüğü halde serin bir kalple duran kimse de hangi din ve hangi hayır kalmıştır? Batıl ile konuşanın, konuşan şeytan olduğu gibi, bu kimsede dilsiz şeytandır. Dinin musibeti, yemekleri ve makamları kendilerine teslim edildiği sürece, din üzerinde cereyan eden olaylara aldırış etmeyen bu kimselerden başka kimdendir. Onların en seçkinleri, dudaklarını yalayarak hüzünlenenlerdir. Eğer makamında veya malında az bir eksiltilme mevzusu olsa, varını yoğunu ve tüm enerjisini ortaya koyar ve gücü nispetince karşı koymanın üç mertebesini işletir. Bu kimseler, Allah’ın gözünden düşmeleri ve gazabını kazanmaları ile birlikte dünyada da, farkında olmadan olabilecek en büyük musibet ile karşı karşıya gelmişlerdir. Bu musibet, kalplerin ölmesidir. Zira kalbin hayatı ne kadar olursa, Allah ve resulü için gazaplanması o derece fazla ve dini desteklemesi o derece kuşatıcı olacaktır.
İmam Ahmed ve diğerlerinin aktardıkları bir hadiste şöyle geçmektedir: “Allah subhanehu bir meleğine falanca köyü yerin dibine geçirmesini vahyetti. Bunun üzerine melek: ‘Ey Rabbim, nasıl olur, onların arasında falanca abid bulunmaktadır?’ diye sorunca ‘Ondan başla, zira hiçbir gün onun yüzü benim için bozulmamıştır’ buyurmuştur.”
Ebu Amr’ın naklettiği bir hadiste şöyle geçmektedir: “Allah peygamberlerinden birisine falanca zahide şöyle demesini vahyetmiştir: ‘Dünyadaki zühdünle hızlı bir şekilde rahata eriştin. Kendini bana vermenle izzet edindin. Lakin benim sana gerekli gördüğümle ilgili ne yaptın?’ Zahid: ‘Ey rabbim, bana gerekli kıldığın şeyde nedir?’ diye sorunca ‘Benim için birisini dost edindin mi veya benim için birisini düşman edindin mi?’ buyurur.”
Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.”
Ey tevhid ehli müslüman kardeşim !Eğer seni cihaddan geri koyan, şüpheler ve vesveseler ise bunlardan ve bunların sahiplerinden Allah’a sığın. İyi bil ki, Allah’ın şeriatında sabit durmayı öğrensen de insi ve cini şeytanlar seni bırakmayacaklardır. Bilakis seni itaatten çevirmek için tüm güçlerini ortaya koyacaklardır. Hatta eğer seni dinden çıkarmaya güçleri yeterse bunu da yapacaklardır.
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor: “Kuşkusuz şeytan Âdemoğlunun yollarına oturacaktır. Onun İslam yoluna oturur ve şöyle der: ‘Müslüman olup, dinini, babalarının dinini ve babanın babalarının dinini terk mi ediyorsun?’ Lakin o ona isyan eder ve Müslüman olur. Sonra onun hicret yoluna oturur ve şöyle der: ‘Hicret edip yurdunu terk mi ediyorsun? Muhacirin misali uzun yoldaki atın misali gibidir.’ Bunda da ona isyan eder ve hicret eder. Sonra onun cihad yoluna oturur ve şöyle der: ‘Cihad edeceksin, ki bu nefsin ve malın zorluklara girmesidir. Savaşacaksın, öldürüleceksin, kadınınla evlenilecek ve malın paylaşılacak?’ ona da isyan eder ve cihad eder. Resulullah şöyle buyurdu: ‘Kim bunu yaparsa bu kimseyi cennete sokmak Allah üzerine bir haktır. Kim bu uğurda öldürülürse bu kimseyi cennete sokmak Allah üzerine bir haktır. Veya hayvanı onu düşürüp ölse bu kimseyi cennete sokmak Allah üzerine bir haktır.”
Kuruntu maslahatları bir tarafa bırak. Bazı laik ve zındıkların Allahu teala’ya sövmelerinden ve hiç kimsenin de buna karşı çıkmayıp intikam almamasından sonra hangi maslahat gözetilebilir? Haçlıların yurtlarımıza savaş açıp başımıza bombalar yağdırmasından sonra daha hangi maslahatı umuyoruz? Amerika ve yandaşlarını razı etmek için etrafımızda Müslümanlar kaçırılıp suçlu muamelesi görürken hangi maslahatı gözetiyoruz? Her gün İslam akidesi boğazlanıp eserleri toplumumuzdan silinirken hangi maslahatı muhafaza etmeye çalışıyoruz? Laiklere imkanlar sağlanıyor, dinle istihza ediliyor, Rafizi ve laiklerle uzlaşmalara gidiliyor, dini eğitim metotları, şirki ve müşrikleri himayeye değiştiriliyor, dinlerinin şiarlarını yerine getiren Rafiziler savunuluyor ve tağutların ve haçın hizmetçilerinin güçleri himaye ediliyor…
Allah’a ve resulüne sövülmesinden, uydurma kanunların ve Allah’ın indirdikleri dışındaki hükümlerin yönetime geçmesinden ve insanların kalplerinden dinin şiarlarının silinmesinden sonra bir maslahat mı kalır?
Tüm bunlarla birlikte onların aldatmalarına aldırış etme. Allah’ın kitabında ve resulünün sünnetinde, Allah’ın İblis’in ve askerlerinin vesveselerini açığa çıkaracak ilim, hidayet ve nur vardır. Özelliklede tevhid ve cihad konularında açıklık vardır. Öyle ki Allah’ın insanlara olan rahmetinden bu konularda hakkı bilmeleri için çok sıkıntılara girmelerine gerek bırakmamıştır. Rabbinin kitabını ve nebinin sünnetini oku, dininde fıkıh sahibi ol ve hak ile yürüyen ve onunla adaleti bulan sadık alimlerin yolundan yürü.
Onlar, salim fıtrat üzere olanlara kapalı değillerdir. Onların bazı alametleri; onlar sözlerinin ardından amel ederler. Sözü fiiline ters düşen, hıyanete ve dalalete daha yakındır. Sultanların kapısında gezinip yalakalık yapanlar ise dünyanın talipleri ve heva ashabıdırlar. Onların açık hallerinin gizli hallerine muhalif olduğu gözükse de. Dünyevi maslahatlar peşinde gidenlerde böyledir. Olaylara takılıp kalan, bir ilke üzerine sebat edemeyen ve bir yola devam edemeyenler. Bunlar ancak kolay olan ve sıkıntısı gözükmeyen yollarda yürürler. Yol ters gözüktüğünde ise yolun başından geri dönerler ve döndükleri yeri de kardan sayarlar.
Yine bu sebebledir ki, Müslümanlar hendek kazarlarken şiir söylüyorlar ve şöyle diyorlardı :
Ne gam, şayet sen olmasaydın biz hidayete eremezdik,
Tasadduk edemez, namaz kılamazdık .
Müşriklerle karşılaştığımız takdide bize sekinet indir, ayaklarımızı sabit kıl .
Muhakkakki onlar bize haksızlık ve zulmettiler,
Onlar fitne murad ettiklerinde biz bundan yüz çevirdik .
Allah resulü s.a.v de onlara muvafakatla her bir kafiyenim sonunu onlarla birlikte söylemiştir. Sahabeler :
“ Onlar fitne murad ettiklerinde biz bundan yüz çevirdik ” dediklerinde ; Allah resulü s.a.v sesini uzatarak :
“ Biz karşı durduk - sabrettik - yüz çevirdik “ diyordu .
İbni Kesir : 10.c .5511.s
ŞİMDİLİK BU KADAR NASİHAT YETERLİDİR ..DİYE DÜŞÜNÜYOR...SÖZLERİMİZİ SONLANDIRIYORUZ.HAMD ALLAHU TEALA'YA MAHSUSTUR .SALAT VE SELAM PEYGAMBERLERE VE ONLARA ENGÜZEL ŞEKİLDE TABİ OLAN TEVHİD EHLİ MÜSLÜMANLARA OLSUN...
alıntı
Hamd Salihlerin velisi olan Allah’adır. Güzel akıbet muttakileredir. Düşmanlık ise ancak kafirlere, mürtedlere, zalimlere, belamlara, munafıklara, fasıklaradır. Nebimiz Muhammed’e, ailesine ve tüm ashabına salât ve selam olsun.
İzzet ve şeref yolunda bizleri bir araya getiren kardeşlik hakkına vefa olarak ve Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) bizlere emrettiği nasihat etmeyi yerine getirmek için bu sözlerimi sizlere yani TELEFİLİĞİ SELEFİLİK GİBİ SUNAN VE BELAMCA TAVIRLARLA OYNUYANLAR'a yöneltiyorum. Günümüz türkiye'sinde kendilerini siyasi akımların şekillendirmesine göre şekillendiren ve maslahat ve mefsede ilmini batıl bir şekilde tevil eden, islami fıkıh ilimlerini bir bütün halinde ele almayıp sadece bir kaç nakille batılı hak gibi sunmaya çalışan, dinin bozulmasında en büyük rolü oynuyan bir konunun öncülüğüne soyunan , harici, mürci, rafizi, mutezileci, cehmi ve benzeri batıl gruplar gibi islami kavramları yerli yerince kullanmayıp tahrif eden ...ebu said , necmi sarı, ebu zerka, ebu enes, ebu muaz...ve benzeri konferransçı ve sohbetçi bir grup topluluğu türedi ..Bilmiyorum farkında mısınız...!
Bu grup topluluğunu birşeylerle itham etmekten öte, en çok beni ilgilendiren ve bu yazıyı yazmama sebep veren etken bunların selefilik, ehli sünnet, ehli hadis , selefin fehmi gibi güzelimsi kelimelerin arkasına saklanıp, aslında örnekleriyle birbirine zıt birçok tavırlar sergileyen mürcie, harici, bidat ehli , tekfirci gibi kelimelerle de tabilerini kandıran bir oyunculuk kişiliğine bürünen örnekleri canlandırmaları olmuştur...
Özellikle konuşmalarında siyasi ve halkçı bir anlayışla uyumlu, sanki islam dinini tek kendileri temsil ediyorda başka grup ve düşünceler tamamen ya bidat ehli ya da tekfirci ya da sertlik yanlısı , cihad yanlısı ,başkaldırı yanlısı kişilermiş gibi lanse ediliyor sohbetlerinde yazıların da ..Yoksa sadece kendilerini kandırıyorlarda bunun farkında mı değiller yoksa gözlükleri tek yöne mi kitlenmiş ...
İSLAM DİNİNİN güzelimsi konularını tamamen bir bütün halinde kuran- hadis-siyer-fıkıh-tefsir-tarih ışığında değerlendirmek gerekiyor..bir konuyu ele alırken işine yarıyan kısmı alıp ,aslında var olan diğer kısmı belamca tavırlarla saklıyan kişilik sahibi oyuncuları oynuyan bu gruplar topluluğuna ...Dikkat izleniyorsunuz...hemde herşeyi gören ve bilen Allah-u Teala tarafından ...Sizler ülkelerin konumlarına ve siyasi hareketlerin şekillenmesine göre dönme dolap gibi islami düşüncelerden dönen kişiliksiz karakterleri mi oynuyorsunuz yoksa...İSLAMİ KAVRAMLARI olduğu hak üzere değilde maslahat ve mefsede fıkhını batılca kullanarak isteğiniz üzere şekillenmesine mi çalışıyorsunuz yoksa... UNUTMAYIN TARİH SİZLER GİBİ BİR ÇOK ŞAHSIN GERÇEK YÜZÜNÜ ZAMANLA HAKKIYLA ORTAYA ÇIKARTMIŞTIR..
Özellikle bir kaç yıldır sanki kendinizi birilerine tanıtmaya çalışan ve uyumlu ve diyaloğcu kişilerin yöntemine sürüklüyorsunuz. Sistemlerin ve ülkelerin konumlarında kendinize bir yer edinmeye çalışan kişilik senaryosu çiziyorsunuz. UNUTMADAN HATIRLATAYIM! TÜM PEYGAMBERLER TEK BİR GAYE IŞIĞINDA GÖREVLENDİRİLMİŞLERDİR.ODA ALLAHU TEALA'YA HAKKIYLA TEVHİD ÜZERE KULLUK ETMEK VE TÜM ŞİRK VE KÜFÜR KAVRAMLARINI TEMSİL EDEN ŞEYTANİ YOLLARDAN İNSANLARI VE CİNLERİ UZAK TUTMAKTIR... KİŞİYE DÜŞEN GÖREV İSE MEYDANA GELEN OLAY VE AMELLERE KARŞI O ANKİ ALLAHU TEALA'NIN İSTEDİĞİ ŞERRİ TAVRI KOYMAK VE İSLAM DİNİNİ KINAYICININ KINAMASINDAN ÇEKİNMEKSİZİN YAŞAMASIDIR...yoksa biz kim siz kim oyunu oynamaya gelmedik dünyaya..
Dikkatimi çeken diğer bir önemli husus ise ,sanki tek bir yerden talimat gelmişcesine yazılan ve yapılan sohbetlerde kendinize tek düşman belirlemişsiniz...tek söz ve tek düşman sloganik kelimelerle ...İçinden çıkılamayan yerde hemen zıt olan görüşü hemen bunlar aşırılık yanlısı , bunlar tekfirci, bunlar harici yanlısı kişilerdir söylemiyle sohbetler ve yazılar yazdığınızı görüyorum...ya bide kalkmış bu söylemlerle hemen selefimiz bidat ehlinden uzak kalmayı , oturmamayı, konuşmamayı bizlere eser olarak ulaştırmıştır ...ha...sakın bunları dinlemeyin...hatta bazı sohbet ve yazılarınızda utanmadan şu adam adam hadis inkarcısı kafir, şu adam tekfirci cehennem köpeği olan harici, şu adam mutezile olan akılcı gibi fetva makamlığına soyunan kişiliği oynuyan bir senaryo çiziyorsunuz...
Sözde yapmış oldukları sohbetler de ayet ve hadisleri anlatıyorlar ..Ama fıkıhtan yoksun bir yöntem ve örneklendirmelerle aslında tevhidi kavramları tahrif eden altı ana fırkanın özelliklerini unutan veya sunan bir grup topluluğu tiyatrosu oynuyorlar..
İnanın ki kendi içinizde bile birbirinize karşı samimi değilsiniz...hatta yaptığınız sohbet ve yazılarda kendiniz usulden yoksun bir çok tezatlıklarla dolusunuz...sadece fetva makamlığı misali sohbetçilik senaryolarıyla kendini kandıran ,görevli memur gibi dizayn edilmiş tek dernekçilik kavramıyla hareket eden yeni bir medine dönemi yaşıyoruz gibi lanse edilen ılımlı, mürci, harici, diyalogcu, devletten yoksun, cihadtan yoksun, hicretten yoksun, mürtedlikten yoksun....yeni bir din anlayışı sunuluyor şu bir kaç yıldır...
Şunu biliyorum ki sizler şu bidatçıdır sakın şunu dinlemeyin, şu haricidir sakın kitaplarını okumayın, şu aslında harici olan ama kendini mucahid sanan kişidir uzak durun, şu fitnecidir davaya zarar verir uzak durun...misali birçok sözleri kendi aranızda konuşuyorsunuz..Bunu da bildiğimizi bilin...
İmam ibni Teymiye (Allahu teala kendisini en güzel şekilde cennet nimetleriyle mukafatlardırsın) 'nin bir sözünü hazırlatıyorsunuz bana ; ' Birçok grup ve kişinin hataya düşmesinin ve batıl yollar edinmesinin ve adaletsizce tavırlara bürünmesinin en büyük sebeplerinden biri de kendisine zıt olan grupları hakkıyla araştırmaması ve bilgi edinmemesidir...' özeten...
Ama ne olursanız olun , ne konuşursanız konuşun bizler sizin konuşmalarınızı da dinliyoruz , sizlerin yazılarınızı da okuyoruz...dikkat kesilen ve hak arayışına giren ve furkani anlayışa sahip olmayı arzulayan bir müslümanlar toplumunun tevhidi bireyleri olmaya çalışan mucadeleci bir tavırla yolunu çizen ,sabır ve dualarla şeri amelleri her zaman her yerde yaşamaya çalışan ,ümmetin derdiyle dertlenen, ALLAH İÇİN RESULÜ İÇİN ŞERİ DÜZEN İSTEYEN VE DEVLET BİLİNCİNDEN YOKSUN OLMUYAN ,TEVHİD BİLİNCİNDEN YOKSUN OLMUYAN tüm tevhid ehli müslümanları seven , ALLAH için dostluk ve ALLAH İÇİN düşmanlık yapan bir müslüman Allahu Teala'nın insan kullarıyız...
TELEFİLİĞİ SELEFİLİK GİBİ SUNAN VE BELAMCA TAVIRLARLA OYNUYANLAR!Yoksa Kuran-ı kerim ayetlerini ve nebevi hadisleri sadece kendinizce kullanma yöntemini mi çıkaranlardanmısınız ? Yoksa sizler şeriatın bir kısmını alıyorsunuzda bir kısmını terk mi ediyorsunuz, yoksa yahudiler ve hristiyanlar gibi işimize gelince tabi oluruz, işimize gelince saklar ,tevil eder, batılı hak gibi sunar , alimlerimizi ve rahiplerimizi öne çıkarır bir tavırla mı dini yaşıyorsunuz..Unutmayın din sadece tek kişiye endeksli bir modelle islamı sunmaz, din tecrübelerle dolu bir çok peygamberin ve salihlerin hayatından da toplumların sorunlarını şeri olarak çözüme kavuşturur..Taki tüm tağuti yollar silinip fitneler yok edilinceye kadar...TEVHİD HAKKIYLA YAŞANIP KULLUK ALLAHU TEALA'YA SADECE MAHSUS KILININCA MÜSLÜMAN BİREY SEVİNİR...
TELEFİLİĞİ SELEFİLİK GİBİ SUNAN VE BELAMCA TAVIRLARLA OYNUYANLAR!Artık bakıyorum herşeye bir kılıf bulup giydiriyorsunuz....en son görüşlerinizi belli eden iki kitap ve bir kaç konuşma kaydınızı dinlediyip okuduğum da ..Vallahi üzüntüden sizleri ALLAHU Teala'ya dualarımla havale ettim...geçenlerde hiçbir ilmi değer taşımayan ve konuları kendi çizgisinde değerlendiren bir ekolün temsilcisi gibi örneklerle yazılıp , cımbızlama yöntemiyle paragraflar seçilen iki kitap elime geçti hemen okudum.(nayif uteybi ismiyle Harici zihniyeti...) Ama kitap haricilikle mucadele ederken aslında mürcie ve cehmiye kafasına göre hareket eden kişilerin tavırlarıyla doluydu..bu çok dikkatimi çekti.....Ayrıca daha öncede bu konularla ilgili necmi , ebusaid, tuğrul, ebu zerka, ebu muaz gibi kişilerinde konuşmalarından malumatımda vardı...Ama bu görüşlerin artık kitaplaşması ortaya çıkınca ..kendi kendime şöyle dedim ...işte din kitaplarla ortadan kalkmıyacak din hakkıyla yaşıyan alimlerin ölümüyle bir bir bozulacak...Ve her geçen gün bir önceki günü aratacak ve her geçen gün bir önceki günden kötü olacak hadisleri aklıma geldi... İşte SİZLER BANA BU HADİSLERİ HATIRLATTINIZ...
İslami kavramları tamamen tahrif etmek istiyen kişiler gibi konuşmalar ve yazılardı bunlar...inkar etmedikçe, helal saymadıkça, eşit tutmadıkça, inanmadıkça, hüccet olmadıkça, alim hüccet ikamesi yapmadıkça, ....ve benzeri bir çok kavram kargaşasıyla batılı hakmış gibi sunmaya çalışan belami yazı ve söylemlerdi... Hatta bir birine zıt olan ama nedense islami tavırdan yoksun olan bu senaryolarda oynuyan kişiler çok basit sayılacak konularda dahi birbirlerine hatta tekfirci ve harici kişilermiş gibi oldukça sert tavırları sergileyebiliyorlar...nede olsa tek düşman tek sloganı ilke edinmişler...Birkaç örnek vereyim dedim ama sadece en son ve tek kişinin yazılarından ve konuşmalarında örnekler koymam dahi sizlerin batılca davetçiliğe soyunmuş kişiler olduğunuzu toplumlara tanıtmaya yetecektirişte buyrun...
ANKARALI EBU MUAZ BİR ARALAR ÇUBUKABADİYDİ....DENİLEN FIKIHTAN VE İLİMDEN YOKSUN KESME VE KETMETME , TEVİL ETME YÖNTEMLERİYLE BATILI SUNUŞ TARZINDAN ÖRNEKLER DİNLEYİN VE OKUYUNDA GÖRÜN...ÇOK ÖRNEK VAR AMA BUNLAR YETERLİ OLACAK...
http://www.archive.org/download/EbuMuazDVD9/EbuMuaz-SoruCevap1CemaatleNamazTekfir.mp3
http://www.archive.org/download/EbuMuazDVD9/EbuMuaz-soruCevap2tekfirMeseleleri.mp3
SÖZLERİNDEN :
ben herhangi bir emirlik sistemi ile çalışmıyorum ve bu bidate de karşıyım. tabi olacağım emir ise ancak kureyş mensubu olur. ayrıca bir emir varken ikincisinin emirlik talep etmesi halinde onun öldürülmesi emredilmiştir hadiste. günümüzde bir çok emirlik iddia edenler var. ben Huzeyfe radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadise tabi oluyorum: Müslümanların halifesi ve cemaati yoksa, bütün fırkalardan uzaklaş. evinin hasırı ol. günümüzden müslümanların Kureyşe mensup halifesi olmadığına göre geride “emirlik” iddiasında bulunan bidat fırkaları var demektir. ben de hepsinden beriyim.
Birbirlerine örnekler ;
* Kalplerini hevânın kuşattığı bazı kimseler: "Bir çok ulema video ve fotoğraf makinası ile çekilmiş suretlerin haram olmadığını söylediler" şeklinde sözlerle saptırmalar yapmakta, şeytanın yoluna davet etmektedirler. Eğer böyle diyen bir alim (!) varsa bu sözün, o alimin ayağının kaydığı, Kitaba, sünnete ve Ehl-i Sünnet'in menhecine açıkça muhalefet ettiği bir fetva olarak kabul edilmesi gerekir. Kitap ve sünnetin açık naslarına aykırı böyle fetvaları kabul etmek alimleri rab edinmektir. Bundan Allah'a sığınırız.
Video kayıtlarına aldıkları sohbetler ve Fotoğraflarını iliştirdikleri yazılarıyla "Hizmet ettiklerini" iddia edenler, nefislerini gemleyip bu zulm, bid'at ve fısk olan, şirke doğru yol almış eylemlerine son vermek suretiyle "Gölge etmesinler, başka ihsan istemez!"
وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللَّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالْإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ
"Onlara, "Allah'tan sakının" denildiği zaman, kibirleri, onları daha da günaha götürür. Böylelerine cehennem yeterlidir. Orası gerçekten ne kötü bir yataktır" (Bakara 206)
ALLAHU EKBER ..BAKIN NASIL BİR AYETİ KULLANIYOR...nasıl kendisi tekfircilerden sakındırırken tekfirci zihniyetle haricilik yapıyor..bide tekfircileri tek düşman sunuyor...
başka örnekler de verecektim..ama değmez diyip kısa tutuyorum....Anlıyan anlıyacaktır bu kadar bile çoktur diyorum...
Birde bir sözleri bu günlerde çok dillenir oldu ... Gayesimiz Devlet değil Tevhid’tir.Bu sözü çıkaran ebu said ve tabilerinin fıkhı okumaları gerekir....çok tehlikeli bir söz olduğuna şu sözüm bile yeter ..sahabelerin ( ALLAHU TEALA HEPSİNDEN RAZI OLSUN) ilk halifelikteki aceleciliklerindeki güzelimsi fıkıhlarını görmüyorlarmı, raşit halifelerden Ömer (r.a) 'nın şu sözünü okumadılarmı ; sakın ömer yumuşadı sanmayasınız, aranızda bir mesele olurda onun çözümü için bana getirmezseniz sizi kılıcımın ucuyla düzeltirim...
raşit halifelerden Ebubekir (r.a)'nın siz kendinizden sorumlusunuz ayetiyle ilgili sahabelerde oluşacak kötü tefsir anlayışlarına karşı koymuş olduğu ince fıkhı ve kötülüklerle mücadeleyi öngören sözlerini okumadınızmı,,,,
yoksa sizler ALLAH RESULÜNÜN seferlere çıkan birliklere karşı kavmi davetteki sözlerini okumadınızmı ; tevhid ehli olma ve müslümanların diyarına hicret hakkı gibi...
yoksa sizler
De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi? . (Bunlar iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.(kehf:103-104)
Bu ayetle ilgili Ali bin ebi talib(r.a)’e işleri bakımından en çok ziyana uğrayanlar sorulduğunda (o soruya şu cevabı verdi):<<onlar kitab ehlinin kafirleridirler,onların atalarıhak üzere idiler,sonra rablerine eş koşup dinlerine kendilerinden yeni şeyler soktular,delalette bir araya geldiler ve doğru yolda olduklarını sandılar,iyi işler yaptıklarını sandıkları halde dünya hayatında çabaları boşa gitti>> dedi.
Kaynak:ibni Mendeh:tevhid:194,ibni cerir tefsir:12/33,ibni kesir tefsir:5/197
Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Din nasihattir.” Bizler: ‘Kim için ey Allah’ın resulü?’ diye sorunca “Allah için, kitabı için, resulü için, Müslümanların imamları ve avamı içindir” buyurdu.
İbn Kayyim (rahimehullah) şöyle der: “Allah’ın mahremlerinin çiğnendiğini, hudutlarının zayi edildiğini, dininin terk edildiğini ve Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve selem) sünnetinden yüz çevrildiğini gördüğü halde serin bir kalple duran kimse de hangi din ve hangi hayır kalmıştır? Batıl ile konuşanın, konuşan şeytan olduğu gibi, bu kimsede dilsiz şeytandır. Dinin musibeti, yemekleri ve makamları kendilerine teslim edildiği sürece, din üzerinde cereyan eden olaylara aldırış etmeyen bu kimselerden başka kimdendir. Onların en seçkinleri, dudaklarını yalayarak hüzünlenenlerdir. Eğer makamında veya malında az bir eksiltilme mevzusu olsa, varını yoğunu ve tüm enerjisini ortaya koyar ve gücü nispetince karşı koymanın üç mertebesini işletir. Bu kimseler, Allah’ın gözünden düşmeleri ve gazabını kazanmaları ile birlikte dünyada da, farkında olmadan olabilecek en büyük musibet ile karşı karşıya gelmişlerdir. Bu musibet, kalplerin ölmesidir. Zira kalbin hayatı ne kadar olursa, Allah ve resulü için gazaplanması o derece fazla ve dini desteklemesi o derece kuşatıcı olacaktır.
İmam Ahmed ve diğerlerinin aktardıkları bir hadiste şöyle geçmektedir: “Allah subhanehu bir meleğine falanca köyü yerin dibine geçirmesini vahyetti. Bunun üzerine melek: ‘Ey Rabbim, nasıl olur, onların arasında falanca abid bulunmaktadır?’ diye sorunca ‘Ondan başla, zira hiçbir gün onun yüzü benim için bozulmamıştır’ buyurmuştur.”
Ebu Amr’ın naklettiği bir hadiste şöyle geçmektedir: “Allah peygamberlerinden birisine falanca zahide şöyle demesini vahyetmiştir: ‘Dünyadaki zühdünle hızlı bir şekilde rahata eriştin. Kendini bana vermenle izzet edindin. Lakin benim sana gerekli gördüğümle ilgili ne yaptın?’ Zahid: ‘Ey rabbim, bana gerekli kıldığın şeyde nedir?’ diye sorunca ‘Benim için birisini dost edindin mi veya benim için birisini düşman edindin mi?’ buyurur.”
Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.”
Ey tevhid ehli müslüman kardeşim !Eğer seni cihaddan geri koyan, şüpheler ve vesveseler ise bunlardan ve bunların sahiplerinden Allah’a sığın. İyi bil ki, Allah’ın şeriatında sabit durmayı öğrensen de insi ve cini şeytanlar seni bırakmayacaklardır. Bilakis seni itaatten çevirmek için tüm güçlerini ortaya koyacaklardır. Hatta eğer seni dinden çıkarmaya güçleri yeterse bunu da yapacaklardır.
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor: “Kuşkusuz şeytan Âdemoğlunun yollarına oturacaktır. Onun İslam yoluna oturur ve şöyle der: ‘Müslüman olup, dinini, babalarının dinini ve babanın babalarının dinini terk mi ediyorsun?’ Lakin o ona isyan eder ve Müslüman olur. Sonra onun hicret yoluna oturur ve şöyle der: ‘Hicret edip yurdunu terk mi ediyorsun? Muhacirin misali uzun yoldaki atın misali gibidir.’ Bunda da ona isyan eder ve hicret eder. Sonra onun cihad yoluna oturur ve şöyle der: ‘Cihad edeceksin, ki bu nefsin ve malın zorluklara girmesidir. Savaşacaksın, öldürüleceksin, kadınınla evlenilecek ve malın paylaşılacak?’ ona da isyan eder ve cihad eder. Resulullah şöyle buyurdu: ‘Kim bunu yaparsa bu kimseyi cennete sokmak Allah üzerine bir haktır. Kim bu uğurda öldürülürse bu kimseyi cennete sokmak Allah üzerine bir haktır. Veya hayvanı onu düşürüp ölse bu kimseyi cennete sokmak Allah üzerine bir haktır.”
Kuruntu maslahatları bir tarafa bırak. Bazı laik ve zındıkların Allahu teala’ya sövmelerinden ve hiç kimsenin de buna karşı çıkmayıp intikam almamasından sonra hangi maslahat gözetilebilir? Haçlıların yurtlarımıza savaş açıp başımıza bombalar yağdırmasından sonra daha hangi maslahatı umuyoruz? Amerika ve yandaşlarını razı etmek için etrafımızda Müslümanlar kaçırılıp suçlu muamelesi görürken hangi maslahatı gözetiyoruz? Her gün İslam akidesi boğazlanıp eserleri toplumumuzdan silinirken hangi maslahatı muhafaza etmeye çalışıyoruz? Laiklere imkanlar sağlanıyor, dinle istihza ediliyor, Rafizi ve laiklerle uzlaşmalara gidiliyor, dini eğitim metotları, şirki ve müşrikleri himayeye değiştiriliyor, dinlerinin şiarlarını yerine getiren Rafiziler savunuluyor ve tağutların ve haçın hizmetçilerinin güçleri himaye ediliyor…
Allah’a ve resulüne sövülmesinden, uydurma kanunların ve Allah’ın indirdikleri dışındaki hükümlerin yönetime geçmesinden ve insanların kalplerinden dinin şiarlarının silinmesinden sonra bir maslahat mı kalır?
Tüm bunlarla birlikte onların aldatmalarına aldırış etme. Allah’ın kitabında ve resulünün sünnetinde, Allah’ın İblis’in ve askerlerinin vesveselerini açığa çıkaracak ilim, hidayet ve nur vardır. Özelliklede tevhid ve cihad konularında açıklık vardır. Öyle ki Allah’ın insanlara olan rahmetinden bu konularda hakkı bilmeleri için çok sıkıntılara girmelerine gerek bırakmamıştır. Rabbinin kitabını ve nebinin sünnetini oku, dininde fıkıh sahibi ol ve hak ile yürüyen ve onunla adaleti bulan sadık alimlerin yolundan yürü.
Onlar, salim fıtrat üzere olanlara kapalı değillerdir. Onların bazı alametleri; onlar sözlerinin ardından amel ederler. Sözü fiiline ters düşen, hıyanete ve dalalete daha yakındır. Sultanların kapısında gezinip yalakalık yapanlar ise dünyanın talipleri ve heva ashabıdırlar. Onların açık hallerinin gizli hallerine muhalif olduğu gözükse de. Dünyevi maslahatlar peşinde gidenlerde böyledir. Olaylara takılıp kalan, bir ilke üzerine sebat edemeyen ve bir yola devam edemeyenler. Bunlar ancak kolay olan ve sıkıntısı gözükmeyen yollarda yürürler. Yol ters gözüktüğünde ise yolun başından geri dönerler ve döndükleri yeri de kardan sayarlar.
Yine bu sebebledir ki, Müslümanlar hendek kazarlarken şiir söylüyorlar ve şöyle diyorlardı :
Ne gam, şayet sen olmasaydın biz hidayete eremezdik,
Tasadduk edemez, namaz kılamazdık .
Müşriklerle karşılaştığımız takdide bize sekinet indir, ayaklarımızı sabit kıl .
Muhakkakki onlar bize haksızlık ve zulmettiler,
Onlar fitne murad ettiklerinde biz bundan yüz çevirdik .
Allah resulü s.a.v de onlara muvafakatla her bir kafiyenim sonunu onlarla birlikte söylemiştir. Sahabeler :
“ Onlar fitne murad ettiklerinde biz bundan yüz çevirdik ” dediklerinde ; Allah resulü s.a.v sesini uzatarak :
“ Biz karşı durduk - sabrettik - yüz çevirdik “ diyordu .
İbni Kesir : 10.c .5511.s
ŞİMDİLİK BU KADAR NASİHAT YETERLİDİR ..DİYE DÜŞÜNÜYOR...SÖZLERİMİZİ SONLANDIRIYORUZ.HAMD ALLAHU TEALA'YA MAHSUSTUR .SALAT VE SELAM PEYGAMBERLERE VE ONLARA ENGÜZEL ŞEKİLDE TABİ OLAN TEVHİD EHLİ MÜSLÜMANLARA OLSUN...
alıntı