Soru: Tevellî ile Muvâlât arasındaki sınır nedir ve bu ikisini birbirinden nasıl ayırt edebiliriz?
Cevap: Kafirlere tevellî (kişiyi İslam’dan çıkaran) büyük küfürdür ve bunda bir tafsilat yoktur. Tevellî dört çeşittir:
1) Dinleri sebebiyle kafirleri sevme yoluyla tevellî
Örneğin demokrasi uğruna demokratları seven, yasama yapan milletvekillerini seven ve hedefleri ve inançları sebebiyle modernistleri, milliyetçileri ve benzerlerini seven kişi gibi ki bu tevellî küfrüyle kafir olmuştur.
Allah (ﷻ) buyurdu ki: “Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır.” (Mâide, 51)
Nitekim (ayette geçen) “velî/dost” kelimesinin anlamlarından biri de “muhib/seven”dir. Bu İbnu’l-Esir tarafından En-Nihaye’de (5/228) ifade edilmiştir.
2) Yardım ve destek yoluyla tevellî
Öyle ki her kim Müslümanlara karşı kafirlere yardım ederse kafir ve mürted olur. Aynı günümüzde Müslümanlara karşı Hristiyanlara ve Yahudilere yardım edenler gibi.
Allah (ﷻ) buyurdu ki: “Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır.” (Mâide, 51)
Her kim bu konuda daha fazla tafsilat istiyorsa Şeyh Nasır bin Hamad El-Fahd’ın التبيان في كفر من أعان الأمريكان “Amerikalılara Yardım Edenin Küfrünün Açıklanması” kitabına müracaat edebilir çünkü o bu konuda telif edilmiş en iyi kitaplardan biridir.Bunun üzerine irca ehlinin seninle oynamasına izin verme.
3) Anlaşma/ittifak yoluyla tevellî
Her kim kafirlerle müttefik olur, onları desteklemek için anlaşması yapar -velev ki bilfiil desteklemese ve sadece söz vermiş olsa bile-, bir sözleşme yapar ve bunun üzerine ahit verirse Allah’ın (ﷻ) buyurduğu gibi olurlar: “Münafıklık eden kimseleri görmedin mi? Ehl-i Kitap’tan kâfir olan kardeşlerine derler ki: ‘Şayet (yurtlarınızdan) çıkarılırsanız, biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin aleyhinize (olacak bir hükümde) hiç kimseye ebediyen itaat etmeyiz. Şayet sizinle savaşılırsa kesinlikle size yardım ederiz.’” (Haşr, 11)
Bu bazı münafıklara tarafından Medine’deki Yahudilere verilmiş bir yemin idi. Kasım ibn Selam El-Garib‘de (3/142) demiştir ki: “Halîf/sadakat yemini eden kişi de ‘velî’ olarak adlandırılır.”
İbnu’l-Esir de En-Nihaye’de (5/228) bu minvalde şeyler söylemiştir. Keza sahte bir şekilde “teröre karşı savaş” olarak adlandırılan cihada ve mücahidlere karşı savaş için kurulan ittifaklar da bunun bir örneğidir.
4) Muvâfakat/anlaşma yoluyla tevellî
Demokrasiyi kafirler gibi yönetim biçimi olarak benimseyenler, onlar gibi parlamentolar/meclisler ya da yasama konseyleri, yasama heyetleri veya yasama örgütleri edinenler bunun gibidir. Bu kişi onlara tevellîyi onlar (kafirler) için kılmıştır.
Bu Necid daveti imamları tarafından en güzel şekilde açıklanmıştır. Hatta onlar küfründe müşriklere ve kafirlere muvafakat edenler hakkında kitaplar yayınlamışlardır.
الدلإل في حكم موالاة أهل الإشراك “Şirk Ehliyle Dost Olmanın Hükmünde Deliller” adlı kitabı yayınlayan Şeyh Süleyman ibn Abdullah ibn Muhammed ibn Abdulvehhab gibi…
سبيل النجاة و الفكاك من موالاة المرتدين وأهل الإشراك “Şirk Ehli ve Mürtedlerle Dost Olmaktan Kurtulmanın Yolu” adlı kitabı yayınlayan Şeyh Hamad ibn Atik gibi…
Tevellînin bu dört çeşidi de (kişiyi İslam dairesinden çıkaran) bizatihi küfürdür. İrca ehlinin söylediğinin aksine kişinin nasıl inandığının hiçbir önemi yoktur.
Muvâlâta gelince o iki çeşittir:
1) Kendisine tevellî denilen çeşit ki bu daha önce bahsettiğimizdir.
Bazen buna “Muvâlât-ı Kübra” (Büyük Muvâlât), “Muvâlât-ı Uzma”, “Muvâlât-ı Amme” (Genel Muvâlât) veya “Muvâlât-ı Mutlak” denir. Bunların hepsi tevellînin eş anlamlısıdır.
2) Küçük ya da Kısıtlı Muvâlât
Bu da kafirleri tazim eden -onları şereflendirmek, meclislerde öne oturmalarına izin vermek veya (Müslümanlar yerine onları) istihdam etmek gibi- her şeydir. Bu bir masiyettir ve büyük günahlardandır. Allah (ﷻ) buyurdu ki: “Ey iman edenler! Benim ve sizlerin düşmanı olan kimseleri onlara sevgi gösterisinde bulunarak veli/dost edinmeyin.” (Mümtehine, 1)
Nitekim Allah onlara sevgi gösterisinde bulunmayı muvâlât olarak adlandırmış ancak bununla onları tekfir etmemiştir. Bilakis onlara İslam ismiyle (“ey iman edenler” olarak) seslenmiştir. Ve bu ayet de Ömer bin Hattab tarafından bir Hristiyanı katip edinmesi sebebiyle Ebu Musa El-Eşari’yi azarlarken açıklanmıştır. (Bu hadis Ebu Musa El-Eşari tarafından rivayet edilmiştir: “Ömer’e dedim ki: ‘Hristiyan bir katibim var.’ Ömer şöyle cevap verdi: ‘Neyin var senin? Allah canını alsın! Allah’ın şöyle dediğini duymadın mı: ‘Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır.‘? Neden Hanif birini almadın?’ Ardından Ebu Musa El-Eşari şöyle dedi: ‘Ey Müminlerin Emiri! Sadece onun yazısına ihtiyacım var. Onun dini onadır. (Beni ilgilendirmez.)’ Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: ‘Allah onları zelil kılmıştır ve dolayısıyla onlara saygı duymam. Onlara kıymet vermem nitekim onlar alçak kılan Allah’tır. Onları kendime yaklaştırmam nitekim onları bizden en çok uzaklaştıran Allah’tır.‘” Beyhaki’nin Sünen’inde ve İbn Teymiyye tarafından İktidaa Es-Sırat El-Mustakim’de nakledilmiş ve tashih edilmiştir.)
Her kim de detaylı bir açıklama istiyorsa Şeyh Süleyman bin Abdullah bin Muhammed bin Abdulvehhab’ın Mecmuatu’t-Tevhid‘de bulunan Evsak Ura’l-İman kitabına müracaat etsin. Yine Mecmau’r-Resail ve’l-Mesail‘de bulunan Şeyh Abdullatif bin Abdurrahman’ın risalesindeki El-Muvâlât‘a müracaat etsin.
Ali bin Hudayr El-Hudayr
Çeviri:Fecr Medya
Cevap: Kafirlere tevellî (kişiyi İslam’dan çıkaran) büyük küfürdür ve bunda bir tafsilat yoktur. Tevellî dört çeşittir:
1) Dinleri sebebiyle kafirleri sevme yoluyla tevellî
Örneğin demokrasi uğruna demokratları seven, yasama yapan milletvekillerini seven ve hedefleri ve inançları sebebiyle modernistleri, milliyetçileri ve benzerlerini seven kişi gibi ki bu tevellî küfrüyle kafir olmuştur.
Allah (ﷻ) buyurdu ki: “Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır.” (Mâide, 51)
Nitekim (ayette geçen) “velî/dost” kelimesinin anlamlarından biri de “muhib/seven”dir. Bu İbnu’l-Esir tarafından En-Nihaye’de (5/228) ifade edilmiştir.
2) Yardım ve destek yoluyla tevellî
Öyle ki her kim Müslümanlara karşı kafirlere yardım ederse kafir ve mürted olur. Aynı günümüzde Müslümanlara karşı Hristiyanlara ve Yahudilere yardım edenler gibi.
Allah (ﷻ) buyurdu ki: “Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır.” (Mâide, 51)
Her kim bu konuda daha fazla tafsilat istiyorsa Şeyh Nasır bin Hamad El-Fahd’ın التبيان في كفر من أعان الأمريكان “Amerikalılara Yardım Edenin Küfrünün Açıklanması” kitabına müracaat edebilir çünkü o bu konuda telif edilmiş en iyi kitaplardan biridir.Bunun üzerine irca ehlinin seninle oynamasına izin verme.
3) Anlaşma/ittifak yoluyla tevellî
Her kim kafirlerle müttefik olur, onları desteklemek için anlaşması yapar -velev ki bilfiil desteklemese ve sadece söz vermiş olsa bile-, bir sözleşme yapar ve bunun üzerine ahit verirse Allah’ın (ﷻ) buyurduğu gibi olurlar: “Münafıklık eden kimseleri görmedin mi? Ehl-i Kitap’tan kâfir olan kardeşlerine derler ki: ‘Şayet (yurtlarınızdan) çıkarılırsanız, biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin aleyhinize (olacak bir hükümde) hiç kimseye ebediyen itaat etmeyiz. Şayet sizinle savaşılırsa kesinlikle size yardım ederiz.’” (Haşr, 11)
Bu bazı münafıklara tarafından Medine’deki Yahudilere verilmiş bir yemin idi. Kasım ibn Selam El-Garib‘de (3/142) demiştir ki: “Halîf/sadakat yemini eden kişi de ‘velî’ olarak adlandırılır.”
İbnu’l-Esir de En-Nihaye’de (5/228) bu minvalde şeyler söylemiştir. Keza sahte bir şekilde “teröre karşı savaş” olarak adlandırılan cihada ve mücahidlere karşı savaş için kurulan ittifaklar da bunun bir örneğidir.
4) Muvâfakat/anlaşma yoluyla tevellî
Demokrasiyi kafirler gibi yönetim biçimi olarak benimseyenler, onlar gibi parlamentolar/meclisler ya da yasama konseyleri, yasama heyetleri veya yasama örgütleri edinenler bunun gibidir. Bu kişi onlara tevellîyi onlar (kafirler) için kılmıştır.
Bu Necid daveti imamları tarafından en güzel şekilde açıklanmıştır. Hatta onlar küfründe müşriklere ve kafirlere muvafakat edenler hakkında kitaplar yayınlamışlardır.
الدلإل في حكم موالاة أهل الإشراك “Şirk Ehliyle Dost Olmanın Hükmünde Deliller” adlı kitabı yayınlayan Şeyh Süleyman ibn Abdullah ibn Muhammed ibn Abdulvehhab gibi…
سبيل النجاة و الفكاك من موالاة المرتدين وأهل الإشراك “Şirk Ehli ve Mürtedlerle Dost Olmaktan Kurtulmanın Yolu” adlı kitabı yayınlayan Şeyh Hamad ibn Atik gibi…
Tevellînin bu dört çeşidi de (kişiyi İslam dairesinden çıkaran) bizatihi küfürdür. İrca ehlinin söylediğinin aksine kişinin nasıl inandığının hiçbir önemi yoktur.
Muvâlâta gelince o iki çeşittir:
1) Kendisine tevellî denilen çeşit ki bu daha önce bahsettiğimizdir.
Bazen buna “Muvâlât-ı Kübra” (Büyük Muvâlât), “Muvâlât-ı Uzma”, “Muvâlât-ı Amme” (Genel Muvâlât) veya “Muvâlât-ı Mutlak” denir. Bunların hepsi tevellînin eş anlamlısıdır.
2) Küçük ya da Kısıtlı Muvâlât
Bu da kafirleri tazim eden -onları şereflendirmek, meclislerde öne oturmalarına izin vermek veya (Müslümanlar yerine onları) istihdam etmek gibi- her şeydir. Bu bir masiyettir ve büyük günahlardandır. Allah (ﷻ) buyurdu ki: “Ey iman edenler! Benim ve sizlerin düşmanı olan kimseleri onlara sevgi gösterisinde bulunarak veli/dost edinmeyin.” (Mümtehine, 1)
Nitekim Allah onlara sevgi gösterisinde bulunmayı muvâlât olarak adlandırmış ancak bununla onları tekfir etmemiştir. Bilakis onlara İslam ismiyle (“ey iman edenler” olarak) seslenmiştir. Ve bu ayet de Ömer bin Hattab tarafından bir Hristiyanı katip edinmesi sebebiyle Ebu Musa El-Eşari’yi azarlarken açıklanmıştır. (Bu hadis Ebu Musa El-Eşari tarafından rivayet edilmiştir: “Ömer’e dedim ki: ‘Hristiyan bir katibim var.’ Ömer şöyle cevap verdi: ‘Neyin var senin? Allah canını alsın! Allah’ın şöyle dediğini duymadın mı: ‘Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır.‘? Neden Hanif birini almadın?’ Ardından Ebu Musa El-Eşari şöyle dedi: ‘Ey Müminlerin Emiri! Sadece onun yazısına ihtiyacım var. Onun dini onadır. (Beni ilgilendirmez.)’ Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: ‘Allah onları zelil kılmıştır ve dolayısıyla onlara saygı duymam. Onlara kıymet vermem nitekim onlar alçak kılan Allah’tır. Onları kendime yaklaştırmam nitekim onları bizden en çok uzaklaştıran Allah’tır.‘” Beyhaki’nin Sünen’inde ve İbn Teymiyye tarafından İktidaa Es-Sırat El-Mustakim’de nakledilmiş ve tashih edilmiştir.)
Her kim de detaylı bir açıklama istiyorsa Şeyh Süleyman bin Abdullah bin Muhammed bin Abdulvehhab’ın Mecmuatu’t-Tevhid‘de bulunan Evsak Ura’l-İman kitabına müracaat etsin. Yine Mecmau’r-Resail ve’l-Mesail‘de bulunan Şeyh Abdullatif bin Abdurrahman’ın risalesindeki El-Muvâlât‘a müracaat etsin.
Ali bin Hudayr El-Hudayr
Çeviri:Fecr Medya