Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Uğursuzluğa İnanmak Şirktir..

aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
"Rasulullah Aleyhisselam ‘Hastalığın bir başkasına kendi kendine bulaşıcılığı yoktur! Eşyada uğursuzluk yoktur! Baykuş ötmesinde uğursuzluk ve zarar verme yoktur! Safer ayında da uğursuzluk yoktur!..’ diye buyurdu.”
Buhari 5740, Müslim 2220/106


“Uğursuzluğa inanmak şirk’tir.”
Ahmed Müsned 1/389, Albâni Sahihu’l-Cami 3955





Rasulullah Aleyhisselatuvesselam UĞURSUZLUĞUN hakikatinin olmadığını, buna inanmanın şirk olduğunu açıkça beyan buyurmuş hatta tam tersi, uğur değil se de Fa'l yani HAYRA YORMA'yı sevdiğini de aynı hadislerinde zikretmişlerdir.. Evet, halk arasındaki uğur, yani ugur getiren bir takım totemler eşyalar veya batıl bazı inançlar bir yana, hayra yormak manasında alırsak eğer, neredeyse denebilir ki uğur vardır ama uğursuzluk yoktur! (Eğer ki hadisteki Fa'l lafzının Türkçe karşılığı olarak Uğur sözünü kabul eder isek. Yoksa bildik sair hurafeler değil. Nitekim örfümüzde HAYIRLI UĞURLU OLSUN deyimi de gayet muvafık ve mutabıktır bunda)

İmamımız Muhammed Birgivi hazretleri bu konuda epey bir şerh yazmıştır eserlerinde.. BİDAT VE MÜSTEHAB KABİR ZİYARETLERİ adlı eserinde ve KADIZADE ŞERHLİ BİRGİVİ VASİYETNAMESİ’nde vs okuyanlar bu meseleye dair çok net şeyler görecektir.. Uğursuzluk inancının her çeşidi batıldır 4 MEZHEBİN İCMASI vardır..

Cüppeli Ehmet efendi ise SAFER AYINDA OKUNACAK DUALAR adlı kitap yazmış, nerede zaif ve mevzu ve şaz bir nakil ve görüş varsa toplamış hepsini, ondan sonra da müridana, hadi bakalım bu ay boyunca bu kadar virdi duayı okuyun ki UĞURSUZLUK def olsun!

Oysa Tüm EHLİ SÜNNET ULEMASI icma etmişler, ki, zaten SAHİH Hadislerde gayet nettir bu mesele: UGURSUZLUK İNANCI BATIL-KÜFÜRDÜR!..

Ama Cüppeli bu, nerede şaz, metruk, zaif ve mevzuat varsa toplar ve ilgi çekmek için bidat görüşleri yayar, bol bol bunlarla ve bazı kaynağı belli olmayan virdlerle ve sayılarla milleti uyuşturur, ki, sanki millet bunları okumakla meşgul olsun da Sahih bir Akideyi , Tevhid ve Sünneti öğrenmesin der gibi!
HER BİDAT BİR SÜNNETİ, HER SÜNNET DE BİR BİDATİ ÖLDÜRÜR demişler. Gerçekten de, bidat olan bir takım vird ve bazı uyduruk zikirlerle meşgul olan insan sahih vird ve zikirleri yapmaya, hatta öğrenmeye bile vakti kalmıyor, ve zaten de beyin dumura uğruyor! Zaten hak olanı biliyorum havasıyla aramaya öğrenmeye de talipli olmuyor. Bundan sebebdir ki şeytana bidat yolu masiyetten daha sevimlidir. Zira bidatın tevbesi olmuyor, demiş selef.. Evet, masiyetteki gibi tevbe edilmiyor genelde, yani kişi tevbeye ihtiyaç duymuyor, hak üzere olduğuna inandığı bir şeyden tevbe etmek aklına bile gelmiyor.. Dolayısıyla da asıl hakikati arama araştırma ihtimali de kalkıyor..

Cüppeli'nin usulü-mantığıyla bir çok sapkın kitap yazılabilir, Şöyle bir usulü var; dediğim gibi, "nerede bir zaif, şaz, mevzu", ve "bidat hurafat" varsa topluyor ve "büyük puntolarla" bastırıp bir kitap haline getiriyor ve bu süslemelerle ve süslü kelamlarla cazip hale getiriyor.. Ondan sonra da millet inanıyor, AL SANA EHLİ SÜNNETE GÖRE UĞURSUZLUK VARDIR görüşü!

Oysa aynı mantıkla aynı usulle, bir çok bidat, hurafat ve şaz görüşler Ehli Sünnet'in genel görüşü gibi süslenip pazarlanabilir. Mesela EHLİ SÜNNETTE MUTA NİKAHI diye bile belki bir kitap yazılabilir.. Nerede zaif, şaz, bidat hurafat bir nakil veya tevil varsa dipten köşeden ve, büyük ulemamızdan değil de, küçük bir takım ilim ehlinden bu bidat ve hataları toplarsın büyük puntolarla ve süsleyerek de basarsın, al sana sünnilikte muta cevazı! Olur mu olur. Kardeşler, biz tüm sünni alimlerin tüm eserlerini biliyor değiliz, olur ya; Bakarsın dipte köşede kalmış, mutayı bir çok ağırlaştırıcı şartlarla birlikte de olsa, cevaz vermiş bir iki küçük derecede sünni ilim adamı bulunur, sonra da işi kelam oyunlarıyla süsler bulandırırsın, selef ve halef tüm kebir ulemaca icmaen haram kabul edilmiş olan muta, bir anda olur güya ihtilaflı bir mesele; ve oradan da sıçrama yapılır cevazına.. Bir adım sonra da, al sana muta cevazı.. Bir de puntosunu büyüttüğün ve çok yer işgal edecek risalecik yazarsın, oldu mu Muta kitabı.. Mesela yani..

Usul -usulsüzlük- böyle bir şeydir.. Şeriat'ı Medrese Uleması'ndan al, Fıkh'ı Medreseden al; Arapça'yı Medrese'den al; sonra da iş Akide'ye gelince "Şeyhim dedi ki".. Bu, "Şeyhim dedi ki" yi de, Kadim bazı sağiyr alimin ve tek tük olan hastalıklı bazı ilim ehlinin dipte köşede kalmış bidat ve şazlarıyla, zaif ve mevzu nakillerle süsle.. Bu nasıl bir garabettir! Namaz'ı Arapça'yı Fıkh'ı aldığın HALEBİ, BİRGİVİ, NEVEVİ, İBNİ HACER, KURTUBİ, EBU SUUD, SERAHSİ, KEFEVİ, ALİ KARİ'LERE Akide mevsubahs olunca sırt çevir ŞEYHİM DEDİ Kİ ile yol al! Bu nasıl bir çelişkidir!

Aç bakalım Halebi Muhyiddin Arabi'ye nasıl da kafir diyor! Aç bakalım Birgivi Kabirperestliğe nasıl da küfür diyor! Aç bakalım bu alimler Uğursuluk hakkında nasıl da küfür diyor batıl diyor! Aç bakalım "ŞEYHİ OLMAYANIN ŞEYHİ ŞEYTANDIR" sözü için nasıl da hurafe ve bu sözü söylemeye de küfür diyorlar! Oku.. Aslında sen okursun, gayet de iyi bilirsin bu Hanefi ve diğer Sünni Ulema'nın, batıl sufizm hakkındaki itikadını ama.. ŞEYHİN var senin.. Şeyhin tasdik etmeden onca alime nasıl tabi olursun? Nasıl itibar edersin? Şeyhin dedi ki fıkıh al, sadece fıkıh alacaksın! Akideyi ise şeyhinden alacaksın!..

Şimdilerde bir de “Sufiyye Uleması” gibi bir terimi çok kullanıyor Cüppeli, e tabi, Ehli Sünnet alimleri yani Medreseli'den delil getiremez, Hanefi Ulema dedi ki Şafi veya Maliki veya Hanbeli veya Zahiri fulan alim buyurdu ki, diye yazamaz, zira Şeriat-Medrese uleması asla bu türden batılları savunmaz. Aksine bunların batıl ve küfür olduğunu bas bas bağırmışlardır her daim.. Ama sufiyye alimleri dedi mi, bir iki mutasavvıf temayülü olan ve bu yönde de tenkit edilmiş sıkıntılı alimden, geri, bir çok da Tekke-Tarikat Şeyhlerinden hurafatı naklediyor al sana “alimler dedi ki”!.. Yine de alimler dedi diyemiyor, bahsettiğim gibi, "Sufiyye Ulemamız" diyerek itiraf ediyor, yazdıklarının büyük Mezheb Ulemasından menkul olmadığı bazıSufilerin uydurdukları bidatler olduğunu! Aynen Mustafa İslamoğlu Şiisinin “Şii kaynaklar” demeyip de bunu daha süslü "Ehli Beyt Mektebi-Ekolü" diye kamufle ederek Şianın truva atlığına oynaması gibi!.. Dese ki Şii ruhbanı fulan dedi ki.. Kimse dinlemez. Cüppeli'nin durumu da bu strateji üzere aynen.. Diyemez ki “Sapkın bazı Sufiler dedi ki”..

Hatta, bakınız, Nakşi-Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi’nin bile Camiul-Mütun’da Elfaz-ı Küfür bahsinde vs , bu günde Cüppeli’nin savunduğu bir çok “sapkın” sufizmi tekfir edip bu batıllardan sakındırıyor!

Bu babda, Sahih hadisler, ve Selef ve Halef Ulemamızın, Hanefi-Şafi-Maliki-Hanbeli-Zahiri tüm Ehli Sünnet Ulemasının İcması vardır ki; UĞURSUZLUK DİYE BİR ŞEY YOKTUR! HATTA BU İNANÇ ŞİRKTİR KÜFÜRDÜR! Osmanlı Hilafeti’nin mümtaz Ehli Sünnet-Hanefi Alimleri olan İmam Birgivi, İmam Halebi, Şeyhülislam Ebu Suud, Dersi Amm Kadızade, Mekke Kadısı Molla Ali Kari, Şeyh Ebul Beka El Kefevi, Allame İbni Abidin.. vs Sadece bu Hanefi büyüklerimize bile baksak meseleyle alakalı neler demişler, net bir şekilde UĞURSULUK İNANCININ ŞİRK-KÜFÜR olduğunu bilmiş olurduk.. Diğer Sünni Ulema da farklı değiller! Zaten meseleye dair hadisler gayet sahih ve de net!

Bu şirkin misyonerliğine soyunan Cüppeli gibi olmayan Sufi kardeşleri -başka bidatları bir yana, bu babda- tenzih ederiz. Zaten halihazırda bir bu taife, Cüppeli ve grubu bu işi yaymaya meraklı, kitaplar neşrediyor, cahil insanları hem bu batıl inanca düşürüyor hem de uyduruk vird ve sayılarla meşgul edip uyuşturuyorlar..
 
Kozsoy Çevrimdışı

Kozsoy

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Artık işi hepten azıttılar ,açıkça totem/put yapıyoruz diyorlar ...
 
Üst Ana Sayfa Alt